Şeyh Ömer Abdurrahman…
Bedeni gözleri görmeyen, fakat kalp gözü açık büyük mücahid âlim…
Şeyh Ömer Abdurrahman hapisten yazdığı mektubunda, durumun çok kötü olduğunu belirterek, şunları söylüyordu:
"Benim tutuklu bulunduğum hapishanedeki şartlar çok kötü ve ben aşırı derecede zayıf düştüm. Bu aşağıdakilerden görülebilir:
Onların dini özgürlükler ve ibadet özgürlüğü konusunda talep ettikleri tamamı haksızca. Ben Ekim 1995'de yakalandığımdan beri Cuma namazı kılma izninedahi sahip değilim ve hata cemaat halinde hiç namaz kılmadım.
Ben aylardır, saçlarımı ve tırnaklarımı kesmeye gitmiyorum.
Benim şartlarımda birisi (Şeyh kördür, şeker hastalığı çekmektedir ve aynı zamanda yaşı da ilerlemiştir) hiç kimsenin eşyalarını düzenlemek için yardım etmeksizin, hücre hapsine çarptırılmıştır.
Benim gecesiyle gündüzüyle konuşabilecek kimsem yok, hücrem herkese kapatıldığından beri, ne diğerleriyle sosyalleşmeme izin veriyorlar, ne de bırakın Müslüman olmasını, Arapça konuşabileceğim kimseyle… Ben gece ve gündüz bu şekilde duruyorum. Bu ne yalnızlık, bu ne zulüm? Bu onların çokca övündüğü ve yayın akışlarını ve haber mecmualarını doldurdukları insan hakları mıdır, bize işkence yaparak, bu şekilde bizi susturmak veya sesimiz kesmek?"
.
Bedeni gözleri görmeyen, fakat kalp gözü açık büyük mücahid âlim…
Şeyh Ömer Abdurrahman hapisten yazdığı mektubunda, durumun çok kötü olduğunu belirterek, şunları söylüyordu:
"Benim tutuklu bulunduğum hapishanedeki şartlar çok kötü ve ben aşırı derecede zayıf düştüm. Bu aşağıdakilerden görülebilir:
Onların dini özgürlükler ve ibadet özgürlüğü konusunda talep ettikleri tamamı haksızca. Ben Ekim 1995'de yakalandığımdan beri Cuma namazı kılma izninedahi sahip değilim ve hata cemaat halinde hiç namaz kılmadım.
Ben aylardır, saçlarımı ve tırnaklarımı kesmeye gitmiyorum.
Benim şartlarımda birisi (Şeyh kördür, şeker hastalığı çekmektedir ve aynı zamanda yaşı da ilerlemiştir) hiç kimsenin eşyalarını düzenlemek için yardım etmeksizin, hücre hapsine çarptırılmıştır.
Benim gecesiyle gündüzüyle konuşabilecek kimsem yok, hücrem herkese kapatıldığından beri, ne diğerleriyle sosyalleşmeme izin veriyorlar, ne de bırakın Müslüman olmasını, Arapça konuşabileceğim kimseyle… Ben gece ve gündüz bu şekilde duruyorum. Bu ne yalnızlık, bu ne zulüm? Bu onların çokca övündüğü ve yayın akışlarını ve haber mecmualarını doldurdukları insan hakları mıdır, bize işkence yaparak, bu şekilde bizi susturmak veya sesimiz kesmek?"
.