Süheyl Sapan
İslamiyet insanlardan Cenab-i Allah'a karsi kulluk görevlerini yerine getirmelerini yaradilisin gayesi olarak emretmis, bu amaca ulasmak için de onlari gerekli duyularla donatmistir. Bu duyular belirtilen amaca yönelik hayata geçirildiginde, insanlarin Dünya ve Ahiret saadeti teminat altina alinmis olur. Iste bu saadetin saglanmasi için de aklin gönül üzerinde hükümranlik kazanmasi ve olusacak içgüdülerin akil süzgecinden geçirilmesi gerekir. Bu baglamda nefsani duygulardan karamsarligin insan hayati üzerindeki menfi etkilerine deginmek üzere Kuran-i Kerim'in bu kavram hakkinda verdigi örneklere bir göz atalim.
Kuran-i Kerim'in bir çok suresinde karamsarligin kötü bir sifat olup müslümanlara yakismadigini cenab-i Allah söyle açiklamaktadir:
"Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kafirler toplulugundan baskasi Allah'in rahmetinden ümit kesmez." Yusuf 87
"Ey iman edenler! Kendilerine Allah'in gazap ettigi bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kafirlerin kabirdekilerden (onlarin dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmislerdir." Mümtehine 13
"Insan hayir (iyilik) istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizlige düser, üzülüverir." Fussilet 49
Bu karamsarlik doruk noktasina ulasip, insanoglunun keder ve üzüntü içinde kivrandigi ve tüm kapilarin kapali oldugu bir durumda kurtulus yine Cenab-i Allah'a yönelmektedir:
"De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi asan kullarim! Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahlari bagislar. Süphesiz ki O, çok bagislayan, çok esirgeyendir." Zümer 53
Bu baglamda kudsi bir hadiste de peygamber efendimiz (s.a.v.) söyle buyurur:
"Ey ademoglu! Yeryüzü kadar hata islesen bana sirk kosmadigin takdirde tövbe edip bana yönelsen yeryüzü kadar sana sevap yazarim." Ibn-i Mace, Adab 58, no: 3866
Yine baska bir hadis-i serifte söyle buyuruyor:
Kafirler Cenab-i Allah'in ne kadar rahmet sahibi oldugunu bilselerdi cennetinden hiç kimse ümit kesmezdi. Müslim, Tevbe
Müslümanin hayatinda karamsarlik duygusunun hiç bir yeri yoktur. Zira islamiyet, Allah'in rizasini gözettigi takdirde müslümanin sürekli ibadette oldugunu vurgular. Nitekim peygamber efendimiz söyle buyuruyor:
Müslümanin isi hayret vericidir. Onun tüm isleri hayirdir. Kendisine bir iyilik dokundugunda (sevindiginde) sükreder, bu onun için hayirdir. Basina bir felaket geldiginde sabreder, bu da onun için hayirdir. Ve bu yalnizca müslümana hasdir. Müslim Zühd 13
Buradan hareketle ve is böyle olunca çesitli psikolojik ve fiziksel hastaliklara yol açan karamsarligin müslüman toplulugundan söküp atilmasi, yasadigimiz su zamanda müslümanlar için yapilacak en iyi islerden oldugu gibi islam aleminde hüküm sürmekte olan kadercilik zihniyetinin de iflasina kapi aramalidir. Zira Cenab-i Allah'a karsi beslenen güven duygusu, müslümanin girisken, hareketli ve çaliskan olmasina münafi olmadigi gibi, ilk etapta istenilen sifat ve özelliklere haiz olmadigi görülen herhangi bir is veya faaliyetin yapilmasindan da geri kalinmamalidir. Nitekim bir çogumuzun kendi arzu ve istegi dogrultusunda olmadigi halde herhangi bir memuriyet veya is hayatina atilmasindan belirli bir süre geçtikten sonra bu ise girdigine sükrettigini, kendisi için bu meslegin daha hayirli oldugunu müsahade ediyoruz. Bu da Cenab-i Allah'a karsi beslenen güven ve teslimiyetin bariz bir örnegidir.
Insan üzerinde çok büyük etkisi olan karamsarlik, ümitsizlik, kötümserlik veya bedbinlik, her seyin kötüye yorulmasi, iyi bir gelismeden ümidin kesilmesi, dar bir çerçeve icinde hayata bakis olarak tarif edilebilir. Bu duygunun olusup gelismesinde aile ve çevrenin önemli etkisi oldugu gibi, sahsi hayat felsefesi olarak seçtigi ideolojinin etkisi daha fazladir. Zira ahiret inancindan yoksun bir görüsle ona inanan bir görüs arasinda büyük bir fark vardir. Ilki, hayatin yalnizca maddi olusu inancina karsin, digeri hayatin daha genis olduguna, madde ve mana alemini kapsadigina, dirildikten sonra hesaba çekilecegine ve bundan dolayi da hayatina Cenab-i Allah'in emrettigi sekilde bir çeki düzen vermesi gerektigine inanir. O bütün bunlari yaparken de büyük bir teslimiyet içinde, önce kendi nefsine daha sonra da insanlara faydali olmayi düsünür.
Iste bu iki hayat bakisini, Kur'an-i Kerim'in su ayeti çok güzel bir sekilde açiklamaktadir: "Allah kimi dogru yola iletmek isterse onun kalbini Islama açar, kimi de saptirmak isterse göge çikiyormus gibi kalbini iyice daraltir." En'am 125
Ferdin güven duygusunu tahrib eden, canliligini ortadan kaldiran, onu dar bir dünyada yasamaya mahkum eden ve baskalarina hep süphe ile bakmaya yönelten karamsarlik, psikolojik açidan etkili oldugu gibi, fiziksel açidan da insanin sagligina büyük tahribatlar verebilmektedir. Bu duygu, çesitli hastaliklarin olusmasinda önemli derecede rol oynayabilmektedir. Kalbin hizli atmasi, yüz burusmasi, tansiyon düsüklügü, istahsizlik ve ondan ileri gelen karacigerin görevlerini yerine getirmemesinde, seker hastaliginin olusmasinda önemli bir faktör oldugu bildirilen bu karamsarlik, ferdin keder ve üzüntüler içinde garkolmasinda ve bu kederden dolayi olusacak daha baska hastaliklara da yol açabilmektedir. (Islamiyet ve Tib arasinda Karamsarlik, Liva el-Islam Dergisi, Kahire, sayi 3, zülkade 1377/ 1958 ss. 168-171). Bütün bu hastaliklarin olusmasinin da ardindan ferd, Cenab-i Allah'a karsi olan güven ve teslimiyet duygusunu da kaybeder. Zira herhangi bir musibetle karsi karsiya kalan müslümana layik hareket, "De ki, Allah'in bizim için yazdigindan baskasi bize asla erismez. Onun için müminler yalniz Allah'a dayanip güvensinler." Tevbe 51
Bu karamsarlik duygusunun atilmasi için Islamiyetin öngördügü reçete "(Bunlar) Iman edenler ve gönülleri Allah'in zikriyle sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'i anmakla huzur bulur." Ra'd 28. "Gevseklik göstermeyin, üzüntüye kapilmayin. Eger inanmissaniz üstün gelecek olan sizsiniz." Al-i Imran 139. Peygamber efendimiz de dualarinda Cenab-i Allah'a yönelerek söyle derdi: Ey Rabbim keder ve hüzünden sana siginirim.
Iste buradan hareketle müslümanin karamsarlik duygusundan kurtulmasi için asagidakileri sürekli gözönüne almasinda fayda görüyoruz:
Müslümanin basina gelecek iyilik ve musibetlerden kendisi için hayir vardir. Onun için sabretmeli, müslümana yakisacak bir sekilde basina gelen musibetten kurtulmanin veya bu musibeti hafifletmenin çarelerini arastirabilmelidir.
Karamsarligin, Cenab-i Allah'a karsi beslenen güven duygusuna münafi olmasi hasebiyle, amellerin bosa çikma tehlikesi göz önüne alinmalidir.
Karamsarligin yukarida özetle deginilen zararlari göz önüne alinmali, mümkün mertebe sahsi ve toplumsal hayattan sökülüp atilmasinin çareleri arastirilmakla beraber, bunun tatbikatini kendi nefsinde yapabilmeli.
Karamsar çevrelerden uzaklasamiyacaksa, bu çevrelerin karamsarlik duygusundan kurtulmasi için gerekli faaliyetten uzak durmamali.
Kiyametin alametlerinden olan güvensizligin yayginlastigi bu günlerde, fiil ve hareketleriyle müslümanlara yakisacak sekilde gerekli güven duygusunu baskalarina verebilmeli, bu duygunun yayginlasmasi için elinden geleni yapabilmeli.
Bütün bunlardan en önemlisi ise adi geçen bu kötü duygudan kurtulmak için, nefsinde en ufak bir bezginlik veya bedbinlik hissederse insan, hemen Cenab-i Allah'a yönelmeli, tam bir teslimiyet içinde iki rekat namaz kilip gerekli güven duygusuna erisebilmelidir.
Kaynak: Anadolu dergisi, Volume 7, No 1, 1997