Mahmud Hoca (ustaosmanoğlu) Mollaları Iyi Okusun...

M Çevrimdışı

muaz talha

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bismillahi Rahmanir Rahim
İRŞADÜL MÜRİDİNDEKİ BİD AT HURAFE ŞİRK VE ŞİRKE KAPI AÇAN SÖZLER
TARİKAT DERSİNİ TENHADA YAPMALIDIR BÖLÜMÜ SAYFA 51:
ŞAHI NAKŞİBEND KUDDISE SIRRIHU ŞÖYLE BUYURUR ZAMAN OLUR SALİK RABITA EDER BİZLERDEN HİMMET İSTER FAKAT BİZ ONA HİMMET ETMEYİZ BAZENDE BİZ MÜRİDE HİMMET ETMEK İSTERİZ FAKAT O KALBİ İLE BUNA HAZIR DEĞİLDİR. LAKİN ŞU VARKİ TEHECCÜD VAKTİNDE HİMMET İSTEYEN HER MÜRİDE MUTLAKA Bİ İZNİLLAH HİMMET EDERİZ.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN SİZLERİN HİMMET ETME YETKİNİZ VARDA NEDEN DÜNYANIN ÇEŞİTLİ YERLERİNDE ESARET ALTINDA BULUNAN DİN KARDEŞLERİNİZE HİMMET EDİP KURTARMIYORSUNUZ UBU GURAYB CEZAEVİNDE IRZINA GEÇİLEN NUR BACIMIZA NEDEN YARDIM ETMEDİNİZ YOKSA SİZ SİZİN TARİKATINIZDA OLMAYANLARI DİN KARDEŞİNİZ OLARAK GÖRMÜYORMUSUNUZ?)
ZİKİR ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 59:
İSLAM GEÇMİŞİ(GÜNAHI )KESİP ATAR (SİLER) ŞEHİTLİK GEÇMİŞİ KESİP ATAR HİCRET GEÇMİŞİ KESİP ATAR HAC GEÇMİŞİ SİLİP ATAR TÖVBE GEÇMİŞİ SİLİP ATAR MÜSLİM İMAN 192
RESULULLAHIN (SAV)BU HADİSİNE İSTİNADEN DİYEBİLİRİZKİ TARİKATTA GEÇMİŞ GÜNAHLARI KESİP ATAR.
KİŞİ TARİKATA GİRMEK İLE ALLAHU TEALANIN HUSUSİ DOSTU OLMA YOLUNA ADIM ATMIŞTIR. TARİKATA GİREN KİMSE YENİ DÜNYAYA GELMİŞ GİBİDİR. OANA YENİ DEFTER TUTULUR DİKKATLİ OLMALI GÜNAH YAZDIRMAMALIDIR.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİNNASILDA ALLAHIN DİNİNE EKLEMELER YAPIP İFSADA KAPI AÇIYORSUNUZ BU DİNİ MÜBİNİ İSLAM AFEDERSİNİZ ÇOCUĞUNUZUN DON LASTİĞİMİDİRKİ İSTEYEN İSTEDİĞİ TARAFA ÇEKSİN VE EKLEMELER VE ÇIKARMALAR YAPSIN BU DİNİN SIKTIĞI CİVATARI KİMSENİN GEVŞETMEYE HAKKI YOKTUR ALLAH CC VE RESULULLAH SAV.MİN BİLDİRDİKLERİ DIŞINDA HİÇBİR ŞEY KİŞİNİN GÜNAHLARINI ASLA VE ASLA SİLMEZZ.).)
ZİKİR ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 60
RABITADA VE MURAKABEDE TEVAZU ÜZERE ALLAHU TEALADAN YARDIM VE ONUN DOSTLARINDAN HİMMET İSTEYECEKSİNİZ. BU DİLENCİLİK TEVAZU İŞİDİR.KİBİR EDİP KAFANI KALDIRDINMI OLMAZ .RABITA ESNASINDA SÜT DÖKMÜŞ KEDİ GİBİ BOYUN BÜKÜK İSTEYECEKSİN YARABBİ SANA KAVUŞMAK İSTİYORUM MAKSUDUM MATLUBUM SENSİN BU DOSTUNUN VESİLESİ İLE BENİ ZATINA KAVUŞTUR RABITA EDİLEN ZATADA EY RABBİMİN DOSTU EY RABBİMİN SEVGİLİSİ ELİMDEN TUTUN BU TARİKATA EHİL EYLEYİN EVLATLIĞA KABUL EDİN RABBİME KAVUŞMAM İÇİN VESİLEM OLUN DENİLEREK HİMMET İSTENİR.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN HANGİ SAHABE BÖYLE BİR UYGULAMA YAPTI ACABA BİR TANE DELİL KOYUN ORTAYA SİZLER ALLAHTAN YARDIM İSTEDİNİZDE ALLAH SİZLERE YARDIM ETMEDİMİ Kİ VEYA ONUN YARDIMI YETERSİZMİ GELDİDE DUALARINIZDA BAŞKALARINDAN YARDIM DİLENİYORSUNUZ VE BUNU RABITA DEDİĞİNİZ BİDATIN İÇİNDE YAPIYORSUNUZ HANİ SİZİN GÜNDE 40 DEFA DEDİĞİNİZ İYYAKE NAĞBUDU VE İYYAKE NESTEİN .)
RABITA İLE İLGİLİ GENİŞ MALUMAT AŞAĞIDA GELECEKTİR....)
ZİKİR ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 61
İMAM RABBANİ HİMMET İSTEME HUSUSUNDA ŞÖYLE BUYURUR ANLAYIŞLI BİR MÜRİD İSTİDATLI KABİLİYETLİ BİR TALİP SÜLÜK ESNASINDA HER AN ŞEYHİNİN HARİKA HALLERİNİ VE KERAMETLERİNİ HİSSEDER. HER ZAMAN İÇİN GAYBE DAYALI İŞLERDE ONDAN YARDIM TALEBİNDE BULUNUR.KENDİSİNDEN YARDIM GÖRÜR.İMAM RABBANİ MEKTUBAT 2. CİLT SY.405
ŞEYHLERDEN MEDET UMMAK TEVHİDE AYKIRIDIR...
(Son zamanlarda bir çok tarikatta yaygınlaşan, özellikle hatme-i hacegan adı altında mahmut efendiye bağlı ve Süleymancıların dahi zikretmekten çekinmediği, “medet ya şeyh seyyid Abdulkadir Geylani veya himmet gavsım mahmut efendi yardım et gibi” zikri’nin, Hanefi imamlar tarafından şirk olarak nitelendirildiğini göreceksiniz.)

Bu fasid kıyas ve kıymetsiz görüş yüzünden, Müslüman olan avamın ve bazı havastan olanların, içine düştükleri büyük sapıklık ve masiyet doğmuş oldu. İşte bu bela ve musibetler, Allah azze ve celle’yi bırakıp enbiya ve Salih kullarla istiğasede bulunmanın bizzat kendisidir…

“De ki: O’nun dışında (ilah olarak) öne sürdüklerinizi çağırın, onlar sizden ne zararı uzaklaştırabilirler, ne de (onu yararınıza) dönüştürebilirler.” (isra, 56)

(Hanefi) Şeyh Ebu Tayip Şemsül hak et-Tümabadi, “et-Talik el-Ata sünen ed-Darekutni” adlı kitabının 520 ve 521 sayfalarında şöyle demektedir:

“Münkerlerin en kötüsü, büyük bidat ve dayanaksız şeylerden bir tanesi de, bidat ehlinin adet haline getirdikleri, Şeyh Abdulkadir Geylani’nin zikri ile ilgili olarak “Ya şeyh Abdulkadir Geylani, Allah için bir şey” demek, Bağdat’ı kıble gah edinmek ve bunun benzeri daha nice şeylerdir. Bu tür insanlar Allah azze ve celle’nin kudretini hakkıyla takdir etmeyen ve Allah Teala’dan gayrısına kulluk ve ibadet edenlerdir. Bu sefih (aklı noksan) insanlar, merhum şeyhin zerre kadar zarar verme veya yarar sağlama gücüne sahip olmadığını idrak edemiyorlar. Allah teala kulu için yeterli değil mi? Allah’ım, şirke düşmekten ve yaratıkları seni tazim eder gibi tazim etmekten sana sığınırız!”

El-Bezzaziye ve diğer fetva kitaplarında, “kim şeyhlerin ruhları hazırdır, ihtiyaçlardan haberdardır” derse, ‘o kafir olur’ ifadesi geçmektedir.

Şeyh Fahruddin Ebu Said Osman el-Ciyyani bin Süleyman el-hanefi, risalesinde şöyle diyor: “Kim Allah’ı gözardı edip, yapılan işlerde ölünün tasarruf hakkına sahip olduğuna inanırsa, kafir olur.”

Kadı Hamiduddin Nakari el-Hicabi, “et-tevsih”de şöyle diyor: “Bir kısım insanlar, ölen Salihlerin ruhları hazır ve nazırdır, yapılan feryatları duyar ve ihtiyaçlardan haberdardırlar” kanaatıyla, musibet esnasında ve ihtiyaç duyulduğunda bunlardan dua ile yardım dilemektdirler. Bu çok çirkin bir şirk ve açık bir cehalettir.”

“Bir insan Tevhid kelimesini getirmekle beraber, eğer Nebi’nin gaybı bildiğine inanırsa, kıyılan nikahı geçersizdir ve bundan ötürü kafir olur, denilmektedir” (el-Bahur)

Benzeri ifadeler Kadıhan, A-Aeni, Dürrü’l-Muhtar ve daha nice Hanefi alimlerinin kitaplarında geçmektedir…
Ayrıca mülteka isimli kitapta dahi şehy benim kalbimden geçeni bilir cümlesi küfürdür yazıdır..
ZİKİR ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 83
NAKŞİ TARİKATINDA LETAİF MEFHUMUNU BİR USUL HALİNE GETİREN KŞİ İMAM RABBANİ KUDDİSE SİRRİHU HAZRETLERİDİR. İNSAN VUCUDUNDA BÖLGE BELİRLEYEN DE İMAM RABBANİNİN HALİFELERİNDEN MİR MUHAMMED NUMANDIR.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN İŞTE KENDİ AĞZINIZLA İTİRAF EDİYORSUNUZKİ BU YOLUN KURALLARINI BİZ KOYDUK DİYE BİRDE KALKIP BU YOL KUR ANA VE SÜNNETE UYGUNDUR DEYİP YALAN SÖYLÜYORSUNUZ)
ZİKİR ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 90
ABDULHALIK HAZRETLERİ DE KENDİSİNE İLAHİ SIRLARI TALİM EDECEK BİR ALLAH DOSTUNU BEKLEMYE BAŞLADI BİR GÜN HAVUZ BAŞINDA OTUURKEN HIZIR AS. GELDİ. ONU HAVUZA SU ALTINDAYKEN LA İLAHE İLLALLAH KELİMEYİ TAYYİBESİNİ ZİKRET DEDİ ABDULHALIK KUDDUSE SIRRIHU NEFES ALSA AĞZINA SU GİRECEK NEFES ALMADAN LA İLAHE İLLALLAH DEDİ İŞTE BÖYLECE ONA GİZLİ ZİKRİTALİM ETTİ SONRA HIZIR AS. ONU YUSUF HEMEDANİYE ISMARLADI.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİNKEMALE ERMİŞ BİR DİNE NASILDA KATMALAR YAPIYOR SUNUZ EBU HUREYRE R. ANH. BUYURUYORKİ ALLAH RESULU SAV. BİZE HELAYA GİRİP ÇIKACAPIMIZDAN KADINLARIMIZLA NASIL CİMA EDECEĞİMİZE KADAR HER ŞEYİ ÖĞRETTİ BUYURUYOR. SİZ İSE ASLI ASTARI OLMAYAN KISSALARLA DİNİ ZORLAŞTIRMAK SURTEİYLE İNSANLARA TEBLİĞ YAPIYORSUNUZ HİÇMİ ALLAHTAN KORKMUYORSUNUZ.)
ZİKİR ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 98
ZİKİRDEN SONRA SU İÇMEKTEN SAKINMALIDIR.
ÇÜMKÜ ZİKİR BİR YAKINLIK BİR ŞEVK VE HEYECAN ZİKREDİLENE KARŞI BİR İŞTİYAK HASIL EDERKİ ZİKİRDEN İSTENEN EN BÜYÜK ŞEY BUDUR ZİKİRDEN SONRA SU İÇMEK BU AŞKI SÖNDÜRÜR.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN BUTÜN HADİS KİTAPLARINIA BAKIN BAKALIM SAV DEN BÖYLE BİRŞEY İŞİTİLMİŞMİDİR SİZİN YAPTIĞINIZ SADECE BİDAT TÜRETMEKTİR...)
RABITA ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 119
RABITA ADABI ZİKRİN ADABI VARDIR EĞER O ADAPLARA RİAYET EDİLEREK ZİKREDİLİRSE TEZ TESİR EDER ZİKRİN ADABINDAN BİRİ HATTA EN ÖNEMLİSİ RABITADIR.RABITA İLE YAPILAN ZİKİR TEZ TESİR EDER. ZİRA RABITA ALLAHU TEALAYA KAVUŞMAK İÇİN EN YAKIN VESİLEDİR.
BİN YIL OLSA AHU VAH SIRR U CELİ
HAKKA VASIL KİMSENİN OLMAZ DİLİ
MANEVİ SOHBETLE VASIL HER VELİ
RABITASIZ SAY EDEN MUTLAK DELİ
RABITA AKREP VESİLE YARİNİ
GÖRMEYE SA YET AZİZ DİDARINI
BİNYIL GİZLİ VE AŞİKAR AH VAH EDİLSE KİMSENİNKALBİ BU ŞEKİLDE ALLAHA VASIL OLMAZ
ALLAH DOSTLARI MANEVİ SOHBET RABITA İLE ALLAHA VASIL OLMUŞTUR.
RABITASIZ SAY EDEN MUTLAK DELİDİR.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN DEMEKKİ SİZE GÖRE RESULULLAH SAV ONUN MÜBAREK SAHABELERİ TABİİN SELEFİ SALİHİN MÜCTEHİTLER MÜFESSİRLER VS. HERKES DELİ HAŞA VE KELLA ÇÜNKÜ ONLAR ASLA SİZİN ÇIKARMIŞ OLDUĞUNUZ RABITA DENEN SAÇMALIĞI YAPMADILAR.SİZ DELİDEN KASIT GEÇMİŞ MÜSLÜMANLAREI KAST EDİYORSANIZ DURUM BU YOK GELECEKTEKİ İNSANLARI KAST EDİYORSANIZ İNSANLARA DELİ DEME YETKİSİNİ SİZE KİM VERDİ? BUDİSTLERİN YAPTIĞI ŞEYİ GETİRİP DİNE SOKTUNUZ VE TEVBE SURESİ 119 BİRDE MAİDE SURESİ 35 DELİL GETİRDİNİZ ALLAHTAN KORKUN VE İSTERSENİZ GİDİP EN ESKİ TEFSİRLERİN MALUMATINA BİR BAKIN SİZİN BU YAPMIŞ OLDUĞUNUZ ŞEKLİYLE ALLAHIN AYETLERİNİN NE ALAKASI VAR.)
İŞTE SİZE RABITANIN İÇ YÜZÜ VE DEDİL GETİRİLEN AYETLER...
RABITA: Arapça “rabt” kökünden türetilmiş bir kelimedir. Sözlükte birleştirmek, bitiştirmek, iliştirmek ve bağlamak anlamına gelir. Nakşibendi tarikatında Şeyhe yapılan bir tür bağlantı şeklidir.
NAKŞİBENDİ TARİKATINDA RABITA:
1- Mürit şeyhini zihninde şeklen canlandırır. Onu hep yanında kabul eder. Şeyhinin giyim kuşam tarzı içindeymiş gibi düşünmeye çalışır ve düşüncede onunla beraberdir.
“Tarikatta rabıta: Müridin Allah’ta fani olmuş olan şeyhinin şeklini hayalinde sürekli canlandırmasıyla onun ruhaniyetinden yardım istemesi demektir.”[1]
2- Her akşam namazından sonra iki rekat evvâbin namazı kılınır. Ters teverrük oturuşu ile oturulup, baş kalp üzerine eğilir. 25 defa estağfirullah diyerek gözler kapatılır. Mürit şeyhini yüksekçe bir yerde oturmuş, kendisine baktığını gökten onun üzerine nur indiğini ve bu nurun şeyhin iki kaşı arasından kendi üzerine aktığını hayal eder.
DELİL KABUL EDİLEN AYETLER:
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اتَّقُوا اللّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقينَ
1- “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun.”[2]
Nüzul sebebi:
Kab b. Malik (r.a.)’ın tebük gazasıyla ilgili meselesini uzun olduğu için kısaltarak aktarmaya çalışalım.
“Rasulullah (s.a.v.) Tebük gazası için hazırlık yapılmasını emretti. Kab b. Malik’te bu güne kadar ki bütün gazalara katılmıştı.Ancak Tebük gazasına nefsine uyması nedeniyle hazırlıklarını tamamlayamamış ve katılmamıştı. Peygamberimiz bir ara onu sormuştu. Bunun üzerine Beni Selime’den bir adam “cüppelerine ve endamına bakıp gururlanması onu yola çıkmaktan alıkoydu” demiş bunun üzerine Muaz b. Cebel adama ; “ne çirkin söz söyledin” demiş sonra Peygambere dönerek yâ Rasulullah Allah’a kasem ederim ki; onun hakkında iyilikten başka bir şey bilmiyoruz” demiş. Bunun üzerine Peygamberimizde sükut etmiş.
Tebük seferi bitip de Peygamberimizin Medine’ye teveccüh ettiğini haber alan Kab b. Malik(r.a.) ne cevap vereceği hakkında yalanlar düşünmeye ve onun gazabından nasıl kurtulacağını düşünmeye başlar. Fakat sonunda doğru söylemeye ve neden seferden geri kaldığını olduğu gibi dosdoğru anlatmaya karar verir ve şöyle der; “Yemin ederim ki gazadan geri kalmam için hiçbir özrüm yoktur.” Bunun üzerine Peygamberimiz insanları gazadan geri kalanlar ile konuşmaktan nehyeder ve 50 gün bu hal devam eder.Tâ ki Tevbe suresinin 117-118-119. ayetleri inene kadar.[3]
“yani yeminlerine ve keza verdikleri söze olan bağlılıkları bakımından, yada Allah’ın dininde (Allah’a karşı olan muamelelerinde) gösterdikleri içtenlik ve dürüstlük bakımından doğrular (doğruluktan şaşmayan insanlar)la birlikte olunuz,(onlar gibi davranınız.” [4]
İşte bu ayetin nüzul sebebi uzunca geçen bu olaydır.Ancak her ne hikmetse bazıları bu ayetleri, hiç alakası olmadığı halde tarikatlardaki Rabıta’ya delil olarak göstermektedir. Halbuki bu ayetlerden doğruluğun, yalancılar değil doğrular gibi hareket edilmesinin gerektiği gayet açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
يَااَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اتَّقُوا اللّهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَسيلَةَ وَجَاهِدُوا فى سَبيلِه لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
2- “Ey iman edenler! Allah’(a itaatsizlik) tan sakının ve ona (sizden hoşnut olacak) vesileler arayın.”[5]
Ayette yer alan vesîle ( الوسيلة ) kelimesi hakkında meşhur Arap dilcisi Muhammed B. Ebû Bekir Er Râzî(H.Öl.666) şunları kaydetmektedir:
“ Vesîle Kendisiyle bir başkasına yaklaşılan şeydir الوسيلة : كل ما يتقرب به الي الغير)).Sizleri ona götürecek vesileyi isteyin[6] ayetindeki vesile ise yakınlaşmak manasında القربة ) ) dır. Buna binaen ayetin manası şu şekilde olur: Allah’a itaat ederek yakınlaşın. Denildi ki; Vesile, Muhabbettir. O vakitte ayetin manası şöyle olur: Allah’a itaat ederek kendinizi ona sevdirin (kur yapın).” [7]
Muhammed Emin Eş Şenkıti (H.Ö.1393) Edvâu’l Beyân isimli tefsirinde bu ayetle ilgili olarak şunları kaydediyor:
“Allah için ihlâslı bir şekilde, Hz. Muhammed’in getirdiği dine uygun olarak emirlere tabi olmak ve yasaklardan sakınmak vesiledir . Cumhur’u Ulema vesileye bu manayı veriyor” demektedir...[8]
“Allah’ın yasaklarını çiğnemekten sakınanlar olunuz; Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için onun emirlerine tevessül ediciler olunuz.”[9]
“Yani gerek ona itaatte bulunmak (emirlerini yerine getirmek), gerekse ma’siyetleri terk etmek (günah işlemekten sakınmak) suretiyle sevabını ve yakınlığını kazanmak için arayışta bulununuz.” [10]
SONUÇ:
1- Peygamberimiz (s.a.v.) ashabının her türlü davranışına, her türlü yaşayış biçimine kıyafetinin rengine ve şekline hatta en mahrem meselelerine bile müdahale ederek tarif ettiği halde nasıl olurda rabıtanın esamisinden dahi bahsetmez. Yani hiçbir zaman böyle bir şey emretmemiştir.
2- Ne tâbiin, ne tebe-i tâbiin, ne de daha sonra ki dönemlerde böyle bir şey görülmemiştir. Rabıtanın yaklaşık 150 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır.
3- Düşünce itibariyle biriyle beraber olmak gayet doğaldır. Yani insan işini, eşini, sevdiği herhangi bir şeyi düşünebilir. Bunu inkar etmek mümkün değildir. Ancak akşam namazından sonra ki yapılan şekli dinde olmayan sonradan uydurulmuş bir bidattir.
4- Rabıta yapan kişinin şeyhini yanında düşünerek günahlardan uzaklaştığını söylemesi ve ondan sakınması doğru değildir. Çünkü her anımızı,her yaptığımızı gören Allah (c.c.) sakınılmak için kuluna yeterlidir. Şayet onun varlığı, her şeyi gördüğü ve bir gün hesaba çekeceği inancı yeterli olmuyorsa zaten o kişinin imanında bir problem var demektir.
5- Rabıta yapan kişinin Şeyh yerine (onun şekline girebilecek olan) Şeytana rabıta yapma ihtimali şirk tehlikesine düşmek için yeterli bir sebep olacaktır.Dolayısıyladır ki Halid Bağdâdî gibi Nakşîliğe son şeklini veren ünlü bir şeyh bile sırf râbıta ile ilgili olarak kaleme aldığı ve bir mektup niyetiyle İstanbullu Muhammed Es'ad Efendi'ye gönderdiği yazıda her ne kadar bu kuralın önemi üzerinde durmuş ise de onun ne uygulanış biçimi, ne de şartları hakkında hemen hiç bir bilgi vermemiş, sadece râbıtayı tanımlamakla yetinmiş olduğu halde son devrin şeyhleri bu boşluğu da doldurmaya çalışmış ve râbıtanın tanımı yanında ona bir de uygulama şekli bulmuşlardır.
Bir yandan âdetâ birbirini tamamlayan ve Nakşibendîliğin evrim sürecini hızlandıran bu canhıraş çabalar, râbıtaya karşı çıkabilecek kimseleri susturmak için elbette ki diğer yandan bu davayı kanıtlama ihtiyacını da doğurmuştur. Bu nedenle Halid Bağdâdî'den itibaren râbıtayı konu olarak seçen Hüseyn ed-Dewserî, Muhammed Emîn el-Kurdî, İsmet Garibullah, Mustafa Fevzi ve Abdulhakîm Arvâsî gibi şeyhler onu kanıtlamak için o kadar dil dökme ihtiyacını duymuşlardır ki ortaya koydukları tuhaf anlatım biçimleriyle âdetâ bocaladıklarını gözler önüne sermişlerdir.
Onların bu beyhude çabalarını, İslâm âlimlerinin (yukarıdaki 2 âyet-i kerîmeye ilişkin) açıklamalarıyla karşılaştırdığımız zaman bu gerçek bütün çıplaklığıyla gözler önüne serilmektedir. Üstelik Nakşibendîlerin hepsi de bu müfessirlere karşı saygı duymakta ve eserlerini muteber saymaktadırlar ki bu da onların ne büyük çelişkilerin içinde yüzdüklerini ayrıca kanıtlamaktadır.
/////////////////////////////////////////İşte Mâide Sûresi'nin 35'inci ve Tevbe Suresi’nin 119'uncu âyet-i kerîmelerine ilişkin İslâm âlimlerinin tefsirlerinden örnekler: //////////////////////////////////////////
1. Ebu Ja'far Muhammed bin Jerîr Et-Taberî (Öl. H. 310)'ye ait Jâmi’ul-Beyân Fi Tefsîr'il Qur'ân adlı tefsirinden:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«O'na yaklaşmak için vesîle arayınız.»
«Diyor ki: O'na, kendisini hoşnut kılacak amelle yakınlık arayınız. vesîle kelimesine gelince: (Arapça) faîle veznindedir. Şöyle ki: Kişi “Filan kese tevessül ettim“ der ; Bu, ona yaklaştım demektir. Yine bu cümleden olarak (Şair) Antere şöyle diyor: »
«Vardır sana gençlerde yiğitlerde vesîle,
Çek sürmeyi kına yak madem ki öyle.»
Taberî bu açıklamadan sonra bazı hadislerle de yine “vesîle“ kelimesinin, yakınlık kazanmak için arayış anlamına geldiğini kanıtlamaya çalışmaktadır.
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«Kelamın manâsı ancak şudur: »
«Allah'ın emir ve yasaklarına dünyada titizlikle uymak suretiyle ahirette sadıklarla beraber olunuz. (...) Tefsircilerden bazıları da şöyle demişlerdir: “Bunun manâsı: Ebubekr ile, Ömer'le, ya da Hz. Peygamber ve muhacirlerle birlikte olunuz.“ Allah onlara rahmet eylesin.»
2. Mu'tezileden Ebulkasım Jârullah Mahmûd b. Omar ez-Zemakhşerî (Öl. H. 538)'nin, El-Keşşâf An Haqâiq'i Gawâmıd'ıt-tenzîl adlı tefsîrinden:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«Vesîle: Başvurulan her araç vesîledir. Yani bir yakınlık, bir iş, ya da başka bir şey... Bundan esinlenilerek emirlere uymak veya yasaklardan sakınmak suretiyle Allah'a yakınlık için başvurulan herhangi bir şey demektir.»
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«Sadıklarla birlikte...»
Sadıklar: Niyet, söz ve eylem olarak Allah'ın dininde dürüst davrananlardır ; Veya: “Onlar Allah'a verdikleri sözü yerine getiren kimselerdir. [4] âyetinden anlaşıldığı üzere gerek imanlarında, gerekse Allah'a ve Rasûlüne verdikleri sözde bağlılık gösterenlerdir.
3. Fahruddîn-i Râzî (Öl. H. 606) olarak bilinen Muhammed b. Omar b. el-Hasan el-Bekrî'nin Mefâtîh'ul–Gayb adı altında kaleme aldığı Tefsîr-i Kebîr'inden:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“O'na yaklaşmaya yol arayınız“ Allah'ın yasaklarını çiğnemekten sakınanlar olunuz ; Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için O'nun emirlerine tevessül ediciler olunuz. »
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“Doğrularla beraber olunuz.“ yani, savaşlarda Peygamberle ve ashabıyla birlikte olunuz; Sakın münafıklarla birlikte savaşlardan geri durup evlerinizde oturmayınız.»
4. Qurtubî Tefsiri olarak bilinen Endülüslü İslâm bilginlerinden Ebu Abdillâh Muhammed b. Ahmed el-Ensârî (Öl. H. 671)'ye ait, El-Jâmi' li-Ahkâm'il-Qur'ân adlı kaynaktan:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
« “Ey iman edenler, Allah'ın emir ve yasaklarına titizlikle uyunuz ve O'na yaklaşmak için vesîle arayınız “: vesîle, yakınlık kazanmak demektir. (...) Ve vesîle, yakınlık kazanabilmek için başvurulması gereken şeydir.»
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
« “Doğrularla birlikte olunuz“ Yani, münafıklarla değil, Peygamberle beraber çıkanlarla birlikte olunuz; Yani, sadıkların anlayışı ve yolu üzere olunuz. Denilmiştir ki, onlardan amaç peygamberlerdir.»
5. Kadı Beyzâvî Tefsîri (Öl. H. 691) olarak bilinen, Nâsiruddîn Ebu Said Abdullah b. Omar el-Baydâwi'nin yazdığı, Envâr'ut-Tenzîl ve Esrâr'ut-Te'wîl isimli eserden:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“O'na yaklaşmak için vesîle arayınız“ Yani gerek O'na tâatta bulunmak (emirlerini yerine getirmek), gerekse ma'siyetleri terk etmek (günah işlemekten sakınmak) suretiyle sevabını ve yakınlığını kazanmak için arayışta bulununuz.»
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“Doğrularla beraber olunuz“ Yani yeminlerine ve keza verdikleri söze olan bağlılıkları bakımından, ya da Allah'ın dininde (Allah'a karşı olan muamelelerinde) gösterdikleri içtenlik ve dürüstlük bakımından doğrular (doğruluktan şaşmayan insanlar) la birlikte olunuz, (onlar gibi davranınız.»
6. Medârik'ut-Tenzîl ve Haqâiq'ut-Te'wîl adı altında, Ebu'l-Berekât Abdullah b. Ahmed b. Muhammed en-Nesefî (Öl. H. 701) tarafından yazılan ve kısaca Nesefî tefsiri olarak bilinen eserden:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“O'na yaklaşmak için vesîle arayınız“ âyet-i kerîmesindeki (vesîle): Herhangi bir surette (O'na) yaklaşabilmek ve yaklaşmayı sağlayabilecek bir iş yapmak üzere başvurulan her türlü çaredir. Bu çareler, Allah Teâlâ'nın hoşnutluğunu kazanabilmek için tâatlarda bulunmak ve kötü eylemlerden sakınmak anlamında kullanılmıştır.»
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“Doğrularla beraber olunuz“ Yani, imanlarında doğru olanlar gibi olunuz, münafıklar gibi değil. Ya da savaştan geri durmayanlar veya gerek niyet, gerek söz ve gerekse eylem olarak Allah'ın emir ve yasaklarına uyanlarla birlikte olunuz.»
7. Alâuddîn b. Muhammed b. İbrahim (Öl. H. 741) tarafından yazılan ve Khâzin Tefsiri olarak bilinen Lubâb'ut-Te'wîl Fi Maânit-Tenzîl adlı kaynaktan:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“O'na yaklaşmak için vesîle arayınız“ Yani emirlerine uyarak ve rızasına erişebilecek davranışlarda bulunarak O'na yakınlık kazanma yollarını araştırınız.»
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“Doğrularla beraber olunuz“ Yani, Peygamber (s)'e ve arkadaşlarına savaşlarda bağlılık gösterenler ve onları onaylayanlarla birlikte olunuz; Savaştan geri kalıp evlerinde oturan ikiyüzlülerden olmayınız.»
8. İbn. Kesîr Tefsiri (Öl. H. 774) olarak bilinen ve Ebulfidâ İsmail İmâduddîn b. Omar b. el-Kethîr tarafından yazılan Tefsîr'ul-Qur'ân'il-Azıym adlı eserden:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“O'na yaklaşmak için vesîle arayınız“ Yani Onun emirlerine uymak ve O'nu razı edecek işler yapmak suretiyle yakınlığını kazanınız.»
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“Doğrularla beraber olunuz“ Yani Muhammed (s) ve arkadaşlarıyla birlikte olunuz..»
9. Ebu Tahir Muhammed b. Ya’qûb el-Firûzâbâdî (Öl. H. 817) tarafından yazılan, Tenwîr'ul-Miqbâs Min Tefsîr'i İbn. Abbas adlı kaynaktan:
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“O'na yaklaşmak için vesîle arayınız“ Allah katında üstün dereceler kazanmak için çarelere başvurunuz demektir. Nitekim yararlı işler yaparak, üstün derecelere nail olmak amacıyla arayışlarda bulununuz denmektedir.»
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«“Doğrularla beraber olunuz“ Yani gerek hazarda, gerek savaş için evden ayrılma sırasında, gerekse fiilen savaşta Ebubekr'le, Ömer'le ve onların dâvâ arkadaşlarıyla birlikte olununuz.»
10. Kanûnî döneminin ünlü Şeyhülislâm Ebussuûd el-İmâdî (Öl. H. 982)'nin yazdığı İrşâd'ul-Aql'is-Selîm İla Mazâyâ'l-Kitab'il-Kerîm adlı tefsirden :
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«Ey İmân edenler! Allah'dan sakınınız.»
«Can almanın ve bozgunculuk yapmanın ne dehşetli hadiseler olduğu (önceki âyetlerde) anlatıldıktan sonra; İkisinin hükmü açıklandıktan ve cinâyet işleyenin tevbe ettiği takdirde Allah'ın onu bağışlayacağına işaret edildikten sonra; sakınılması gereken can alma ve fesat çıkarma gibi Allah'a başkaldırı sayılan eylemlerden uzak durmak; ruhları yaşatmak ve bozgunculuğu bertaraf etmek gibi tedbirler almak; bununla birlikte tevbede acele etmek suretiyle mü'minlerin her hâlükârda Allah'ın öfkesinden sakınmaları emrolunmuştur.»
«Arayınız»
«Yani kendiniz için arayınız.»
«O'na»
«Yani O'nun vereceği sevabı kazanmak ve O'na yaklaşmak için»
«Vesîle -arayınız-»
«Vesîle: (Arapça) Faîle veznindedir ve Allah'a yakınlık kazanmak için emirlere uymak ve yasaklı şeyleri bırakmak anlamına gelir.»
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«Ey İman edenler!»
«Burada hitap geneldir. Bütün tevbekârlar öncelikle buna dahildir. Bununla birlikte, özellikle Tebuk Seferi’ne katılmaktan kaçınanların amaçlandığı söylenmektedir.»
«Allah'dan sakınınız.»
«Gerek işleyeceğiniz, gerekse bırakacağınız her şeyde (Allah'dan sakınınız.) Öncelikle savaşlar konusunda Hz. Peygamberle olan ilişkiler bu hitabın kapsamına girmektedir.»
«Ve sadıklarla birlikte olunuz.»
«İmanlarında ve verdikleri sözde (onlarla) beraber olunuz. Ya da Allah'ın dini ile ilgili olarak (genel anlamda): niyette, sözde ve eylemde onlarla birlikte olunuz; veya her konuda (doğrularla beraber olunuz.) Veyahut tevbelerinde ve bağlılıklarında onlarla birlikte olunuz. Bu takdirde amaç, şu üç kişi ve benzer durumda olanlardır.»
Bütün bunlara ek olarak bir de Şiî (Ca'ferî) Mezhebi'ne mensup ulemâdan Ayetullah Nasır Mukârim Şirâzî başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanmış bulunan Tefsîr-i Numûne adlı eserden söz konusu iki âyet-i kerîmenin yorumu aşağıda sunulmuştur.
a) Mâide Sûresi, 35'inci âyet-i kerîmesinin açıklaması:
«Ey iman edenler! Allah'dan sakınınız ve O'na (yakınlık kazanabilmek için) vesîle arayınız.»
«Ey iman edenler! Sakınmayı kendinize huy (kural, alışkanlık) edininiz ve Allah'a yaklaşabilmek için kendinize bir vesîle seçiniz.»[5]
b) Aynı kaynakta, Tevbe Sûresi, 119'uncu âyet-i kerîmesinin açıklaması:
Ey iman edenler! Allah'dan sakınınız ve sadıklarla beraber oluuz.»
«Ey iman edenler! Allah'ın emrine (muhâlefet etmekten) sakınınız ve sadıklarla beraber olunuz.»

Ayrıca Nakşibendîler, can düşmanı olarak mimledikleri “Vahhâbîler“ aleyhinde yüz elli yılı aşkın bir zamandır, bütün gayret ve güçleriyle yoğun bir karalama savaşı sürdürmektedirler; Buna karşın“Vahhabîler“ de hiç değilse küçük bir misilleme olarak râbıtayı çürütmek için şimdiye kadar bir makale bile kaleme almamışlardır. Acaba bu, ne anlama gelmektedir? Yoksa “vahhabîler“ Nakşibendîlere çok mu saygı duymaktadırlar; ya da dünyada olup bitenlerden hiç mi haberleri yoktur?! “Vahhabîler“ için râbıta gibi müthiş bir koz mevcutken onların bu kelimeyi şimdiye kadar hiç duymamış olmaları bile bu düzmecenin, son yüz elli yılın karmaşası içinde tertiplendiğini ve üç beş Türk tekkesinin dışında bile konuşulmadığını ortaya koyan en büyük bir kanıt değil midir?!!
Nitekim râbıtanın, kurallarıyla ve ayrıntılarıyla son şeklini Halid Bağdâdî (Öl M.1826)'ye mal edilen yazılardan ve O'nun kurduğu Hâlidiyye Kolu'na bağlı şeyhlerin kitapçıklarından ancak öğrenebiliyoruz. Bu ise dünün meselesidir, çok yeni bir olaydır. Râbıta kelimesi, (bugün ona yüklenen anlamdan çok farklı ve genellikle) sırf yalın bir ilişki diye öteden beri kullanılmış ise de, Bağdâdî'den önceki Nakşibendî rûhânîlerine ait yazılı metinlerin hiç birinde, hele zaman, mekân ve şekil ölçüleriyle, üstelik ibâdet niyetiyle böyle bir tarîkat kuralına ilişkin herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. İleride içlerinden bazı örnekler verilecek olan bu metinler, hem eski tarihlere dayanmamakta, hem de son dönemin Nakşibendî şeyhlerine ait yazılardan daha kısa, daha dağınık ve içerik bakımından daha belirsizdirler. Dolayısıyla râbıtanın şekil bakımından ne olup olmadığı, keza şartları ve uygulanış biçimi hakkında bir açıklık getirmemektedirler. Tam tersine önceki Nakşibendîler, en çok mîlâdî 1550'lerde râbıta sözcüğünü yalın anlamda kullanmışlardır. Yoksa eğer Nakşibendîler râbıtanın en ufak bir tanımına bile herhangi bir kaynakta rastlamış olsalardı bu fırsatı asla kaçırmayacak ve onu kanıt olarak kullanmak için her münasebette ortaya koyacaklardı!
Halbuki râbıtanın tanımı diye onların ileri sürdükleri ifadelerin tümü (günümüzde) en çok 150 yıllık bir geçmişe sahiptir. Bunlar da, II. Mahmud döneminin bir Osmanlı vatandaşı olan Süleymaniyeli Halid Bağdâdî'ye ve O'ndan esinlenen İsmet Garibullah, Hüseyn ed-Dewserî, Muhammed Emîn el-Kurdî ve Abdulhakîm Arvâsî gibi şahıslara aittir.
Bu konuda araştırma yapmış olan bir ilahiyatçı da râbıtanın yeni bir mesele olduğunu aynen şu sözlerle anlatmaktadır:
«Râbıta hakkında bilgi veren kaynaklar, oldukça muahhar devrin mahsulleridir. Râbıtayı savunmak üzere eser yazan müellifler, bunun tatbikatını Hz. Peygamber zamanına kadar indiriyorlarsa da, buna dair yazılı kaynağa rastlamak ancak H. X /M. XVI. asır müellefâtı arasında mümkün olmaktadır.»[2]
Ayrıca şunu da hatırlatmak gerekir ki Nakşibendîlikten başka hiç bir tarîkat, kendi kuralları arasında râbıta diye bir şeye yer vermemiştir. Eğer râbıta -Nakşilerin ileri sürdüğü gibi- İslâmî bir kaynaktan gelmiş olsaydı; Kitab ve Sünnete dayanmış olsaydı, en azından Sünnî’ler arasında yaygın olan diğer tarîkatlar da mutlaka kuralları arasında ona yer vereceklerdi. Halbuki bunun tam tersini görüyoruz. Örneğin Melâmî Tarîkatı'nın ileri gelenlerinden biri, bakınız râbıta hakkındaki görüşünü nasıl açıklıyor:
«Mürşidler insanları kendilerine bağlamazlar. Kendilerine bey’at ettirmezler. Allah'a bağlarlar. Allah'a bey'at ettirirler. Râbıta Allah'adır, mürşide değil.»[3]
Son dönemin Nakşibendîler'nden Abdulhakîm Arvâsî'ye ait bu konuya ilişkin bazı açıklamalar sadeleştirilerek şu şekilde verilmiştir
:RABITANIN GERCEK TARIFI
«Pîrin kıyafet ve heyetine aynen bürünmek, kendini mürşid şeklinde görmek ve hayâl etmek... Bu vaziyette meydanda olan sanki pirdir, kendisi değil... Bu kısım râbıta ibâdetlere mahsustur. Mesela Kur'ân dinlerken gözlerini yumar ve kendisini pîrin vücud ve kıyafetinde görür. Olan, sanki pîrdir, kendisi değil... Keza Kur'ân ve «Delâil» okurken, vaaz ve ders dinlerken, namaz kılarken kendisini mürşidin kıyafet ve heyetinde hayâl eder. Namazda kıyam (ayakta duruş), kuud (oturuş), ve kıraat (Kur'ân okuyuş) fiillerini yerine getiren sanki pîrdir, kendisi değil... »*

RABITA YARİNE ALLAHA KAVUŞMAYA EN YAKIN VESİLEDİR. EY AZİZ RABITA İLE ALLAHIN CEMALİNİ GÖRMEYE ÇALIŞ.
ALLAH DOSTLARI BİR KAİDE KOYMUŞLAR ONA UYMAK LAZIM EĞER ALLAHA ULAŞMAK İSTİYORSAK O KAİDEYE UYMALIDIR. .RABITA MÜRİDİN MÜRŞİDİNE KAMİLİN SURETİNİ TAHAYYÜLLE RİAYET ONUN RUHANİYETİNDEN İSTİMDAT ETMESİNDEN İBARETTİR. MÜRİD ÖNCE ŞEYHİNİN YÜZÜNÜ HAYALİNE GETİRİR BNİLHASSA İKİ KAŞININ ARASINA BAKAR ORADAN FEYZİN KENDİ KALBİNE GELDİĞİNİ VE SONRA BÜTÜN VUCUDUNU KAPLADIĞINI DÜŞÜNÜR.
RABITA MÜRİDİN KALBİNİN GÖZÜYLE HAYAL YOLU İLE MÜRŞİDİNE MEVLANIN AYNASI NİYETİYLE BAKMASIDIR.SAYFA 120
(ALLAH SİZİ ISLAH EYLESİN ALLAHIN VE RESULUNÜN İNDİRİP BEYAN ETTİKLERİ SİZE YETMEDİMİDE KENDİNİZ KAİDE VE KURALLAR KOYUP İNSANLARI O YOLA SEVK EDİYORSUNUZ...)
ALLAH DOSTLUNU NASIL ANLAMALIYIZ
İyi bilin ki, Allahın dostlarına korku yoktur. Onlar üzülmezler de.
Onlar, iman eden ve Allah'tan korkanlardır YUNUS SR/62 63
Dostluk birbirini sevenler tarafından içten gelen duygularla kurulan bir bağdır. İki insanın birbiriyle dostluk kurabilmesi evvela tanışmaları ve birbirleriyle rezonanslarının uyuşması ile oluşan sevgi neticesinde olabilir. Dostluğun iyi bir dostluk olabilmesi zaman içinde karşılıklı yapılan fedakarlıklarla mümkündür. Bir kimsenin büyükleri ile dostluğu itaat, küçükleri ile dostluğu ise şefkat ile gelişir.
İki dost düşünün; birbirlerini o kadar çok seviyorlar ki, biri diğerini arıyor, soruyor, onun her sıkıntısını gidermeye çalışıyor, maddi ve manevi her konuda yardımına koşuyor, Hastalığında ve sevincinde ona ortak oluyor.Onu görmeden duramıyor. velhasıl bu dostluk iyi bir dostluktur.
İki kişide düşünün ki; birbirlerini seviyor ve sayıyorlar, yardıma ihtiyacı olduğu zaman yardım ediyor. Ama bunu ayda yılda bir yapıyor. Bu da bir dostluktur ama zayıf bir dostluktur.
Allah dostluğu da ona yapılan itaat ve fedakarlık ölçüsündedir. Az itaat ve fedakarlık eden az dostluğunu kazanır. İtaatinde üst seviyede bir gayret gösterende çok dostluğunu kazanır.
اَللّهُ وَلِىُّ الَّذينَ امَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ
“Allah iman edenlerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” [1]
اِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذينَ امَنُوا الَّذينَ يُقيمُونَ الصَّلوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ
“Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Onun Resûlüdür ve Allah’a tam boyun eğerek namazlarını hakkıyla ifa eden, zekâtlarını veren müminlerdir.”[2]
Allah’ın dostluğunu kazanmak için evvela iman etmek ve daha sonra da sâlih ameller işlemek gerekir. Bu dostluk ne sadece bir zümreye tahsis edilmiş bir makam, ne de kimsenin tekelinde olan bir şey değildir. Bütün iman edenler Allah’ın dostudur. Hiçbir kimse Allah’ın azabından emin değildir ve son nefesini nasıl vereceğini de bilemez. Çünkü bir amel işler ki Allah’ın büyük sevgisini kazanır yada öyle bir amel işler ki belki de Allah’ın gazabına duçar olur.
Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki;
“Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a kasem ederim ki, içinizde öyle adam bulunur ki, cennet ehlinin ameli ile amel eder ve kendisi ile cennet arasında bir zira’dan (Yaklaşık 50 cm) ziyade mesafe kalmaz. Derken (hükm-i) kitap (yani o yazının hükmü) ona galebe eder, cehennem ehlinin ameli ile amel eder de cehenneme girer. Keza içinizde öyle adam bulunur ki, cehennem ehlinin ameli ile amel eder, kendisi ile cehennem arasında bir zira’dan ziyade mesafe kalmaz. Derken (hükm-i) kitap ona galebe eder, cennet ehlinin ameli ile amel eder ve cennete girer.” [3]
Yani her Müslüman sonunun ne olacağını bilemez. Kimse ahreti garanti ettiği ve kurtulduğunu iddia ederse şeytanın oyuncağı olmuştur.
Günümüzde Allah’ın dostu olduğuna inanılan ve medet umulan zat’ların hakkında Allah katından hiçbir delil olmadığı halde çeşitli makamlar tayin edilmektedir. Halbuki Peygamberimiz bakınız ne buyuruyor;
“H.z. Peygamber, savaşta öldürülen bir kişinin karısının “Ey şehidim!” diye dövündüğünü gördüğünde ona şunları söyledi: “Sus ey kadın! Onun şehit olduğunu nerden biliyorsun? Kim bilir belki de o kendisini ilgilendirmeyen konularda konuşur, malını eksiltmeyecek şeyleri vermekte de cimrilik gösterirdi.”[4]
Enes (r.a.) şöyle anlatıyor: Uhud gününde bizden birisi şehit düşmüştü. Onu bulduğumuzda açlıktan karnına bir taş bağlamış olduğunu gördük. Annesi, onun yüzündeki toprağı silerek “Ey oğlum! Cennet sana kutlu ve mübarek olsun!” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Onun cennete gireceğini nereden biliyorsun? Kim bilir belki de o kendisini ilgilendirmeyen konularda konuşur, kendisine zarar vermeyeceğini bildiği halde kimseye yardımda bulunmazdı”
SONUÇ
Allah’ın dostluğu bir makam olarak değil ona itaatle kazanılmış rıza ile onun sevgisini kazanmaktır. Bütün iman edenler günah ta işleseler yine de Allah’ın dostudur. Çünkü günahsız olmak mümkün değildir. Zaten bu konuda Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v.) “Nefsim elinde olan Allah’a kasem ederim ki, siz günah işlememiş olsaydınız, sizin yerinize günah işleyip de Allah’ü Teâlâ’ya istiğfar edecek bir kavim getirirdi de onları yarlığardı.” buyurmuştur. [6]
[1] Bakara 2/25
[2] Mâide 5/55
[3] Buhari –Müslim’de geçen hadisin bir kısmı
[4] heysemi X/303 (Ebu Ya’la, Ebu Hureyre’den – Hayatüssahabe- 183
[5] Heysemi X/303 Hayatüssahabe- 184
[6]Müslim
RABITA ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 125
MESNEVİNİN SAHİBİ MEVLANA CELEDDİN RUMİ DERKİ YA RABBİ SENİNLE ARAMA HİÇBİR ŞEY KOYMA PEYGAMBERLERİNDEN VE DOSTLARINDAN BAŞKA İŞTE BU SÖZDE NE KAST EDİLİYOR RABITA
MÜRŞİD ANCAK BİR AYNADIR. ARADIĞIMIZ O DEĞİL ONUN GÖSTERDİĞİ BÜTÜN KAİNATI YARATAN ALLAH TEALA CC. HAZRETLERİDİR. MÜRŞİDİN KAP AYNASI VASITASIYLA MEVLA CC. GÖRÜLÜYOR GİBİ OLUR.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN EHLİ SÜNNET VEL CEMAATIN GÖRÜŞÜNE GÖRE ALLAH AZZE VE CELLE BU DÜNYADA DÜNYA GÖZÜYLE ASLA GÖZÜKMEZ SİZ NASILDA SAPITMIŞSINIZKİ ŞEYTAN SİZE BİR ŞEKİLDE GÖRÜNÜYOR SİZDE UTANMADAN ALLAH CC. GÖRÜNÜYOR GİBİ OLUYOR DİYORSUNUZ. ALLAHTAN KORKUN.)
RABITA BÖLÜMÜ SAYFA 128: RABITA ETTİĞİNİZ MÜDEDETÇE MÜRŞİDİNİZİN KALBİNDEKİ NUR SİZİN KALBİNİZE AKSEDER MÜRŞİDİN KALBİNDEN GELEN NUR TOPLANA TOPLANA MÜRİDİN KALBİ SANKİ NUR YIĞINI OLUR İMAN SURETTEN HAKİKATE ERER. SAYFA 129: RABITAYI İNKAR EDENLERE BU KAPININ ALEYHİNE KONUŞANLARA YÜZ VERMEYİN ZİRA ŞEYTANA CEVAP VERMENİN FAİDESİ YOKTUR.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN SİZ BU LAFINIZLA BELKİDE CEHENNEME GİTMEYİ HAK ETTİNİZ AYETLE SABİT OLAN KEMALE ERMİŞ BİR DİN ORTADAYKEN SAV.MİN SAHİH SÜNNETİ ORTADAYKEN SELEFİ SALİHİN GÖRÜŞLERİ ORTADAYKEN MÜFESSİRLERİN BEYANATLARI ORTADAYKEN NASILDA ALLAHIN AYETLERİNİ SAPITIYORSUNUZ HİÇMİ ALLAHTAN KORKMUYORSUNUZ.EHLİ TEVHİD OLANLARA ŞEYTAN DİYORSUNUZ SİZİN NERENİZ ALLAH DOSTU YAA SİZ OLSA OLSA ŞEYTANIN DOSTLARI OLURSUNUZ..)

RABITA ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 132 133
RABITANIN ÇEŞİTLERİ
AYNA RABITASI; ÇEŞME RABITASI; ÖLÜM RABITASI ;
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN ALLAHIN KİTABINDA OLMAYAN PEYGAMBERİN SÜNNETİNDE VE HADİSLERİNDE ASLA GEÇMEYEN BİRŞEYİ NASILDA ORTAYA DİN DİYE ATIP İNSANLRIN BEĞENİSİNE SUNUYOR VE KENDİNİZE BAĞLI OLANLARA BU İŞİ VACİP KILIYORSUNUZ HİÇMİ ALLAHTAN KORKMUYORSUNUZ.)
TARİKAT DERSİMİZİ NASIL YAPACAĞIZ ABDESTLİ OLDUĞUMUZ HALDE TEMİZ TENHA BİR YERDE NAMAZ OTURUŞU GİBİ BİR OTURUŞLA OTURURSUNUZ . TESBİHİMİZİ KALBİMİZİN ÜZERİNE KOYAR(SAYFA 134 DEVAMI)YÜZ DEFA ESTAĞĞFURULLAH YÜZÜNCÜDEESTAĞFURULLAH EL AZİM ELLEZİ LA İLAHE İLLA HUVEL HAYYUL GAYYUMU VE ETUBU İLEYH DERSİNİZ
ÜÇ İHLAS FELAK NAS FATİHA SURELERİNİ OKURUZ .SONRA YARABBİ OKUMUŞ OLDUĞUM SURE İ ŞERİFLERİ FAZLU EREMİNLE KABUL EYLE BU SUREYİ CELİELERDEN HASIL OLAN ECRR VE SEVABI EVVELEN HAZRETİ RESULULLAHIN SAV. AZİZ PAK LATİFRUHU ŞERİFLERİNE İKİNCİ OLARAK HZ. EBUBEKR R ANH. RUHU ŞERİFİNE ÜÇÜNCÜ OLARAK TARİKATIMIZIN REİSİ MUHAMMED BAHUDDİN NAKŞİBENDİNKS. RUHU ŞERİFİNE DÖRDÜNCÜ OLARAK ALİ HAYDAR AHISHEVİ KS. RUHU ŞERİFİNE HEDİYE EDİYORUM ONLARIN HÜRMETİNE BENİDE MAKSUDUMA ULAŞTTIR DİYE RABBİMİZE NİYAZDA BULUNURUZ İLK RABITA YAPACAĞIMIZ ŞAHIŞ MUHAMMED BAHUDDİN NAKŞİBENDDİR. KS. TARİKATIMIZIN REİSİDİR.RESULULLAHIIN SAV. TORUNUDUR BÜYÜK ZATTIR ÇOK BÜYÜK KENDİSİ BUHARADA MEFTUNDUR.
HAYAL EDİYORUZKİ BUĞDAY TENLİ YEŞİL CÜBBELİ VE SARIKLI OLAN BU ALLAH DOSTU TAM KARŞIMIZDA ONUN İKİ KAŞI ARASINA BAKTIĞIMIZHALDE GÖNÜL LİSANI İLE YA RABBİ MAKSUDUM VE MATLUBUM MATBUBUM SENSİN BU DOSTUNUN VASITASIYLA SANA KAVUŞ MAK İSTİYORUM . BENİ ZATINA KAVUŞTUR DİYEREK MEVLA TEALAYA DİĞER TARAFTANDA NAKŞİBEND . KS. HAZRETLERİNE EY RABBİMİN DOSTU EY RABBİMİN SEVGİLİSİ LÜTFEN BENİ EVLATLIĞINIZA KABUL BUYURUNUZ ELİMDEN TUTUNUZ BANA İMDAT EDİNİZ MAKSUDUM OLAN RABBİME KAVUŞTURUNUZ DİYE HİMMETLERİNİ İSTERİZ.
(ALLAH AZZE VE CELLE EY HABİBİM BENİ SENDEN SORARLAR ONLARA DEKİ: BEN ONLARA ŞAH DAMARLARINDAN DAHA YAKINIM dua ettıkleri vakit dualarına icabet ederim BUYURDUĞU HALDE NASIL OLURDA BAŞKALARINDAN HİMMET VS DİLENİRİZ .VELEVKİ DİLENSEN KİM SANA YARDIM EDECEKKİ.).
Peygamberimiz (s.a.v.) üzerinde emri olmayan işin reddolunacağını ve din adına yapılan her yeniliğin bidat olduğunu ve her bidat’inde sapıklık olduğunu söylediği halde, dine bir şeyler sokmaya çalışanlar zikir konusunda da yenilikler icat ettiler. Zikir şüphesiz haktır. Ancak zikri yanlış anlayıp, onu sadece tesbihat olarak görmek, zikri olması gerekenden farklı anlamak ve onun yapılış şeklini peygamberin zikir’i dışındaki şekillere sokmak bidattir.
Günümüzde zikir şekli bazı gurup ve cemaatler içerisinde Peygamberimizin emretmediği şekillerde tezahür etmektedir. Örneğin bazıları dönerek Allah’ı zikretmekte, bazıları tuhaf refleksler ve sesler çıkararak zikretmekte ve bazıları da zikri kendilerince belirledikleri sayısal bir düzene sokarak çeşitli terbiye metotları uygulamaktadırlar. Bu sonradan çıkma bidat olan zikir şekillerini maddeler halinde inceleyelim.
1- Semazenlerin yapmış olduğu dönerek yapılan zikir şekli ne Peygamberimizde, ne Ashabında, ne tabiinde, nede sonraki dönemlerde görülmemiştir. Tâki Mevlana Celaleddini Rumi’ye kadar. Bu zikir şeklinin İslam’a bulaştırılması karşısında dini yanlış anlayan alimler tarafından karşı çıkmayı bırakın bu yetmiyor gibi bir de övülmesi içine düşülen içler acısı tahrifatın daha sonraki yıllarda daha da artmasına neden olmuştur. Bidat ehli bu bidatleri ortaya koyarken hep güzel bir bidat olduğunu savunmuşlar ve ehl-i sünnetin durun ne yapıyorsunuz dinde böyle bir şey yok bunu yapmayın dediğinde ise sen kim oluyorsun da koskoca mevlana’ya dil uzatıyorsun sen sapıksın evliyaya dil uzatıyorsun gibi ifadeler ile ithamlar etmişlerdir. Oysa yapılan bu bidatin savunucuları yapılan fiilin Allah ve Resülünün emirlerine uymayarak onlara karşı çıkmak olduğunu, isyan etmek olduğunu idrak edememektedirler. Günümüzde semazenlerin yaptığı bu bidat iyice çığırından çıkarak çeşitli kültür etkinliklerine, düğünlere, sünnet merasimlerine ve Turizm alanında düzenlenen gösterilere renk katan bir aksesuar haline gelmiştir. Bu bidati savunanlar naasları tahrif ederek Allah ve Resulünü kızdırmaktan korkmayıp, yapmayın, bırakın bu bidatleri diyenleri evliya düşmanı olarak görmektedirler.
2- Bazı tarikatlar zikir esnasında şişleme merasimi yapmakta ve bu davranışı da zikrin bir parçasıymış gibi göstermektedirler. Bu sapık davranışlarının dinde hiçbir delili bulunmamaktadır. Ancak bu insanlar peşinden gittikleri bazı insanların rüyalarını ve çeşitli vehimlerini delil kabul ederek bu bidatleri işlemektedirler. Bu olağan üstü işlerin insanların islam’a girmelerini sağlayacağı iman edenlerin imanını artıracağı inancını taşımaktadırlar. Oysa onların yaptığının daha fazlasını hinduizm ve bazı sapık din mensupları da yapabilmektedir. Ayrıca bu görüntüleri görenler bırakın hayranlıkla bakmayı ve etkilenmeyi, dehşete kapılmaktadırlar. Tevhidi, kuran ve sünneti bilen birisi için yeterince olağan üstü mucize vardır. Ayrıca peygamberimiz ve ashabından ve onlardan sonraki nesilden hiç birinden böyle şişlemeli, kılıçlı, kafasına, sağına soluna bir şeyler saplamalı zikir yaptıklarına dair bir sünnet rivayet edilmemiştir. O halde soruyorum hani resululah’a tabi oluyordunuz, hani onun sünnetinden kıl kadar sapmıyordunuz. Ne için sünnette olmayan şeyleri yapıyorsunuz. Rabbimizin Resulullah’a uymamız konusundaki uyarılarını burada bir kez daha hatırlatalım.
مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ وَمَنْ تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
"Kim Peygambere itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz zaten seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermedik."[10]
قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
"De ki: eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah (kullarının) günahları(nı) bağışlayandır, merhamet edendir."[11]
وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
"Peygamber size ne verdi ise onu alın, neyi de yasakladı ise ondan sakının. Allah’tan korkun, çünkü Allah, azabı çok çetin olandır."[12] Buyuruluyor.
3- Bazı tarikatların çeşitli sayısal düzenlemeler yaparak ve bazı kademelerine de makamlar koyarak zikri sınıflandırmaları, Örneğin bazılarında; 500 – 1000 – 5000 – ve yüz bine varan zikri çektikten sonra kelime-i Tevhit zikri çekebilirsiniz. Tahminen yüz bin gibi bir rakam kadar “Allah” zikri ile meşgul olmak bir insanın günde en az 5-6 saatini alır. Böyle bir metodu peygamberimiz (s.a.v.)’de göremiyoruz. O hiçbir sahabesini bu tip terbiye metotlarıyla terbiye etmemiştir. Peygamberimiz ve Ashabı tek başına mücerred bir mana ifade etmeyen “Allah” zikri ile değil Sübhanallah, Elhamdulillah ve Allahu Ekber, Sübühanallahi ve bi Hamdihi, Lâ havle ve Lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azim, Lâ ilâhe illallâhu vahdehu Lâ şerike leh lehul mulku ve lehul hamd’u ve huve alâ kulli şeyin kadir. Gibi zikirlerle meşgul olmuşlardır. Onların hayatını incelediğimizde kuranla çok meşgul olduklarını görmekteyiz. Ayrıca En büyük zikir Kuran’dır. Yıllarca tarikatın içinde bulunan Kuran’ı doğru dürüst okumayı dahi bilmeyen insanların öncelikle Kuran’ı öğrenmesi ve zikretmesi gerekir. Müslümanlar Dünyanın bir çok bölgesinde ezilirken, tecavüze uğrarken her türlü sıkıntıya duçar olmuşken geçip bir köşede 1 milyon kere, 10 milyon kere “Allah” diye zikir çekseniz bile, eğer Tevhidi bir imanı kalbinize yerleştirememişseniz müminler için hiçbir şey yapmıyorsanız bu zikrin çok fazla bir faydası olmaz. Kafirlerin ekonomik, Teknolojik ve askeri alanda Müslümanların kat, kat üstünde olduğu bir dönemde Müslüman’ın zikri (virdi) ilim olmalı, çalışmak ve her alanda güçlenmek için çaba göstermek olmalıdır. Günün şartlarında yapılabilecek en büyük zikir budur.
Bu şekilde zikirle meşgul olurken dünyadan habersiz bir şekilde yaşayanların hali: malını mülkünü çalmak üzere evine hırsız giren ve bununla da kalmayıp ırzına namusuna yönelen hırsızı durdurmak yerine evin başka bir köşesinde zikirle meşgul olan adamın haline benzemektedir. Dünyanın bir çok bölgesinde ve hatta kendi yaşadığımız bölgelerde Müslümanlar sıkıntı içerisinde yaşamaktadır. Müslümanların bu zilletten kurtulması için her türlü çabayı ve çalışmayı göstermeksizin bir köşede zikirle meşgul olanlar bununla oyalanadursun bu arada kafirler her türlü alanda teknolojik gelişmelerde bulunmaktadır. Bu nedenle Müslümanlar ile kafirler arasında büyük bir güç farkı meydana gelmiştir.
Zikri Peygamberin yapmadığı şekilde yapanlara misal olması bakımından şu hadise ne kadar çarpıcıdır.
Biz İbni Mes’ud’un kapısında oturuyorduk vakit akşam ile yatsı arası idi Ebu Musa İbni Mes’ud’a gelerek “dışarı çık ey Eba Abdirrahman” dedi ibni mes’ud dışarı çıktı Ebu Musa’ya seni bu saat de kapıma getiren nedir dedi Ebu Musa Allah’ yemin ederim ki ben bir durumla karşılaştım o beni korkuttu inşallah hayırdır dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü “ mescidde bir topluluk gördüm içlerinden birisi şu kadar Sübhanallah şu kadar Elhamdulillah deyin diyordu bunun üzerine Abdullah gitti bizde beraberinde gittik onların yanına vardı ve “ siz nede çabuk sapıttınız halbuki Muhammed’in ashabı diridir, hanımları da daha yaşlanmadı peygamberin elbiseleri ve yemek kapları daha bozulmadı, siz oturup günahlarınızı sayın ben iyiliklerinizin Allah tarafından sayılacağına kefilim dedi” [13]
“Siz bid’at olan bir şeye öncülük ediyorsunuz eğer bu yaptığınız bid’at değilse “Muhammed sapıklık içindedir” demek gerekir demiş. Abdullah b.utbe b. Erkad “Ey ibni Mes’ud ben Allah’tan af talep ediyorum yaptığımdan pişman oldum demiş ve dağılmışlar” [14]
Bu hadisede sahabenin zikir yapılmasına değil, onun yapılış şekline nasıl karşı çıktığını görüyoruz. Çünkü böyle olmasaydı o zaman şöyle derdi; nasılsa sonuçta Allah’ın zikriyle meşguller bunda ne sakınca olabilir ki. Ama böyle demiyor şiddetle karşı çıkıyor, onları uyarıyor ve onlarda tövbe edip dağılıyorlar. Oysa günümüz bidatçileri yapılan uyarıları bir türlü dikkate almayarak uydurdukları bidatlere Kuran ve sünnetten sündürerek tevil edip, delil bulmaya çalışıyorlar.
4- Bazı guruplar tarafından oluşturulan zikir meclislerinde yapılan zikirlerin ölmüş bir takım zat’lara hediye edilerek onların ruhaniyetinden yardım talep etmek dinde olmayan uygulamalardır.
وَمَنْ اَضَلُّ مِمَّنْ يَدْعُوا مِنْ دُونِ اللَََّهِ مَنْ لاَيَسْتَجيبُ لَهُ اِلى يَوْمِ الْقِيمَةِ وَهُمْ عَنْ دُعَائِهِمْ غَافِلُونَ (5) وَاِذَا حُشِرَ النَّاسُ كَانُوا لَهُمْ اَعْدَاءً وَكَانُوا بِعِبَادَتِهِمْ كَافِرينَ (6)
“Allah’ın yakınından kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek kimseleri çağırandan daha sapık kimdir? Oysa ki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir.”
“O insanlar bir araya getirildiği gün, bunlar onlara düşman olacak, onlara kulluk ettiklerini kabul etmeyeceklerdir." [15]
وَالَّذينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِه لَا يَسْتَطيعُونَ نَصْرَكُمْ وَلاَ اَنْفُسَهُمْ يَنْصُرُونَ (197)
“Onun yakınından çağırdıklarınız kendilerine yardım edemezler ki size yardım etsinler” [16]
Böyle zikir meclislerinde Allah’tan başkasından yardım isteyenler, bu meclis üzerine Allah’ın Rahmetini değil ancak gazabını indirir. Bu hususta sahabenin hayatına baktığımızda hiç birisinin peygamberimizin ruhaniyetinden yardım talep etmediklerini ve himmet beklemediklerini görüyoruz. Bu şirki işleyenler haddi aşarak takvada sahabeyi bile geride bırakmışlardır. Şimdi bu bidatçilere soruyoruz Resulullah’ın sünnetine uyuyorsanız bu davranış onun sahabesinde yok o halde bundan sonra bu şirki ve bidatleri terk edersiniz değil mi?
5- Bazı guruplar örtü altına girerek ve dili üst damağa yapıştırıp yaptıkları tefekkürü “hafi zikir” olarak kabul etmektedir halbuki zikir olabilmesi için kısık da olsa ses çıkması gerekir. Sessiz olarak yapılan bu zikir şeklinin Nakşibendi tarikatı tarafından Hz. Ebu Bekir (r.a.)’e kadar dayandırılmasının ve bu zikrin mağarada Peygamberimiz tarafından Hz. Ebu Bekir (r.a.)’e öğretildiği şeklindeki nakillerin aslı bulunmamaktadır. Düşmanın peşlerinde olması nedeniyle Peygamberimiz için endişelenen Ebu Bekir (r.a.)’e Peygamberimiz şöyle söylemiştir; “Ey Ebu Bekir korkma Allah bizimle beraberdir “[17], “Üçüncüleri Allah olan iki kişi için seni üzen şey ne olabilir ?”dedi. [18]
Peygamberimiz Hz Ebu Bekir (r.a.)’e bak! şimdi sana bir zikir öğreteceğim bu çok faziletli bir zikir diyerek dilini üst damağına yapıştır sonrada içinden Allah diyerek zikret, gibi bir zikir tarifinde bulunmamıştır. Ayrıca Peygamberimiz ve sahabeden bir örtü altına girerek yapılan bir zikir şekli görülmemiştir ve dolayısıyla bidattir.
Bidatçiler ve onların taklitçileri bize hep şunu söylerler: Şahı Nakşıbendi anlamadı da siz mi anladınız? İmam Rabbani bilmiyor da siz mi biliyorsunuz? Mevlana’ya bidatçi mi diyorsun? Evliyaya dil mi uzatıyorsun? Yada o kadar profesör anlamadı da sen mi anladın.
Bizde onlara soruyoruz: Bu dini Sahabe anlamadı da Şahı Nakşibendi mi daha iyi anladı? Ebu Bekir’ler Hz Ömer’ler, Hz. Ali’ler anlamadı da İmam Rabbani mi daha iyi anladı? Yada Sahabe anlamadı da o profesörleriniz mi daha iyi anladı? Yapmayın Allah aşkına bırakın bu bidatleri ve Allahın gazabından sakının. Bu bizim size yapmış olduğumuz bir tebliğdir. Ve Rabbimiz şahit olsun ki biz sizi uyardık. Hidayet ancak Allah’tandır.
Peygamberimizin yapmış olduğu bütün zikirleri hakkında daha geniş bilgi sahibi olmak isteyenler İmam Nevevi’nin Ezkar ismiyle ünlü eserine baktıklarında yeterince bilgi sahibi olabilirler.
MURAKABE ADABI MURAKABE NE DEMEKTİR TASAFFUSFTA MURAKABE SALİKİN BÜTÜN DİKKATİYLEHAK TEALYA MÜTEVECCİH YÖNELMİŞ BİR HALETİ RUHANİYEDE OLMASIDIR. MURAKABEDE KUL İLAHİ FEYZİN GELİŞİNİ MEVLADA KULUNU GÖZETİR BEKLER RABITA ÖYLE DEĞİLDİR . RABITADA MÜRİD ŞEYHİNİ GÖZETİR FAKAT ŞEYHİ MÜRİDİ GÖZETMESİ DURUMU YAOKTUR. CÜNEYDİ BAĞDADİ MURAKABEYİ BİR KEDİDEN ÖĞRENDİĞİNİ SÖYLEMİŞTİR. BİR GÜN BİR KEDİNİN FARE DELİĞİNİN BAŞINDA KILI DAHİ KIPIRDAMAKSIZIN AVINI BEKLEDİĞİNİ GÖRÜNCE TUHAFINA GİDER ONU SEYR EDER. O ESNADA HAFİFTEN ŞÖYLE BİR NİDA GELİR
BEN SENİN MATLUBUN OLMAKTA O FARDEN AŞAĞI DEĞİLİM SENDE BENİM TALİBİM OLMAKTA KEDİDEN AŞAĞI OLMA . (ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN NASIL OLUYORDA BU KADAR BÜYÜLENİYORSUNUZ KEDİ DENEN HAYVANDAN DİN ÖĞRENİYORSUNUZ YAZIKLAR OLSUN SİZE ..)
SOHBET ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 147 SOHBETTE KONUŞMAMAYA GAYRET EDERSENİZ KIYMETİNİZ ARTAR. MEVLA KONUŞUYOR BU FAKİRİN AĞZINDAN.
MÜRŞİDE KARŞI EDEPLER BÖLÜMÜ SAYFA 172 173 MÜRİD ŞEYHİNİN FİİLLERİNİ VE SÖZLERİNİ GÜZEL BİR ŞEKİLDE TEVİL ETMELİDİR. NİTEKİM İSMAİL HAKKI KS. BUYURUYORKİ:TALEBE AKIL VE ŞERİAT ÖLÇÜSÜNE GÖRE HOCASINDAN HOŞ OLMAYAN BİR HAL GÖRSE BİLE İŞLERİNE SÖZLERİNE HAL VE HAREKATINA ASLA İTİRAZ ETMEMELİDİR. ONDA GÖRDÜĞÜ DAVRANIŞI KERİH GÖRÜP HOCASININ BU KONUDA CAHİL OLDUĞU HATA ETTİĞİ GİBİ SU İ ZANLARDA BULUNMAMAMLIDIR AKSİNE HATAYI KENDİ GÖZ VE İDRAKİNDE ARAMALIDIR
.(VAY ANASINI YA BİKERE ALİM İNSAN NASIL OLURDA ALLAHTAN KORKAMADAN ŞERİATA AYKIRI BİR İŞ YAPABİLİR HALBUKİ ALLAH CC. ALLAHTAN EN ÇOK KORKANLARINIZ ALİMLERDİR BUYURUYOR.)HEM HATA YAPACAK HEMDE KİMSE ONA SES ÇIKARMAYACAK BEN YANLIŞ ANLAMIŞIM BENİM GÖZÜM YANLIŞ GÖRDÜ DİYECEKSİNİİZ ) ALLAH RESULU SAV KİM BİR MÜNKERAT I GÖRÜRSE GÜCÜ YETİYORSA ONU ELİYLE DÜZELTSİN ONA GÜCÜ YETMİYORSA DİLLİYLE MÜDAHALE ETSİN ONADA GÜCÜ YETMESSE KALBİYLE BUĞZ ETSİN BUDA İMANIN EN ZAYIF NOKTASIDIR BUYURUYOR..)SİZ HANGİ DİNİN MENSUPLARISINIZ ACABA)
MÜRŞİDE KARŞI EDEPLER BÖLÜMÜ SAYFA 178 MÜRİD SAHİP OLDUĞU TÜM İYİLİKLERE MÜRŞİDİNİN VESİLE OLDUĞUNA İNANMALIDIR. İSMET GARİBULLAH KS. BU HUSUSTA ŞÖYLE BUYURUR: SEN ANDAN GAYRİ BİLME BU CİHANI EY TERİKATA GİREN !BU CİHANI ŞEYHİNDEN BAŞKA BİLME
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN BİZ TÜM İYİLİKLERİN ALLAH TARAFINDAN BİZZAT BİZE VERİLDİĞİNİNE İMAN ETMİŞİZDİR KÖTÜLÜKLER İSE NEFSİMİZDENDİR HİÇ KİMSEYİ VESİLE BİLMEYİZ ..)
KALBİNİN GÖZÜ ONA OLSUN ONU RABITA ET SADECE ONU BİL. NİÇİN ÇÜNKÜ ŞEYHİNİ BİLMEK SENİ RESULULLAHI BİLMEYE GÖTÜRÜR RESULULLAHI BİLMEKTE ALLAHI BİLMEYE GÖTÜRÜR
SAYFA 179: SADECE ŞEYHİNİ BİL ONA RABITA ET SENİ RABBİNE KAVUŞTURACAK BİR VASITA ONU BİL. ÇÜNKÜ O SENİ RABBİNE KAVUŞTURACAK BİR VESİLEDİR VESİLESİZ HİÇ BİR ŞEY YOK.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN DİNİN BÜTÜNÜ BİZLERİ ALLAHA YAKLAŞTIRMAYA ONA KAVUŞMAYA VASITAMIIZDIR BAŞKA ŞEYLERE İHTİYACIMIZ YOKKİ ...)
SAYFA 187:EY İMAN EDENLER ALLAH VE RESULÜNÜN ÖNÜNE GEÇMEYİN ALLAHTAN KORKUN ÇÜNKÜ ALLAH HER ŞEYİ İŞİTİR BİLİR.HUCURAT SR. 1 MUTASSIF ALİMLERİ BU AYET HAKKINDA ŞÖYLE DER: MÜRİDİNDE ŞEYHİYLE BİRLİKTE İKEN EDEBİ ÖYLE OLMALI GEREK ŞAHSINDA GEREKSE MALINDA ŞAHSİ TERCİHİ BULUNMAMALIDIR.ŞEYHİNİN İZNİ OLMADAN VE ONA BAŞVURMADAN KENDİSİNİ VE MALINI İLGİLENDİREN KONULARDA HİÇ BİR TASARRUFU OLMAMAMLI ŞEYHİNİN İŞARETİ İSTİKAMETİNDE HAREKET ETMELİDİR.
()ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN) HİÇ İTİRAZ OLMASINKİ RAHAT YİYELİM VE DİNİ DAHA RAHAT TAHRİF EDELİM) SAYFA 199:
GİRER KALBİNE BİL YOKLAR SENİ CAN
KALBİNE GİRER SENİ YOKLAR BİL MEVLA TEALANIN DOSTU SENİN KALBİNE GİRER BAKAR SENİN NİYETİN NE TARAFA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİMİSİN YOKSA DEĞİLMİSİN KALBİNDE MASİVA VARMI YOKMU: NE GİBİ DERDİN VAR YEMEK DERDİNMİ İÇMEK DERDİNMİ RÜTBE SİSYASET DERDİNMİ YOKSA RABBİNMİ. EĞER DERDİN RABBİNSE ONU GÖRÜR O KİMSE MAKBULE GEÇER NASIL GİRER KALBE ONU KİMSE DİYEMEZ O MANEVİ İŞTİR.
ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN
.(ALLAH GÖKLERİN VE YERİN GAYBINI BİLENDİR.HİÇ ŞÜPHESİZ O KALPLERİN İÇİNDEKİNİDE EN İYİ BİLENDİR)FATIR SR. 38)PEYGAMBER SAV BİLE KİMSENİN KALBİNİ BİLEMESKEN SİZ KİM OLUYORDA KALPLERE GİRİP CASUSLUK YAPTIĞINIZI İDDA EDİYORSUNUZ VE BU MANEVİ İŞTİR DİYEREK MESELEYİ AVAM KATINDA ANLAŞILMAZI ZOR MECRALARA SÜRÜKLÜYORSUNUZ. ŞU MANEVİYAT TI AÇIKLAYINDA HERKES ÖĞRENSİN YAA .)
MÜRŞİD İLE BİAT ŞARTLARI SAYFA 218:
SUREYİ FETİHTE ŞÖYLE BUYRULUR: HER HALDE SANA BİAT EDENLERANCAK ALLAHA BİAT ETMİŞ OLURLAR ALLAHIN ELİ (KUDRETİ)ONLARIN ELLERİ ÜSTÜNDEDİR. ONUN İÇİN HER KİM CAYARSA KENDİ ALEYHİNE CAYMIŞ OLUR. HERKİMDE ALLAHA VERDİĞİ SÖZÜ YERİNE GETİRİRSE ODA ONA YARIN BÜYÜK BİR MÜKAFAAT VERECEKTİR. ÖYLE BÜYÜK BİR MÜKAFAAT Kİ ONU KALEMLER YAZAMAZ TARTILAR TARTAMAZ. FETİH SR. 10.
İYİ DİKKAT EDİN AYETİ CELİLEDE İŞARET BUYRULDUĞU ÜZERE TARİKATA GİRMEKLE MEVLA İLE ALIŞ VERİRŞ EDİYORUZ . ONUN HUSUSİ KULU BOLUYORUZ KIYMETLİ BİR ALIŞ VERİŞE BENZEMEZ...
(ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN AYETLERİ NASILDA KENDİ YOLUNUZA GÖRE YONTUYOR VE TAHRİF EDİYORSUNUZ)
SAYFA 220: VİRDİ TER EDEN MELUNDUR DENİLMİŞTİR. ALLAH TEALA RUHANİMAĞAZA AÇIYOR ÇALIŞIRSAK KAZANIRIZ ÇALIŞMASSAK ALEYHİMİZE OLUR EĞER BU ALDIĞIMIZ TARİKAT DERSİNİ HER GÜN YERİNE GETİRİRSEK SÖZÜMÜZDEN DÖNMEYEREK YAŞARSAK İŞ ÇOK KOLAY YOKSA ÇOK ZOR. BU ŞEKİLDE TARİKATA GİRENE TARİKAT VACİP OLUR.ŞEYH EFENDİ BUYRDUKİ. OĞLUM ASKERDEN SAĞ SALİM GELİRSE KURBAN KESECEĞİM DİYE SÖZ VEREN KİMSEYE KURBAN KESMESİ VACİB OLDUĞU GİBİ TERİKAT DERSİ ALAN KİMSEYEDE TARİKAT VACİP OLUR FARZ NAMAZI GİBİDİR. YAPILMADIĞINDA KAZASI GEREKİR.
(ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN NASILDA ALLAHIN DİNİNE EKLEMELER YAPIP ZORLAŞTIRIP TAHRİF EDİYORSUNUZ. ALLAH RESULU SAV. SİZE BÖYLE BİR DİNMİ BIRAKTI )“Her kim bizim bu işimizin (yani dinimizin) içine ondan olmayan bir şeyi yeniden sokarsa (o yaptığı iş) merduddur, başına çalınır.
“Her yenilik bidattir her bidatte sapıklıktır.Bu düşüncedeki insanlar yaptıkları davranışların peygamberin ve ashabının hayatında böyle bir şey var mı yok mu? Diye bakmadan manevi bir işaretle kendisine Allah tarafından bildirildiğini iddia ederse dinin ne hale gelebileceğini düşünebiliyor musunuz?
Belki bu bidatleri için Kur’an’dan sünnet’ten cımbızla alıntılar yaparak nüzul sebebine ve peygamber ile sahabenin ne anlayıp, nasıl amel ettiğine bakmadan kendilerine delil bulabilirler. Ancak Resulullah’ın ve Sahabenin hayatında örneğini bulamazlar.
Cenab-ı Hak (c.c.) buyuruyor ki:
اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتى وَرَضيتُ لَكُمُ اْلاِسْلاَمَ دينًا
“Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim, ve sizin üzerinize nîmetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmiyet'e razı oldum.”[5]
وَمَا اتيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللّهَ اِنَّ اللّهَ شَديدُ الْعِقَابِ
“ Size Peygamber ne verirse artık onu alınız ve sizi neden menettiyse hemen ona nihayet veriniz ve Allah'tan korkunuz. Şüphe yok ki: Allah, azabı şiddetli olandır.” [6]
وَاَنَّ هذَا صِرَاطى مُسْتَقيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبيلِه ذلِكُمْ وَصّيكُمْ بِه لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
“ Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun başka yollara uymayın zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” [7]
لِيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَنْ بَيِّنَةٍ وَيَحْيى مَنْ حَىَّ عَنْ بَيِّنَةٍ
“Helak olan apaçık bir delille helak olsun ve yaşayanda apaçık bir delille yaşasın”[8]
وَمَا اتيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللّهَ اِنَّ اللّهَ شَديدُ الْعِقَابِ
“size Peygamber ne verirse artık onu alınız ve sizi neden menettiyse hemen ona nihayet veriniz ve Allah'tan korkunuz. Şüphe yok ki: Allah, azabı şiddetli olandır.” buyuruluyor. [9]
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونى يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَحيمٌ
“Resulüm deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” buyuruluyor. [10]
وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبيلِ الْمُؤْمِنينَ نُوَلِّه مَا تَوَلّى وَنُصْلِه جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصيرًا
“ Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim peygambere karşı çıkar ve mü’minlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.” buyuruluyor. [11]


mürşide karşı adaplar bölümü sayfa 222
YÜCE ALLAH AHİRETTE MEKANDAN MÜNEZZEH OLARAK KENDİNİ GÖSTERECEK MEVLA TEALA KENDİNİ DÜNYADA GÖSTERMEDİ. KENDİ YERİNE RESULULLAHI KOYDU....
. İŞTE SON HALKADAKİ MÜRŞİDİN ELİNİ TUTKİ ONUN ELİ MEVLA TEALANIN ELİDİR. MEVLA BU EL BENİMDİR BUYURUYOR.NE DİYEBİLİRSİN. MEVLA NE İSTYERSE DER. TESELSÜLÜN SON HALKASI OLAN MÜRŞİDİN ELİNİ TUTTUNNMU MEVLA TEALANIN ELİNİ TUTMUŞ OLUYORSUNMESELA EFENDİ BABAMIZIN ELİNİ TUTTUK O DA KENDİ ŞEYHİNİN ELİNİ TUTU BÖYLE TAA RESULULLAHA KADAR GİDİLİYOR.ELDEN ELE ELEDEN ELE MEVLANIN ELİNİ TUTMUŞ OLUYORSUN.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN İŞTE ALLAHIN ELİNİ KENDİ ELLERİ YERİNE KOYAN ZALİMLER ŞEKİLDEN MÜNEZZEH OLAN ŞANINA YAKIŞIR ELİ BULUNAN ALLAH AZZE VE CELLEYE BAKIN NASIL YAKIŞTIRMA YAPIYORLAR.)
MÜRİTTE BULUNMASI GEREKEN VASIFLAR BÖLÜMÜ SAYFA227
MAİDE SURESİNDE BUYRULUYORKİ: EY İMAN EDENLER ALLAHTAN KORKUN VE ONA KAVUŞMAK İÇİN VESİLE ARAYIN. MAİDE 35 O VESİLE MÜRŞİTTİR. (ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN NASIL DA AYETLERİ KENDİNİZE GÖRE YONTUYORSUNUZ GİDİN SİTEDİĞİNİZ TEFSİRE BAKIN ACABA BÖYLEMİ YAZIYOR HODRİ MEYDAN ..)
SAYFA 230 TARİKAT DERSİNİ YAPARKEN BEN EVİMİN ODASINDA YALNIZIM BENİ KİMSE GÖRMÜYOR DİYE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ.
EFENDİ BABAM KS. MEŞAYIH HER GECE GELİR BAKAR SEN SECCADE ÜZERİNDEMİSİN DEĞİLMİSİN EĞERE SEN DERSE OTURMUŞSAN SANA TEVECCÜH EDERLER YOKSA BIRAKIR GİDERLER DERDİ BİZ ONLARIN YARDIMIYLA TARİKATTA DURUYORUZ.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH ETSİN YEGANE YARATICI, GÖRÜP GÖZETLEYİCİ, KULLARININ TÜM SIKINTILARINI GİDERİCİ, ALLAH CC .DÜR. SİZ KİM OLUYOR VE HANGİ HAKLA GÖZETLEME İŞİ YAPIYORSUNUZ YOKSA SİZ İLAHMISINIZ .ALLAHA CC. AİT SIFATLARI SİZE KİM VERDİ?BU YETKİYİ KİMDEN ALDINIZ HADİ ERKEKLERİ GÖZETLİYORSUNUZ((((YAPAMASSINIZDA)))!!!!PEKİ TARİKATINIZDA OLAN KADINLARI GÖZETLEMENİZİ NASIL AÇIKLAYACAKSINIZ HANİ SİZ HAREMLİK SELAMLIĞA DİKKAT EDİYORDUNUZ HANİ SİZ ŞERİATTAN KIL KADAR SAPMAMIŞTINIZ ??*SİZİ GİDİ SAPIK İNANÇLI İNSANLAR SİZİ) ŞİMDİ ŞU HADİSİ İYİ OKUYALIM İYİ OKUYALIMDA GERÇEK ORTAYA ÇIKSIN.....
(.BURAYI İYİ ANLAMAYA ÇALIŞALIM BAKIN EFENDİMİZ SAV. BUHARİDE SAHİH SENETLİ OLAN HADİSTE ŞÖYLE BUYURUYOR:HAZRETİ EBU HUREYRE RADIYALLAHU ANH.DAN RİVAYET EDİLMİŞTİR:RESULULLAH SAV.ŞÖYLE BUYURDU:GECENİN ÜÇTE BİRİ KALINCA RABBİMİZ AZZE VE CELLE DÜNYA SEMASINA NUZUL EDER VE :(BANA DUA EDEN VARMI DUASINI KABUL EDEYİM BENDEN İSTEYEN VARMI?DUASINI KABUL EDEYİM BENDEN BAĞIŞLANMA İSTEYEN VARMI? ONU BAĞIŞLIYAYIM....KAYNAK MÜNTEHAB E HADİS SAYFA 338)KULLARININ YEGANE KORUP GÖZETLEYİCİSİ ONLARIN KUSURLARINI BİLİP GÖREN SONRADA ONLARI AFFETMEK İÇİN DÜNYA SEMASINA NUZUL EDEN VE BUNU HER GECE YAPAN AYETLERDEDE DEFAATLE BİLDİRİLDİĞİ ÜZRE (VE HUVESSEMİUL BASİR)( O YEGANE İŞİTİCİ VE GÖRÜCÜDÜR.)DENDİĞİ HALDE ŞEYHLERİN GELİP BİZLERİ GÖRMESİ VE GÖZETMESİ ANCAK SİZLERİN BİR TAKIM CAHİL KİMSELERİ ETKİ ALTINDA BIRAKMAKTAN BAŞKA OLMAYAN SAFSATADAN BAŞKA BİRŞEY OLMAYIP ŞİRKE ÇOK YAKIN BİR TELAFFUZDUR.....KALDIKİ BİZİM HERŞEYİMİZ ALLAHIN YARDIMI İLEDİR.
AMA GÖRÜLÜYORKİ: SİZE YARDIM EDENLER EFENDİ BABALARINIZMIŞŞ......
SAYFA 242
SELAM SİZE TERTEMİZ GELDİNİZ ZÜMER SR. 73 SÖZÜ İLE HİTAP OLUNURUZ
. TARİKATA GİRİP NEFSİMİZDEKİ BU HASLETLERİ GİDERİNCE. TARİKATSIZ ALLAHA KAVUŞMAK YÜZ BİNLERDE BİR KİŞİYE NASİB OLUR TARİKATA ÇALIŞANLARIN İSE YÜZDE DOKSAN DOKUZU VASIL OLUR Bİ İZNİLLAH.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH ETSİN SİZE GÖRE TARİKATLI OLMAYAN ALLAHIN RIZASINI KAZANAMIYOR .DEMEKKİ RESULULLAH SAV. SAHABELERİ TABİİN SELEFİ SALİHİN VE İLK DÖNEM MÜSLÜMANLARI ALLAHIN RIZASINI KAZANAMADILAR VE AHİRETE ÖYLE GİTTİLER ÖYLEMİ? SAÇMALIĞIN BU KADARI OLUR.ONLAR BU TARİKATIN BAŞLARIYDI DEYİP BARİ İFTİRANIZDAN VAZGEÇİN SİZ BU SAÇMALIKLARI HİCRİ 7. ASIRDA UYDURDUĞUNUZ GÜN GİBİ ORTADADIR.İSTEYEN NAKŞİ TARİKATININ HİCRİ KAÇ YILINDA KURULDUĞUNA BAKSIN '
1318 (H.718) senesinde Buhârâ'ya beş kilometre kadar uzakta bulunan Kasr-ı Ârifân'da doğdu. 1389 (H.791)'da Kasr-ı Ârifân'da Rebî'ul-evvel ayının üçünde Pazartesi günü vefât etti. Kabri oradadır. )
SAYFA 245 MÜRİD VİRDİNİ HERGÜN YAPMALIDIR BÖLÜMÜ
RUSYADA MEŞAHIYIMIZI ZİYARET ETTİK İHVANLARIMIZDAN KAPTAN EFENDİ YE ZUHURATINDA ŞÖYLE TEMBİHTE BULUNMUŞ BİZDE NAKŞİ TARİKATINA MENSUP OLAN HER İHVANIN KÜTÜĞÜ VARDIR. İHVANLARIMIZIN GECE TEHECCÜDE KALKIP KALMADIKLARINDAN DERSLERİNİ YAPI YAPMADIKLARINDAN HABERDAR EDİLİYORUZ.İNSAN AYIPLAR İLER VE ZANNEDERKİ KİMSENİN HABERİ YOK. HALBUKİ YÜZÜ KARA EFENDİ BABAM EDİRNE KAPIDA Kİ MEZARLIKTA MEFTUNDUR. ZANNEDİYORMUSUNUZKİ BİZDEN HABERDAR DEĞİL. YUKARIYA KÖTÜ BİLDİRİLMEYELİM İYİ BİLDİRELİM.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN)
قُلْ ادْعُوا الَّذِينَ زَعَمْتُمْ مِنْ دُونِهِ فَلَا يَمْلِكُونَ كَشْفَ الضُّرِّ عَنكُمْ وَلَا تَحْوِيلًا
De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım; onlar, sıkıntınızı ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler
Onlar ölüdürler, diri değil. Ne zaman dirileceklerini de bilemezler. (Nahl 16/19-21)
"Allah’ın yakınından kendisine kıyâmet gününe kadar cevap veremeyecek kimseyi çağırandan daha sapık kimdir? Oysaki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir.“ (Ahqâf 46/4-5)

SAYFA 295: HATME HACEGANI IN HERGÜN İKİNDİ NAMAZINDANN SONRA YAPILMASI ADAPTAN SAYILMIŞ MÜMKÜN OLMADIĞINDA HİÇ OLMASSA HAFTADA BİR KERE YAPILMASI TAVSİYE EDİLİR AYRICA HATME HECEDAN SONRA HURMA HELVA ŞEKER GİBİ TATLI BİRŞEY YEMEKTE ADETTENDİR.
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN NASILDA ALLAHIN DİNİNDE OLMAYAN RESULULLAHIN YAPMADIĞI ŞEYLERİ ORTAYA ÇIKARIP DİN DİYE YAŞIYORSUNUZ ŞİMDİ GELİN HEP BİRLİKTE HATME HACE NEYMİŞ TÜM TEFERRUATIYLA GÖRELİM)
HATME HACEGAN
İSTİMDAT: Mürid’in, şeyhinden himmet, bereket ve yardım dilemesidir. Tarikat kaynaklarında geçtiğine göre ve günümüzdeki uygulama şekillerine göre; İstimdat istenilenin sağ yada ölü olması fark etmez. Hatta ölmüş olan şeyhin kınından çıkarılmış bir kılıç gibi olduğuna ve madde boyutundan sıyrıldığı için işlevini daha süratli yaptığına inanılır. [1]
İSTİANE: İstemek,yardım dilemek demektir. İstekli veya isteksiz onu vermeye de iane (yardım) denir. [2]
HATME-İ HACEGAN: Nakşibendi tarikatında toplu halde yapılan, hatme imamı ve cemaatten müteşekkil bir zikir şeklidir. Nakşibendi tarikatının en önemli esaslarından biridir. Müridin günlük olarak akşam namazından sonra rabıta yapması, ikindi yada yatsı namazından sonra cemaat halinde hatme yapması ve mürşidi tarafından kendisine verilen virdini çekmesi gerekmektedir. Bu üç esas müridin terbiyesi için yapılması gereken temel kurallardır. İnanışa göre Hatme-i hâcegan meclisinde ölmüş olan, saadat olarak bilinen ve silsilede adı geçen zat’ların nazarı altına giren mürid için korku olmaz. Saadatı Nakşibendi ve peygamber (s.a.v.) onu yalnız bırakmaz.
HATMEDE RABITA ADABI:
1- Hatme esnasında kalbin huşu ve huzurlu olması için sofi müridine kısa istimdâdi rabıta yapmalıdır.
2- Hatme duasında isimleri okunan sâdatlar birer manevi hediye ile hatme halkasına gelirler. Getirdikleri hediyelerin hepsini mürşid hazretlerine teslim ederler. Gözler açılmadan evvel sofiler mürşidine, hediyelerden mahrum edilmemesi için istimdat rabıtası yaparak yardım isterler. [3]
Hatme-i hâcegan cemaatin durumuna göre büyük ve küçük hatme olarak ikiye ayrılır. Cemaatte, İnşirah suresini ezbere bilen, imam hariç on kişi varsa büyük hatme, on kişiden az olursa küçük hatme şeklinde yapılır. Hatme-i Hacegan zikri 100 tane küçük ve 10 tane büyük taş ile yapılır.
BÜYÜK HATMEDE OKUNANLAR:
Hatmeyi yaptıran 100 taştan 21 tanesini kendisi alır. Gözleri kapanır.
1-İmam sesli olarak “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağfirullah” der. Taş dağıtan kişi 79 taşı İnşirah suresini bilenlere sağdan itibaren dağıtır. İmamla beraber sağdan 7 kişi fatiha okuyacak imamın sağındaki 6 kişiye işaret taşı verilip alınır.
2- İmam sesli olarak “Fatiha-i Şerife” der. İmam ve işaret taşı verilenler fatiha suresini birer defa okurlar.
3- İmam sesli olarak “salavat-ı şerife” der. Taş verilenler elindeki taş sayısınca salavat okur. İmam elindeki 21 taştan sekiz-on adet salavat okur.
4- İmam sesli olarak “Elemneşrahleke-i şerife” der. Cemaatten taş alanlar okur, imam okumaz. İmam 21 adet salavatı bitirince, elindeki taşlardan bir miktar kendisine taş alıp, kalanı taş dağıtıcı soldan itibaren ihlas suresi için dağıtır.
5- İmam sesli olarak “İhlas-ı şerife” der. Cemaat elindeki taş sayısınca ihlas suresini okur. İmam on işaret taşından birer birer ayırıp on defa “İhlas-ı şerife” der. 10x100 = 1000 İhlas okunur.
6- İmam hariç soldan 7 kişiye Fatiha taşı verilip alınır. İmam sesli olarak “Fatiha-i Şerife” der. İşaret taşı verilenler Fatiha suresini birer defa okurlar.
7- İmam sesli bir şekilde “Salavat-ı şerife” der. Elinde taş olanlar okur. Sonra sağdan itibaren taşlar toplanır.
8- İmam hatme duasını açıktan okur.
9-Hatme ikindi vaktinde yapılırsa Amme, yatsıdan sonra yapılırsa Tebareke suresi imam tarafından okunur.
10- İmam sesli olarak “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağrifullah” der ve gözler açılır.
Fatiha, ihlas, İnşirah, Tebareke ve Amme sureleri okunur, Salavâtı şerife ve Estağfirullah zikirleri yapılır.
KÜÇÜK HATMEDE OKUNANLAR:
100 adet taş paylaşılır. İlk ve son fatihayı okuyacaklar tespit edilir ve gözler kapanır.
1- İmam sesli olarak “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağrifullah” der.
2- İmam sesli olarak “Fatiha-i Şerife” der. İmam dahil sağdan 7 kişi okur.
3- İmam sesli bir şekilde “Salavat-ı şerife” der. Cemaat elindeki taş kadar Salavat-ı şerife okur.
4- İmam “Ya baki entel baki” der. Cemaat elindeki taş kadar “Ya baki entel baki” der. Bu 5 defa tekrarlanır. (5x100 = 500) adet okunur.
5- İmam sesli olarak “Fatiha-i Şerife” der. İmam hariç soldan 7 kişi “Fatiha-i Şerife” okur.
6- İmam sesli bir şekilde “Salavat-ı şerife” der. Cemaat elindeki taş kadar Salavat-ı şerife okur. İmam elindeki taşları bir kaba bırakır ve sağındakine verir. Böylece taşlar toplanır.
7- İmam hatme duasını açıktan okur.
8-Hatme ikindi vaktinde yapılırsa Amme, yatsıdan sonra yapılırsa Tebareke suresi imam tarafından okunur.
9- İmam sesli olarak “Estağfirullah” der. Cemaat 25 defa “Estağrifullah” der ve gözler açılır.
Fatiha, İnşirah sureleri ve Yâ bâki entel bâki,Salavâtı şerife ve Estağfirullah zikirleri okunur.
HATME ADPLARINDAN BAZILARI
1- Bir sofi aynı günde iki hatmeye katılamaz
2- Hatmeye diğer Nakşibendi kolları katılabilir. Cehri zikir yapan tarikatlara mensup olanlar katılamaz.
3- Diğer Nakşi kollarının hatmelerine katılan katılan sofiler aynı gün kendi tarikatımızın hatmesine katılamazlar. Bu durum çok büyük bir adapsızlıktır.
4- Abdest bozulduğu zaman hatme terk edilir.
5- Cehri zikir yapan tarikatlara intisaplılar sekiz şartı yapmadan hatmeye katılamazlar.
6- Tarikat tazeleyen sofiler sekiz şartı yapmasalar dahi hatmeye katılabilirler.
7- Hatmede taş ve tesbih temini mümkün ise sayıları dil ile paylaştırmak adabsızlıktır.
8- Hatmenin başından sonuna kadar gözler kapalıdır. Açılması kesinlikle yasaktır. İkaz edildiği halde gözlerini açan olursa taş dağıtan kimse onu hatme yerinden çıkarır.
9- Hatmeye küçük çocuk, tarikat almayan, tarikat alıp sekiz şartı yapmayan ve yapıp da talimat almayanlar katılamaz.
10- Hatme yaptıran kişi sırtını kıbleye dönerek oturmalıdır.
11- İkindi hatmesinde Amme, yatsıdan sonraki hatmede Tebareke suresi okunur.
12- Sekiz şartı yapmayanlar katılamaz.
13- Hatmede arkaya sağa sola veya bir yere yaslanmak ve dayanmak adapsızlıktır.
HATME DUASINDAN BAZI BÖLÜMLER:
Hatmede kullanılan taşlarla yapılan zikir sona erince hatme meclisinde okunan zikirler Öncelikle Peygamberimize, âli’ne, ashabına, ehli beytine ve tarikat büyüklerinin ruhlarına hediye edilir. Hatme duasında bazı övgü dolu sözlerle bu zat’ların ruhlarına hediyeler gönderilir. Bu övgü dolu sözlerden bazıları şöyledir.
"Şeyhimiz, sığınağımız, imamımız ve akan feyzin sahibi ve nuru sirayet edici dinin gerçeklerini Hak ve hakikatleri tezyin edici"
" Mâriflerin ve kemâlin kaynağı sâdatın efendisi."
" İkbâli ve mutluluğu diğer müridlerine ve bütün insanlara verip onları Allah’a yönelten."
"Beşer perdesinden sıyrılmış. Evliyanın kutbu, Allah dostlarının delili."
"Allah’ın ezeli kuvveti ve kudreti üzerinde tecelli etmiş Gavs."
"Zahir ve ledün ilimlerinin sahibi. Güzel ahlakın kaynağı ve karanlıkların nuru, dinin yıldızı. Manevi yönden kayırıcımız."
"Geçmiş büyüklerin büyüğü, sonraki büyüklerin önderi. Yardım isteyenlerin yardım edicisi."
"Allah’a ulaşmışların kutuplarının kutbu, fena-i mutlaka erişmiş, arandıktan sonra onun benzeri görülmediği. Hakikat yolunun delili, fenafillah ve bekabillah makamlarına ulaşan."
"Geçmiş evliyaların kemalatını ve edeplerinin hepsini ve geleceklerin feyzlerini toplamış, İslam’ın ve Müslümanların kuvveti, şeyhlerin ve saliklerin değeri, yer ve göklerin ışığı, zayıfları ve bütün miskinleri esirgeyici."
"İnsanlara mahsus fâni perdeleri açarak mânevi sırlara hazine olan."
" Müslümanların sultanı, ona sığınanların sığınağı"
"Müslümanların emellerini kendisinde toplayan, kurtulmuş olanların kutbu, muttakilerin tutanağı, tevekkül edicilerin vesilesi."
"Efendim, şeyhim, dayanağım, bağlandığım ve güvencim üzerine olan ve her türlü yardımı kendisinden aldığım." [5]
S O N U Ç
1- Yukarda geçtiği şekilde zikir yapıldığına dair Peygamberimiz ve Ashab-ı Kiram’dan herhangi bir rivayet bulunmamaktadır. Bu kadar, yasaklarının, sevaplarının ve edeplerinin ayrıntılı bir şekilde belirtildiği zikir şekline nasıl olurda rivayetlerde rastlanılmadığı nedense hiç düşünülmemektedir. Açıkça ortada olan bir gerçek vardır ki, Nakşibendi tarikatının büyükleri tarafından Hatme-i hâcegan sonraki dönemlerde düzenlenmiş bir zikir şeklidir. Bu zikir şekli peygamberimiz ve ashabı tarafından hiç yapılmamış olan bir zikir şeklidir ve bidattir.
2- Hatme-i hâcegan içerisinde kuran okunması ve çeşitli zikirlerin yapılması, peygamberin ve ashabının yapmadığı bir şekilde yapılması nedeniyle bu davranışı bid’at olmaktan çıkarmaz. Her konuda olduğu gibi dinde Allah tarafından emredilmemiş, Peygamber tarafından da yapılmamış ve emredilmemiş, dinde bir örneği bulunmayan bu tip uygulamaların derhal terk edilerek peygamberin sünnetine dönülmesi gerekmektedir. Peygamberin sünnetinin yeterli gelmediğini düşünenler elbette ahirette bunun hesabını vermeye de hazırlanmalıdır.
3- Cenab-ı Hak (c.c.)
وَمَا اتيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللّهَ اِنَّ اللّهَ
شَديدُ الْعِقَابِ (7)
“ Size Peygamber ne verirse artık onu alınız ve sizi neden menettiyse hemen ona nihayet veriniz ve Allah'tan korkunuz. Şüphe yok ki: Allah, azabı şiddetli olandır.” [6] buyurduğu halde
Peygamberimiz (s.a.v.)’de; “Her kim bizim bu işimizin(yani dinimizin) içine ondan olmayan bir şeyi yeniden sokarsa (o yaptığı iş merdudtur, başına çalınır.” [7] buyurduğu halde
Cenab-ı Hak (c.c.);
اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتى وَرَضيتُ لَكُمُ اْلاِسْلاَمَ دينًا
“bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim ve sizin üzerinize nîmetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmiyet'e razı oldum.” Buyurduğu halde böyle bir zikir şeklinin icad edilmesinin gereği yoktur. [8]
Bu davranış haddi aşmak, peygamberin sünnetini yeterli bulmayıp, yeni sünnetler ortaya koymak demektir.
4- Şayet bu zikir şekli sünnete uygun olsaydı bu zikir şeklini her müslümanın yapması gereken fıkıh alimlerince de rivayetleriyle belirlenmiş sünnetlerden olması, bütün tarikatlarında onunla amel etmesi gerekirdi. Oysa mezhep imamlarından hiç birisi böyle bir zikirden bahsetmemektedir. Bu zikir hadis ve fıkıh alimleri tarafından sünnet olarak bilinmemekte, hatta esamisi dahi okunmamaktadır. Ayrıca aynen Nakşiler gibi sünnetten kıl kadar sapmadıklarını iddia eden Rufailerinde, Mevlevilerinde böyle bir sünnetle amel etmesi gerekirdi.
5- Hatme sonunda okunan dua şekli de Peygamberimizin ve ashabının asla yapmadığı bir dua şeklidir. Hatta ölen zat’ların ruhaniyetlerinden yardım talep etmek şirk boyutundadır. Hal bu ki Allah (c.c.) birçok ayette kullarından ancak kendisine güvenip, dayanmalarını ve ancak ondan istemelerini emretmektedir.
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعينُ
(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım bekleriz. [9]
Ayetin tefsirinde Elmalılı tefsirinde şöyle geçer; “ Ey Rab! Biz gerek sana ibadet ve itaatimizde ve gerek diğer işlerimizin hepsinde ancak senden yardım dileriz, senden başka kimseden yardım dilemeyiz, seni tanımayan kafirler başkasından yardım dilerler. Biz ise ibadetimizde katıksız ve içtenlikle bütün işlerimizde ancak senden yardım dileriz demektir.” [10]
وَاتَّقُوااللّهَ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler. [11]
وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ فَاِنَّ اللّهَ عَزيزٌ حَكيمٌ
Hal bu ki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. [12]
وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ
“Allah’a güvenen kimseye o yeter” [13]
وَمَنْ اَضَلُّ مِمَّنْ يَدْعُوا مِنْ دُونِ اللّهِ مَنْ لَايَسْتَجيبُ لَهُ اِلى يَوْمِ الْقِيمَةِ
وَهُمْ عَنْ دُعَائِهِمْ غَافِلُونَ
“Allah’ı bırakıp ta kıyamet gününe kadar cevap veremeyecek olan kimseyi çağırandan daha sapık kimdir? Oysaki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir.” [14]
قُلِ ادْعُوا الَّذينَ زَعَمْتُمْ مِنْ دُونِه فَلاَ يَمْلِكُونَ كَشْفَ الضُّرِّ عَنْكُمْ
وَلاَ تَحْويلًا (56) اُولئِكَ الَّذينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ اِلى رَبِّهِمُ الْوَسيلَةَ اَيُّهُمْ
اَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُ اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا (57)
“Deki Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım onlar sıkıntınızı ne gidermeye nede bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler.
Çağırdıkları bu şeylerde Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar, rahmetini umar azabından korkarlar çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur.” [15]
Allah Rasulü (s.a.v.) ibni Abbas (r.a)’e şöyle buyurmuştur;“İstediğin zaman Allah’tan iste istiane (istimdat) ettiğin zaman Allah’tan istiane et” [16]
6- Peygamberimiz zikir meclisini büyük, küçük diye ayırmamıştır. Belirlediği bazı şartlar öne sürerek bunları yapmayanların zikir meclisine alınmayacağına dair bir emri de bulunmamaktadır. Başka tarikat mensuplarının Nakşibendi zikir meclisine girememesi de uydurulmuş bir kuraldır.
7- Allah’tan başkasından yardım talep edilen bir zikir meclisine, bırakın rahmet inmesini bilakis Allah’ın gazabı celbedilebilir. Allah birçok ayette sadece kendisine istianede bulunulmasını, ancak kendisine dayanılmasını ve sadece kendisinden istenilmesini emrettiği halde bu emrine muhalefet edercesine Allah ile beraber başkalarından da isteyenler ve başkalarını çağırıp medet umanlar elbette Allah’ı (c.c.) gadablandıracaktır. Ayrıca sahabe-i kiram onca işkence ve sıkıntılara maruz kalmalarına rağmen, hiçbir zaman Allah’tan başkasından himmet istememiş ve hiçbir kimseden istianede bulunmamışlardır. Hatta peygamberden dahi istianede bulunarak “yetiş ya Muhammed, himmet ya Muhammed” gibi yardım taleplerinde bulunmamışlardır.
8- Tasavvuf kaynaklarında geçen şu ifade bile bu zikrin sonradan çıkarılmış bidat olduğunu gösteriyor ve onun sünnette yeri olduğunu iddia edenleri ele veriyor: “Hatmeyi bu günkü usul üzere Abdulhâlik Gücdevani hazretleri tertip etmiştir. “Hatm-i Hâcegân” diye de anılır. Hâcegân, ulu zatlar, efendiler, büyük hocalar demektir. Hatm-i Hâcegân büyük velilerin tertip, talim ve tatbik ettiği hatim demektir. Hatme Nakşibendî yolunun büyüklerinin tercih ve tatbik ettiği usul üzere yapılır."
8- İslam âleminin neden bir türlü dirilip ayağa kalkamadığının, muktedir olamadığının, neden hep ezildiğinin sebepleri arasında bu tip bid’at ve şirk dolu alışkanlıklar vardır. Yoksa Allah neden başarıyı hak edene vermesin
[1] Nakşibendi tarikatının hatme talimat kitapçığı – Kaynaklarıyla tasavvuf, Dilaver Selvi
[2] Elmalılı tefsiri sayfa 109-110 Elmalılı M.Hamdi Yazır
[3] Nakşibendi tarikatının hatme talimat kitapçığı – Kaynaklarıyla tasavvuf, Dilaver Selvi
[4] A.g.k.
[5] A.g.k.
[6] Haşr 59/7
[7] Buhari-Müslim
[8] Maide 5/3
[9] Fatiha 1/5
[10] Elmalılı tefsiri sayfa 109 Elmalılı M.Hamdi Yazır
[11] Maide 5/11
[12] Enfal 8/49
[13] Talak 3
[14] Ahkaf -5
[15] İsra 56-57
[16] (Ahmet-Tirmizi)
HANIM MÜRİTLER HATMİ HACE YAPARLARMI BÜYÜK ŞEYH EFENDİ BUYURKİ.NİSAYA HATMİ SADAT YOK DAHİ BİL...HANIMLARA HATME HACE YOKTUR BUNU BİL
HATMİ SADAT. BÜYÜKLERİN HATMİ YANİ TOPLANIP HATMİ HACE OKUMALARI YASAKTIR. ERKEKLER TOPLANIP HATMİ HACE YAPARLAR BU HANIMLARA YOKTUR NEDEN ?
ÇÜN ESLAF İTMEDİ SEN İTME TAHVİL
ÇÜNKÜ GEÇMİŞ BÜYÜKLER KADINLARA HATME HACE YAPTIRMADILAR SENDE DEĞİŞTİRME.
TARİKATA BİRŞEY KATMAK ŞERİATA BİRŞEY KATMAK GİBİDİR. TARİKATIMIZIN DÜSTÜRLARINA ÇOK DİKKAT EDİN VE ÇOK DİKKAT ETTİRİN BENİ KORKUYA DÜŞÜRMEYİN..
(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN NASILDA DİNDE OLMAYAN ŞEYLERİ İCAD EDİP SAVUNUYORSUNUZ ALLAH RESULU HİÇ SİZİN YAPTIĞINIZ GİBİ BİR ŞEY YAPTIMI GİDİNDE DARİMİNİN İKİNCİ CİLDİNDE210 NUMARALI İBNİ ABBAS HADİSİNE BAKIN?YAPTIĞINIZ ŞEY ALLAHIN DİNİNDE VARSA NASIL OLURDA ERKEKLERDEN ZİKİR BEKLEYEN ALLAH KADINLARDAN BEKLEMEZ?KALDIKI BÖYLE BİR ZİKİR ÇEŞİDİNİN OLMADIĞINI AZ ÖNCE GÖRDÜK.. SİZİN SAÇMALIĞINIZ OLDUĞU AÇIKÇA ORTADADIR.)
SAYFA 305: PAS ALIRSIN PAKLAMAZ HER KALAYCI PASLANIRSAN HER KALAYCIDA SENİN PASINI SİLEMEZ. MÜRŞİDİDE DERDE SOKARSIN. PAS ALIRSANIZ YANİ İTİKATTA ŞÜPHEYE DÜŞERSENİZ ŞEYHİNİZ SİZİN İTİKADINIZI DÜZELTEMEZ KALAYCIDIR AMA SİZİN PASINZI KALAYLAYACAKKADAR KUVVETİ YOKTUR. ONUN İÇİN İNKARCILARA HİÇ YÜZ VERMEMEKLAZIMDIR. ONLARLA MÜCADELEYEDE GİRMEMELİ. AYETİ HADİSİ DİNLEMEYENE KONUŞMAMALI SUKUT ETMELİDİR..
(ALLAH SİZLERİ ISLAH ETSİN LAFA GELİNCE ALLAH ŞEYHLERİNİZE HERTÜRLÜ KUVVETİ VERDİĞİNİ İDDA EDİYORSUNUZ HAŞA AMA O KİMSEYİ DÜZELTEMİYORSUNUZ ONLARLA MÜCADELEYE GİRMEMELİ DİYORSUNUZ SİZDE İYİ BİLİYORSUNUZKİ GELİP EHLİ TEVHİDLE KONUŞSA SİZİ AYNI GÜN YÜZ ÜSTÜ BIRAKIP SİZİN BİDAT DOLU YOLUNUZA LANET EDECEKTİR..)
SAYFA 348 :ŞAHI NAKŞİBEND KS. KABRE KONULDU DEFNEDİLİR DEFNEDİLMEZ HEMEN ALDILAR ONU GÜZEL BİR TAHTA OTURTTULAR.ETRAFINI HURİLER SARDI O İSE ONLARIN ETRAFINA BAKMADI VE BUYURDUKİ:BEN ALLAHIN İLE SÖZLEŞTİM EVLATLARIMI YERLERİNE YERLEŞTİRMEDİKÇE MEVLA TEALANINDA CEMALİNİ GÖRMEDİKÇE HİÇ BİR ŞYLE MEŞGUL OLMAM İŞTE NUR SURESİNDE BAHSİ GEÇEN RİCAL ONUN İÇİN BÜYÜK ADAM OLDU BU ZAT...
(ALLAH SİZLERİ ISLAH ETSİN O KİŞİ KABRE KONULDUĞUNDA SİZ ONUN YANINDAMIYDINIZDA BUNLARI BİLİYORSUNUZ SAV BUYURUYORKİ KABİR BİR KİMSEYİ SIKMAYACAK OLSAYDI SAD İBNİ MUAZI SIKMAZDI DERKEN SİZ O SAHABEDEN DAHAMI ÜSTÜN OLDUNUZDA SİZE KİMSE BİR ŞEY DEMİYOR.VE SORGUSUZ SUALSİZ TAHTLARIN ÜZERİNE KONULUYORSUNUZ BUNLARI UYDURURKEN ALLAHTAN KORKUN.... ZATEN ALLAHTAN KORKAN BUNLARI UYDURMAZ)
MEŞAHIYIN KABRİNİ ZİYARET ESNASINDA UYULMASI GEREKEN EDEPLER. SAYFA 416
ABDEST ALIR SAĞA SOLA İLTİŞFAT ETMEDEN RABITA ÜZRE KABRE VARIR. MEYYİTİN AYAK UCU TARAFINDA BULUNUR.ESSELAMU ALEYKUMTAHİYYETENMİNNİ İLEYKUMULFATİHA DİYEREK SELAM VERİR FATİHA VE ÜÇ İHLAS I ŞERİF OKUYUP RUHUNA HEDİYE EDER. MÜMKÜNSE OTURUP AŞRI ŞERİF YASİNİ ŞERİF OKUYUP BAĞIŞLAMAK DAHA FAZİLETLİDİR.KABİRDEKİ ZATIN RUHANİYETİNE YÖNELEREK HİMMET İSTER. O ZATI VESİLE EDEREK HAZRETİ ALLAHA CC. DUA EDER.
MÜRİD KABİRDEKİ ZATIN RUHANİYETİNE İKİ ŞEKİLDE YÖNELİR:
1:MÜRŞİDİN KENDİSİNİ KABİRDEKİ MEŞAYIHA BU KİŞİ BİZİM İHVANIMIZDIR KABUL BHUYRUN HİMMET EDİN DİYEREK TESLİM ETTİĞİNİ TAHAYYUL EDER
2:KABİRDEKİ MEŞAYIHIN RUHANİYETİNE MÜRŞİDİ İLE BERABER İKEN YÖNELDİĞİNİ TAHAYYUL EDER..
DÖNECEĞİ ZAMANDA BENİM TARAFIMDAN SİZE SELAM OLSUN EL FATHA SUREYİ OKUR. DÜNYEVİ VE UHREVİ İŞLERİMİN KOLYLIĞI HUSUSUNDA SİZİ VESİLE KILIYORUM DER. ZİYARET ETTİĞİ ZATIN KABRİNE ARKASINI DÖNMEDEN SUKUNETLE HUZURDAN AYRILIR BU HALİNİ MUHAFAZA ETMEYE ÇALIŞIR..
(ALLAH SİZLERİ ISLLAH ETSİN SİZ HANGİ DİNİN MENSUPLARSIINIZ. ALLAH RESULU SAV KABİR ZİYARETİNDE SİZİN YAPTIĞINIZ GİBİMİ YAPIYORDU YOKSA ONLARA SELAM VERDİKTEN SONRA İNŞAALLAH BİRGÜN BİZDE SİZLERE KAVUŞACAĞIZ size selam ve esenlik olsun mu DİYORDU? SİZİN YAPTIĞINIZ BU KABİRPERESTLİK AHİRETTE ÇOK BAŞINIZI AĞRITMADAN GELİN TÖVBE İSTİĞFAR EDİN)işte EFENDİMİZ SAV KABİR ADABIYLA İLGİLİ GERÇEK ÖĞRENİLMESİ GEREKENLER...............
..وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونى اَسْتَجِبْ لَكُمْ
"Bana dua edin ki size karşılığını vereyim.."[1*
وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَادى عَنّى فَاِنّى قَريبٌ اُجيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجيبُوا لى وَلْيُؤْمِنُوا بى لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ (186)
"Ey Muhammed kullarım beni sana sorarlarsa, bilsinler ki, ben şüphesiz onlara yakınım, Benden isteyenin dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip bana inansınlar, doğru yolda yürüyenlerden olsunlar” [2]
اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ
“Hüküm ancak Allah’ındır.Ben ona dayanır ona güvenirim.Tevekkül edenler ancak ona güvensinler.” [3]
وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ
“Allah’a güvenen kimseye o yeter”[4]
وَمَنْ اَضَلُّ مِمَّنْ يَدْعُوا مِنْ دُونِ اللّهِ مَنْ لَايَسْتَجيبُ لَهُ اِلى يَوْمِ الْقِيمَةِ
وَهُمْ عَنْ دُعَائِهِمْ غَافِلُونَ
“Allah’ı bırakıp ta kıyamet gününe kadar cevap veremeyecek olan kimseyi çağı randan daha sapık kimdir? Oysa ki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir.”[12]
قُلِ ادْعُوا الَّذينَ زَعَمْتُمْ مِنْ دُونِه فَلاَ يَمْلِكُونَ كَشْفَ الضُّرِّ عَنْكُمْ
وَلاَ تَحْويلًا (56) اُولئِكَ الَّذينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ اِلى رَبِّهِمُ الْوَسيلَةَ اَيُّهُمْ
اَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُ اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا (57)
“Deki Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım onlar sıkıntınızı ne gidermeye nede bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler. Çağırdıkları bu şeylerde Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar,rahmetini umar azabından korkarlar çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur.” [13]
"Muhakkak ki mescidler Allah'a mahsustur. Öyleyse Allah ile birlikte bir başkasına dua etmeyin." [14]
Allah Rasulü (s.a.v.) ibni Abbas (r.a)’e şöyle buyurmuştur;
“İstediğin zaman Allah’tan iste istiane (istimdat) ettiğin zaman Allah’tan istiane et” [15]
Ali b. Huseyn hakkında şu anlatıldı:
“O bir adamın Peygamber (s.a.v.)’in kabri yanındaki bir boşluğa geldiğini gördü. Adam oraya girmiş dua ediyormuş. Ali b. Huseyn onu çağırıp şunları söylemiş: ‘Ben sana babamdan duyuduğum, onunda dedem Resulullah (s.a.v.)’den duyduğu bir hadisi aktarayım mı?
“Kabrimi bayram yerine; evlerinizi de kabirlere çevirmeyin. Bana salat edin. Sizin salat ve selamınız nerede olsanız, bana ulaşır.” [5]
Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.): “Evlerinizi, kabirlere çevirmeyin. Benim kabrimi de bayram yerine çevirmeyin. Bana salat getirin. Çünkü nerede olursanız, salatınız bana ulaşır.” Buyurdu. [6]
Aişe (r.anha)'dan rivayete göre: "Peygamber (s.a) Bakie gider onlara (oradaki müslümanlara) dua ederdi. Aişe bu durum hakkında ona sorunca onlara dua etmekle emrolundu diye cevap verdi." [7]
"Rasûlullah (s.a) Aişe'nin yanında gecelemesi gereken her gecede gecenin son bölümünde çıkar ve şöyle derdi: es-Selamu aleykum ey mü'minler topluluğunun yurdu [da bulunanlar]. Şüphesiz bizler de, sizler de ve yarın vaadolunduklarınız da belli bir ecele kadar ertelenmişizdir. Muhakkak bizler -inşaallah- size yetişeceğiz. Allah'ım Bakiu'l-Garkat'de bulunanlara mağfiret buyur." [8]
Bureyde'den rivayet edilmiştir. O dedi ki: "Rasûlullah (s.a) kabristana çıktıklarında onlara (neler söyleyeceklerini) öğretiyordu. O bakımdan onlardan birisi (kabir ziyaretine gittiğinde) şöyle derdi:
Ey mü'minler ve müslümanlardan olan bu diyarın ahalisi selam sizlere! Muhakkak bizler inşaallah [size] kavuşacağız. [Siz bizden önce gittiniz, biz de arkanızdan geliyoruz.] Allah'tan bize de, size de esenlik vermesini dileriz." [9]
İslâm'da dilek ve istekler sadece Allah'a arz edilir. Allah'tan başkasına sığınmak ve O'ndan gayrisinden mağfiret dilemek doğru değildir. Gerçek böyle olmasına rağmen,duaya bir sürü bâtıl hareketler sokulmuştur.
Bazıları dua ederken sanki kavga ediyor gibi bağırıp çağırıyor. Kimisi dua yapmak için türbelere, yatırlara koşuşturuyor. Kimisi de mezarlara elini yüzünü sürmekte, türbelerin eşik ve pencerelerini öpmektedir. Bir çeşit tapınma hareketleri yapmaktadırlar.
Bu hareketlerin cümlesi yanlıştır ve batıldır. Dua etmek için kabir başına, yatır taşına gitmeye gerek yoktur. Kabirde yatan mevtalar insanların dileklerini yerine getiremezler. Dua eden kişi ile Allah arasında vasıta olamazlar. Çünkü İslâm'da Allah'a sığınmak, O'na dua etmek için bir aracıya ihtiyaç yoktur. Kul, vasıtasız Allah'a iltica eder. Bu itibarla bir kimse, "Falan yatıra gittim ona dua ettim o mübarek zatın himmeti ile duam kabul oldu" derse bu şirktir ve caiz değildir.
Kabirler; ölümü düşünmek, ahireti hatırlamak ve insanın hangi mevkide olursa olsun bir gün gelip mezarda yatan gibi toprak olacağını görmek ve ibret almak için ziyaret edilir. Bunun dışındaki davranışlar bidattir.
İnsanın yüce yaratıcıya karşı yapmak zorunda olduğu kulluk görevlerinden biri de dua’ dır. Sevgili Peygamberimizin bildirdiğine göre "Dua bir ibadettir"[10]
İnsanoğlu hangi tür inancı taşırsa taşısın, hiçbir zaman dua etmek lüzumunu hissetmekten uzak kalmamıştır. Çünkü insanoğlu yaratılışı gereği daima üstün bir kudrete bağlanmış, ona inanmış ve ondan yardım dilemiştir. İşte dua, bu inanışın dile getiriliş biçimidir.Aslında dua, kelime anlamı bakımından; Allah'tan yardım dileme anlamına "çağrıda bulunmak, davet etmek", "yardım ve esenlik istemek" anlamlarına gelmektedir.
Muhammed Hamdi YAZIR dua'yı şöyle tarif etmektedir.
"Dua; küçüğün büyükten, âcizin kâdirden hacet ve arzusunu talep ve ricası demektir. [11]
O halde dua ederken hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmadan vasıtasız olarak ancak ona güvenip ve ondan bekleyerek boyun büküp istemelidir.Çünkü acize istemek düşer. Kâdir’in ise vermek şanındandır.Şânı yüce Allah daha iyi bilir.
[1] Mü’min 60
[2] Bakara 186
[3] Yusuf 67
[4] Talak 3
[5] İbn Ebi Şeybe, II/83/2; Ebu Ya’la, Müsned, k.32/2
[6] Ebu Davud, 2042; Ahmed, II/367 Hasen bir senedle.
[7] Hadisi Ahmed (VI, 252)'de Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih bir senedle rivayet etmiştir. Bu manadaki bir hadis Müslim ve başkaları tarafından başka bir yolla ve uzunca kaydedilmiştir.
[8] Hadisi Müslim (III, 63), Nesai (I, 287), İbnu's-Sünni (585), Beyhaki (IV, 79), Ahmed (VI, 180)'de rivayet etmişlerdir. Ancak Ahmed'in rivayetinde mağfiret için dua ifadesi yoktur. Fazlalık ona ve İbn es-Sünni'ye aittir.
[9] Hadisi Müslim (III, 65), Nesai, İbn Mace (I, 469)'da rivayet etmişlerdir. Aynı şekilde İbn Ebi Şeybe (IV, 138), İbnu's-Sünni (582), Beyhaki ve Ahmed (V, 353, 359-360)'de rivayet etmişlerdir.
[10] Tecrid-i Sarih, c. 12, s. 360.
[11] Hak Dini Kur'ân Dili, M.Hamdi Yazır, c. 3, s. 2194.
[12] Ahkaf -5
[13] sra 56-57
[14] Cin 72/18
[15] Ahmet-Tirmizi
. (SADECE ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN DİYE BAŞLAYAN YERLER VE ÇEŞİTLİ BAŞLIKLAR ALTINDA KONUYA KUR AN VE SÜNNET IŞIĞINDA AYDINLATMA GETİRMEK İÇİN YAZILAN YAZILAR MÜSTESNA GERİ KALAN YERLER AYNEN ONLARIN KİTABINDAN ALINTIDIR..)AMACIMIZ KENDİLERİNİ EN TAKVA GÖRÜP CAHİL İNSANLAR NEZNİNDEDE İTİBARLARI OLAN BU İNSANLARIN ASLINDA NASILDA TEVHİDE AYKIRI, SÜNNETE AYKIRI ,YAŞAYIŞLARINDA BİDATLER, HURAFELER, BUNULUNAN İNSANLAR OLDUKLARINI HERKESE TAKTİM ETMEKTİR..ÇALIŞMA BİZDEN BAŞARI ALLAH'TANDIR....
BURAYA KADAR YAZDIKLARIMIZ MAHMUD USTA OSMANOĞLUNA AİT İRŞADÜL MÜRİDİN İSİMLİ ESERİNDEN HARF DAHİ OYNATILMADAN AYNEN NAKL EDİLMİŞTİR.......
EHLİCİHAD EBU MUAZ EL ENSARİ..


 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Bunu buraya değilde cihadehli.com paylaşırsan daha hayırlı olur

Nitekim burda ismailağaya bağlı kimse yok sanırım
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Mücahid

İslam-tr Mudâvimi
İslam-TR Üyesi
kardeş asıl ALLAH sizleri ıslah etsin sen bu ALLAH dostları gibimisin bu ALLAH dotları hep bu yollardan geçip hakkı bulmuşlar ALLAHA dost olmuşlar nice nice makamlara çıkmışlar yarın ahirette ak koyun kara koyun belli olacaktır. mahmut usta osmanoğlu 2010 yılında dünya alimleri tarafından ödül almış biri bu asrın müceddini tüm alimler ona hayran vallahi yemin edebilirim ki siz onun takvasına ulaşmış değilsiniz o nice insanların veli olmasına vesile olmuştur siz gibilerle muhatap bile olunmaz hem neyi murad ediyorsanız yapın ALLAH herşeyi biliyor ve görüyor ve o dilediğini de tarikat ehli yapacaktır. biz halimizden çooook memnunuz onun aşkı şu kalplerde elhamdulillah ve bu yolda olmayan bizi anlamaz hem efendi hz nin asıl mollalarını internette göremezsin bir sorununuz varsa onlarla yüzyüze görüşün neyse başka bişeye bakacaktım neyle karşılaştım çok vaktimi aldınız ve size şunu söylüyeyim nice işler varki doğru yaptığını zannedersin ama yanlış yapırsın ve farkındada olmazsın eğer ALLAH katında doğru olan buysa ALLAH sizi bu yola iletsin sizi tarikat hakikat ehli etsin yok eğer biz yanlış bişey yapıyorsak ALLAH bizi doğru yola iletsin bence görüşlerinize çok güvenmeyin ve bu duayı yapın hakkınızı helal edin
Sana %100 katılıyorum nice işler var ki doğru yaptığını zannedersin ama yanlış yaparsın ve farkında olmazsın.İşte tam olarak senin yaptığın bu.Koyun gibi bi adamın peşinden araştırmadan gidiyorsunuz.Sonra ALLAH her şeyi biliyor deyip göz boyamaya çalışıyorsunuz.Eve yüce RABBİM her şeyi biliyor ve görüyor.ALLAH sizi ıslah etsin.
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
kardeş asıl ALLAH sizleri ıslah etsin sen bu ALLAH dostları gibimisin bu ALLAH dotları hep bu yollardan geçip hakkı bulmuşlar ALLAHA dost olmuşlar nice nice makamlara çıkmışlar yarın ahirette ak koyun kara koyun belli olacaktır. mahmut usta osmanoğlu 2010 yılında dünya alimleri tarafından ödül almış biri bu asrın müceddini tüm alimler ona hayran vallahi yemin edebilirim ki siz onun takvasına ulaşmış değilsiniz o nice insanların veli olmasına vesile olmuştur siz gibilerle muhatap bile olunmaz hem neyi murad ediyorsanız yapın ALLAH herşeyi biliyor ve görüyor ve o dilediğini de tarikat ehli yapacaktır. biz halimizden çooook memnunuz onun aşkı şu kalplerde elhamdulillah ve bu yolda olmayan bizi anlamaz hem efendi hz nin asıl mollalarını internette göremezsin bir sorununuz varsa onlarla yüzyüze görüşün neyse başka bişeye bakacaktım neyle karşılaştım çok vaktimi aldınız ve size şunu söylüyeyim nice işler varki doğru yaptığını zannedersin ama yanlış yapırsın ve farkındada olmazsın eğer ALLAH katında doğru olan buysa ALLAH sizi bu yola iletsin sizi tarikat hakikat ehli etsin yok eğer biz yanlış bişey yapıyorsak ALLAH bizi doğru yola iletsin bence görüşlerinize çok güvenmeyin ve bu duayı yapın hakkınızı helal edin
kardeşim değil islam alimleri birliği dünyanın tüm cami imamlarını toplayıp "mahmut efendi müceddiddir" dedirtsen mahmud efendi batıl bir yolda ise onu hak yapmaya yeterli değildir dğeil mi? o birliğin lideri olan karadavi nin kitaplarında mahmud efendi ve o tarikatın gittiği batıl tasavvuf yolu açıkça reddedilir, artık adama nasıl anlattılarsa kandırmışlar.
 
L Çevrimdışı

lafons7275

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
1. İddia:

İRŞADÜL MÜRİDİNDEKİ BİD AT HURAFE ŞİRK VE ŞİRKE KAPI AÇAN SÖZLER:

TARİKAT DERSİNİ TENHADA YAPMALIDIR BÖLÜMÜ SAYFA 51:

ŞAHI NAKŞİBEND KUDDISE SIRRIHU ŞÖYLE BUYURUR ZAMAN OLUR SALİK RABITA EDER BİZLERDEN HİMMET İSTER FAKAT BİZ ONA HİMMET ETMEYİZ BAZENDE BİZ MÜRİDE HİMMET ETMEK İSTERİZ FAKAT O KALBİ İLE BUNA HAZIR DEĞİLDİR. LAKİN ŞU VARKİ TEHECCÜD VAKTİNDE HİMMET İSTEYEN HER MÜRİDE MUTLAKA Bİ İZNİLLAH HİMMET EDERİZ.

(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN SİZLERİN HİMMET ETME YETKİNİZ VARDA NEDEN DÜNYANIN ÇEŞİTLİ YERLERİNDE ESARET ALTINDA BULUNAN DİN KARDEŞLERİNİZE HİMMET EDİP KURTARMIYORSUNUZ UBU GURAYB CEZAEVİNDE IRZINA GEÇİLEN NUR BACIMIZA NEDEN YARDIM ETMEDİNİZ YOKSA SİZ SİZİN TARİKATINIZDA OLMAYANLARI DİN KARDEŞİNİZ OLARAK GÖRMÜYOR MUSUNUZ?)


Cevap: Şeyhler ancak Allahu Teala'nın izin verdiği kadar, izin verdiği kişiler için himmet edebilirler. Şeyhleri askeriyedeki subaylar gibi düşünürsek her subay kendi emrine verilmiş askerlerden sorumludur.
 
L Çevrimdışı

lafons7275

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
2. İddia:

ZİKİR ADABI BÖLÜMÜ SAYFA 59:

İSLAM GEÇMİŞİ(GÜNAHI )KESİP ATAR (SİLER) ŞEHİTLİK GEÇMİŞİ KESİP ATAR HİCRET GEÇMİŞİ KESİP ATAR HAC GEÇMİŞİ SİLİP ATAR TÖVBE GEÇMİŞİ SİLİP ATAR MÜSLİM İMAN 192

RESULULLAHIN (SAV)BU HADİSİNE İSTİNADEN DİYEBİLİRİZKİ TARİKATTA GEÇMİŞ GÜNAHLARI KESİP ATAR.
KİŞİ TARİKATA GİRMEK İLE ALLAHU TEALANIN HUSUSİ DOSTU OLMA YOLUNA ADIM ATMIŞTIR. TARİKATA GİREN KİMSE YENİ DÜNYAYA GELMİŞ GİBİDİR. OANA YENİ DEFTER TUTULUR DİKKATLİ OLMALI GÜNAH YAZDIRMAMALIDIR.

(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN NASIL DA ALLAHIN DİNİNE EKLEMELER YAPIP İFSADA KAPI AÇIYORSUNUZ BU DİNİ MÜBİNİ İSLAM AFEDERSİNİZ ÇOCUĞUNUZUN DON LASTİĞİMİDİR Kİ İSTEYEN İSTEDİĞİ TARAFA ÇEKSİN VE EKLEMELER VE ÇIKARMALAR YAPSIN BU DİNİN SIKTIĞI CİVATARI KİMSENİN GEVŞETMEYE HAKKI YOKTUR ALLAH CC VE RESULULLAH SAV.MİN BİLDİRDİKLERİ DIŞINDA HİÇBİR ŞEY KİŞİNİN GÜNAHLARINI ASLA VE ASLA SİLMEZZ.).)


Cevap: Elbette ALLAH CC VE RESULULLAH SAV.MİN BİLDİRDİKLERİ DIŞINDA HİÇBİR ŞEY KİŞİNİN GÜNAHLARINI ASLA VE ASLA SİLMEZZ lakin tarikata giren müride tövbe ettirilir.
TÖVBE GEÇMİŞİ SİLİP ATAR MÜSLİM İMAN 192
 
sirati mustakim Çevrimdışı

sirati mustakim

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
1. İddia:

İRŞADÜL MÜRİDİNDEKİ BİD AT HURAFE ŞİRK VE ŞİRKE KAPI AÇAN SÖZLER:

TARİKAT DERSİNİ TENHADA YAPMALIDIR BÖLÜMÜ SAYFA 51:

ŞAHI NAKŞİBEND KUDDISE SIRRIHU ŞÖYLE BUYURUR ZAMAN OLUR SALİK RABITA EDER BİZLERDEN HİMMET İSTER FAKAT BİZ ONA HİMMET ETMEYİZ BAZENDE BİZ MÜRİDE HİMMET ETMEK İSTERİZ FAKAT O KALBİ İLE BUNA HAZIR DEĞİLDİR. LAKİN ŞU VARKİ TEHECCÜD VAKTİNDE HİMMET İSTEYEN HER MÜRİDE MUTLAKA Bİ İZNİLLAH HİMMET EDERİZ.

(ALLAH SİZLERİ ISLAH EYLESİN SİZLERİN HİMMET ETME YETKİNİZ VARDA NEDEN DÜNYANIN ÇEŞİTLİ YERLERİNDE ESARET ALTINDA BULUNAN DİN KARDEŞLERİNİZE HİMMET EDİP KURTARMIYORSUNUZ UBU GURAYB CEZAEVİNDE IRZINA GEÇİLEN NUR BACIMIZA NEDEN YARDIM ETMEDİNİZ YOKSA SİZ SİZİN TARİKATINIZDA OLMAYANLARI DİN KARDEŞİNİZ OLARAK GÖRMÜYOR MUSUNUZ?)


Cevap: Şeyhler ancak Allahu Teala'nın izin verdiği kadar, izin verdiği kişiler için himmet edebilirler. Şeyhleri askeriyedeki subaylar gibi düşünürsek her subay kendi emrine verilmiş askerlerden sorumludur.


hep akli delillr
ne bir aye ne bir hadis
dayanacak yer seyhler muridler kendi akillarina gore kurani tevil ehli.


 
L Çevrimdışı

lafons7275

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
hep akli delillr
ne bir aye ne bir hadis
dayanacak yer seyhler muridler kendi akillarina gore kurani tevil ehli.

îbn-i Asakir'in «Tarihlinde senediyle, Herim bin Hayyan'dan ri*vayet edildiğine göre şöyle demiştir :


Üveys el-Karanî'ye gittim. Selâm verdim. Daha önce onu gör*memiştim; o da beni görmemişti. Bana «Vealeykesselam Ya Herim bin Hayyan!» dedi.


Ben:


— Nerden benim ve babamın ismini bildin. Halbuki ne ben ne sen daha önce birbirimizi görmedik, dedim. O ise şöyle dedi!


— Ruhum, senin ruhunu tanıdı ki, nefsim senin nefsinle konuş*tu. Cesedlerin nefisleri olduğu gibi ruhların da nefisleri vardır. Mü*minler birbirini tanırlar ve Allah'ın verdiği rahat ve huzur içinde sevişirler... Her ne kadar birbirini görmemişlerse de...


Tusi «Uyun el-Ahbar»da Aişe (Radıyallahû anhâl'dan rivayet ettiğine göre;


Bir kadın Mekke'de Kureyş kadınlarının yanına girip onları gül*dürürdü. Medine'ye hicret ettiğinde yanıma geldi. Ben:


— Kime misafir oldun, dedim.


O.


— Medine'nin güldürücüsü falan kadının misafiri idim, dedi. O arada Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) içeri girdi.


— Falan güldürücü sizde mi? dedi. . Ben:


— Evet, dedim


O (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : .


— Kimin misafiri idi, dedi.


— Medine güldürücüsünün misafiri olmuş, dedim.


Buyurdu ki:


— Hamd olsun Allah'a! Ruhlar, düzenli askerlerdir Tanışanlar birleşir, tanışmayanlar ayrılırlar.
 
L Çevrimdışı

lafons7275

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
sahabe hz.muhammed zamanında savaşlara katıldı,aralarında birçok olaylar oldu ama hiçbir peygamberden himmet istemek gibi bir sapıklığa düşmediler...peygamber (s.a.v)'in 23 yıl ortadan kaldırmak için çabaladığı şeyleri tekrar meşru göstermeye çalışmayın

“Bedir Savaşı’nın on dört şehidinden birisi olan Muavviz ibni Afra, Ebu Cehil ile dövüşürken, Ebu Cehl, o kahramanın bir elini kesmiş. O da öteki eliyle, kesilen elini tutup Allah Resulü’nün (asm) yanına gelmiş. Allah Resulü (asm) onun elini yine yerine yapıştırdı, tükürüğünü ona sürdü. Birden şifa buldu, yine savaş meydanına döndü, şehid oluncaya kadar savaşmaya devam etti.” ( Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:324; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:656; İbni Seyyidi’n-Nâs, Uyûnü’l-Eser, 1:261. )


Osman bin Huneyf anlatıyor:“Allah Resulü’nün (asm) yanına görme özürlü biri geldi. “Benim gözlerimin açılması için dua et.” diye Efendimize (asm) rica etti. Allah Resulü (asm) ona dedi ki:


“Şimdi git, abdest al. Sonra iki rekât namaz kıl ve de ki: ‘Allah’ım! Hâcetimi sana arz ediyor ve rahmet nebisi olan Peygamberin Muhammed ile Sana teveccüh ediyorum. Yâ Muhammed! Gözümden perdeyi kaldırması için senin Rabbine seninle teveccüh ediyorum. Allahım, onu bana şefaatçi kıl. Tirmizî, Deavât: 118; İbni Mâce, İkame: 189; Müsned: 4-138.
 
A Çevrimdışı

Ahmed1

Üyeliği İptal Edildi
Banned
أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يتنفس في الحمد ثلاث مرات

Muhammed burada ne demek istiyor bilgin var mı?

 
A Çevrimdışı

Ahmed1

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Tercümeyi şöyle yaptım : Nebi (sav)' hamd'de üç kere nefes ederdi. (Musannef,Abdurrezzak,no:6037)

Fakat ne demek istiyor bi fikrin var mı?
 
H Çevrimdışı

herkese_adalet

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Anlaşıldı...

Sen ebu hüreyre hadisleriyle, İslam'a ne kadar zarar veriyorsan, bu sapkın ismailağa cemaati ve türevleride, Nakşibend-i liğe o kadar zarar veriyor.

2 yanlış 1 doğru etmez...
 
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
“Bedir Savaşı’nın on dört şehidinden birisi olan Muavviz ibni Afra, Ebu Cehil ile dövüşürken, Ebu Cehl, o kahramanın bir elini kesmiş. O da öteki eliyle, kesilen elini tutup Allah Resulü’nün (asm) yanına gelmiş. Allah Resulü (asm) onun elini yine yerine yapıştırdı, tükürüğünü ona sürdü. Birden şifa buldu, yine savaş meydanına döndü, şehid oluncaya kadar savaşmaya devam etti.” ( Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:324; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:656; İbni Seyyidi’n-Nâs, Uyûnü’l-Eser, 1:261. )


Osman bin Huneyf anlatıyor:“Allah Resulü’nün (asm) yanına görme özürlü biri geldi. “Benim gözlerimin açılması için dua et.” diye Efendimize (asm) rica etti. Allah Resulü (asm) ona dedi ki:


“Şimdi git, abdest al. Sonra iki rekât namaz kıl ve de ki: ‘Allah’ım! Hâcetimi sana arz ediyor ve rahmet nebisi olan Peygamberin Muhammed ile Sana teveccüh ediyorum. Yâ Muhammed! Gözümden perdeyi kaldırması için senin Rabbine seninle teveccüh ediyorum. Allahım, onu bana şefaatçi kıl. Tirmizî, Deavât: 118; İbni Mâce, İkame: 189; Müsned: 4-138.



LAF ONS .. PEYGAMBERIN MUCIZELERI GIBI KERAMET GOSTEREN BIR TANIDIGIN VARMI ?

varsa soylede gidelim yanina zira dunyanin her tarafi musluman kani .. umulurki oda Allah resulu gibi zulm goren yada savasirken uzuvlari kopan kardeslerimize yardim eder .. boyle birileri var ise ve duruyorsa yerinde yazik olur ..

asrin muctehidi ustaosmanoglu na soyleseniz ins muslumanlara yardimci olsalar ( gerci benim gordugum adam kafasini kasiyamiyor yanindaki yaveri kasiyor )

senden ricam bunu yapabilen birini taniyorsan muslumanlara yardim etsin ..





Asrın Müceddidi Mahmud Efendi Hazretlerini ziyaret eden mustafa ekin hoca efendiye, Efendi Hazretleri: "Ben senden memnumun" buyurdu.
 
L Çevrimdışı

lafons7275

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
LAF ONS .. PEYGAMBERIN MUCIZELERI GIBI KERAMET GOSTEREN BIR TANIDIGIN VAR MI ?

varsa soyle de gidelim yanina zira dunyanin her tarafi musluman kani ..


Zeyneb bint-i Cahş radıy
Allah.gif
u anha şöyle rivayet etmektedir: “Rasûlullah sall
Allah.gif
u aleyhi vesellem, bir gün korkudan titreyerek yanıma geldi ve:
- Allah’tan başka ilah yoktur. Yaklaşan şerden dolayı, vay Arab'ın haline! Bugün, Ye’cûc ve Me’cûc’un seddinden şu kadar yer açıldı, buyurarak başparmağı ile şehadet parmağını birleştirip halka yaptı. Bunun üzerine ben:
- Ey Allah’ın Rasûlü! İçimizde iyiler de olduğu halde helak olur muyuz? Diye sorunca, Rasûl-i Ekrem Efendimiz:
- Kötülük ve günahlar çoğaldığı vakit, evet, buyurdu. (Buhari, Müslim, Ebû Davûd, Tirmizi, İbn-i Mace)

“Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azap gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz, fakat duanız kabul edilmez.” (Tirmizi)
 
D Çevrimdışı

Daşdemir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Mahmut Ustaosmanoğlu'nun ne kerameti olacak, altı bezleniyor adamın, çok keramet verip milletin hastalığını gideriyormuş, zor anda yetişiyormuş, imkanı varsa kalksın yürüsün muhtaç hale gelmesin kimseye.

Cübbeli'de dua etsin şeker hastalığı gitsin, HİMMET GAVS dediğimde hiç geri çevrilmedim diyor, desinde bizde görelim.
 
L Çevrimdışı

lafons7275

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Mahmut'un ne kerameti olacak, altı bezleniyor adamın, çok keramet verip milletin hastalığını gideriyormuş, zor anda yetişiyormuş, imkanı varsa kalksın yürüsün muhtaç hale gelmesin kimseye.

Cübbeli'de dua etsin şeker hastalığı gitsin, HİMMET GAVS dediğimde hiç geri çevrilmedim diyor, desinde bizde görelim.


38:41 - Kulumuz Eyyub'u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle nida etmişti: "Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu."
 
D Çevrimdışı

Daşdemir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
38:41 - Kulumuz Eyyub'u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle nida etmişti: "Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu."


Eyyub a.s ben keramet gösteriyorum mu diyordu? Ya da Eyyub a.s müridleri "Hocamız her imdada yetişir himmet eder" mi diyordu?

Çok himmeti olan altını bezlettirmesin. Ama yapamazlar, çünkü güçleri yetmez, onların ne kerametleri ne de himmetleri var. Ancak olsa olsa şeytandan istidracları olur.

"Allah'tan başka sana ne fayda, ne de zarar vermeyecek olan şeylere yalvarma/dua etme. Eğer böyle yaparsan, o zaman sen zalimlerden (müşriklerden) olursun." (Yunus, 104)
 
Üst