Kâfirlerle “tevellî” etmek büyük küfürdür ve bu konuda detaylandırma yapılmaz. Tevellî dört türdür: Birincisi, kâfirleri dinleri sebebiyle sevmek; mesela demokrasiye inandıkları için demokratları, yasama organlarını, modernistleri veya milliyetçileri sevmek tevellî küfrüdür. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır.” (Maide, 5/51) İbnü’l-Esîr “en-Nihâye” adlı eserinde “veli” kelimesinin anlamlarından birinin “seven kişi” olduğunu belirtir.
İkinci tür, kâfirlere yardım etmektir; Müslümanlara karşı kâfirlere yardım eden kişi açıkça mürted olur. Bugün Hristiyanlara veya Yahudilere, Müslümanlara karşı yardım eden kişi küfür işlemiş olur. Allah Teâlâ’nın “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin...” (Maide, 5/51) ayeti delildir. Daha fazla bilgi için Şeyh Nâsır el-Fehd’in “Amerikalılara Yardım Edenin Küfrü” adlı kitabı okunabilir. Mürcie grubunun iddiaları yanıltmasın.
Üçüncü tür, kâfirlerle ittifak yapmaktır; onları destekleme vaadiyle yapılan ittifaklar tevellî kapsamındadır. Yardım fiilen gerçekleşmese bile vaat ve sözleşme yeterlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Münafıkların, kitap ehli inkârcı kardeşlerine: ‘Eğer Medine'den çıkarılırsanız biz de sizinle çıkarız, sizin hakkınızda kimseye itaat etmeyiz. Sizinle savaşılırsa mutlaka yardım ederiz’ dediklerini görmedin mi?” (Haşr, 59/11) Kâsım b. Sellâm ve İbnü’l-Esîr bu ittifak yapanları “veli” olarak adlandırmıştır. Günümüzde cihadı ve mücahitleri engellemek için yapılan askeri veya siyasi ittifaklar da buna dahildir.
Dördüncü tür, kâfirlerin yönetim biçimlerini ve sistemlerini benimsemektir; demokrasi, parlamento, yasa yapıcı organlar ve benzerlerini kâfirlerin şekline uygun olarak uygulamak tevellî olur. Nejd davetçileri bu konuyu ayrıntılı şekilde ele almış ve eserler yazmıştır. Örneğin Süleyman b. Abdullah’ın “Delâil fi Hukm Muvâlât Ehl-i İşrak” ve Hamd b. Atîk’in “Necât ve’l-Fekk” adlı eserleri önemli kaynaklardır. Bu dört tevellî türü niyet veya inanç gözetmeksizin kişiyi küfürle sonuçlandırır; mürcie grubunun görüşleri doğru değildir.
Muvâlât ise ikiye ayrılır: Birincisi tevellî yani büyük muvâlât olup yukarıda sayılan tevellî türleriyle aynıdır ve kişiyi İslam’dan çıkarır. İkincisi küçük muvâlât; kâfirlere saygı göstermek, onları yüceltmek, meclislerde öncelik vermek, işlerde çalıştırmak gibi dünyevi davranışlardır. Bu davranışlar günah olmakla beraber kişiyi dinden çıkarmaz ancak büyük günahlardandır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin; onlara sevgi gösteriyorsunuz...” (Mümtehine, 60/1) Bu ayette kâfirlere sevgi göstermek muvâlât olarak adlandırılmış ama bu kişiler iman edenler olarak kalmıştır. Ömer radıyallahu anh, bir seferinde Hristiyan bir katip çalıştıran Ebu Musa el-Eş’arî’yi bu ayetle uyarmıştır.
Detaylar için Süleyman b. Abdullah b. Muhammed b. Abdülvehhâb’ın “Utvak ‘Urâ el-Îmân” ve Abdullatif b. Abdurrahman’ın “Risâletü’l-Muvâlât” eserleri tavsiye edilir.
İkinci tür, kâfirlere yardım etmektir; Müslümanlara karşı kâfirlere yardım eden kişi açıkça mürted olur. Bugün Hristiyanlara veya Yahudilere, Müslümanlara karşı yardım eden kişi küfür işlemiş olur. Allah Teâlâ’nın “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin...” (Maide, 5/51) ayeti delildir. Daha fazla bilgi için Şeyh Nâsır el-Fehd’in “Amerikalılara Yardım Edenin Küfrü” adlı kitabı okunabilir. Mürcie grubunun iddiaları yanıltmasın.
Üçüncü tür, kâfirlerle ittifak yapmaktır; onları destekleme vaadiyle yapılan ittifaklar tevellî kapsamındadır. Yardım fiilen gerçekleşmese bile vaat ve sözleşme yeterlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Münafıkların, kitap ehli inkârcı kardeşlerine: ‘Eğer Medine'den çıkarılırsanız biz de sizinle çıkarız, sizin hakkınızda kimseye itaat etmeyiz. Sizinle savaşılırsa mutlaka yardım ederiz’ dediklerini görmedin mi?” (Haşr, 59/11) Kâsım b. Sellâm ve İbnü’l-Esîr bu ittifak yapanları “veli” olarak adlandırmıştır. Günümüzde cihadı ve mücahitleri engellemek için yapılan askeri veya siyasi ittifaklar da buna dahildir.
Dördüncü tür, kâfirlerin yönetim biçimlerini ve sistemlerini benimsemektir; demokrasi, parlamento, yasa yapıcı organlar ve benzerlerini kâfirlerin şekline uygun olarak uygulamak tevellî olur. Nejd davetçileri bu konuyu ayrıntılı şekilde ele almış ve eserler yazmıştır. Örneğin Süleyman b. Abdullah’ın “Delâil fi Hukm Muvâlât Ehl-i İşrak” ve Hamd b. Atîk’in “Necât ve’l-Fekk” adlı eserleri önemli kaynaklardır. Bu dört tevellî türü niyet veya inanç gözetmeksizin kişiyi küfürle sonuçlandırır; mürcie grubunun görüşleri doğru değildir.
Muvâlât ise ikiye ayrılır: Birincisi tevellî yani büyük muvâlât olup yukarıda sayılan tevellî türleriyle aynıdır ve kişiyi İslam’dan çıkarır. İkincisi küçük muvâlât; kâfirlere saygı göstermek, onları yüceltmek, meclislerde öncelik vermek, işlerde çalıştırmak gibi dünyevi davranışlardır. Bu davranışlar günah olmakla beraber kişiyi dinden çıkarmaz ancak büyük günahlardandır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin; onlara sevgi gösteriyorsunuz...” (Mümtehine, 60/1) Bu ayette kâfirlere sevgi göstermek muvâlât olarak adlandırılmış ama bu kişiler iman edenler olarak kalmıştır. Ömer radıyallahu anh, bir seferinde Hristiyan bir katip çalıştıran Ebu Musa el-Eş’arî’yi bu ayetle uyarmıştır.
Detaylar için Süleyman b. Abdullah b. Muhammed b. Abdülvehhâb’ın “Utvak ‘Urâ el-Îmân” ve Abdullatif b. Abdurrahman’ın “Risâletü’l-Muvâlât” eserleri tavsiye edilir.