Çözüldü İslam'a Göre Kâfir Öldürme Şekli Nasıldır?

İslam'da cihada, savaşmaya karşı olanlardan değilim. Hakkı yaymak için savaşmak gerekiyorsa cihad edilir, savunma amaçlı savaşılır ancak benim merak ettiğim şey düşmana karşı olan tutumun nasıl olması gerektiğidir? İslam'da işkence var mıdır? İslam'da insanları diri diri yakmak var mıdır? İslam'da canlı canlı kafa kesme (boğazlama) var mıdır? Benim bildiğim kadarıyla peygamberimiz en güzel biçimde (acı vermeden) öldürmeyi emretmiş. Bunlar şu halleriyle peygamberimizin yolunda olabilirler mi? Alemlere rahmet bir peygamberin ümmeti düşman dahi olsa böyle birşeyi yapabilir mi?

soru işareti' Alıntı:

İslam'da cihada, savaşmaya karşı olanlardan değilim. Hakkı yaymak için savaşmak gerekiyorsa cihad edilir, savunma amaçlı savaşılır ancak benim merak ettiğim şey düşmana karşı olan tutumun nasıl olması gerektiğidir? İslam'da işkence var mıdır? İslam'da insanları diri diri yakmak var mıdır? İslam'da canlı canlı kafa kesme (boğazlama) var mıdır? Benim bildiğim kadarıyla peygamberimiz en güzel biçimde (acı vermeden) öldürmeyi emretmiş. Bunlar şu halleriyle peygamberimizin yolunda olabilirler mi? Alemlere rahmet bir peygamberin ümmeti düşman dahi olsa böyle birşeyi yapabilir mi?

Genişletmek için tıkla ...

"Allah her şeyin üzerine güzellik yazmıştır. Bir şeyi öldürdüğünüz zaman güzel öldürün; bu şeyi boğazladığınız zaman güzel boğazlayın, eziyet vermemek için bıçağı bileyin ve hayvanın kolay ölmesini sağlayın."
(Ebû Dâvud, Edâhî, 12; Tirmizî, Diyât, 14; Muslim, Sayd, 12).




İslamda işkence; yakalanan düşmanın eğer çok önemli bilgilere sahip olduğu biliniyor ve bunu sakladığı biliniyor ise; konuşturmak için belli ölçülerde (İnsanlar gibi hayvanlara da musle yapmak (organlarını kesmek, parçalamak) haramdır.) zorlamalar yapılabilir.
Buna bir misal verirsek :

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Abbad b. Bişr kumandasında bazı suvarileri keşf ve casusluk için ileri gönderdi.
Abbad b. Bişr, Eşca kabilesinden, yahudiler hesabına casusluk yapan bir bedevi yakaladı.
Ona: "Sen, kimsin?" diye sordu.
Bedevi: "Ben, kaybettiğim devemi arıyorum." dedi.
Abbad b. Bişr: "Sende, Hayber hakkında bir bilgi var mı?" diye sordu.
Bedevi: "Yakın geçmişte orada idim. Sen benden, Hayber hakkında mı, Yoksa, Hayberliler hakkında mı bilgi istiyorsun?" dedi.
Abbad b. Bişr: "Yahudilerden!" dedi.
Bedevi: "Olur!
Kinane b. Ebi Hukayk ve Hevze b. Kays, Gatafan'dan olan müttefiklerinin yanına, destek olmak için gittiler. Onlara yardım etmeleri şartıyla bir sene Hayber'in ürününü vermeyi taahhud ettiler. Onlar da bunu kabul edip sillahlarıyla ve bütün savaş hazırlıklarıyla Utbe b. Bedir komutasında Hayber'e geldiler. Onlar şimdi yahudilerle birlikte kalelerdedir. Kalelerde on bin savaş eri vardır! (Onlar, Muhammed ve ashabıyla çarpışmak için bekliyorlar.) Onlar, oklarla vurulmaz, başa çıkılmaz kalelere sahip kimselerdir. Üstelik yanlarında pek çok silah ve yiyecekleri vardır. Yıllarca kuşatılacak olsalar bile, bunlarla idare edebilirler. Onların kalelerinde, devamlı akan suları da vardır. Onlara, hiç bir kimsenin dayanabileceğini sanmıyorum." dedi.
Abbad b. Bişr, kamçısını kaldırıp ona birkaç kamçı vurdu ve:
"Sen, ancak onların bir casususun! Bana, doğrusunu söyle! Yoksa, boynunu vururum!" dedi.
Bedevi: "Sana doğrusunu söylersem, bana eman verir, kanımı bağışlar mısın?" diye sordu.
Abbad b. Bişr: "Evet!" dedi.
Bedevi: "Onlar, Yesrib yahudilerine (Beni Kurayza ile Beni Nadirlere) yapmış olduğunuz şeyden korkuya düşmüş bir topluluktur. Medine yahudileri, Medine'ye ticaret için giden amcamın oğlunu buldular ve ona sizin, sayıca, at ve silahca az olduğunuzu haber vermesi için Kinane b. Ebi Hukayk'a gönderdiler. Ona demişler ki:
Muhammed, şimdiye kadar sizin gibi iyi çarpışan bir kavmla karşılaşmamıştır. Sizlerin harp malzemelerinizin, sayınızın ve silahlarınızın çokluğunu, kalelerinizin sarplığını bilemeden Muhammed'in üzerinize yürümesi Kureyşileri ve diğer Arabları sevindirmektedir. Kureyşliler ve diğerleri, durumu dikkatle izlemektedirler.
Kurayşiler: "Hayber yahudileri, Muhammed'i yenecektir!"
Evet! şayet Muhammed muzaffer olursa bu temelli horluk olur!"
Ben bütün bunları işittim. Kinane b. Ebi Hukayk bana:
"Sen git , yolda onların önünde dur. Onlar, senin ne niyetle orada bulunduğunu anlayamazlar. Sen onları, bizim için korkut. Bir dilenci gibi yanlarına kadar sokul. Onlara, sayımızın ve yardımcılarımızın çokluğunu anlat ve onlar hakkında bilgi toplayıp hemen bize getir!" dedi."

Abbad b. Bişr, Bedevi'yi Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına getirdi ve kendisinden aldığı bilgileri Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlattı.
Ömer (Radıyallahu Anhu): "Onun boynunu vur!" dedi.
Abbad b. Bişr: "Ben kendisine eman verdim!" dedi.
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ey Abbad! İş belli oluncaya kadar, onu yanında tut!" buyurdu.
Bedevi, bir iple bağlandı. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hayber'e varınca, ona İslamiyeti anlattı ve:
"Seni, üç kerre İslamiyete davet edeceğim. Müslüman olmazsan, boynundan ip çıkarılmayacaktır!" buyurunca, Bedevi Müslüman oldu. (Vakidi - Megazi)
(Abdurrahman el Muhacir; Rasulullahın hayatı ve islamın hareket Metodu: C. 3. Hak Yayınları)

******

"Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. ..." (Muhammed 4)

İslamda öldürülecek kişinin boynu (kılıçla) vurulur. Kafa (boyun) kesilirken aslolan öldürülecek kişiye en az acıyı (en güzel şekilde öldürmek) hissettirerek öldürmek için boyunun arka kısmından (enseden) keskin bir kılıç ile hızlı şekilde vurulup, beyinden geçen sinirlerin beyin ile irtibatını koparıp (acı) hissiyatı sonlardırarak öldürmektir.
فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ
"İkisi de Allah'a teslimiyet gösterip babası, oğlunu alnı üzerine yere yatırınca." (Saffat 103)

Günümüzdeki cihad esnasında muslumanların kafir askerleri boyunlarından kesmeleri sunnetee uygun olanlarıdır. Fakat boğazdan keserek kesilmesi sunnete uymamaktadır. Oradaki şeraiti bilmediğimizden , bu şekilde kesilmesini fetva veren bir alimin neye dayanarak böyle kestirdiğini bilmediğimizden bu konuda yorum yapamamaktayız.
(Allahu alem bu konuda ya dikkat etmemektedirler yahut, kafirlerin daha çok kan ve korkunç bir görüntü karşısında dehşete düşerek muslumanlardan korkup çekinmesi istenmiş olunabilir. Bu benim tahminim. Allah muslumanların gunahlarını avf eylesin)

Hayvan kesiminde aslolan , kanın yenmesinin caiz olmayışından dolayı 3 damarın (nefes, yemek ve iki yanda bulunan atar-şah damarları) kesilerek kanın dışarı atılması sağlanır.



