Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makdisiden Kesitler

M Çevrimdışı

Muvahhid Faruk

* لا أمثل إلا نفسي *
İslam-TR Üyesi
Rafiziler Cehaletleri Sebebiyle Mazur mudurlar?
Soru: Rafizi halkların (avamının) şer'i hükmü nedir? Onları tekfir edebilir miyiz yoksa cehaletleri sebebiyle mazur görmemiz mi gerekir? Rafizi olan muayyen bir ferde "Ey kâfir" demem doğru mudur?
Cevap: Şayet rafizi olan bu kimsenin Kuran’ın eksik ya da tahrif edilmiş olduğuna dair bir inancı, Mü’minlerin annesi Hz. Aişe’ye zina iftirası atmak ve buna benzer Kuran’ın naslarını yalanlamak kabilinden apaçık küfre düşürücü akidesi olduğunu biliyorsan senin ona "Ey kâfir" demen aslen vaciptir.
Ancak mezheplerinin akidesini bilmeyen, sarih bir küfür ortaya koymayan Rafizilerin avamına gelince –ki bu zamanda böyle bir Rafizi varsa eğer- bu kimse cehaleti sebebi ile rafiziliğe intisap etmesinden ve fer'i meselelerde cahil kalmasından dolayı mazeretlidir. Bizim “Rafizi cemaati kâfirdir, onların dinleri yalan, tahrif, sapkınlık üzeredir, dinlerinde sarih şirk, farklı farklı görünümlerde apaçık küfürler vardır” söylememiz ancak Ehli Sünnet’in kendisini diğer fırkalardan ayıran tekfire dair sabit kaideleri üzerinedir.
Cevap veren: Ebu Muhammed el-Makdisî.
Bkz. Zikir Ehline Sorun sy 122
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Faruk

* لا أمثل إلا نفسي *
İslam-TR Üyesi
Hamas Hükümetine Yardım Etmek
Soru: Günümüz şartlarında Hamas Hükümetine mal yardımında ve bağışta bulunmanın şer-i hükmü nedir?
Cevap: Değerli kardeşim! Bu tür sorulara aslında önceden birkaç kez cevap vermiştik ve burada yine tekrarlıyoruz. Allah'ın hükümleriyle hükmetmeyen Hamas hükümetine ve mücahidleri öldüren bu hükümetin kolluk güçleri konumundaki unsurlarına bağışta bulunmak ve yardım etmek caiz değildir. Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı sefihlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.” (4, Nisa/5)
Şayet Allahu Tealâ bizleri, akıllarının kıt olması ve tasarruflarının kötü olması sebebiyle malı telef etmeleri ve boşa harcamalarından ötürü sefihlere vermemizi yasaklamışsa, beşeri kanunlarla hükmeden bir hükümetin iyice kuvvetlenmesi ve ayrıca silah alarak kardeşlerimizi öldürmeleri için yardımda bulunmanın hükmü nedir acaba? Şüphesiz ayette bahsi geçen yasak bu konuda hayli hayli delil teşkil eder. Senin, düşmanlık ve günah için bir araya gelen bir hükümet, bir cemaat veya bir hareket için malınla veya canınla onlara yardım etmen caiz değildir. Ayrıca sana nasihatimdir ki, bağışlarını Filistin’de bulunan muvahhid mücahid kardeşlerine veya orada bulunan ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırmandır. Sen yardımlarını kesinlikle Hamas'a ve Hamas Hükümetine verme. Ayrıca şunu da unutma ki Hamas, İran ve benzeri devletlerin yardımlarıyla ayakta durmaktadır.
Cevap Veren: Ebu Muhammed el-Makdisî.
Bkz. Zikir Ehline Sorun sy 356-357
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Faruk

* لا أمثل إلا نفسي *
İslam-TR Üyesi
Recep Tayyib Erdoğan Ve Hükümeti Hakkında
Soru: Recep Tayyib Erdoğan hakkında görüşünüz nedir? Onu savunan ve sevenlere nasıl bir karşılık vermeliyiz? Çünkü bazı insanlar Siyonist devletle girdiği kavgadan sonra onu çok sevmekte ve müdafaa etmekte, onu bir kahraman, bir imam olarak görmektedirler. Hatta onu müceddid biri olarak görenler
dahi var…
Cevap: Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen bütün yöneticiler ve hükümet liderleri kâfirdir. İsimlerinin tayyib (iyi/güzel) ya da şerir (kötü) olması, Arap ya da Türk olmalarının bir önemi yoktur. Bundan dolayı bazı kimselerin dile getirdiği üzere, Erdoğan'ın Siyonist devlete yönelik karşı çıkışının da bir değeri ve
kıymeti yoktur. Zira bu, Tayyib Erdoğan'ın ulusal çıkarlarını koruma, saf halkını kandırma adına yapmış olduğu bir çıkıştan başka bir şey değildir. Nitekim bunun aynısını Saddam Hüseyin müstekbirliğinin zirvesinde olduğu, insanların
peşinden koştuğu ve desteklediği, kucak açıp alkışladığı dönemlerde yapmıştır. Ve hakeza aynı şekilde bu Kaddafi'nin ve diğer yöneticilerin yaptığının aynısıdır.
Tüm bu yöneticilerin yaptıkları, toplumlar kendilerinden, icraatlarından ve ordularından bıktığı ve ümidini kestiği anda insanlarla dalga geçmek ve nihayetinde de çok basit sözlerle onları kandırmak adına gerçekleştirilmiş şeylerdir.
Sevgili Kardeşim! Şunu hatırlatmak isterim ki gerek Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gerekse de diğer gelmiş geçmiş bütün rasuller ahir zamanda çıkacak olmasına rağmen ümmetlerini Deccal'in şerrinden ve fitnesinden sakındırmışlardır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her gün namazlarımızın nunda bir gözü kör Deccal’in şerrinden Allah'a sığınmamızı bizlere tavsiye etmiştir. Zira bundan önce küçük Deccaller çıkacak hakkı batıl ile karıştıracaklar, din kisvesine bürünecekler, insanlara faydalı olma adına Deccal’in fitnesinin
aynısını yaparak insanları saptıracaklardır. Nitekim Deccal zuhur ettiği zaman yanında cennet ve cehennem olacaktır. Kendisine tabi olanlar, aldananlar ve ona itaat edenler nimetler içinde yüzecekler, kendisine itaat etmeyenler ise yok olacaklardır. Deccal insanları kendisine itaat etmeye ve cennetine girmeye davet edecektir. Aynı zamanda kendisine muhalefet ve isyan etmekten ve bundan dolayı cehennemine girmekten de insanları sakındıracak ve uzaklaştıracaktır.
Bunun gibi Deccal’in birçok fitnesi olacaktır…
İşte her zaman Deccallerinin durumu böyledir.
Her Müslümanın akıllı ve zeki olması gerekir. Her şeye basiret ve hikmetle bakmayı bilmesi gerekir. Bundan dolayı insanların durumunu da tevhid ve şeriat ölçüleri ile değerlendirmesi gerekmektedir. Buna göre her bir Müslümanın Allah'ın dinine yardım edenlere, tevhidi gerçekleştirenlere dostluk
beslemesi ve sevmesi gerekir.
Bizlerin; asla arkasında, gözle görülür somut bir iş, hiçbir hakikat içermeyen kuru sözlere ve açıklamalara kanmaması gerekmektedir. İsrail'in, Gazze'ye gerçekleştirmiş olduğu saldırılar esnasında Erdoğan’ın yapmış olduğu bazı açıklamalar ve bunun yanında diğer açıklamalarına binaen
insanların Erdoğan’ı övmesi ve yüceltmesi konusuna gelince… Diyoruz ki; Erdoğan eğer samimi ise o halde yapmış olduğu bu açıklamaların hakikatini ve doğruluğunu gösteren fiili girişimler ve ameller nerede? Acaba Erdoğan’dan veya hükümetinden İsrail'e karşı gözle görülür bir şey yapılmış mıdır?
Ayrıca Türkiye’nin işgalci Siyonist İsrail devleti ile mükemmel diplomatik ilişkilerinin olduğu herkes tarafından da bilinmektedir. Buna rağmen Erdoğan’ın İsrail'e karşı fiili bir tavrı görülmemiş, diplomatik düzeyde hiçbir ilişkinin sonlandırılmasına gidilmemiş, ticari mallarına yönelik bir boykota girişilmemiştir. Öyle ise durumu bu olan bir kimseden İsrail'e karşı gelmesini ve savaş ilan etmesini nasıl bekleyebiliriz.
Her halinden saf insanlarla dalga geçmek için bazı konum ve şartlar itibarıyla söylenmiş olduğu belli olan bu ve buna benzer boş söz ve açıklamalara Müslümanlar nasıl kanabilir?
Değerli kardeşim! Bizim Müslümanlar olarak tek ölçümüz tevhiddir.
Kim tevhidin gereklerini yerine getirir ve tevhidi bozan şeylerden de uzak kalırsa o bizim sevdiğimiz, dostumuz ve kardeşimizdir… Kim de tevhidini bozar ve buna aykırı hareket ederse, bu kimse Yahudi bir devlete bazı dönemlerde savaş açmış bile olsa, o kimse asla bizim kardeşimiz değildir ve nitekim bizden de değildir.
Öyleyse ne bir adım öne götüren ve ne de bir adım geriye getiren bazı açıklamalar yapan bir kimsenin durumu nasıl olmalıdır?
Fakat işin garib tarafı hükümetleri tarafından aşağılanmış ve ezilmiş zavallı halklar bu gibi açıklamaları sanki çok büyük ve muazzam bir şeymiş gibi görmektedirler. Hatırlatmak isteriz ki; şu günümüzde laikliği kendine ilke edinmiş, Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen, Allah'a hakimiyet hakkı tanımayan, halkın hakimiyetini öngören, batıya sevgi ve dostluk besleyip Müslümanlara sevgi ve dostluk beslemeyen Türk Devleti’nin İslam alemindeki diğer devletlerden farkı yoktur. Nitekim bundan dolayı Türkiye mücahidlerle savaşmakta ve onları tutuklamaktadır. İsrail'e karşı ise savaşmamaktadır. İşte bundan dolayı Müslümanların düşmanı olan haçlılarla dostluk kurmakta, onlara yardım etmektedir. Türkiye'de hiçbir gün geçmemektedir ki, suçsuz Müslüman gençler tutuklanmış olmasın. Bu gençlerin dinlerine yardım etmek ve cihadı sevmekten başka hiçbir suçları yoktur. Allah bizlere yeter. O ne güzel vekildir.
Ey kardeşim! Dinin hususunda basiretli ol. Ayrıca mü’minlerin yolunu, mücrimlerin yolundan ayırt etme ve bilme hususuna dikkat et. Her konuşana da
sakın aldanma… Muvaffakiyet Allah'tandır…
Cevap Veren: Ebu Muhammed el-Makdisî.
Bkz. Zikir Ehline Sorun sy 353-354-355
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
konuları gereken yerlere açar mısın ? kardeşim.Üyelerin arkasını toplamaktan,iş yapamaz olduk forum da
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Faruk

* لا أمثل إلا نفسي *
İslam-TR Üyesi
Allah'ın İndirdiğinden Başkasıyla Hükmetme Hakkında
Soru: Sizlerden yeterli ve inandırıcı bir cevap bekliyorum. Durum bana
biraz karışık geldi. Bir minberdeki şeyhin yazısında şöyle geçiyordu:
“Allah (Subhanehu ve Tealâ)’nın şeriatının dışındaki bir şeriate muhakeme olmak küfürdür Ancak bir hakim medeni kanunları kabul etmeksizin hevasına göre Allah’ın indirdiğinin dışındaki bir hükümle hüküm verirse küfür değildir.”
Buna delil olarak İbni Abbas’a isnad edilen “Küfrun Dune Küfr” sözünü getiriyor. Şeyh Muhammed b. İbrahim Âli-Şeyh (rahimehullah) da bunun sahih olduğunu bildiriyor.

Yine aynı minberde olan şeyhlerden bazıları da “Allah’ın şeriatının dışındaki bir şeriate muhakeme olmak da Allah’ın indirdiği hükümlerden gayrısıyla hükmetmek de küfürdür” diyorlar. İbni Abbas’a isnad edilen söze de zayıf diyorlar. Bu konuyu açıklığa kavuşturmanızı, detaylarıyla anlatmanızı istiyorum.
Yine bu konuyla ilgili bir sorum daha var. O da: “Hamas hükümeti demokrasi ile hükmetmese, Allah’ın şeriatına veya medeni kanunlar gibi diğer kanunlara göre de hükmetmese, sadece aklına ve hevasına göre hükmetse yine
mürted bir hükümet mi olur?”
Allah (Subhanehu ve Tealâ) çalışmalarınızın karşılığını bolca versin. Sizleri korusun gözetsin ve sizlerden razı olsun.
Cevap: Değerli kardeşim! Allah (Subhanehu ve Tealâ)’nın indirmiş olduğundan başkasıyla, beşeri kanunlarla hüküm veren kimselerin kâfir olduğunda ihtilaf yoktur. Günümüzdeki durum ile ilgili olan hüküm işte budur. Günümüzdeki durumun dışında olan meselelerle uğraşmaya gerek yok. Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hüküm veren hakimlerin durumlarını geniş bir şekilde açıklayan kitaplar mevcut. Bu kitaplarda konu detaylarıyla açıklanıyor. Sorunda da belirttiğin gibi Şeyh Muhammed b. İbrahim Âli-Şeyh (rahimehullah) meşhur risalesi “Tahkîmu’l Kavaniyn’de” Allah’ın şeriatının dışındaki kanunlarla hüküm vermeyi her yönüyle açıklamaktadır. Ancak şimdi sen sadece seni ilgilendiren kısımla ilgilen ve seni ilgilendirmeyen şeylerle aklını meşgul etme! Alimler o konular hakkında geniş açıklamalarda bulundular. Günümüzde mevcut olmayan durumlarla kendini perişan etme!
Cevap Veren: Ebu Muhammed el-Makdisî.
Bkz. Zikir Ehline Sorun sy 43, 44, 45, 46
 
Tevhid Yolunda Çevrimdışı

Tevhid Yolunda

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Recep Tayyib Erdoğan Ve Hükümeti Hakkında
Soru: Recep Tayyib Erdoğan hakkında görüşünüz nedir? Onu savunan ve sevenlere nasıl bir karşılık vermeliyiz? Çünkü bazı insanlar Siyonist devletle girdiği kavgadan sonra onu çok sevmekte ve müdafaa etmekte, onu bir kahraman, bir imam olarak görmektedirler. Hatta onu müceddid biri olarak görenler
dahi var…
Cevap: Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen bütün yöneticiler ve hükümet liderleri kâfirdir. İsimlerinin tayyib (iyi/güzel) ya da şerir (kötü) olması, Arap ya da Türk olmalarının bir önemi yoktur. Bundan dolayı bazı kimselerin dile getirdiği üzere, Erdoğan'ın Siyonist devlete yönelik karşı çıkışının da bir değeri ve
kıymeti yoktur. Zira bu, Tayyib Erdoğan'ın ulusal çıkarlarını koruma, saf halkını kandırma adına yapmış olduğu bir çıkıştan başka bir şey değildir. Nitekim bunun aynısını Saddam Hüseyin müstekbirliğinin zirvesinde olduğu, insanların
peşinden koştuğu ve desteklediği, kucak açıp alkışladığı dönemlerde yapmıştır. Ve hakeza aynı şekilde bu Kaddafi'nin ve diğer yöneticilerin yaptığının aynısıdır.
Tüm bu yöneticilerin yaptıkları, toplumlar kendilerinden, icraatlarından ve ordularından bıktığı ve ümidini kestiği anda insanlarla dalga geçmek ve nihayetinde de çok basit sözlerle onları kandırmak adına gerçekleştirilmiş şeylerdir.
Sevgili Kardeşim! Şunu hatırlatmak isterim ki gerek Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gerekse de diğer gelmiş geçmiş bütün rasuller ahir zamanda çıkacak olmasına rağmen ümmetlerini Deccal'in şerrinden ve fitnesinden sakındırmışlardır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her gün namazlarımızın nunda bir gözü kör Deccal’in şerrinden Allah'a sığınmamızı bizlere tavsiye etmiştir. Zira bundan önce küçük Deccaller çıkacak hakkı batıl ile karıştıracaklar, din kisvesine bürünecekler, insanlara faydalı olma adına Deccal’in fitnesinin
aynısını yaparak insanları saptıracaklardır. Nitekim Deccal zuhur ettiği zaman yanında cennet ve cehennem olacaktır. Kendisine tabi olanlar, aldananlar ve ona itaat edenler nimetler içinde yüzecekler, kendisine itaat etmeyenler ise yok olacaklardır. Deccal insanları kendisine itaat etmeye ve cennetine girmeye davet edecektir. Aynı zamanda kendisine muhalefet ve isyan etmekten ve bundan dolayı cehennemine girmekten de insanları sakındıracak ve uzaklaştıracaktır.
Bunun gibi Deccal’in birçok fitnesi olacaktır…
İşte her zaman Deccallerinin durumu böyledir.
Her Müslümanın akıllı ve zeki olması gerekir. Her şeye basiret ve hikmetle bakmayı bilmesi gerekir. Bundan dolayı insanların durumunu da tevhid ve şeriat ölçüleri ile değerlendirmesi gerekmektedir. Buna göre her bir Müslümanın Allah'ın dinine yardım edenlere, tevhidi gerçekleştirenlere dostluk
beslemesi ve sevmesi gerekir.
Bizlerin; asla arkasında, gözle görülür somut bir iş, hiçbir hakikat içermeyen kuru sözlere ve açıklamalara kanmaması gerekmektedir. İsrail'in, Gazze'ye gerçekleştirmiş olduğu saldırılar esnasında Erdoğan’ın yapmış olduğu bazı açıklamalar ve bunun yanında diğer açıklamalarına binaen
insanların Erdoğan’ı övmesi ve yüceltmesi konusuna gelince… Diyoruz ki; Erdoğan eğer samimi ise o halde yapmış olduğu bu açıklamaların hakikatini ve doğruluğunu gösteren fiili girişimler ve ameller nerede? Acaba Erdoğan’dan veya hükümetinden İsrail'e karşı gözle görülür bir şey yapılmış mıdır?
Ayrıca Türkiye’nin işgalci Siyonist İsrail devleti ile mükemmel diplomatik ilişkilerinin olduğu herkes tarafından da bilinmektedir. Buna rağmen Erdoğan’ın İsrail'e karşı fiili bir tavrı görülmemiş, diplomatik düzeyde hiçbir ilişkinin sonlandırılmasına gidilmemiş, ticari mallarına yönelik bir boykota girişilmemiştir. Öyle ise durumu bu olan bir kimseden İsrail'e karşı gelmesini ve savaş ilan etmesini nasıl bekleyebiliriz.
Her halinden saf insanlarla dalga geçmek için bazı konum ve şartlar itibarıyla söylenmiş olduğu belli olan bu ve buna benzer boş söz ve açıklamalara Müslümanlar nasıl kanabilir?
Değerli kardeşim! Bizim Müslümanlar olarak tek ölçümüz tevhiddir.
Kim tevhidin gereklerini yerine getirir ve tevhidi bozan şeylerden de uzak kalırsa o bizim sevdiğimiz, dostumuz ve kardeşimizdir… Kim de tevhidini bozar ve buna aykırı hareket ederse, bu kimse Yahudi bir devlete bazı dönemlerde savaş açmış bile olsa, o kimse asla bizim kardeşimiz değildir ve nitekim bizden de değildir.
Öyleyse ne bir adım öne götüren ve ne de bir adım geriye getiren bazı açıklamalar yapan bir kimsenin durumu nasıl olmalıdır?
Fakat işin garib tarafı hükümetleri tarafından aşağılanmış ve ezilmiş zavallı halklar bu gibi açıklamaları sanki çok büyük ve muazzam bir şeymiş gibi görmektedirler. Hatırlatmak isteriz ki; şu günümüzde laikliği kendine ilke edinmiş, Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen, Allah'a hakimiyet hakkı tanımayan, halkın hakimiyetini öngören, batıya sevgi ve dostluk besleyip Müslümanlara sevgi ve dostluk beslemeyen Türk Devleti’nin İslam alemindeki diğer devletlerden farkı yoktur. Nitekim bundan dolayı Türkiye mücahidlerle savaşmakta ve onları tutuklamaktadır. İsrail'e karşı ise savaşmamaktadır. İşte bundan dolayı Müslümanların düşmanı olan haçlılarla dostluk kurmakta, onlara yardım etmektedir. Türkiye'de hiçbir gün geçmemektedir ki, suçsuz Müslüman gençler tutuklanmış olmasın. Bu gençlerin dinlerine yardım etmek ve cihadı sevmekten başka hiçbir suçları yoktur. Allah bizlere yeter. O ne güzel vekildir.
Ey kardeşim! Dinin hususunda basiretli ol. Ayrıca mü’minlerin yolunu, mücrimlerin yolundan ayırt etme ve bilme hususuna dikkat et. Her konuşana da
sakın aldanma… Muvaffakiyet Allah'tandır…
Cevap Veren: Ebu Muhammed el-Makdisî.
Bkz. Zikir Ehline Sorun sy 353-354-355

Allah, şeyhten razı olsun. Çok yerinde bir tespit. Bu kitaptan elinde fazla olan kardeşimiz var mı acaba? Evliliğim dolayısıyla kitap almaya biraz ara verdim.
 
Son düzenleme:

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt