I
Çevrimdışı
بســـم الله الرحمن الرحيم
Kur'anın Anlaşılmasında Zaman Faktörü
Bir de şunu belirtmek gerekir. Ayetteki “Oyalandınız” ve “Daldınız” şeklindeki geçmiş zamanlı ifadeler bu eylemleri n geçmişte meydana geldiğini haber vermekle birlikte aynı zamanda Kıyamet gününe kadar aynı davranışları işleyecek olanları kınayıcı özelliktedirler. Tıpkı Peygamber Efendimiz zamanında (salât ve selâm üzerine olsun) yaşayan kâfirler ile münafıkların davranış ve nitelikle rini haber veren ayetlerin kıyamet gününe kadar aynı davranışları işleyecek ve aynı nitelikle ri taşıyacak olan kimse için kınayıcı olması gibi.
Ayetteki bu ifadeler sürekli bir durumu, kesintisi z bir realiteyi de haber veriyor olabilirl er. Çünkü bu ifadeler her ne kadar “oyalandınız” ve “daldınız” şeklinde sadece o dönemde yaşayanlara sesleniyo r gibi görülüyor, ikinci şahıslı bir üslup taşıyorlarsa da, gerek Peygamber imiz döneminde yaşayan ve gerekse o günlerden Kıyamet gününe kadar gelip geçecek olan herkese hitap etmektedi rler. Sebebine gelince bu sözler, Allah kelâmıdır ve Peygamber imiz sadece bu sözleri Allah katından alıp insanlara tebliğ etmiştir, başka bir rolü yoktur.
Ayetin bu şekildeki yorumu, alimlerin çoğunluğunun görüşüdür. Gerçi bazı fıkıh usulü alimleri, ayetteki ikinci şahıs zamirinin sadece Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun) zamanında yaşayanları kapsadığını, daha sonraki dönemlerin insanlarını ancak ya hüküm ayniliğini belirten kesin bilgimizl e, ya sünnetle ya icma-ı ümmetle ve kıyas yolu ile içerdiğini ileri sürmüşlerdir. Bu görüşe göre “oyalanma” ve “eğriliğe dalma” eylemini gerçekleştiren herkes, hangi dönemde yaşamış olursa olsun, “oyalandınız” ve “eğriliğe daldınız” ifadeleri nin muhatabı olmuş olur.
Cenab-ı Allah, bu ayetlerin devamında, sözü geçen “oyalananl ar” ile “eğriliğe dalan”ların karşılaşacakları acı akıbeti “Onlar, amelleri hem dünyada ve hem de ahirette boşuna gitmiş kimselerd ir, onlar asıl hüsrana uğrayan kimselerd ir” buyruğu ile haber vermekted ir, işte bu ayetlerin üzerinde duruşumuzun asıl maksadı bu hükümdür.
Kısaca tekrarlar sak, Allah tıpkı daha önceki ümmetlerde olduğu bu ümmet arasında dünyalık payları ile oyalananl arın ve eğriliğe dalanların varolduğunu haber vererek böylelerini kınıyor ve onları acı bir akıbetin beklediğini haber veriyor.
Cenab-ı Allah (c.c.) daha sonraki ayette bu kimseleri kendileri nden önce gelip geçenlerden ibret almaya çağırarak buyuruyor ki:
“Onlara kendileri nden öncekilerin, Nuh Semud kavimleri nin; İbrahim kavminin, Medyen halkının ve Lut kavminin başları üzerine ters dönen şehirlerinin haberleri gelmedi mi? (Onların başlarına gelenleri duymadılar mı?) Peygamber leri onlara açık gerçekler getirmişlerdi (ama onlar inanmadılar ve bundan dolayı Allah'ın gazabına uğradılar) Allah onlara asla zulmetmem işti, tersine onlar kendi kendileri ne zulmettil er.” (Tevbe 70)
Daha önce belirttiğimiz gibi, müminlerin bu ayetlerin bir yerinde Allah'a ve Rasûlüllah'a itaat etmekle vasıflandırmaları- bu kimseleri n eski dönemlerde yaşayanlara benzemekl e nitelendi rilip bu yüzden kınanmalarına karşılıktır. Yine bu ayetlerin devamında Allah'ın, müminlere kâfirlerle ve münafıklarla cihad etmeye çağırması, “zevke dalanların” ve “eğriliğe saplananl arın” cihad hedefi olduklarının delilidir .
Kur'anın Anlaşılmasında Zaman Faktörü
Bir de şunu belirtmek gerekir. Ayetteki “Oyalandınız” ve “Daldınız” şeklindeki geçmiş zamanlı ifadeler bu eylemleri n geçmişte meydana geldiğini haber vermekle birlikte aynı zamanda Kıyamet gününe kadar aynı davranışları işleyecek olanları kınayıcı özelliktedirler. Tıpkı Peygamber Efendimiz zamanında (salât ve selâm üzerine olsun) yaşayan kâfirler ile münafıkların davranış ve nitelikle rini haber veren ayetlerin kıyamet gününe kadar aynı davranışları işleyecek ve aynı nitelikle ri taşıyacak olan kimse için kınayıcı olması gibi.
Ayetteki bu ifadeler sürekli bir durumu, kesintisi z bir realiteyi de haber veriyor olabilirl er. Çünkü bu ifadeler her ne kadar “oyalandınız” ve “daldınız” şeklinde sadece o dönemde yaşayanlara sesleniyo r gibi görülüyor, ikinci şahıslı bir üslup taşıyorlarsa da, gerek Peygamber imiz döneminde yaşayan ve gerekse o günlerden Kıyamet gününe kadar gelip geçecek olan herkese hitap etmektedi rler. Sebebine gelince bu sözler, Allah kelâmıdır ve Peygamber imiz sadece bu sözleri Allah katından alıp insanlara tebliğ etmiştir, başka bir rolü yoktur.
Ayetin bu şekildeki yorumu, alimlerin çoğunluğunun görüşüdür. Gerçi bazı fıkıh usulü alimleri, ayetteki ikinci şahıs zamirinin sadece Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun) zamanında yaşayanları kapsadığını, daha sonraki dönemlerin insanlarını ancak ya hüküm ayniliğini belirten kesin bilgimizl e, ya sünnetle ya icma-ı ümmetle ve kıyas yolu ile içerdiğini ileri sürmüşlerdir. Bu görüşe göre “oyalanma” ve “eğriliğe dalma” eylemini gerçekleştiren herkes, hangi dönemde yaşamış olursa olsun, “oyalandınız” ve “eğriliğe daldınız” ifadeleri nin muhatabı olmuş olur.
Cenab-ı Allah, bu ayetlerin devamında, sözü geçen “oyalananl ar” ile “eğriliğe dalan”ların karşılaşacakları acı akıbeti “Onlar, amelleri hem dünyada ve hem de ahirette boşuna gitmiş kimselerd ir, onlar asıl hüsrana uğrayan kimselerd ir” buyruğu ile haber vermekted ir, işte bu ayetlerin üzerinde duruşumuzun asıl maksadı bu hükümdür.
Kısaca tekrarlar sak, Allah tıpkı daha önceki ümmetlerde olduğu bu ümmet arasında dünyalık payları ile oyalananl arın ve eğriliğe dalanların varolduğunu haber vererek böylelerini kınıyor ve onları acı bir akıbetin beklediğini haber veriyor.
Cenab-ı Allah (c.c.) daha sonraki ayette bu kimseleri kendileri nden önce gelip geçenlerden ibret almaya çağırarak buyuruyor ki:
“Onlara kendileri nden öncekilerin, Nuh Semud kavimleri nin; İbrahim kavminin, Medyen halkının ve Lut kavminin başları üzerine ters dönen şehirlerinin haberleri gelmedi mi? (Onların başlarına gelenleri duymadılar mı?) Peygamber leri onlara açık gerçekler getirmişlerdi (ama onlar inanmadılar ve bundan dolayı Allah'ın gazabına uğradılar) Allah onlara asla zulmetmem işti, tersine onlar kendi kendileri ne zulmettil er.” (Tevbe 70)
Daha önce belirttiğimiz gibi, müminlerin bu ayetlerin bir yerinde Allah'a ve Rasûlüllah'a itaat etmekle vasıflandırmaları- bu kimseleri n eski dönemlerde yaşayanlara benzemekl e nitelendi rilip bu yüzden kınanmalarına karşılıktır. Yine bu ayetlerin devamında Allah'ın, müminlere kâfirlerle ve münafıklarla cihad etmeye çağırması, “zevke dalanların” ve “eğriliğe saplananl arın” cihad hedefi olduklarının delilidir .