İslamda ateşle yakmak, cezalandırmak Allah c.c. ye mahsus olduğundan yasaklanmıştır.
Buhari'nin Ebu Hurayra'dan yaptığı rivayet şöyledir:
"Ateşle ancak Allah Azze ve Celle azab eder."

Yine sahabilerden Ebu Hurayra şöyle diyor:
"Bir defasında Peygamberimiz (salât ve selâm üzerine olsun) bizi bir göreve gönderirken -iki Kurayşli muşriği kasdederek- `Eğer falanca ile filâncayı bulursanız onları yakın' buyurdu.
Fakat biz yola çıkmak üzereyken şöyle buyurdu: `Az önce size falanca ile filâncayı yakmanızı emretmiştim. Oysa ateş, sırf Allah'a mahsus bir azab aracıdır. Bu yüzden eğer onları bulursanız silâhla öldürün."
(Buhari, Ebu Davud, Tirmizi)

Ummu Ubeida' Alıntı:

'Eğer İslamda böyle bir şey var ise..' Bu görüntüler Harika..! videoları düzenlemek gerekiyor.. videonun başına, .. Musluman kardeşlerimize.. esirlerimize.. kadın, çoluk çocuk demeden işkence yapan köpekleri koymalı.. ardından bu görüntüleri.... nasıl bir ohh çekiyor insan..

Soru işareti kardeşim.. videodakilere acıyor musunuz yoksa ? SubhanAllah.. İslamda caiz ise.. içimde hep bir uktedir.. bir kafada ben kesmek isterim.. güzel bir işkence sonrası tabi..

az bile onlara az.. ne kadar izlesem içim sogumaz.. Rabbim, İslam düşmanlarının sonunu kendi yolundaki Mujahid ve Mujahidelerle zelil eylesin.. Amın..

Genişletmek için tıkla ...

Sayın arkadaşım, yazdıklarınızdan bariz ortadadır ki nakli ve akli bir kenara koyup duygularınızla, nefsinizle hareket ediyorsunuz.

Öncelikle Kur'an'da (bildiğim kadarıyla) 2 yerde "boyunlarını vurun" ifadesi geçer. Ben bu ifadeden şunu anlıyorum ki o zaman malumunuz savaşlar bir meydanda kılıçla yapılırdı ve kişi karşısındakini yere yatırıp kurbanlık gibi boğazlamaz kılıcını sallar ve darbelerle öldürürdü. En önemlisi boyunlarını vurmaktan kasıt da illa boyun-boğaz kısmına darbe indirmek olmasa gerek. Allah bilir bu göğüs de olabilir, karın bölgesi de ya da başka bir bölgesi de. Şimdi bir de bu işin tarihsel-teknolojik bir boyutu vardır ki o da şudur; Allah o emri o günün şartlarına göre indirmiş ve o günün şartlarına göre "boyunlarını vurun" demiş. Bu, bugün de illa "kılıç sallayarak" öldürmeliyiz anlamına gelmez. Hem bugün tanka, tüfeğe kılıç sallayan bir tane akıllı göremezsiniz. Böyle bir şey ashabın karşısındaki kılıçlıya karateyle karşılık vermesine benzer ki pek akıl karı değildir. Bugün bana kaç tane kılıçla savaşan İslam savaşçısı gösterebilirsin? Neredeyse hiç. Bugün bütün savaşçılar ellerinde keleşlerle geziyorlar. Eğer illa sünnete uymamız gerek sallamayla kafa kesmemiz gerek dersen de bugün bütün mücahidleri keleşle savaştıkları için bidatçı ilan etmen gerekecek. Bir tane daha örnek vereyim ki daha anlaşılır olsun. Hacc 27 ayetinde hacca yaya ya da develer üzerinde gelin deniyor. Şimdi soruyorum sana; Sen hiç hacca gittin mi? Hangi vasıtayla gittin; deve ile mi yoksa yaya mı? Eğer motorlu hava ya da kara taşıtlarıyla gittiysen haccın geçersiz mi olmuştur? Yani senin anlayacağın sayın arkadaşım bugün bunu yapmak bana göre sünnet değil sadece fantazidir. Peygamber insanları en güzel bir biçimde (acı çektirmeden) öldürmeyi emrettiği halde, günümüzde de daha uygun infaz yöntemleri varken hala daha o günün adetlerini uygulamak bana göre sünnet değil aksine işkence yaparak peygamberin emrine karşı gelmektir.