Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Makdisi'den Iddiaları Yalanlayan Yeni Ses Kaydı

F Çevrimdışı

furkan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Makdisi'nin son bildirisi ve ondan önceki konuşmasıyla ilgi bazı çevreler tarafından konunun ilgilileri yanıltılmaya çalışılmış ve Makdisi'nin bildirisinin baskı altında yazıldığı iddia edilmişti. Ayrıca bir önceki ses kaydında geçen "benim elimde değil" ifadesinin yer aldığı cümlesi bazıları tarafından farklı yorumlanmıştı. Makdisi, yaptığı yeni açıklamasında tüm bu iddialara kesin bir dille cevap veriyor.

Makdisi, ses kaydında bir hafta önce yayınlanan bildiriyi kesinlikle baskı altında yayınlamadığını ve IŞİD cemaatinin sapkın bir cemaat olduğunu tekit ediyor.

Ürdün hapishanesinde bulunan Ebu Muhammed el Makdisi, Irak ve Şam İslam Devleti'nin doğru yoldan saptıklarını bildirdi, aynı zamanda IŞİD'e yakın bazı isimler, bundan birkaç gün önce yayınlanan bildiriyi Makdisi'nin baskı altında yayınladığını iddia etmişlerdi, bu yolla Ebu Muhammed Makdisinin Ürdün emniyet güçlerinin baskısında kaldığı ima edilmişti.

Makdisi'nin bu iddiayı en son telefon görüşmesinde kesin bir dil ile yalanladığı görüldü. 'Bu bildiri, hiçbir baskı altında kalınmadan basiretle yayınlanmıştır' denilen açıklamada IŞİD 'yalancı' 'düzenbaz' ve 'olayları çarpıtanalar' olarak tanımlandı.

Yeni ses kaydı, Makdisi ’nin isteği üzere Ürdün’de bulunan Selefi Cihad akımının en önemli liderlerinden Muhammed El Şibli (Ebu Seyyaf) tarafından yayınlandı.

Ebu Seyyaf Al Jazeerah.net'e gönderdiği mektupta şunları kaydetti:

"Şeyhin bildirisi yayınlandıktan sonra 'Şeyhin bu tür bildirileri baskı altında yayınlanmıştır ve Ürdün hapishanelerinden bu tür bildirilerin çıkmayacağı' iddiası kulağımıza geldi. Biz de Şeyhle iletişime geçtik ve yukarda söylenenleri sorduk. O da bize sesi kaydetmemizi ve bu sesi yayma emanetini yükledi."

Ebu Muhammed El Makdisi'nin kaydedilip yayılmasını söylediği açıklamasının tam metni şu şekilde gelişti:

Makdisi: Onlarda (IŞİD) belki akıllılar olur da durumu anlarlar; Şeyhlerinin sözlerini dinlerler de, hakka dönerler ümidi ile çok geç kaldık, çok bekledik ve sabrettik, lakin Subhanallah onlarda çok acayip uzatma, saptırma ve çok yalan var.

Sabrımız, Ürdün'deki âlimlerinin dillerinden korktuğumuz için değildi, biz bunların dillerine alıştık, yalnız, insanların ve Mücahidlerin arasını düzeltme ve kanların akmasını engelleme ümidinden ötürü bunca zaman sabrettik, bunlardan korktuğumuz için değil.

Bu yönde (sulh) bir katkımızın olmasını temenni ederdik, çünkü İslam ve Müslümanlar için bu ümit müminlerde olması gereken husustur ve onlar için en efdalidir. Lakin maalesef, çağrılarımıza cevap vermediler, kulak asmadılar.

İddia etikleri gibi beni zorla konuşturmuyorlar, hayır bu şekilde değil, Allah’ın fazlıyla, ben kendi isteğimle, durumun bilincinde ve basiretle konuşuyorum.

Allah’ın fazlıyla beni aydınlatan, ihlaslı, güvenilir kaynaklarım var. Olayların detaylarına vakıfım. Yalnız bildirinin gecikme sebebi ise, ümit edilen bir maslahat içindi ama topluluk (IŞİD cemaati) çağrımıza cevap vermedi; uzattılar ve kaçtılar, bundan ötürü bildiriyi yayınlamak zorunda kaldık.

Bundan sonra susmak ta, iltifat ve batılı ikrar etme olduğundan, susmanın hak ehline ihanet olacağını gördük, özellikle tahkimi (şeri mahkeme) redetmelerinden sonra.

Hâlbuki onların uzlaşmaz ve zorlaştırıcı şartlarına indirgedik mahkemeyi, onlara dedik ki sizin şartlarınıza uygun olan birini göndereceğiz, buna rağmen sadece uyuşmazlıkta ısrar ettiler ve mahkemeyi redettiler. Bundan ötürü hak sözü söylemek ve hak ehlinden yana olmak, bizim için zorunlu oldu. Razı olan olsun, kızan, kızsın.

Bu, benim zorlama v e baskı altında konuştuğumu yâda yazdığımı iddia edenler, bunlar bizlerin konuşmamamızı istiyorlar ve rica ediyorlar.

Ben onlara, artık benim elimde bir şey yok dedim, yani işler benim elimden çıktı iş (IŞİD ile alakalı bildiri) bitti sona erdi, geri dönüş yok, demek istedim.

Lakin Subhanallah, bunlar kendilerine söz ile destekçi bulamayınca, müphem kelimeleri alırlar, açık ve net olan konuşmayı ise bırakırlar. Sonrada böyle bir iddia ortaya atarlar. Her halüklarda artık biz bu sayfayı kapattık.

İkinci bölüm:

Allah'a hamd olsun ki sizler, bizlerin Allah için kimsenin kınamasından korkmadığımızı biliyorsunuz. Eğer Allah için kınayıcının kınamasından korksaydık, bu konuşmayı bu mekândan yapmazdık. Her hâlükârda, belki mahkemeyi kabul ederler ümidi ile bizleri bu hadde kadar geciktirdiklerinden ve uzatmalarından sonra artık biz bu sayfayı kapattık, benim demem şudur, artık bu sayfayı kapatalım hatta kitabı komple rafa kaldıralım ve dinimiz, davetimizin ve cihadımız maslahatına çalışalım.

Ürdün’deki kardeşlerimiz bu hakir şahsı (kendini kast ediyor) müdafaa etmekle uğraşmasınlar. Bilakis bu dini bu daveti savunmakla uğraşsınlar ve bu topluluğu (IŞİD ve savunucuları) ihanetleriyle baş başa bıraksınlar. Bu bozguncular, uzun dilliler, kötü ahlaklıların her türlü şerlerine ve edepsizliklerine alıştık, kendi hallerinde bırakın, onlarla meşgul olmayın, onların derecesine inmeyin. Sakın sizleri boş saçma işlere çekmesinler, Allah işlerin güzelini değerli olanını sever, boş ve saçma işleri kerih görür.

Onlarla (IŞİD ve savunucuları) bu tur işlerle meşgul olmayın, gelen Ramazan ayını bu daveti savunmak, birbiriniz arasını ıslah etmek ve birbirinizi ziyaretlerle karşılayın.

Allah’ın dinini öğrenin, hakkı ve ehlini savunun ve bu kavmi (IŞİD ve destekçileri) bırakın bunlardan bize ancak eziyet gelir, bizler onların dillerine ve iftiralarına alıştık.

Benim kardeşlerime nasihatim bunları (IŞİD taraftarları) bıraksınlar ve ihmal etsinler çünkü bizim savaşımız onlarla değil, artık bunlarla işimiz bitti onlara karşı tutumumuzu ve durumlarını açıkladık.

Bizleri, acımasız bir şekilde eleştirenler, ne kadar da bizlere onların cemaati hakkında konuşmamamızı ve onlara tabii olmamızı rica ediyor ve isliyorlardı.

Ne kadar da bizlere, şeyhlerimiz, hocalarımız diyorlardı, ne zamanki hak kelimeyi söyledik, Yahudilerin Abdullah bin Selam'a iftara attıkları gibi bizlere ithamlarda ve iftiralarda bulundular.

Yanımıza gelip bizleri ziyaret ettikleri zaman neredeydi bunların şuanki yalanları ve iftiraları. Düne kadar şeyhleriydim ne zamanki onların hevalarına muhalefet ettim ve hakkı söyledim, yalan ve iftiralara başladılar."
incanews
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt