Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Küfür Sistemlerinde Görev Almak Caiz mi?

ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Küfür sisteminde görev almak ile alakalı , Şeyhülislam İbni Teymiyyeden şu nakili getiriyorlar:Bu nakil günümüzdeki parlementolar için ve yahutta küfür sisteminin her hangi bir bölümünde çalışmak için delil midir?Bu nakilin şerhi nedir?Günümüz küfür sistemlerinde görev almanın hükmü vede delilleri nelerdir?

KÜFÜRLE YÖNETİLEN ÜLKELERDE , MÜSLÜMANLARIN VAZIFE ALMALARI CAİZMİ .?
İbnu Teymiyye rahmetullahi aleyh ; Zalimlerin, kâfirlerin sultasında Müslüman birinin görev alıp alamayacağı ile ilgili soruya değişik yerlerde şu cevabı verir:

“Bu şartlarda görev alan kişi eğer gücü yettiği kadar adaleti ikame edip, zulmü Müslümanlardan hafifletiyorsa ve onun o görevde bulunması diğerlerine göre daha faydalı ise , onun o görevde kalması caizdir. Gücün yettiği kadar adaletin ikamesi ve zulmün giderilmesi Müslümanlar üzerine farzı kifaye olduğu için , bu işi ondan başka yapacak birisi yok ise , bu görev onun için VACİB olur. * Elinden geldiği kadar zulmü gidermekle sorumludur. Her şey elinden gelemeyebilir. Onun mevcudiyetine rağmen Müslümanların başına sıkıntılar geliyorsa , o gideremediği müddetçe sorumlu değildir. Hatta bazen büyük zulmü hafifletmek için , bizzat kendisi küçük zulmü Müslümanlara istemeyerek uygulamışta olabilir. Bundan dolayı sorumlu tutulmaz. Bütün bunlar maslahatın mefsedete galip olduğu durumlardadır. Hz. Yusuf"un Mısır kralının hazinelerinin başına geçmesi bu kabildendir. Kral ve toplum kâfir idi. (Ğafir 34. Yusuf 39-40.)
Şüphesiz kafir kralın adil olmayan uygulamaları vardı. Yusuf o uygulamaların hepsinin önüne geçemiyordu. Ancak o, imkânı ölçüsünde adaleti ve iyiliği ayakta tutmaya çalışıyordu. Bunların hepsi “Gücünüz yettiği kadar Allah"tan korkun “ ayetinin mazmununa girer.” (Şeyhulislam İbn-i Teymiye (r.a) / Mecmuul Fetava Cilt 20-Sayfa 55)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Seçimlerde Oy Kullanmak - Cahiliyye Düzenlerine İştirak Etmek
OY İSTEME, OY VERME, DEMOKRATİK SEÇİMLERE KATILMA ,
TAĞUTUN KURUMLARINDA GÖREV ALMAK


Berberlik Câiz mi, Musluman veya Kâfirin Sakal Traşını Yapabilir mi?

Dar'ul-harb'te Çocukları Okula Göndermenin Hükmü

Küfür Düzenini Korumak - Tağuta Askerlik

Cami İmamlarının Arkasında Namaz Kılmak (Kılabilmek)

Memurluk Yemini ve Küfür İçerikli Sözleşmeleri İmzalamanın Hükmü Nedir?

Tağuti Ülkelerde Memur Olarak Çalışmak Câiz mi?
 
ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
abi,bu konuları okudum,ve şeyhülislamın hata ettiğini anlıyorum,Yusuf(A.s)örneğini verdiğinden...Ve günümüze bu fetvayı uyarlıyamayız,Şeyhülislam günümüzdeki parlamentoya girenleri görse idi acaba bu fetvayı verir miydi?Bildiğim kadarı ile hangi makamda olursa olsun kişinin haram yada şirk işlemesine hiç bir alim cevaz vermemiştir,Hangi alim kişiyi kafir yapacak amele cevaz vermiştir hiç biri...
Bu fetvada maslahat gereği kisi kaldiği görevde şeriati açiktan inkar edip açıktan küfür eylemleri yapabilir diye ibare yok ki bu parlamentoda görev almaya delil olsun...Bu soruyu sormamın nedeni,Talha Bekret adlı selefi bir hoca var,küfür meclisine girmeye delil getiriyor(yani facesinde paylaşarak takriri olarak kasteddi) Allah bizleri şaşırtmasın,Nasılda Şeyhülislamın fetvasını mugalata ile tahrif ediyorlar,subhanallah sanki Şeyhülislam parlamentoda açıkça küfür fiili işleyenlere cevaz vermiş gibi,alttaki yorumları okuyunca nasılda ajitasyon yapıpta kendilerini allame meclise girenlere küfür diyenlere(yani bizlere) harici,tekfirci diyorlar,biz şeyhülislam hayatta olsa onun başına hangi püsküllü belaları sararmışız subhanalah...Sabahtan akşama kadar sofilere uğraşır anladık ehli bidat'ı hicvediyorsun ehli sünneti savunuyorsunda,akide sadece tasavvufun küfürlerini cübbelinin videolarını,gavsa alakalı sapık sözleri paylaşmak mı?Hani nerede uluhiyyet tevhidinin şubelerinden olan hakimiyet tevhidi,bir kere hakimiyet tevhidini,anlattın mı?Tğutun ne olduğunu,Cahiliyyeyi,senin örnek getirdiğin Şeyhülislamın talebesi ibni Kesirin Maide 50 ayeti tefsirini okudun mu?İnsanla anlattın mı vallahi bir kere dahi bunu profilinde anlatmadı ,Sofilerle uğraşmayı Tevhid sanan telefilerden Allah(s.v.t) sığınırım malesef Türkiyede sofileri eleştirdiğimiz kadar selefi geçinenleri eleştiremiyoruz,kimisi irca ehli Tağutları süslü göstermenin peşinde,kimisi müslümanları tekfir etme tekfir etmenin peşinde bir itidal yolu bulmamız lazım Allah(s.v.t) bizleri şuurlandırsın... ,Subhanallah biz akideyi bilmiyormuşuz Tevhid deyince sadece bunu biliyormuşuz...Neyse...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Konuları kendi mecrasında değerlendirmek gerekir. Yâni Şeyhu'l İslam'ın hata yapmasından ziyâde, Yusuf (a.s.)ın, Kralın yanındaki görevi ve Kralın yönetimi, günümüzdeki parlamanto ve içindeki bakanların işledikleri küfür amelleri ile mota mot aynı görmemek gerekir. Bu sebeble Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye (rahimehullah), cevaz vermiştir. Fakat günümüzdeki rejimler ve parlamenterlerin; muvahhid Yusuf (a.s.)ın konumu ve Kralın yanındaki görevi arasındaki uçurum fark vardır.

16- YUSUF (A.S.) KAFİR BİR KRALIN YANINDA GÖREV ALMIŞTIR. BİZ DE GÖREV ALABİLİRİZ


images
Bir arkadas ; "Yusuf (a.s)'da kafir olan hükümdarın ülkesinde hazine bakanlığı yapmıştır. Eğer parti kurmak küfür olsaydı hiç Yusuf (a.s) kafir bir ülkede maliye bakanlığı yaparmıydı ; Firavunun ölümü ile Mısır'a sultan olur muydu? Kur'an’da da geçiyor" diyerek partisel çalışmaları meşru zemine oturtmaya çalışarak kendi fikrine hak aramaya çalışıyordu.

Evvela bu mesele usul-u fıkıh ilminde “şer’u men kablena“, yâni bizden önceki peygamberlerin şeriatlerinde sabit olan şer’i bir hükmün bizim için de bağlayıcı olup olmaması ile ilgili bir meseledir.
Bizden öncekilerin şeriatlerinin bizim için bağlayıcı bir hüküm ifade edeceğini kabul edenler bile, bir takım şartlarla kabul ederler.
Bunlar arasında bizden önceki şer’i hükmün bizim şeriatimizde nesh edildiğinin , yani hükmünün kaldırıldığının sabit olmaması ve bizim şeriatimizde o konuda ondan farklı bir hükmün bulunmaması şartları da vardır .
54. Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, kendime tahsis edeyim." Sonra onunla konuşunca da: "Sen bugün yanımızda gerçekten büyük bir mevki sahibisin, güvenilir birisin" dedi.

55. O da, ona dedi ki: "Beni bu ülkenin hazineleri üzerine getir. Çünkü iyi korurum, iyi bilirim.
56. Ve işte biz böylece Yusuf'u o yerde temkin ettik (yerleştirdik). Neresinde isterse orada makam tutuyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize nâsib ederiz. Ve iyilik edenlerin mukâfatını zayi etmeyiz.
57. İman edip takva yolunu tutanlar için elbette ahiret mukâfatı daha hayırlıdır.” (Yusuf suresi)

Biz Câhillerden olmaktan Allah’a sığınırız, çünkü ancak cahiller her konuda bilir bilmez atar ve tutarlar. Öncelikle bir ayetin bir mevzuda delil olması için o ayetin tefsirini bilmek gerekir.
Öncelikle şunu ifade edelim ki Kuranda geçen peygamberlerin yada geçmiş kavimlerin kıssaları ahkam ve şeriat bildirmek için değil bilakis ibret almak içindir. Kuran öyle bir kitabdır ki orada geçen mesellerle Allah dilediğini sapıklığa düşürür dilediğini de hidayete kavuşturur.
Bu olumsuz Kurana bakış tavrı nedeniyle Ashab-ı Kehf'in, Ashab-ı Uhdud, İbrahim'in ve Musa (a.s.)’ın ve diğer bir çoklarının mucadelesini değil de sadece ve bir tek Yusuf (a.s.)ın kıssasını görebilmiştir. İşin bir başka boyutu da Yusuf'un şeriatının nesh edilmiş olmasıdır.

Muhammed’in (s.a.v) gelişiyle din tamamlanmış ve Allahu tealanın bizzat ifade ettiği gibi tek din Rasulullah’ın tebliği kalmıştır. Yani her ne kadar öyle bir ameli Yusuf (a.s.) yapmış olsa da Muhammediler böyle bir davranışa yeltenemezler. Bir sahih hadis de :
“Bir gün Ömer (r.anh) elinde Tevrat’tan sayfalarla Rasulullah’ın yanına gelir. Muhammed (s.a.v.) sorar: -Elindekiler nedir ya Ömer?
Ömer cevab verir : -
Tevrat’tan sayfalar.
Muhammed (s.a.v.) yüzü öfkesinden kıpkırmızı bir hal alır. Bu hali gören Ömer dehsete düşer. Büyük bir hata yaptığını anlar.
Rasulullahın yavas yavas rengi düzelir ve : -
Ya Ömer ; Allah’a kasem olsun ki Musa hayatta olsaydı bana tabi olmaktan başka bir sey yapmazdı!!” der.
(Ahmed b. Hanbel, III, 338; İbn Ebî Şeybe, V, 312; Ebû Ya’lâ, IV, 102)

Şimdi bu tür vakıalar varken biz hala geçmis , nesh olmuş, buna rağmen en son din gelmiş ve Allah c.c. ondan radı olmuş iken, hala macera aramaya girişiyoruz !!
Peygamberler Allah'a şirk koşar mı, bu iddianızla Yusuf (a.s)'a şirk koştuğunu iddia etmiş olursunuz. Bu sizin iddianızı çürütür. Çünkü Yusuf (a.s) hayatı boyunca Allah'ın hükmüyle hükmetmiştir. Bir tek delil dahi Kral'ın hükmüyle hükmettiğine dair bir delil gösteremezsiniz. Bilakis:
"Biz Yusuf'a böyle bir plan kullanmasaydık, hükümdarın dinine / kanununa göre kardeşini alıkoyamazdı." (Yusuf: 76)
Ayette de görüldüğü gibi Yusuf aleyyisselam Kralın dinine göre değil de Allah'ın hükmüne göre hükmettiğini görüyoruz. Bu da Yusuf (a.s) Allah'ın hükmü dışında bir hükümle hükmetmediğini gösterir. Bu da sizin iddianızı boşa çıkarır. Aksine (Yusuf: 40)'da hükmün tamamen Allah'a ait olduğunu bildiren kendisidir.
Görüldüğü gibi Yusuf (a.s.) kendisi bağımsız , kralın yanında görev aldığında dinden çıkarıcı hareketlerde tazimlerde hüküm koymada ve hükme uymada bir fiiliyata bulunmamıştır. Ve Allah (c.c.) 56. ayette
O'nu biz yerleştirdik ve neresinde isterse orada makam tutuyordu";
Gördüğümüz gibi bir özgürlük var Yusuf’a (a.s.) En küçük bir küfr olsa bu olur muydu?
Bu iddia ise tağutun kanununa uymakla suçlamaktır.

Günümüzün demokrasisinde kufre girmeden makam sahibi olmak mümkün müdür?
Particilerin arkasında Yusuf
(a.s.)'a olduğu gibi vahy mi var?

Hata yaptığında düzeltiliyor musun?

Üstelik bu makama Allah (c.c.) getirdi Sâhi günümüz particilerini küfr kanunları ile hükmetmeleri için Allah mı getiriyor?
Helalleri haram , haramları helal yapmak için , putların önünde 2 dk. İbadet (tazim) etmek için, küfr laik demokratik ilke ve inkılaplara bağlı kalıp koruyacağına yemin etmesini ‘Allah c.c. mı emrediyor?
Yoksa yine Yusuf suresi 40. ayette dediği gibi :
Hüküm ancak Allah'a aittir”: O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." (YUSUF 40)

Hüküm , kanun koymanın Allaha ait olduğunu . Kim kanun koyuyorsa islama zıt onun ilahlık yaptığını ve onları normal görenlerin ise o kanun koyanlara kulluk ederek ibadet etmiş olduklarını. Halbuki bir tek Allah'a ibadet etmek (onun kanunlarına uymak) emredildiğimizi bildirir.
Yine Tevbe 31'de helali haram , haramı helal diye kanun koyan kişi yada sistemlerinin RABB‘lik yaptığını , bunu normal gören kişilerin (seçmenlerin) onlara ibadet ettiğini bildirir.
Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.” (Tevbe 31)

Bu ayetin tefsirine baktığımızda her şey çok güzel anlaşılmaktadır. (1- İSLAM’DA LAİKLİK YOKTUR başlığında izah edilmiştir) Din bilgini , rahip , alim bile olsa eğer Allah’ın kitabında hükümler konusunda Allah’ın koyduğu hükümlere muhalif olarak hüküm koyanlar RABB’lik yapmışlardır (mesela parlamento, hükümet).

Bunları normal görerek uyanların ise onlara ibadet ettiğini (mesela halk, seçmen) en güzel şekilde MUHAMMED (s.a.v.) bildirmistir.

Allah Rasulunun (s.a.v.) Allah’ın (c.c.) ayetini tefsiri yasama ve yargılamada uyma (ittiba etme)nin dinden çıkaran bir ibadet olduğuna kesin delildir. Bazı insanların kimilerini Rabb edinmeleridir. Bu , bu dinin şirki yok etmeye , “yeryüzünde” “insanı” Allah’tan başkasına ibadet etmekten kurtarmaya geldiğinin açık bir ilanıdır. Bu ayetin tefsirine bakıldığında bu hadise ulaşılacaktır. Ve en güzel tefsiri Allah’ın rasulu yapmış , yoruma mahal bırakmamıştır .

Ahzab 36 “Allah ve Rasulu bir şeye hükmedince inanan erkek ve kadının işlerinde başka yolu seçme hakkı yoktur. Kim Allah'ın Kitab'ına ve Rasulun sünnetine karşı gelirse apaçık bir şekilde sapmış olur.”
Her emire uymak küfür değildir. Mesela trafik kanununa uymak , imar kanununa uymak küfür değildir. Küfür şirk koşmadır ve Allah’a muhalif bende kanun koyarım firavun gibi demektir!
Yusuf hükümdarın küfr olmayan emirlerini yerine getirmiştir çünkü bu imana bir sakat vermez , Tehlikeli olan Kur'anın emirleri, puta tâzimi , haramları uygulatmakla yasallaştırıp , farz yada helalleri yasaklamakla olur. Yusuf böyle bir şey yapmamıştır, delilde yokdur
.
Peki günümüzün partilerinde ise böyle midir? Körler bile kabul ediyor küfr olduğunu ama imanı körler etmiyor !!

Yusuf (a.s.) peygamber hiç bir zaman bunlar gibi tağutun hükmüyle hükmetmemiştir.

وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ آتَيْنَاهُ حُكْماً وَعِلْماً وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
O, tam erginlik çağına gelince, kendisine ilim ve hüküm verdik. İşte biz, güzel iş yapanları böyle mukâfatlandırırız. (Yusuf 22)
فَبَدَأَ بِأَوْعِيَتِهِمْ قَبْلَ وِعَاء أَخِيهِ ثُمَّ اسْتَخْرَجَهَا مِن وِعَاء أَخِيهِ كَذَلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَ مَا كَانَ لِيَأْخُذَ أَخَاهُ
فِي دِينِ الْمَلِكِ إِلاَّ أَن يَشَاءَ اللّهُ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مِّن نَّشَاء وَفَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ
Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin eşyalarından önce onların eşyalarını aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünün içinden çıkardı. İşte Yusuf'a biz böyle bir oyun öğrettik. Melik'in kanunlarına göre, kardeşini alıkoymasına imkan yoktu. Ancak Allah dilerse o başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde bir başka bilen vardır.” (Yusuf 22)
Melik'in kanununa uymadığını böyle bir kanuna uymada serbestliği olduğu , Allahın kanunuyla hareket ettiği ayetle sabit olmasına rağmen particiler, hala Yusuf (a.s) delil almaya calışıyorlar.

Bunun yanında -“ Allah size Kitab (Kur'an)da: "Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah, mûnafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır” (Nisa 140)
Rasulullah'ın (s.a.v.) ; cahiliyenin Dar'un Nedve küfür parlamentosunun teklifini neden reddettiğinin anlaşılması gerekir. Aksi taktirde özümseyemeyenler Particiler gibi girmek için can atar.
Şeriatın emri tesetture dışarı dışarı denen yer , içkinin tekel adı altında üretildiği, faizin banka kurarak helalleştirildiği, zinanın genelevi açarak müslüman bacıları çalıştırarak yine müslumanım diyen polisleri güvenliğini sağlatarak devlet kontrolünde güvenli zina yaptırarak helalleştirip; sonrada vergisini alarak, diyanet başkanına, müftülere, imamlara yedirerek cemaati de bunlara uydurarak namaz kıldırtarak , helallerin haram haramların helal dendiği mecliste oturma islamı savunma adı bile olsa orayı terk et. Orada bulunan onlar gibidir- der-!!!


Bir başka hadiste ise“ Bir mûmin aynı delikten iki kere ısırılmaz” der. Sahi bu particiler sayı saymayı ne zaman öğrenecekler? Kaç kere balans ayarı çekilecek ki sunnetullaha dönelim?
Yine bir başka mesele de Yusuf’un, Kralın yanındaki pozisyonu ile Particilerimizin Kemalist sisteme karşı olan pozisyonudur. Biz Yusuf (a.s.) peygamberin tevhidi inancını okuduğumuz ayetlere binaen diyoruz ki gizlediğini yada Kralın ters bir emri ile bırakıp Kral'a ve onun kanunlarına uyduğunu görmüyoruz; böyle bir davranış da Nebilerin tavırlarından olamaz. Çünkü onların Sıdk ve tebliğ gibi iki sıfatları vardır.
Sıdk davalarına olan sadakatleri, Tebliğ ise Allah’tan aldıklarını kendilerinden bir şey katmadan olduğu gibi tebliğ etmeleridir. Oysa partiler ve malum partici tayfa her kırbaç şaklamasında mevcut sistemin dümen suyuna girmektedirler ki bu iman ve İslam namına ölümdür. Allah hepimizi nassları işine geldiği gibi yorumlayanlardan muhafaza buyursun ve öyle bir meslekle de iştigal ettirmesin.


Daru'l harb Beldelerde Ehveni Şerrayn Denilerek Demokratik Seçimlerde
Oy Vermenin Hükmü?

Şeyh Suleyman er Ruhayli

DİRİLİŞ


Seçimlerde Oy Kullanmak - Cahiliyye Düzenlerine İştirak Etmek
OY İSTEME, OY VERME, DEMOKRATİK SEÇİMLERE KATILMA ,
TAĞUTUN KURUMLARINDA GÖREV ALMAK

 
Üst Ana Sayfa Alt