Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

***Komutan HATTAB'ın Cihad Serüveni***

Ö Çevrimdışı

özgürlüğe hasret

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"Hepimiz Allah'ın elindeyiz. Burada ki 3 kişiden birimizin tek eli yok birimizin tek gözü yok diğerimizin de tek ayağı... Üçümüz de bir şekilde yaralı veya sakatız. Biz diğer Mücahidlerin arasındayız. Operasyonlarda bizzat yer alıyoruz. Aynı diğer Mücahidler gibi ön cephelerde ağır silahlarla çatışıyoruz. Bir operasyona çıkarken Allah'ın bize şehadet nasip etmesi için dualar ediyoruz. Allah'a bizim canımızı kendi yolunda alması için yalvarıyoruz. Allah'ın yolunda ölmek bir şereftir ve biri Allah'a hizmet etmek istiyorsa bırakın etsin...."
]
Ibnul Hattab-2001

O hayatının yarısını cephelerde silah başında geçirdi. O ailesinden sevdiklerinden ülkesinden lüks hayattan çok uzaklarda şehadeti aradı. Daha 15 yaşındayken zengin ve varlıklı olan ailesi onu okuması için ABD'ye yollamıştı. Onun gözü ise cihad daydı. Bir fırsatını bulup o zamanların en büyük cihadı olan Afgan cihadına katıldığında daha 17 yaşına yeni girmişti. Cephede büyümüştü Hattab. Savaşın sonuna kadar da ayrılmadı Afganistan'dan. Afgan cihadı bitince Tacikistan'a cihada gitmişti Hattab ve onun bir sonraki durağı da Çeçenya olmuştu.
- "Televizyon'da alnında La İlahe İllallah yazan bantlar ve tekbir getiren çocukları görünce orada cihad olduğunu anlamıştım ve oraya gitmeye karar verdim" diyordu Hattab. 1995 yılında 8 Arap arkadaş ile birlikte Çeçenistan'a gidiyordu.Onun söylediği bir başka sey ise
- "Bizi cihada gitmekten alıkoyan şey ailelerimiz. Buraya gelen hiç kimse ailesinden izin alıp gelmiyor. Eğer ailemizi dinleyip geri dönseydik bu cihadı kim üstlenecekti. Bazen anneme telefon açarım hâla benim dönmem için adeta yalvarır fakat eğer biz annelerimizi ziyaret etmek için bile dönsek bu görevi kim devam ettirecek." diyordu Hattab.

Başka bir gün de
- "Allah bize kafirlere karşı onların silahlarıyla savaşmamızı emrediyor bugün kafirlerin en büyük silahı ise medya ve propaganda. Öyleyse biz de kendi medyamızı kendi propagandamız için kullanmalıyız" diyordu. Hattab Çeçenistan'a ilk geldiğinde hemen kendi grubunu kurmuştu. Özellikle 1996 yılının nisan ayında yaptığı ünlü Shatoi baskınından sonra adını duyurdu ve Rusya'nın en çok aranan isimleri arasında yerini aldı. Bu baskında yaklaşık 50 mücahid bir Rus konvoyuna pusu kurarak köşeye sıkıştırmıştı ve 30 askeri kamyon ve 20 tanktan oluşan dev konvoyu tamamen imha ederek 2 saat içinde çoğu subay 350 Rus askerini öldürdükten sonra neredeyse bir mucizeyi başarıyordu. Çatışmanın sonunda Mücahidler sadece 3 şehid vermişlerdi. Savaş bittikten sonra Şamil Basayev'le beraber askeri bir kamp açan Hattab burada 600 mücahide askeri eğitim veriyordu.
1997 yılı geldiğinde komşu cumhuriyet Dağıstan'daki Rus askeri karargahına saldıran Mücahidler burada birkaç saat içinde yüzlerce Rus askerini öldürdükten sonra geri çekildiler. Ruslar gerçekten büyük bir darbe yemişlerdi ve mücahidlerden de Hattab'ın yakın arkadaşlarından biri Ebu Bekir şehid düşüyordu. Bu operasyon çok kısa sürede bir Rus karargahının büyük bir kısmının imha edilmesiyle sonuçlanıyordu fakat Hattab'ın yeni amacı da ortaya çıkıyordu. Bağımsızlığını kazanan Çeçenistan'dan sonra sıra Dağıstan'a gelmişti ve simdi bir avuç mücahid bu işi üstlenecekti. 1999 yılında ikinci defa Dağıstan'a giren Hattab ve arkadaşları bu kez birkaç saatte geri dönmemeye kararlıydılar. Dağıstan'ın içlerine doğru ilerleyen Mücahidler 14 tane köyü ele geçirmişlerdi. Bir avuç mücahid gerçekten de büyük işler başarıyordu...

Dağıstan’daki tüm Rus askerleri alarm durumuna geçmişti. Yaklaşık 600 mücahidin karşısında 12000 Rus askeri vardı fakat Mücahidler halkın desteğini arkalarına almayı umuyorlardı. Ruslara beklemedikleri zamanda saldıran Mücahidler Dağıstan içlerinde ilerlerken onları durdurmak isteyen Ruslar ise çaresizce bölgedeki dağları ve köyleri bombalıyordu. Bunun üzerine Dağıstan halkı savaş korkusuyla köyleri boşaltmaya başlamıştı. Çatışmalarda büyük kahramanlıklar gösteren Mücahidler Hattab'ın en iyi arkadaşının şehadetiyle yıkılıyordu. Hakeem Al Madani bir Arap komutandı ve Hattab'ın Çeçen savaşının başından beri çok yakın arkadaşı ve yardımcı komutanıydı. Dağıstan’da bir başka önemli şehid daha verilmişti bu da Hattab'ın askeri kamplarında üst düzey görev alan mücahid komutan Musab'dı. Ruslar Dağıstan'da yenilmeye başlamıştı. Operasyonun 10. günü geride kalırken Ruslar geride 500'den fazla ceset 25 kadar tank hurdası onlarca askeri aracın yığıntıları bırakıyordu. Savaşın ilk günleri sadece havadan saldırmayı tercih eden Ruslar bu esnada 1 savaş uçağı ile 8 helikopterlerini kaybediyorlardı.
Halktan beklediği desteği alamayan Mücahidler geri çekilmişlerdi fakat 3-4 gün sonra bu kez 1000 kişi olarak dönmüşlerdi Dağıstan'a. Mücahidlere birkaç yüz Çeçen ve Dağıstan'lı daha katılmıştı. Bu kez çıkan çatışmalar çok daha ağırdı ve Ruslar 700 asker daha kaybediyorlardı. Hemen ardından önce Dağıstan'da bir sivil yerleşim biriminde daha sonra da Moskova'da meydana gelen patlamalar 280 Rus sivilin canını alıyordu. Ruslar bunun suçunu Hattab'a atarak kendisinin başına 1 milyon dolar koydular. Mücahidler zaten Dağıstan'da aradıkları halk desteğini bulamamışlardı ve bu olaylar onları iyice sarsmıştı. Bir de bu yetmezmiş gibi Ruslar Çeçenıstan'ı yeniden kuşatmıştı ve yeni savaş başlıyordu. Böylece Ağustos 1999'da başlayan Dağıstan macerası Mücahidler için 1 ay sonra sona ererken yeni bir savaş da başlıyordu. Hattab ise her zamanki gibi bu operasyonu da kameraya almıştı ve Dünya'ya dağıtmıştı. Kendi evinde yüzlerce operasyonun çekilmiş video kasedi vardı ve medyanın çok önemli olduğuna inanırdı. Dağıstan’dan döner dönmez komutanın başına geçerek Çeçenya savunmasına katıldı.

Çeçenya'daki Arap ve yabancı Mücahidlerin komutasını kendisi almıştı. Çeçenya'da 1999-2002 yılları arasında birçok başarılı operasyona liderlik etti ve 19 mart 2002'de hain bir saldırı sonucu şehit oldu. Mücahid’lerin arasına karışıp güvenlerini kazanan bir Dağıstanlı hain Hattab'a başka bir komutandan mektup taşıyordu. Mektubu Rus gizli servisinden aldığı zehirle zehirledi ve mektubu alan Hattab 5 dakika içinde cennete kanatlandı. Hattab'ın gerçek ismi bilinmiyor ve bu ismi kod adı olarak kullanıyordu. İngilizce Peştuca, Arapça ve Rusça bilen Hattab oldukça kültürlü bir mücahid olarak biliniyordu.
- "Yıllar önce Afganistan'dayken eğer bir gün gelip bana Ruslarla tekrar Rusya'nın içinde savaşacağımızı söyleseydiniz size asla inanmazdım" diyordu fakat Ruslarla Dağıstan'da müthiş bir mücadeleye giriyordu büyük mücahid. Hattab Afganistan'a gittiği zaman daha çok genç olmasına rağmen hemen dikkat çekiyordu. Bir mücahid, Hattab’ın ilk kez Celalabad’daki eğitim kampına geldiğinde gördüğü zamanki izlenimlerini söyle anlatıyor.

