Canlı (insan - hayvan) resim (suret)leri basmak, basılı olanı satmak Câiz olmaz.
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys Bukeyr'den, o da Busr b. Saîd'den, o da Zeyd b. Hâlid'den, o da Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i sahabisi Ebû Talha'dan naklen rivayet etti ki, (Şöyle demiş) :
Gerçekten Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gerçekten melekler içinde suret bulunan eve girmezler.» buyurdular.
Busr demiş ki: Bir zaman sonra Zeyd hastalandı. Biz de kendisini dolaşmaya gittik. Bir de baktık ki, kapısında bir perde, perdede suret var.
Ben Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Meymûn'e'nin büyiittüğü Ubeydullah El-Havlânî'ye : — Bize geçen gün Zeyd suretlerden haber vermemiş miydi? dedim.
Ubeydullah: — Sen onun konuşması esnasında : «Yalnız elbisedeki bir rakm mustesna!» dediğini işitmedin mi? cevabını verdi.
(îbni Esir buradaki rakımdan nakış kaydedildiğini söylemiştir.)
(Muslim, Zinet - Libas, Bab 26, Hadis no: 85, 86)
Aişe (r.anha) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v.) bir seferden dönmüştü. (O yokken) ben, yüklüğün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez (perde) çekmiştim. Rasûlullah perdeyi görünce, çekib attı, (öfkeden) yüzü de renklenmişti.
"Ey Aişe!" buyurdular, "Bil ki, kıyamet günü insanların en çok azab görecek olanı Allah'ın yarattıklarını taklid edenlerdir."
aişe (r.anha) devamla: "Biz o bezi kestik, bir veya iki minder yaptık." demiştir.
(Buhari, Libas 91, 95)
İbn Hâcer bu konuyu şöyle özetler:
Alimler, bu hadisi delil getirerek şu hükme varmışlardır: "Gölgesi olmayan tasvirler edinmek caizdir, ancak bunun hürmet ifade etmeyecek şekilde kullanılması gerekir. Yastık, minder yüzü gibi yere atılan, üzerine basılan eşya üzerinde olması gerekir."
Nevevi, bu hükmün cumhûrun görüşü olduğunu, Sahabe ve Tabiin'in ekseriyetinin bu kanaate vardıklarını, Sufyan-ı Sevri, İmam Malik, İmam-ı A'zam Ebû Hanife, İmam Şafii gibi muctehid imamların da bu görüşü benimsediklerini belirtir.
Ancak duvar üzerine asılmaları, elbisede veya sarıkta yer almaları halinde gölgeli, gölgesiz olması arasında fark gözetilmeden haram denmiştir. çünkü bu hallerde o tasvirlere (resimlere) hürmet manası hakimdir.
İmam Nevevi bu hususta: "Bu hadis canlıların resminin haram olduğunu, ancak ağaç ve benzeri ruhu olmayan şeylerin resmini yapmanın ve bu yoldan kazanç temin etmenin haram olmadığına delildir." demiştir.
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid b. Mâhled, Suleyman b, Bilâl'den, o da Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hurayra'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :
Rasûlullah (Saliallahu Aleyhi ve Sellem): «İçinde timsâller veya suretler bulunan eve melekler girmez.» buyurdular.
(Muslim, Zinet - Libas, Bab 26, Hadis no: 102 - 2112)
Resim meselesine gelince, bu babda Nevevî şunları söylemektedir :
«Bizim ulemâmızla diğer bir takım ulemâ, hayvan resmi yapmanın şiddetle haram olduğunu söylemişlerdir. Hayvan resmi yapmak büyük günahlardandır. Çünkü bu hadislerde zikredilen şiddetli cezalar bunun üzerine tertib edilmiştir. Hayvan resmini küçumsenib tahkir edilen bir şey üzerine yapmakla küçümsenmeyen bir şey üzerine yapmak arasında fark yoktur, bunların ikisi de haramdır. Çünkü canlı resmi yapmakta Allah'ın yaratmasına benzeyiş vardır. Yapılan resmin elbisede, yaygıda, altın veya gümüş paralara, kaplarda, duvarda veya başka bir şey üzerinde olması hükmen hep birdir. Tabiat, ağaç ve deve semeri gıbı içinde canlı sûret olmayan şeylerin resmini yapmak haram değildir. Resim yapmanın hükmü budur. Canlı suretinin yapıldığı şey duvara asılır yahud resim, giyilen elbise ve serpuş gibi küçumsenib hor görülmeyen şeylere yapılırsa haramdır. Yaygı, döşek ve yastık gibi çiğnenip hor görülen şeyler üzerine yapılması haram değildir.
