Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

La Ilahe Illallah Kime Fayda Verir?

E Çevrimdışı

Ehlitakwa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Lâ İlâhe İllallah Kime Fayda Verir


Alimlerden bir grup yukarıdaki "La İlahe İllallah" a şehadet eden kişilerin cennete gireceğini bildiren hadislerin hadler ve farzlar nazil olmadan önce indirildiğini beyan ettiler.
Bu alimlerden Zühri’yi, Sevri’yi ve bu ikisinden başkalarını zikretmek mümkündür.
(Zühri; Muhammed İbn-i Müslim İbn-i Ubeyd İbn-i Şihab Ez-Zuhri Ebu Bekir. Fıkıh alimi, hafız. Güvenilir bir alim olduğuna ittifak edilmiştir. Hicri 125 küsür senesinde ölmüştür.)
(Sevri; Süfyan İbn Said İbn Mes’ud es-Sevri Ebu Abdullah el-Kufi. Güvenilir, hafız, fıkıh alimi. Huccet olarak kabul görünmüş birisi. Hicri 161 senesinde ölmüştür.)
Bu görüş çok uzaktır. Çünkü bu had ve farzların nuzulünden sonra da Medine’de rivayet edilen ve Tebuk gazvesi esnasında ki o Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hayatının son zamanlarına rastlamaktaydı bu konuyla alakalı olarak söylenen bir çok hadisler vardır.
Bazı alimler bu hadislerin mensuh olduğu görüşündedirler. Bazıları ise bu hadislerin muhkem olduğunu söylemişlerdir. Bu hadislere muhkem diyen alimler hadislere eklenen bir takım şartlar (hadler ve farzlar) bu hadislerin bir ilavesi midir yoksa sonra gelen şey hadisin tamamını nesh mi etmiştir? Şeklinde ihtilafa düşmüşlerdir. Usulcüler arasında bu konuda bir ihtilaf vardır.
Sevri ve onun gibi düşünen alimler bu hadislerin mensuh olduğunu, nesh edenin de hadler ve farzlar olduğunu söylemişlerdir. Aslında bu alimlerin nesh ile vurguladıkları şey bu alimlerin nesh ile vurguladıkları şey bu hadislerin bir nüshası yani açıklaması ve izahıdır. Zaten selef alimleri birçok yerde neshi buna benzer şekilde yani açıklama ve izah olarak kullanıyorlardır.
Bu alimlerin bunu demekte ki asıl kasıtları cennete girip, cehennemden kurtulmanın ancak La İlahe İllallah’la beraber farzların yapılıp haramlardan kaçınılma şartına bağlı olduğunu açıklamaktır.
Bu alimler:
"Bu naslar mensuh olmuştur yani açıklanmış ve tefsir edilmiştir. Farzlar ve hadisler ise nasihtir yani nassları açıklamakta, onu izah etmektedir." Demek istiyorlar.

Alimlerden bir grup şöyle demiştir:
- "Bu genel olan hadisler daha sonra gelen ibarelerle bazı şartlara bağlanmıştır"
Onlardan bazıları şunlardır:
"Kim ihlaslı olarak La İlahe İllallah derse(Hadis sahihtir. Ahmed, Taberani, İbn-i Mundih, İbn-i Hibban "Sahih’inde", Ebu Naim "El-Hılye’sinde" rivayet ettiler ve sahih dediler.)veya
"Onu gerçekten bilerek"(Müslim)ya da
"Lisanıyla tasdik ederek" (Buhari "Tarih’inde", Ahmet, İbn-u Huzeyme tahriç etmişlerdir.)veyahud da
"Onu kalbinden tasdik ederse"(Ahmet, İbn-i Hibban, Hakim rivayet etmiş ve sahih demişlerdir.) veya
"Lisanen boyun eğerek ve kalben mutmain olarak"(Buhari "Tarih’inde", Suyuti "Elleyali’de" tahriç etmişlerdir.)gibi bazı şartlar La İlahe İllallah ile birlikte zikrolunmuştur.
Bunların hepsi kalbin ameline işarettir. Onun gerçekleştirilmesi iki şehadetin tam olarak geçekleşmesiyle mümkün olur. Bu da şu şekilde olmaktadır:
La İlahe İllallah; isteme, yönelme, boyun eğme, yardım isteme, tevekkül etme, korkma, umma, sevgi gösterme bakımından kalbin Allah’tan başkasını ilah edinmemesidir.
Muhammedun Rasulullah’ın gerçekleşmesi ise; Allah’ın rasulüne bildirdiği şekilde Allah-u Teâlâ'ya ibadet etmekle olur. Yukarıda açıklanan mana Rasulullah’tan bize açık bir şekilde ulaşmıştır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Kim ihlaslı olarak La İlahe İllallah derse cennete girer."
Bunun üzerine şöyle soruldu:
- "Buradaki ihlas nedir ya Rasulullah!"
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Allah’ın sana haram kıldığı şeyleri yapmaktan seni engellemesidir."
Bu hadis Enes b. Malik radiyallahu anh’den ve Zeyd b. Erkam radiyallahu anh’dan rivayet edilmiştir. Fakat bu iki isnad da sahih değildir.


(El-Hatib (Tarih’inde, Ebu Naim "El-Hilye" sinde tahriç etmişlerdir.)
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
La İlahe İllallah Kime Fayda Verir?



"La ilahe illallah" kelimesi Allah'tan (c.c.) başka tüm varlıkların ilahlığını reddeder. Bunu yalnızca Allah (c.c.) hakkında sabit ve geçerli kılar.


Ancak bu kelimenin terazi kefesinde ağır basması için, Kitap ve Sünnette öngörülen ve açıklanan şartların yerine getirilmesi gerekir. Bu vaad, böyle yapan kimseler için geçerlidir.


Allah (c.c), Tevbe Suresi ve daha başka surelerde, bu kelimeyi söyleyip de, bu kelimeden fayda sağlamayan ve bu kelimenin kendilerine hiçbir fayda getirmediği kimselerin vasıflarını açıklamıştır.


Örneğin Kitap Ehli ile münafıkların durumu böyledir. Bunların sayıları ve çeşitleri öylesine çoktur ki, bu kelime için şart olarak ileri sürülen ölçülere uymadıklarından, kalpleriyle sözleri ve davranışları ayrı ayrı olduğundan tevhid kelimesinin bunlara dünyada ve ahirette hiçbir yararı yoktur.


Kimileri de, bu kelimenin ne anlama geldiğini bilmeden,


- Nelere delalet ettiğini öğrenmeden,


- Şirkin bu kelime ile reddedildiğini,


- Müşriklerle ilgi ve alakanın kesilmesinin zorunluluğunu düşünmeden,


- Allah (c.c.) için ihlasa, doğruluğa sarılmadan bu kelimeyi söylemekte,


- İlim ve amel noktasında bu kelimeye uymaya davet edenleri kabul etmeyerek davet olundukları bu gerçeğe sırt çevirmekte,


- Bu kelimenin gerektirdiği gibi amel etmeyip, Allah'a (c.c.) boyun eğmemektedirler.


Eskiden olduğu gibi bugün de bu tip insanlar sayı itibarıyla oldukça fazladır.


Kimileri de, bu kelimeyi sevmeyi, bununla amel etmeyi yasaklarlar. Bu yasaklayış da sırf kalbindeki büyüklük, kibir, heva ve heves sebebiyledir. Bu ve benzeri nedenler bu kelimenin gereğinin yerine getirilmesine engel olur.


Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:


"De ki: "Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler size Allah'tan, Rasulü'nden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevgili ise, Allah'ın emri gelene kadar bekleyin. Allah fasık kimseleri doğru yola eriştirmez." (Tevbe: 9/24)


Samimi ve ihlaslı iman ehline gelince;

Onlar bu kelimenin gereklerini yerine getirirler.Onlarda bu kelimenin istediği tüm özellikler vardır.


Onlar bilgi, yakin, doğruluk, ihlas, sevgi, kabul etme, teslim olma, boyun eğme gibi tüm özellikleri taşırlar. Aynı zamanda sadece onun için düşmanlık gösterir, onun için velayet gösterirler. Onun için severler ve onun için buğzederler.


Allah (c.c.) bunlar için Cennetini hazırlamış ve onları Cehennem ateşinden kurtarmıştır. Bağış ve mağfiret bunlar içindir. Allah (c.c.) bu gerçeği Tevbe Suresinin bir çok yerinde ve başka surelerde zikretmiştir.


Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:


"İyilik yarışında önceliği kazanan muhacirler ve ensar ile, onlara güzelce uyanlardan Allah razı olmuştur, onlar da Allah'tan razıdırlar. Allah onlara, içinde ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş budur." (Tevbe: 9/100)


İşte bunlar ve bunlara uyanlar, gerçekten "La ilahe illallah" ehli olanlardır. Ayrıca bu ayetten başka daha bir çok ayetlerde Allah (c.c.) bu gibi kişileri övmüş, ebedi hayat olan ahirette kendileri için neler hazırladığını bildirmiştir.


Kullar Rablerini sevmede, tevhid noktasında, O'na itaatle amel etmede, yasaklardan kaçmada, Allah'ın (c.c.) sevdiklerini tercih etmede aynı derecede değildirler. Yine Allah'ın (c.c.) hoşlanmadığı, razı olmadığı şeyleri terketme noktasında umut ile korku arasında yaşarlarken farklı durumlar sergilemektedirler. Halk da bu kimselere durumlarına, söz ve amellerine, niyetlerine, aynı zamanda yaptıkları şeylerdeki zıtlık ve haktan uzaklık-yakınlık durumlarına göre itibarda bulunur. Böylece kimlerin aldanan kibirli kimseler olduğu gerçeği de ortaya çıkar. Nitekim Nebi'den (s.a.v.) gelen hadiste bu gerçek dile getirilmiştir.


Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:


"Akıllı kimse, nefsini küçük görerek ölüm ötesi için çalışandır. Aciz kimse de, nefsinin hevasına uyarak, hep kuruntularla işi Allah'a bırakandır." (Tirmizi, Kıyamet: 26)


Abdullah b. Amr'dan, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:


"Ölümü esnasında Nuh (a.s.) oğluna: "Sana "La ilahe illallah" demeyi emrediyorum. Çünkü yedi gök ve yedi yer terazinin bir kefesine, "La ilahe illallah" kelimesi de öteki kefesine konsa, "La ilahe illallah" hepsinden ağır basar. Eğer yedi gök ve yedi yer kapalı bir halka olsalar, "La ilahe illallah" kelimesi onları parçalar" dedi. (Tirmizi, Deavat: 8)


(Fethü'l-Mecid ala Şerhi Kitabi't-Tevhid)
 
karafi Çevrimdışı

karafi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
evet değerli kardeşim lailaheillallah kelimesi öyle kuru kuruya söylenip geçilecek bir kelime değildir.şayet böyle olmuş olsa idi ebu cehil ebu lehep gibi arap dil ve kurallarını çok iyi bilen hatta bir şey anlatacakları zaman şiirlerle nağmelere döken dil edebiyatında hayli ilerlemiş insanlarda bu kelimeyi söyler geçerlerdi fakat onlar biliyorlardıki bu kelimenin yanında getirdiği bazı değiştirilmez değiştirilmesi bile teklif edilmez şartları vardı.malesef şimdide böyle karşı tarafa anlatırsın işine geliyormu gelmiyormu bir ölçer biçer ve çoğunlukta olduğu gibi yüz çevirir ve çeker gider.
 
B Çevrimdışı

Bi-CiHadina

Üye
İslam-TR Üyesi
Müellif: Muhammed bin Abdulvahhab Et-Temimi

Yüce Allah sana rahmet etsin, bil ki; bu kelime, küfür ile İslâm arasında alâmet-i fârikadır. O, takva kelimesidir ve urvetu’l-vüskâ’dır. O İbrâhîm’in, ardından geleceklere, belki dönerler diye bıraktığı kelimedir. Bu kelime ile istenilen; onu, anlamını bilmeksizin sadece dille söylemek değildir.

Şüphesiz ki münâfıklar da onu söylüyorlardı, buna rağmen onlar, kâfirlerin de altında “cehennemin (dibinde), en aşağı tabakasındadırlar.” (4/Nisâ, 145) Üstelik onlar, namaz kılıyor, oruç tutuyor ve tasaddukta bulunuyorlardı. Ancak istenilen; kalp ile bilip kavrayarak, ona ve ehline sevgi besleyerek ve ona muhalif olana buğzedip düşmanlık göstererek söylenmesidir. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Her kim ihlaslı olarak Lâ ilâhe illallah derse..” başka bir rivâyette: “kalbinden ihlaslı olarak..” başka bir rivâyette: “kalbinden sıdk ile..” diğer bir hadiste: “Her kim Lâ ilâhe illallah der ve Allah’tan başka ibâdet edilenleri reddederse..” şeklindedir. Ve bunlardan başka çok sayıda hadis, insanların çoğunun bu şehâdetin hakikatinden yana cehâlet içinde olduklarına delâlet etmektedir. Bütün bunlardan sonra bil ki, bu kelime nefiy ve isbâttır Ulûhiyyeti; rasûllerden, hatta Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’den; meleklerden, hatta Cibrîl’den; peygamberler ve sâlihler bir yana, o ikisinden bile nefyetmek ve Allah için isbât etmektir.

Şerh: Salih bin Fevzan
 
Üst Ana Sayfa Alt