Bismillâhirrahmânirrahim
Kelamcılık hakkında selef alimlerin görüşleri:
İmam Ebû Hanîfe'nin Kelâm ve Din Hususunda Tartışmaları Yasaklayışı:
1. İmam Ebû Hanîfe dedi ki:
"Basra'da heva sahipleri pek çoktur. Oraya yirmi küsur defa girip çıktım. Kimi zaman orada bir sene, kimi zaman daha fazla veya daha az bir süre kaldım. O zamanlar kelâm ilminin ilimlerin en üstünü olduğunu zannediyordum." (el-Kürdi, Menakibu Ebî Hanife, s. 137)
2. Dedi ki:
"Kelâm ilmini tetkik eder dururdum. O kadar ki bu hususta parmakla gösterilecek seviyeye kadar ulaştım. Hammad b. Ebî Süleyman'ın halkasına yakın bir yerde oturuyorduk. Yanıma bir kadın gelerek dedi ki:
Bir adamın cariye bir hanımı olup onu sünnete uygun boşamak isterse kaç talak ile onu boşar. Ona ne söyleyeceğimi bilemedim. Kendisine Hammad'a gidip sormasını sonra da dönüp bana verdiği cevabı bildirmesini söyledim. Kadın gidip Hammad'a sordu. Hammad dedi ki:
Kadını önce ay halinden temizlendikten sonra ve onunla cima etmeden bir defa boşar. Sonra iki defa ay hali oluncaya kadar ona ilişmez. Kadın (son ay halinden temizlenip) gusletti mi başka bir koca ile evlenmesi helal olur. Kadın dönüp bana söylediğini bildirdi. Ben de kendi kendime:
Kelâm ilmine ihtiyacım yoktur, deyip ayakkabılarımı alarak Hammad'ın ders halkasına oturdum."(Târîhu Bağdad, XIII, 333)
3.Dedi ki:
"Allah Amr b. Ubeyd'e lanet etsin. Çünkü o insanlara hakkında söz söylemelerinin kendilerine hiçbir fayda sağlamayacağı kelâma giden yolu açmıştır." (el-Herevî, Zemmu'l-Kelâm, s. 28-31)
Bir adam kendisine bir soru sorarak:
İnsanların arazlar ve cisimler hakkında sonradan ortaya koydukları söz ve açıklamalar (kelâm) hakkında ne dersin? dedi. Şunları söyledi:
"Bunlar felsefecilerin görüşleridir. Sen rivayetlere ve selefin yoluna tabi ol. Sonradan ortaya çıkartılmış her bir şeyden uzak dur. Çünkü sonradan çıkartılanlar bid'attir." (el-Herevî, Zemmu'l-Kelâm, vr. 194 b)
4.Ebu Hanife'nin oğlu Hammad dedi ki:
"Bir gün babam -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- yanıma geldi. Yanımda kelâm ile uğraşanlardan bir topluluk da vardı. O sırada bir husus hakkında yüksek sesle tartışıyorduk. Onun evde olduğunu farkedince yanına çıktım. Bana:
Ey Hammad yanında kimler var dedi. Ben:
Filan, filan ve filan diyerek yanımda bulunanların adını verdim. Peki neyi konuşuyorsunuz dedi. Ben:
Şu şu hususları konuşuyoruz dedim. Bana dedi ki:
Ey Hammad kelâmı bırak. (Hammad devamla) dedi ki:
Ben babamın işleri birbirine karıştırdığını hiç görmediğim gibi bir işi emredip sonra da o işi yasakladığını da görmemiştim. Bunun üzerine ona dedim ki:
Babacığım sen daha önce bana kelâm ile uğraşmayı emretmiyor muydun? Şu cevabı verdi:
Evet, fakat evladım bugün ben sana kelâmla uğraşmayı yasaklıyorum. Niye? diye sordum şu cevabı verdi:
Evladım çeşitli kelâmî meseleler hakkında ihtilafa düştüğünü gördüğün bu kimseler bir görüş etrafında birleşmiş ve tek bir din üzere idiler. Nihayet şeytan onları birbirlerinden uzaklaştırdı, aralarına düşmanlığı ve ayrılığı soktu, onlar da sonunda ayrılığa düştüler..." (el-Mekkî, Menakibu Ebî Hanîfe, s. 183-184)
5. Ebu Hanîfe, Ebû Yusuf'a dedi ki:
"Dinin esasları ile ilgili avama kelâm esaslarına göre sakın konuşmayasın. Çünkü onlar seni taklid eden bir topluluktur. O takdirde onlar da kelâmla uğraşırlar." (el-Mekkî, Menakibu Ebî Hanîfe, s. 373)
İşte Ebû Hanife'nin bu sözleri onun dinin esasları ile ilgili meselelere dair akîdesini, kelâma ve kelâmcılara karşı tavır ve tutumunu açıkça ortaya koymaktadır.
İmam Malik'in Kelâmı ve Din Hususunda Tartışmaları Yasaklaması:
1. İbn Abdi'l-Berr, Mus'ab b. Abdullah ez-Zübeyrî'den dedi ki:
Malik b. Enes şöyle derdi:
"Din hakkında kelâm hoşuma gitmeyen bir şeydir. Bizim şehrimizin ahalisi hep ondan hoşlanmamışlardır ve onunla uğraşmayı yasaklaya gelmişlerdir. Cehm'in görüşü kader ve buna benzer her bir husustaki kelâm (söz söyleme) bu kabildendir. Ameli beraberinde getiren hususlar dışında kelâm sevilen bir şey değildir. Allah'ın dini ve aziz ve celil olan Allah'ın zatı hakkında kelâma gelince konuşmayıp susmayı daha çok severim. Çünkü ben bizim şehrimiz ahalisinin ameli gerektiren dışında din hakkında kelâmı yasakladıklarını gördüm."
(Câmiu Beyani'l-ilm, s. 415, Daru'l-Kutubi'l-lslamiyye baskısı.)
(Mus'ab b. Abdullah b. Mus'ab b. Sabit b. Abdullah b. ez-Zubeyr b. el-Avvam el-Esedi'dir. Medine'lidir. Bağdat'ta yerleşmiştir. İbn Hacer onun hakkında: "Doğru sözlüdür, neseb ilmini iyi bilen birisidir. 236 h. yılında vefat etmiştir" demektedir. (Takribu't-Tehzib, II, 252; Hayatı için bk. Tehzibu't-Teh-zib, X, 162)
2.Ebu Nuaym, Abdullah b. Nafi'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Malik'i şöyle derken dinledim:
"Bir kimse Allah'a ortak koşmanın dışında bütün büyük günahları işlese ancak bu çeşitli heva ve bid'atlerden uzak kalsa -ve bu arada bazı sözler (kelâm)i de söz konusu etti- yine cennete girer."(Hilye, VI, 325)
3.el-Herevi, İshak b. İsa'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Malik dedi ki:
Kim kelâm yoluyla dini öğrenmek isterse zındıklaşır, kim kimya (simyacılık) ile mal sahibi olmak isterse iflas eder, kim de hadisin garib lafızlarını öğrenmek isterse yalan söyler." (Zemmu'l-Kelâm, vr. 173 a)
(İshak b. İsa b. Necih el-Bağdadi. Onun hakkında İbn Hacer: "Doğru sözlüdür. 214 h. yılında vefat etmiştir" demektedir. (Takribu't-Tehzib, I, 60; Biyografisi için bk. Tehzibu't-Tehzib, I, 245)
4.Hatib, İshak b. İsa'dan dedi ki:
Malik b. Enes'in din hususunda tartışmaları ayıpladığını ve şöyle dediğini dinledim:
"Diğerinden daha çok mücadele ve tartışmayı beceren bir kimse her geldiğinde biz de Cebrail'in peygambere getirdiğini geri mi çevireceğiz?" (Şerefu Ashabu'l-Hadis, s. 5)
5.el-Herevî, Abdu'r-Rahman b. Mehdi'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Malik'in huzuruna girdim. Yanında ona soru soran birisi vardı. Dedi ki:
"Muhtemelen sen Amr b. Ubeyd'in adamlarındansın. Allah Amr b. Ubeyd'e lanet eylesin. Çünkü o kelâmdan bid'at olan bu işi ortaya koymuş bulunmaktadır. Şayet kelâm bir ilim olsaydı ashab ve tâbiûn çeşitli ahkâm ve şer'i meseleler hakkında konuştukları gibi ona dair de bir şeyler söylerlerdi."(Zemmu'l-Kelâm, vr. 173 b)
6.el-Herevî, Eşheb b. Abdu'l-Aziz'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Malik'i şöyle derken dinledim:
"Bid'atlerden çokça sakının."
