Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü "Kadının Aklı ve Dini Eksiktir" Hadisi Sahih mi?

Beytekin Osmanlı Çevrimdışı

Beytekin Osmanlı

Üye
İslam-TR Üyesi
Bu sitede bir arkadaş ''Kadınların aklı ve dini yarımdır'' gibi bir hadisten söz etti bu hadis gerçek midir , sahih midir ? Aynı arkadaş aşağıdaki paragrafı da yazmıştı konuya açıklık getirir misiniz ? Site yöneticileri cevaplarsa sevinirim

//Ebu Velid el-Baci, kadınların aklı yarımdır hadisini şerhederken şunları nakletti : "Bunun sebepleri şunlardır...(Bir çok şey sayıyor) Dört : Kadınların fehmi az, akılları yarım olduğundan ötürü ilmi fehmedemezler. İlim ise fehmdir. Onlardan nahivde civciv olanları insanlarla cedele bile girer. Buda onların akıllarını ortaya koyar. Bundan ötürü onlara sadece ilmin aslı öğretilir. Bundan gayrısı ancak onlar vesilesiyle fitne yaymaktır...(Civciv demesi, yani araplarda ki acemi kişi manasındadır. İlmin aslı demekte tevhid ilmi demektir. Yine maddeler sayıyor. En son olarak diyor ki) Ehli Sünnet ve'l Cemaat bu yüzden kadınlara mesken olarak evi tayin etti."//


