Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kavmiyetcilik ile İlgili 14 Hadisin Tam Metni ve Sıhhatleri Nedir?

S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

Hocam mümkünse eğer aşağıda ki hadislerin kaynaklarını teyit etmek istiyorum İnşeallah. Tam metinlere ihtiyacım var. Aşşağıda ki hadislerin sıhhat dereceleri nelerdir? Bir çalışmam var onun için bu bilgilere gereksinim duyuyorum. Vakitim ve kaynaklarım kısıtlı olduğu için size soruyorum hakkınızı helal edin.

1 - Irkçılığa (asabiyyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiyye uğruna ölen Bizden değildir.” (Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesâî, Tahrim 27, 28)

2 - “Asabiyet (kavmiyetçilik) dâvâsına kalkan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ yolunda mücâdeleye girişen Bizden değildir.” (Ebû Dâvud, Edeb 112)

3 - Vasîle bin el-Eskâ (r.a.) anlatıyor: “Ben, ‘Yâ Rasûlallah! Adamın kendi kavmine bir zulüm üzerine yardım etmesi asabiyetten (ırkçılıktan) mıdır?’ diye sordum. Hz. Peygamber (s.a.s.): “Evet” buyurdu.” (İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3949; Ebû Dâvud, Edeb 121, hadis no: 5119; Ahmed bin Hanbel, 4/107, 160)

4 - Rasûlullah (s.a.s.)’a soruldu: “Kişinin soyunu, sülâlesini (kavmini, ulusunu) sevmesi asabiyet (kavmiyetçilik, ırkçılık) sayılır mı?” Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: “Hayır. Lâkin kişinin kavmine zulümde yardımcı olması asabiyettir/kavmiyetçiliktir.”(Ahmed bin Hanbel, 4/107, 160; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3949)

5 - “Zulüm ve haksızlıkta kavmine yardıma kalkışan kişi, kuyuya düşmüş deveyi kuyruğundan tutup çıkarmaya çalışan gibidir.” (Ebû Dâvud, Edeb 113, 121, hadis no: 5117)

6 - “Kim kâfir olan dokuz atasını onlarla izzet ve şeref kazanmak düşüncesiyle sayarsa, cehennemde onların onuncusu olur.” (Ahmed bin Hanbel, 5/128)

7 - “Bir kısım insanlar vardır ki, cehennem kömüründen başka bir şey olmayan adamlarla iftihar ederler, övünürler. İşte bunlar ya bu övünmeden vazgeçerler, ya da Allah nezdinde, pisliği burunlarıyla yuvarlayan pislik böceklerinden daha değersiz olurlar.” (Ahmed bin Hanbel, 2/524; Ebû Dâvud, Edeb 111)

8 - “Aziz ve Celil olan Allah sizden câhiliyye devrinin kabalığını ve babalarla övünmeyi gidermiştir. Mü’ min olan, takvâ sahibidir. Kâfir olan ise şakîdir. Siz, Âdem’in çocuklarısınız. Âdem de topraktan yaratılmıştır. Bazı adamlar, (kâfir olarak ölen) kavimleriyle övünmeyi terketsinler. Çünkü onlar cehennemin kömüründen bir kömürdürler, yahut onlar, Allah indinde burnu ile pislik yuvarlayan pislik böceğinden daha aşağıdırlar.” (Ebû Dâvud, Edeb 120, hadis no: 5116)

9 - “Müslüman cemaatten ayrılan ve itaat yolunu terketmiş olarak ölen kimsenin ölümü, câhiliyye ölümüdür. Ümmetime karşı harekete geçerek mü’minin imanına saygı duymaksızın ve sözleşmeli bulunduğu kimseye karşı olan ahdine vefâ göstermeksizin suçlusuyla suçsuzuyla bütün ümmetimi vurmaya kalkışan kimse Benim ümmetimden değildir. Asabiyet/ırkçılık duygusuyla öfkelenen, asabiyet uğruna savaşırken yahut ırkçılık dâvâsı güderken körü körüne açılmış bir bayrak altında ölen kimsenin ölümü câhiliyye ölümüdür.” (Müslim, İmâre 57; Nesâî, Tahrim 27; İbn Mâce, Fiten 7; Ahmed bin Hanbel, 2/306, 488.)