Ona: Ey Abdullah'ın babası bid'atler nedir, diye soruldu. Şöyle dedi:
"Bid'at ehli kimseler Allah'ın isimleri, sıfatları, kelâmı, ilmi ve kudreti hakkında konuşup duran buna karşılık ashab-ı kiramın ve onlara güzel bir şekilde uyan tabiinin sustukları yerde susmayan kimselerdir." (Zemmu'l-Kelâm, vr. 173 a)
7.Ebu Nuaym, Şafiî'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Malik b. Enes'in yanına sapık bir fırka müntesibi olan bir kimse gelecek olursa şöyle derdi:
"Ben Rabbimden ve dinimden apaçık bir delil üzereyim. Sen ise şüphe eden birisisin. Bu sebeble şüphe eden bir başkasına git ve onunla tartış." (Hilye, VI, 324)
8.İbn Abdi'l-Berr, Malikîmezhebine mensup Mısırlı Ahmed b. Huveyzimendad'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
el-Hilafadlı kitabının icareler bahsinde dedi ki:
"Malik dedi ki:
"Heva ehlinin, bid'atçilerin ve yıldız falcılarının kitaplarının -ve daha başka kitapları da söz konusu etti- icare ile kiralanması caiz değildir. Daha sonra şunları söyledi:
Bizim mezhebimizin mensuplarına göre heva ve bid'at ehline mensup kimselerin kitabları Mutezile ve benzeri kelâmcıların kitablarıdır. Bu gibi hususlarda yapılan icare akitleri feshedilir." (Câmiu Beyâni'l-ilm, s. 316-317)
İşte bunlar İmam Malik'in tevhîde, ashab-ı kirama, imana, kelâm ilmine ve daha başka hususlara dair tavırlarını ve sözlerini ortaya koyan bazı işaretlerdir.
İmam Şafiî'nin Kelâm İlmini ve Din Hakkında Tartışmayı Nehyetmesi:
el-Herevî, er-Rabi b. Süleyman'dan şöyle dediğini nakletmektedir:
"Ben Şafiî'yi şöyle derken dinledim:
... Bir adam ilim kitablarını bir başkasına vasiyet edecek olursa kitabları arasında kelâma dair kitablar da bulunuyorsa bu kitablar vasiyetin kapsamına girmez. Çünkü kelâm ilimden sayılmaz."(Zemmu'l-Kelâm, vr. 213; Zehebi, es-Siyer, X, 30)
2. Herevî, el-Hasen ez-Zaferani'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şafiî'yi şöyle derken dinledim:
"Ben kelâma dair bir kişiyle bir defa tartıştım mı mutlaka bundan dolayı Allah'tan da mağfiret dilemişimdir." (Zemmu'l Kelâm, vr. 213; Zehebi, Siyer, X, 30)
3. Yine el-Herevî, er-Rabi b. Süleyman'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şafiî dedi ki:
Ben herbir muhalif kimseye dair büyükçe bir kitap hazırlamak istesem bunu yapabilirim; fakat kelâm ile benim işim yok. Kelâmdan herhangi bir şeyin de bana nis-bet edilmesini de arzu etmiyorum."(Zemmu'l Kelâm, vr. 215)
4. İbn Batta, Ebu Sevr'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şafiî bana dedi ki:
Kelâmdan herhangi bir şeye bürünüp de iflah olmuş kimse görmedim." (el-İbanetu'l-Kübra, s. 535-536)
5. el-Herevî, Yunus el-Mısrî'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şafiî dedi ki:
Yüce Allah'ın, Allah'a şirk koşmanın dışında yasaklamış olduğu her bir şeye bir kimseyi mübtela kılması onu kelâma mübtela kılmasından daha hayırlıdır." (İbn Ebi Hatim, Menâkibu'ş-Şafiî, s. 182)
İşte İmam Şafiî'nin -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- dinin esasları ile ilgili meselelere dair görüşleri ve kelâm ilmine karşı tutumu budur.
İmam Ahmed b. Hanbel'in Kelâmdan ve Din Hakkında Tartışmalardan Alıkoyması:
1. İbn Batta, Ebu Bekr el-Mervezî'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Ebu Abdullah'ı şöyle derken dinledim:
Kim kelâmla uğraşırsa iflah olmaz. Kim kelâmla uğraşırsa onun bir cehmî olma ihtimali uzak değildir."(el-İbane, II, 538)
2. İbn Abdi'l-Berr, Câmiu Beyâni'l-İlm adlı eserinde Ahmed'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Kelâmla uğraşan bir kimse asla iflah olmaz. Kelâmı inceleyip de kalbinde bir rahatsızlık bulunmayan kimseyi hemen hemen göremezsin." (Camiu Beyani'l-ilm, II, 95, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye baskısı)
3. el-Herevî, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Babam Ubeydullah b. Yahya b. Hakan'a şunları yazdı:
Ben kelâmla uğraşan birisi değilim. Kelâmın bu işlerle de bir ilgisi olduğu kanaatinde değilim. Benim görüşüm ancak Allah'ın kitabında ya da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hadisinde olanlardır. Bunun dışındakilere gelince bunlar hakkında söz söylemek övülen bir iş değildir." (Zemmu'l-Kelâm, vr. 216 b)
(Ebu'l-Hasen Ubeydullah b. Yahya b. Hakan et-Türkî. Bağdad'da yerleşmiştir. Zehebîonun hakkında şunları söylemektedir:
"Pek büyük bir vezirdir. el-Mütevekkile ve el-Mutemed'e vezirlik yapmıştır. Mütevekkil nezdinde üstün bir mevkii vardı. Oldukça cömert bir kimse idi."
İbn Ebi Ya'lâ da şöyle demiştir:
"Bizim imamımızdan bazı nakillerde bulunmuştur. Bunlardan birisi de şudur:
Ahmed'i şöyle derken dinledim:
"Ben kendimi sultanın malını almaktan uzak tutarım. Bununla birlikte haram değildir." 263 yılında vefat etmiştir. (Siyer-u Alami'n-Nubela, XIII, 9; Tabakatu'l-Hanabile, I, 204)
4. İbnu'l-Cevzî, Musa b. Abdullah et-Tarsusî'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Ahmed b. Hanbel'i şöyle derken dinledim. Kelâm ehli ile sünneti savunsalar dahi oturup kalkmayınız." (Menakibu'l-İmam Ahmed, s. 205)
5. İbn Batta, Ebu'l-Harik es-Sâyığ'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Her kim kelâmı sevecek olursa kalbinden çıkmaz. Sen kelâmla ilgilenen birisinin iflah olduğunu göremezsin." (İbn Batta, el-İbâne, II, 539)
6. İbn Batta, Ubeydullah b. Hanbel'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Babam bana anlattı dedi ki:
Ebu Abdullah'ı şöyle derken dinledim:
Sünnete ve hadise dört elle sarılmaya bakınız. Bu yolla Allah size fayda sağlayacaktır. Sakın çeşitli konulara derinliğine dalıp tartışmaya ve münakaşaya da girmeyiniz. Çünkü kelâmı seven bir kimse iflah olmaz. Her kim bir kelâm (konusu) çıkartıp ortaya atarsa sonunda bir bid'ate varır. Çünkü kelâm hayra çağırmaz. Ben kelâmı, kelâma dalmayı ve tartışmayı sevmiyorum. Sizlere sünnetlere, rivayetlere ve kendisiyle yararlanacağınız fıkha sarılmayı tavsiye ederim. Tartışmayı ve sapıklarla tartışmacı kimselerin sözlerini bırakınız. Bizim yetiştiğimiz insanlar bu tür şeyleri bilmiyorlardı. Kelâmcılardan da uzak kalıyorlardı. Kelâmın akıbeti hayra gitmez. Allah bizi de, sizleri de fitnelerden korusun. Bizleri de, sizleri de helake götüren her bir yoldan esenliğe kavuştursun." (İbn Batta, el-İbâne, II, 539)
7. Yine İbn Batta, el-İbâne'de Ahmed'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Bir adamın kelâmı sevdiğini görürsen ondan sakın." (İbn Batta, el-İbâne, II, 540)
Bunlar İmam Ahmed'in -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- dinin esaslarına dair çeşitli meseleler hakkındaki görüşleridir, Kelâm ilmine karşı tutumu da budur.
Allah en iyi bilen ve en iyi işitendir.
Kelamcılık hakkında selef alimlerin görüşleri:
İmam Ebû Hanîfe'nin Kelâm ve Din Hususunda Tartışmaları Yasaklayışı:
1. İmam Ebû Hanîfe dedi ki:
"Basra'da heva sahipleri pek çoktur. Oraya yirmi küsur defa girip çıktım. Kimi zaman orada bir sene, kimi zaman daha fazla veya daha az bir süre kaldım. O zamanlar kelâm ilminin ilimlerin en üstünü olduğunu zannediyordum." (el-Kürdi, Menakibu Ebî Hanife, s. 137)
2. Dedi ki:
"Kelâm ilmini tetkik eder dururdum. O kadar ki bu hususta parmakla gösterilecek seviyeye kadar ulaştım. Hammad b. Ebî Süleyman'ın halkasına yakın bir yerde oturuyorduk. Yanıma bir kadın gelerek dedi ki:
Bir adamın cariye bir hanımı olup onu sünnete uygun boşamak isterse kaç talak ile onu boşar. Ona ne söyleyeceğimi bilemedim. Kendisine Hammad'a gidip sormasını sonra da dönüp bana verdiği cevabı bildirmesini söyledim. Kadın gidip Hammad'a sordu. Hammad dedi ki:
Kadını önce ay halinden temizlendikten sonra ve onunla cima etmeden bir defa boşar. Sonra iki defa ay hali oluncaya kadar ona ilişmez. Kadın (son ay halinden temizlenip) gusletti mi başka bir koca ile evlenmesi helal olur. Kadın dönüp bana söylediğini bildirdi. Ben de kendi kendime:
Kelâm ilmine ihtiyacım yoktur, deyip ayakkabılarımı alarak Hammad'ın ders halkasına oturdum."(Târîhu Bağdad, XIII, 333)
3.Dedi ki:
"Allah Amr b. Ubeyd'e lanet etsin. Çünkü o insanlara hakkında söz söylemelerinin kendilerine hiçbir fayda sağlamayacağı kelâma giden yolu açmıştır." (el-Herevî, Zemmu'l-Kelâm, s. 28-31)
Bir adam kendisine bir soru sorarak:
İnsanların arazlar ve cisimler hakkında sonradan ortaya koydukları söz ve açıklamalar (kelâm) hakkında ne dersin? dedi. Şunları söyledi:
"Bunlar felsefecilerin görüşleridir. Sen rivayetlere ve selefin yoluna tabi ol. Sonradan ortaya çıkartılmış her bir şeyden uzak dur. Çünkü sonradan çıkartılanlar bid'attir." (el-Herevî, Zemmu'l-Kelâm, vr. 194 b)
4.Ebu Hanife'nin oğlu Hammad dedi ki:
"Bir gün babam -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- yanıma geldi. Yanımda kelâm ile uğraşanlardan bir topluluk da vardı. O sırada bir husus hakkında yüksek sesle tartışıyorduk. Onun evde olduğunu farkedince yanına çıktım. Bana:
Ey Hammad yanında kimler var dedi. Ben:
Filan, filan ve filan diyerek yanımda bulunanların adını verdim. Peki neyi konuşuyorsunuz dedi. Ben:
Şu şu hususları konuşuyoruz dedim. Bana dedi ki:
Ey Hammad kelâmı bırak. (Hammad devamla) dedi ki:
Ben babamın işleri birbirine karıştırdığını hiç görmediğim gibi bir işi emredip sonra da o işi yasakladığını da görmemiştim. Bunun üzerine ona dedim ki:
Babacığım sen daha önce bana kelâm ile uğraşmayı emretmiyor muydun? Şu cevabı verdi:
Evet, fakat evladım bugün ben sana kelâmla uğraşmayı yasaklıyorum. Niye? diye sordum şu cevabı verdi:
Evladım çeşitli kelâmî meseleler hakkında ihtilafa düştüğünü gördüğün bu kimseler bir görüş etrafında birleşmiş ve tek bir din üzere idiler. Nihayet şeytan onları birbirlerinden uzaklaştırdı, aralarına düşmanlığı ve ayrılığı soktu, onlar da sonunda ayrılığa düştüler..." (el-Mekkî, Menakibu Ebî Hanîfe, s. 183-184)
5. Ebu Hanîfe, Ebû Yusuf'a dedi ki:
"Dinin esasları ile ilgili avama kelâm esaslarına göre sakın konuşmayasın. Çünkü onlar seni taklid eden bir topluluktur. O takdirde onlar da kelâmla uğraşırlar." (el-Mekkî, Menakibu Ebî Hanîfe, s. 373)
İşte Ebû Hanife'nin bu sözleri onun dinin esasları ile ilgili meselelere dair akîdesini, kelâma ve kelâmcılara karşı tavır ve tutumunu açıkça ortaya koymaktadır.
İmam Malik'in Kelâmı ve Din Hususunda Tartışmaları Yasaklaması:
1. İbn Abdi'l-Berr, Mus'ab b. Abdullah ez-Zübeyrî'den dedi ki:
Malik b. Enes şöyle derdi:
"Din hakkında kelâm hoşuma gitmeyen bir şeydir. Bizim şehrimizin ahalisi hep ondan hoşlanmamışlardır ve onunla uğraşmayı yasaklaya gelmişlerdir. Cehm'in görüşü kader ve buna benzer her bir husustaki kelâm (söz söyleme) bu kabildendir. Ameli beraberinde getiren hususlar dışında kelâm sevilen bir şey değildir. Allah'ın dini ve aziz ve celil olan Allah'ın zatı hakkında kelâma gelince konuşmayıp susmayı daha çok severim. Çünkü ben bizim şehrimiz ahalisinin ameli gerektiren dışında din hakkında kelâmı yasakladıklarını gördüm."
(Câmiu Beyani'l-ilm, s. 415, Daru'l-Kutubi'l-lslamiyye baskısı.)
(Mus'ab b. Abdullah b. Mus'ab b. Sabit b. Abdullah b. ez-Zubeyr b. el-Avvam el-Esedi'dir. Medine'lidir. Bağdat'ta yerleşmiştir. İbn Hacer onun hakkında: "Doğru sözlüdür, neseb ilmini iyi bilen birisidir. 236 h. yılında vefat etmiştir" demektedir. (Takribu't-Tehzib, II, 252; Hayatı için bk. Tehzibu't-Teh-zib, X, 162)
2.Ebu Nuaym, Abdullah b. Nafi'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Malik'i şöyle derken dinledim:
"Bir kimse Allah'a ortak koşmanın dışında bütün büyük günahları işlese ancak bu çeşitli heva ve bid'atlerden uzak kalsa -ve bu arada bazı sözler (kelâm)i de söz konusu etti- yine cennete girer."(Hilye, VI, 325)
3.el-Herevi, İshak b. İsa'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Malik dedi ki:
Kim kelâm yoluyla dini öğrenmek isterse zındıklaşır, kim kimya (simyacılık) ile mal sahibi olmak isterse iflas eder, kim de hadisin garib lafızlarını öğrenmek isterse yalan söyler." (Zemmu'l-Kelâm, vr. 173 a)
(İshak b. İsa b. Necih el-Bağdadi. Onun hakkında İbn Hacer: "Doğru sözlüdür. 214 h. yılında vefat etmiştir" demektedir. (Takribu't-Tehzib, I, 60; Biyografisi için bk. Tehzibu't-Tehzib, I, 245)
4.Hatib, İshak b. İsa'dan dedi ki:
Malik b. Enes'in din hususunda tartışmaları ayıpladığını ve şöyle dediğini dinledim:
"Diğerinden daha çok mücadele ve tartışmayı beceren bir kimse her geldiğinde biz de Cebrail'in peygambere getirdiğini geri mi çevireceğiz?" (Şerefu Ashabu'l-Hadis, s. 5)
5.el-Herevî, Abdu'r-Rahman b. Mehdi'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Malik'in huzuruna girdim. Yanında ona soru soran birisi vardı. Dedi ki:
"Muhtemelen sen Amr b. Ubeyd'in adamlarındansın. Allah Amr b. Ubeyd'e lanet eylesin. Çünkü o kelâmdan bid'at olan bu işi ortaya koymuş bulunmaktadır. Şayet kelâm bir ilim olsaydı ashab ve tâbiûn çeşitli ahkâm ve şer'i meseleler hakkında konuştukları gibi ona dair de bir şeyler söylerlerdi."(Zemmu'l-Kelâm, vr. 173 b)
6.el-Herevî, Eşheb b. Abdu'l-Aziz'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Malik'i şöyle derken dinledim:
"Bid'atlerden çokça sakının."
Ona: Ey Abdullah'ın babası bid'atler nedir, diye soruldu. Şöyle dedi:
"Bid'at ehli kimseler Allah'ın isimleri, sıfatları, kelâmı, ilmi ve kudreti hakkında konuşup duran buna karşılık ashab-ı kiramın ve onlara güzel bir şekilde uyan tabiinin sustukları yerde susmayan kimselerdir." (Zemmu'l-Kelâm, vr. 173 a)
7.Ebu Nuaym, Şafiî'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Malik b. Enes'in yanına sapık bir fırka müntesibi olan bir kimse gelecek olursa şöyle derdi:
"Ben Rabbimden ve dinimden apaçık bir delil üzereyim. Sen ise şüphe eden birisisin. Bu sebeble şüphe eden bir başkasına git ve onunla tartış." (Hilye, VI, 324)
8.İbn Abdi'l-Berr, Malikîmezhebine mensup Mısırlı Ahmed b. Huveyzimendad'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
el-Hilafadlı kitabının icareler bahsinde dedi ki:
"Malik dedi ki:
"Heva ehlinin, bid'atçilerin ve yıldız falcılarının kitaplarının -ve daha başka kitapları da söz konusu etti- icare ile kiralanması caiz değildir. Daha sonra şunları söyledi:
Bizim mezhebimizin mensuplarına göre heva ve bid'at ehline mensup kimselerin kitabları Mutezile ve benzeri kelâmcıların kitablarıdır. Bu gibi hususlarda yapılan icare akitleri feshedilir." (Câmiu Beyâni'l-ilm, s. 316-317)
İşte bunlar İmam Malik'in tevhîde, ashab-ı kirama, imana, kelâm ilmine ve daha başka hususlara dair tavırlarını ve sözlerini ortaya koyan bazı işaretlerdir.
İmam Şafiî'nin Kelâm İlmini ve Din Hakkında Tartışmayı Nehyetmesi:
el-Herevî, er-Rabi b. Süleyman'dan şöyle dediğini nakletmektedir:
"Ben Şafiî'yi şöyle derken dinledim:
... Bir adam ilim kitablarını bir başkasına vasiyet edecek olursa kitabları arasında kelâma dair kitablar da bulunuyorsa bu kitablar vasiyetin kapsamına girmez. Çünkü kelâm ilimden sayılmaz."(Zemmu'l-Kelâm, vr. 213; Zehebi, es-Siyer, X, 30)
2. Herevî, el-Hasen ez-Zaferani'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şafiî'yi şöyle derken dinledim:
"Ben kelâma dair bir kişiyle bir defa tartıştım mı mutlaka bundan dolayı Allah'tan da mağfiret dilemişimdir." (Zemmu'l Kelâm, vr. 213; Zehebi, Siyer, X, 30)
3. Yine el-Herevî, er-Rabi b. Süleyman'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şafiî dedi ki:
Ben herbir muhalif kimseye dair büyükçe bir kitap hazırlamak istesem bunu yapabilirim; fakat kelâm ile benim işim yok. Kelâmdan herhangi bir şeyin de bana nis-bet edilmesini de arzu etmiyorum."(Zemmu'l Kelâm, vr. 215)
4. İbn Batta, Ebu Sevr'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şafiî bana dedi ki:
Kelâmdan herhangi bir şeye bürünüp de iflah olmuş kimse görmedim." (el-İbanetu'l-Kübra, s. 535-536)
5. el-Herevî, Yunus el-Mısrî'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şafiî dedi ki:
Yüce Allah'ın, Allah'a şirk koşmanın dışında yasaklamış olduğu her bir şeye bir kimseyi mübtela kılması onu kelâma mübtela kılmasından daha hayırlıdır." (İbn Ebi Hatim, Menâkibu'ş-Şafiî, s. 182)
İşte İmam Şafiî'nin -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- dinin esasları ile ilgili meselelere dair görüşleri ve kelâm ilmine karşı tutumu budur.
İmam Ahmed b. Hanbel'in Kelâmdan ve Din Hakkında Tartışmalardan Alıkoyması:
1. İbn Batta, Ebu Bekr el-Mervezî'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Ebu Abdullah'ı şöyle derken dinledim:
Kim kelâmla uğraşırsa iflah olmaz. Kim kelâmla uğraşırsa onun bir cehmî olma ihtimali uzak değildir."(el-İbane, II, 538)
2. İbn Abdi'l-Berr, Câmiu Beyâni'l-İlm adlı eserinde Ahmed'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Kelâmla uğraşan bir kimse asla iflah olmaz. Kelâmı inceleyip de kalbinde bir rahatsızlık bulunmayan kimseyi hemen hemen göremezsin." (Camiu Beyani'l-ilm, II, 95, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye baskısı)
3. el-Herevî, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Babam Ubeydullah b. Yahya b. Hakan'a şunları yazdı:
Ben kelâmla uğraşan birisi değilim. Kelâmın bu işlerle de bir ilgisi olduğu kanaatinde değilim. Benim görüşüm ancak Allah'ın kitabında ya da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hadisinde olanlardır. Bunun dışındakilere gelince bunlar hakkında söz söylemek övülen bir iş değildir." (Zemmu'l-Kelâm, vr. 216 b)
(Ebu'l-Hasen Ubeydullah b. Yahya b. Hakan et-Türkî. Bağdad'da yerleşmiştir. Zehebîonun hakkında şunları söylemektedir:
"Pek büyük bir vezirdir. el-Mütevekkile ve el-Mutemed'e vezirlik yapmıştır. Mütevekkil nezdinde üstün bir mevkii vardı. Oldukça cömert bir kimse idi."
İbn Ebi Ya'lâ da şöyle demiştir:
"Bizim imamımızdan bazı nakillerde bulunmuştur. Bunlardan birisi de şudur:
Ahmed'i şöyle derken dinledim:
"Ben kendimi sultanın malını almaktan uzak tutarım. Bununla birlikte haram değildir." 263 yılında vefat etmiştir. (Siyer-u Alami'n-Nubela, XIII, 9; Tabakatu'l-Hanabile, I, 204)
4. İbnu'l-Cevzî, Musa b. Abdullah et-Tarsusî'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Ahmed b. Hanbel'i şöyle derken dinledim. Kelâm ehli ile sünneti savunsalar dahi oturup kalkmayınız." (Menakibu'l-İmam Ahmed, s. 205)
5. İbn Batta, Ebu'l-Harik es-Sâyığ'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Her kim kelâmı sevecek olursa kalbinden çıkmaz. Sen kelâmla ilgilenen birisinin iflah olduğunu göremezsin." (İbn Batta, el-İbâne, II, 539)
6. İbn Batta, Ubeydullah b. Hanbel'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Babam bana anlattı dedi ki:
Ebu Abdullah'ı şöyle derken dinledim:
Sünnete ve hadise dört elle sarılmaya bakınız. Bu yolla Allah size fayda sağlayacaktır. Sakın çeşitli konulara derinliğine dalıp tartışmaya ve münakaşaya da girmeyiniz. Çünkü kelâmı seven bir kimse iflah olmaz. Her kim bir kelâm (konusu) çıkartıp ortaya atarsa sonunda bir bid'ate varır. Çünkü kelâm hayra çağırmaz. Ben kelâmı, kelâma dalmayı ve tartışmayı sevmiyorum. Sizlere sünnetlere, rivayetlere ve kendisiyle yararlanacağınız fıkha sarılmayı tavsiye ederim. Tartışmayı ve sapıklarla tartışmacı kimselerin sözlerini bırakınız. Bizim yetiştiğimiz insanlar bu tür şeyleri bilmiyorlardı. Kelâmcılardan da uzak kalıyorlardı. Kelâmın akıbeti hayra gitmez. Allah bizi de, sizleri de fitnelerden korusun. Bizleri de, sizleri de helake götüren her bir yoldan esenliğe kavuştursun." (İbn Batta, el-İbâne, II, 539)
7. Yine İbn Batta, el-İbâne'de Ahmed'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Bir adamın kelâmı sevdiğini görürsen ondan sakın." (İbn Batta, el-İbâne, II, 540)
Bunlar İmam Ahmed'in -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- dinin esaslarına dair çeşitli meseleler hakkındaki görüşleridir, Kelâm ilmine karşı tutumu da budur.
Allah en iyi bilen ve en iyi işitendir.