 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
.......Bana Zeyd (ibnu Eşlem), İyâd ibn Abdillah'tan; o da Ebû Saîd el-Hudrî (r.anh)'den haber verdi (o, şöyle demiştir):
Rasûlullah (s.a.v.) bir kurbân yâhud Ramadân bayramında namazgaha çıktı. Sonra namazdan ayrılıp insanlara vâz etti ve onlara sadaka vermekle emretti: "Ey insanlar! Sadaka veriniz!" buyurdu.
Akabinde kadınların yanına uğradı ve: "Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz. Çünkü ben siz kadınları, cehennem halkının çoğunluğu olarak gördüm" buyurdu.
(Kadınlar: Yâ RasûlAllah! Ne sebeble kadınlar cehennem halkının çoğunluğu olmuşlardır? dediler.
Rasûlullah: "Sizler lâneti çok söylersiniz, zevcelerinize karşı nîmeti küfrün (yânî nankörlük) edersiniz- Ey kadınlar topluluğu! (Ne acîbdir ki) kendini zabteden tam akıllı ve dîninde ihtiyatlı kimsenin aklını sizin kadar eksik akıllı, eksik dînli hiçbir kimsenin çelip giderebildiğini görmedim" buyurdu.
Sonra Rasûlullah, bu konuşmasından ayrılıp evine döndüğünde, İbnu Mes'ûd'un karısı Zeyneb gelmiş, yanına girmeye izin istiyordu.
Yâ RasûlAllah, şu izin isteyen kadın Zeyneb'dir, denildi.
Rasûlullah: — "Zeyneb'lerin hangisidir?" diye sordu.
İbnu Mes'ûd'un kadınıdır, diye cevâb verildi.
Rasûlullah: — "Evet, ona izin veriniz" buyurdu. Ve Zeyneb'e izin verildi.
Zeyneb: — Ey Allah'ın Peygamberi! Sen bugün sadaka vermekle emrettin. Benim yanımda kendime âit bir takım zînetler vardır; bunları sadaka yapmak istedim. Fakat İbnu Mes'ûd, kendisinin ve oğlunun sadaka vereceğim kimselerden daha ziyâde sadakaya mustehak olduklarını iddia etti; (ne buyuruyorsun?)dedi.
Peygamber (s.a.v.): — "İbnu Mes'ûd doğru söylemiştir; kocan ve oğlun, sadaka vereceğin kimselerden daha ziyâde sadakaya lâyıktır" buyurdu
(İmâm Şafiî, Ebû Sevr, Ebû Ubeyd; Mâlikîler'den Eşheb, Ebû Yûsuf, Muhammed ve Zahirîler, bu hadîsteki sadakayı farz olan zekât mânasına hamlederek ve bununla huccet getirerek, kadının, fakîr olan kocasına zekâtını vermesini caiz görmüşlerdir.
Diğer taraftan Hasen Basrî, Sevrî, Ebû Hanîfe, Mâlik, zevcenin zevcine malının zekâtını vermesi câiz değildir, demişlerdir. Bunlar bahsimiz olan Zeyneb hadîsindeki sadakayı, farz kılınmış olan zekât mânâsına değil, yardımlaşma ve gönüllü sadaka mânâsına hamletmişlerdir.
Bu sadakanın medlulu, tatavvu' olduğunu, Tahâvî'nin Râita tarikiyle rivayet ettiği uzunca bir hadîs dahî te'yîd etmektedir:
Râita bintu Abdillah şöyle demiştir: Abdullah ibn Mes'ud'un eşi Zeyneb, san'atkâr bir kadın idi. Abdullah ibn Mes'ûd ise fakîr idi. İbnu Mes'ûd'u ve oğlunu Zeyneb infâk ederdi. Ve: Seninle oğluna bakmak, beni sadaka vermekten men' ediyor; sizinle beraber dışarıya sadaka vermeye gücüm yetmiyor, diye şikâyet ederdi,
Abdullah ibn Mes'ûd da cevaben: —Bize yaptığın harcama ve yardımdan dolayı sevâb almazsan, ben de senin bu ihsanını istemem, demişti.
Bunun üzerine Zeyneb ve İbn Mes'ûd, Peygamber'e giderek,
Zeyneb; Peygamber'den: —Yâ RasûlAllah! Ben san'at sahibi bir kadınım. El emeğimi satar, kazanırım. Oğlumun ve zevcimin bir şeyleri yok. Bunları ben infâk ediyorum. Bunların maişetinden artırıp, hârice sadaka veremiyorum. Bunları infâk ve iaşeden dolayı bana ecir var mıdır? dedi.
Peygamber: — "Evet; bunları infâktan sevâb alırsın. Sen kocanı ve oğlunu infâk et" buyurdu.
Kadının kocasına farz olan zekâtını vermesinin caiz olub olmaması hususundaki ihtilâfı, yukarıda özetledik. Hanefîler'in fıkıh kitâblarında Ebû Hanîfe'nin cevaz vermemesine dâir fetvası tercîhan metinlerde zikredilmiş; îmâmeynin cevaza dâir ictihâdlan ise, muhalefet hâlinde sarihler tarafından gösterilmiştir.
Binâenaleyh Hanefî fıkhında zekât verecek olan, zekâtını usûlune, yânî babasına, büyük babasına, ne kadar yükselirse yükselsin veremez. Furû'una, yânî oğluna, oğlunun oğluna, ne kadar inilirse inilsin, yine veremez. Karısına da veremez. Buraya kadar Hanefîler arasında ihtilâf yoktur. İttifak vardır, ihtilâf ancak kadının kocasına zekâtını verebilmesindedir. Ve bu hususta Ebû Hanîfe'nin menfî içtihadı tercîh edilmiştir.)

(Buhari, Zekat, Bab 45, Hadis no: 64)

....... İbn Abbâs (r.anhum) şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.):
- Bana cehennem gösterildi, bir de gördüm ki cehennem ahâlîsinin çoğu kadınlardır. Onlar küfr ederler, buyurdu.
Bunun üzerine: - Allah'a mı küfr ederler? diye soruldu.
Peygamber: - Onlar kocalarına karış küfrün ederler, iyiliğe karşı küfrân ederler. Birisine bütün zaman ihsan etsen de sonra senden (hoşuna gitmeyen) bir şey görse, "Ben senden hiçbir hayır görmedim" der.
(Başlık hayât arkadaşına nankörlük etmek ve küfür kelimesinin Allah'ı inkârın dışında kullanılmasıdır. Hadîsteki küfür de nankörlük ma'nâsına kullanılmıştır.

Bundan haklara ve nîmete nankörlük etmenin haram kılınması hükmü alınmıştır. Çünkü ateşe ancak haramı işleyen girer. Nevevî, hayât yoldaşına karşı ve ihsana karşı nankörlüğü ateşle tehdît etmesi, bunların büyük günâhlardan olduğuna delâlet eder, demiştir...(Aynî).
(Buhari, İman, Bab 20, Hadis no: 22)



Ebû Said el-Hudri (r.anh) anlatıyor. Bir Ramadan veya Kurban Bayramıydı. Rasul-u Ekram Efendimiz (s.a.v.) bayram namazlarını kıldığımız namazgaha geldi. Bir tarafta kadınlar da bulunuyordu. Onların yanından geçti ve şu hitabda bulundu:
"
Ey kadınlar, sadaka veriniz istiğfarı çok yapınız. Çünkü bana cehennemlikler gösterildi, çoğu sizler idiniz."
Bunun üzerine o kadınlar: "
Ya RasulAllah, bizler ne yaptık da cehennemliklerin çoğu bizden olmuş" diye sordular.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle cevab verdi: "
Çünkü sizler ötekine berikine çokça lânet eder, kocalarınıza karşı nankörlükte bulunursunuz. Ne gâribdir ki, kendine hakim akıllı ve dinine bağlı bir kimsenin aklını, sizin kadar eksik dinli hiçbir kimsenin çelebildiğini görmedim."
Kadınlar tekrar sordular: "
Aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir, Ya Rasulullah?"
Rasulullah (s.a.v.) "
Kadının şahidliği erkeğin şahidliğinin yarısı değil midir?" diye sordu.
Kadınlar "
Evet" cevabını verdiler.
Rasul-u Ekram (s.a.v.) izah etti ve tekrar sordu: "
İşte bu aklın eksikliğinden hayız gördüğü zaman (günlerce bekler) namaz kılmaz, Ramadan`da bir muddet oruç tutmaz değil mi?"
Kadınlar, "
Evet" dediler.
(Buhârî, Hayz 6, Zekat 44, İman 21, Kusûf 9, Nikah 88; Muslim, Kusûf 17, (907), İman 132, (79); Nesâî, Kusuf 17, (3, 147); Muvatta, Kusuf 2, (1, 187)

İbnu Ömer (radıyallahu anhuma) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir bayram namazında kadınlar tarafına geçerek):

"Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun, istiğfarı çok yapın. Zira ben siz kadınların cehennemde çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm" buyurdular.
Dinleyenlerden cesaretli bir kadın: "Niye cehennemliklerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor, neyimiz var?" diye sordu.
Aleyhissalâtu vesselâm: "Ağzınızdan kötü söz çok çıkıyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı ve dini eksik olanlar arasında akıl sahibi erkeklere galebe çalan sizden başkasını görmedim!" dedi.
O kadın tekrar: "Ey Allah'ın rasulu! Aklı ve dini eksik ne demek?" diye sorunca;
Aleyhissalâtu ve's selâm açıkladı: "Aklı noksan tabiri, iki kadının şâhidliğinin bir erkeğin şâhidliğine denk olmasını ifade eder. Dinlerinin eksik olması tâbiri de onların (hayız dönemlerinde) günlerce namaz kılmamalarını, Ramadan ayında oruç tutmamalarını ifade eder."

(Buhârî, Hayz 6, Zekat 44, İman 21, Kusûf 9, Nikah 88; Muslim, Kusûf 17, (907), İman 132, (79); Nesâî, Kusuf 17, (3, 147); Muvatta, Kusuf 2, (1, 187); Kutub-i Sitte 5338)
 
Beytekin Osmanlı Çevrimdışı

Beytekin Osmanlı

Üye
İslam-TR Üyesi
Hz.Muhammedin (s.a.v) ne demek istediğini tam olarak çözemedim. Bu eksiklik kadının aşağı bir varlık olduğuna dair midir ? Mesela ibadetlerini yapamama durumları Allahtan gelen bir şey
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hz.Muhammedin (s.a.v) ne demek istediğini tam olarak çözemedim. Bu eksiklik kadının aşağı bir varlık olduğuna dair midir ? Mesela ibadetlerini yapamama durumları Allahtan gelen bir şey

İbadet açısından kadın erkek arasında fark yoktur. Yani, ibadetlerini yapan bir kadın, özür hallerinde namazın kazasını yapmadığı(gerekmediği) gibi, ibadetini , yapmış gibi sevabını alır.

Beşir İbn-u Mabed, Peygamber (s.a.v.)’e gelip İslam’ın şartlarını sorup Peygamber (s.a.v.) de saydığında,
Ey Allah’ın Rasulu! Ben şehadet getiririm, namaz kılarım, oruç tutarım, hac da yaparım ancak ben cihad yapamam nefsime yenik düşüp kaçmaktan korkarım. Malımın da zekâtını veremem” dediğinde;
Rasulullah (s.a.v.) onu eliyle sarsarak elini çekti ve “zekâtın ve cihadın olmadan nasıl cennette girmeyi düşünüyorsun.” demiştir.
Bunun üzerine Beşir İbn-u Mabed (r.anh) Rasulullah (s.a.v.)'a biat etmiştir.
(Musned, 5/224)

Konuyla alakadar başka bir hadis-i şerifte;
Bir kadın, beş vakit namazını kılar, namusunu korur, kocası ile iyi geçinirse, dilediği kapıdan Cennete girer.”
(Ahmed bin Hanbel, 1, 191)

Gördüğümüz gibi Rasulullah (s.a.v.) bir erkeğe cennete sadece giriş için namazın, orucun, haccın, zekâtın ve cihadın gerekli olduğunu söylerken; bir kadının namaz kılmak, namusunu korumak ve kocasıyla iyi geçinmekle cennettin “sekiz kapısının” dilediğinden girebileceğini söylemiştir.
Yani, kadının dindeki noksanlığı ifadesi onların kılamadığı namazlar ve tutamadığı oruçlarla dinine gelen noksanlıktır ancak bir erkeğe nazaran kendisini cennette götürebilecek ameller daha azdır.


Bunun haricinde Allah (c.c.), erkeği kadına karşı (fiziki ve akli) üstün özellikli yaratmıştır.

"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür." (Nisa 34)


“Erkeklerinizden iki de şâhid tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhidlerden kendilerine güvendiğiniz bir erkek ve biri unuttuğunda diğerinin ona hatırlatması için iki kadın yeter.” (Bakara 282)
 
Beytekin Osmanlı Çevrimdışı

Beytekin Osmanlı

Üye
İslam-TR Üyesi
Bu akli üstünlükten kasıt bayanların daha çok duygusal yönlerinin ağır basması , erkeklerin de mantık yönlerinin ağır basmasıyla mı alakalıdır ? Çünkü bu söylediğinizde kadınlar aptaldır gibi bi mana çıkıyor
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bu akli üstünlükten kasıt bayanların daha çok duygusal yönlerinin ağır basması , erkeklerin de mantık yönlerinin ağır basmasıyla mı alakalıdır ? Çünkü bu söylediğinizde kadınlar aptaldır gibi bi mana çıkıyor

Kadın fıtrat olarak zaaf üzere yaratılmış, erkeğe nazaran daha duygusal ve unutkan olmasıdır.

Ayrıca kadına imamet , emirlik ve cihad verilmemiştir.

......Bize Avf el-Ârâbî, el-Hasen el-Basrî'den tahdîs etti ki, Ebû Bekre (r.anh) şöyle demiştir:
Cemel Vakâsı günlerinde cemel sâhiblerine katılarak, onlarla birlikte (Alî'ye karşı) harb etmeye başladıktan sonra, vaktiyle Rasûlullah'tan işittiğim bir söz ile Allah bana hayır ve menfâat ihsan buyurdu (da bu cemel sâhiblerine katılmadım).
Ebû Bekre dedi ki: Fars halkının Kisrâ Pervîz'in kızını kendilerine melik seçtikleri haberi Rasulullah'a ulaşınca: "Devlet başkanlığı işlerini bir kadının eline veren millet felah bulmaz!" buyurdu

(Buhari, Megazi, Bab 84, Hadis no : 418; Fiten, Bab 18, Hadis no:47; Tirmizi, Fiten, Bab 75, Hadis no: 2262 ; Nesai, Kudat 8)
(Hadîsin başlığa uygunluk noktası, Kisrâ'nın kızının hükümdar yapıldığının zikredilmesidir. Peygamber'in mektûb gönderdiği Husrev Pervîzi oğlu Şirveyh tarafından öldürüldükten sonra, yerine geçen Şirveyh ancak altı yıl yaşayıp bu da ölmüştür. Bu ihtiraslı genç, mevki hırsı ile kardeşlerini de öldürmüştü. Kendisine halef olacak erkek evlâdı da bulunmadığından, İran tahtının kızın elinden çıkmasını hoş görmeyen halk, Şirveyh'in kızını tahta geçirmişlerdir. Bunun adı Bûrân'dır.
Ebû Bekre, Peygamber'den işittiği bu sözü hatırlayınca Cemel Vak'ası'nda Alî'ye karşı harb edenlere katılmamış ve bunu da Allah'ın bir ihsanı bilip nakletmiştir.
"Devlet başkanlığı işini bir kadının eline bırakan millet felah bulmaz" vecîzesi, İslâm âmme hukukunun en muhim bir kaaidesidir. İslâm hukukunda âmme velayeti denilen devlet teşkîlâtı başkanlığı, ancak bir erkek vatandaş tarafından temsil olunur. Çünkü kadının yaratılışı birçok yönlerden bu çok ağır işi yürütmeye musâid değildir...)
 
D Çevrimdışı

dishekimesi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bunun haricinde Allah (c.c.), erkeği kadına karşı (fiziki ve akli) üstün özellikli yaratmıştır.
Bu akli üstünlüğü neye göre belirlediniz ? Evet kadınlar olarak bazı biyolojik süreçlerden geçiyoruz fakat bu -her kadın için olmamakla birlikte- hayatımızın büyük bir bölümünü etkilemiyor en fazla belli birkaç günü kapsıyor. Örneğin bugün üniversite başarı oranlarında kadınlar ve erkekler arasında büyük farklar bulunmamakta hatta bazı üniversitelerde kadınlar bariz şekilde daha başarılı konumunda. Büyük İslam alimlerinin içlerinde çok sayıda kadın hocası bulunan alimler var. Neye göre kadına ilmin tamamı öğretilmez ve neye göre kadınların anlayışlarında noksanlık olduğu ileri sürülür ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bunun haricinde Allah (c.c.), erkeği kadına karşı (fiziki ve akli) üstün özellikli yaratmıştır.
Bu akli üstünlüğü neye göre belirlediniz ? Evet kadınlar olarak bazı biyolojik süreçlerden geçiyoruz fakat bu -her kadın için olmamakla birlikte- hayatımızın büyük bir bölümünü etkilemiyor en fazla belli birkaç günü kapsıyor. Örneğin bugün üniversite başarı oranlarında kadınlar ve erkekler arasında büyük farklar bulunmamakta hatta bazı üniversitelerde kadınlar bariz şekilde daha başarılı konumunda. Büyük İslam alimlerinin içlerinde çok sayıda kadın hocası bulunan alimler var. Neye göre kadına ilmin tamamı öğretilmez ve neye göre kadınların anlayışlarında noksanlık olduğu ileri sürülür ?
İtirazvâri sualini bâzı Mûtezili feminstlerin iç yaralarına tercüman olmuş.
Evet Diş Hekimesi nickli yeni üyemiz, inşeAllah sizin itiraz ve sualleriniz karşı çıkmaktan dolayı değil, öğrenme amacınızdandır.

Ehl-i sunnet, kadınları aşağılamıyor, var olan özelliklerini kabul ve takdir ediyor. Bahsettiğiniz gibi kadını sokağa ve sanayide piyasaya süren bilhassa son asırın küfür rejimlerinde ve özellikle kapitalist düzenlerde bazı (cûzi) durumlarda kadınların erkeklerden başarılı olması da doğaldır. Buna paralel olarak bahsettiğiniz İslam alimlerinin kadın hocalarından acaba günümüze kaç isim verebilirsiniz?

Ayrıca sualinizde şöyle sormuşsunuz:

Neye göre kadına ilmin tamamı öğretilmez ve neye göre kadınların anlayışlarında noksanlık olduğu ileri sürülür ?
Kendi anlayışınız ya da anlamak istediğiniz şekilde itham etmeyiniz, bu şekilde bir ifademiz yoktur. Ne demişsek yazımızı tekrar gözden geçiriniz.

Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olandır.
(Muslim, Birr, 149)
Kadınlara ancak kerim olanlar ikram ederler (değerli olanlar değer verirler); kadınlara kötülük edenler ise leim (kötü) kişilerdir.”
(İbn Mace, Edeb 3; Ebû Davud, Edeb 6, Rikak 22, Îtisâm 3; Muslim, Akdiye, 11)


***

Kadının Şâhidliği Erkeğin şâhidliğinin yarısıdır!
Kadının Mirası Erkeğin mirasının yarısıdır!
Kadının Akikası Erkeğin akikasının yarısıdır!
Kadının Diyeti Erkeğin diyetinin yarısıdır!
Kadının Azâd edilmesi Erkeğin azâd edilmesinin yarısıdır!



Herhangi bir Müslüman kimse Müslüman bir köleyi hürriyetine kavuşturur ise o köle o kimsenin ateşten kurtuluşuna sebeb olur. Kölenin her organı onun bir organını ateşten kurtarır. Herhangi bir Müslüman kişi iki Müslüman kadın köleyi hürriyetine kavuşturur ise o iki kadın, o hürriyetine kavuşturan kimsenin ateşten kurtuluşuna sebeb olur. Onların her bir organı o kimsenin bir organını ateşten kurtarmış olur her iki organıyla, azâd edenin bir organı ateşten kurtulma ile mukâfatlandırılır...
(Tirmizi, Nuzur, Bab 19, Hadis no: 1547)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibdir.
Tirmizî: Bu hadis erkek köleyi hürriyetine kavuşturmanın cariyeyi hürriyetine kavuşturmaktan daha değerli olduğunu gösteriyor. Hadiste anlatıldığı şekilde bu hadis tüm geldiği şekillerde sahihtir.

Kim Müslüman bir kişiyi azâd edecek olursa bu, onun cehennem ateşinden kurtarılması olur. Azâd edilenin her bir organına karşılık azâd edenin her bir organı ateşten kurtulma ile mukâfatlandırılır. Müslüman bir erkek, Müslüman iki kadını azâd edecek olursa bu da onun cehennem ateşinden kurtuluşu olur. Onlardan her ikisinin her iki organıyla, azâd edenin bir organı ateşten kurtulma ile mükafatlandırılır.
(Ebu Davud, Itk, 14, Hadis no: 3967; Nesai, Hadis no: 4861, 4863)

