Zâhiren küfür işlediğinden kesin bir şekilde emin olmadıkça tekfir edemeyiz. Çünkü kişi, riyakâr olsa bile kalbinde kesin olarak imanın olup olmadığını ancak Allah bilir.
Savaşta kelime-i şehâdet getiren kişiyi öldüren Halid ibn Velid(ra)'ı hesaba çeken Rasulullah(sav), Halid'in: "Korktu da bundan dolayı kelime-i şehâdet getirdi." demesi üzerine Nebi(sav): "Kalbini yarıp baktın mı?" diyerek kalplerde olandan muttali olmanın mümkün olmadığını haber vermiştir.(Ebû Dâvud, Cihad, 95; Ibn Mâce, Fiten, 1)
Rasulullah-sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir defasında:
“–Sizin için en çok korktuğum şey, küçük şirktir.” buyurmuştu.
Yanındakiler:
“–Küçük şirk nedir ey Allâh’ın Rasulü?” diye sordular.
Rasulullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu cevâbı verdi:
“–Riyâ, yani gösteriştir. Kıyamet günü insanlar amellerinin karşılığını alırlarken, Allah Teala riyâ ehline:
≪–Dünyadayken kendilerine murailik yaptığınız/amellerinizi gostermek istediğiniz kimselere gidin! Bakın bakalım onların yanında herhangi bir karşılık bulabilecek misiniz?≫ buyurur.” (Ahmed, V, 428, 429)
İmam Ahmed bin Hanbel'e denildi ki:
Bir adam mescide giriyor ve orada bir topluluk görüyor. Bundan dolayı namazını güzelleştiriyor. Bu riyâ olur mu?
İmam dedi ki: Hayır, bu Müslümanın Müslüman üzerine bereketidir.
el-Furû 2/298
Buhârî (3470) ve Müslim'in (2766) Ebû Saîd el-Hudrî'den merfû olarak rivâyet ettiği, doksan dokuz kişiyi öldüren adamın kıssasında, âlim o adamı sâlih insanların bulunduğu bir yere yönlendirmiş ve "orada Allah'a ibâdet eden insanlar var, sende onlarla birlikte Allah'a ibâdet et" demiştir. Rasûlullah ﷺ'de bu âlimin ilmini ve fetvâsını tasdik etmiştir. Âlimin oraya yönlendirmesinin sebebi ise, Müslümanların arasında bulunmanın bereketiyle bu adamın tevbesinde sebât etmesi ve cemaat ile birlikte olmasıdır.
Yine İmam Ahmed'in (17998) Abdurrahmân b. Ğanem'den rivâyet ettiği bir hadiste Rasûlullah ﷺ şöyle buyurmaktadır: "Allah'ın en hayırlı kulları, görüldüklerinde Allah'ın hatırlandığı kimselerdir." Bu hadis, Müslümanın Müslüman üzerine bereketine işâret eden bir hadistir. Müslüman Müslümana Allah'ı hatırlatır ve sâlih amel işlemesine vesîle olur.
Yine Buhâri (6408) ve Müslim'in (2689) Ebû Hureyre'den rivâyet ettiği, zikir meclislerini gezen meleklerden bahseden hadiste şöyle geçmektedir:
"...Bunun üzerine Allahu Teâlâ meleklerine:
- “Sizi şâhit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarımı bağışladım” buyurur. Meleklerden biri:
- Onların arasında bulunan falan kimse esâsen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince Allahu Teâlâ şöyle buyurur:
- “Orada oturanlar öyle kimselerdir ki, onların arasında bulunan bedbaht olmaz.”
Burada da yine Müslümanların arasında bulunmanın bereketine işâret olunmuştur.
Velhâsıl bu hadislerden anladığımız Müslümanları görünce Allah'ı hatırlayıp sâlih amel işlemek riyâ değil, İmam Ahmed'in dediği gibi, Müslümanın Müslüman üzerine bereketidir.
Misal eğer bahsettiğin kişiler İmam Ahmed rahimehullah'a sorulan sorudaki gibi bir Müslümanı tekfir ederlerse ve o kişi riyakâr değilse o söz kendilerine dönebilir.
"Herhangi bir kimse, din kardeşine 'Ey kâfir!' derse, bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne âlâ. Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner." (Müslim, 1/319)