İ
Çevrimdışı
SubhanAllah !!!
Muhacir el-Esidî, Vehb b. Münebbih’den rivayet ediyor:
İsa (a.s.), insanları, cinleri, kuşları ve tüm hayvanları ölmüş bir köye uğradı. Durdu ve bir süre helâk olan köye baktı. Sonra köy halkına yöneldi ve:
— Bunlar Allah’ın azabıyla ölmüştür. Başka bir nedenle ölmüş olsalardı ayrı ayrı ölürlerdi, dedi.
Sonra:
— Ey köy halkı, diye seslendi.
Aralarından biri:
— Buyur ey İsa, dedi.
Bunun üzerine İsa (a.s.), ölüler arasından ses veren adama:
— Suçun neydi? diye sordu.
Adam:
— Tağutlara ibadet etmek ve dünya sevgisi, karşılığını verdi.
İsa (a.s):
— Tağutlara nasıl ibadet ederdiniz? diye sordu.
Adam:
— Allah’a asî olanlara itaat ederdik, dedi.
İsa (a.s.):
— Dünyayı nasıl severdiniz? diye sordu.
Adam:
— Çocuğun annesini sevdiği gibi severdik. Onu elde ettiğimizde sevinir, yitirdiğimizde ise üzülürdük. Büyük emellerle Allah’ın kulluğundan yüz çevirdik ve gazabına yöneldik, dedi.
İsa (a.s.):
— Durumunuz nice idi? diye sordu.
Adam:
— Geceyi afiyet içinde geçirdik, sabaha erince helâk olduk, dedi.
İsa (a.s.):
— Arkadaşlarına ne oldu? Onlar, neden konuşmuyorlar? diye sordu.
Adam:
— Onların ağızlarına ateşten dizgin vuruldu, dedi.
İsa (a.s.):
— Sen nasıl benimle konuşabildin? diye sordu.
Adam:
— Ben onların arasındaydım, fakat onlar gibi değildim. Azab gelince, beni de onlarla beraber götürdü. Sadece bir kıla tutunuyorum. Ateşe mi düşeceğim, yoksa kurtulacak mıyım, bilemiyorum, dedi.
Ve kendisinden başka hak ilâh olmayan, yalnız ibadet edilmeye lâyık olan, hükümde ortağı bulunmayan Rabbimiz Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
“Sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (cezâ ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.”- Enfal, 8/25
--------------------
Ebu Nuaym el-İsfahânî, Sahabeden Günümüze Allah Dostları, Hilyetu’l-Evliyâ, çev. Said Aykut, Vdğ. İst. 1995 C.3, sh. 126 Celâleddîn es-Suyutî, Ed-Dürrü’l-Mensûr fi’t-Tehîr bi’l-Me’sûr, çev. Hüseyin Yıldız, İst. 2012, C. 15, sh. 572-573
Muhacir el-Esidî, Vehb b. Münebbih’den rivayet ediyor:
İsa (a.s.), insanları, cinleri, kuşları ve tüm hayvanları ölmüş bir köye uğradı. Durdu ve bir süre helâk olan köye baktı. Sonra köy halkına yöneldi ve:
— Bunlar Allah’ın azabıyla ölmüştür. Başka bir nedenle ölmüş olsalardı ayrı ayrı ölürlerdi, dedi.
Sonra:
— Ey köy halkı, diye seslendi.
Aralarından biri:
— Buyur ey İsa, dedi.
Bunun üzerine İsa (a.s.), ölüler arasından ses veren adama:
— Suçun neydi? diye sordu.
Adam:
— Tağutlara ibadet etmek ve dünya sevgisi, karşılığını verdi.
İsa (a.s):
— Tağutlara nasıl ibadet ederdiniz? diye sordu.
Adam:
— Allah’a asî olanlara itaat ederdik, dedi.
İsa (a.s.):
— Dünyayı nasıl severdiniz? diye sordu.
Adam:
— Çocuğun annesini sevdiği gibi severdik. Onu elde ettiğimizde sevinir, yitirdiğimizde ise üzülürdük. Büyük emellerle Allah’ın kulluğundan yüz çevirdik ve gazabına yöneldik, dedi.
İsa (a.s.):
— Durumunuz nice idi? diye sordu.
Adam:
— Geceyi afiyet içinde geçirdik, sabaha erince helâk olduk, dedi.
İsa (a.s.):
— Arkadaşlarına ne oldu? Onlar, neden konuşmuyorlar? diye sordu.
Adam:
— Onların ağızlarına ateşten dizgin vuruldu, dedi.
İsa (a.s.):
— Sen nasıl benimle konuşabildin? diye sordu.
Adam:
— Ben onların arasındaydım, fakat onlar gibi değildim. Azab gelince, beni de onlarla beraber götürdü. Sadece bir kıla tutunuyorum. Ateşe mi düşeceğim, yoksa kurtulacak mıyım, bilemiyorum, dedi.
Ve kendisinden başka hak ilâh olmayan, yalnız ibadet edilmeye lâyık olan, hükümde ortağı bulunmayan Rabbimiz Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
“Sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (cezâ ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.”- Enfal, 8/25
--------------------
Ebu Nuaym el-İsfahânî, Sahabeden Günümüze Allah Dostları, Hilyetu’l-Evliyâ, çev. Said Aykut, Vdğ. İst. 1995 C.3, sh. 126 Celâleddîn es-Suyutî, Ed-Dürrü’l-Mensûr fi’t-Tehîr bi’l-Me’sûr, çev. Hüseyin Yıldız, İst. 2012, C. 15, sh. 572-573