***

"Bunun haricinde Allah (c.c.), erkeği kadına karşı (fiziki ve akli) üstün özellikli yaratmıştır." yazımızı alıntılarken hemen bir satır altında Kitabullah'dan bunun sebeblerini aktarmıştım. Ayrıca Kadının Erkeğe oranla yaratılışta başka bir zaafı da aşırı duygusallığıdır ki duygusal ve unutkan olmasıdır. Kadınların duygusal olarak yaratılmasının hikmeti ise, onların annelik özelliklerinde saklıdır. Çünkü, çocukların kahrını çekmek, onları büyütmek, ancak ciddi bir fedakârlık, denizler gibi çağlayan bir şefkat, bir sevgiyle mümkündür. Bunlar da birer duygudur. Annelerin birer şefkat kahramanı olmaları için verilen bu duyguların, elbette yan etkileri de olacaktır. İşte onların, o ince ruhları, o fedakâr vicdanları, o sevecen gönüllerinin tamamen aksi istikametinde cereyan eden, aşırı duygusallıklarının sonucu ortaya çıkan durumlar ise, bu yan etkinin negatif bir yansımasıdır.

Yine kadına imamet , emirlik ve cihad verilmemiştir.

......

Bize Avf el-A'râbî, el-Hasen el-Basrî'den tahdîs etti ki, Ebû Bekre (r.anh) şöyle demiştir:
Cemel Vakâsı günlerinde cemel sâhiblerine katılarak, onlarla birlikte (Alî'ye karşı) harb etmeye başladıktan sonra, vaktiyle Rasûlullah'tan işittiğim bir söz ile Allah bana hayır ve menfâat ihsan buyurdu (da bu cemel sâhiblerine katılmadım).
Ebû Bekre dedi ki: Fars halkının Kisrâ Pervîz'in kızını kendilerine melik seçtikleri haberi Rasulullah'a ulaşınca: "Devlet başkanlığı işlerini bir kadının eline veren millet felah bulmaz!" buyurdu

(Buhari, Megazi, Bab 84, Hadis no : 418; Fiten, Bab 18, Hadis no:47; Tirmizi, Fiten, Bab 75, Hadis no: 2262 ; Nesai, Kudat 8)
(Hadîsin başlığa uygunluk noktası, Kisrâ'nın kızının hükümdar yapıldığının zikredilmesidir. Peygamber'in mektûb gönderdiği Husrev Pervîzi oğlu Şirveyh tarafından öldürüldükten sonra, yerine geçen Şirveyh ancak altı yıl yaşayıp bu da ölmüştür. Bu ihtiraslı genç, mevki hırsı ile kardeşlerini de öldürmüştü. Kendisine halef olacak erkek evlâdı da bulunmadığından, İran tahtının kızın elinden çıkmasını hoş görmeyen halk, Şirveyh'in kızını tahta geçirmişlerdir. Bunun adı Bûrân'dır.
Ebû Bekre, Peygamber'den işittiği bu sözü hatırlayınca Cemel Vakâsı'nda Alî'ye karşı harb edenlere katılmamış ve bunu da Allah'ın bir ihsanı bilip nakletmiştir.
"Devlet başkanlığı işini bir kadının eline bırakan millet felah bulmaz" vecîzesi, İslâm âmme hukukunun en muhim bir kâidesidir. İslâm hukukunda âmme velayeti denilen devlet teşkîlâtı başkanlığı, ancak bir erkek vatandaş tarafından temsil olunur. Çünkü kadının yaratılışı birçok yönlerden bu çok ağır işi yürütmeye musâid değildir...)



Bu (ilgili âyet ve hadisler) ehl-i sunnetin akidesidir, anlayışıdır. Umarım ayetleri ve hakikatlerini içine sindirirsin. Aksi taktirde bu ayetleri siz tefsir ediniz biz mustefid olalım.

"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür." (Nisa 34)


Erkeklerinizden iki de şâhid tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhidlerden kendilerine güvendiğiniz bir erkek ve biri unuttuğunda diğerinin ona hatırlatması için iki kadın yeter.(Bakara 282)
 
Üst Ana Sayfa Alt