Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kadirov'un Sakal-ı Şerif şovu

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
Akıl ; Allahın Şeriatını, hikmetini anlamak için kullanılmadığı zaman, Dinin önüne geçer ve Dini Akla(Heva) uydurursun.. Bunun sonucunda hevanın(aklın) işine gelmeyen, anlamadığı kavramadığını dinden çıkartırsın. Sonra da, Bana Mutezile diyorlar diye kızarsın!

Kardeşim, yazdıklarımı okumadın mı? Aklı sadece vahyi anlamak için kullandığımı, aklı vahyin önüne geçirmediğimi belirtmiştim. Atılmayı gerektirecek ne yaptım?
 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
kardesim neden akla gore degil sorunuzla baslayalim cunki dunya uzerinde milyarlarca akil vardir ve her akil kendini hakli gorur ..

Kardeşim, milyarlarca akıl beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren müslümanların akıllarıdır. Kur'an'ı kabul etmedikten sonra o akıl ne işe yarar?


ayetine binaen kuranin korundugunu soyledikleri halde bu ayeti bize ulastiran sahabeyi goz ardi ederler muhakkaki Allah swt nin kurani kerimi korumasi sahabenin icmasi vesile olmustur .. bugun sahabeye yalanci guvenilmez diyen insanlar aslinda kurani yalanci bir topluluk bize ulastirdi demektedirler ..

Kur'an'ı sahabe mi korumuştur yoksa Allah mı?
Sahabe koruduysa recm ayeti neden korunamamıştır?
Halife Umer neden korunması gereken Kur'an'a recm ayetini eklememiştir?
Allah ayetini bir keçiden koruyamıştır demek küfür değil midir?
Senin aklın böyle bir şeyi alıyor mu?

iste akilli olanlar ve dinde dogru yolu bulmak isteyenler .. kendi akillarina , kendi atalarina, filizoflara bilim adamlarina uyanlar degil .. "Ümmetimin en hayırlıları benim içinde yaşadığım zamandaki ashâbımdır. Sonra onları takip eden (tâbiî)ler, sonra onları takip edenlerdir (etbâu’t-tâbiîler)." ummetin en hayirlilarina uyanlardir bu yolda caba sarf edenlerdir

Peygamberler bile ismet sıfatına sahip değilken onların her sözünü doğru kabul etmek ne kadar sağlıklıdır?

Savas esnasinda Müslümanlardan bir kişi Rumların (Bizanslıların) safına hamle yapip ve onların arasına kadar girdigi vakit, Herkes yüksek sesle bağırıp, "SubhanAllah! Bu adam kendi elleriyle kendisini tehlikeye atıyor" demleri ile ayeti yanlis anlamislardi yada yanlis yerde kulanmislardi ... bu onlarin ORTAK akli idi (Herkes yüksek sesle soylemisti bunu) .. yani bunlar kendi akillari ile ayetten anladiklari bu idi ..lakin ayetin nuzul sebebini Ebu Eyyûb el Ensarî aciklayinca ayet en dogru sekilde anlasilmistir ..

Ebu Eyyûb el Ensarî nin ayeti aciklamasina uymak demek ONU RAB EDINMEK DEMEK DEGILDIR .. bilakis ayeti Allah Resulu (sav)nun ashabinin anladigi gibi anlamaktir .. dusunun bu ayeti anlamak isteyen sen kendi aklina gore degil, ben kendi aklima gore degil, hic bir firka kendi aklina gore kendi yoluna gore degilde ayetin nuzul sebebini aciklayan Ebu Eyyûb el Ensarî nin anlatigi sekilde anlasak hem en dogru sekilde anlamis oluruz hem aklimizi kullanmis oluruz hemde aramizdaki muhalefet biter .. ( insAllah anlarsiniz iste selfin anladigi gibi anlamak budur )

Hani ümmet sapıklılık üzere birleşmezdi? Demek ki icma her zaman hidayet demek değilmiş. Tek başına da olsa doğruyu söyleyene uyulurmuş.

su ana kadar yazmis olduklarimda ne akilsizlik gordunuz aklimizi kulandigimiz icin SAHIH NAKILE uyduk .. aklimizi kulandigimiz icin bu mesleyi allah ve resulune goturduk.. aklimizi kulandigimiz icin ayeti kendi aklimiza gore anlamadikta ayeti daha iyi bilen birine sorduk .. iste bu akli kulanmaktir .. akilsizlik ise ayeti kendi kendine anlamaya calismaktir yada dini kendi aklina birakmaktirki bunu daha once dedik bu ancak SEYTANA kendimizi atese atma adina yardimci olmaktir ..

Sahih nakile uymayalım demiyorum kardeşim ancak sahih nakle uyarken aklı tamamen devreden çıkarmayalım. Atalarının dinine uyanlar da nakle uyuyorlardı ancak Allah onlara "akıl erdirememişlerse de onlara tabi olacakmısınız" gibisinden biri soru sormaktadır.

bu ummet sapiklik uzere birlesmez yani islamda bas ortusu yoktur diyen ahmak ummetten bunu soyleyen kimse bulabilmismidir ? bulamamistir bunu soyleyen ahmak sunu demek istiyordur ummet 1400 yildir batil uzere idi ve bunu ancak ben anladim

İbn-i Teymiye (rh) ne kadar da güzel söylemiş: "Kim kendisinden önce kimsenin söylemediği bir söz söylerse ya cahil bir ahmaktır ya da hain bir münafıktır."

biz burda hic bir sozumuzle atalar dinine uyalim demedik biz dedikki dini ummetin en hayirlilarinin anladigi sekilde anlayalim.. ayrica biz kimseye ISMET sifatida vermedik biz genel manada SAHABE SOZUNU kullandik genel manada SELEF dedik .. yoksa selefe nisbet ettigimiz her sahis her konuda isabet etmistir demedik .. ama SAHABENIN ICMASI, SELEFIN ICMASI dedik .. sahabenin icmasi ile bir sahabenin sozu farkli seylerdir yada selefin icmasi ile bir selef imaminin sozu farkli seylerdir bu ayrimi yakalayamadiysaniz size aciklayabilirim ins ..

Bu söylemler atalarının yoluna uyanların söylemlerine benzemiyor mu sence kardeşim?
Onlar da aynı şeyi demiyorlar mıydı? Biz akla uygun olana değil atalarımızın naklettiğine, atalarımızın nakil dinine uyarız demiyorlar mıydı? Biz atalarımız bu yol üzere bulduk demiyorlar mıydı?
 
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim, milyarlarca akıl beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren müslümanların akıllarıdır. Kur'an'ı kabul etmedikten sonra o akıl ne işe yarar?

ben sozumden bu sekilde anladiysaniz yazimi duzelteyim .. O ZAMAN SOYLE DIYEYIM KENDINI ISLAMA NISBET EDEN MILYARLARCA AKIL .. ki firkalardan bahsedince bunu hemen anlaman lazimdi yoksa kafirin akli demiyorum .. neyse kafirin aklida desem bir sey degismezdi ..

Kur'an'ı sahabe mi korumuştur yoksa Allah mı? Sahabe koruduysa recm ayeti neden korunamamıştır?

O ZAMAN SU SEKILDE DIYORSUNUZ .. KURANI SAHABE KORUDUGU ICIN RECM AYETINI KORUYAMADI ... YANI ALLAH KORUSAYDI RECM AYETI KORUNURDU ( SUBHANALLAH .. SUBHANALLAH.. SUBHANALLAH ) ... bunu siz diyorsunuz .. ben sahsima kurani koruyacagini soyleyen ALLAH swt ya muhalefet etmedim ama siz okuma ozurlu oldugunuz icin birde buna anlama ozurlulugunuz eklenince bu durum normaldir ... BEN DEDIMKI bize kurani ulastiran sahabedir bundan dolayi allah swt kurani sahbelerin elleriyle korumustur .. yani sahabe yalanci ise o zaman kurani yalancilar getirmis demektirki bu nu soyleyen rafiziler ve akilcilar zindik ayni zamanda kafirdirler ... neyse zaten anlamiyorsunuz ..
 
Halife Umer neden korunması gereken Kur'an'a recm ayetini eklememiştir?.. Allah ayetini bir keçiden koruyamıştır demek küfür değil midir? Senin aklın böyle bir şeyi alıyor mu?
 
ben sahsima sizin yazilari okudugunuza inanmiyorum ama sitede olusturmus oldugunuz fitnenin onunu kesme adina yazma ihtiyaci duydum .. inan abdulhak senin icin degil sen iftiracisin cunki sen kendi kafandan kuruyor sonra kurduguna inaniyor ve sonra gelip sacma sapan sorular soruyorsun su ana kadar durumu izah eden tek sorunuz buydu bu konuda yine sitede bulunan bir kardesimizin yazisindan sana alinti yapiyorum umulurki anlarsin
 
Recm Ayeti Hakkında Aklı Karışıklara!

Kur’an-ı kerimin hiçbir kelimesi ya da harfi bile değişikliğe uğramadan bize kadar geldiği konusunda İslam alimleri arasında görüş birliği vardır.
Hatta Kur’an’ın, Sure ve ayetlerinin sayısı ve tertibi dahi, tıpkı elimizdeki Mushaflarda olduğu gibi vahiy ile tespit edilmiştir.
Alimlerin çoğu, değişik hadis rivayetlerini de göz önünde bulundurarak bu görüşü benimsemiş ve son çalışmalar da bunu desteklemiştir.
Ayetlerin Kur’an’daki mevcut tertibindeki sıralamanın, vahiy ile tespit edildiğine dair alimler arasında her hangi bir görüş ayrılığının bulunmadığı da söylenmiştir. (Suyuti, İtkan, I/76-83)
Denilebilir ki, Kur’an ayetlerinin, elimizdeki Mushaflarda olduğu gibi, var olan tertibi/sıralanışı, vahiy ile tespit edildiğine dair, bütün ummetin ittifakı vardır.
Bilindiği gibi, Hz. Peygamber (a.s.), her sene Ramadan ayında, o güne kadar inmiş olan Kur’an’ı, Hz. Cebrail ile karşılıklı olarak okurdu. Son Ramadan'da, bu karşılıklı okuma, iki defa gerçekleşmiştir. Bakıllani, İbn Enbari gibi bir kısım alimler, Hz. Peygamber (a.s.)’in bu okuması, şu anda elimizdeki mevcut tertibe göre olup, ona temel teşkil ettiğini söylemişlerdir. (İbn Hacer, Fethu’l-Bari, IX/42.)
"Şüphesiz ki, Kur’an’ı biz indirdik ve onu koruyana da biz olacağız" (Hicr, 9) mealindeki ayette ifade edildiği üzere, Kur’an’ın korunması doğrudan Allah’ın hıfz ve inayetiyle sağlanmıştır.
Bu gerçeğe rağmen, eski kaynaklarda, bazı ayetlerin Kur’an’a konulmadığını ima eden bir kısım garip rivayetler söz konusu edilmiştir. Bunlardan biri sözde Recim ayetiyle ilgili olanıdır.
Bu konuda iki rivayet şekli vardır.
"İçinizden kimse, Kur'an'ın tümünü elinde tutuğunu söylemesin. Bunu diyen bilir mi Kur'an'ın tümü ne kadardı, nasıldı? Kesin olan o ki, Kur'an'ın çoğu yok olup gitmişti (doğrusu: Kur'an'dan hayli kısmı gitmiştir) şeklindeki ifade hakkında şunları söylemek mümkündür:
- Rivayete göre, Hz. Aişe anlatıyor: "Recim ayeti ve büyüklerin on defa süt emmeleri konusunda ayet inmişti. Bu ayet, karyolamın altında bir sahifede yazılıydı. Resulullah (s.a.v.) vefat edince biz onunla meşgul olduk, o sıralarda bir hayvan(keçi) gelip onu yedi"(İbn Mace, Nikah, 36).
Bu rivayeti inceleyelim :
Evvela, Hz. Aişe’nin ve İbn Ömer'in bunu söyleyip söylemediğini kesin olarak bilemiyoruz.
İkincisi, Bu konu, nesih meselesinde söz konusudur. Dolayısıyla, Hz. Aişe ve Hz. İbn Ömer' -şayet söylemişler ise- bununla Kur'an'dan bazı ayetlerin nesh olduğuna işaret etmek istemişlerdir. Yoksa, Kur’an’ın toplanması halinde bunların alınmadığını söylemek, onların akıllarından bile geçmemiştir. Çünkü, herkesin, bildiği, ezberine aldığı, sayfasına yazdığı ayetleri getirmeleri istenmiştir. Bu görevi yerine getirmek, İslam inancına göre, hem Allah’a, hem Rasulune hem de halifeye karşı bir sorumluluğun gereğidir. Durum böyle olunca, Hz. Aişe ve Hz. İbn Ömer veya herhangi bir sahabi böyle bir olayı bildiği halde, ezberinde bazı ayetler bulunduğu halde bunu ibraz etmemeleri düşünülemez.
Kaldı ki, Kur’an’ı bir araya getirenler, birer hafızdırlar. Özellikle heyet başkanı Hz. Zeyd, Hz. Peygamber(s.a.v.)’in vahiy katibi, Kur’an hafızı, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in güvenini kazanmış büyük bir insandır. Böyle bir olay olsaydı, en az birkaç kişinin daha bilmesi ve bunu heyete bildirmesi kaçınılmazdı. Hz. Zeyd b. Sabit de herkesten önce bunu bilmesi gerekirdi.
Bütün sahabi hafızların ve yazılı mushaf sahiplerinin de içinde bulunduğu bütün sahabe cemaati tarafından ittifakla kabul edilen Mushaf’ın eksik veya fazla olmasını düşünmek elbette makul değildir.
"Muhakka ki Kur’anı biz indirdik ve hiç şüphesiz onun koruyucusu da biziz"(Hicr, 9) mealindeki ayete iman eden bir kimsenin başka düşünme şansı da yoktur.
Sahih olan hadis kaynaklarında yer almayan, kutubu sitteden –yalnızca-en zayıf ve hataları en çok olan İbn Mace’de bulunması ayrıca manidardır!
Hz. Peygamber(s.a.v.)’e inen bütün ayetler vahiy katipleri tarafından yazıyla kaydedildiği gerçeği tartışılmazdır. Buna rağmen, Hz. Aişe’den başka kimsenin bilmediği bir ayetin varlığından söz edilebilir mi? Hem Hz. Aişe vahiy katipleri arasında yer almamıştır.
Hz. Aişe, Kur’an’ın Hz. Peygamber(s.a.v.)’e indiği gibi sağlam bir şekilde korunduğunu anlatmak için şunları söylemiştir:
"Eğer Hz. Peygamber(s.a.v.), Kur’an’dan bir şey gizleseydi ‘Ey Muhammed! Hani bir zaman Allah’ın nimetlendirdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin (hürriyete kavuşturduğun) kimseye: "Eşini yanında tut, Allah’tan kork" diyordun. Fakat Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan da çekinerek içinde saklıyordun’(Ahzab, 37)ayetini gizlerdi" (Ahmed b. Hanbel,VI / 266).
Şimdi Hz. Aişe, bu konuda açıkça düşüncesini ortaya koyduğu halde, kalkıp tam tersini gösteren bir ifade kullanması düşünülemez.
Kur’an’ın üç dönemde yapılan cemi esnasında Hz. Aişe’den bu konularda bir ses çıkmamıştır. Herkesin bildiği kadarıyla, Kur’an ayetlerini getirip ilgili jüriye teslim ettiği halde, Hz. Aişe gibi herkesin saygı gösterdiği, Kur’an’ın senasına mahzar alan pervasız bir insanın kaybolduğu söylenen ayetler hakkında bilgi vermemesi düşünülebilir mi? Halbuki onun bu konuda bir şey dediğine dair hiçbir tarihi kayıt yoktur.
Abdurrahman el-Cezeri’nin de ifade ettiği gibi, bütün ummetin ittifakıyla, mutevatir/en sağlam bir yolla bize kadar gelen Kur’an’ın ayetleri, böyle ahad/mutevatir olmayan rivayetlerle ispat edilemez, Kur’an olarak kabul edilemez(Cezeri, el-Fıkhu ala’l-Mezahibi’l-Arbaa, IV/257).
Hem vahiy katipleri hem de hafız olanların içinde bulunduğu Kur’an’ı toplama heyetinde hiç kimsenin böyle bir noksanlığı fark etmemesi mümkün değildir. Böyle bir şey aklın alamayacağı husustur.
Hz. Ömer (r.a.)'in Okunması Nesh olunan Recm ayeti hakkındaki sözü
İkinci misal: Muslim’in İbn Abbas’tan yaptığı rivayete göre İbnu Abbâs (r.ah) anlatıyor:
"Hz. Ömer (r.a.)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
"Allah Teâla hazretleri Muhammed (s.a.v.)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Rasûlullah (s.a.v.) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir.
Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- subût bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."
( Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Muslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418)
İzahı
1- Bu hadis, hadis kaynaklarında farklı vecihlerle rivayet edilmiştir. Muvatta'nın bir rivayeti daha açıktır:
"Hz. Ömer (r.a) haccdan çıkınca Medine'ye geldi. (Orada halka hitaben şunları söyledi: "Ey insanlar! Sizlere bir kısım sünnetler ve farzlar teşrî edildi. Size çok açık bir din bırakıldı. Recm âyeti hususunda kendinizi sakın tehlikeye atmayın. İçinizden biri: "Biz Allah'ın kitabında iki haddi (1) bulamıyoruz" diyebilir. Şurası muhakkak ki Resûlullah da, biz de (zinâ edenlere) recm uyguladık. Nefsimi elinde tutan Zât-ı Zulcelâl'e yemin ederim, insanlar "Ömer Kitabullah'a (onda olmayan şeyi) ilavede bulundu"demiyecek olsalar, (Kur'ân'ın sonuna) şu âyeti elimle yazardım:
اَلشَّيخُوَالشَّيْخَةُإِذَازَنَيَافَارْجُمُوهُمَااَلْبَتَّةَ
"Yaşlı bir erkek ve yaşlı bir kadın zinâ edecek olurlarsa onları mutlaka recmedin."
İmam Mâlik, burada geçen yaşlı erkek ve yaşlı kadın tâbirlerini "dul erkek", "dul kadın" diye açıklar.
Parantez içindeki ziyadeler başka rivayetlerden alınarak dercedilmiştir.
Nesâî'de Ubey İbnu Ka'b'dan kaydedilen rivayette recm âyetinin Ahzâb sûresinde gelmiş olduğu belirtilir.
2- Neshle ilgili konulardan biri de, tilâveti mensuh, hükmü bâki âyetlerin varlığıdır. İşte Recm ayeti bunlardandır.
3- İbnu Hacer: "Hz. Ömer (r.a.)'in korktuğu husus vukua gelmiştir. Zîra Haricîlerin büyük çoğunluğu ile bir kısım Mu'tezile, recmi inkar ettiler" der.
4- Recm cezası Hz. Peygamber tarafından erkek olan Maiz b. Malik el-Eslemî (r.a.), Hz. Peygamber'e gelerek "Beni temizle" dedi. Hz. peygamber "Yazık sana, çık git, Allah'a tevbe ve istiğfar et" buyurdu. Maiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve "Ey Allah'ın Rasulu! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz; "Zinadan" dedi. Hz. Peygamber "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. "Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber tekrar "sen zina ettin mi?" diye sordu. Mâiz "Evet" cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Mâiz recmedildi.
Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz'in helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yanlarına gelen Rasulullah (s.a.v) "Mâiz b. Mâlik için dua edin" buyurdu. "Allah Mâiz'e mağfiret eylesin" dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi"
(Muslim, Hudud, 22; eş-Şevkânî, Neylul-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd.).
Kadın olarak da Mâiz'in recmedilmesinden kısa bir süre sonra Ezd kabilesinin Gâmid kolundan bir kadın geldi ve "Ey Allah'ın elçisi! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber "Yazıklar olsun sana. Çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu. Kadın dedi: "Beni, Mâiz'i çevirdiğin gibi geri çevirmek istiyorsun" Hz. Peygamber, "Sana ne oldu?" diye sordu. Kadın kendisinin zinadan gebe olduğunu söyledi. Bunun üzerine "Sen mi?" buyurdu. Kadın "Evet" dedi. Hz. Peygamber "Doğuruncaya kadar git" buyurdu. Kadının bu arada geçimini Ensar'dan bir adam üstlendi. Daha sonra Hz. Peygamber'e gelerek; "Gâmidli kadın doğurdu" dedi. Çocuğun bakımını da Ensar'dan birisi üzerine aldı ve kadın recmedildi" (Muslim, Hudud, 22, 23, 24; Ibn Mâc'e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta', Hudud, II).
Başka bir rivâyette, çocuk sütten kesilinceye kadar emzirmesine izin verildiği, recm sırasında Hâlid b. Velîd (r.a)'ın üzerine kan sıçraması üzerine kadın hakkında kötü sözler söylediğini işiten Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu nakledilir:
"Ey Halid! yavaş ol. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim. Bu kadın öyle bir tövbe etti ki, onu bir baççı (vergi memuru) yapsaydı, şüphesiz mağfiret olunurdu" Sonra kadının hazırlanmasını emrederek cenazesini kılmış ve kadın defnedilmiştir (Muslim, Hudud, 23).
Keza, Yahudilerin murâcaatı üzerine, Hz. Peygamber (s.a.v.) zinâ yapan bir Yahudi çiftine de recm tatbik eder.
5- Şarihler, "Hz. Ömer (r.a.)'in: "İnsanlar: "Ömer Allah'ın Kitabına ilavede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini Kur'ân' ın sonuna yazardım" demesini, mübalağaya ve recmi tatbik etmeye teşvike hamlederler.
"Zîra, derler, âyetin lafzı neshedilse de mânası bakidir. Hz. Ömer gibi, fıkhı, ilmi yüce bir şahsiyetin lafzı neshedilen bir âyeti, Kur'ân-ı Kerim'e yazmaya kalkması düşünülemez."
Kur'ân-ı Kerim, Ashab'ın huzurunda, bugünkü haliyle ihtilafsız olarak cem'edilmiştir. Recm âyetinin Kur'ân-ı Kerim'e lafzen girmeyeceği hususunda icma vardır. Rasûlullah'a gelen vahiylerden bir kısmının lafzen, bir kısmının hükmen, bir kısmının hem lafzen ve hem de hükmen neshedildiği Ashab'ca bilinen bir husustur. Bu durumu açıklayan rivayetler gelmiş, ulema bunların değerlendirmesini yapmıştır. Daha önceki bahislerde, Rasûlullah'ın her Ramazan ayında, o zamana kadar inmiş olan âyetleri önce Cebrâil (aleyhisselam)'e, sonra da halka okuyarak "arza" yaptığını, Cebrâil'e okuyarak hatası, yanlışı varsa tashih ettirdiğini, halka okumakla da onların hatalarını düzelttiğini, işte bu arzalarda, lafzı neshedilen vahiylerin de Kur'ân-ı Kerim'den çıkarıldığını belirtmiştik. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ömrünün son Ramazan'ında arzayı iki sefer yapmıştır. Buna arza-i âhire denir.
 
Peygamberler bile ismet sıfatına sahip değilken onların her sözünü doğru kabul etmek ne kadar sağlıklıdır?
 
al iste ayni yaklasim siz ruya goruyorsunuz yada yine kendi kafanizdan kurdunuz sonra kendiniz inandiniz sonra boyle sacma sapan iftira dolu bir soru sordunuz .. subhanallah sen gercekten muslumanmisin abdulhak muslumansan iftira atma ins biz hic bir insanin her sozunu dogru kabul edelim demedik sana bunu aciklamak icin yazmayacagim bir onceki yazimi tekrar oku ama seytandan allaha sigin ve allahtan okudugunu anlaman icin fikih iste .. bu kadarda olmaz sizin yasiniz kac ? soyleyin ona gore muamele edelim ..
 
Hani ümmet sapıklılık üzere birleşmezdi? Demek ki icma her zaman hidayet demek değilmiş. Tek başına da olsa doğruyu söyleyene uyulurmuş.

simdi yine ayni yaklasim siz tekradan uydurdugunuz seye inanmissiniz .. senin bu sozunu hakli cikaracak ornegin ne ? yada delilin su sozune NASIL KARAR VERDIK "Hani ümmet sapıklılık üzere birleşmezdi? Demek ki icma her zaman hidayet demek değilmiş. Tek başına da olsa doğruyu söyleyene uyulurmuş. " NE OLDUDA BU SEKILDE ANLAMAMIZ GEREKTIGINE KARAR VERDIK ... :)
 
gercekten bu karari alma sebebimizi yazarsan sevinirim cunki ben ortada hic bir sey goremiyorum bana icmanin yanlis oldugunu saz in gecerli oldugunu gosteren bir DELILMI SUNDUNUZ .. sunduysaniz ben gormedimde gozume sokun buyuk harfle yazinda ben gorebileyim ..
 
 
Sahih nakile uymayalım demiyorum kardeşim ancak sahih nakle uyarken aklı tamamen devreden çıkarmayalım. Atalarının dinine uyanlar da nakle uyuyorlardı ancak Allah onlara "akıl erdirememişlerse de onlara tabi olacakmısınız" gibisinden biri soru sormaktadır.

gibisinden ............. acinacak haldesin sen kurani bile okumamissin

Bu söylemler atalarının yoluna uyanların söylemlerine benzemiyor mu sence kardeşim?

YOK BENZEMIYOR .. bu soylemeler suna benziyor ...

"Kim kendisine doğru yol belli olduktan sonra Peygambere karşı çıkar, inanların yolundan başka bir yola giderse, onu o yolda yapayalnız bırakırız ve onu cehenneme sokarız! Cehennem ne kötü bir yerdir."(Nisa, 4/115)


bu soz iste buna benziyor

"Kim kendisine doğru yol belli olduktan sonra Peygambere karşı çıkar, inanların yolundan başka bir yola giderse,"

bu ayet allah resulu sav ve inananlarin uzerine indi .. onlarin yolundan ayrilanlar cehenneme sokulacaktir .. o yuzden bu soz atalarinin yoluna cagiranlarin sozu degil ALLAH VE RESULUNUN yoluna cagiranlarin sozudur ( ama sen ANLAYAMAZSIN .. )
 
Onlar da aynı şeyi demiyorlar mıydı? Biz akla uygun olana değil atalarımızın naklettiğine, atalarımızın nakil dinine uyarız demiyorlar mıydı? Biz atalarımız bu yol üzere bulduk demiyorlar mıydı?

YOK AYNI SEYI DEMIYORLARDI .. bunu anlaman icin AKLINI KULLAN ONCE KURANI BIR OKU .. siz kuranda okumuyorsunuz .. onlarin nakilleri sahih degildi onlar su an turkiyede oldugu gibi atalarindan gordukleri seyleri uyguluyorlardi ( nazar boncugu, olunun kirki cikti, agaca ip bagla allahtan isterken, vb ) ama onlarin ellerinde SAHIH NAKIL YOKTU .. hamdolsun bizde var .

ayrica su yazin uzerinde dusunulmesi gereken bir yazi senin RUH HALINI ANLATIYOR "Biz akla uygun olana değil atalarımızın naklettiğine, atalarımızın nakil dinine uyarız demiyorlar mıydı" ... nasil bir insansiniz BANA KURANI KERIMDEN BU DEDIGINI ISPATLARMISIN " akla uygun olana degil kim demis ?" yoksa sen kafadan uyduruyormusun?


senin dedigin gibi olursa .. soyle olur .. peygamber gelir kafirler dusunur bakar peygamber cok akkilli seyler soyluyor ve bunu kabul ederek ya peygamber sen cok akkilli soyledin ama biz atalarimizin dinine uyariz .. BOYLE OLDU, ANLADINMI NASIL OLDU? buna kurani kerimden bir ornek versene bana .. ben bu yazimdan sonra sizi ciddiye almiyorum .. cunki sacmaliyorsunuz beni kizdiran akildan bahseden bir insanin bu kadar ahmak olmasi ..



sen o kadar cahilsinki SAHABEYE VE ONLARA GUZELIKLE TABI OLANLARA UYMAYI .. atalar dinine uymak diye NITELENDIRIYORSUN .. ki, SAHABENIN YOLU INANANLARIN YOLUDUR .. BUNDA ISLAM UMMETININ ICMASI VARDIR .. UMMETIN ICMASI .. ( gerisi ancak zirlamis olur, rafiziler, akilcilar, modernistler, ne derseniz artik vb sapiklar )
 
Allah seni islah etsin ... seni tekfir ediyorum cahaletin seni kufre itmis once tovbe et islama gir ..

sana son nasihatim
 
bir kiseye sormak ile o kisiyi rab edinmek
aklini kullanmak ile akli ilah edinmek ..

bu her iki durumda musluman nerede duracagini bilir bilmeyenler ya tasavvuf ehli gibi birilerini rab edinir yada siz akilcilar gibi AKLINI ilah edinir ..
 
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt