Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kadının Velisine Ulasılamıyorsa Nikah Nasıl Kıyılır?

ehli yemin Çevrimdışı

ehli yemin

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum hocam ,
benim abim evlenecek insaallah , nikah kiymak istiyor dogal olarak ama gelinin babasina ulasilamiyor ve veli izni olmasi sart peki bu durumda ne yapilmali ?
Isteme siradinda babasi vardi kizini vermisti ama bu nikahin veli izni kismina girer mi ? .
Hocam insaallah kisa surede cevaplarsaniz sevinirim (umarim dogru yere konuyu acmisim) .
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah;

Hanefi mezhebi dışında cumhura göre velinin izni nikah için şarttır. Veli'nin yâni babanın olmaması durumunda sırasıyla şu yakınlar gözetilerek nikah kıyılmalıdır:

1- Nikahta hür bir kadının velisi, öz babasıdır.
İmam Şafiî ile imam Ahmed bu görüştedirler. îmam Ebû Hanife'nin meşhur olan görüşü de budur.
İmam Malik, Ebu Yusuf, îshak b. Rahûye ve İbnu'l-Munzir'e göre ise, kadının velisi eğer varsa, onun öz oğludur. Oğul veliliğe babadan daha çok lâyıktır. İmam Ebu Hanife'nin de bu görüşte olduğuna dair bir rivayet vardır. Çünkü miras konusunda oğul babadan daha önce gelir ve birinci derecede asabe sayılır.

Birinci görüşü temsil eden imam Şafiî ve taraftarlarının delili şudur:
Baba, görüşçe daha mükemmel, şefkat bakımından daha üstündür. Bu bakımdan velayet konusunda babanın dedeye takdim edildiği gibi oğula da takdim edilmesi icab eder. Ayrıca nasıl ki küçüklük, sefihlik, mecnunluk gibi hallerde çocuğa veli olma hakkı öncelikle babaya veriliyorsa, aynı şekilde nikah ve nikâhın dışındaki meselelerde de velilik hakkı öncelikle babaya verilmelidir.

2- Baba yoksa, velilik hakkı oğuldan önce dedenindir.
İmam Şafiî, bu görüştedir. İmam Ahmed'in de bu görüşte olduğuna dair bir rivayet vardır. Diğer bir rivayete göre ise, imam Ahmed öz babanın bulunmaması halinde velilik hakkının dededen önce öz oğula geçeceği görüşündedir.
İmam Mâlik'le Ebu Yusuf, îshak b. Râhuye ve İbnu'l-Munzir de imam Ahmed'in bu ikinci görüşünü paylaşmaktadırlar. İmam Ahmed'den üçüncü bir görüşe göre ise, öz babanın bulunması halinde velilik hakkı öncelikle erkek kardeşe verilir. Çünkü dede babanın babasıdır. Özkardeş ise, babanın oğludur. Yani birisi gücünü babalıktan diğeri de oğulluktan almaktadır. Babalık hali ise her zaman oğulluk haline takdim ve tercih edilir. İmam Mâlik'in de bu görüşte olduğuna dair bir rivayet vardır. İmam Ahmed'den dede ile kardeşin nikah akdinde velilikte eşit olduklarına dâir de bir rivayet vardır.
"Nikah akdinde baba olmadığı zaman velilik hakkı öncelikle dedenindir" diyen imam Şafiî'nin ve taraftarlarının delili şudur:
"Çünkü baba dedenin çocuğudur, asabe olmakta da öncelik hakkı vardır. Bu bakımdan nikah akdinde baba yoksa onun yerine oğuldan ve kardeşten önce dede geçer. Ayrıca kardeşin dede, oğul ve oğlun oğlu ile birlikte bulunduğu zaman mirastan düştüğü malumdur. Öyleyse dedenin velilik hakkı -ne kadar yukarıda olursa olsun- babanın dışındaki bütün asabelerden önce gelir. Dedeler içerisinde veliliğe öncelik hakkı mirastaki öncelik hakkı gibidir.

3- Kadının babası veya babasının babası yoksa, velilik hakkı öncelikle oğluna, oğlu da yoksa yakınlık derecesine uymak şartıyla oğlun oğluna.... intikal eder.
Hanefi uleması ile imam Mâlik ve imam Ahmed bu görüştedirler.

Şafiî'ye göre, kadının oğlu ve oğlunun oğlu... velilik hakkına sahib değildir. Ancak hakimlik veya mevlâlık sıfatıyla annesinin evlenmesinde velilik hakkına sahib olabilir.

Babanın bulunmaması halinde çocuğun velilik hakkını elde edeceğini söyleyen Hanefî ulemâsının ve taraftarlarının delilleri şu hadisi şeriftir:
"Ummu Seleme'nin iddeti bitince Ebu Bekr (r.anh) haber göndererek onunla evlenmek istedi. Fakat Ummu Seleme kabul etmedi.
Daha sonra Rasûlullah (s.a.v.), Ömer b. el-Hattâb'ı göndererek evlenme teklifinde bulundu.
Ummu Seleme, Ömer'e, "Rasûlullah (s.a.v.)'e söyle, ben kıskanç bir kadınım. Sonra çocuklarım da var. Bu hususta kendisine danışacak hiçbir yakınım da yok" dedi.
Ömer (r.anh), Rasûlullah (s.a.v.)'e gelerek (Ummu Seleme'nin) cevabını nakletti.
Rasûlullah (s.a.v.): Git, söyle "ben çok kıskanç bir kadınım" diyorsun. Bunun için Allah'a dua edeceğim ve kıskançlığın gidecek. "Benim çocuklarım var" diyorsun. (Merak etme) Allah onlara yardım eder. "Kendisiyle istişare edecek hiçbir yakınım da yok" sözüne gelince, yakınlarından, gerek burada bulunsun, gerekse bulunmasın kimse bu evliliği kötü karşılamaz" buyurdu.
Ömer (r.anh), Rasulullah'ın sözlerini O'na nakledince Ummu Seleme, oğluna hitaben; Ya Ömer, kalk ve beni Rasûlullah (s.a.v.)'le evlendir" dedi. (Nesâî, Nikâh 28)

4- Kadının babaları ve oğulları yoksa, Hanefîler ile imam Şafiî ve Mâlik'e göre, kadının ana-baba bir erkek kardeşi velilik hakkını elde eder. İmam Ahmed'in sahih olan kavli de budur.
İmam Ahmed'in meşhur olan görüşüne göre ise, bu konuda; baba bir erkek kardeş, anne-baba bir erkek kardeş gibidir. Ebu Sevr'in görüşüyle imam Şafiî'nin eski görüşü de böyledir. Çünkü bunlara göre baba bir erkek kardeş ile anne-baba bir erkek kardeş asabelikte eşittirler. Bu sebeble evlilik hakkını ihraz etmekte de eşit olması gerektiğine hükmetmişlerdir. Ancak bu görüş başkaları tarafından reddedilmiştir.

5- Kadının anne-baba öz erkek kardeşi de yoksa o zaman velilik hakkı öz erkek kardeşinin oğulları, oğularının oğullarına bunlar da yoksa kadının amcasına o da yoksa onun oğullarına, oğullarının... oğullarına sırayla intikal eder.

Bunların yakınlığı aynı derecede olup birisi ana-baba cihetinden diğeri de yalnız baba cihetinden akraba olsa hem anne hem de baba cihetinden akrabalığı olanlar sadece baba cihetinden akrabalığı olanlara tercih edilirler.

İmam Ebu Hanife'den yapılan meşhur rivayete göre asabesi olmayan bir kadının velisi, anası, kız kardeşi, teyzesi gibi kadın akrabaları veya ana bir erkek kardeşi, dayısı, anasının amcası gibi erkek akrabalarıdır.
Bu konuda Kâsânî şunları söylüyor: "Eğer kadının asabesi bulunmazsa, erkek veya kadın tüm yakınları kadının velisi durumunda olurlar. Ancak bunlar evlenecek kimsenin mirasçısı durumunda ise mirasteki tercih sırasına göre velilik hakkını elde ederler." (İmam Kâsâni, Bedâ-i'us-sanayi’, II, 240)

Eğer erkek akrabaları yoksa, bu durumda kadının velisi kâdı olur. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Velisi olmayanın velisi sultandır"
(Ebu Dâvud, Nikah, Bab 18 - 19, Hadis no: 2083; Tirmizi, nikah 15; İbn Mace, nikah 15; Darimî, nikah 11; Ahmed b. Hanbel I, 250, 260, VI, 47, 66, 166)
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Eğer erkek akrabaları yoksa, bu durumda kadının velisi kâdı olur. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Velisi olmayanın velisi sultandır"
(Ebu Dâvud, Nikah, Bab 18 - 19, Hadis no: 2083; Tirmizi, nikah 15; İbn Mace, nikah 15; Darimî, nikah 11; Ahmed b. Hanbel I, 250, 260, VI, 47, 66, 166)
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu;

Daru'l-İslâm bulunmadığı zaman kâdı/sultan da bulunmazsa o zaman kim veli olur?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;

Nikahta kadının velisi Baba , dede, kardeş, velîd, torun, yeğen/kuzen, Yeğen çocukları, amca çocuklarına, onlarda yoksa amca torunlarına velayet sırasıyla intikal eder. Bunların olmaması durumunda İslam Devletinde Kâdî olur.

İmam Ebu Hanife'den yapılan meşhur rivayete göre asabesi olmayan bir kadının velisi, anası, kız kardeşi, teyzesi gibi kadın akrabaları veya ana bir erkek kardeşi, dayısı, anasının amcası gibi erkek akrabalarıdır.
Bu konuda Kâsânî şunları söylüyor: "Eğer kadının asabesi bulunmazsa, erkek veya kadın tüm yakınları kadının velisi durumunda olurlar. Ancak bunlar evlenecek kimsenin mirasçısı durumunda ise mirasteki tercih sırasına göre velilik hakkını elde ederler."
(İmam Kâsâni, Bedâ-i'us-sanayi’, II, 240)

Darulharbde bulunan kimsesizler için; İbn Âbidîn (rahimehullah) diyor ki:
Bir İslâm ülkesi, gayr-ı muslimler tarafından işgal edilse ve işgalcilerin tayin ettiği hâkimler, burada İslâm ahkâmını tatbik ediyorsa, orası İslâm ülkesi olarak kalmaya devam eder. Burada yaşayan müslümanlar kendi aralarından birini muftu, emîr, hâkim tayin ederler ve bu kimse ahkâm-ı islâmiyeyi icrâ eder. Buna da imkân olmazsa, orası İslâm ülkesi olmaktan çıkar ve müslümanlar için esâret statüsü söz konusu olur. Esâret hayatında, esîrler, her istediği zaman oradan çıkmaları mümkün olan müslüman mustêmenler gibi değildir. Orada müslüman olan kimselere benzerler. Bunların tâbi olduğu hükümler, İslâm ülkesinde yaşayan müslümanlardan biraz farklıdır. Meselâ bunlar hakkında had ve kısas cezaları tatbik olunmaz. Abdulganî Nablusî de, “Bu durumda, yani başta müslüman idarecilerin bulunmadığı esâret durumunda, hâkimin hükmüne gerek olan yerlerde, meselâ yetimlerin evlendirilmesi, mallarının idaresi, nikâhda tefrike karar verilmesi, muşterek mulkde tamire karar verilmesi gibi hallerde, halkın ulemâya tâbi olması gerekir. Nitekim o beldede bulunan sâlih bir din adamı, müslümanları idare eder, bu gibi hukukî meseleleri çözer, böylece hâkim (kâdı) vazifesi görmüş olur” diyor. (Abdulgani b. İsmâil Ed-Dımaşki En-Nablusi,
El-Hadikatu'n-Nediyye)
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;

Nikahta kadının velisi Baba , dede, kardeş, velîd, torun, yeğen/kuzen, Yeğen çocukları, amca çocuklarına, onlarda yoksa amca torunlarına velayet sırasıyla intikal eder. Bunların olmaması durumunda İslam Devletinde Kâdî olur.

İmam Ebu Hanife'den yapılan meşhur rivayete göre asabesi olmayan bir kadının velisi, anası, kız kardeşi, teyzesi gibi kadın akrabaları veya ana bir erkek kardeşi, dayısı, anasının amcası gibi erkek akrabalarıdır.
Bu konuda Kâsânî şunları söylüyor: "Eğer kadının asabesi bulunmazsa, erkek veya kadın tüm yakınları kadının velisi durumunda olurlar. Ancak bunlar evlenecek kimsenin mirasçısı durumunda ise mirasteki tercih sırasına göre velilik hakkını elde ederler."
(İmam Kâsâni, Bedâ-i'us-sanayi’, II, 240)

Darulharbde bulunan kimsesizler için; İbn Âbidîn (rahimehullah) diyor ki:
Bir İslâm ülkesi, gayr-ı muslimler tarafından işgal edilse ve işgalcilerin tayin ettiği hâkimler, burada İslâm ahkâmını tatbik ediyorsa, orası İslâm ülkesi olarak kalmaya devam eder. Burada yaşayan müslümanlar kendi aralarından birini muftu, emîr, hâkim tayin ederler ve bu kimse ahkâm-ı islâmiyeyi icrâ eder. Buna da imkân olmazsa, orası İslâm ülkesi olmaktan çıkar ve müslümanlar için esâret statüsü söz konusu olur. Esâret hayatında, esîrler, her istediği zaman oradan çıkmaları mümkün olan müslüman mustêmenler gibi değildir. Orada müslüman olan kimselere benzerler. Bunların tâbi olduğu hükümler, İslâm ülkesinde yaşayan müslümanlardan biraz farklıdır. Meselâ bunlar hakkında had ve kısas cezaları tatbik olunmaz. Abdulganî Nablusî de, “Bu durumda, yani başta müslüman idarecilerin bulunmadığı esâret durumunda, hâkimin hükmüne gerek olan yerlerde, meselâ yetimlerin evlendirilmesi, mallarının idaresi, nikâhda tefrike karar verilmesi, muşterek mulkde tamire karar verilmesi gibi hallerde, halkın ulemâya tâbi olması gerekir. Nitekim o beldede bulunan sâlih bir din adamı, müslümanları idare eder, bu gibi hukukî meseleleri çözer, böylece hâkim (kâdı) vazifesi görmüş olur” diyor. (Abdulgani b. İsmâil Ed-Dımaşki En-Nablusi,
El-Hadikatu'n-Nediyye)
Kadın veli olamaz diye biliyordum ben. Velinin şartlarından biri erkek olması değil mi?
 
Üst Ana Sayfa Alt