الحمد لله رب العالمين و الصلاة والسلام على المبعوث رحمة للعالمين محمد الامين و على آله و صحبه أحمعين
………………………………………………………………………………………….
[Allah’a ve ahiret gününe iman eden kardeşlere ve dostlarıma] Tanımadığım ve kendileriyle hiç bir ilmi meseleyi müzakere için bir araya gelmediğim ve şahısları hakkında hiç bir bilgim ve hiç bir seyyiem olmamasına rağmen “Seleficilik – Kralcılar- beni ve bazı Müslümanları; Müslümanların önünde tekfirci diye yaftalamak isteyen ve bize hakaret edenlerin asıl amacı; tahrif edilen ve bir Kelam Mezhebine ve cedeline dönüştürülen Meliklerin dini üzere olma akidesini bu ülkede yaymak isteyenlerin demokrasi ve aleni şirk ve küfr olanı gizleme çabasıyla hayatın lezzetlerini ve hazlarını yitirmeme ve zalim krallarına kulluk etme adına bizleri karalamadır.
Bu karalamalar; Allah’ın dinini tahrif eden ve saptıranlara yönelecekken ne yazı ki bize yöneliyor.
Çünkü Tevhid adına, demokrasi ve Allah’ın dini dışında hüküm koyma ve bu hükümlerle insanları yönetme ve gerekirse; Allah’ı tevhid edenleri de mahkum etmenin Kur’an’a ve Sünnet’e aykırı olmadığı, haşa Kur’an ve Sünnet’in zalim melikler ne diyorsa buna uygun indiğini söylemeseler de dini bu minvalde tahrif edip zalimlere arka çıkıyorlar.
Böylece Hakk olan sözün bedelini ve külfetini yüklenmemek için zalimlere ve hatta kendi akidelerine; İngiliz dini, sapkınlık, Mezhepsizlik diye lanetleme bulunanlarla aynı safta durmayı tercih edebiliyorlar.
Bu fakir bu ülkede tekfir meselesinde en çok korkan ve bu konuda en son sözü alacak olan kimse konumunda iken, bizi İslam düşmanlarına ihbar eder mahiyette “tekfirci” göstermeye çalışan münafıklaşmış selefilere diyeceğim odur ki;
‘Allah’ın dinini hevanıza göre te’vil etmeyin. Siz Kur’an’ı en az bilen ve Kur’an’ın fıkhından en uzak olan bir zümresiniz, fakat diliniz baldan daha tatlı zehiri engerek yılanının zehirinden daha öldürücü. Hem utanmazsınız hem de vicdansız.
Ben Allah’ın kitabı ve Rasul’ün Sünnetini tahrif ve inkar edenlere karşı bu ülkede en azından üzerime düşen Hakk sözü söylemeye kendimi adamış iken, kendini bilmez Zahirici ve selefi müsveddesi adamların bizi tekfirciliklten başka bir isimle isimlendirmemesi asıl onların bizi tekfir etmeleridir.
Zira bir insan mü’mine kafir ve iman olana da küfr derse o kişinin kendisi İslamdan çıkar. Bunu Allah’ın Rasulü (sallalahu aleyhi ve sellem) bize çok açık bir dile ifade etmedi mi?
O halde sorun ne?
Kendilerini tekfir ettiklerim -varsa onlar kimse, bu iftira çetesinin ve kubur farelerinin çıkıp bunların adlarını ve avukatlıklarını yaparak vermeleri gerekmez mi?
Sonra kendisi tekfir ettiğimiz kimler varsa; önce bunların bizi Allah’a şikayet edip bizden hüccet istemeleri ve bizi açık bir münazaraya davet etmeleri gerekemez mi?
Bu sermaye selefileri ve sefihler; bu ülkede önceleri; Allah semada değildir diyenin kafir olduğunu herkese öğretiyorlardı. Bu halkın çoğu da buna inanmıyor. Hatta devlet yönetenler bile.
Şimdi ne oldu kim kimi tekfir ediyormuş?
Bunlardan birisine sormuştum: (1996-Ankara) “Bu halk, Allah semadadır meselesini anlayamaz ve yanlış idrak eder neden “Sema”nın “uluvv” demek olduğunu bu sözün bir çok insanın zihnini bulandıracağını bunu daha anlaşılır bir dille izah etseniz olmaz mı diye itiraz etmiştim. Bilmiyorum sonradan nasıl bir yol izlediler.
Bu insanlar bir zamanlar İmam Malik’in kadına dübüründen yaklaşmaya bile fetva verdiğini söyleyerek -hemde kadınların huzurunda bunu söyler- İmamları, alimleri rab edinmek işte budur. Onları taklid ederseniz onları Rab edinmiş olursunuz diyorlardı.
Şimdi ise siyasette karar sahibi olanlar haramla da amel etseler Kur’an ve Sünnet dışı bir yasayla da hükmetseler bunu kabul ediyorlar?
Bunun İslam’a muhalif olmadığını söylüyorlar. Allah’ın gökte olmadığını söyleyene kafir diyorlar, fakat kendilerinin yaptığına bir bakın.
Bu mübarek Ramadan ayında bunları yazmak istemezdim; fakat yabancı istihbarat örgütlerine ve İslam düşmanlarına malzeme verircesine bizleri zindanlara tıkıp kendileri elvan elvan sofralarıyla telezzüz edip zevk sürmek istiyorar.
Bu sahte seleficilik tacirleri bizi zindanlara mı tıkmak isteyip sefa mı süreceklerini zannediyorlar.
Soruyorum onlara; siz Maturdilerin ve Sufilerin gözünde nesiniz?
Yiğitseniz bunu açıkça konuşun ve yazın?
Onlar sizi açıkça söylemeseler de kafir ve sapkın görüyorlar. Neden Harem İmamlarının ardında kıldıkları namazları iade ettiklerini bilmiyor musunuz?
Tekfir ettiğiniz sufiler de AKP ye oy verdiler siz de.. Allah’tan mı korkuyorsunuz yoksa sistemden mi?
Evet M.Emin Akın’a, ancak fıkhî mezhepleri inkar eden ve selefin fıkhına sırt çeviren; Şia ve Zahiri mezhebinin ve Mutezile akılcılığının bir karşımı olan uydurma seleficilik taraftarları iftira ediyor.
Neden mi çünkü ben Fıkıh İmamlarımızın Sahih Sünnete aykırı olmadığı sürece taklidini “ittiabı’nı caiz görüyorum.
Subhanallah Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyen parlamentoya girmeyi oylayıp da; Mezhep İmamlarımıza uymayı sapıklık, taklid ve hatta onları Rab edinme edinme diye niteleyenler; acaba hangi akıl ve hangi hikmet ve hüccetle benim tekfirci olduğumu söylüyorlar.
Gerçekten bunlar selefin akidesi üzere olan kimseler mi, yoksa selef akidesinin sırtındaki keneler mi?
Ebu Hanife’ye sapık diyen bir sefih halâ Ankara’da yaşıyor ve kimse ona dil uzatamıyor. Demokrasi’ye destek veren ve Beşşar Esed’in yerinde ben olsaydım, ben de o mücahid dediğiniz teröristlerle savaşırdım diyen bir meczup ve sapkın da selefi olduğunu söylerken, ben “Eh l-i Sünnet mezhebinden başkasını kabul etmem fıkhî mezheplere uymak ehl-i sünnet olmak demek değildir” diyenlerin AKP’yi seçmenin nasıl Kur’an ve İslama aykırı olmadığı hakkında döktükleri dil, inandıkları ve yaymaya çalıştıkları garabet akideyle ters düşmesine rağmen, utanmadan hakkımda tekfir yaftasını neden dillerinden düşürmüyorlar?
Ebu Hanife’yi taklid onu Rab edinme, demokratik yasamaya ortak olma ise selefiliğe uygun.
Doğru belki de Sisi selefiliğine uygundur.
Bu zümre Suud krallarına ve onların ekmeğini yiyen alimlerin peşinden giden bir taifedir ve burada bizi rejime ve yasalara gammazlayarak bizlerden kurtulmak istiyorlar..
29.05.2017
Pazartesi;
06:30