Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kadın Ve Hicap

musali Çevrimdışı

musali

Üye
İslam-TR Üyesi
KADIN VE HİCAP




Tarih sayfalarına baktığımızda yukarıdaki tüm soruların cevabını istinasız buluruz. Çünkü örtünme tarihin her safhasında bulunup önemli olayları doğurmuştur. Özelikle sosyal insanın sosyal temelini oluşturan hicab söz konusu olunca.

Medeniyete beşiklik eden milletlere ve devletlere bakıp hicab ve kadının birbirine olan gerekliliklerini ve bir bütünlük teşkil etmesi gerektiğini aşağıdaki örneklerde görebiliriz…
YUNANİSTANDA KADIN VE HİCAB

Tarih kaynakları ve tarihçiler medeniyet konusunda (ne kadarı doğru olduğu tartışılır) en ileri medeniyetin yunan medeniyeti olduğu söylenir. Yunan medeniyetin sosyal yapısına baktığımızda, bu sosyal yapı içinde özelikle kadının ne gibi roller taşıdığını baktığımızda çarpıcı izlenimler ediniriz. Yunan mitolojisinde hayali bir kadın (pandora )’dan bahsedilir. Bu hayali kadının, insanın başına gelen tüm bela ve musibetlerin bu kadın yüzünden olduğuna ve bundan dolayı tüm kadınların aşağılık bir mahlûk olduğunun hükmüne mevzu olmuştur. Hayatın her alanında kadının derecesi aşağılık, pek alçak ve öyle ki namus, hürmet, saygı gibi vasıflar sadece erkeğe mahsus edilmişti. Kanuni hiçbir hakka sahip olmayan kadın, çarşıda pazarda alınıp satılır ve kadın sadece bir köle, hizmetçi konumunda idi. Ve tüm bunlara itiraz etme hakkına bile sahip değildi...

Hal böyle iken zaman süreci içerisinde bazı düzenlemeler gün be gün oluşmaya başladı. Bir nebze olsun toplumda kadın artık bazı haklara kavuştu. Kadın artık evinin sınırları içerisinde evinin hanımı oldu. Kadına namus ve ismet mefhumu verildi. Ama kadın elde ettiği bu hakları koruması gerekirdi. Gerek riyazet ve ruhbanlık, güvensizlik, kadının istismar edilmesi ve gerekse kıskançlıktan dolayı olsun örtü yavaş yavaş sahneye çıktı. Örtünme öyle zirveye yükseldi ki yunanlı evlerde haremlik selamlık vardı. İleri gelen yunanlı aileler çarşaf giymeye başlamışlardı. Artık kadınlar buna alışmıştı ve asil yunan aileler erkekler ile bir araya gelmiyorlardı. Bir müddet sonra bu kadın için büyük bir güç haline geldi… Artık kadın ulaşılamayan bir yere ulaştı. Hatta siyasi otoriteyi dahi etkilemeye başladılar. Bu gücün en büyük belirtilerinden biri mitolojideki kadın tanrıçadır.
ROMA MEDENİYETİNDE KADIN VE HİCAB

Romanın ilk dönemlerinde hicab revaçta olmasa da mevcuttu. Kadın iffet, ismet ve şeref mefhumuna sahipti. Kadın ailesinin hanımı idi. Bu dönemde aile yapısı sağlam ve düzen hiyerarşi içinde takır takır gidiyordu ta ki medeniyet mefhumu Roma’yı istila edinceye kadar. Artık özgürlükler adı altında sosyal değişim başlamış hicab etkisi kalkmış evlenme oranı düşüp boşanma oranları yükselmişti. Öyle bir hal oldu ki kadın istediği gün istediği ile olabiliyor ve zamanla kadın sadece şehvet giderici(fahişe konumu) olarak bakılmış ve sosyal olarak hiçbir hakka sahip olmamağa kadar uzanmıştır. Hatta Roma’da pek çok toplantılar yapmış ve kadın haklarına hüküm vermek için münazaralar yapılmıştır. Şu sonuçlara varılmıştır:

· Kadın şeref ve haysiyete sahip olmayan bir varlıktır. Bu bakımdan uhrevi hayat bakımından hiçbir mükâfata varis olamaz.

· Kadın necistir. Et yememesi lazımdır. Gülmemesi lazımdır hatta konuşmaması lazımdır.

· Kadın konuşma hakkına sahip değil onun için yollarda yakalanırsa ağzı kapatılarak götürülmeli.

.

.


FRANSADA KADIN VE HİCAB

Orta çağa karanlık çağ denmesi çoğu nedenlerden biriside kadın ve hicabtır. Orta çağ Avrupa’da kadın şeytan deyip yakılması buna yeterli ve artar bile… Fransa da milattan sonra 586 yıllarında şehirlerde kadın insandan sayılır mı, yoksa sayılmaz mı? Gibi paneller oluşturmuşlardır ve uzun uzunuca münazara etmişlerdir ve sonuç olarak “kadın insandır ama insana hizmet için yaratılmışlardır” sonucuna ulaşmışlardır ve bu ta 19. Yy.la kadar böyle devam etmiştir.
HİNDİSTANDA KADIN VE HİCAB

Hindistan toplumunda yaygın olan inançlar sistemine baktığımızdan insanların inanç gereği dünyanın bütün nimetlerinden kendilerini soyutladığını, tamamen ruhbanlık sistemi dediğimiz gerek görsel gerekse tatsal lezzetlerden uzak durmuşlardır. Bundan şekil güzelliği de nasibini almıştır. Bu doğrultuda kadına hicab giydirilmiş ve gayet sert ve katı bir şekilde. Hatta erkeğin kadına olan şehvet meylini engellemek için şöyle bir söz söylenmiştir.”Veba, ölüm, cehennem, zehir, yılan, ateş kadından hayırlıdır”…
YAHUDİLİKTE KADIN VE HİCAB

Yahudi kavminde hicab mevcuttu. Örtü iffet ve namus kahramanı olarak Hz. Meryem’i örnek gösterebiliriz. Ve eğer Hz. Meryem kısasına bakarsak Yahudilerin kadına verdiği değeri ve sosyal toplumda kadının konumunun ne olduğunu görürüz. Kadın tüm benliği ve haklarıyla erkeğin egemenliği altına girmişti. Bunu will Dourant’ın MEDENİYET TARİHİ adlı kitabında(Murteza Muttahari-Hicab sayfa:9) aşikâr olarak dile getirilmektedir. Şöyle ki:

“Bir kadın Yahudi kanunlarına karşı hareket ettiğinde, örneğin başına bir şey örtmeden halk arasında görüldüğünde, caddelerde ip ördüğünde, herhangi bir yabancı erkeklen konuştuğunda ve ya yüksek sesle konuştuğunda ve bunun gibi hallerde erkek mehir ödemeden kadını boşayabilirdi.”

Görüldüğü gibi Yahudi toplumunda kadının konumunun çok alçak olduğu ve hicabın aşırı derecede olduğu aşikârdır…
ESKİ İRAN MEDENİYETİNDE KADIN VE HİCAB

Eski İran medeniyetinde hicab olduğunu Will Dourant’ın medeniyet tarihi adlı serde rastlamaktayız.

Zerdüşt devrinde kadın özgür ve bir rahatlık içindeydi. Bir müddet sonra kadın değerini kaybetti. Zengin tabaka arsında kadın hicap ve ev sınırları içerisinde kaldı. Fakir kesim kadınları çalışmak zorunda oldukları için evin sınırlarını aşmışlardı. Fakat toplumun üst tabakasına ait kadınlar üzerine örtü almadan dışarı çıkılamaz ve erkeklerle açıkça ilişki içerisine giremezlerdi. Hatta evli kadınlar babası ve abisi bile olsa kocasından başka kimseyi görmeye hakkı yoktu.
İSLAMDA KADIN VE HİCAB
1-AYET VE HADİS IŞIĞINDA KADIN HAKLARI

Yukarıda dünya tarihinde ve medeniyetlerinde kadının ve hicabın konumunu gördük. Özelikle kadın konumu göz önüne alındığında acınacak kadar acı vericidir. İslam’a baktığımızda bunu titizlik ile üzerinde durulmuş ve ince bir denge ile düzenlemiştir. Kuranı Kerimde şu ayet çok ilgi çekicidir.” Mü'min erkekler ve Mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar namazı dosdoğru kılarlar zekâtı verirler ve ALLAH'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte ALLAH'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz ALLAH üstün ve güçlüdür hüküm ve hikmet sahibidir. (9/71)” ve Resulullah bir hadisi şerifinde” kadın üzerinde en çok hakkı olan kocasıdır;erkeğin üzerinde en çok hakkı olanın ise annesidir.” işte ayet ve hadiste kadın hakkını birbirine bağlı olan bir mekanizma,bir zincirleme ile birbirine bağlamıştır…burada şunu gösteriyor ki sosyal gücü ve ya hukuksal gücü hiçbir zaman sadece bir taraf elinde tutamaz…ALLAH çok yerde erkek ve kadını birlikte ele alıyor ve ikisini birlikte anıyor. “Erkek olsun kadın olsun bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (16/97)”

” ALLAH mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. ALLAH'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (9/72)” burada da eylem ve ya fiiliyat sonucundaki mükafatın dişilik ve ya erkekliğe bağlı olmayıp sadece hayırlı amelen sonuçlanmasının yeterli olduğunu görmekteyiz… Başka bir ayette özelikle kadını anne olarak ele aldığımızda erkek üzerinde ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu buna paralel olarak hadisi şerifi de verirsek …”Cennet anaların ayağı altındadır” hadisi ve “Rabbin O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle. (17/23)” ayeti ele alırsak… İşte kadın hakkı noktasında suların durduğu yer… Ve bir ayet daha…” Biz insana ‘anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca dedi ki: "Rabbim bana anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tövbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım." (46/15)”… İşte tüm bunlar cahiliye Arabistan’ın kız çocuklarını diri diri gömdüğü bir dönemde gelmesi kadınlar için ne kadar büyük bir hak ve merhametin göstergesidir.

İslam’da kadın evin efendisi… Aile yapısının direği… İnsanların ilk öğretmeni, insanın kişiliğinin yönlendiricisi ve şeklini belirleyicisi…
2-KADININ MAHREMLERİ, NAMAHREMLERİ VE HİCAB

“Mü'min kadınlara de ki; gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar. Süslerini ve cazibelerini kocalarından, babalarından, kayınbabalarından, öz oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan, elleri altındaki kölelerden, cinsel arzuları sönmüş erkek hizmetçilerden, kadınların avret yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklarından başka hiç kimseye göstermesinler. Yabancı bakışlardan gizledikleri süsleri ve cazibeleri belli olsun diye ses çıkaracak adımlarla yürümesinler.(NUR: 31)”

“…Gözlerini haramdan sakındırsınlar…(Nur:31)çoğu imamlar ziyneti açık ve görünmeyen ziynet diye ayırmışlardır. Bu ayet kadınların görünmeyen ziynet yerleri erkeklere nasıl haram ise erkeklerin görünmeyen ziynet yerleri de kadınlar için haramdır.”… mahrem yerlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar…”burada kendiliğinden görünen yerlerden kasıt açık ziynet yerleridir. Acık ziynet yani kadının örtmesi farz olmayan yerlerinin ne olduğu noktasında Cafer-i sadık(a.s) a sorulduğunda şöyle rivayet edilmiştir: ”görünen ziynet sürme ve yüzükten ibarettir.”(Muttahari hicab syf:101).İmam Muhammed Bakır(a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir.”Görünen ziynet, elbise, sürme, yüzük, ellerdeki boya ve bilezikten ibarettir. Daha sonra” Ziynet üç türlüdür: Birincisi bütün halk içinidir zikredilen o idi. İkincisi mahremler içindir, bu gerdanlık yerinden yukarısı, kol askısı yerinden aşağısı ve halhal(ayağa takılan bilezik)’ın aşağısıdır. Üçüncüsü, kadının kocasına ait ziynetidir bu da bedenin tümüdür… İbn-i Abbas da şöyle diyor:”kadın saçını göğsünü, boynun etrafını ve gırtlağını örtmelidir.”(Mecmaul beyan nur suresi 31. Ayet çevirisi).

Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilen bir hadisi şerifte; Ebû Bekir’in kızı Esma, üzerinde ince bir elbiseyle ALLAH Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemin yanına girdi. Ondan yüzünü çevirerek şöyle buyurdu:
"Ey Esma! Kadın erginlik çağına girdiği zaman, elleri ve yüzünden başka hiçbir organının görünmesi uygun olmaz.”( Ebû Dâvud.). Buralardan anlaşılana göre kadının sadece yüzü ve elleri acık olmasıdır.çünkü buralar hem ticaret(alış veriş) sıkıntısından hem kadının şahadeti(mahkemelerde ve yahut başka yerlerdeki şahitliği) hem de evlilik için görüşme esnasında buraların acık olma gerekliliğinden olması lazımdır..
SONUÇ

HİCAB FİTRİDİR. Bunun en güzel örneği semavi olmayan dinlerde bile gözükmesi ve ortaya çıkmasıdır. Çünkü fıtri olan her şey sosyal hayatta bir ihtiyaçtır. Bedensel olmaya bilir ama insan=ruh+beden düşünüldüğünde hicabın ruhun zırhlarından biri olduğunun farkına varılacaktır. Ve aynı zamanda nefsin sınırlarını çizen ve onu sınırlayandır. İmamı gazalinin şu sözünü buna uyarlaya biliriz.”nefis huysuz bir ata benzer dizginlerini ele almasan seni sağa sola savurur.”işte ruh da öyle. Eğer onu hicabla dizginlerini tutmazsan seni o âlemden bu âleme götürür ve bir müddet sonra rezil ve zelil olarak orta yerde kalırsın. Geçliğinde iffetini korumayanları yaşlılığına baktığınızda bunu açıkça görebilirsiniz.

Hicab fitridir dedik. O zaman hicabın şeklini, nasıl olması gerektiğini insanı yaratan ve hicabı ona gerekli yani ihtiyaç kılan zata göre belirlenmeli. Herhangi bir güç otorite ve yahut siyasi olguya göre değil. Yukarıdaki medeniyetlerin unuttuğu nokta buydu ve bunlar ya aşırı gidip helak ettiler ya da umursamayıp zelil ettiler. İki noktadan da zararlı çıktılar. Uyulması gereken nizam kur’an, sünnet ve selefin emirleri ve uygulama biçimleridir…

Günümüzde Müslümanların en uyanık olması gereken noktalardan biri de hicab olmalıdır. Çünkü İslam düşmanları halk arasında hicabı kaldırabilmek için aşama aşama hareket etmelerini gerektiğini biliyorlar. Onun için bu gün hicabı başörtü, tesettür gibi kavramlarlan hicabın bunlar olduğunu halka empoze ediyorlar. Ve ne acı ki kısmen başarmışlardır. Bugün topluma baktığımızda başörtüyü herkes savunuyor fakat olması gereken örtünme(çarşaf) söz konusu olunca herkes buna karşı çıkmaktadır. Unutulmaması gerekir ki ALLAH örtünmeyi farz kılmıştır…



YARARLANILAN ESERLER: 1-MURTAZA MUTTAHARİ- HİCAB.2-MEVDUDİ HİCAB.3-ABDULVAHAB METİN KURANI KEİM FİHRİSTİ.4-SEYİD KUTUP FİZİLALİL KURAN.5-RİYAZUS SALİHİN İMAM NEVEVİ.6-HADİS EL KİTABİ ÖMER SEVİÇGÜL
 
Üst Ana Sayfa Alt