Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Laikliğin Çıkışı

C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Laiklik denilen ideoloji batının ürünüdür. “Kayser’in hakkını Kayser’e, Allah’ın hakkını Allah’a verin” ilkesine tabi olarak bu fikir ortaya çıkmıştır. Öyle bir ortamda çıktı ki siyasi alanda kilise tüm dünyaya hakim idi, yaptığı hurafeleri Allah adıyla yapıyordu, hiç bir zaman yaptıklarından sorulmazdı, fakat herkesi soruşturabilirdi. Papa hakimiyeti dünyanın çoğu yerlerinde sabitti. Hatta imparator “Ferdik” 1177’de Papaya karşı boyun eğmeye mecbur kaldı. İmparator 4. Huneri çıplak ayaklarla kar ve yağmur içinde 1176’da üç gün ardarda papanın evinin önünde günahlarını affetmesi için durdu. Bunlar siyasi alanda olan şeylerdir. Fikri alanda ise düşüncede kiliseye muhalif olana karşı savaş açılmıştı. Öyle bir savaş ki 13. asırda 9 milyon insan öldürüldü. Bu ortamı gören ilim ehli Galilo, Kabrnikos, Dekart, Rosse gibi felsefeciler harekete geçtiler. 16. asırda Losse, şöyle bir ilanda bulundu: “Mesih diyor ki; yeryüzünü padişahlar idare eder. Papa farz namazı kılsın, hükmü padişahlara bıraksın.” 1789’da Fransa İhtilali çıktı ve din adamlarına mabedlerinize dönün, Mesih’in talimatlarına uyun denildi ve neticede din devletten ayrıldı, din adamları siyasetten çekildiler.

Fakat şunu iyi bilelim ki İslam nizamının tabiatı Hıristiyanlıktan tamamen ayrıdır. Biraz evvel anlattığımız gibi İncil tahrif edilmiş, kilise ehli söyledikleri her şeyi heva ve hevesine göre söylüyorlardı. Kur’an ise Allah tarafından korunmaktadır, tahrife uğramamıştır. İlim ehli de heva ve hevesine göre hüküm çıkartamazlar İslam’da alt üst tabaka anlayışı yoktur. Müslüman bir hakim Allah’ın kanunlarından hariç kanun koyamaz. Şayet heva nefsine göre hareket edip Allah’ın şeriatını bir tarafa atarsa kendisi kanun koymaya başlarsa ümmetin ittifakıyla azledilir ve küfürle damgalanır. Zira İslam’da naslara müracaat etmek esastır, nasın olmadığı yerde şura esastır. Kimse kafasına göre hareket edemez. İslam’da alimlerin görevi sadece namaz kılıp kıldırmak değildir, insanlara ilim öğretim hakimlere (amirlere) nasihatte bulunup emr-i bil marufu yerine getirmektir, aksi takdirde Allah katında mesuldürler. Kısacası İslam dini temelden Hıristiyanlığa benzemez. Zira, İslam Allah’ın nizamıdır, Hıristiyanlık ise kilise ehlinin ürünüdür. İslam ilme ve alimlere saygı duyar Hıristiyanlık ise fikrine uymayanı fırınlarda yakar, İslam’da insanları tabakalara ayırma fikri yoktur, Hıristiyanlık ise din adamları ve diğerleri diye insanları ikiye ayırır. İslam Allah tarafından koruma altına alınıp tahrife uğramamış, Hıristiyanlık dini ise tahrife uğramıştır. Biraz evvel söylediğimiz gibi İncil’i İbraniceden Yunancaya çeviren mütercim dahi bilinmiyor. Kilisenin getirdiği hurafeler sayılmayacak kadar çoktur. Bunlardan bazıları ise şunlardır: İsrailoğullarına sünnet olma olayı Hz. İbrahim’den geldiği sabittir. Fakat kilise bu hükmü nesh etmiştir. Hz. İbrahim döneminde birden fazla evlenmek sabittir, fakat kilise bu hükmü kaldırdı. Hz. İbrahim döneminde hayvanı kesmeden yemek haramdı, fakat kilise hayvanı kesmeden yemeği helallaştırdı. Hz. İbrahim başta olmak üzere ve tüm peygamberler Allah’ın birliğine ve tekliğine inanırlardı, kilise ehli ise (Ekanımi selase) deyip Allah’ın üç olduğunu savundu. Buna benzer hurafeler çoktur. Şunu unutmayalım ki İslam dini fıtrat dinidir, zira fıtratı yaratan Allah’tan gelir. Bundan dolayı İslam tarihine bakın İslam’ı kabul etmeyenin hakkına dahi riayet edilmiştir. Müslümanlar her yerde izzetle yaşamış ve Allah’ın hükmü gölgesinde adaleti yaymışlardır. İlmi, ekonomi, kültür ve siyasi alanlarda toplumlara çığır açmış ve önderlik yapmışlardır. Hatta Avrupa’nın insaflı fikir adamları şöyle bir itirafta bulunurlar: “Şayet İslam olmasaydı Avrupa bin sene daha geri kalırdı.”

Ömer bin Abdulaziz döneminde Afrika’da zekat alan fakir dahi yoktu. Fakat üzülerek söylüyorum ki, biz Müslümanlar kitabımızı ve sünnetimizi bıraktığımızdan dolayı bu zillet çukuruna düştük, batı ise bataklığını bırakırken ve kilise ehlini hayat alanından uzaklaştırırken ekonomide ilerlediler. Hz. Ömer’in o güzel sözü halimize ne kadar uygundur, şöyle ki; “Allah bizleri İslam’la aziz kıldı. Şayet biz bu dini bırakırsak tekrar zillete düşeriz.” Bence bu sözün mahiyeti Arapların ve Türklerin İslam dönemine ve şu anki dönemine bakılırsa daha güzel anlaşılır. Sırf ekonomide Osmanlı’nın parası son dönemlere göre Amerika parasından kat kat üstündeydi. Fakat şu anki durumu anlatmaya ihtiyaç yoktur.
 
Üst Ana Sayfa Alt