Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü İslam'da Sorgulama Sınırları Nasıldır?

K Çevrimdışı

Kerbela Şehidi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum.

Özellikle eski dönemlerde ve savaş zamanlarında ele geçirilen düşman askerlerine/casuslarına aklı örten bir kısım maddeler verilerek yalan söylemeleri engellenerek sorgulanıyormuş. Bu yöntemin zaruret durumunda Müslümanlarca kullanılması caizmidir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;
İlginç bir durumdan bahsediyorsunuz bu sebeble önce müslümanların düşmanlarına böyle sorgulama yöntemlerinde bulunduğu iddianızı delillendiriniz?
 
K Çevrimdışı

Kerbela Şehidi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Özellikle eski dönemlerde ve savaş zamanlarında ele geçirilen düşman askerlerine/casuslarına aklı örten bir kısım maddeler verilerek yalan söylemeleri engellenerek sorgulanıyormuş.

bu sebeble önce müslümanların düşmanlarına böyle sorgulama yöntemlerinde bulunduğu iddianızı delillendiriniz?


Ben burada Müslümanların bu yöntemi kullandığını söylemedim. Genel olarak muharib taraflar birbirlerinin esirlerine karşı bu muameleyi yaparlardı. Müslümanların o dönem tavrı ne oldu bilmiyorum. Daha sonraları en azından kağıt üzerinde yasaklanmış.
Müslümanlar günümüzde uyguluyorlarmı yada geçmişte uygulamışlarmı bu konuda bilgim yok. Benim sorum zaten kafirler tarafından kullanılan bu yöntemin Müslümanlarca kullanılmasının caiz olup olmaması meselesi.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Kâfirlerin esir sorgulamaları veya işkencelerinde bir sınır yoktur. İnsan hakları veya demokrasi denen haklar ancak kendilerinden olanlar içindir. Düşmanlarına karşı işkence veya dışlamada her türlü kahpelik serbest olduğu gibi bu durumlarda birbirlerini dahi kınamazlar. Çağımızda multeci /muhacir Suriye'lilere, Doğu Türkistan'lı, Sincan Türklerine yapılan muameleler, Ebu Garib, Guantanamo, Bağram cezaevleri aslında işkencehanelerdir.
Bunlar ilaç, uyuşturucu, kadın, şantaj vs kendileri için olağan durumlardır. İslam'da bu tür alçakça uygulamalar câiz değildir.

İslam'da düşman esirlerine muamelelerden örnekler verelim:


