E
Çevrimdışı
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah'a Mahsustur...
Salat ve Selâm olsun Rasullullah'a, Âline, Ashabına ve Kıyamete kadar O'nun izinden giden muvahhid mü'minlere...
Ben, şahadet ederim ki, Allah'dan başka hiç bir ilâh, rab, ve kanun koyucu melik yoktur ve yine şahadet ederim ki, Muhammed (s.a.s.) Allah'ın kulu ve Rasulü, muvahhid mü'minlerin yegâne Önderi ve örneğidir...
Müstekbir tağutlann egemen oldukları ve cahiliyyenin hükmüyle hükmettikleri, dünya sevgisiyle heva ve hevesine kapıldığı modern çağ, her şeyi ile şirkin koktuğu cahiliyye ve küfür çağıdır.
Asr-ı Saadet öncesi cahiliyyenin tüm özellikleri, gelişmiş ve fazlalaşmış haliyle bu çağa hükmetmiş ve yaşanmaktadır... İslâm'ın tüm özellikleriyle,akidetüttevhid ve amelî tüm boyutlarıyla, kurum ve kuruluşlarıyla, bilinmesine rağmen, egemen tağutlar ve ehli küffar uşakları, cahiliyyenin hükmü ile hükmediyor, Allah'ın hükümlerini istemedikleri gibi, onunla savaşıp onları hapishane ve siccinhanelere atıp türlü türlü işkencelere maruz bırakıyor...
"Onlar, hala cahiliyye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Yakîn (ile iman) eden bir kavim için Allah'dan daha güzel hüküm veren kim olabilir?.MAİDE.50.
"O zaman inkâr edenler, kalblerine taassubu, cahiliyye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da Rasulü'ne ve mü'min-lere sükunet ve güveni indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar, buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah, her şeyi bilendir.FETİH.26.
O günkü cahiliyye ne ise, bugünkü cahiliyye de aynıdır... Küfür cephesinde yeni bir şey olmadığı gibi, her zamanda ve her mekânda küfür, tek millet olup değişmez bir karaktere sahihtir...
Kalblerine Keiime-i Tevhid, yani Lailahe illallah kelimesi yerleşen ve İliklerine kadar nüfuz edilen mü'min müslümanlar, hayatlarının en küçük biriminde bile bu kelimenin gereğini yerine getirirler... Böylece cahiliyyenin tüm özelliklerinden sıyrılır, İslâm'ın özelliklerine bürünürler... Cahiliyyenin hükmünü reddeder, "Hükmün, hakimiyetin yalnız ve yalnız Allah'a aid olduğuna inanır ve bu uğurda canları pahasınada olsa cihadı kendisine şiar bilip şeriat yolunda şehadet yarışına kendisini hazırlar ve allahın kılıcını küffara karşı yer yüzünde sallamaya başlar. Bu da onun için izzet ve şereftir...Ne mutlu o şerefli erlere,;
Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Doğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler. Yûsuf 40 ve 67, En'âm 57
"Mülk elinde bulunan (Allah) ne yücedir. O, her şeye ;güç yetirendir. Mülk 1
"De ki: 'Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü 'erirsin ve dilediğinde mülkü çekip alırsın, dilediğini aziz
kılar, dilediğini alçaltirsın. Hayır senin elindedir. Gerçekten sen, her şeye güç yetirensin.Âi-i İmrân 26
"Haberiniz olsun, şübhesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Oniar, yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar, ancak zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler. Yûnus 66
Muvahhid mü'min müslümanlar, bu hakikate iman etmiş ve imanına zulmü karıştırmamış, yani şirki, küfrü, bid'at ve hurafeyi karıştırmadan katıksız ve emredilen gibi iman etmişlerdir...
Yaratma ve emrin yalnız ve yalnız Alemlerin yegâne Rabbi Allah'a aid olduğunu bilip imân ettikleri için Al-lah'dan başka hiç bir kimsenin emrine, hükmüne ve isteğine tabi olmaz, itaat etmezler...
Haberiniz olsun, yaratmak da emir de (yalnız)
O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. A'râf54
Rabbimiz Allah (c.c.) tarafından yeryüzünün varisleri olarak tayin edilen salih mü'minler, miraslarına sahib çıkmalı ve onu, zalim tağutlara kaptırmamalıdırlar..:
"Andolsun Biz, Zikir'den sonra Zebur'da da: 'Hiç şübhesiz, Arz'a salih kullarım varis olacaktır' diye yazdık. Enbiya105
Muvahhid mü'minler, hangi ırktan, hangi dilden, hangi renkten ve hangi bölgeden olurlarsa olsunlar, şübhesiz ki birbirilerinin kardeşleridirler... "Mü'minler, ancak kardeştirler. Hucurât 10
Mü'min kardeşler bir araya gelecek, takva üzere kalbler ve bedenler birbirilerine kenetlenecek, İslâm topraklarını işgal eden müstekbir egemen tağutların zalim pençesinden miras haklarını kurtaracaklardır... Özgürlük ve bağımsizhğın başka bir yolunun olmadığı şübhesizdir... Yol, katıksız iman ve salih amel üzere birleşmek, Kitab ve Sün-net'in emirlerince hareket etmektir!..
"Ey iman edenler, hepiniz topluca barış ve güvenliğe (Silm'e/İslâm'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.Bakara 208
İslâm topraklarını yüz yıla yakın bir zamandır işgal e-den müstekbir egemen tağutlar, muvahhid mü'min müslü-manlarm miras hakkını gasbettikleri gibi, Âlemlerin Rabbi Allah'ın da egemenlik hakkını gasbetmİş, Allah'ın hükümlerini bir yana bırakmış, İslâm'ı devre dışına çıkarmış ve heva-u heveslerinden kaynaklanan kanunları yürürlüğe koymuşlardır... Bu müşrik ve kâfir sömürücü tağutlardan gasbettikleri Allah'ın yeryüzündeki egemenlik hakkını ve muvahhid mü'minlerin mirasını tekrar geri almak ve sahiplerine iade etmek vazgeçilmez bir vazifedir...
Egemen tağutların işgal ettikleri toprakları yer altı ve yer üstü servetleriyle sömürmeye devam ederken, mü'min müslümanlan mahkum etmiş ve kanlarının son damlasına kadar sömürmüşlerdir... Maddî ve manevî sömürünün devam ettiği bu topraklarda yaşayan mahkum edilmiş mü'min müslümanlar, din, can,akıl, nesil ve mal emniyetlerini yitirmişlerdir... Diğer bir anlatımla müstekbir egemen tağutlar, mü'min müslümanların emniyetlerini gasbetmişlerdir...
Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekten o, kendi nefsine zulmetmiş demektir.Talak 1
"Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Rasulü'ne itaat ederse onu, altından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. Nisa 13
EBU ESLEM
Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah'a Mahsustur...
Salat ve Selâm olsun Rasullullah'a, Âline, Ashabına ve Kıyamete kadar O'nun izinden giden muvahhid mü'minlere...
Ben, şahadet ederim ki, Allah'dan başka hiç bir ilâh, rab, ve kanun koyucu melik yoktur ve yine şahadet ederim ki, Muhammed (s.a.s.) Allah'ın kulu ve Rasulü, muvahhid mü'minlerin yegâne Önderi ve örneğidir...
Müstekbir tağutlann egemen oldukları ve cahiliyyenin hükmüyle hükmettikleri, dünya sevgisiyle heva ve hevesine kapıldığı modern çağ, her şeyi ile şirkin koktuğu cahiliyye ve küfür çağıdır.
Asr-ı Saadet öncesi cahiliyyenin tüm özellikleri, gelişmiş ve fazlalaşmış haliyle bu çağa hükmetmiş ve yaşanmaktadır... İslâm'ın tüm özellikleriyle,akidetüttevhid ve amelî tüm boyutlarıyla, kurum ve kuruluşlarıyla, bilinmesine rağmen, egemen tağutlar ve ehli küffar uşakları, cahiliyyenin hükmü ile hükmediyor, Allah'ın hükümlerini istemedikleri gibi, onunla savaşıp onları hapishane ve siccinhanelere atıp türlü türlü işkencelere maruz bırakıyor...
"Onlar, hala cahiliyye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Yakîn (ile iman) eden bir kavim için Allah'dan daha güzel hüküm veren kim olabilir?.MAİDE.50.
"O zaman inkâr edenler, kalblerine taassubu, cahiliyye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da Rasulü'ne ve mü'min-lere sükunet ve güveni indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar, buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah, her şeyi bilendir.FETİH.26.
O günkü cahiliyye ne ise, bugünkü cahiliyye de aynıdır... Küfür cephesinde yeni bir şey olmadığı gibi, her zamanda ve her mekânda küfür, tek millet olup değişmez bir karaktere sahihtir...
Kalblerine Keiime-i Tevhid, yani Lailahe illallah kelimesi yerleşen ve İliklerine kadar nüfuz edilen mü'min müslümanlar, hayatlarının en küçük biriminde bile bu kelimenin gereğini yerine getirirler... Böylece cahiliyyenin tüm özelliklerinden sıyrılır, İslâm'ın özelliklerine bürünürler... Cahiliyyenin hükmünü reddeder, "Hükmün, hakimiyetin yalnız ve yalnız Allah'a aid olduğuna inanır ve bu uğurda canları pahasınada olsa cihadı kendisine şiar bilip şeriat yolunda şehadet yarışına kendisini hazırlar ve allahın kılıcını küffara karşı yer yüzünde sallamaya başlar. Bu da onun için izzet ve şereftir...Ne mutlu o şerefli erlere,;
Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Doğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler. Yûsuf 40 ve 67, En'âm 57
"Mülk elinde bulunan (Allah) ne yücedir. O, her şeye ;güç yetirendir. Mülk 1
"De ki: 'Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü 'erirsin ve dilediğinde mülkü çekip alırsın, dilediğini aziz
kılar, dilediğini alçaltirsın. Hayır senin elindedir. Gerçekten sen, her şeye güç yetirensin.Âi-i İmrân 26
"Haberiniz olsun, şübhesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Oniar, yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar, ancak zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler. Yûnus 66
Muvahhid mü'min müslümanlar, bu hakikate iman etmiş ve imanına zulmü karıştırmamış, yani şirki, küfrü, bid'at ve hurafeyi karıştırmadan katıksız ve emredilen gibi iman etmişlerdir...
Yaratma ve emrin yalnız ve yalnız Alemlerin yegâne Rabbi Allah'a aid olduğunu bilip imân ettikleri için Al-lah'dan başka hiç bir kimsenin emrine, hükmüne ve isteğine tabi olmaz, itaat etmezler...
Haberiniz olsun, yaratmak da emir de (yalnız)
O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. A'râf54
Rabbimiz Allah (c.c.) tarafından yeryüzünün varisleri olarak tayin edilen salih mü'minler, miraslarına sahib çıkmalı ve onu, zalim tağutlara kaptırmamalıdırlar..:
"Andolsun Biz, Zikir'den sonra Zebur'da da: 'Hiç şübhesiz, Arz'a salih kullarım varis olacaktır' diye yazdık. Enbiya105
Muvahhid mü'minler, hangi ırktan, hangi dilden, hangi renkten ve hangi bölgeden olurlarsa olsunlar, şübhesiz ki birbirilerinin kardeşleridirler... "Mü'minler, ancak kardeştirler. Hucurât 10
Mü'min kardeşler bir araya gelecek, takva üzere kalbler ve bedenler birbirilerine kenetlenecek, İslâm topraklarını işgal eden müstekbir egemen tağutların zalim pençesinden miras haklarını kurtaracaklardır... Özgürlük ve bağımsizhğın başka bir yolunun olmadığı şübhesizdir... Yol, katıksız iman ve salih amel üzere birleşmek, Kitab ve Sün-net'in emirlerince hareket etmektir!..
"Ey iman edenler, hepiniz topluca barış ve güvenliğe (Silm'e/İslâm'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.Bakara 208
İslâm topraklarını yüz yıla yakın bir zamandır işgal e-den müstekbir egemen tağutlar, muvahhid mü'min müslü-manlarm miras hakkını gasbettikleri gibi, Âlemlerin Rabbi Allah'ın da egemenlik hakkını gasbetmİş, Allah'ın hükümlerini bir yana bırakmış, İslâm'ı devre dışına çıkarmış ve heva-u heveslerinden kaynaklanan kanunları yürürlüğe koymuşlardır... Bu müşrik ve kâfir sömürücü tağutlardan gasbettikleri Allah'ın yeryüzündeki egemenlik hakkını ve muvahhid mü'minlerin mirasını tekrar geri almak ve sahiplerine iade etmek vazgeçilmez bir vazifedir...
Egemen tağutların işgal ettikleri toprakları yer altı ve yer üstü servetleriyle sömürmeye devam ederken, mü'min müslümanlan mahkum etmiş ve kanlarının son damlasına kadar sömürmüşlerdir... Maddî ve manevî sömürünün devam ettiği bu topraklarda yaşayan mahkum edilmiş mü'min müslümanlar, din, can,akıl, nesil ve mal emniyetlerini yitirmişlerdir... Diğer bir anlatımla müstekbir egemen tağutlar, mü'min müslümanların emniyetlerini gasbetmişlerdir...
Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekten o, kendi nefsine zulmetmiş demektir.Talak 1
"Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Rasulü'ne itaat ederse onu, altından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. Nisa 13
EBU ESLEM