Âleykum selam we rahmetullahi we verakatuh;
Kur'ân’ın Mâna ile rivâyetinden anlaşılması gereken; lafızların aynen muhafaza edilmeden, anlam olarak nakledilmesini ifade eder. Yani Kur’ân âyetlerinin kelimesi kelimesine değil, anlam olarak aktarılmasıdır. Kur'ân, lafzı ve manasıyla Allah’ın kelamıdır. Kur'ân’ın lafızları vahiy ile sabittir ve Cebrail (aleyhisselâm) tarafından Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem) aynen öğretilmiştir. Dolayısıyla Kur’ân’ın lafızları aynen korunması gereken ilahî bir mucizedir.
Kur'ân’ın mâna ile rivayeti câiz değildir, çünkü:
Kur'ân’ın lafızları da Allah katından vahyedilmiştir ve onların aynen muhafazası gerekir.
Kelime değişikliği, anlam kaymalarına yol açabilir ve ilahî mesajın bozulmasına sebeb olabilir.
Kur'ân’ın mûcize olması hem lafzına hem manasına bağlıdır; lafızlar değiştirildiğinde mûcizelik yönü kaybolabilir.
Kur'ân’ı mana ile rivayet etmek, tahrife kapı açabilir ve şahsi yorumların ilahî mesajın yerine geçmesine neden olabilir.
“Şubhesiz, Onu Biz indirdik ve Onu koruyacak olan da Biziz.” (Hicr 9)
Eğer mana ile nakil câiz olsaydı, Rasulullah (s.a.v.) ve sahâbîler bunu yaparlardı. Ancak hiçbir sahâbî, Kur’ân âyetlerini kendi kelimeleriyle rivayet etmemiştir. Hadisler mana ile rivayet edilebilir, çünkü lafızları değil, mânaları önemlidir. Ancak Kur’ân, bizzat Allah’ın kelamıdır ve lafızlarının korunması gereklidir.
Âlimlerin Yaptığı Mâna ile Anlatım mı?
Kur'ân'ın mâna ile rivayeti câiz değildir, ancak bu, âlimlerin Kur’ân’ı açıklamak için manasını anlatmalarını yasakladığı anlamına gelmez. Burada iki farklı konu vardır:
Kur'ân’ı olduğu gibi, vahyedildiği lafızlarla nakletmek. (Bu zorunludur, mâna ile değiştirilerek aktarılamaz)
️Kur'ân’ı tefsir edip açıklamak, manasını anlatmak. (Bu câizdir, ancak doğru metotlarla yapılmalıdır)
Alimler, Kur'ân’ın lafzını değiştirmeden Onun manasını tefsir, meal ve şerh ilim ve usuluyle açıklarlar. Bu, mâna ile rivayet değil; tefsir ve açıklama yapmaktır. Kur'ân’ı anlamak için yapılan açıklamalar, orijinal lafızları değiştirmez; aksine, anlamı açığa çıkarmaya yardımcı olur.
Meâl Mana mı?
Evet, meâl bir tür mana aktarımıdır, ancak meâl, Kur’ân’ın birebir kendisi değildir. Meâl, Kur’ân’ın orijinal Arabca lafızlarını değil, onun başka bir dile çevrilmiş anlamını içerir.
Kur’ân = Allah’ın vahyettiği lafız ve mana bütünüyle Allah kelamıdır.
Meâl = Kur’ân’ın insana ait bir çevrisidir, yani mana aktarımıdır.
''De ki: Rabb'im ancak, açık ve gizli çirkin işleri, günahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah'a ortak koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır'' (Â'raf 33)
"Hakkında kesin bilgi sahibi almadığın şeyin peşine düşme,'' (İsra 36)
İbn Abbas (r.anhuma)'ın bildirdiğine göre;
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bilgisi olmadığı halde Kur'an hakkında konuşan (hüküm veren) cehennemdeki yerine hazırlansın" buyurmuştur.
(Celaleddin es Suyuti, Şuab'ul İman, Bab 19, Hadis no: 2079 - 2080;
İsnadı zayıftır. Tirmizi, 2950, 2951; Nesai fedail 114 (110)
Cundub'un bildirdiğine göre;
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kur'an hakkında kendi görüşüne göre konuşan (hüküm veren) isabet etse de hata etmiş saydır" buyurmuştur.
(Celaleddin es Suyuti, Şuab'ul İman, Bab 19, Hadis no: 2081;
İsnadı zayıftır. Nesai fedail 114 (111) ve Tirmizi 5/220 (2952)
Beyhaki der ki: "Hadis sahih ise bundan kasıt, Allah doğrusunu bilir, kişinin elinde herhangi bir delil olmamasına rağmen kalbine daha doğru gelen görüşe göre konuşmasıdır. Fetva (nevazil) konusunda böylesi bir zanna dayanan görüşlere göre hareket etmek doğru değildir. Aynı şekilde böylesi bir zanna göre de Kur'an', tefsir etmek doğru değildir. Ancak delile dayanan görüşlere göre fetva verilip Kur'an tefsiri yapılabilir. Ebu Bekr (r.anh)'den nakledilen bir sonraki söz de bu yöndedir."
Ebu Bekr (r.anh) der ki: "Allah'ın Kitab'ı konusunda kendi görüşüme göre konuşacak olsam hangi gök beni altında, hangi yer üstünde tutabilir?''
(Celaleddin es Suyuti, Şuab'ul İman, Bab 19, Hadis no: 2082;
İsnadı zayıf, mursel bir hadistir. Hatib, el-Cami' (2/193), Taberi, Tefsir (1/35), İbn Abdilber, Camiu Beyt'ini'l-İlm (2/52) ve İbn Ehi Şeybe, Musannef (10/5 13 )
İbn Ebi Muleyke de Ebu Bekr'den bu şekilde mursel olarak bunu:
"Allah'ın Kitab'ındaki bir ayeti Allah'ın kastetmediği bir şekilde yorumlayacak olsam ... " lafzıyla rivayet etmiştir. - Beyhaki, Medhal 430 (792).
Abdullah b. Mes'ud (r.anh) der ki: "Kur'an Allah'ın kelamıdır. Budan dolayı kişi Kur'an hakkında konuşurken ne söylediğine dikkat etsin! Zira Allah adına söz söylüyor demektir.''
(Celaleddin es Suyuti, Şuab'ul İman, Bab 19, Hadis no: 2083;
İsnadı leyyindir.)