Yakalanan Casusun Sorguya Çekilmesi
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Abbad b. Bişr kumandasında bazı süvarileri keşf ve casusluk için ileri gönderdi.
Abbad b. Bişr, Eşca kabilesinden, yahudiler hesabına casusluk yapan bir bedevi yakaladı.
Ona: "Sen, kimsin?" diye sordu.
Bedevi: "Ben, kaybettiğim devemi arıyorum." dedi.
Abbad b. Bişr: "Sende, Hayber hakkında bir bilgi var mı?" diye sordu.
Bedevi: "Yakın geçmişte orada idim. Sen benden, Hayber hakkında mı, Yoksa, Hayberliler hakkında mı bilgi istiyorsun?" dedi.
Abbad b. Bişr: "Yahudilerden!" dedi.
Bedevi: "Olur! Kinane b. Ebi Hukayk ve Hevze b. Kays, Gatafan'dan olan müttefiklerinin yanına, destek olmak için gittiler. Onlara yardım etmeleri şartıyla bir sene Hayber'in ürününü vermeyi taahhud ettiler. Onlar da bunu kabul edip sillahlarıyla ve bütün savaş hazırlıklarıyla Utbe b. Bedir komutasında Hayber'e geldiler. Onlar şimdi yahudilerle birlikte kalelerdedir. Kalelerde on bin savaş eri vardır! (Onlar, Muhammed ve ashabıyla çarpışmak için bekliyorlar.) Onlar, oklarla vurulmaz, başa çıkılmaz kalelere sahib kimselerdir. Üstelik yanlarında pek çok silah ve yiyecekleri vardır. Yıllarca kuşatılacak olsalar bile, bunlarla idare edebilirler. Onların kalelerinde, devamlı akan suları da vardır. Onlara, hiç bir kimsenin dayanabileceğini sanmıyorum." dedi.
Abbad b. Bişr, kamçısını kaldırıp ona birkaç kamçı vurdu ve: "Sen, ancak onların bir casususun! Bana, doğrusunu söyle! Yoksa, boynunu vururum!" dedi.
Bedevi: "Sana doğrusunu söylersem, bana eman verir, kanımı bağışlar mısın?" diye sordu.
Abbad b. Bişr: "Evet!" dedi.
Bedevi: "Onlar, Yesrib yahudilerine (Beni Kurayza ile Beni Nadirlere) yapmış olduğunuz şeyden korkuya düşmüş bir topluluktur. Medine yahudileri, Medine'ye ticaret için giden amcamın oğlunu buldular ve ona sizin, sayıca, at ve silahca az olduğunuzu haber vermesi için Kinane b. Ebi Hukayk'a gönderdiler.
Ona demişler ki: Muhammed, şimdiye kadar sizin gibi iyi çarpışan bir kavimle karşılaşmamıştır. Sizlerin harb malzemelerinizin, sayınızın ve silahlarınızın çokluğunu, kalelerinizin sarplığını bilemeden Muhammed'in üzerinize yürümesi Kurayşileri ve diğer Arapları sevindirmektedir. Kurayşliler ve diğerleri, durumu dikkatle izlemektedirler. Kurayşiler: "Hayber yahudileri, Muhammed'i yenecektir!"
Evet! şayet Muhammed muzaffer olursa bu temelli horluk olur!"
Ben bütün bunları işittim.
Kinane b. Ebi Hukayk bana: "Sen git , yolda onların önünde dur. Onlar, senin ne niyetle orada bulunduğunu anlayamazlar. Sen onları, bizim için korkut. Bir dilenci gibi yanlarına kadar sokul. Onlara, sayımızın ve yardımcılarımızın çokluğunu anlat ve onlar hakkında bilgi toplayıp hemen bize getir!" dedi."
Abbad b. Bişr,
Bedevi'yi Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına getirdi ve kendisinden aldığı bilgileri Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlattı.
Ömer Radıyallahu Anhu: "Onun boynunu vur!" dedi.
Abbad b. Bişr: "Ben kendisine eman verdim!" dedi.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ey Abbad! İş belli oluncaya kadar, onu yanında tut!" buyurdu.
Bedevi, bir iple bağlandı.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hayber'e varınca, ona İslamiyeti anlattı ve: "Seni, üç kerre İslamiyete davet edeceğim. Müslüman olmazsan, boynundan ip çıkarılmayacaktır!" buyurunca, Bedevi Müslüman oldu.
(Vakidi - Megazi)

Kinane b. Rebi'in Cezalandırılması
Kinane b. Rebi Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e getirildi. Beni Nadir'in hazinesi onun yanında idi. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona hazinenin yerini sordu. O ise hazinenin yerini bildiğini inkar etti. (Siyeri İbn-i Hişam)
Kinane b. Rebi: "Savaşlar ve geçim sıkıntısı, onların hepsini sürüp götürdü." dedi
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "(Aradan geçen) zaman az, (gizlenen) mal ise, ondan çok fazla (Az zamanda, o kadar çok mal nasıl harcanır, tükenir?") dedi. (İbni Kayyım - Zadu'l-mead)

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bu hazine, sizin yanınızda çıkacak olursa, Allah ve Rasulünün hakkınızda vermiş olduğu eman ve himaye teahhüdü sizden uzak kalsın mı?" diye sordu.
"Evet. Uzak kalsın" dediler.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "(Eğer, benden bir şey sakladığınızı tesbit edersem, kanlarınızı dökmeyi ve çoluk çocuklarınızı esir etmeyi helal sayarım.) Bütün mallarınızı almak, kanlarınızı dökmek bana helal olur, size vermiş olduğum eman ve himaye teahhüdü ortadan kalkar" buyurdu.
"Olur! Eğer, senden bir şey sakladığımız anlaşılırsa, bize verdiğin eman sözünü geri al ve kanlarımızı dök" dediler.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, onların bu sözlerine Ebu Bekir, Ömer, Ali ve Zubeyr b. Avvam'la yahudilerden on kişiyi şahid tuttu. (İmam Muhammed - Siyeru'l-Kebir)

