Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü İşlenen Günah ve Kusurların, Alenen Sorulması Câiz mi?

E Çevrimdışı

Eqwa

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
"Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç. Kişinin geceleyin işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: "Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!" der. Böylece o, geceleyin Allah kendini örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah'ın örtüsünü açar. İşte bu, günahı alenî işlemenin bir çeşididir." [Buharî, Edeb 60; Müslim, Zühd 52, (2990).]

İkinci hadis sadece açıktan günah işleyenlerin gıybetinin yapılmasının meşru olmasıyla ilgili. Fakat tam metnini bilmiyorum.
Allah daha iyi bilir, bundaki hikmetlerden biri günahın yaygınlaşmaması içindir. Örnek olarak bugün açıktan işlenen zina -televizyon,internet- sebebiyle zina daha da bir yaygınlaşmış,nefisler için sıradanlaşmış normalleşmiştir. Kişi kendi yaptığı veya başkasının yaptığı günahı bilmeyen birine açıklarsa Allah korusun, bunu bilmeyen kişi için de çekici, ya da yapılabilir hale gelir. Tıpkı bir adamın Allah için yaptıgı büyük fedakarlıklar , başka bir müminde "ben de yapabilirim" gibi bir his uyandırması gibi, kalbinde hastalık bulunan kişi de vesvese neden uyandırmasın.

Bu sebeple kişilerin böylesi durumlarda soru sorarken, çok daha gizli bir ifadeyle sorması daha uygun olur diye düşünüyorum. En basitinden örnek: Zinanın hükmü nedir? Gibi.
Neden bu kadar detaylandırılmış bazı sorular gerçekten çok sinirlendim.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Eqwa kardeşim;
Evet hâya gerçekten çok güzel bir vasıftır. Fakat burasının bir forum olduğunu unutmadan (dikkate alarak) düşünmeliyiz.

Yâni normalde yüzyüze insanların bu tarz konuları ikili durumdayken dahi anlatmaktan çekinebilecekken, sanal ortamda kimse kimseyi aslen tanımamanın verdiği cesaretle mahram konuları daha bir rahatlıkla sorabilmektedir. Yoksa sual soran ve cevab veren, hatta okuyanlar birbirini görüb tanımasa da, belli bir edeb ölçüsüne dikkat edilmesi gerekir.
Ayrıca bizler de, isabetli cevabı aktarabilmenin endişesiyle suali daha iyi anlayabilmek için soruyu soran şahısa, sorunun kapalı kalan yönlerini de sorarak izah etmesini isteyebiliyoruz. Soruların açık olmasında bizim de uygulamamızın payı vardır. Kapalı sorularak anlaşılabilen soruları, akıl ve edeb sahibleri bu şekilde sormalıdır.

Bu tür sualleri sadeleştirerek, herkesin okuyup anlayabilmesi kastıyla sitemizde umuma açık istifadeye sunuyoruz.

Not : Sinirlerinizi kontrol edemeyecekseniz, asabiyetinizi bozacaksa, Soru - cevabda "mahram konular" başlığına bile bile girmeyiniz inşeAllah.


Bir kadın, mukellef olduğu dini vazifelerini kocasından öğrenme imkânını bulamazsa, şehrin muftusune giderek hâcetini sorabilir. Buna kimse engel olamaz.
Rasul-u Ekram Efendimiz’in devrinde kadınlık halleri hakkında Efendimiz’den bilgi alan kadınlar olurdu. Hatta Aişe (r.anha) onlar hakkında:
Ensar kadınları ne iyi hanımlardır. Din bilgisi almaya utanç duyguları engel olmuyor...” demişti.
(İbn-i Mace, Taharat, 1/211, b. 124)

(...) Bize İbrahim b. Mûsâ er-Râzî ile Sehl b. Osman ve Ebû Kurayb rivayet ettiler. Lâfız Ebû Kurayb'indir. Sehl «haddesenâ» tabirini kullandı, ötekiler: «Bize İbni Ebî Zâide, babasından, o da Mus'ab b. Şeybe'den, o da musâfî' b. Abdillâh'dan o da Urvetu'bnu Zubeyr'den, o da Aişe'den naklen haber verdi dediler. Âişe şöyle demiş:
— «Bir Hanım Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e, Kadın ihtilâm olurda suyu görürse yıkanacakmı? diye sordu.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Evet» cevabını verdi.
Âişe kadına: «Allah hayrını versin. Kahrolası!» dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bırak onu. Benzerlik bundan başka bir sebebten mi olur? Kadının suyu erkeğin suyuna gâlib gelince çocuk dayılarına benzer; erkeğin suyu kadınınkine gâlib gelirse çocuk amcalarına benzer.» buyurdular.
(Muslim, Hayız, Bab 7, Hadis no : 33)
(Bu hadisi Buhâri «Kitabu't-Tahâre», «Kitabu'l Edeb» ve «Halk-ı Adem» de; Ebû Dâvûd, Tirmîzî, Nesâî ve İbni Mâce «Kitabu't- Tahâra»de muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.)


Hadîsin muhtelif rivayetlerinden anlaşılıyor ki Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seîlem)'e Suali soran kadın Ummu Suleym'dir. Muslim'in Abbâs b. Velid'den tahriç ettiği 30 numaralı hadiste:
«Ummu Suleym ben bundan utandım (ama yinede) Bu olur mu diye sordum dedi.» buyuruluyor.
Hafız Ebû Ali el-Gassânî bunun yerine bâzı nushalarda Ummu Seleme zikredildiğini söylemişse de, Kaadî Iyâz: «Doğrusu Ummu Suleym'dir. Çünkü bu hadiste suali soran Ummu Suleym, ona itiraz eden Ummu Seleme'dir. Önceki hadiste ise itirazı yapan Aişe (Radiyalîahû anha) dır. Âişe ile Ummu Selemenin hep birden itiraz etmiş olmaları da muhtemeldir» diyor.
Ummu Suleym (Radiyalîahû anha), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e uyku esnasında kadının ihtilâm olmasının hükmünü sormuştur. Kadınların bu meseleyi erkeklere açması âdeten ayıp ve utanılacak bir şey sayıldığı için Ummu Suleym suâlini kendine hâss bir nezâketle kapalı bir şekilde sorduğu halde Aişe ve Ummu Seleme (Radiyalîahû Anhuma) dayanamayıp itiraz etmişlerdir.
Âişe'nin: «Ya Ummu Suleym kadınları kepaze ettin» diyerek onların dâima sakladıkları utanılacak bir sıfatlarını söylediğinden dolayı Ummu Suleym'i muâhaze etmiştir. Çünkü kadınlardan menî gelmesi onların erkeklere karşı fazla şehvetli olduklarına delâlet eder.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ayni cümleyi Aişe (Radiyalîahû anha) ya iade etmesi:
«Bu sözü asıl sana söylemeli. Çünkü Ummu Suleym bir kusur işlemedi. O ancak dinine âid kendisine terettub eden bir vazifeyi sordu. Bundan dolayı ona itiraz olunur mu? Asıl itiraza lâyık sensin. Zira itiraz edilmeyecek bir şeye itiraz ettin» mâ'nâsınadır.
Bazı nushalarda bu cumleden sonra bir «hayır» kelimesi zikredilmiştir. Bü kelime cümlenin tefsiri sayılır. Bir çok nushalarda burada olduğu gibi zikredilmemiştir. Zikredilen nushaların bâzısında da «haber» şeklinde zabdedilmiştir.
Kaadi Iyâz haber şeklindeki rivayetini beğenmeyerek: bu bir şey değildir» demişse de, Nevevî her ki şeklinde doğru olduğunu söylüyor.
«Hayır» kırâetine göre «ben bu cümle ile beddua kastedmedim; senin hayrını murâd ettim mânâsına gelir. Haber kırâatine göre ise: «Ben bu cümle ile beddua kasdetmedim; bu bir haber cümlesidir. Hakikatı kastedilmez» demektir.

Hadisin bir rivayetinde Ummu Suleym sualine başlarken: «Şubhesiz ki Allah hakkı beyân buyurmaktan haya etmez» demiştir. Bu söz bir iktibastır. Çünkü âyet-i kerîmedir. Allah'ın hakkı beyandan haya etmemesi, onu beyandan çekinmemesi manasınadır. Çünkü hayanın asıl mânâsı ayıplanmak veya zemmedilmek korkusu ile insana arız olan kırıklık ve değişmedir. Biz buna utanma deriz. Utanmanın hakikati Allah Teâlâ hazretleri hakkında mustahildir. Binaenaleyh, bu söz burada bir istiâre-i tebaiyye kabîlindendir.
Ummu Suleym'in sorduğu suali Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e , Havle binti Hakîm, Sehle binti Suheyl ve daha başka kadınlarda sormuşlardır.

 
Üst Ana Sayfa Alt