KİŞİNİN AMELLERİYLE DÜNYAYI İSTEMESİ
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere, amellerinin karşılığını eksikliğe uğratmadan veririz. (Sıhhat ve servet verir, onları zevk içinde yaşatırız.) Ahirette ise kendilerine ateşten başka bir şey yoktur. Yaptıkları ameller orada boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmış oldukları şeyler batıldır." (Hud: 11/15-16)
Ebu Hureyre (r.a.)'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Paraya, pula, elbiseye kul olanlar bedbaht olsun! Böyle çıkar düşkünü kimseye işlediği hayrın bedeli verilirse memnun olur, verilmezse Allah'ın takdirine kızar. Böyle kimseler hem bedbahttırlar hem de bir işe yaramazlar, ayaklarına diken batsa çıkarmaya güçleri yetmez. Ne mutlu o kimseye ki, Allah yolunda cihad için atının dizginlerine sarılmış, saçı başı perişan, ayakları toz içindedir. Eğer nöbet beklemekte ise tam manasıyla bekler, cephede ise tam manasıyla savaşır. Bu kimse bir meclise girmek için izin istese küçük görülüp kendisine izin verilmez. Bir hususta şefaat edecek olsa şefaati kabul edilmez." (Buhari Cihad: 70, İbn Mace Zühd:
İSTİFADELER
1 - Dindarmış gibi görünerek ahiret amelleri ile dünya peşinde koşanlar Allah tarafından tehdit edilmişlerdir.
2 - Rasulullah (s.a.v.) dünya düşkünü müslümanları; para kulu, gümüş kulu, giyim kuşam kulu olarak vasıflandırmıştır.
3 - Onların böyle isimlendirilmelerinin sebebi, dünyadan bekledikleri şeyler kendilerine verildiğinde yüzlerinin gülmesi, verilmediği takdirde ise öfkelenmeleridir.
4 - Dünyadan, dünyalık çıkarlar dışında beklentileri olmayanlar hem bedbaht hem de işe yaramaz kimselerdir.
5 - Rasulullah (s.a.s), bu insanları, ayaklarına batan dikeni bile çıkarmaya güç yetiremeyen kişiler olarak tanımlamıştır.
6 - Rasulullah (s.a.v.) bize gerçek bir mücahidin vasıflarını bildirmiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere, amellerinin karşılığını eksikliğe uğratmadan veririz. (Sıhhat ve servet verir, onları zevk içinde yaşatırız.) Ahirette ise kendilerine ateşten başka bir şey yoktur. Yaptıkları ameller orada boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmış oldukları şeyler batıldır." (Hud: 11/15-16)
Ebu Hureyre (r.a.)'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Paraya, pula, elbiseye kul olanlar bedbaht olsun! Böyle çıkar düşkünü kimseye işlediği hayrın bedeli verilirse memnun olur, verilmezse Allah'ın takdirine kızar. Böyle kimseler hem bedbahttırlar hem de bir işe yaramazlar, ayaklarına diken batsa çıkarmaya güçleri yetmez. Ne mutlu o kimseye ki, Allah yolunda cihad için atının dizginlerine sarılmış, saçı başı perişan, ayakları toz içindedir. Eğer nöbet beklemekte ise tam manasıyla bekler, cephede ise tam manasıyla savaşır. Bu kimse bir meclise girmek için izin istese küçük görülüp kendisine izin verilmez. Bir hususta şefaat edecek olsa şefaati kabul edilmez." (Buhari Cihad: 70, İbn Mace Zühd:
İSTİFADELER
1 - Dindarmış gibi görünerek ahiret amelleri ile dünya peşinde koşanlar Allah tarafından tehdit edilmişlerdir.
2 - Rasulullah (s.a.v.) dünya düşkünü müslümanları; para kulu, gümüş kulu, giyim kuşam kulu olarak vasıflandırmıştır.
3 - Onların böyle isimlendirilmelerinin sebebi, dünyadan bekledikleri şeyler kendilerine verildiğinde yüzlerinin gülmesi, verilmediği takdirde ise öfkelenmeleridir.
4 - Dünyadan, dünyalık çıkarlar dışında beklentileri olmayanlar hem bedbaht hem de işe yaramaz kimselerdir.
5 - Rasulullah (s.a.s), bu insanları, ayaklarına batan dikeni bile çıkarmaya güç yetiremeyen kişiler olarak tanımlamıştır.
6 - Rasulullah (s.a.v.) bize gerçek bir mücahidin vasıflarını bildirmiştir.
