Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kusma ve Kan Çıkması Abdesti Bozar mı ?

mehmed cihad Çevrimdışı

mehmed cihad

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Aişe (ra) şöyle demiştir: “Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim (namazdayken) öğürerek kusar, burnu kanar, öğürmeden midesinden ağzına yediği veya içtiği şeyler gelirse veya mezi çıkarırsa hemen namazdan ayrılsın, sonra hiç konuşmadan abdest alıp gelsin ve namazını kıldığı yerden tamamlasın.” (İbn Mace, 1/385)

Bu hadisin zayıf olmasının sebebi, senedi Hz. Peygambere sadece İsmail b. Ayyaş’ın vasletmiş olmasıdır. Bu kişi Şamlılar dışındakinden hadis naklettiğinde zayıf kalır. O bu hadisi Hicaz alimlerinden olan İbni Cureyc’den rivayet etmiştir. Hadis hafızlarından bazıları İsmail’e muhalefet ederek hadisi ibn Cureyc yoluyla Hz. Peygamberden Mürsel olarak rivayet etmişlerdir ve aradaki sahabeyi zikretmemişlerdir. Alimlerin vardığı hükme göre ibni Ayyaş bu hadisi vasletmede yanılmıştır. Fakat aynı manada varid olan birçok şahit bu hadisi güçlendirmektedir. Bunlardan biri Tirmizi, Ebu Davud ve diğerlerinin Ma’dan b. Ebi Talha yoluyla Ebu’d-Derda’dan şöyle nakletmişlerdir: “Hz. Peygamber kustu ve abdest aldı. Dimeşk Camii’nde Sevban’a rastladım ve ona bundan bahsettim. Dedi ki, doğru, o sırada abdest suyunu ben dökmüştüm.” İbn Mende’nin belirttiğine göre hadisin isnadı sahih olup muttasıldır ve isnadındaki ihtilaftan dolayı Buhari ve Muslim onu almamaışlardır. Tirmizi’nin dediğine göre, bu babtaki en sahih hadis budur. (bkz: Tirmizi, 1/143; Ebu Davud, 3/310; Hakim, 1/426)


Enes (ra) şöyle anlatıyor: “Peygamber (sav) kan aldırdı (hacamat) ve sadece kan alınan yerleri yıkayarak abdest almadan namaz kıldı.” (Darekutni, 1/151)

Bu hadisin zayıf görülmesinin sebebi Salih b. Mukatil b. Salih tarafından rivayet edilmiş olmasıdır ve Darekutni’nin dediğine göre bu zat kavi değildir. Darekutni’nin bu hadisi zayıf saydığını Beyhaki kendisinden rivayet etmiştir ancak bu Telhis’teki ifadeye aykırıdır.


Hadislerden Çıkarılan Hükümler:

1 – Birinci hadis kusma ve burun kanamasının abdesti bozduğunu göstermektedir. Eldeki bir yaradan veya ağızdan çıkan kan ve irin gibi, ön ve arka yollardan çıkmayan her çeşit necaset de bu hükme dahildir. Hadisin bu hükme delaletinin sebebi, başına bu iki şey gelen kişinin abdestinin yenilemesini vacip kılmasıdır. Eğer bunlar abdesti bozmamış olsaydı Hz. Peygamber, namaz kılan kişiye namazdan ayrılmasını emretmezdi.

Enes’in hadisi buna muhaliftir. Çünkü kan aldırmada da bedenden kan çıkmasına rağmen Hz. Peygamber bundan dolayı abdest almamıştır.

Alimler bu meselede çok ihtilaf etmişler ve konu hakkında birbirlerine çok fazla delil göstermişlerdir.

A – Malikilere ve Şafiilere göre ön ve arka dışında bedenden çıkan şeyler abdesti bozmaz. Bu görüşlerini desteklemek için ileri sürdükleri delillerden bazıları şunlardır:

a) Söz konusu şeylerin abdesti bozduğu hakkında herhangi bir sahih hadis mevcut değildir. Hal böyle olunca abdest mevcuttur ve o şeylerden herhangi biriyle bozulmaz.
b) Enes’in şu hadisinde olduğu gibi, abdestin kusma ve kan çıkmasıyla bozulmadığını gösteren bazı eserler varid olmuştur: “Hz. Peygamber kan aldırdı ve abdest almadan namaz kıldı.”

Abbad b. Bişr (ra)’dan nakledildiğine göre kendisi namaz kılarken bir okla yaralanmış olmasına rağmen namazına devam etmiştir. Bu haberi Ebu Davud ve İbn Huzeyme nakletmişler, Buhari de talik olarak rivayet etmiştrir. (Ebu Davud, 1/50; İbn Huzeyme, 1/24,25; Buhari 1/42. Ancak Buhari’nin taliki kesinlik ifade edecek şekilde değildir. Çünkü hadisin senedi hakkında tenkitler vardır. (bkz: Fethu’l-Bari, 1/197)
Bu da gösteriyor ki kan vb. şeyler abdesti bozmaz. Bu görüşte olanlar söz konusu hadisler hakkındaki tenkitleri göz önüne almışlar ve onların delil olmayacağını söylemişlerdir.

B – Hanefiler ve Hanbeliler kusmak, kan ve irin gibi ön ve arka yollardan çıkmayan necasetlerin abdesti bozacağını söylemişlerdir. Bu görüş ibni Abbas, ibni Ömer, Said b. El-Museyyib ve başkalarından rivayet edilmiştir. (Hidaye, 1/5; Muğni, 1/184-187)
Onların delillerini şöyle özetleyebiliriz:

a) Yukarıda zikrettiğimiz Hz. Aişe’nin hadisi ve daha önce zikretmiş olduğumuz Ebu’d-Derda’nın hadisi.
b) Buhari ve Tirmizi’nin istihaze kanı gören kadın hakkında Hz. Aişe’den nakletmiş oldukları “Senin gördüğün hayız kanı değil, bir damar çatlamasıdır. Hayız vaktin geldiğinde namazı terket, bittiğinde kanı yıkayıp öylece namaz kıl.” Şeklindeki hadis ve diğer bir rivayette geçen “Her namaz için abdest al.” İfadesi. (Buhari, 1/68, 69; Tirmizi, 1/217, 218)

Gerçekte bu konudaki ihtilafın kaynağı, mesele hakkında varid olan hadislerin sıhhati ve delil olmaya elverişli olup olmadıklarına dair görüş ayrılığıdır. Hadislerin sahih olduğunu kabul edenler abdestin bozulacağını, sahih olmadıkları görüşü ağır basanlar ise bu sayılan şeylerle abdestin bozulmayacağını söylemişlerdir.

Hanefilerin ve Hanbelilerin delillerini inceleyenler, her ne kadar tenkide uğramış olsalar da abdestin kusma ve burun kanaması sebebiyle bozulacağını ifade eden hadislerin tenkid edilen taraflarının kolayca cevabının verilebileceğini ve bunun ilim kurallarına uygun olduğunu görürler. Bütün bunlara dayanarak söz konusu hadislerin sahih ve delil olmaya elverişli olduğu söylenebilir.

Hz. Aişe’nin hadisine gelince, muhalifler bu hadisin Mürsel olarak sabit olduğunu kabul etmektedirler. Usulcülerin vardıkları karara göre Hanefilerde ve Malikilerde Mürsel hadis hüccettir ve onunla amel edilir. Şafiilerde ise Mürsel hadisin hüccet olabilmesi için şu hususlardan biriyle desteklenmiş olması gerekir: Birden çok yolla rivayet edilmiş olması, bazı sahabenin sözüne uygun düşmesi. Hal böyle olunca, Hanefilerin kurallarına göre bu hadisi delil olarak kullanmak doğrudur ve onların bu görüşleri reddedilemez. Şafii mezhebine göre ise daha önce zikrettiğimiz gibi hadis başka rivayetlerle kuvvet bularak desteklenmiş ve hüccet olabilecek seviyeye çıkmıştır. Aynı zamanda birçok sahabe bu görüşü benimsemiştir. Bu da diğer bir destek olup hadisi hüccet olma seviyesine çıkartır. Hatta ibn Kudame şöyle demiştir: “Aynı zamanda bu, adını zikrettiğimiz sahabelerin de görüşüdür ve onların çağında kendilerine muhalefet eden biri olduğunu bilmiyoruz. Bu da icma olur.” (Muğni, 1/184-185)

Hz. Aişe’nin “Bir damar çatlamasıdır.” şeklindeki hadisi icma ile sahihtir ve buna binaen muhaliflerin delil olarak ileri sürmüş oldukları eserlere itibar edilmez. Çünkü söz konusu eserler, Rasulullah’a isnatta bu sahih ve açık delillere karşı mukavemet edemezler.

Enes’in “Hz. Peygamber kan aldırdı ve abdest almadan namaz kıldı” şeklindeki hadise gelince, zayıf olduğundan dolayı delil olmaya elverişli değildir.

Okla yaralanan adam kıssasına gelince, kendine has bir olaydır ve açıkça görüldüğü üzere isnadı sarih değildir. Ayrıca da senedi hakkında da çok tenkit mevcuttur.


2 – Hanefiler ve Hanbeliler, ön ve arka yolların haricinde çıkan kan ve kusma sebebiyle abdestin bozulması için bunların çok olması şartını getirmişlerdir. Çünkü eğer bunlar çok olmazsa bedenden necaset çıkmış sayılmaz. Sonra bu görüşte olanlar söz konusu miktarın ne olması gerektiği konusunda ihtilaf etmişlerdir.

Hanefilere göre kan için bu miktar bir kıl kadar bile olsa kanın çıktığı yerden taşmasıdır. Çünkü bedenden çıkmış sayılması ancak bununla gerçekleşir. Kusma için ise bu miktar ağzı tam olarak dolduracak şekilde büyük bir fışkırmayla çıkması olarak belirlenmiştir. Çünkü ancak bu şekilde midede bulunan necasetin çıkmış sayılması mümkündür.

Hanbeliler ise söz konusu miktarı çok aşırı olan fazlalık olarak belirlemişler ve bunun söz konusu olayın başına geldiği kişinin takdirine bağlı olduğunu söylemişlerdir. Onlar bu şekilde, kendi delilleri ile abdestin bozulmayacağını savunanların delillerini uzlaştırma yolu bulmuşlardır. Hanbeliler böyle bir durumda abdestin bozulmayacağını söyleyen delilleri ve haberleri az miktarda olma durumuna hamletmişlerdir ve abdestin bozulacağını söyleyen delilleri çok miktardaki kan ve kusma hakkında varid olduğunu ileri sürmüşlerdir. Açıkça görüldüğü üzere bu güzel bir yöntemdir ve bütün nasları uzlaştırmaya daha uygundur. Aynı zamanda Hanefi mezhebi daha ihtiyatlıdır.

(Prof. Nureddin Itr, Buluğu’l-Meram Şerhi, Türkçe Çeviri, s.183-187)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt