Kanas Seriyyesi Emiri Ebu Mikdat’tan Şehid (inşaAllah) Ebu Musab et-Türki’ye Mersiye
“Allah yolunda öldürülen kimseler için “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz, farkında olmazsınız.” Bakara, 154.
“Ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, hiçbir seriyyeden geri kalmaz, hepsine katılırdım. Allah yolunda şehit olmak, sonra diriltilip tekrar şehit olmak yine diriltilip tekrar şehit olmak isterdim.” (Buhârî, Îman, 26; Müslim, İmâre, 103, 107)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rabbleri katında rızıklanmaktadırlar. Allah’ın lütfundan verdiği nimetle sevinçlidirler. Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere de hiç bir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.” (Âl-i İmran, 169 ve 170)
Ebu Musab et-Türki…
Henüz on yedisindeydi yola çıktığında. Ve Allah’ın mümtaz kıldığı beldeye vardı o genç yaşında. Yaşıtları pembe hayaller kurarken o iştirak etmişti mubarek cihada. Allah’ın davasını yüceltmek ve ‘La ilahe illallah’ kelimesini yeryüzüne hakim kılmaktı sahip olduğu tek dava. Hani iltifat etmişti ya Rabb’i ona: “Allah kulları arasında seçkin olanları oraya tahsis eder.” Cesurdu. Temizdi. Seçilmişti. Sözleri ve amelleriyle bu iltifatı haketti. Rabb’ine iman etmiş bir genç yiğitti. Ve kavuşmak için Rabb’ine hergün dua etti.
Üç yıl evvel ilk ameliyesi Hantuman’da Medrese-i Hikme ameliyesi olmuştu. Ve yaralanarak gazi olmuştu. Durmadı Şehid, nerede ameliye varsa oraya koştu. İdlib’de yaralandı, Fua’da yaralandı, Tel Hattab ameliyesinde yaralandı… Her yaralanmasında Türkiye’ye gidip tedavi oldu. Ancak vazgeçmedi, koştu yiğit şehadete koştu.
Her karşılaşmamızda “Yine şehid olamadık be Mikdat abi” diyordu. Hakikaten o, ameliyelerin en ön saflarında koşardı. Şehidliği arayanlardandı. Şehid olmadan bir gün önce yine beraberdik. Ameliye yerinde onunla lawlarımızı değiştirerek hediyeleşip şakalaştık. Bizim gruptan değildi ancak devamlı iletişimde olup koyu bir muhabbetimiz vardı, kardeşimizdi, canımızdı…
İlk ameliyesini yaptığı yerde son ameliyesini yaptı… Hantuman’da Rabb’i onu şehadetle rızıklandırdı. Aradığını buldu sonunda. Onun şehadeti bizi hem sevindirdi hem de kalplerimizi hüzne boğdu. Rabb’im şehadetini kabul buyursun.
“Allah yolunda hicret edip sonra öldürülen yahut ölenleri hiç şüphesiz Allah güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, evet O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Hac, 58)
“Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği)beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb, 23)
“Sizden biriniz, karınca ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar.” (Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 26/1668; Nesâî, Cihâd, 35; İbn-i Mâce, Cihâd, 16)
Not: Kardeşimizin ailesinin şehadetinden haberi olmadığından dolayı resmi buzlamak zorunda kaldık. Allah’tan ailesine sabır ve sebat vermesini diliyoruz.
El Mukaveme Medya
“Allah yolunda öldürülen kimseler için “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz, farkında olmazsınız.” Bakara, 154.
“Ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, hiçbir seriyyeden geri kalmaz, hepsine katılırdım. Allah yolunda şehit olmak, sonra diriltilip tekrar şehit olmak yine diriltilip tekrar şehit olmak isterdim.” (Buhârî, Îman, 26; Müslim, İmâre, 103, 107)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rabbleri katında rızıklanmaktadırlar. Allah’ın lütfundan verdiği nimetle sevinçlidirler. Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere de hiç bir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.” (Âl-i İmran, 169 ve 170)
Ebu Musab et-Türki…
Henüz on yedisindeydi yola çıktığında. Ve Allah’ın mümtaz kıldığı beldeye vardı o genç yaşında. Yaşıtları pembe hayaller kurarken o iştirak etmişti mubarek cihada. Allah’ın davasını yüceltmek ve ‘La ilahe illallah’ kelimesini yeryüzüne hakim kılmaktı sahip olduğu tek dava. Hani iltifat etmişti ya Rabb’i ona: “Allah kulları arasında seçkin olanları oraya tahsis eder.” Cesurdu. Temizdi. Seçilmişti. Sözleri ve amelleriyle bu iltifatı haketti. Rabb’ine iman etmiş bir genç yiğitti. Ve kavuşmak için Rabb’ine hergün dua etti.
Üç yıl evvel ilk ameliyesi Hantuman’da Medrese-i Hikme ameliyesi olmuştu. Ve yaralanarak gazi olmuştu. Durmadı Şehid, nerede ameliye varsa oraya koştu. İdlib’de yaralandı, Fua’da yaralandı, Tel Hattab ameliyesinde yaralandı… Her yaralanmasında Türkiye’ye gidip tedavi oldu. Ancak vazgeçmedi, koştu yiğit şehadete koştu.
Her karşılaşmamızda “Yine şehid olamadık be Mikdat abi” diyordu. Hakikaten o, ameliyelerin en ön saflarında koşardı. Şehidliği arayanlardandı. Şehid olmadan bir gün önce yine beraberdik. Ameliye yerinde onunla lawlarımızı değiştirerek hediyeleşip şakalaştık. Bizim gruptan değildi ancak devamlı iletişimde olup koyu bir muhabbetimiz vardı, kardeşimizdi, canımızdı…
İlk ameliyesini yaptığı yerde son ameliyesini yaptı… Hantuman’da Rabb’i onu şehadetle rızıklandırdı. Aradığını buldu sonunda. Onun şehadeti bizi hem sevindirdi hem de kalplerimizi hüzne boğdu. Rabb’im şehadetini kabul buyursun.
“Allah yolunda hicret edip sonra öldürülen yahut ölenleri hiç şüphesiz Allah güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, evet O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Hac, 58)
“Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği)beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb, 23)
“Sizden biriniz, karınca ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar.” (Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 26/1668; Nesâî, Cihâd, 35; İbn-i Mâce, Cihâd, 16)
Not: Kardeşimizin ailesinin şehadetinden haberi olmadığından dolayı resmi buzlamak zorunda kaldık. Allah’tan ailesine sabır ve sebat vermesini diliyoruz.
El Mukaveme Medya
Moderatör tarafında düzenlendi: