"Kara Fatma" Diyorlar.
•Ehl-i küfrün müslümanlarî karalama yöntemlerinden biri de "KARA" kelimesini kullanmalarıdır.
Kafirler "kara" kelimesini kullanmak suretiyle bir kaç yönden müsîümanlara saldırmış oluyorlar; Kara Cum'a, kara sakal, kara çarşaf... gibi ifadelerle İsîâmi değerlere saldırmayı küfürlerinin marifeti sayıyorlar.
Cum'amiza kara, sakalımıza kara, örtümüze kara, Ki-tab'ımıza kara diyen bu kara kaîb'ii mahluklara karşı çok dikkatli olmak müslümanm firaseti gereğidir. Aksi halde şerlerinden kurtulmak son derece zordur.
Küfrün tuzağına düşmemek lazım. Ama ne yazık ki, cehalet içinde bırakılan müslümanların küfrün emellerine âlet olmaları son derece üzücüdür. Çünkü saldırıların hiçbirisi tesadüfi değil hepisi planlı programlıdır.
Kim iddia edebilir, siyah bir böceğe, Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma'nın isminin verilip "Kara Fatma" denilmesinin tesadüfi olduğunu? Ve yine kim iddia edebilir, bir Çeşit sebze cinsine Peygamberimizin hanımı, mü'rninlerin annesi Hz. Aişe validemizin isminin verilip, o sebzeye "Ayşe Kadın Fasulye" denilmesinin tesadüfi olduğunu?
Müslümanlar nazarında çok mübarek olan üç aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarından ikincisine "İnek Şaban", Ramazan ayına da "Ramazan eğlenceleri" demekle, mübarek aylarımızı eğlenceleştiren zihniyetin masum olduğuna siz inanıyor musunuz? Bilin ki, bütün bunlar planlanmış, programlanmış sinsice çalışmaların ürününden başka bir şey değildir.
Bu yakıştırmaların bir sebebi de, küfrün isimlerimiz üzerindeki hegomonyasım sürdürme gayretidir. Bunlar Hz. Aişe'yi, Hz. Fatıma'yı, Hz. Muhammed'i, Hz. Aliyi, Hz. Fatıma'yı, Hz. Ömer'i unutturacaklar. Şaban ve Ramazan aylarının faziletini unutturacaklar. Bunların taşıdığı ruhu unutturacaklar. Sonra da müslümanlarî kendilerine köle haliiıe getirecekler. Bu zalimlerin hedefi bu. Çok uyanık olmaya, herşeyi çok iyi hesap etmeye mecbu-
ruz.
Üzülerek ifade edelim: Geneli itibariyle müslümanlar-da bu uyanıklığı göremiyoruz. Küfrün ekmeğine yağ süren nice gafil müslümanlar ehî-î insafın yüreğinden kan damlatıyorlar.'Meşhur hikayedir bilirsiniz: Ormandaki ağaca demişler ki: Nedir bu sıkıntın, kesilmek mi seni üzüyor? Ağaç, yok yok beni gamlandıran kesilmem falan değil, beni üzen, beni kesecek olan baltanın sapının benden oluşudur, diye cevap vermiş.
Gerçekten de öyle, Küfür tabiatının gereğini yapacaktır. Bu onun tıynetinin icabıdır. Peki müslümanım diyenlere ne oluyor ki, küfrün kâfirliğini kolaylaştırıyorlar.
Hele şu "hoca kılıklı" sahtekâra bakın siz. Bir mesele karşısında komiklik olsun diye ve Kur'an-ı Kerim'i kastederek:
-.Hele şu "Kara kaplı Kitap" ne diyor diye, Kur'an ile alay etmesi, Kur'an-ı karalaması kâfirin karalamasından kat kat daha tehlikelidir. Bunların şerrinden de Allah'a sığınırız. Cenab-ı Hakk bunların şerrinden müslümanlarî korusun ve kurtarsın.
Hâsılı, yerli ve yabancı düşmanların İslâm'ı karalama yarışı büyük bir hızla devam etmektedir. Böyle bir ortamda müslüman, küfrün bu yarışına ne derece engel olabilmektedir; bunu düşünmelidir. Düşünmezse bu yarışın ortasında cahili bir yaşantı içinde kalakalır. O zaman kâfir ile "müslümamm" diyenin ne farkı olur? Eabb'ımız bizleri düşüncesizlikten ve düşüncesizliğin tehlikelerinden korusun ve kurtarsın.....
•Ehl-i küfrün müslümanlarî karalama yöntemlerinden biri de "KARA" kelimesini kullanmalarıdır.
Kafirler "kara" kelimesini kullanmak suretiyle bir kaç yönden müsîümanlara saldırmış oluyorlar; Kara Cum'a, kara sakal, kara çarşaf... gibi ifadelerle İsîâmi değerlere saldırmayı küfürlerinin marifeti sayıyorlar.
Cum'amiza kara, sakalımıza kara, örtümüze kara, Ki-tab'ımıza kara diyen bu kara kaîb'ii mahluklara karşı çok dikkatli olmak müslümanm firaseti gereğidir. Aksi halde şerlerinden kurtulmak son derece zordur.
Küfrün tuzağına düşmemek lazım. Ama ne yazık ki, cehalet içinde bırakılan müslümanların küfrün emellerine âlet olmaları son derece üzücüdür. Çünkü saldırıların hiçbirisi tesadüfi değil hepisi planlı programlıdır.
Kim iddia edebilir, siyah bir böceğe, Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma'nın isminin verilip "Kara Fatma" denilmesinin tesadüfi olduğunu? Ve yine kim iddia edebilir, bir Çeşit sebze cinsine Peygamberimizin hanımı, mü'rninlerin annesi Hz. Aişe validemizin isminin verilip, o sebzeye "Ayşe Kadın Fasulye" denilmesinin tesadüfi olduğunu?
Müslümanlar nazarında çok mübarek olan üç aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarından ikincisine "İnek Şaban", Ramazan ayına da "Ramazan eğlenceleri" demekle, mübarek aylarımızı eğlenceleştiren zihniyetin masum olduğuna siz inanıyor musunuz? Bilin ki, bütün bunlar planlanmış, programlanmış sinsice çalışmaların ürününden başka bir şey değildir.
Bu yakıştırmaların bir sebebi de, küfrün isimlerimiz üzerindeki hegomonyasım sürdürme gayretidir. Bunlar Hz. Aişe'yi, Hz. Fatıma'yı, Hz. Muhammed'i, Hz. Aliyi, Hz. Fatıma'yı, Hz. Ömer'i unutturacaklar. Şaban ve Ramazan aylarının faziletini unutturacaklar. Bunların taşıdığı ruhu unutturacaklar. Sonra da müslümanlarî kendilerine köle haliiıe getirecekler. Bu zalimlerin hedefi bu. Çok uyanık olmaya, herşeyi çok iyi hesap etmeye mecbu-
ruz.
Üzülerek ifade edelim: Geneli itibariyle müslümanlar-da bu uyanıklığı göremiyoruz. Küfrün ekmeğine yağ süren nice gafil müslümanlar ehî-î insafın yüreğinden kan damlatıyorlar.'Meşhur hikayedir bilirsiniz: Ormandaki ağaca demişler ki: Nedir bu sıkıntın, kesilmek mi seni üzüyor? Ağaç, yok yok beni gamlandıran kesilmem falan değil, beni üzen, beni kesecek olan baltanın sapının benden oluşudur, diye cevap vermiş.
Gerçekten de öyle, Küfür tabiatının gereğini yapacaktır. Bu onun tıynetinin icabıdır. Peki müslümanım diyenlere ne oluyor ki, küfrün kâfirliğini kolaylaştırıyorlar.
Hele şu "hoca kılıklı" sahtekâra bakın siz. Bir mesele karşısında komiklik olsun diye ve Kur'an-ı Kerim'i kastederek:
-.Hele şu "Kara kaplı Kitap" ne diyor diye, Kur'an ile alay etmesi, Kur'an-ı karalaması kâfirin karalamasından kat kat daha tehlikelidir. Bunların şerrinden de Allah'a sığınırız. Cenab-ı Hakk bunların şerrinden müslümanlarî korusun ve kurtarsın.
Hâsılı, yerli ve yabancı düşmanların İslâm'ı karalama yarışı büyük bir hızla devam etmektedir. Böyle bir ortamda müslüman, küfrün bu yarışına ne derece engel olabilmektedir; bunu düşünmelidir. Düşünmezse bu yarışın ortasında cahili bir yaşantı içinde kalakalır. O zaman kâfir ile "müslümamm" diyenin ne farkı olur? Eabb'ımız bizleri düşüncesizlikten ve düşüncesizliğin tehlikelerinden korusun ve kurtarsın.....