Çevrimdışı
KUTLAMA HASTALIĞI
Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), sahabeler, tâbiîn ve etbâi tâbiîn âlimleri ne yaptılarsa övünmek, övülmek, kutlamak için değil, Allah rızası için yaptılar. Bizler ise onların mîrasını yiye yiye tüketemedik. Onların yaptıklarını kutlaya kutlaya bir hal olduk.
Anlatalım;
Hicret eden Allah Rasûlü ve sahâbelerdi. Hicri târih de Hz. Ömer zamanında kabul edildi. Ama ne onlar ne de ondan sonra gelenler hicrî tarih, hicrî sene başı kutlaması yapmadılar.
Mekke Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz ve sahâbeler tarafından fethedildi. Ama ne Allah Rasûlü, ne sahabeler, ne de onlardan sonra gelenler Mekke'nin fethi yıldönümünde Mekke'nin fethini kutlamadılar.
Kudüs, Hz. Ömer zamanında fethedildi. Ama ne Hz. Ömer ne de diğer sahâbeler Kudüs'ün fetih yıldönümünde Kudüs'ün fethini kutlamadılar.
O zaman dünyanın en büyük iki devletinden birisi olan İran ve Mısır Hz. Ömer zamanında fethedildi ama böyle bir fethin kutlamasını yaptıklarını da bilmiyoruz.
Malazgirt savaşı Alparslan (r.a.) tarafından kazanıldı. Ama Malzgirt savaşının yıldönümünde ne Alparslan'ın bizzat kendisi, ne Selçuklular ne de Osmanlılar kutlama yapmadılar.
İstanbul Fâtih Sultan Mehmed (r.a.) tarafından fethedildi ve koskoca Bizans İmparatorluğu ortadan kaldırıldı. Ama İstanbul'un fetih yıldönümünde ne Fâtih'in bizzat kendisi ne de ondan sonra gelen torunları (Osmanoğulları) kutlama yapmadılar.
Onlar Allah rızası için bir şey yaptıkları, bir fetih kazandıkları zaman kutlama yapmıyorlardı. İki rekat şükür namazı kılıyorlar, namazın sonunda da ellerini kaldırarak göz yaşları içinde şükür duası yapıyorlardı.
Bizler ne yapıyoruz? "Kedi uzanamadığı ete murdar dermiş" sözünde olduğu gibi islam adına hiç bir şey yapmıyoruz ama selefi sâlihinin kazanımları ile övünerek kutlamalar yapıp yeni yeni bid'atlar îcâd ediyoruz.
Emin olun, bid'at çıkarmakta ve çıkardığımız bid'atları farzların bile önüne geçirmede Türk milletinden başka bir millet yoktur. Akîdemiz bid'atlarla dolu, amellerimiz bid'atlarla dolu, câmilerimiz bid'atlarla dolu, âile hayatımız, toplum hayatımız bid'atlarla dolu ama bizim için kutlama yapmak çok önemli. Yılın her gününü hemen hemen bir şeyi kutlayarak geçiriyoruz. Hattâ öyle kutlamalar yapıyoruz ki, bırakın müslümanların yaptıkları şeyleri, kâfirlerin bayramlarını, örf ve âdetlerini, sistemlerini de kutluyoruz.
Yalan mı?
Yılbaşlarında hristiyanların yılbaşı bayramını, Nevruz gününde mecûsîlerin bayramı olan Nevruz bayramını, Sevgililer Günü'nde Sevgililer Günü'nü, Anneler Günü'nde Anneler Günü'nü, Babalar Günü'nde Babalar Günü'nü, Cumhûriyetin kuruluş yıldönümlerinde şerîatı ortadan kaldırıp bir küfür sistemi olan demokrasi ve lâikliği getirip ülkenin başına belâ edenlerin kurdukları cumhuriyet bayramını, 23 Nisan bayramını, kızlarımızı çırılçıplak soyan 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramını kutlamıyor muyuz?
Hem müslüman olduğumuzu iddia edip hem de kâfirlerin ve küfrün bayramlarını kutlayarak hâlâ müslüman olduğumuzu iddiâ etmiyor muyuz?
Unutmayın, sizin müslüman olduğunuz iddiâsı Allah'ın onayından geçerse bir mânâ ifâde eder. Allah'ın koyduğu şartlara uyarak îman etmemiş, müslüman olmamışsanız bu iddiânız havada kalır ve ilâ cehenneme zümerâ olursunuz. Hatırlatalım ve uyarı görevimizi yapalım dedik. Hidâyet üzere olanlara selam olsun.
Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), sahabeler, tâbiîn ve etbâi tâbiîn âlimleri ne yaptılarsa övünmek, övülmek, kutlamak için değil, Allah rızası için yaptılar. Bizler ise onların mîrasını yiye yiye tüketemedik. Onların yaptıklarını kutlaya kutlaya bir hal olduk.
Anlatalım;
Hicret eden Allah Rasûlü ve sahâbelerdi. Hicri târih de Hz. Ömer zamanında kabul edildi. Ama ne onlar ne de ondan sonra gelenler hicrî tarih, hicrî sene başı kutlaması yapmadılar.
Mekke Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz ve sahâbeler tarafından fethedildi. Ama ne Allah Rasûlü, ne sahabeler, ne de onlardan sonra gelenler Mekke'nin fethi yıldönümünde Mekke'nin fethini kutlamadılar.
Kudüs, Hz. Ömer zamanında fethedildi. Ama ne Hz. Ömer ne de diğer sahâbeler Kudüs'ün fetih yıldönümünde Kudüs'ün fethini kutlamadılar.
O zaman dünyanın en büyük iki devletinden birisi olan İran ve Mısır Hz. Ömer zamanında fethedildi ama böyle bir fethin kutlamasını yaptıklarını da bilmiyoruz.
Malazgirt savaşı Alparslan (r.a.) tarafından kazanıldı. Ama Malzgirt savaşının yıldönümünde ne Alparslan'ın bizzat kendisi, ne Selçuklular ne de Osmanlılar kutlama yapmadılar.
İstanbul Fâtih Sultan Mehmed (r.a.) tarafından fethedildi ve koskoca Bizans İmparatorluğu ortadan kaldırıldı. Ama İstanbul'un fetih yıldönümünde ne Fâtih'in bizzat kendisi ne de ondan sonra gelen torunları (Osmanoğulları) kutlama yapmadılar.
Onlar Allah rızası için bir şey yaptıkları, bir fetih kazandıkları zaman kutlama yapmıyorlardı. İki rekat şükür namazı kılıyorlar, namazın sonunda da ellerini kaldırarak göz yaşları içinde şükür duası yapıyorlardı.
Bizler ne yapıyoruz? "Kedi uzanamadığı ete murdar dermiş" sözünde olduğu gibi islam adına hiç bir şey yapmıyoruz ama selefi sâlihinin kazanımları ile övünerek kutlamalar yapıp yeni yeni bid'atlar îcâd ediyoruz.
Emin olun, bid'at çıkarmakta ve çıkardığımız bid'atları farzların bile önüne geçirmede Türk milletinden başka bir millet yoktur. Akîdemiz bid'atlarla dolu, amellerimiz bid'atlarla dolu, câmilerimiz bid'atlarla dolu, âile hayatımız, toplum hayatımız bid'atlarla dolu ama bizim için kutlama yapmak çok önemli. Yılın her gününü hemen hemen bir şeyi kutlayarak geçiriyoruz. Hattâ öyle kutlamalar yapıyoruz ki, bırakın müslümanların yaptıkları şeyleri, kâfirlerin bayramlarını, örf ve âdetlerini, sistemlerini de kutluyoruz.
Yalan mı?
Yılbaşlarında hristiyanların yılbaşı bayramını, Nevruz gününde mecûsîlerin bayramı olan Nevruz bayramını, Sevgililer Günü'nde Sevgililer Günü'nü, Anneler Günü'nde Anneler Günü'nü, Babalar Günü'nde Babalar Günü'nü, Cumhûriyetin kuruluş yıldönümlerinde şerîatı ortadan kaldırıp bir küfür sistemi olan demokrasi ve lâikliği getirip ülkenin başına belâ edenlerin kurdukları cumhuriyet bayramını, 23 Nisan bayramını, kızlarımızı çırılçıplak soyan 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramını kutlamıyor muyuz?
Hem müslüman olduğumuzu iddia edip hem de kâfirlerin ve küfrün bayramlarını kutlayarak hâlâ müslüman olduğumuzu iddiâ etmiyor muyuz?
Unutmayın, sizin müslüman olduğunuz iddiâsı Allah'ın onayından geçerse bir mânâ ifâde eder. Allah'ın koyduğu şartlara uyarak îman etmemiş, müslüman olmamışsanız bu iddiânız havada kalır ve ilâ cehenneme zümerâ olursunuz. Hatırlatalım ve uyarı görevimizi yapalım dedik. Hidâyet üzere olanlara selam olsun.
