Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

D Çevrimdışı

Denge Kurde Misliman

Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum ve rahmetullah kardeşler. Çok ilginç bir konuya rastladım. Kürdistan'da cihadi akımları ortaya koyan bir araştırma buldum. Fransız bir düşünce kurulu tarafından yapıldığı için kendimde araştırarak okudum. Ancak bu araştırmayı yapan Adel Bakawan bir sosyolog. Dolayısıyla sosyolojik açı ağırlıklı. Her halükarda okunmaya değer, ilginç bir çalışma. İngilizce aslından alıntılar yaparak ana hatlarını yazdım ve yazmaktayım. İlgililer için buyurun linkler:


Vesselamu aleykum ve rahmetullah.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Aleykumselam kardesim kural geregi link paylaşımı yasak konuyu direk paylas inş
 
D Çevrimdışı

Denge Kurde Misliman

Üye
İslam-TR Üyesi
Peki, Allah razı olsun.

Kürdistan’ın üç cihad nesli: 80’ler

“The French Institute of International Relations” (Ifri) isimli bir Fransız düşünce kurulu Kuzey Irak Kürdistan bölgesinde yaşayan Kürtlerin, cihadi eylemlerini araştırdığı bir makale yayınladı. Bu makale Adel Bakawan isimli bir sosyoloğun çalışmasını içeriyor. Makalede, Kürdistan’da vücut bulan cihad grupları veya cihad anlayışı sosyolojik açıdan araştırıldı ve 1980ler, 2000ler ve 2010lar diye üç kısma ayrılarak tanıtıldı. Biz üç nesil hakkındaki bilgileri teker teker inceledik ve size üç bölüm halinde sunacağız.

img_-_trad_eng_infographie_-_kurdistan_dirak_-_3_generations_de_djihadisme-01-e1504112132538.png


“Kürt Sorununun İslamileştirilmesinden, İslam Sorununun Kürdistanileştirilmesine”

(İlk cihad neslini oluşturan Kürtler, İhvan-i Müslimin cemaatinin Kürdistan koluydu.)

Müslüman Kardeşlerin Kürt kolunun yönünü değiştiren iki önemli gelişme yaşandı: bunlardan ilki Afgan cihadı, ikincisi ise İran Devrimi idi. Afgan Cihadı maddi ve manevi anlamda destekleniyordu (Abdullah Azzam – Cihad Kervanı) ve İran Devrimi bir İslam Devleti fikrini yakınlaştırdı. Böylece Müslüman Kardeşler cihad kervanına katıldı.

1979 yılında Saddam Hüseyin Irak’ın başbakanı seçilmesiyle birlikte şiddet kullanmaya başladı. Bu şiddetin ilk kurbanları İhvan-i Müslimin üyeleriydi. 1980 yılında Uluslararası Müslüman Kardeşler Birliği Dubai’da toplanarak Saddam Hüseyin’e karşı cihadın gerçekleşip, gerçekleşmeyeceğini tartıştılar. Bu toplantıdan Saddam Hüseyin’e karşı cihadın gerekmediği, davet yoluyla ona karşı mücadele edilmesi gerektiği kararı alındı. “Kürdistan Afganistan değildir, Irak’ın bir parçasıdır. Ve her ne kadar Saddam Hüseyin rejimi Müslüman Kardeşler’e baskı uygulasa da Sünniler üzerindeki Şii dominesinin yayılmasını engelleyecek yegane mukavemettir. Bu nedenle (Irak’ı) istikrarsızlaştırmak günah sayılır.” Bu karar hareketin Kürdistan kolunu derinden sarstı ve karara itiraz edildi. Bu sefer Kürdistan teşkilatı Kürdistan’daki durumu Afganistan’daki durumla kıyasladı: Komünist partinin Afganistan’ı işgal ettiği gibi, Baas Partisi Kürdistan’ı işgal eden mürted bir rejim oldu.

Taktiksel değişim: Davet çalışmalarından özgürlük ve kurtuluş savaşına doğru gidildi. Tıpkı Afganistan’da olduğu gibi. Kürt ulema bu sefer bir halkı zalimin zulmünden kurtarmak için “ulusal cihad” fetvasını aradı. Göz önünde bir örnek vardı: İran İslam Cumhuriyeti. Artık hedef çizgisinde ulusu zulümden kurtararak İslami bir Devlet kurmak vardı. Kardeşleri tarafından ihanete uğramış hisseden Kürt İhvan’ı, Müslüman Kardeşler Hareketinden ayrıldı. İrfan Abdulaziz (“Kürdistan İslami Hareketinin lideri – IKBY’ye bağlı mecliste koltuk sahibi) kendisiyle yapılan bir röportajda bu ayrılmayı şu şekilde anlatıyor:

Kürt İhvanı’nın lideri ve sonradan hareketin üst düzey lideri olan Osman Abdulaziz, 1987 yılında Uluslararası Müslüman Kardeşler Birliğinden son bir mektup aldı. Mektupta Humeyni’nin Şii İran’ı ile savaş halinde olan Saddam Hüseyin’e karşı olan savaş ilanını durdurması istendi. Osman Abdulaziz mektubu siyasi bürosunda bulunan üyelerin önünde sesli okudu ve “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” yazan üst kısmı kesti ve mektubu ayakları önüne attı. Şöyle dedi: “Ben Mücahid bir Müslüman Kürdüm. Ben özgür bir adamım. Onlar bana emir veremez.”

Hareketteki değişim lider kadronun değişmesiyle başladı. 45-60 yaş arası alimler lider kadroya seçildi. Bu alimler Kur’an ilminden felsefeye kadar 12 dalda eğitim almış kişilerdir. Böylece hareketin eylemlerinin İslami meşruluğu her zaman gözetim altındaydı. Savaşçılar ise çeşitli Üniversitelerin mezunlarından oluşuyordu: çoğunlukla fen bilimlerinde doktora sahiplerinden oluşuyorlardı. Eğitimli olmaları sebebiyle ne istediklerini iyi anlamışlardı ve bu yola nasıl ulaşmaları gerektiğini de biliyorlardı.

Biz Baas rejimine karşı savaşıyoruz, topluma karşı değil. Bu nedenledir ki, biz asla bir sivil öldürmedik, sokaklara asla bomba veya bombalı araç yerleştirmedik, hiçbir rehine bile almadık. Biz bir İslam Devleti istiyoruz, terör devleti değil.

1991 yılında bu grup Kürdistan İslami Hareketi olarak Irak hükümetinin zulmünden “kurtuldu”, Irak ve İran’ın dağlarına kadar yayıldı.

İki projenin çatışması

Baas rejiminin Kürtlere olan zulmünün, baskısının bertaraf edilmesinden sonra Kürtlerin Kürt bölgesi için tasavvur ettikleri iki farklı proje birbirleriyle çatışıyordu: Cihadi cemaat olan Kürdistan İslami Hareketi ile Talabani-Barzani’nin millileşme projeleri.

Kürdistan İslami Hareketi bir İslam Devleti hedeflerken, Talabani-Barzani ise Kürdi kimliği yani ulusal fikri inşa etmeyi hedefliyordu. Mücahidler Kürt milliyetçilerinin azimli mücadelesiyle karşılaştılar. Adel Bakawan’a göre Kürt milliyetçileri ilk cihad neslini yok etmek istemiyorlardı: onlara sahip çıkmak ve onları IKBY’nin siyasi sistemine dahil etmek istiyorlardı. Nitekim öyle de oldu.

Tartışmalar, sempozyumlar, görüşmeler ve zaman zaman silahlı çatışmalar yaşandı. 1993 ve 1996 yıllarında yaşanan iç savaşta Celal Talabani’nin silahlı grubu Mücahidlerin askeri üslerini yok etti ve üst düzey liderleri olan Osman Abdulaziz’i rehin aldı. Bu arada binden fazla Mücahidi öldürdü.

Araştırmaya göre bu bölgedeki İran etkisi çok güçlü. İlk nesil Mücahidler ve Talabani ile iyi ilişkileri olan İran bu bölgede Mücahidlerin siyasi sisteme katılmasında etkili olduğu gibi Mücahidler ve Talabani’nin arasındaki çatışmaların hafiflemesini sağladı. Mücahidler bakan, vekil vs gibi mevkilere yerleştiler.

“Böylece Kürt Milliyetçiliği projesi İslami harekete karşı kazandı.”
 
D Çevrimdışı

Denge Kurde Misliman

Üye
İslam-TR Üyesi
Ulusal Cihad, seküler siyasi sistemin kabulü ile son bulduktan sonra, Kürdistan’da yeni bir Cihad akımı başladı. Bu akımın ideoloji ve amaçları ulusal ve yerel hedeflerden ziyade küresel hedeflere sahipti. Afgan Cihadı örneğinden, El Kaide örneğine geçildi.

img_-_trad_eng_infographie_-_kurdistan_dirak_-_3_generations_de_djihadisme-011-e1504205256762.png


Küresel Cihad’a geçiş

Kürdistan İslami Hareketi’nin (Bzotnawa) değişim süreci Kürdistan’daki Cihad ruhunu söndürmemişti. Bzotnawa’dan ayrılan Mücahidler 1 Eylül 2001’de yeni bir grup kurdular: Cund el İslam (İslam’ın Ordusu). Bundan on gün sonra El Kaide’nin gerçekleştirdiği 11 Eylül saldırıları yaşandı. 7 Ekim 2001 tarihinde ABD Taliban’a saldırdı. Ve 5 Aralık 2001 yılında Molla Krekar öncülüğündeki grup Ensar el İslamhareketi şeklini almaya hazırlanıyordu. Molla Krekar, asıl ismiyle Necmeddin Farac Ahmed, 1984 yılında Afganistan’a gitti. 1991 yılında Kürdistan’a geri döndü.

Abdullah Azzam ile yıllarca birlikte çalışmış olan Molla Krekar, bu önemli gelişmeler çerçevesinde El Kaide’nin getirdiği yeni cihad düzenini benimsedi. Molla Krekar Bzotnawa’nın liderlerinden biriydi ve onunla beraber çok sayıda Bzotnawa Mücahidi Ensar el İslam’a katıldı. Ifri’nin araştırmasına göre, Kürdistan İslami Hareketi bünyesinde aşırı bulduğu üyelerini iki sebepten ötürü çıkarttı: “Birincisi kısıtlı İslami eğitimleri ve ikincisi önemli sorumlulukları taşıyamayacak kadar küçük olan yaşları.” (Muşir Galali – eski KYB partisi kurucularından) Bzotnawa’dan bu sebeplerle uzaklaştırılanlar ikinci nesil cihadın şekillendiği kamplarda eğitim aldılar. Bakawan’a göre Ensar el İslam’ın lider kadrosunda ne İslami ne de Üniversite eğitimi almış/ tamamlamış kimseler vardı. İslam alimi değil “İslamcı aydınlar” olarak tanınıyorlar. İslami literatür okuyarak ve üyelere kitaplar okutarak İslami eğitimi sağlıyorlar. Araştırmacının elinde bulunan kaynaklara göre, lider kadronun yaşları 25 ila 36 iken savaşçıların %74’ü 14 ila 28 yaş aralığında bulunuyor.

Belirgin fark: Kürdi unsurların olmaması

Adel Bakawa’ya göre “Ensar el İslam ile Osman Abdulaziz’in ulusal cihadından, Usame bin Ladin’in küresel cihadına yöneldik.”

2002 yılında Ensar el İslam resmi olarak El Kaide’nin Kürdistan kolu (AQKB Al Qaeda Kurdish Branch) oldu.* “İdeolojik değişim: kültürel Kürt uleması İslam’ından, Cihadi Selefilik İslam’ına. Paradigma değişimi: ulusal bazdaki cihattan, küreselleşmeye. Örgütsel değişim: Bzotnawa’nın (ulusal) El Kaide’ye (küresel) dönüşmesi, Ensar el İslam’ın ortaya çıkışını Kürdistan’daki cihadi örgütlemenin dönüm noktası haline getirdi.”

Bakawa’ya göre Kürdistan’daki cihadın ulusal seviyeden küresel seviyeye geçmesinin ve kemikleşmesinin nedenlerinden biri ABD’nin Afganistan’da Taliban’a saldırmasıydı, diğeri ise Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ydi (IKBY). Çünkü böylece cihadın iki meşhur ismi Ebu Musab ez Zerkavi ve Ebu Vail küresel cihadın yeni adresi Kürdistan’a hicret ettiler. ABD’nin Irak işgalinde (2003) Ebu Musab ez Zerkavi Irak’taki direnişin sembol ismi haline geldi ve Usame bin Ladin’den sonra dünya çapında en çok aranan isim oldu.

Ebu Vail ise ABD tarafından Saddam Hüseyin ile Usame bin Ladin arasında “köprü oluşturan” kişi olarak lanse edildi. ABD bununla Saddam’ı bir terör örgütü ile ilişkiyle suçlayarak hedefi olan işgali meşrulaştırmak için bir neden daha üretmişti. Ancak Bakawan’a göre bu iddiayı destekleyen deliller zayıf ve gerçeği yansıtmıyor. Ebu Vail’in gerçek ismi Sadun Mahmud el Ani’dir. 1980 yıllarında Irak’ın istihbarat teşkilatında çalıştı. Irak rejiminin 1991 yılındaki yenilgisinden sonra Ebu Vail da, birçok başka kişiler gibi, “Saddam’ın Irak’ını bırakıp, El Kaide’nin Afganistan’ına” gitti. İstihbarat alanında tecrübeli olduğu için kısa sürede El Kaide’nin önemli isimlerinden biri haline geldi. 2001 yılında Irak’a döndü. Irak’ta Byara kentine, Ensar el İslam’ın merkezine yerleşti. Burada Ebu Musab ez Zerkavi’yi, kendi “silah arkadaşını” buldu. Daha sonra Ensar el İslam’dan ayrıldı ve kendi grubunu, Ensar el Sunne‘yi kurdu.

21 Mart 2003 yılında Amerika Byara kentini kuşattı. İkinci cihad neslinin üzerine Amerikan menşeli füzeler yağdı.* Talabani’nin binlerce Peşmergesi cihad pozisyonlarına ciddi saldırılar düzenledi ve 1 Nisan 2003 yılında Byara Amerikalıların eline geçti. İkiyüze yakın Mücahid öldürüldü ve 700 kadar Mücahid İran’a çekildi. Birkaç ay sonra Irak’a geri döndüler ve Ebu Musab ez Zerkavi’nin kurduğu Irak El Kaidesine katıldılar.

Devam edecek…

Denge Kurde Misliman
 
Muhammed Faruk Çevrimdışı

Muhammed Faruk

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum ve rahmetullah kardeşler. Çok ilginç bir konuya rastladım. Kürdistan'da cihadi akımları ortaya koyan bir araştırma buldum. Fransız bir düşünce kurulu tarafından yapıldığı için kendimde araştırarak okudum. Ancak bu araştırmayı yapan Adel Bakawan bir sosyolog. Dolayısıyla sosyolojik açı ağırlıklı. Her halükarda okunmaya değer, ilginç bir çalışma. İngilizce aslından alıntılar yaparak ana hatlarını yazdım ve yazmaktayım. İlgililer için buyurun linkler:


Vesselamu aleykum ve rahmetullah.

Ve aleykumselam ve rahmetullah,

Web sitenizdeki çalışmaları tebrik ediyorum. Gerçekten Kürdistan ve Kürtler ile ilgili çok cehalet var. Kürt sorunuda ancak İslami olarak çözülebilir. İslami/Cihadı grupların kapsamlı bir proje ile Kürtleri kucaklaması gerekiyor.

Rabbim yardımcınız olsun. Diğer yazılarınızıda islam-tr'de görmek dileğiyle. Selametle kalın..
 
UmmRevaha Çevrimdışı

UmmRevaha

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Konu gerçekten merak uyandırıyor baya uzun görünüyor vaktim olduğunda kesinlikle okuyacağım.
Emeğinize sağlık.
 
D Çevrimdışı

Denge Kurde Misliman

Üye
İslam-TR Üyesi
Şu an hali hazırda aktif bir cihad hareketi var mı Irak Kürdistanın'da? Oradaki sünni halkı kaybetmemek lazım.

Irak'taki karmaşık durum bu konu hakkında net bir cevap vermeyi zorlaştırıyor. Medya, Irak'taki cihadi faaliyetleri yegane gruba bağlıyor: IŞİD. Ancak Ensar el İslam'ın da zaman zaman faal olduğunu biliyoruz. (IŞİD ile olan anlaşmazlıklar sebebiyle mağdur olmuştu. Bu sebeple hatta Suriye'ye yönelmişti.) Onun dışında bazı analizciler, Musul'da örneğin, IŞİD'ten ziyade nice farklı grubun bulunduğunu yazıyorlardı. Bu konuyu araştırıyorum. İn şaa Allah önümüzdeki haftalarda daha net cevap bulmuş olurum. Allah mazlumların yardımcısı olsun ve Müslümanlara cesaret ve adalet nasip eylesin. Amin
 
D Çevrimdışı

Denge Kurde Misliman

Üye
İslam-TR Üyesi
Yazı dizinin son bölümünü bugün yayınladık. İlginize:

Kürdistan’ın üç cihad nesli: IŞİD’in Kürtleri

Ulusal Cihad siyasileşme sebebiyle son bulduktan ve Kürdistan’daki Cihad küresel cihada dönüştükten sonra Kürt Mücahidler “Irak İslam Devleti” adını alan gruba rağbet etmeye başladılar.

“Irak’ın Dubai’yi”

Irak Geçici Koalisyon Yönetimi Başkanı Paul Bremer‘in 2003 yılında yönettiği Irak’ta kaos hakimdi. Ama her nasılsa aynı zamanda Irak Kürdistan’ı ekonomisinde %12 büyüme vardı. Kürdistan, Afrika gibi ülkelerden göçmen alıyor ve hem komşu ülkeleri hemde Batılı ülkelerle siyasi ve ekonomik anlaşmalar yapıyordu. Birçok Batılı ülke Irak Kürdistan’ında konsolosluklar açtı. Ve Irak Kürdistan’ı, Irak’ın Dubai’yi oldu.

Memleketlerinden göçen ve Batı’ya yerleşen Kürtlerde dönmeye ve Irak Kürdistan’ının gelişimine katkı sağlamaya başladılar. Yüzyıllar boyunca savaş bölgesi olan Irak Kürdistan’ı turistlerin akın ettiği bir bölgeye dönüştü.

Tunus, Mısır, Yemen, Bahreyn, Suriye ve Sünni Irak’ta vuku bulan devrimler, Arap Baharı, bölgede yaşanan değişikliklerin yönünü bir kez daha değiştirdi: Ebu Bekir el Bağdadi’nin IŞİD’i ortaya çıktı. Haziran 2014 yılında Musul’u ele geçirdi ve o tarihe kadar Irak, Suriye, Tunus, Mısır ve Yemen’e yayıldı. 29 Haziran’da ise Ebu Bekir el Bağdadi’nin “Hilafeti” deklare edildi.

2011 yılında Arap Baharı Irak Kürdistan’ını da etkiledi. Yolsuzluk vb. gibi nedenlerle halk protestoya başladı. Kolluk kuvvetlerinin protestolara şiddetle karşılık vermesi sonucu protestolar şiddetlendi ve halk siyasi bürolara saldırdı. Bu siyasi depremin ardından IŞİD’e Kürt katılımı büyüdü ve 2012 yılında Kürt gençleri muhalif gruplara katılarak Suriye’deki devrime destek verdi. 2014 yılında IŞİD’in bünyesindeki Kürtler KDP için büyük bir tehdit oluşturmaya başladılar. Araştırmaya göre 2000 Kürt IŞİD’in bayrağı altında savaşıyor. IŞİD Kerkük’ü ele geçirmek istiyordu: 2016 yılında ise Irak Kürdistan’ında çok sayıda bombalı saldırılar gerçekleşti.

Şu an IŞİD yayılmış olduğu her ülkede güç kaybetti ve örgüte katılım azaldı.

Adel Bakawan, Kürdistan’ın üç cihad neslinin arasındaki farkları şu şekilde açıklıyor:


    • İlk ve ikinci cihad neslinde grupların karizmatik bir lider ekseninde toplandığını görüyoruz: Osman Abdulaziz gibi Sünni Kürt İslamı için önemli bir isim. Molla Krekar gibi insanları Seyyid Kutub’un öğretileri ekseninde bir araya getirebilecek bir cihadi Kürt aydını. IŞİD’in Kürtlerinde ise bir yönüyle ön plana çıkan bir lider tutkusu yok.
    • İlk ve ikinci nesil camilerde radikalize oldu (Süleymaniye’deki bir cami ve Halepçe’de bulunan İbn Teymiyye Camii). Üçüncü nesil ise Facebook’ta yani sosyal medya üzerinden radikalize oldu.
    • İlk ve ikinci cihad neslinde ilmi seviye yüksek iken (İslami ve bilimsel eğitim yüksek) üçüncü nesil ilim konusunda yetersiz. Arapça’yı bilmiyor ve öğrenme çabasına bile girmiyorlar. Kur’an ve Sünnet’i yardımcı kaynak olmadan anlayamıyorlar. Oysaki Kürdistan’da Arapça, dünyada İngilizce ne kadar yaygınsa o denli yaygındır ve okullarda öğretilir. Bu da bu neslin eğitimsiz olduğunu gösteriyor olmasının yanı sıra İslami metinlerin neden Arapçadan Kürtçeye yaygın bir şekilde çevrilmediğini de açıklıyor.

Yaşları küçük (çoğunlukla 14 ila 29 yaşlar arası) olan bu militanların sadece %23’ü selefi ekol ile minimum bir etkileşim içine girdi (kıyafet ve sakal ile sınırlı). Ve sadece %6’lık bir kesimi tanındık İslami Hareket veya partilerden (Bzotnawa, Yekgirtu, Komal) IŞİD’e geçti. Geri kalan büyük çoğunluk (%68’i) sosyal medya üzerinden IŞİD’e katıldı veya ideolojisiyle tanıştı. Bu nesil eğitimsiz olduğu için ilgili konulardaki kaynak kitaplara erişememekte. Büyük oranda internette bulunan yazı ve videoları izleyerek bir fikir oluşturuyorlar. Bilgiyi sağlıklı bir temelden edinmedikleri ve sadece internetten ulaştıkları yazılar ve bu yazıları yorumlayan (en az okuyanlar kadar ilimsiz olan) kişilerin görüşlerini bildikleri için gerçek manada İslamı referans alamıyorlar ve şahısların heyecanlı sözlerine kapılıp, IŞİD’e katılıyor veya ideolojisini yaşatıyorlar.

Adel Bakawan KDP’yi terörle mücadelede keskin yollar kullanmamakla suçluyor. KDP, bütçesinin %60’ını “terörle mücadeleye” yatırıyor olmasına rağmen IŞİD tehdidini kökten çözecek olan bir programa sahip değil. Kürdistan’da, radikal ideolojiye sahip militanları “deradikalize” edecek bir program yok.

Adel Bakawan araştırmasını sosyolojik bakış açısıyla yaptığı için bazı siyasi denklemler göz ardı edilmiş. Bazı önemli siyasi ve tarihi denklemleri bir değerlendirme yazısında ele alacağız.

Dengê Kurdê Misliman
 
Üst Ana Sayfa Alt