Çevremizdeki Müslümanlara şöyle bir soru yöneltsek: Kuran'ı kerimden bir ayet söyler misiniz?
Muhtemelen ağırlıklı olarak şöyle cevapla karşılaşırız: “MÜ’MİNLER KARDEŞTİR”
Aynı kişilere tekrar bir soru soracak olursak; Söyler misiniz kardeşlik nedir?
Ya çok farklı cevaplarla ve ya derin bir sessizlikle karşı karşıya kalırız.
Bu iki sorunun gözler önüne serdiği gerçek şudur: Mü’minlerin kardeş olduğu mü’minler tarafından biliniyor, fakat kardeşlik nedir bilinmiyor. Bu durum bizi bir kardeşlik krizine maruz kılıyor. Söylemde parolaya dönüşen ayetin pratik hayatta karşılığı nedir, bunu görmek gerekiyor. Kardeşliğe yaklaşım tarzımız... Ne anlıyoruz? Bizim için ne ifade ediyor? Kardeşliğe nereden bakıyoruz? Kalkış noktamız nedir? Bu soruların kaynaklardaki karşılığı ile realitemizdeki cevaba tekabül ediyor mu, etmiyor mu? Netleşmesi lazım. Kardeşlik ayetlerinin hafızalardan yüreklere, yüreklerden yürürlüğe taşınması mümkün olabilecek mi? İşte bu ve benzeri sorular ile kardeşliğe yol bulmak istiyoruz...
'Kardeşlik' denilince hemen zihnimizde bir dizi soru sıralanıyor. 'Kardeş' bizce ne demek? Ne anlıyoruz? Gerçi kolayca telaffuz edilebilen iki hecelik kelime... İçini nasıl dolduruyoruz? Bu kavramın doğurduğu hukuki, siyasi, sosyal, dünyevi ve uhrevi sonuçlarının bilincinde miyiz? Eğer birine kardeş diyorsak, kardeş biliyorsak, nasıl bir sorumluluk altına girdiğimizi de bilmemiz gerekecek... Ne tür taahhütler içeriyor? Yükümlülüklerini yerine getirmeme durumunda nasıl bir akıbete duçar olunur? Kardeşlik çemberimizin çapı nedir? İşte bu ve benzeri soruların cevabını arıyor...
Kardeş iken kardeş saymadıklarımız, kardeş değilken hümanist mülahazalar ile kardeş saydıklarımız... Bu bir yana kardeş kabul ettiklerimizi nereye oturtuyoruz? Kardeşlik anlayışımız kimleri kapsıyor? Hangi kıstaslara göre? Kardeşlik için belirlediğimiz çerçevenin sıhhatinden emin miyiz? Kardeşlik yelpazemizin boyutlarını belirleyen faktörlerin meşruiyetini gönül rahatlığı içinde söyleyebilecek durumda mıyız?
Kardeşlik kriterlerini yorumlamadaki keyfilik ve sathiliğimizin nice kardeş kıyımına sebebiyet verdiğini gördükten sonra, ne kadar ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır...
Rabbimizin nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. O bizi kardeşlik ile de nimetlendirdi. Kardeşlikle rızıklandık. Husumetin yerini uhuvvet aldı.
Ülfet, nefretin önüne geçti. Muhabbet adavete galebe çaldı...
İhsan-ı ilahi...
Rahmet-i rahman olan kardeşlik...
Lütfü sübhani olan kardeşlik...
Öyle muazzam bir nimet ki, yeryüzünün tüm imkânlarını devreye koymakla kazanılamayacak bir nimet...
‘Ve gönülleri sevgiyle birleştirendir. Sen yeryüzünde olan her şeyi toptan harcasaydın yine de kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah aralarını bulup kalplerini kaynaştırdı. Çünkü O Azizdir, Hâkimdir.' (Enfal-63)
Yani dünyaya bedel bir nimet...
Bu nimetin hazzını başka bir şeyle temin etmek mümkün değil... Ne malla, ne de makamla...
Nifak, şikak, fitne, fesat illetlerinin şifası olan nimet...
Şimdi Rabbimizin bu nimeti tanımlamasına bakalım:
'Hepiniz toptan Allah'ın ipine sarılın, parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini de hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz, O,kalplerinizi birleştirmişti de O'nun nimetiyle kardeş olmuştunuz. Ve yine siz ateşten çukurun kenarındayken oradan da sizi O kurtardı. İşte Allah hidayet bulasınız diye, size ayetlerini böylece apaçık bildiriyor'(Al-i İmran-103)
Şirkin her türlüsünden arınıp, tevhid akidesini kabullendik. Böylece yalnızca Allah'a kul olduk. İslam, Allah'ın kullarını kardeş kıldı. Ve biz bu kardeşlik ile kuvvet bulduk. Kulluk, kardeşlik ile tamamlandı. Aksi takdirde uhuvvetsiz ubudiyetsiz eksik kalacaktı.
İbadetlerimiz kardeşçe bir hayata çağrı yapıyor. Amellerimiz kardeşliği öngörüyor. İbadetlerle oluşan ve olgunlaşan kardeşlik... Ruhunu ubudiyetten alan uhuvvet... Kulluk ve kardeşlik iç içe... Allah'a karşı kulluğun, mü’minler arası kardeşliğin arz ettiği bütünlük, İslam'ın bütünlüğünün içinde önemli bir yer tutar. Kulluk bilinci, kardeşlik bilinci olarak yansımıyorsa orada problemli bir kulluk söz konusudur. Kul kardeşler ve kardeş kullar ayrılmazlığı altı çizilmesi gereken bir gerçektir. Kardeşlik ibadet bilinci ile yaşanacak...
İslam’ın hangi şartı, farizası, emri ele alınırsa kardeşlik boyutunun, kardeşlik temasının işlendiğini görmek mümkün... İbadetlerimizi kardeşlik bağlantılı tefekkür ettiğimizde önemli mesajlar alacağımız muhakkak... İbadetlerin hikmetlerinden biri de kardeşliği canlı ve dinamik kılmaktır.
İslam, bağlılarını belli bir bilinçle hayata hazırlar. Bu bilinçlendirme tevhidle başlar, takva ile olgunlaşıp, kardeşli ile somutlaşır. Yeryüzünde 'halifelik' ve 'şahitlik' ahdi ile sorumluluk taşıyanlar, bu sorumluluğu kardeşlik gerçeği üzerinde temellendirirler. Kardeşlik kusurlu olunca, müşterek kulluğa geçişin sağlıklı gelişimi kardeşlik bilincinin düzeyine bağlıdır.
Kardeşlik bilinci, İslami bir zorunluluktur.
Kardeşli bilinci, seviyeli bir İslam toplumunun gerek şartıdır.
Kardeşlik bilinci, bütünleşme, 'birlikte varolmak' bilincidir.
Kardeşlik bilinci, ortak değerlerde buluşup, ortak hedefle kararlı yürüyüştür. Bu bilinç, kardeşlik ortak paydasında hayatı yeniden anlamlandırmaktır. Kardeşlik bilinci olmadan, cemaat oluşmaz... Kardeşlik bilinci, iman bilincinin pratik ifadesinden başka bir şey değildir...
Kardeşlik bilinci 'ben'in, 'biz'e dönüşümüdür... Nefsaniyetten kardeşlik hamiyetine evrimdir... Bireyselleşmenin doyumsuzluğundan, kardeşliğin itminanına nailiyettir... Yalnız 'kendi için' olmaktan öte 'başkaları için de' olabilmektir.
Kardeşlik bilinci, kardeşlikte 'mahviyet'tir... 'mahviyet' içinde 'mazhariyet'tir. Kardeşlikte var olmak. Kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme ve ruhsuzlaştırma operasyonlarına karşı kardeşlikte 'kendini bulmak'tır. Yatağını arayan ırmak misali, kardeşlik yatağına doğru akmak... Uhuvvet havzasında bütünleşmek...
Bu bilinç; akide bağının kan, gen, renk ve toprak bağlarının önüne geçmesidir... Tasnifin, tanımın iman çıkışlı olması anlamına gelir. Antropolojik yaklaşımlara Müslümanca bir yanıttır... Sığ, bencil, çarpık bir dünyadan, erdemli, seviyeli bir değişim özlemidir... Muhabbet ve husumetin Rabbani mahreçli olmasıdır...
Kardeşlik bilinci, toplumsal açılmada yön... Yön bulmada ise pusuladır...
İslam yaşanmak içindir... İslam'ın hayat bulması Müslümanların yaşama düzeyi ile ilgilidir… Müslümanlar İslam'la, İslam da Müslümanlarla yaşar...
Sağlıklı ve seviyeli bir İslam toplumu, yaşanan İslam’ın ifadesidir.
İslam'ın öngördüğü 'toplum' bir 'kardeş toplum'dur. Bu toplumu tehdit eden tehlikeleri gördükten sonra kardeşliği, yaşatmak sorumluluğu ile karşı karşıyayız.
BİZİ KARDEŞSİZ BIRAKMA ALLAH'IM!
BİZİ KARDEŞ KILAN RABBİM! KARDEŞLİĞİMİZE RUH VER!
Ramazan Kayan
Muhtemelen ağırlıklı olarak şöyle cevapla karşılaşırız: “MÜ’MİNLER KARDEŞTİR”
Aynı kişilere tekrar bir soru soracak olursak; Söyler misiniz kardeşlik nedir?
Ya çok farklı cevaplarla ve ya derin bir sessizlikle karşı karşıya kalırız.
Bu iki sorunun gözler önüne serdiği gerçek şudur: Mü’minlerin kardeş olduğu mü’minler tarafından biliniyor, fakat kardeşlik nedir bilinmiyor. Bu durum bizi bir kardeşlik krizine maruz kılıyor. Söylemde parolaya dönüşen ayetin pratik hayatta karşılığı nedir, bunu görmek gerekiyor. Kardeşliğe yaklaşım tarzımız... Ne anlıyoruz? Bizim için ne ifade ediyor? Kardeşliğe nereden bakıyoruz? Kalkış noktamız nedir? Bu soruların kaynaklardaki karşılığı ile realitemizdeki cevaba tekabül ediyor mu, etmiyor mu? Netleşmesi lazım. Kardeşlik ayetlerinin hafızalardan yüreklere, yüreklerden yürürlüğe taşınması mümkün olabilecek mi? İşte bu ve benzeri sorular ile kardeşliğe yol bulmak istiyoruz...
'Kardeşlik' denilince hemen zihnimizde bir dizi soru sıralanıyor. 'Kardeş' bizce ne demek? Ne anlıyoruz? Gerçi kolayca telaffuz edilebilen iki hecelik kelime... İçini nasıl dolduruyoruz? Bu kavramın doğurduğu hukuki, siyasi, sosyal, dünyevi ve uhrevi sonuçlarının bilincinde miyiz? Eğer birine kardeş diyorsak, kardeş biliyorsak, nasıl bir sorumluluk altına girdiğimizi de bilmemiz gerekecek... Ne tür taahhütler içeriyor? Yükümlülüklerini yerine getirmeme durumunda nasıl bir akıbete duçar olunur? Kardeşlik çemberimizin çapı nedir? İşte bu ve benzeri soruların cevabını arıyor...
Kardeş iken kardeş saymadıklarımız, kardeş değilken hümanist mülahazalar ile kardeş saydıklarımız... Bu bir yana kardeş kabul ettiklerimizi nereye oturtuyoruz? Kardeşlik anlayışımız kimleri kapsıyor? Hangi kıstaslara göre? Kardeşlik için belirlediğimiz çerçevenin sıhhatinden emin miyiz? Kardeşlik yelpazemizin boyutlarını belirleyen faktörlerin meşruiyetini gönül rahatlığı içinde söyleyebilecek durumda mıyız?
Kardeşlik kriterlerini yorumlamadaki keyfilik ve sathiliğimizin nice kardeş kıyımına sebebiyet verdiğini gördükten sonra, ne kadar ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır...
Rabbimizin nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. O bizi kardeşlik ile de nimetlendirdi. Kardeşlikle rızıklandık. Husumetin yerini uhuvvet aldı.
Ülfet, nefretin önüne geçti. Muhabbet adavete galebe çaldı...
İhsan-ı ilahi...
Rahmet-i rahman olan kardeşlik...
Lütfü sübhani olan kardeşlik...
Öyle muazzam bir nimet ki, yeryüzünün tüm imkânlarını devreye koymakla kazanılamayacak bir nimet...
‘Ve gönülleri sevgiyle birleştirendir. Sen yeryüzünde olan her şeyi toptan harcasaydın yine de kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah aralarını bulup kalplerini kaynaştırdı. Çünkü O Azizdir, Hâkimdir.' (Enfal-63)
Yani dünyaya bedel bir nimet...
Bu nimetin hazzını başka bir şeyle temin etmek mümkün değil... Ne malla, ne de makamla...
Nifak, şikak, fitne, fesat illetlerinin şifası olan nimet...
Şimdi Rabbimizin bu nimeti tanımlamasına bakalım:
'Hepiniz toptan Allah'ın ipine sarılın, parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini de hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz, O,kalplerinizi birleştirmişti de O'nun nimetiyle kardeş olmuştunuz. Ve yine siz ateşten çukurun kenarındayken oradan da sizi O kurtardı. İşte Allah hidayet bulasınız diye, size ayetlerini böylece apaçık bildiriyor'(Al-i İmran-103)
Şirkin her türlüsünden arınıp, tevhid akidesini kabullendik. Böylece yalnızca Allah'a kul olduk. İslam, Allah'ın kullarını kardeş kıldı. Ve biz bu kardeşlik ile kuvvet bulduk. Kulluk, kardeşlik ile tamamlandı. Aksi takdirde uhuvvetsiz ubudiyetsiz eksik kalacaktı.
İbadetlerimiz kardeşçe bir hayata çağrı yapıyor. Amellerimiz kardeşliği öngörüyor. İbadetlerle oluşan ve olgunlaşan kardeşlik... Ruhunu ubudiyetten alan uhuvvet... Kulluk ve kardeşlik iç içe... Allah'a karşı kulluğun, mü’minler arası kardeşliğin arz ettiği bütünlük, İslam'ın bütünlüğünün içinde önemli bir yer tutar. Kulluk bilinci, kardeşlik bilinci olarak yansımıyorsa orada problemli bir kulluk söz konusudur. Kul kardeşler ve kardeş kullar ayrılmazlığı altı çizilmesi gereken bir gerçektir. Kardeşlik ibadet bilinci ile yaşanacak...
İslam’ın hangi şartı, farizası, emri ele alınırsa kardeşlik boyutunun, kardeşlik temasının işlendiğini görmek mümkün... İbadetlerimizi kardeşlik bağlantılı tefekkür ettiğimizde önemli mesajlar alacağımız muhakkak... İbadetlerin hikmetlerinden biri de kardeşliği canlı ve dinamik kılmaktır.
İslam, bağlılarını belli bir bilinçle hayata hazırlar. Bu bilinçlendirme tevhidle başlar, takva ile olgunlaşıp, kardeşli ile somutlaşır. Yeryüzünde 'halifelik' ve 'şahitlik' ahdi ile sorumluluk taşıyanlar, bu sorumluluğu kardeşlik gerçeği üzerinde temellendirirler. Kardeşlik kusurlu olunca, müşterek kulluğa geçişin sağlıklı gelişimi kardeşlik bilincinin düzeyine bağlıdır.
Kardeşlik bilinci, İslami bir zorunluluktur.
Kardeşli bilinci, seviyeli bir İslam toplumunun gerek şartıdır.
Kardeşlik bilinci, bütünleşme, 'birlikte varolmak' bilincidir.
Kardeşlik bilinci, ortak değerlerde buluşup, ortak hedefle kararlı yürüyüştür. Bu bilinç, kardeşlik ortak paydasında hayatı yeniden anlamlandırmaktır. Kardeşlik bilinci olmadan, cemaat oluşmaz... Kardeşlik bilinci, iman bilincinin pratik ifadesinden başka bir şey değildir...
Kardeşlik bilinci 'ben'in, 'biz'e dönüşümüdür... Nefsaniyetten kardeşlik hamiyetine evrimdir... Bireyselleşmenin doyumsuzluğundan, kardeşliğin itminanına nailiyettir... Yalnız 'kendi için' olmaktan öte 'başkaları için de' olabilmektir.
Kardeşlik bilinci, kardeşlikte 'mahviyet'tir... 'mahviyet' içinde 'mazhariyet'tir. Kardeşlikte var olmak. Kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme ve ruhsuzlaştırma operasyonlarına karşı kardeşlikte 'kendini bulmak'tır. Yatağını arayan ırmak misali, kardeşlik yatağına doğru akmak... Uhuvvet havzasında bütünleşmek...
Bu bilinç; akide bağının kan, gen, renk ve toprak bağlarının önüne geçmesidir... Tasnifin, tanımın iman çıkışlı olması anlamına gelir. Antropolojik yaklaşımlara Müslümanca bir yanıttır... Sığ, bencil, çarpık bir dünyadan, erdemli, seviyeli bir değişim özlemidir... Muhabbet ve husumetin Rabbani mahreçli olmasıdır...
Kardeşlik bilinci, toplumsal açılmada yön... Yön bulmada ise pusuladır...
İslam yaşanmak içindir... İslam'ın hayat bulması Müslümanların yaşama düzeyi ile ilgilidir… Müslümanlar İslam'la, İslam da Müslümanlarla yaşar...
Sağlıklı ve seviyeli bir İslam toplumu, yaşanan İslam’ın ifadesidir.
İslam'ın öngördüğü 'toplum' bir 'kardeş toplum'dur. Bu toplumu tehdit eden tehlikeleri gördükten sonra kardeşliği, yaşatmak sorumluluğu ile karşı karşıyayız.
BİZİ KARDEŞSİZ BIRAKMA ALLAH'IM!
BİZİ KARDEŞ KILAN RABBİM! KARDEŞLİĞİMİZE RUH VER!
Ramazan Kayan