Çözüldü Kınanmamak ve Ayıplanmamak için Normalde Kılınmayan Sünnet Namazları Kılmak Riya mıdır, Fıtrî Bir Davranış mıdır?

Abdullah el Hanbeli Çevrimiçi

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum hocam,

Müekked sünnetleri sebepsiz yere kılmamak mekruhtur, ayıplanma ve kınanmayı gerektirir, peki bu ayıplanma ve kınanmadan kurtulmak için başkaların gözü önünde bu müekked sünnetler kılınsa bu riya mı olur yoksa bu davranış fıtrî bir durum mudur? Kişi bunu büyüklenme, kendini beğenmişlikten yapmıyor, zaten normalde de müekked sünnetleri kılmasını gerektiğini biliyor ve yaptığının yanlış olduğunu kabul ederek ve tembellikten kılmıyor ama başkaları gördüğünde ayıplanma korkusundan dolayı normalde kılmadığı sünnetleri kılıyor.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;

Muekked sünnetlerin terk edilmesi

Hanefî mezhebine göre muekked sünnetleri (mesela sabahın sünneti, öğle öncesi ve sonrası sünnetler, yatsı sonundaki sünnet gibi) devamlı terk etmek mekruhtur. Bu, kınama ve ayıplanmayı gerektirir. Çünkü Rasûlullah onları istikrarla kılmış, ummete de örnek olmuştur. İmam Serahsî, İbn Âbidîn gibi fakihler açıkça, muekked sünnetlerin terkini "kötü görülen bir davranış" saymışlardır.

Başkaları görsün (övsün, ayıplamasın) diye kılmak
Burada niyet belirleyicidir. İki durum ayrılır:
a- Riya (gösteriş) için kılmak:
Eğer kişi “millet beni dindar bilsin, kınamasın, desin ki sünnetleri hiç terk etmiyor” diye kılıyorsa, bu riya olur ve günah olur. Çünkü ibadeti Allah için değil, insanların beğenisi için yapmış olur.

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى، عن سفيان: حدثني سلمة بن كهيل. وحدثنا أبو نعيم: حدثنا سفيان، عن سلمة قال: سمعت جندباً يقول
قال النبي صلى الله عليه وسلم، ولم أسمع أحداً يقول: قال النبي صلى الله عليه وسلم غيره، فدنوت منه، فسمعته يقول: قال النبي صلى الله عليه وسلم: من سَمَّع سَمَّع الله به، ومن يرائي يرائي الله به
Bize Musedded rivayet etti; dedi ki: Bize Yahyâ rivayet etti; Sufyân’dan; O da bana Seleme b. Kuhayl’den rivayet etti. Ve Ebû Nu‘aym da bize rivayet etti; dedi ki. Bize Sufyân, Seleme’den; O da şöyle dedi. Cundeb’i şöyle derken işittim:
Rasulullah şöyle buyurmuştur: - Seleme dedi ki: Ben (bu zamanda) Cundeb'ten başka kimseden "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu" derken işitmedim. Cundeb'e yaklaştım ve Onun şöyle demekte olduğunu işittim:

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Kim insanlara duyurursa, Allah Onun (gizli işlerini) duyurur. Kim de gösteriş için yaparsa Allah da Onun gösterişçiliğini meydana çıkarır."
(Buhârî, Rikak, Bab 36, Hadis no: 6499; Muslim)

b- Ayıplanmamak ve fıtrî utanma duygusuyla kılmak:
Eğer niyet, “Ben sünnetleri terk eden biri gibi görünmeyeyim, sünnete muhalefet edenlerden olmayayım” şeklinde ise bu riya değildir. Çünkü burada kasıt insanların övmesi değil, sünnete bağlılık görüntüsünü korumak ve kerahet sebebiyle kötülenmekten sakınmaktır. Bu, fıtrî bir hayâ duygusudur. Âlimler “ayıplanmamak için ibadetini gizlemeyip açıktan yapmak riya sayılmaz” demişlerdir.


Kişi aslında muekked sünnetleri kılması gerektiğini biliyor, önemsiyor ama tembellikten, gevşeklikten çoğunlukla terk ediyor. Başkaları gördüğünde ise ayıplanma ve kınanmaktan çekinerek sünneti kılıyor. Bu esnada övünmek, kendini göstermek, üstünlük taslamak gibi bir niyet yok.
Fıkıh ve Ahlak
a- Riya Olabilir mi?
Hayır! Çünkü riya, ibadeti Allah için değil, insanların takdiri için yapmaktır. Burada kişi aslında "övülmek" için değil, "ayıplanmamak" için yapıyor. Bu, niyette farklıdır.

İmam Gazzâlî der ki: “Bir insan, insanların kınamasından kaçınmak için ibadet yaparsa, bu riya değildir; çünkü maksadı halkın sevgisi değil, Onların eziyetinden kurtulmaktır.” (İhyâu Ulûmi’d-Dîn, Kitâbu’r-Riyâ)

b- Hayâ Fıtrîdir
İnsanın fıtratında, kötülenmekten utanmak vardır. Bu "halktan çekinme" duygusu, ibadetin özünü bozmuyor.
İbn Âbidîn bu tür durumların, riya değil, "sosyal hayâ" olduğunu, ibadeti bozmadığını ifade eder. (İbn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr)


c- Alışkanlık Haline Getirmek
Kişinin kalbinde "Ben aslında tembelim, sünnetleri terk ediyorum" düşüncesi var. Bu, tevazu yönünden iyi. Ancak zamanla bu ayıplanma korkusuyla kıldığı sünnetleri, normal durumlarda da kılmaya alıştırırsa Allah katında çok büyük kazanç olur. Çünkü bir iyilik sebeble de olsa devam ettirilince, niyet sonunda Allah rıdasına döner. Sunnetleri farzlaştırmadan, tamamen de boşlamadan, zaman zaman sunneten, sunnet için kılmamak da ecre vesiledir.


***​

İbadeti sırf Allah için yapmak en faziletlisidir.
Bazen açıktan kılmak, hem kişinin sünnete bağlılığını göstermesi hem de başkasına örnek olması açısından güzel olur. Gönüle "millet görsün, beni takdir etsin" hissi gelirse, kişi onu bastırmalı, niyetini tashih etmelidir.



Nâfile Namazlar Nerede Kılınmalı

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "En faziletli namaz, farzlardan sonra kişinin evinde kıldığı namazdır."
(Buhârî, Salât, 52; Muslim, Musâfirîn, 213)
Bu hadis, sünnet ve nafilelerin evde ve gizli kılınmasının faziletine delildir.



حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِي سُلَيْمَانُ بْنُ بِلَالٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ أَبِي النَّضْرِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ صَلَاةُ الْمَرْءِ فِي بَيْتِهِ أَفْضَلُ مِنْ صَلَاتِهِ فِي مَسْجِدِي هَذَا إِلَّا الْمَكْتُوبَةَ
Zeyd b. Sabit (r.anh)'den;
Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Farz mustesna, kişinin evinde kıldığı namaz, benim şu mescidimde kıldığı namazdan daha efdâldir."
(Ebu Davud, Salat, Bab 198 - 199, Hadis no: 1044)

Bu hadis-i şerif, farzların dışındaki bütün namazların evde kılınmasının, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa gibi fazileti olan mescidlerde kılınmasından bile daha efdal olduğunu gösterir. Çünkü evde kimsenin haberi olmadan, riyadan uzak olarak kılınan namaz ihlâsa daha yakındır. Farz namazların ise, erkekler için cemaatle kılınması bazı âlimlere göre sünnet-i muekkede bazılarına göre, vâcibdir. Farz namazda cemaati terk eden erkekler için Nebi'nin pek katı tarizleri vardır.

Kadınlar için efdal olan ise, hem farz hem de nafile namazlarını kendi evlerinde kılmalarıdır. Gerçi farzlar için cemaate çıkmaları caizdir. Fakat evlerinde kılmaları onlar için esas olan gizlenmeye daha muvafık ve fitneden daha uzaktır.

İbn Mes'ud'dan rivayet edilmiştir, dedi ki: Rasûlullah'a "Evimde kıldığım namaz mı, yoksa mescidde kıldığım namaz mı daha efdaldır?" diye sordum.
Benim evimin mescide ne kadar yakın olduğunu görmüyor musun? Buna rağmen namazı evinde kılmak bana mescidde kılmaktan daha sevimlidir, fakat fara olursa mustesna" cevabını verdi. (İbn Huzeyme, sahih, II, 210)

Ebu Musa'dan rivayet edilmiştir:
Iraklılardan bir grup Ömer (r.anh)'in yanına gelmek için yola çıktılar.
Onun huzuruna geldiklerinde "kişinin evinde kıldığı namazı" sordular.
Ömer: "Bunu Rasûlullah'a ben de sordum: "Kişinin evinde kıldığı namaz nurdur, öyleyse evlerinizi nurlandırınız" buyurdu" karşılığını verdi.

Enes (r.anh)'den Rasûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Namazlarınızın bir kısmıyla evlerinize ikramda bulununuz"
(İbn Huzeyme, Sahih, II, 213)
Ashabdan birisi merfu' olarak şöyle rivayet etmiştir: "Bir kimsenin evinde kıldığı namaz insanların kendisini göreceği yerde kıldığı namaza nisbetle, nafile karşısında farz gibidir." (el-Menhel, VI, 178)




Zeyd bin Sabit (r.anh) rivayetle; Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

صلاةُ المَرْءِ في بَيتِه أفضلُ من صلاتِهِ في مسجدِي هذا إلَّا المَكْتُوبَةَ

"Kişinin evinde kıldığı namaz, farz namazlar hariç, şu mescidimde kıldığı namazdan daha faziletlidir."

(El-Irakî, Tahricu'l-İhyâ, 1/272)
خلاصة حكم المحدث : إسناده صحيح
 
Üst