Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kâfirlerin Adakları Yenebilir mi?

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Kâfirlerin Adakları Yenebilir mi?


Kitap ehli kâfirlerin gerek hayvanları vesilesi ile ve gerekse Allah'dan başkasına adayarak kesmiş oldukları kurbanlar a gelince bunlar, onların Hz. İsa (Mesih) ve Meryem adına kestikler i hayvanlar gibidir. Bu kurbanlar konusunda Ahmed İbn Hanbel'den nakledile n iki ayrı rivayet vardır.

Bu iki rivayetin, ondan gelen belgelerd e daha sık rastlananına göre bu kurbanların etinden yemek mubah (serbest, günahsız) değildir. Bu hayvanlar kesilirke n Allah'dan başkasının adının anılıp anılmamış olması bu bakımdan Önemli değildir.

Hz. Ayşe ile Abdullah b. Ömer'in bu hayvanların etlerinde n yemeyi yasakladıklarını bildiren sözleri nakledilm iştir.

Hanbelî'nin bu etleri mubah saymayan ilk görüşü hakkında Meymuni şöyle diyor:

“Bir defasında Ebu Abdullah'a (Hanbelî'ye) kitap ehli kâfirler tarafından boğazlanan hayvanların etlerinin yenip yenemeyec eğini sordum. Bana şu cevabı verdi:

“Kiliseye adadıkları kurbanların etlerini yemek helâl değildir. Onlar bu hayvanları keserken kasden isim anmazlar, ama kestikler i hayvanları Hz. İsa adına keserler.”

Yine Meymunî'nin bu konudaki başka bir yazısında Hanbelî'nin yukarıdaki sözlerine yer verildikt en sonra bu sözlere şu ifadeler eklenmiştir:

“... Abdullah b. Ömer bu etlerin yenmesini mekruh saymıştır. Fakat sahabiler den Ebu Derda bu meseleyi onların yiyecekle rinin helâl olduğu açısından yorumluyo r. Bu meselede en çok mekruh saydığım şey, onların kiliseler i adına kestikler i kurbanlar dır.”

Öte yandan yine Meymunî'nin bu konudaki diğer bir yazısı da şöyledir:

“Bir defasında Ebu Abdullah'a (Hanbelî'ye), Ehl-i Kitab bir kadının Allah'ın adını anmadan kesmiş olduğu hayvanın etinin yenip yenmeyeceğini sordum. Bana şu cevabı verdi:

“Eğer kadın Allah'ın adını anmayı unutmuş ise bunun sakıncası yoktur. Fakat eğer boğazlanan hayvan onların kiliseler i için kestikler i kurbanlar dan ise onlar bu hayvanları boğazlarken bile bile Allah'ın adını anmazlar.”

Bu konuda Meymunî de şunları söylüyor:

“Bir defasında Ebu Abdullah'a (Hanbelî'ye) “Ve dikili taşlar üzerine kesilen hayvanlar” ayeti okundu. Hanbelî, ayetteki “Dikili taşlar”ın “putlar” demek olduğunu belirttik ten sonra sözlerini şöyle bağladı:

“Putlar adına kesilen tüm hayvanların eti yenmez.”

Öte yandan İmam-ı Ahmed'in yeğeni Hanbel, bu konuda amcasının şu sözlerini naklediyo r:

“Allah'dan başkası adına kesilen bütün kurbanlar la, kilise adaklarının etlerinde n yemeyi mekruh görüyorum. Kitab ehlinin normal olarak kestikler i hayvanların etlerinde n yemenin hiç bir sakıncası yoktur. Allah'dan başkasına adanarak kesilen hayvanların etlerinde n yenen kitab ehlinin bayramları dolayısıyle kestikler i kurbanların etleri de bana göre mekruhtur .”

Yine bu konuda Evzaî şunları söylüyor:

“Hristiyan ların bayramları dolayısıyle kestikler i kurbanların ve kilise adaklarının etlerinin yenip yenemeyec eğini Meymun'a sordum. Bana bu etleri yemenin mekruh olduğunu söyledi.”

Az önce adı geçen Ahmed'in yeğeni Hanbel, başka bir yerde amcasının bu etler hakkında şunları söylediğini bildiriyo r:

“Bu etler (yani hristiyan ların bayramlık kurbanları ile kilise adaklarının etleri) yenmez. Çünkü Allah'dan başkası adına kesilmişlerdir. Hristiyan ların kestikler i diğer hayvanların etleri yenebilir . Onların bize yenmesi helâl olan etleri, sadece Allah'ın adı anılarak kesilen hayvanlarının etleridir .

Nitekim Cenab-ı Allah (c.c.) bu konuda:

“Kesilirke n üzerine Allah'ın adı anılmayan hayvanların etlerini yemeyiniz” (En'am: 121) ve

“... Ve Allah'dan başkası adına kesilen hayvanların etlerini size haram kıldı” (Bakara: 173) buyuruyor .

Buna göre Allah'dan başkası adına kurban edilen hayvanların etleri yenmez.”

İmam-ı Ahmed'in bu konuda yukarıdaki ayetleri delil göstermesi onun bu tip kurbanların etlerini yemeği harama yakın anlamda mekruh saydığını (kerahet-i Tahrimiye kabul ettiğini) belirtir. Bütün ileri gelen sahabiler in bu konudaki görüşleri de böyledir.

Nitekim Hilâl de bu konuda:

“Ahmed İbn Hanbelî'nin bu konuda bize ulaşan bütün rivayetle rinde bu etleri yemeyi mekruh saydığı belirtilm iştir.” diyor.

İmam-ı Ahmed'in yeğeni tarafından nakledile n sözlerini inceleyec ek olursak görürüz ki:

Bu cevaplard a sözü edilen hayvanlar, Allah'dan başkası adına kurban edilen hayvanlar dır. Yoksa bu hayvanları keserken Allah'ın adını anıp anmama meselesin e gelince, İmam'ın bütün arkadaşlarının belirttiği gibi, ona göre hristiyan ların normal kesimlerd e Allah'ın adını anmadan boğazladıkları hayvanların etlerini yemek sakıncasızdır. Fakat eğer bayram kurbanları ile kilise adaklarını Allah'ın adını anmadan keserlers e bu hayvanların etleri:

“Allah'dan başkası adına kesilen hayvanların etleri size haram kılındı” ayetinin kapsamına girerek yenmez olur.

Ebu Bekir Hilâl bu noktayı şöyle açıklıyor:

“Ahmed İbn Hanbelî'nin bu etleri yemeği yasaklama sının sebebi sadece hayvanların kesimi sırasında Allah'ın adının anılmamış olması değildir. Çünkü ona göre böyle kesilen hayvanların etleri haram olmaz. Ona göre bu yasağın sebebi, bu hayvanların Allah'dan başkası için kurban edilmiş olmalarıdır.

Niyetleri Allah'dan başkasına adayarak kurban kesmek olduktan sonra ister kesim sırasında Allah'dan başkasının adını anmış olsunlar isterse ne Allah'ın ve nede başkasının adını anmamış olsunlar farketmez .

Fakat İbn-i Ebu Musa bu konuda şöyle diyor:

“Yahudi ve hristiyan ların bütün bayramlık kurbanları ile kilise ve havra adaklarının etlerini yemekten kaçınmak gerekir. Ayrıca Meryem adına kesilen kurbanların etleri de yenmez.”

Bu konuda Ahmed İbn Hanbelî adına bize ulaşan ikinci bir rivayete göre bu hayvanların etlerini yemek mekruhtur, fakat haram değildir. Kadı Ebu Bekir ile birlikte daha bir kaç fikıhçının Hanbelî adına naklettik leri görüş budur. Öyle sanıyorum ki, Ahmed İbn Hanbelî'nin bu görüşte olduğunu düşünenler İmam'ın oğlu Ahmed'in şu sözlerine dayanıyorlar:

“Bir defasında babama Meryem adına kesilen kurbanlar hakkında ne düşündüğünü sormuştum. Bana:

“Bu hayvanların etini yemek hoşuma gitmez” diye cevap verdi. Kendisine:

“Bu etleri yemek haram mıdır?” diye sordum. Bana:

“Haram olduğunu söylemiyorum, fakat bu etleri yemenin hoşuma gitmediğini söylüyorum.” diye karşılık verdi.

Bu sözlerden anlaşılabilecek şey, Ahmed'in bu etlerin yenmesini mekruh saydığı, fakat haram görmediğidir. Onun bu etleri yemenin haram olduğunu söylemekten kaçınmasının sebebi, belki de, bu etlerin haram olup olmamasının alimler arasında tartışmalı oluşudur. Nitekim bazı arkadaşlarımız Hanbelî'nin bu etlerle ilgili görüşünü naklederk en sadece onun bu etleri mekruh saydığını söylemekle yetinerek bu kerahet deyimi ile “Kerahet-i Tenzihiye”yi mi, yoksa “Kerahet-i Tahrimiye” yi mi kasdettiğini belirtmem işlerdir. Bu üslubu benimseye nlerden biri olan Ebu Hasan Amidî şöyle diyor:

“Kilise, Meryem, güneş ve ay gibi Allah'dan başka bir şey adına kesilen kurbanların etlerine gelince İmam-ı Ahmed, bu kurbanların ayette belirtile n “Allahdan başkası adına boğazlanan” hayvanlar kapsamına girdiğini ve bunların etlerini mekruh saydığını belirtiyo r. O bu konuda:

“Allahdan başkası adına kesilen, kiliseler e adanan ve kitab ehlinin bayramları vesilesi ile kestikler i bütün kurbanların etlerini mekruh sayıyorum. Fakat kitab ehlinin bunlar dışında kalan ve normal kesimleri nin etlerini yemek sakıncasızdır” diyor.

İmam-ı Malik de bu görüştedir. O da hristiyan ların kilise adına, Hz, İsa adına, haç adına veya eski aziz ve keşişleri adına kestikler i kurbanların etlerinde n yemeyi mekruh sayıyor. Nitekim “Mudevvene” adlı eserde bu konuda:

“İmam-ı Malik”, Kitab ehlinin kiliseler i için ve bayramları vesilesi ile kestikler i kurbanları mekruh sayıyor. Ancak ona göre bu kerahet Tahrimî değildir” deniyor.

Öte yandan İbn-i Kasım da aynı konudaki görüşünü şöyle açıklıyor:

“Hristiyan ların Hz. İsa adına kestikler i kurbanlar da böyledir. Bu kurbanlar hüküm bakımından onların kilise adına kestikler i adaklar gibidirle r. Bunların etlerinin yenmemesi görüşündeyim.”

Sahabiler den bir kısmının bu bayram kurbanları ile benzeri kesimleri n etlerini yemeye izin verdikler i nakledili yor. Yalnız böyle olabilmes i için bu hayvanların kesimi sırasında Allah'dan başkasının adının anılmamış olması gerekir. Eğer söz konusu kâfirler, bayramları sırasında veya başka vesileler le kestikler i kurbanları, Allah'dan başkasının adını anarak keserlers e o zaman bu konudaki iki rivayetin daha çok desteklen enine göre bu hayvanların etini yemek haram olur. Cumhur'un (ezici çoğunluğun) görüşü böyle olduğu gibi üç büyük fıkıh mezhebini n görüşü de budur. Ayrıca başta Hz. Ali olmak üzere Ebu Derda, Ebu Umame, Irbaz b. Sariye ve Ubade b. Samit (Allah onlardan razı olsun) gibi ileri gelen sahabiler de bu düşüncededirler. Bunlar yanında Şam yöresi fıkıh bilginler inin çoğunluğu da bu görüşe taraftardır.

İkinci bir rivayete göre de; bu hayvanlar kesilirke n Allah'dan başkasının adı anılmış olsa bile yine de etlerini yemek haram olmaz. Bu da Ata'nın, Mücahid'in, Mekhul'ün, Evzaî'nin ve Leys'in görüşüdür.

Ebu Mansur'un bildirdiğine göre bir defasında Hanbelî'ye:

“Sufyan'a bile bile Allah'ın adını anmayarak kesilen hayvan hakkındaki görüşünü sordular” dediler. Hanbelî:

“Bana göre bu hayvanın eti yenmez” diye karşılık verdi. Kendisine:

“Eğer Sufyan hayvanı kesen kimsenin Allah'ın adını içinden geçirmekle yetinerek onu açıktan dile getirmediğini düşünmüş ve buna müsaade etmişse o zaman ne dersin?” diye sordular. Hanbelî, yine:

“Bana göre bu hayvanın eti yenmez” dedikten sonra sözlerini şöyle bağladı:

“Eğer bu hayvanı, müslüman bir kişi boğazlamış ise Allah'ın adı onun kalbinde olduğu için hayvanın eti yenir ve adam kesim sırasında Allah'ın adını anmadı diye kusurlu olur. Fakat eğer kesimi bir hristiyan yapmış ise ne olacak? Onlar inançlarına göre kesim sırasında Allah'dan başkasının adını anmıyorlar mı?”

Bu konudaki görüş ayrılığı şöyle açıklanabilir;

Bu mesele aynı anda hem:

“kendileri ne kitab verilenle rin yemeği size helâl kılındı” (Maide:5) ve hem de:

“Allah size Allah'dan başkasının adı anılarak kesilen hayvanları haram kıldı” (Nahl: 115) ayetlerin in kapsamına birlikte girer, bu meselede verilecek hüküm her iki ayetin yorumu birlikte göz önünde bulunduru larak elde edilebili r.

Bu ayetlerin ikincisi, Allah'dan başkasının adı anılarak yapılan kesimleri n tümünü kapsamına alır. Her ne kadar söylenecek adın yüksek sesle dile getirilme si normal ise de, bu adı yüksek sesle veya alçak sesle söylemek sonucu değiştirmez.

Çünkü bilindiği gibi bu konuda haram olan şey, kesilen hayvanı Allah'dan başkasına adamaktır. Bu “başka şey” eğer dile getirilme z de niyet konu olursa hüküm yine aynıdır. Tıpkı diğer ibadetler deki niyetlerd e olduğu gibi. Gerçi açıkça dile getirmek kesinlik sağlayıcıdır, ama asıl olan amaçtır.

Dikkat edecek olursak Allah'a kurban veya adak sunanlar “Bu hayvanı Allah için kesiyorum” deseler de hiç bir şey demeyip sussalar da esas ve Önemli olan onların niyetleri dir. Böyle olduğu içindir ki, Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) kurban keserken:

“Bismillâhi vellahuek ber” dedikten sonra:

“Ellahumme minke veleke” (Ya Allah, bu kurban sendendir ve senin içindir)” buyururdu . (Ahmed'in Müsned'inde kaydettiği bu hadis konusunda daha geniş malûmat için bakınız: El-Feth El-Rabbanî, c. 13, s. 62. H. No: 48; Beyhakî, Sünen El-Kübra, c. 9, s. 282. Bu anlamda bir diğer hadisi Ebu Davud Süneninde kaydediyo r: H. No: 2795, Kitap: Kurbanlar, c. 3, s. 231. Burada hadis şu şekilde geçmekte: “Ya Allah bu kurban sendendir, Muhammed ve onun ümmetinden senin için kesilmekt edir. Bismillah Vellahü ekber” İbn Mace Başka bir hadis tahriç ediyor: Kitap: Kurbanlar, H. No: 3121. Burada “Allahümme ve minke” ifadesi var besmele zikredilm emiş. Fakat başka bir hadiste zikredilm iş.)

Çünkü Cenab-ı Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“De ki, benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep Allah içindir.” (En'am: 162)

Kâfirler de ilâhlarına karşı böyle davranırlar.

- Yani kimi zaman kestikler i hayvanlar üzerine ilâhlarının adlarını anarlar,

- kimi zaman bu hayvanları ilâhlarına yaklaşmak için onlara adayarak keserler ve

- kimi kesimlerd e de bu iki amacı birlikte güderler.

Bu durumların her üçü de (Allahuale m) Kur'andaki:

“Allah'dan başkası adına kesilen hayvanlar” ifadesini n kapsamı içindedir. Çünkü her hangi bir hayvanın kesimi sırasında eğer Allah'dan başkasının adı anılmış ise o hayvan “Allah'dan başkasına adanmış” demektir. Bu durumda hayvanı boğazlayanın “Falancanın adı ile” demesi, söz konusu “falanca”nın yardımına sığınmak ve “Falanca için” demesi de o “falanca” ya tapınmak anlamındadır.

Nitekim Cenab-ı Allah (c;c.):

“Yalnız sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz” ayetinde bu iki amacı bir araya getirmiştir. Tıpkı bunun gibi Cenab-ı Allah (c.c.) “Dikili taşlar” adına kesilen hayvanları da haram kılmıştır. “Dikili taşlar” Allahdan başkasına tapmak amacı ile dikilen ve yükseltilen tapınakların tümüdür.

“Hayvan boğazlarken müslüman bir kimsenin nasıl Allah'ın adını anması şart ise, acaba ehl-i kitab'dan bir kimsenin de, kesim sırasında Allah'ın adını anması şart mıdır?” meselesin de Hanbelî'nin :

“Kesilirke n üzerine Allah'ın adı anılmayan hayvanların etlerini yemeyiniz .” ayetini delil göstermesi, iki farklı rivayete göredir. Her ne kadar Hilâl, burada onun ehl-i kitab'dan olan kesicinin de Allah'ın adını anmasını şart koştuğunu söylüyorsa da bu ayeti delil göstermesi iki farklı rivayette n birine göre izah edilebili r.

Bu konuda:

“Allah'dan başkası adına kesilen hayvanlar size haram kılındı” ayetinin belirttiği genel yasaklayıcı hükümle;

“Kendileri ne kitab verilenle rin yemekleri ise helâldir” ayetinin ifade ettiği genel karakterl i mubah sayıcı hüküm çakıştığı için alimler tarafından farklı görüşler ileri sürülmüştür.

Bu görüşlerin Kur'ana ve sünnete en uygun olanı, Hanbelî'nin çoğu sözlerinde belirtile n sakıncalı sayma görüşüdür. Gerçi son dönemdeki bazı dostlarımız arasında bu rivayette n hiç bahsetmey enler vardır.

Bu görüşümüzü şöyle açıklayabiliriz:

Yukarıdaki iki ayeti dikkatle okursak görürüz ki:

“Kesilirke n üzerine Allah'ın adı anılmayan ... ve dikili taşlar üzerinde kesilen hayvanlar size haram kılındı.” ayetinin istisna ve açık kapı tanımayan genel karakteri saklı tutulduğu halde;

“Kendileri ne kitab verilenle rin yemekleri size helâldir.” ayeti böyle değildir. Çünkü ehl-i kitab'dan olan kimsenin kestiğinin yenebilme si için ona mubah saydırıcı şekilde kesmesi şart koşulmuştur. Buna göre ehl-i Kitab'dan biri şeriatın onaylamadığı bir yerde hayvan keserse kestiği hayvan mubah olmaz. Çünkü ehl-i Kitab'dan olan kimsenin amacı, kestiği hayvanı müslüman gibi kesmek olmalıdır. Bilindiği gibi eğer müslüman, kestiği hayvanı Allah'dan başkası için veya Allah'dan başkasının adını anarak kesse, kestiği hayvanın eti mubah olmaz. Ehl-i Kitab'dan olan kesici de her ne kadar söylediklerine inanmasa bile böyle yapmak zorundadır. Çünkü:

“Kendileri ne kitab verilenle rin yiyecekle ri (kestikler i hayvanların etleri) size ve sizin yiyecekle riniz de onlara helâldir.” ayeti, onlarla aramızda bu konuda var olan bir ayniliğe, bir eşitliğe işaret ediyor. Buna rağmen söz konusu şarta uymayan kesimleri, onlar her ne kadar helâl sayıyorlarsa da biz onları helâl görmeyiz. Demek oluyor ki, onların her helâl gördüğü hayvan kesimi bize helâl değildir.

Ayrıca bilindiği gibi; ilke olarak bir meselede delil ile yasaklayıcı mubah saydırıcı delil çatıştığı zaman yasaklayıcı delile öncelik tanınır.

Yine kesinlikl e biliyoruz ki;

Allah'dan başkası için veya Allah'dan başkasının adını anarak hayvan boğazlamak hiç bir peygamber in (selâm üzerlerine olsun) dininde yoktur. Bu adet yahudi ve hristiyan lar tarafından uydurulmuş bir müşriklik adetidir. Buna göre eğer bu adetlerin e göre hayvan boğazlarlarsa o zaman onların kestikler i hayvanları bizim için helâl olmasını sağlayan faktör ortadan kalkmış olur.

Doğrusunu Allah bilir.
 
Üst Ana Sayfa Alt