10 - “Kim hevâsına uyarak bâtıl yolda cenkeder, kavmiyetçiliğe (asabiyet) çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa, câhiliyye ölümü üzere (kâfir olarak) ölür.” (İbn Mâce, Fiten 7)

11 - “Bir kimseyi ameli geri bırakmışsa, nesebi, soyu onu kurtaramaz, yükseltemez, ilerletemez.” (İbn Mâce, Mukaddime 17, hadis no: 225)

12 - “Her doğan çocuk millet (İslâm fıtratı) üzere doğar.” (Müslim, S. Müslim Terc ve Şerhi, c. 8, s. 135)

13 - “Allah’ın ismi ile Allah(‘ın yardımı) ile ve Rasûlullah’ın milleti (dini) ile gidin, yürüyün.” (Ebû Dâvud, 3/38)

14 - “Allah indinde en şerefliniz takvâca en ileri olanınızdır. Arabın Arap olmayan (acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur, beyazın da siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvâ iledir.” (Cem’u'l-Fevâid, 1/510, hadis no: 3632)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullâhi we berakâtuhu;
1 - Irkçılığa (asabiyyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiyye uğruna ölen Bizden değildir.” (Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesâî, Tahrim 27, 28)
9 - “Müslüman cemaatten ayrılan ve itaat yolunu terketmiş olarak ölen kimsenin ölümü, câhiliyye ölümüdür. Ümmetime karşı harekete geçerek mü’minin imanına saygı duymaksızın ve sözleşmeli bulunduğu kimseye karşı olan ahdine vefâ göstermeksizin suçlusuyla suçsuzuyla bütün ümmetimi vurmaya kalkışan kimse Benim ümmetimden değildir. Asabiyet/ırkçılık duygusuyla öfkelenen, asabiyet uğruna savaşırken yahut ırkçılık dâvâsı güderken körü körüne açılmış bir bayrak altında ölen kimsenin ölümü câhiliyye ölümüdür.” (Müslim, İmâre 57; Nesâî, Tahrim 27; İbn Mâce, Fiten 7; Ahmed bin Hanbel, 2/306, 488.)

10 - “Kim hevâsına uyarak bâtıl yolda cenkeder, kavmiyetçiliğe (asabiyet) çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa, câhiliyye ölümü üzere (kâfir olarak) ölür.” (İbn Mâce, Fiten 7)


C 1 - 9 - 10-
عَنْ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعَمٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :
لَيْسَ مِنَّا مَنْ دَعَا إِلَى عَصَبْيَّةٍ ، وَ لَيْسَ مِنَّا مَنْ قَاتَلَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ ، وَ لَيْسَ مِنَّا مَنْ مَاتَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ
Cubeyr b. Mut'im'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
(Halkı) asabiyyet (soy-sop) davasına çağıran bizden değildir. Asabiyyet (soy-sop) davası uğrunda savaşan bizden değildir. Asabiyyet (soy-sop) davası uğruna ölen bizden değildir.
(Ebu Davud, Edeb, Bab, 121, Hadis no: 5121; Muslim, İmara, Bab 13, 57, 54; Nesaî, Tahrimuddem, Bab 28, Hadis no: 4045; İbn Mâce, Fiten, Bab 7, Hadis no: 3948; Ahmed b. Hanbel, II, 306, 488)

"... Ebu Hurayra (Radıyallahu anh)'dan rivayet edildiğine göre; Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
-Her kim bir soy sop davasına (halkı) teşvik ederek veya bir soy sop davası için öfkelenerek hak veya batıl olduğu bilinmez bir gaye ile köru körüne açılan bayrak altında (yani toplanan bir topluluk içinde) savaşırsa, o kimsenin öldürülüşü bir cahiliyet öldürülüşüdur."
(İbn Mâce, Fiten, Bab 7, Hadis no: 3948, C. 2, Sf: 590)

Sahih Rivâyet!

Bu hadiste geçen Rayet: Bayrak demektir. İmmiyye de Ama'dan alinmadir. Ami) Dalalet ve sapıklıktır.
Nevevi: "İmmiyye bayrak" ifadesi Ahmed bin Hanbel ve cumhura göre; hak veya batıl olduğu belirsiz bir gaye etrafında toplanan bir topluluk anlamında kinayedir, demiştir.

Asabiyyet'i de soy sop davası manasına yorumlamayı uygun buldum. Aslında bu kelime gerek ikinci hadiste ve gerekse Ebu Davud'un rivayet ettigi benzeri hadiste kişinin kendi kavmine zulumde yardımcı olması şeklinde beyan buyurulmuştur.
El-Munavi de: Asabiyyet, zalime yardım etmektir, demiştir. El- Kari de böyle demiştir. Ancak bu kelime hadiste zalime yardım etmek şeklinde yorumlanrsa bu ifade immiyye rayet, yani hak veya batıl olduğu meçhul bir gaye, ifadesine pek uygun düşmez kanısmdayım. Çünkü zalime yardım etmek batıldir. Artık bunun hak veya batıl olduğunun belirsiz olduğu söylenemez. Allah, en iyi bilendir. (Sunen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 10/153-154)

Ebu Hurayra (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
Kim Allah’a itaatten çıkar ve İslâm cemaatinden ayrılırsa cahiliyye ölümü üzerine ölür. Kim ümmetime karşı ayaklanır, iyi kötü ayırmadan Mûminlere silah çekerse ve İslâm cemaatine karşı sözünde durmazsa benden değildir. Kim İslâm cemaati dışında bir gurup tutar, ırkçılık yapar ve ırkçılık için de insanları çağırırsa veya tuttuğu gurup için kızar, taraf tutar ayaklanır ve çatışmaya girer öldürülürse, cahiliyye ölümü üzere ölmüş olur.
(Nesaî, Tahrimuddem, Bab 28, Hadis no: 4045 , 4046; Muslim, İmara: 13; Buhârî, Fiten: 2)


2 - “Asabiyet (kavmiyetçilik) dâvâsına kalkan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ yolunda mücâdeleye girişen Bizden değildir.” (Ebû Dâvud, Edeb 112)
C 2 -
عَنْ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعَمٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :
لَيْسَ مِنَّا مَنْ دَعَا إِلَى عَصَبْيَّةٍ ، وَ لَيْسَ مِنَّا مَنْ قَاتَلَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ ، وَ لَيْسَ مِنَّا مَنْ مَاتَ عَلَى عَصَبِيَّةٍ
Cubeyr b. Mut'im (r.anh)'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Toplumu soy-sop (ırkçılık) davasına çağıran bizden değildir. Soy - sop (ırkçılık) uğrunda savaşan bizden değildir. Soy-sop (ırkçılık) davası uğruna ölen bizden değildir.
(Ebu Davud, Edeb, Bab, 121, Hadis no: 5121, C 3, Sf: 663;
Muslim, imara 57; Ahmed İbn Hanbel, II, 488; İbn Mâce, Fiten, Bab 7, Hadis no: 3948, C. 2, Sf: 590; Abdurrazzak, el-Musannef 20707)

Sahih Rivâyet!


3 - Vasîle bin el-Eskâ (r.a.) anlatıyor: “Ben, ‘Yâ Rasûlallah! Adamın kendi kavmine bir zulüm üzerine yardım etmesi asabiyetten (ırkçılıktan) mıdır?’ diye sordum. Hz. Peygamber (s.a.s.): “Evet” buyurdu.” (İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3949; Ebû Dâvud, Edeb 121, hadis no: 5119; Ahmed bin Hanbel, 4/107, 160)
4 - Rasûlullah (s.a.s.)’a soruldu: “Kişinin soyunu, sülâlesini (kavmini, ulusunu) sevmesi asabiyet (kavmiyetçilik, ırkçılık) sayılır mı?” Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: “Hayır. Lâkin kişinin kavmine zulümde yardımcı olması asabiyettir/kavmiyetçiliktir.”(Ahmed bin Hanbel, 4/107, 160; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3949)
C 3 - 4 - Vâsıla b. el-Eska (r.anh)'nın kızı (Fuseyle)ndan (rivayet edildiğine göre) kendisi babasını şöyle derken işitmiş:
(Ben, Peygambere): Ey Allah'ın Rasulu, asabiyet nedir? diye sordum da:
Zulûmde (haksızlıkta) kavmine yardım etmendir, buyurdu.

(Ebu Davud, Edeb, Bab, 121, Hadis no: 5119, C 3, Sf: 662; İbn Mâce, Fiten, Bab 7, Hadis no: 3949, C. 2, Sf: 590; Ahmed b. Hanbel, IV. 107, 160)

İbn Mâce'de :

: "Kişinin kendi kavmini sevmesi taassub-ırkçılık sayılır mı?"
: Hayır, fakat kişinin kavmine zulûmde yardım etmesi ırkçılık sayılır"

Sahih Rivâyet!


5 - “Zulüm ve haksızlıkta kavmine yardıma kalkışan kişi, kuyuya düşmüş deveyi kuyruğundan tutup çıkarmaya çalışan gibidir.” (Ebû Dâvud, Edeb 113, 121, hadis no: 5117)
C 5- Abdurrahman b. Abdullah b. Mesud (r.anh)'ın) babasından demiştir ki: "Haksız olarak kim kavmine yardım ederse (yâni onunla övünürse) O kimsenin durumu bir kuyuya yüzüstü düşüp de kuyruğundan kurtarılmaya çalışılan, fakat kurtarılması mümkün olmayan deve gibidir"
(Ebu Davud, Edeb, Bab, 121, Hadis no: 5117, 5118, C 3, Sf: 662)

Sahih - Hasen Rivâyet!


Hattabî (rahimehulah)'ye göre bu hadisin manası şöyledir: "Haksız yere kavmine yardım eden kimse günah kuyusuna düşerek helak olmuştur. Artık kurtarılması mümkün değildir. Bu haliyle o kuyruğundan tutulup da yukarı çekilerek kurtarılmaya çalışılan bir deveye benzer."

Aliyyu'l-Kari'nin açıklamasına göre bazıları bu hadis-i şerifte şöyle mâna vermişlerdir:
Haksız yere kavmine yardım eden kimse zulme yardım ettiği için kendisini helak etmiştir. Gerçi o bu yardımıyla kendini ve kavmini yükseltmek istemiştir. Ama yükseltmek amacıyla koşarken günah kuyusunun dibine düşüp helak olmuştur.

Böyle bir kimsenin hali ise kuyuya yüzüstü düşüp de kuyruğundan asılarak kurtarılmaya çalışılan bir deveye benzer. Tabii ki bu deveyi bu şekilde kurtarmak mümkün değildir. Bazılarına göre de bu hadis-i şerifte kuyuya düşerek helak olup da kuyruğundan çekilerek kurtarılmaya çalışıldığı halde kurtarılamayan deveye benzetilen kinişe, haksız durumda olan kavmidir. Çünkü batıl ve zulüm üzerine olan herkes ölmüş demektir.

Bu kavme kavmiyetçilik duygusuyla yardım etmek isteyen kimse de sözü geçen devenin kuyruğuna benzetilmiştir. Nasıl ki kuyuya yüzüstü düşerek ölen bir deveyi tutularak yukarı doğru çekilen kuyruğu kurtarmaya yetmezse bu adamın o kimseyi kurtarmak için devreye girmesi de o deveyi kurtarmaya yetmeyecektir. (Mirkatu'l- Mefâtîh, IV, 661)

Netice itibariyle mevzumuzu teşkil eden Hadis-i şerif, bir kimsenin sırf akrabalık ve soy gayretiyle yakınlarından sudur eden haksızlıklara yardım etmesi haramdır. Buna "asabiyyet (kavmiyetçilik)" denir. İslam bunu kökünden kaldırmıştır.


6 - “Kim kâfir olan dokuz atasını onlarla izzet ve şeref kazanmak düşüncesiyle sayarsa, cehennemde onların onuncusu olur.” (Ahmed bin Hanbel, 5/128)

C 6-
حدّثنا حسين بن محمد حدثنا أبوبكربن عياش عن حميد الكندي عن عبادة بن نسَي
: عن
أبي ريحانة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال
من إنتسب إلى تسعة آباء كفار يريد بهم عزا وكرما فهو عاشرهم في النار
(Ahmed bin Hanbel, Musned, 28/445, Sf: 128, Hadis no: 17213;
İmam Suyutî, A.g.e., C.3, Sf: 340-341, Hadis no: 3601 (8534)
Nuraddin el Heysemi, Mecmazu’z-Zevaid, Hadis no: 13086

Munâvî, Feyzu'l-Kadir, C.6, Sf: 89, Hadis no: 8534.
İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, C.5, Sf: 1944
)

Zayıf Rivâyet!

Buhari, Tarih-i Kebir'inde rivayeti naklederek mursel olduğunu belirtir. Hadisin ravilerinden Ubade b. Nusay, hadisi aldığı Ebu Rihane'yi görmemiştir.

7 - “Bir kısım insanlar vardır ki, cehennem kömüründen başka bir şey olmayan adamlarla iftihar ederler, övünürler. İşte bunlar ya bu övünmeden vazgeçerler, ya da Allah nezdinde, pisliği burunlarıyla yuvarlayan pislik böceklerinden daha değersiz olurlar.” (Ahmed bin Hanbel, 2/524; Ebû Dâvud, Edeb 111)
8 - “Aziz ve Celil olan Allah sizden câhiliyye devrinin kabalığını ve babalarla övünmeyi gidermiştir. Mü’ min olan, takvâ sahibidir. Kâfir olan ise şakîdir. Siz, Âdem’in çocuklarısınız. Âdem de topraktan yaratılmıştır. Bazı adamlar, (kâfir olarak ölen) kavimleriyle övünmeyi terketsinler. Çünkü onlar cehennemin kömüründen bir kömürdürler, yahut onlar, Allah indinde burnu ile pislik yuvarlayan pislik böceğinden daha aşağıdırlar.” (Ebû Dâvud, Edeb 120, hadis no: 5116)
C 7 - 8 - Ebû Hurayra (r.anh)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah, cahiliyye döneminin kibrini ve övünme adetini sizden gidermiştir. Mûmin olan, yolunu kitab ve peygamberle bulandır. Allah'ın yolundan çıkan kâfir kimseler ise bedbaht kimselerdir.
Siz hepiniz Adem'in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. İnsanlar ırkları - kavimler ile övünmeyi bıraksınlar, soy - sopla övünenler cehennem kömürlerinden bir kömürdürler. Yahud onar Allah katında burnuyla dışkı yuvarlayan mayıs böceğinden (bok böceğin) daha değersizdirler."
(Ebu Davud, Edeb, Bab, 120, Hadis no: 5116, C 3, Sf: 662; Tirmizi, Menâkıb, Bab 75, Hadis no: 3955; Ahmed bin Hanbel, Musned, II, 361, 524)

Tirmizi'de ise şöyle geçmektedir:
Ebû Hurayra (r.anh)'den , Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

Bazı topluluklar ölen atalarıyla övünmekten vazgeçmelidirler, çünkü onlar Cehennem kömürüdürler, aksi takdirde pislik içerisindeki böcekten Allah katında daha değersiz olacaklardır. Allah cahiliyye gururunu ve atalarıyla övünme kötülüğünü gidermiştir. Artık bundan sonra muttâki mûmin ve bahtsız günahkar vardır. Bütün insanlar Adem’in oğullarıdır. Adem de topraktan yaratılmıştır.
(Tirmizi, Menâkıb, Bab 75, Hadis no: 3955)

Hasen Garib Rivâyet!

Ebû Hurayra (r.anh)'den , Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Allah, cahiliyye gururunu ve atalarla övünme kötülüğünü sizden gidermiştir. İnsanlar takva sahibi mûmin ve bahtsız günahkar olarak iki guruptur. İnsanlar Ademoğullarıdır, Adem de topraktandır.
(Tirmizi, Menâkıb, Bab 75, Hadis no: 3956)
Tirmizî: Bu hadis, yanımızda üstteki hadisten daha sahihtir. Saîd el Makburî, Ebû Hurayra’dan hadis işitmiştir, babası vasıtasıyla Ebû Hurayra’dan pek çok hadisler rivâyet edilmiştir.



Şafiî ulemasından Kemaluddin Dumeyrî'nin, Hayatu'l-Hayvan isimli eserindeki açıklamaya göre cual, (çoğulu; ci'lân); kurumuş tersleri toplayıp yuvasında depo eden bir böcektir. Özellikle hayvanların dışkılığında kalmış olan kurumuş dışkı kırıntılarını ararken hayvanların ferclerini ısırıp kaçmakla meşhurdur. Karnında kırmızı bir nokta olur. Daha ziyade sığır, camız ağıllarında ve tersliklerde yaşar. En büyük özelliği pislik toplamaktır. Onun garib hallerinden birisi de gül kokusundan ve benzeri güzel kokulardan ölmesi ve tekrar pislik üzerine konduğu zaman canlanmasıdır. En büyük zevki ve gıdası pisliktir.
Ebû Davud et-Tayalisi'nin Musned'i ile Şuabu'l-İman'da bu konuda İbn Abbas'dan rivayet edilen bir hadis-i şerif de şu mealdedir:
"Cahiliyyet hali üzere ölmüş olan babalarınızla övünüp durmayın. Varlığım elinde olan Allah'a yemin olsun ki, bok böceğinin burnuyla yuvarlamış olduğu dışkı cahiliyye (adeti) üzere ölen babalarınızdan daha hayırlıdır."
Bezzâr'ın, Huzeyfe'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:
"Hepiniz Adem oğlusunuz. Âdem ise topraktandır. Bir takım kavimler ya babalarıyla övünmeye son vereceklerdir, ya da Allah yanında bok böceğinden daha aşağı olacaklardır."
Aliyyu'l Kâri (rahimehullah)'nin açıklamasına göre; mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte cahiliyye adeti üzere ölen atalarıyla övünen kimseler bok böceklerinin burunlarıyla yuvarladıkları dışkıya benzetildiği gibi, övünmeleri de bok böceğinin dışkıyı yuvarlamasına benzetilmiştir. Onlar ya bu övünmelerini bırakıp bu vahim sonuçtan kurtulacaklardır ya da Allah yanında bok böceğinden daha aşağı bir duruma düşeceklerdir.
Nitekim, yüce Allah Kur'an-ı Keriminde bu mevzuyu şu âyet-i kerimesinde bizlere en veciz bir şekilde açıklamıştır:
"
Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden (Âdem ile Havva'dan) yarattık. Hem de sizi boylara ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Biliniz ki Allah katında en iyiniz, takvası en ziyade olanınızdır." (Hucurat 13)


11 - “Bir kimseyi ameli geri bırakmışsa, nesebi, soyu onu kurtaramaz, yükseltemez, ilerletemez.” (İbn Mâce, Mukaddime 17, hadis no: 225)
C 11 - Ebû Hurayra'dan (r.anh) rivayet olunmuştur, dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"İlim tahsil etmek için yola çıkan kimseye bu sebeple Allah cennetin yolunu kolaylaştırır. Ameli, kendisinin (cennete erişmesini) geciktiren bir kimseyi nesebi (cennete girmekte) çabuklaştıramaz."
(Ebû Dâvûd, “İlim”, Bab 1, Hadis no: 3643; Muslim, zikir 38; Tirmizî, Kur'an 10; îbn Mâce, mukaddime, Bab 17, Hadis no: 225; Dârimî, mukaddime, Bab 32, Hadis no: 352, 353; Ahmed b. Hanbel, II, 252, 407; Mustedrak, 1/89; el-Metâlibu'1-Aliye, 3/103, 362)

Ebû Hurayra'dan (r.anh) rivayet olunmuştur, dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
«Kim bir müslümandan dünya kederlerinden bir keder giderirse Allah ondan âhirat günü kederlerinden bir keder giderecektir. Kim de bir müslümanı örterse Allah onu dünya ve âhirette örtecektir. Ve kim bir fakir borçluya kolaylık gösterirse, Allah ona dünyada ve âhiratte kolaylık gösterecektir. Kul, (din) kardeşinin yardımında olduğu muddetçe Allah da onun yardımcısıdır. Kim bir yola giderek onda ilim ararsa, bu çalışması sebebi ile Allah ona Cennet'e giden bir yolu kolaylaştıracaktır. Allah'ın evlerinden birisinde toplanıp Kur'an okuyarak onu birbirlerine öğreten her cemaatı melekler ziyaret eder, onların etrafında dönerler, o toplumun üzerine iç huzuru ve rahatı iner, ilâhî rahmet onları kaplar, katında bulunan melekler yanında Allah onları (övgü ile) anar. Amelî yüzünden geri kalan bir kimse nesebi(nin şerefi) ile sûr'at alamaz"
(İbn Mâce, Mukaddime, Bab 17, Hadis no: 225)

Sahih Rivâyet!

Hangi maksatla olursa olsun ilim yolunu tutan bir kimseyi ilmin, sonunda bu maksadından çevirip Allah yoluna yönelteceği bu yolun öncüleri tarafından haber verilmiştir.
Fakat ilim ve taat gibi insanı cennete götüren sebeplere sarılmadığı için cennete girmeye hak kazanamayan bir kimseye şerefli bir aileye mensub olması bir fayda vermez.
Nitekim, "Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, amellerinize bakar.(Ahmed b. Hanbel, II, 285, 539) buyurulmuştur.


12- "Her doğan çocuk millet (İslâm fıtratı) üzere doğar.” (Müslim, S. Müslim Terc ve Şerhi, c. 8, s. 135)
C 12 -
قَالَ رَسُولُ للّهِ: مَامِنْ مولودٍ إّلآ يولدُ علَى الفطرةِ.
Ebu Hurayra (r.anh), Allah Rasulu (a.s)'ın şöyle buyurduğunu söyemiştir:
"Her doğan çocuk muhakkak (İslâm) fıtrat üzerine doğar."
(Buhari, Cenâiz, Hadis no: 664; Ebû Dâvud, sünne, Bab 17, Hadis no: 4714 , 4715; Tirmizî, kader, 5)


Sahih Rivâyet!

Her doğan çocuk muhakkak İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anasıyla babası onu yahûdî yâhud nâsrâni, yâhud mecûsî yaparlar. Nasıl ki, her hayvanın yavrusu tâmmu'l-a`zâ` olarak doğar. Hiç o yavrunun burnunda, kulağında eksik, kesik bir şey görülür mü?
Sonra Ebû Hurayra radiyallâhu anh: [Habîbim! Allâh`ın insanları hakkı idrâk ve kabûle musâid yarattığı fıtrat-ı asliyyesi -ki, fıtrat-ı İslâmiyyedir- rehber-i hareket ittihâziyle Allâh`ın yarattığı bu İslâm ve tevhid seciyyesini şirk ile tebdîl etmek muvâfık değildir. Bu İslâm ve tevhid dîni, en doğru bir dindir] meâlindeki nazm-ı şerîfi okumuştur.

Ebu Hurayra'dan (rivayet edildiğine göre); Rasûlullah (s.a.v.) :
"Her çocuk (İslam) fıtrat(ı) üzere doğar. Sonra anne ve babası onu yahudileştirir ve (ya) hıristiyanlaştırır. Tıpkı devenin, bütün organları tam bir yavru dünyaya getirdiği gibi (devenin dünyaya getirdiği bu yavrunun) vücudunda kesik bir organ görebiliyor musunuz?" buyurmuş,
(orada bulunanlar): "Ey Allah'ın rasulu, küçükken ölenler hakkında ne buyurursunuz?" demişler.
(Peygamber de): "Allah (yaşadıkları takdirde onların) ne işleyeceklerini en iyi bilendir" cevabını vermiş.
(Ebu Davud, Sunne, Bab 17, Hadis no: 4714 , 4715; Buharî, cenâiz. 80, 92; Tefsir sure 30/1, Kâder 3; Muslim, Kâder, 22; Muvatta, cenaiz 53)

Hattabi (r.ha) şöyle diyor: "Hammad İbn Seleme ye göre metinde geçen "fıtrat" tan maksat: "Rabbin, Ademoğullarından, onların bellerinden zurriyetlerini almış ve onları kendilerine şahid tutarak:
Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (demişti). Evet (buna) şahidiz, dediler"(Âraf 172) âyet-i kerimesinde ifade edilen Allah'ın, insanlar daha babalarının sulblerinde iken kendilerinden aldığı ezelî ahddir.

Bu ahde göre, insanlar Allah'ı ezelde "rabb" kendilerini kul olarak tanımışlar ve bunu ikrar etmişlerdir. Binaenaleyh insanların hepsinde muşterek olan Fitrat-ı külliye, kendisini kul, Allah'ın da Rabb olduğunu kabul etme meleke ve istidadıdır."

Hattabi'ye göre Hammad b. Seleme'nin fıtrat hakkındaki bu anlayış ve izahı çok doğru ve isabetlidir. Çünkü Hammad bu açıklamasıyla "Birisi, fıtrî iman diğeri de kesbî iman olmak üzere insanda iki türlü iman olduğunu, dünyevi hükümlerde fıtrî imana itibar edilmeyip, ancak kesbi imana itibar edildiğini" söylemek istemiştir. Nitekim metinde bulunan: "Sonra anne ve babası onu yahudileştirir ya da hristiyanlaştirir" cümlesi de dünyaya gelen bir çocukta fıtri iman bulunmakla beraber anne ve babasının tesiriyle başka bir inanç sistemini benimseyebileceğim, böyle bir durumda, çocuğun inancına göre değerlendirileceğini ifade etmektedir.

Abdullah b. Mubârak de metinde geçen "Allah onların ne işleyecek olduklarını en iyi bilendir" cümlesine bakarak; "Her çocuk fıtrat üzere doğar" cümlesini, "Çocuk dünyada kazanacağı saadet veya şekavet fıtratı üzere doğar, bir başka ifadeyle, Allah'ın müslüman olacağını bildiği çocuk, müslüman fıtratı üzere; kafir olacağını bildiği çocuk da kafir fıtratı üzere dünyaya gelir" şeklinde tefsir etmiştir. Ki netice itibarıyla iki tefsir arasında bir fark yoktur.

Binaenaleyh bir çocuğun şakîlik (İslam inancını tadamama talihsizliği) alameti, onun muşrik bir aile içerisinde doğup muşriklik telkinleriyle yetişmesi ve İslama girmeden ölüp gitmesidir. İşte bu çocuk, bu haliyle dünyada anne ve babasının hükmüne tabidir. Çünkü Musa, çocuğun anne ve babasının müslüman olduğunu nazar-ı itibara alarak onun mu'minliğine hükmedib, Hıdır'ın o çocuğu öldürmesine karşı çıktı.

Diğer bir görüşe göre bu hadisin manası şudur:
"Her çocuk ilk yaratılışında İslam akidesini kabul edecek kabiliyette yaratılır. Eğer bu çocuk harici tesirlerden muhafaza edilirse İslam inancı üzerinde gelişir ve yetişir. Çünkü İslam inancı, akla ve mantığa uygun olduğundan akıl İslamın güzelliklerini kendiliğinden ve kolayca kavrar. Fakat harici tesirler onun dikkatini başka taraflara çekerek gerçeği onun gözünden gizleyip, diğer inanç sistemleri içerisine itilir." (Aliyyu'l-Kari, Mirkat, I, 136)

İbn Kayyim el-Cevziyye'nin açıklamasına göre, ulemânın bu "fıtrat" kelimesi üzerinde ihtilaf etmelerinin sebebi, Kaderiyye mezhebi mensuplarının küfrü ve isyanı Allah'ın yaratmayıp kulların yarattığı inancından kaynaklanmaktadır. Kaderiyyecilere göre, Allah, insanları İslam yaratılışı üzere yaratmış, onlar için küfrü ve ma'siyeti asla yaratmamıştır. Küfrü ve ma'siyeti insanlar kendileri yaratarak kâfir ve asi olmuşlardır.

Ehl-i sünnet ulemasından bazıları Kaderiyyecilerin bu itirazından kurtulmak için bu "fitrat'ın İslam fıtratı olmadığını söylemişlerse de Kaderiyyecilerin fikri tutarsızlıklarını isbat için böyle bir tevile hiç te ihtiyaç yoktur. Çünkü seleften gelen rivayetlerin hepsi de buradaki fıtrattan maksadın İslam fıtratı olduğuna delâlet etmektedir. Bu fıtratın İslam fıtratı olduğunu kabul etmek Kaderiyyecileri tasdik etmek anlamına gelmez. Çünkü metinde geçen; "annesi ve babası onu yahudi ve hıristiyan yapar" cümlesi "Allah'ın takdiri ve yaratmasıyla onu yahudi yada hiristiyan yapar" demektir. Buna itiraz ettikleri takdirde hadisin sonunda geçen "Allah yaşadıkları takdirde onların ne işleyeceklerini en iyi bilendir" cümlesiyle kendilerine cevap verilir. Çünkü Allah'ın ezelde onların ne yapacaklarını bilmesi onların hayır mı yoksa şer mi işleyeceklerini bilmesi demektir, ki bu hayır ve şerrin Allah'ın dilemesi ve yaratmasıyla olduğunu açıkça ifade eder.


13 - “Allah’ın ismi ile Allah(‘ın yardımı) ile ve Rasûlullah’ın milleti (dini) ile gidin, yürüyün.” (Ebû Dâvud, 3/38)
C 13 - İbn Ömer'den demiştir ki:
Ölü mezara konurken Peygamber (s.a.v.) "Bismillahi ve ala sünnet-i Rasûlillahi = Ey ölü, seni Allah'ın adıyla (bu kabre indiriyoruz), Rasûlullah'ın yolu ve dini üzere (seni teslim ediyoruz)" diye dua edermiş.
(Ebu Dâvud, Cenâiz, Bab 63, Hadis no: 3213; Tirmizî, Cenâiz, Bab 54, Hadis no: 1046; İbn Mâce, Cenâiz, Bab 38, Hadis no: 1550; Ahmed b. Hanbel, II-27, 40. V-254)
Ebû Dâvûd diyor ki: Bu hadisi bana birisi Muhammed b. Kesir, diğeri de Muslim b. İbrahim olmak üzere iki kişi nakletti. Benim burada naklettiğim şu (lafızlar) Muslim'in lafızlarıdır.

Hasen Gârib Rivâyet!

"Ölü kabre indirildiği zaman Peygamber "Bismillahi ve ala millet-i Rasûlillah" diye dua ederdi"
(İbn Mâce, Cenâiz, Bab 38, Hadis no: 1550)

İbn Ömer (r.anhuma)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) ölü mezara konulduğu zaman bir keresinde:
Allah adına Allah’ın buyruğla ve Allah’ın Rasûlünün yolu üzeredemiş diğer bir seferinde ise Allah adına Allah buyruğuyla ve Allah Rasûlünün sünneti üzere seni kabre indiriyoruz demiştir.
(Tirmizî, Cenâiz, Bab 54, Hadis no: 1046; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 63; İbn Mâce, Cenaiz: 38)
Tirmîzî: Bu hadis bu şekliyle Hasen Garib'dir.
Bu hadis yine İbn Ömer vasıtasıyla başka bir şekilde de rivâyet edilmiştir. Ayrıca bu hadis Ebûs Sıddık en Nacî tarafından İbn Ömer’den tekrar rivâyet edilmiş olup yine Ebûs Sıddık en Nacî’den mevkuf olarak ta rivâyet edilmiştir.

Ebu Muhammed Nasıruddin Elbâni , bu rivâyetin
zâyıf olduğunu bildirmiştir.

14 - “Allah indinde en şerefliniz takvâca en ileri olanınızdır. Arabın Arap olmayan (acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur, beyazın da siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvâ iledir.” (Cem’u'l-Fevâid, 1/510, hadis no: 3632)
C 14 - el-Addâ' bin Hâlid radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Veda haccını yaptığı günde şöyle buyurmuştur:
"Allah şöyle buyuruyor: «Ey İnsanlar! Şubhesiz biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Tanışasınız diye sizleri şubeler ve kabileler halinde kıldık. Allah katında en iyiniz O'ndan en çok korkanınızdır
Arab'ın Acem'e üstünlüğü yoktur; Acemin de Araba üstünlüğü yoktur. Ne siyahın beyaza ve ne de beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak ve sadece takva ile olur.
Ey Kurayş topluluğu! İnsanlar âhirete gelirlerken, siz âhirete boyunlarınıza dünyayı yüklenmiş olarak gelmeyin! Allah'a karşı benim size hiçbir faydam dokunmaz."
(Rûdani, Cemû'l Fevâid, Hacc, Hadis no: 3634, C 2, sf: 160; Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de)

Zâyıf Rivâyet!

Heysemî'ye göre Taberânî, bunu Mûcem'ul el-Kebîr'de birkaç isnâdla tahrîc etmiştir. Buradaki senedi zayıftır. Ancak Arafat günü irâd ettiği hutbe kısmında gelen rivayetin isnadı sahîhtir (Mecma' III, 372).
 
S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

Hocam Allah Razı olsun.Çok faydalandım İnşeallah. Tezime sitenizin adresini ekleyeceğim. Allah Razı olsun.

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt