M
Çevrimdışı
Kafkasya'nın özgürlüğü için Rus işgal güçlerine karşı verilen kutlu mücadelede şehid düşen Muhammed Seyfullah'ın annesine yazdığı mektup
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’adır, O’nu över, O’ndan yardım ve bağışlanma dileriz.Nefislerimizin şerrinden Allah’a sığınırız. Allah’ın doğru yola hidayet ettiğini kimse saptıramaz ve saptırdığı kimseyi de kimse hidayete yöneltemez. Şehadet ederim ki Allah’tan başka bir ilah yoktur ve Muhammed (s) O’nun kulu ve elçisidir!
Emma bad…
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu!
Sevgili anneciğim,
Selam ve esenlik üzerine olsun! Uzun zamandır düşüncelerimi ve duygularımı sana nasıl açacağımı düşünüyordum ve sonunda sana bu mektubu yazmaya karar verdim. Babam bu mektubumun sana hitap ediyor oluşundan rahatsız olmasın. Gayretinin ve özeninin farkındayım fakat her insana en yakın ve en sevgili olan kişi şüphesiz annesidir! Peygamber (s.a.v) “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurmuştur.
Allah’ın düşmanlarının öfkesini üzerine çekmemek –bunlar değişik sorgularla size saldırmaktan ve polisi çağırmaktan zevk duyacaklardır- ve akrabalarımı onların küfürbaz dillerine düşürmemek için mektubumda isim zikretmeyeceğim.
Beni meşakkatli ayların sonunda dünyaya getirdikten sonra sağlığım ve bugün bulunduğum konuma gelmem –Müslüman biri ve cenneti ve mağfireti arayan bir mücahit- için çektiğin onca şeyden dolayı sana şükran doluyum anneciğim; ve bana çocukluğumdan itibaren aşıladığın dindarlıktan ve yıllar süren eğitimim boyunca hiçbir şeye ihtiyaç duymamam ve yoksunluk hissetmemem için karşılaştığın onca zorluktan dolayı. Allah’ın inayeti ve senin çabalarının vesilesiyle çocukluğum boyunca yemeğim, elbisem ve başımın üstünde bir de çatım hazır oldu hep.
Rızık Allah’tandır fakat bunun vesilesi sen oldun. Bir çocuk için en önemli olan şeyi, anne babasının şefkat ve sıcaklığının eksikliğini hiçbir zaman hissetmedim. Bu yüzden Allah’a şükür, sizlere de teşekkür ediyorum her şey için!
Benim kıymetli annem,
Ömrünüzün önemli bir kısmı insanlara yanlış değerler ve ideallerin sunulduğu komünist bir küffar ülkesinde sarf ettiniz. Kâfirler insanların kalbindeki Allah korkusunu ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yaptılar ve bu durum günümüzde de sürmektedir. Fakat Allah’ın nurunu söndürmeyi hiçbir zaman başaramayacaklar ve Allah’a hamd olsun ki O bizi dosdoğru yola hidayet etmiş ve bizleri kelimenin tam manasıyla Müslümanlar kılmıştır!
Kabardey, Balkar ve Karaçay halkının nasıl değiştiğini görmüyor musunuz? Onlar ki kendilerini Müslüman olarak adlandırıyorlar ve doğdukları günden beri şarabın ve domuz etinin haram olduğunu biliyorlar. Bu insanların utancına ne oldu? Ya insanlıklarına? Dindarlıklarından geriye ne kaldı peki?
Buna rağmen sizin nesliniz onur, büyüklere ve ebeveyne saygı, iffet vb. gibi kavramların mevcut olduğu dönemlere az çok şahit oldunuz, çünkü sizin anne babanız gizli de olsa namaz kılıyorlar ve çocuklarına dindarlık aşılamaya çalışıyorlardı.
Ben bile kızların başörtüsü olmadan dışarıya çıkmalarına utandıkları günleri hatırlıyorum. O günlerde erkekle yalnız görülmek rezalet sayılırdı. Sigara içmek gibi kötü adetlere sahip olan kişiler de bunu büyüklerinden gizlerlerdi, kendi yaşları az olmasa da. Küçük büyüğe saygı gösterirdi, yanlarında yemek yemeğe bile utanırlardı. Bir insanın hayâsı yoksa imanı da yoktur demektir. Ama kâfirler çok çalıştılar, Allah onları zelil kılsın! Bizim etnik Müslümanlarımızın ve Müslüman kadınların hayâsından geriye bir şey kalmadı.
Musa Mukozhev’in (Allah ona rahmet etsin) Cuma hutbelerinden birinde buyurduğu gibi: “Anne babalar kızlarını zinaya gönderiyor, sonra da bunda bir yanlışlık yok, çünkü bu adamı tanıyor diyorlar!”
Subhanallah! Çocuklarının cehennem ehli olmaları için ne de çok çalışıyorlar! Anne babalar çocuklarını kâfirlerin kanunlarınca idare edilen demokrasilerde büyütüyorlar ve bira ve sigara almaları için de harçlık veriyorlar onlara. Sonra da şöyle diyorlar: “Bunu nasılsa yapacak, en azından başkasından istemesin.” Çocuklar anne babalarının huzurunda sigara ve içki içiyorlar ve birlikte müstehcen filmler izliyorlar. Bu ebeveynler sonra da sokaklardaki bu imansızların, utançtan ve vicdandan yoksun acayip yaratıkların nereden çıktığına şaşırıyorlar! Hayır, bu durum hiç şaşırtıcı değil. Bu kâfirlerin açık bir politikasıdır; İslam’ı silmek ve Müslümanları ortadan kaldırmaya çalışmak. Günahkârlığı yaymak istiyorlar ki topraklarımızda küfrün kanunlarını ve şirki hâkim kılabilsinler!
Daha önceden kâfirler tarafından alçaltılmaya ve hakarete uğramaya hiçbir zaman izin vermeyen bu dağ halkı, bugün bir parça domuz eti için kâfir Rusya’nın hizmetçisi olmuş durumda.
Kâfirlerin rejimini kabul etmeyen ve zilletle yaşamayı reddeden ihlâslı Müslümanlar bugün kâfir Rus devletinin vatandaşları olmuşlar ve gönüllüce Hıristiyan bayramlarını kutluyor, paskalya yortusunda şarap içiyorlar.
Bunları benden daha önce defalarca kez işittiniz fakat bir kez daha sizlere söylüyorum ki evimden çıkıp Allah yolunda savaşanlara katılmak istediğimde bunları düşünüyordum. İnşallah beni duyar ve anlarsınız.
Bütün yapmak istediğim şey Allah’ın rızasını elde etmek. Bu mektubu da Allah rızası için yazıyorum, çünkü sizlerin benden yana mutlu olmanızı ve oğlunuzun Allah’ın kelimesini yüceltmek isteyen hizmetçilerinden biri olduğu için gurur duymanızı istiyorum. Düşün bir anne, benden ve diğer mücahitlerden başka gurur duyacağın bir şey var mı?
Bütün çabamız Allah’ın kelimesi yeryüzünde yücelsin diyedir. Allah’ın ayetlerinden ve vaatlerinden daha güzel bir şey olabilir mi? Bizler Allah’ın inayetiyle ülkemiz imansızlıktan temizlensin ve torunlarımız bütün bu kâfir ideolojilerin pisliklerini görmek zorunda kalmadan Allah’ın yasalarıyla yaşayabilsinler diye evlerimizden çıktık!
Sizler bana her zaman başkalarının önüne geçmememi, iyiliği emretmememi ve kötülüğü nehy etmememi istediniz. Çünkü bu durumda işten atılabilirdim, insanlar benden yüz çevirebilir ve bana radikal, vehhabi vs. diyebilirlerdi. Polis kayıtlarına girebilirdim… Fakat dinimizin temeli “emr bil maruf ve nehy anil münker”dir!
Herkes gibi olmak için benim de içki ve sigara içmem, küfretmem, pis şakalar yapmam, zina etmem ve para ve kariyer peşinde koşmam lazım. İyi düşünün, benim de bu zavallı insanlar gibi davranmamı ister miydiniz? Allah onları doğru yola hidayet etsin. Yoksa oğlunuzun amelleri nedeniyle cennetlik olmasını ve Allah yolunda şehitliği elde ederek sevdikleri için şefaat hakkını elde etmesini mi tercih edersiniz?
Bu kirden kurtulmak için başkaları gibi olamam. Ben başkalarına benzemek istemiyorum, ben Müslüman olmak istiyorum! Firdevs cennetlerini istiyorum ben! Bu dünyanın zenginliğini veya kariyeri Allah’ın müminlere vaat ettiği cennete nasıl tercih edeyim?
Allah’ın beni çamurdan kurtararak beni gerçek bir Müslüman kılmakla gösterdiği merhameti nasıl inkâr edeyim? Allah’a and olsun ki İslam içersinde geçirdiğim bir gün cahiliye içindeki yıllardan daha değerlidir, tek bir namaz da bu gezegendeki bütün zenginliklerden!
Hepinizin anlamanızı isterim ki bugün barışçıl Müslüman diye bir şey olamaz, çünkü kâfirler topraklarımızı işgal etti, değerlerimizi değiştirdiler ve şimdi de bizi dinimizden uzaklaştırmak istiyorlar. İslam’da “Git evinde namaz kıl, insanlardan uzak dur ve evinin dışında da kâfirlerin yasalarına göre yaşa” diye bir kabul asla yoktur.
Allah’a hamd olsun ki bizler Müslüman’ız ve Allah’ın kanunları altında yaşamak zorundayız. Dilediğimiz zaman ve mekânda camiye gideriz, sakal bırakırız ve başımızı örteriz. Açıkça marufu emreder münkerden sakındırırız ve Müslümanlardan aşağıda olmayı kabul eden kâfirlerden de cizye alırız. Dinimizle özgür bir şekilde amel edemediğimizdeyse Allah bizi yolunda savaşmaya çağırmaktadır.
O kadının öyküsünü hatırlayın, kurban vermek için saçından ve oğlundan başka bir şeyi yoktu hani! O da saçlarını kesti ve mücahitlere kamçı yapmak için gönderdi, oğlunu da savaşa yolladı! Oğlunun Allah yolunda öldüğünü öğrendiğinde ne kadar da mutlu olmuştu!
Ebu Bekir’in kızı Esma’yı hatırlayın! Yaşlı ve kör bir kadınken oğlundan elbisesindeki zırhını çıkarmasını istemiş ve “Cenneti isteyen biri öyle giyinmez!” demişti. Kendisini Allah yolunda öldürülünceye dek savaşmak için zorlamıştı!
Oğulları kâfirlerle yapılan savaşta şehit olduklarını duyunca sevinen ve “Şüphesiz biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz” diyen anneleri hatırlayın.
Sizler Allah ve Resulü için duyduğunuz sevgiyi oğlunuzun sevgisine tercih etmeli ve benim cihadıma yardım etmelisiniz. Günde beş kez Allah’ın huzurunda durmanıza ve gözyaşı dökmenize rağmen muhtemelen şehid olmam için hiç dua etmemişsinizdir!
İnsanların ne diyecek oluşunun sizin için bu denli önemli oluşu beni üzüyor. Cehalet ve kibir içersinde haktan yüz çevirmeye devam eden kişilerin hem de! Sizin için önemli olan kim, onlar mı yoksa Allah mı?
Bugün akrabalarımız sizden yüz çevirmişler ve zamanında onlara yardım eden ve onları seven sizler için bu çok zor bir durum. Fakat bugün sizlere ihtiyaçları yok ve bu toplumda, işe yaramaz sayılan yaşlı insanları herkes reddetmekte.
Benim için biriktirdiğiniz mallar, prestijli bir meslek sahibi olmam ve bu kirli toplumda saygı göreceğim yüksek standartlı bir hayata sahip olmam için gösterdiğiniz o çabaların hepsi boşa gitti! Uyan artık anne! Bizden daha önce yaşayanlar biriktirdikleri mallardan götürebilmişler mi öteye? Orada toplumdaki yüksek konumlar fayda veriyor mu? Allah’a and olsun ki hayır!
Kâfir politikalarla bize dayatılan yanlış yorumlar hakkında yeterince açık örneklere sahip değil miyiz? Ünlü işadamlarını saraylarını ve zenginliğini hatırlayın. Amellerinden başka bir şey götürebildiler mi ahirete?
Makamı ona yardım etti mi? Cumhurbaşkanı ölmeyecek mi? Nerede hırsızlıkla biriktirdiği onca servet? Muhtemelen sadece ailesine yarayacak. Fakat hayır, Allah huzurunda herkes amellerinin karşılığını alacak ve yaptığı her şeyden sorumlu tutulacak!
Bazılarının
Bütün yaptıkları İslam’a ve Müslümanlara ihanetten ibarettir. Haram para ile cami yaparlar, sonra da altın kubbeli bir kilise. Müslüman bir adam camileri kapatarak kâfir tapınağı yapar mı?
Böyle yapanların bir avantajı var, hala sağlar ve âlemlerin Rabbi’ne tövbe edebilirler.
Ben de sizinle yaşamak ve size bakmak, tarımla uğraşmak ve çocuklara İslam dersi vermek ve Allah’a ibadet ederek barışçıl bir hayat sürdürmek isterdim ama Müslümanların içinde oldukları bu durumda ve topraklarımıza Allah’ın değil de küfrün kanunları hâkimken bunu yapamam.
Ben sizin benden razı olduğunuzu işitecek bir konumda değilim. Hakkınızı helal edin. Eğer bunu Allah’a söylerseniz bu benim için yeterli olacaktır.
Her şey için sizden helallik diliyorum, ama bu yolu seçtiğim için pişman değilim. Bilakis Allah’tan beni Firdevs Cennetlerine sevk edecek bir ödül beklemekteyim . Beni kendi yolunda cihada yönelttiği için Allah’a şükrediyorum! Allah kulları arasından en iyilerini seçer ve onları Müslüman kılar! Müslümanlar arasından da en iyilerini seçer ve onları mücahid yapar! Mücahidlerin en iyileri de şehid olurlar!
“Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz”
Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber!
Muhammed Seyfullah
Bu mektup Kafkasya İslam Emirliği Resmi Sitesi Kavkaz Center'in İngilizce sayfasından Kemal Saral tarafından özetlenerek İsra Haber için çevrilmiştir.
İSRA HABER
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’adır, O’nu över, O’ndan yardım ve bağışlanma dileriz.Nefislerimizin şerrinden Allah’a sığınırız. Allah’ın doğru yola hidayet ettiğini kimse saptıramaz ve saptırdığı kimseyi de kimse hidayete yöneltemez. Şehadet ederim ki Allah’tan başka bir ilah yoktur ve Muhammed (s) O’nun kulu ve elçisidir!
Emma bad…
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu!
Sevgili anneciğim,
Selam ve esenlik üzerine olsun! Uzun zamandır düşüncelerimi ve duygularımı sana nasıl açacağımı düşünüyordum ve sonunda sana bu mektubu yazmaya karar verdim. Babam bu mektubumun sana hitap ediyor oluşundan rahatsız olmasın. Gayretinin ve özeninin farkındayım fakat her insana en yakın ve en sevgili olan kişi şüphesiz annesidir! Peygamber (s.a.v) “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurmuştur.
Allah’ın düşmanlarının öfkesini üzerine çekmemek –bunlar değişik sorgularla size saldırmaktan ve polisi çağırmaktan zevk duyacaklardır- ve akrabalarımı onların küfürbaz dillerine düşürmemek için mektubumda isim zikretmeyeceğim.
Beni meşakkatli ayların sonunda dünyaya getirdikten sonra sağlığım ve bugün bulunduğum konuma gelmem –Müslüman biri ve cenneti ve mağfireti arayan bir mücahit- için çektiğin onca şeyden dolayı sana şükran doluyum anneciğim; ve bana çocukluğumdan itibaren aşıladığın dindarlıktan ve yıllar süren eğitimim boyunca hiçbir şeye ihtiyaç duymamam ve yoksunluk hissetmemem için karşılaştığın onca zorluktan dolayı. Allah’ın inayeti ve senin çabalarının vesilesiyle çocukluğum boyunca yemeğim, elbisem ve başımın üstünde bir de çatım hazır oldu hep.
Rızık Allah’tandır fakat bunun vesilesi sen oldun. Bir çocuk için en önemli olan şeyi, anne babasının şefkat ve sıcaklığının eksikliğini hiçbir zaman hissetmedim. Bu yüzden Allah’a şükür, sizlere de teşekkür ediyorum her şey için!
Benim kıymetli annem,
Ömrünüzün önemli bir kısmı insanlara yanlış değerler ve ideallerin sunulduğu komünist bir küffar ülkesinde sarf ettiniz. Kâfirler insanların kalbindeki Allah korkusunu ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yaptılar ve bu durum günümüzde de sürmektedir. Fakat Allah’ın nurunu söndürmeyi hiçbir zaman başaramayacaklar ve Allah’a hamd olsun ki O bizi dosdoğru yola hidayet etmiş ve bizleri kelimenin tam manasıyla Müslümanlar kılmıştır!
Kabardey, Balkar ve Karaçay halkının nasıl değiştiğini görmüyor musunuz? Onlar ki kendilerini Müslüman olarak adlandırıyorlar ve doğdukları günden beri şarabın ve domuz etinin haram olduğunu biliyorlar. Bu insanların utancına ne oldu? Ya insanlıklarına? Dindarlıklarından geriye ne kaldı peki?
Buna rağmen sizin nesliniz onur, büyüklere ve ebeveyne saygı, iffet vb. gibi kavramların mevcut olduğu dönemlere az çok şahit oldunuz, çünkü sizin anne babanız gizli de olsa namaz kılıyorlar ve çocuklarına dindarlık aşılamaya çalışıyorlardı.
Ben bile kızların başörtüsü olmadan dışarıya çıkmalarına utandıkları günleri hatırlıyorum. O günlerde erkekle yalnız görülmek rezalet sayılırdı. Sigara içmek gibi kötü adetlere sahip olan kişiler de bunu büyüklerinden gizlerlerdi, kendi yaşları az olmasa da. Küçük büyüğe saygı gösterirdi, yanlarında yemek yemeğe bile utanırlardı. Bir insanın hayâsı yoksa imanı da yoktur demektir. Ama kâfirler çok çalıştılar, Allah onları zelil kılsın! Bizim etnik Müslümanlarımızın ve Müslüman kadınların hayâsından geriye bir şey kalmadı.
Musa Mukozhev’in (Allah ona rahmet etsin) Cuma hutbelerinden birinde buyurduğu gibi: “Anne babalar kızlarını zinaya gönderiyor, sonra da bunda bir yanlışlık yok, çünkü bu adamı tanıyor diyorlar!”
Subhanallah! Çocuklarının cehennem ehli olmaları için ne de çok çalışıyorlar! Anne babalar çocuklarını kâfirlerin kanunlarınca idare edilen demokrasilerde büyütüyorlar ve bira ve sigara almaları için de harçlık veriyorlar onlara. Sonra da şöyle diyorlar: “Bunu nasılsa yapacak, en azından başkasından istemesin.” Çocuklar anne babalarının huzurunda sigara ve içki içiyorlar ve birlikte müstehcen filmler izliyorlar. Bu ebeveynler sonra da sokaklardaki bu imansızların, utançtan ve vicdandan yoksun acayip yaratıkların nereden çıktığına şaşırıyorlar! Hayır, bu durum hiç şaşırtıcı değil. Bu kâfirlerin açık bir politikasıdır; İslam’ı silmek ve Müslümanları ortadan kaldırmaya çalışmak. Günahkârlığı yaymak istiyorlar ki topraklarımızda küfrün kanunlarını ve şirki hâkim kılabilsinler!
Daha önceden kâfirler tarafından alçaltılmaya ve hakarete uğramaya hiçbir zaman izin vermeyen bu dağ halkı, bugün bir parça domuz eti için kâfir Rusya’nın hizmetçisi olmuş durumda.
Kâfirlerin rejimini kabul etmeyen ve zilletle yaşamayı reddeden ihlâslı Müslümanlar bugün kâfir Rus devletinin vatandaşları olmuşlar ve gönüllüce Hıristiyan bayramlarını kutluyor, paskalya yortusunda şarap içiyorlar.
Bunları benden daha önce defalarca kez işittiniz fakat bir kez daha sizlere söylüyorum ki evimden çıkıp Allah yolunda savaşanlara katılmak istediğimde bunları düşünüyordum. İnşallah beni duyar ve anlarsınız.
Bütün yapmak istediğim şey Allah’ın rızasını elde etmek. Bu mektubu da Allah rızası için yazıyorum, çünkü sizlerin benden yana mutlu olmanızı ve oğlunuzun Allah’ın kelimesini yüceltmek isteyen hizmetçilerinden biri olduğu için gurur duymanızı istiyorum. Düşün bir anne, benden ve diğer mücahitlerden başka gurur duyacağın bir şey var mı?
Bütün çabamız Allah’ın kelimesi yeryüzünde yücelsin diyedir. Allah’ın ayetlerinden ve vaatlerinden daha güzel bir şey olabilir mi? Bizler Allah’ın inayetiyle ülkemiz imansızlıktan temizlensin ve torunlarımız bütün bu kâfir ideolojilerin pisliklerini görmek zorunda kalmadan Allah’ın yasalarıyla yaşayabilsinler diye evlerimizden çıktık!
Sizler bana her zaman başkalarının önüne geçmememi, iyiliği emretmememi ve kötülüğü nehy etmememi istediniz. Çünkü bu durumda işten atılabilirdim, insanlar benden yüz çevirebilir ve bana radikal, vehhabi vs. diyebilirlerdi. Polis kayıtlarına girebilirdim… Fakat dinimizin temeli “emr bil maruf ve nehy anil münker”dir!
Herkes gibi olmak için benim de içki ve sigara içmem, küfretmem, pis şakalar yapmam, zina etmem ve para ve kariyer peşinde koşmam lazım. İyi düşünün, benim de bu zavallı insanlar gibi davranmamı ister miydiniz? Allah onları doğru yola hidayet etsin. Yoksa oğlunuzun amelleri nedeniyle cennetlik olmasını ve Allah yolunda şehitliği elde ederek sevdikleri için şefaat hakkını elde etmesini mi tercih edersiniz?
Bu kirden kurtulmak için başkaları gibi olamam. Ben başkalarına benzemek istemiyorum, ben Müslüman olmak istiyorum! Firdevs cennetlerini istiyorum ben! Bu dünyanın zenginliğini veya kariyeri Allah’ın müminlere vaat ettiği cennete nasıl tercih edeyim?
Allah’ın beni çamurdan kurtararak beni gerçek bir Müslüman kılmakla gösterdiği merhameti nasıl inkâr edeyim? Allah’a and olsun ki İslam içersinde geçirdiğim bir gün cahiliye içindeki yıllardan daha değerlidir, tek bir namaz da bu gezegendeki bütün zenginliklerden!
Hepinizin anlamanızı isterim ki bugün barışçıl Müslüman diye bir şey olamaz, çünkü kâfirler topraklarımızı işgal etti, değerlerimizi değiştirdiler ve şimdi de bizi dinimizden uzaklaştırmak istiyorlar. İslam’da “Git evinde namaz kıl, insanlardan uzak dur ve evinin dışında da kâfirlerin yasalarına göre yaşa” diye bir kabul asla yoktur.
Allah’a hamd olsun ki bizler Müslüman’ız ve Allah’ın kanunları altında yaşamak zorundayız. Dilediğimiz zaman ve mekânda camiye gideriz, sakal bırakırız ve başımızı örteriz. Açıkça marufu emreder münkerden sakındırırız ve Müslümanlardan aşağıda olmayı kabul eden kâfirlerden de cizye alırız. Dinimizle özgür bir şekilde amel edemediğimizdeyse Allah bizi yolunda savaşmaya çağırmaktadır.
O kadının öyküsünü hatırlayın, kurban vermek için saçından ve oğlundan başka bir şeyi yoktu hani! O da saçlarını kesti ve mücahitlere kamçı yapmak için gönderdi, oğlunu da savaşa yolladı! Oğlunun Allah yolunda öldüğünü öğrendiğinde ne kadar da mutlu olmuştu!
Ebu Bekir’in kızı Esma’yı hatırlayın! Yaşlı ve kör bir kadınken oğlundan elbisesindeki zırhını çıkarmasını istemiş ve “Cenneti isteyen biri öyle giyinmez!” demişti. Kendisini Allah yolunda öldürülünceye dek savaşmak için zorlamıştı!
Oğulları kâfirlerle yapılan savaşta şehit olduklarını duyunca sevinen ve “Şüphesiz biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz” diyen anneleri hatırlayın.
Sizler Allah ve Resulü için duyduğunuz sevgiyi oğlunuzun sevgisine tercih etmeli ve benim cihadıma yardım etmelisiniz. Günde beş kez Allah’ın huzurunda durmanıza ve gözyaşı dökmenize rağmen muhtemelen şehid olmam için hiç dua etmemişsinizdir!
İnsanların ne diyecek oluşunun sizin için bu denli önemli oluşu beni üzüyor. Cehalet ve kibir içersinde haktan yüz çevirmeye devam eden kişilerin hem de! Sizin için önemli olan kim, onlar mı yoksa Allah mı?
Bugün akrabalarımız sizden yüz çevirmişler ve zamanında onlara yardım eden ve onları seven sizler için bu çok zor bir durum. Fakat bugün sizlere ihtiyaçları yok ve bu toplumda, işe yaramaz sayılan yaşlı insanları herkes reddetmekte.
Benim için biriktirdiğiniz mallar, prestijli bir meslek sahibi olmam ve bu kirli toplumda saygı göreceğim yüksek standartlı bir hayata sahip olmam için gösterdiğiniz o çabaların hepsi boşa gitti! Uyan artık anne! Bizden daha önce yaşayanlar biriktirdikleri mallardan götürebilmişler mi öteye? Orada toplumdaki yüksek konumlar fayda veriyor mu? Allah’a and olsun ki hayır!
Kâfir politikalarla bize dayatılan yanlış yorumlar hakkında yeterince açık örneklere sahip değil miyiz? Ünlü işadamlarını saraylarını ve zenginliğini hatırlayın. Amellerinden başka bir şey götürebildiler mi ahirete?
Makamı ona yardım etti mi? Cumhurbaşkanı ölmeyecek mi? Nerede hırsızlıkla biriktirdiği onca servet? Muhtemelen sadece ailesine yarayacak. Fakat hayır, Allah huzurunda herkes amellerinin karşılığını alacak ve yaptığı her şeyden sorumlu tutulacak!
Bazılarının
Bütün yaptıkları İslam’a ve Müslümanlara ihanetten ibarettir. Haram para ile cami yaparlar, sonra da altın kubbeli bir kilise. Müslüman bir adam camileri kapatarak kâfir tapınağı yapar mı?
Böyle yapanların bir avantajı var, hala sağlar ve âlemlerin Rabbi’ne tövbe edebilirler.
Ben de sizinle yaşamak ve size bakmak, tarımla uğraşmak ve çocuklara İslam dersi vermek ve Allah’a ibadet ederek barışçıl bir hayat sürdürmek isterdim ama Müslümanların içinde oldukları bu durumda ve topraklarımıza Allah’ın değil de küfrün kanunları hâkimken bunu yapamam.
Ben sizin benden razı olduğunuzu işitecek bir konumda değilim. Hakkınızı helal edin. Eğer bunu Allah’a söylerseniz bu benim için yeterli olacaktır.
Her şey için sizden helallik diliyorum, ama bu yolu seçtiğim için pişman değilim. Bilakis Allah’tan beni Firdevs Cennetlerine sevk edecek bir ödül beklemekteyim . Beni kendi yolunda cihada yönelttiği için Allah’a şükrediyorum! Allah kulları arasından en iyilerini seçer ve onları Müslüman kılar! Müslümanlar arasından da en iyilerini seçer ve onları mücahid yapar! Mücahidlerin en iyileri de şehid olurlar!
“Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz”
Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber!
Muhammed Seyfullah
Bu mektup Kafkasya İslam Emirliği Resmi Sitesi Kavkaz Center'in İngilizce sayfasından Kemal Saral tarafından özetlenerek İsra Haber için çevrilmiştir.
İSRA HABER