- "Celalabad’daki eğitim kampı hemen her gün gelen ve gidenlerle dolup boşalıyordu. Ruslara karşı büyük bir operasyon hazırlığı içindeydik, eğitimini tamamlayanlar eşyalarını alıp cepheye gidiyorlardı. Biz cepheye gitmek için yola çıkarken yeni bir grup geldi. Hattab’ı ilk kez o zaman gördüm. 16-17 yaslarında henüz sakalları yeni yeni çıkan uzun saçlı bir genç… Henüz gelmişti, ilk yaptığı şey kamp komutanlarına gidip kendisini cepheye göndermesi için yalvarmak oldu. Komutanlar gitmesine müsaade etmediler. Yanına gidip kendisini tebrik ettim ve adını sordum. "- Ibn-ul-Hattab" la böylece tanışmış oldum. "...... Başka bir Mücahid, Hattab'ın Afganistan'da karnından 12.7 mm'lik ağır bir makineli mermisi ile yaralanmasını söyle anlatıyor. (12.7 mm 'lik bu silah zırh delici olarak kullanılmaktadır ve insan vücuduna isabet etse onu kıyma haline getirir, bunu her askeri uzman tasdik edecektir.)
- "Operasyon sırasında biz cephe gerisinde ufak bir evde idik. Akşam olmuştu ve savaş çok çetin bir şekilde devam ediyordu. Hattab birden odadan içeri girdi, yüzü solgundu, bir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordu. Yavaşça yürüyerek bize doğru geldi ve yanımıza oturdu. Herhangi bir acı ifadesi göstermiyordu ama bir şeylerin ters gittiğini anlamıştık, genellikle suskun birisi olmayan Hattab, oldukça sessizdi. Yaralanıp yaralanmadığını sorduk. Ufak bir sıyrık, önemli bir şey yok, dedi. Bir kardeş yanına gidip yarasına bakmak istediğinde önemli bir şeyin olmadığını tekrar ederek onu geri çevirmeye çalıştı ama kardeş Hattab’ı zorlayarak yaraya baktı, elini karnına koydu. Hattab’ın yarası şiddetli bir şekilde kanıyordu, elbisesi tamamen kana bulanmıştı. Hemen bir araç çağırarak onu bir an önce en yakın hastaneye ulaştırmak için harekete geçtiğimizde halen bunun hafif bir yara olduğunu önemli bir durumun olmadığını söylüyordu."

Afganistan’da el yapımı bir el bombasını atarken elinde patlaması sonucu sağ elinin iki parmağını kaybetti. Mücahidler Pesavara gidip orada tedavi olması için ikna etmeye çalıştılar ise de o, Hz.Muhammed (S.A.V.) efendimizin sünneti üzere yarasını biraz bal ile sarmış ve arkadaşlarının teklifini reddetmiş, bunun için Pesavar'a kadar gitmeye gerek yok demiştir. Parmaklarını halen benzer bir şekilde bandajlıdır. Hattab birçok Müslüman tarafından zamanımızın Halid Bin Velid’i olarak görülmektedir. Ölümün Allah’ın önceden takdir ettiği bir zamanda, 'ne bir dakika önce nede bir dakika sonra' geleceğine inanmaktaydı. Birçok kez ölüm tehlikesi atlatmış ve suikast girişimlerinden kurtulmuştu. En yakını, 4 tonluk bir Rus kamyonunu kullanırken Ruslar tarafından kamyon bombalanmış, parça parça olan kamyondan Hattab, Allah'ın izniyle burnu bile kanamadan kurtulmuştu. Zeki, cesur ve güçlü bir kişiliğe sahipti. Dağıstan'lı bir bayanla evli olan Hattab'ın 2 kız çocuğu bulunmaktadır. Askerleri tarafından çok sevilen Hattab,kendisi ile oyun oynanmayacak birisi olarak tanınırdı. Askerleri ile yakından ilgilenir, onların kişisel problemlerini çözmelerinde yardımcı olur, onlara kendileri için alışveriş yapmaları için para verirdi. Her biri ilerde kendisinin yerini alabilecek kadar iyi yetişmiş bir kumandan kadrosu vardı. Hattab, Ruslar Kafkasya’dan Orta Asya'ya kadar bütün Müslüman topraklarını tamamen terk edip gidinceye kadar onlarla savaşmaya azmetmiştir. "Rusları ve taktiklerini biliyoruz. Zayıf yönlerini de bildiğimiz Rus Ordusuna karşı savaşmak bizim için başka bir orduyla savaşmaktan daha kolay." demişti. Hattab Ruslar her ne kadar onu terörist ilan etse de yüzyılın en büyük Mücahid’lerinden biriydi ve Ruslar onu öldüremediler sadece cennete kanatlanmasını ve hak ettiği nimetlerden faydalanmasını sağladılar...
 
K Çevrimdışı

KuTeYBe.

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Allah şehadetini kabul edilmiş bir şehadet kılsın ve bizlere de şehadet nasib etsin inşaallah
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
allah şehadetini kabuletsin firdevsinde ağırlasın inşallah....................selametle
 
A Çevrimdışı

Abi:)

Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAH bizlerede onlar gibi cihad aski versin ve sehadet nasip etsin insallah.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt