Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kafirden Nefret Etmenin Ölçüsü Nedir?

hebbit kerrih Çevrimdışı

hebbit kerrih

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
kafirlerden ne kadar nefret etmek gerekiyor @Abdulmuizz Fida hocam ben çok aşırı nefret ediyorum bu kadar aşırı nefret caiz midir? insan oldukları için nefreti azaltmak gerekir mi? Allah razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
"İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır." (Mumtehine 4)

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; mu'minlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir." (Mâide 54)

Ey Peygamber! Kâfirlerle ve munafıklarla cihad et ve onlara karşı sert davran. Varacakları yerleri cehennemdir onların. O ne kötü dönüş yeridir!” (Tahrîm, 9)

Allah’a ve âhiret gününe inanan hiçbir kavmin Allah ve Rasûlu ile sınır mucadelesi yapanlara sevgi beslediklerini göremezsin. İsterse bunlar babaları yahut oğulları yahut kardeşleri ya da soydaşları olsunlar...” (Mucadele, 22)

Yukarıdaki ayetler kafirlere karşı kalbi bakışımızın nasıl olması gerektiği hakkında kâti bir ölçü koyduğu gibi, şahsi menfaatlerimizden dolayı bu sınırları aşamayız. Bunlara karşı nefret ve düşmanlığımız inançlarından dolayı olmalıdır. Kâfirin inancına olan kinimiz, bize haddi aşarak zulmetmeye sevketmemelidir.

Şehid Seyyid Kutub, islam devletinin, kafirlerle olan ilişkileri hakkında şunları söylemektedir:
Rasulullah (s.a.v.), peygamberlik görevi ile görevlendirilişinden itibaren on yıl boyunca savaşsız ve haraçsız, sadece uyarma yöntemi ile davet etti insanları.
Bu dönem içerisinde kendisine karşı yapılanlara sabretmesi, görmezlikten gelmesi, aldırış etmemesi emredildi.
Daha sonra hicret etmesine ve düşmanları ile savaşmasına musaade edildi.
Ardından kendisi ile savaşanlarla savaşması ,
bir köşeye çekilip savaşmayanlara dokunmaması;
en son olarak “din” tamamen Allah’a has kılınıncaya dek muşriklerle savaşması buyuruldu.

“Berae” (Tevbe) suresi indirilince şu konular hakkındaki hükümler top yekün olarak indirilmişti. Peygamber kitap ehlinden düşmanlık edenlerle, cizye (haraç) verinceye ya da İslam’a girinceye dek savaşmakla görevlendirildi. Ayrıca bu süre zarfında kafir ve munafıklarla cihad etmesi, onlara katı davranmaması; kafirlerle kılıç, süngü vb. silahlarla savaşması; münafıklarla ise farklı biçimde mücadele etmesi, lisan ve delil ile onları iknaya çalışması; bunların yanı sıra kafir ve muşriklerle sureti katiyede dostluk andlaşmaları yapmaması, bu tür sözleşme taleblerini geri çevirmesi emredilmişti.

“Berae” suresinin indirilmesi ile kafirlerin, Rasulullah’la olan ilişki biçimlerine göre üç kısma ayrılmaları kesinlik kazandı:


  • Rasulullah’la savaş halinde olanlar,
  • Rasulullah’la andlaşma yapanlar ve,
  • Zımmiler
Daha sonra kendileri ile barış andlaşması imzalananlar İslam’a girince geriye iki grup kaldı:
Rasulullah ile savaşanlar ve zımmiler.

Rasulullah’ın munafıklarla olan ilişkilerine gelince,
Rasullullah, munafıkların görünüşteki hareket ve davranışlarını, sözlerini kabul etmesi, görünmeyen taraflarını (iç alemlerini) Allah’a bırakması onlarla mucadele ederken ikna metodunu, yani bilgi ve delilleri, onlara karşı kullanması, onlara sert davranmaması, onlardan yüz çevirmemesi, ruhların derinliklerine etki edebilecek açık sözlerle İslam’ı onlara tebliğ etmesi emrediliyordu.
Buna karşılık ölenlerinin namazını kılmak veya kıldırmaktan, defin sırasında kabirlerinin başında bulunmaktan da nehyediliyordu. Ayrıca onlar için bağışlanma dilese dahi Allah’ın onları bağışlamayacağı kendisine bildirilmişti.
İşte Allah Elçisi’nin kafir ve munafık düşmanları ile olan ilişkileri ve bu ilişkiler sırasında izlediği yöntem tamamen böyle idi.”

(Seyyid Kutub, Yoldaki İşaretler, 'İslam'da Cihad)

Allah İçin Düşmanlık - Buğzetmenin Gerektirdiği Bazı Hususlar:

1-) Şirke, küfre, şirk ve küfür ehline buğzetmek ve onlara düşmanlık beslemek.
2-) Kâfirleri dost edinmemek, onları sevmemek, yakın akrabalardan olsalar dahi onlardan tam anlamıyla ayrılmak (gereken şekliyle) ilişkileri kesmek.
3-) Küfür diyarından hicret etmek ve dinin emir ve buyruklarını açıkça uygulayabilme gücü bulmak şartı ile birlikte zaruret olmaksızın oraya yolculuk yapmamak.
4-) Din ve dünya bakımından onların özelliklerinden olan hususlarda onlara benzememek. Din ile ilgili olarak onların dinlerinin şiârlarından olan hususlarda, dünya ile ilgili olarak da yemek, içmek, giyinmek şekilleri ve birtakım adetleri ve benzeri hususlar ile müslümanlar arasında yaygınlık kazanmamış hususlar gibi. Çünkü böyle bir tutum içten içe onlara karşı bir çeşit sevgi ve veli edinmeyi doğurur. İçteki sevgi de zahiren onlara benzemeyi ortaya çıkartır.
5-) Kâfirlerle yardımlaşmamak, onları övmemek, müslümanlara karşı onlara yardımcı olmamak, onlardan yardım almamak, onlara meyletmemek, arkadaşlıklarını, onlarla birlikte oturup kalkmayı terketmek, kendilerine sırlarını verecek şekilde onları sırdaş edinmemek, en önemli işlerini görsünler diye onlara havale etmemek.
6-) Bayram ve sevinçlerinde onlara katılmamak, bundan dolayı onları tebrik etmemek. Aynı şekilde onları tâzim etmeyib onlara Efendim ve benzeri hitablarda bulunmamak.
7-) Onlar için mağfiret dilememek, onlara rahmet okumamak.
8 ) Dinin aleyhine olacak şekilde onlara yağcılık yapmamak, güzel sözler söylemeye, onları idare etmeye kalkışmamak.
9-) Onların hükümlerine başvurmamak yahut onların verecekleri hükümlere razı olmamak. Hevâlarına uymayı terketmek, herhangi bir hususta onlara tabi olmamak. Çünkü onlara uymak, Allah ve Rasûlünün hükmünü terketmek anlamındadır.
10-) İslam’ın selamı olan “es-selamu aleykum” diyerek, öncelikle onlara selam vermemek.
 
hebbit kerrih Çevrimdışı

hebbit kerrih

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
Allah razı olsun. imanımın onlara nefret duydukça arttığını hissediyordum ama acaba yanlış mı yapıyordum diyordum. jezakallahu hayr.
 
Üst Ana Sayfa Alt