Bunun üzerine yahudilerden bir adam (Sa'ye) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldi.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e dedi ki: "Ben Kinane'yi her sabah bu harabenin etrafında dolaşırken görüyordum."
Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kinane'ye şöyle dedi: "Eğer hazineyi senin yanında bulursak seni öldürelim mi?"
Dedi ki: "Evet."
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de harabenin kazılmasını emretti, kazıldı. Oradan hazinelerinin bir kısmı çıktı. Sonra ondan geri kalanını istedi. O ise hazinenin yerini söylemekten kaçındı.
Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zubeyr b. Avvam'a emredip ona dedi ki: "Bütün hazineyi buluncaya kadar ona işkence et."
Zubeyr
de onun göğsünde çakmakla ateş çakıyordu. Nihayet onun öleceğinden korktu. Sonra Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu Muhammed b. Mesleme'ye verdi. O da kardeşi Mahmud b. Mesleme'nin öldürülmesinin kısası olarak onun boynunu vurdu. (Hazinenin kalan kısmı Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e vahiyle bildirildi.)
(Siyeri İbn-i Hişam)
 
K Çevrimdışı

Kerbela Şehidi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kâfirlerin esir sorgulamaları veya işkencelerinde bir sınır yoktur. İnsan hakları veya demokrasi denen haklar ancak kendilerinden olanlar içindir. Düşmanlarına karşı işkence veya dışlamada her türlü kahpelik serbest olduğu gibi bu durumlarda birbirlerini dahi kınamazlar. Çağımızda multeci /muhacir Suriye'lilere, Doğu Türkistan'lı, Sincan Türklerine yapılan muameleler, Ebu Garib, Guantanamo, Bağram cezaevleri aslında işkencehanelerdir.
Bunlar ilaç, uyuşturucu, kadın, şantaj vs kendileri için olağan durumlardır. İslam'da bu tür alçakça uygulamalar câiz değildir.

İslam'da düşman esirlerine muamelelerden örnekler verelim:


Yakalanan Casusun Sorguya Çekilmesi
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Abbad b. Bişr kumandasında bazı süvarileri keşf ve casusluk için ileri gönderdi.
Abbad b. Bişr, Eşca kabilesinden, yahudiler hesabına casusluk yapan bir bedevi yakaladı.
Ona: "Sen, kimsin?" diye sordu.
Bedevi: "Ben, kaybettiğim devemi arıyorum." dedi.
Abbad b. Bişr: "Sende, Hayber hakkında bir bilgi var mı?" diye sordu.
Bedevi: "Yakın geçmişte orada idim. Sen benden, Hayber hakkında mı, Yoksa, Hayberliler hakkında mı bilgi istiyorsun?" dedi.
Abbad b. Bişr: "Yahudilerden!" dedi.
Bedevi: "Olur! Kinane b. Ebi Hukayk ve Hevze b. Kays, Gatafan'dan olan müttefiklerinin yanına, destek olmak için gittiler. Onlara yardım etmeleri şartıyla bir sene Hayber'in ürününü vermeyi taahhud ettiler. Onlar da bunu kabul edip sillahlarıyla ve bütün savaş hazırlıklarıyla Utbe b. Bedir komutasında Hayber'e geldiler. Onlar şimdi yahudilerle birlikte kalelerdedir. Kalelerde on bin savaş eri vardır! (Onlar, Muhammed ve ashabıyla çarpışmak için bekliyorlar.) Onlar, oklarla vurulmaz, başa çıkılmaz kalelere sahib kimselerdir. Üstelik yanlarında pek çok silah ve yiyecekleri vardır. Yıllarca kuşatılacak olsalar bile, bunlarla idare edebilirler. Onların kalelerinde, devamlı akan suları da vardır. Onlara, hiç bir kimsenin dayanabileceğini sanmıyorum." dedi.
Abbad b. Bişr, kamçısını kaldırıp ona birkaç kamçı vurdu ve: "Sen, ancak onların bir casususun! Bana, doğrusunu söyle! Yoksa, boynunu vururum!" dedi.
Bedevi: "Sana doğrusunu söylersem, bana eman verir, kanımı bağışlar mısın?" diye sordu.
Abbad b. Bişr: "Evet!" dedi.
Bedevi: "Onlar, Yesrib yahudilerine (Beni Kurayza ile Beni Nadirlere) yapmış olduğunuz şeyden korkuya düşmüş bir topluluktur. Medine yahudileri, Medine'ye ticaret için giden amcamın oğlunu buldular ve ona sizin, sayıca, at ve silahca az olduğunuzu haber vermesi için Kinane b. Ebi Hukayk'a gönderdiler.
Ona demişler ki: Muhammed, şimdiye kadar sizin gibi iyi çarpışan bir kavimle karşılaşmamıştır. Sizlerin harb malzemelerinizin, sayınızın ve silahlarınızın çokluğunu, kalelerinizin sarplığını bilemeden Muhammed'in üzerinize yürümesi Kurayşileri ve diğer Arapları sevindirmektedir. Kurayşliler ve diğerleri, durumu dikkatle izlemektedirler. Kurayşiler: "Hayber yahudileri, Muhammed'i yenecektir!"
Evet! şayet Muhammed muzaffer olursa bu temelli horluk olur!"
Ben bütün bunları işittim.
Kinane b. Ebi Hukayk bana: "Sen git , yolda onların önünde dur. Onlar, senin ne niyetle orada bulunduğunu anlayamazlar. Sen onları, bizim için korkut. Bir dilenci gibi yanlarına kadar sokul. Onlara, sayımızın ve yardımcılarımızın çokluğunu anlat ve onlar hakkında bilgi toplayıp hemen bize getir!" dedi."
Abbad b. Bişr,
Bedevi'yi Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına getirdi ve kendisinden aldığı bilgileri Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlattı.
Ömer Radıyallahu Anhu: "Onun boynunu vur!" dedi.
Abbad b. Bişr: "Ben kendisine eman verdim!" dedi.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ey Abbad! İş belli oluncaya kadar, onu yanında tut!" buyurdu.
Bedevi, bir iple bağlandı.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hayber'e varınca, ona İslamiyeti anlattı ve: "Seni, üç kerre İslamiyete davet edeceğim. Müslüman olmazsan, boynundan ip çıkarılmayacaktır!" buyurunca, Bedevi Müslüman oldu.
(Vakidi - Megazi)

Kinane b. Rebi'in Cezalandırılması
Kinane b. Rebi Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e getirildi. Beni Nadir'in hazinesi onun yanında idi. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona hazinenin yerini sordu. O ise hazinenin yerini bildiğini inkar etti. (Siyeri İbn-i Hişam)
Kinane b. Rebi: "Savaşlar ve geçim sıkıntısı, onların hepsini sürüp götürdü." dedi
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "(Aradan geçen) zaman az, (gizlenen) mal ise, ondan çok fazla (Az zamanda, o kadar çok mal nasıl harcanır, tükenir?") dedi. (İbni Kayyım - Zadu'l-mead)

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bu hazine, sizin yanınızda çıkacak olursa, Allah ve Rasulünün hakkınızda vermiş olduğu eman ve himaye teahhüdü sizden uzak kalsın mı?" diye sordu.
"Evet. Uzak kalsın" dediler.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "(Eğer, benden bir şey sakladığınızı tesbit edersem, kanlarınızı dökmeyi ve çoluk çocuklarınızı esir etmeyi helal sayarım.) Bütün mallarınızı almak, kanlarınızı dökmek bana helal olur, size vermiş olduğum eman ve himaye teahhüdü ortadan kalkar" buyurdu.
"Olur! Eğer, senden bir şey sakladığımız anlaşılırsa, bize verdiğin eman sözünü geri al ve kanlarımızı dök" dediler.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, onların bu sözlerine Ebu Bekir, Ömer, Ali ve Zubeyr b. Avvam'la yahudilerden on kişiyi şahid tuttu. (İmam Muhammed - Siyeru'l-Kebir)

Bunun üzerine yahudilerden bir adam (Sa'ye) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldi.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e dedi ki: "Ben Kinane'yi her sabah bu harabenin etrafında dolaşırken görüyordum."
Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kinane'ye şöyle dedi: "Eğer hazineyi senin yanında bulursak seni öldürelim mi?"
Dedi ki: "Evet."
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de harabenin kazılmasını emretti, kazıldı. Oradan hazinelerinin bir kısmı çıktı. Sonra ondan geri kalanını istedi. O ise hazinenin yerini söylemekten kaçındı.
Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zubeyr b. Avvam'a emredip ona dedi ki: "Bütün hazineyi buluncaya kadar ona işkence et."
Zubeyr
de onun göğsünde çakmakla ateş çakıyordu. Nihayet onun öleceğinden korktu. Sonra Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu Muhammed b. Mesleme'ye verdi. O da kardeşi Mahmud b. Mesleme'nin öldürülmesinin kısası olarak onun boynunu vurdu. (Hazinenin kalan kısmı Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e vahiyle bildirildi.)
(Siyeri İbn-i Hişam)

Cevabınız için Allah razı olsun...
 
Üst Ana Sayfa Alt