Bu hususta gölgesi olan eşya ile gölgesi olmayanların da bir farkı yoktur. Bu mes'eiede bizim mezhebimizin hulâsası budur. Sahabe ve Tabiin ile onlardan sonra gelen ulemânın cumhuru da buna kaildirler. Sevrî ile Mâlik, Ebû Hanîfe ve diğer ulemânın mezhebleri dahî budur. Selefden bazıları sadece gölgesi olan şeyleri yapmanın haram olduğunu, gölgesi olmayan resimleri yapmakta beis bulunmadığını söylemişlerdir. Fakat bu mezheb bâtıldır. Çünkü Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kabul etmediği perdedeki suretin mezmum ve çirkin bir şey olduğunda hiç kimsenin şubhesi yoktur. Halbuki o suretin gölgesi yoktu. Bu babda vârîd olan mutlak hadîslerde bütün suretlere şâmildir.»
Zuhrî dahî nehyin umumî olduğunu söylermiş. Resim ister elbisede bir nakış olsun, ister duvara asılmış veya elbiseye yahud yaygıya yapılmış olsun, hakîr sayılsın, sayılmasın hükmün aynı olduğunu söylemiştir.
Ulemâdan bazıları, resim elbisede bir nakıs olursa tahkir edilsin, edilmesin duvara asılsın, asılmasın caiz olduğunu söylemişler; gölgesi olan heykel gibi şeylerle, duvara yapılan resimleri mekruh görmüşler, bundan yalnız elbisedeki nakşı istisna etmişlerdir. Kasım b. Muhammed'in mezhebi budur. Bunlar gölgesi olan şeylerin memnu' olduğuna ve değiştirilmesi icab ettiğine ittifak etmişlerdir. Kaadî Iyâd bu hususta küçük kız çocuklarının oynadıkları kukla gibi şeylere ruhsat verildiğini söylemiştir. Lâkin İmam-ı Mâlik bir kimsenin kızına böyle oyuncak almasını kerih görmüştür. Hattâ bazı ulemâ kız çocukları hakkında verilen ruhsatın bu hadîslerle neshedildiğini söylemişlerdir.
Aişe'nin rivayet ettiği kuş resimli örtü meselesi resim haram kılınmazdan önceye hamledilmiştir. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selîem)'in girib çıkarken onu gördüğü halde ses çıkarmaması bundandır. Haram kılınınca onu derhal yırtıb atmıştır.
Ressamların en şiddetli azaba duçar olacaklarını bildiren rivayet resim ve heykeli tapılmak maksadıyle yapanlara hamledilmiştir. Bittabi başkası tapsın diye heykel yapan kimse kâfirdir. En şiddetli azaba duçar olacaktır. Bazılarına göre şiddetli azab hadisteki mânâyı kasdedenlere yani yaptığı resim ve heykelle kendini Allah'a benzetenleredir. Böyle bir iti-kad sahibi dahî kâfirdir. Küfrünün çirkinliğine göre azabı artar. Fakat yaptığı resim ve heykelden tapma ve benzeme gibi bir şey kasdetmeyen ressam fasık ve büyük günah işlemiş sayılırsa da kâfir olmaz. Ressamlara heykeltraşlara : «Yarattığmiz şeylere can verin!» diye vâki olacak emir usûlu fıkıh ulemâsının erar-i ta'cizi dedikleri nevîdendir. Yâni bu emir onları âciz bırakmak için verilecektir. Kur'ân-ı Kerîm'de Teâlâ Hazretlerinin kuffâra Kur'ân-ı Kerîm'in on sûresine nazire getirmelerini emir buyurması bu kabildendir.
Hâsılı bu hadîsler canlı resmi yapmanın şiddetle haram kılındığına delildirler.
Ağaç taş gibi ruh taşımayan şeylerin resmini yapmak, alıb satmak ise haram değildir. Bu babda ulema muttefikdirler. Yalnız Mucâhid'in meyva veren ağacın resmini mekruh gördüğü rivayet edilir.