Recep Tayyib Erdoğan Ve Hükümeti Hakkında
Soru: Recep Tayyib Erdoğan hakkında görüşünüz nedir? Onu savunan ve sevenlere nasıl bir karşılık vermeliyiz? Çünkü bazı insanlar Siyonist devletle girdiği kavgadan sonra onu çok sevmekte ve müdafaa etmekte, onu bir kahraman, bir imam olarak görmektedirler. Hatta onu müceddid biri olarak görenler
dahi var…
Cevap: Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen bütün yöneticiler ve hükümet liderleri kâfirdir. İsimlerinin tayyib (iyi/güzel) ya da şerir (kötü) olması, Arap ya da Türk olmalarının bir önemi yoktur. Bundan dolayı bazı kimselerin dile getirdiği üzere, Erdoğan'ın Siyonist devlete yönelik karşı çıkışının da bir değeri ve
kıymeti yoktur. Zira bu, Tayyib Erdoğan'ın ulusal çıkarlarını koruma, saf halkını kandırma adına yapmış olduğu bir çıkıştan başka bir şey değildir. Nitekim bunun aynısını Saddam Hüseyin müstekbirliğinin zirvesinde olduğu, insanların
peşinden koştuğu ve desteklediği, kucak açıp alkışladığı dönemlerde yapmıştır. Ve hakeza aynı şekilde bu Kaddafi'nin ve diğer yöneticilerin yaptığının aynısıdır.
Tüm bu yöneticilerin yaptıkları, toplumlar kendilerinden, icraatlarından ve ordularından bıktığı ve ümidini kestiği anda insanlarla dalga geçmek ve nihayetinde de çok basit sözlerle onları kandırmak adına gerçekleştirilmiş şeylerdir.
Sevgili Kardeşim! Şunu hatırlatmak isterim ki gerek Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gerekse de diğer gelmiş geçmiş bütün rasuller ahir zamanda çıkacak olmasına rağmen ümmetlerini Deccal'in şerrinden ve fitnesinden sakındırmışlardır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her gün namazlarımızın nunda bir gözü kör Deccal’in şerrinden Allah'a sığınmamızı bizlere tavsiye etmiştir. Zira bundan önce küçük Deccaller çıkacak hakkı batıl ile karıştıracaklar, din kisvesine bürünecekler, insanlara faydalı olma adına Deccal’in fitnesinin
aynısını yaparak insanları saptıracaklardır. Nitekim Deccal zuhur ettiği zaman yanında cennet ve cehennem olacaktır. Kendisine tabi olanlar, aldananlar ve ona itaat edenler nimetler içinde yüzecekler, kendisine itaat etmeyenler ise yok olacaklardır. Deccal insanları kendisine itaat etmeye ve cennetine girmeye davet edecektir. Aynı zamanda kendisine muhalefet ve isyan etmekten ve bundan dolayı cehennemine girmekten de insanları sakındıracak ve uzaklaştıracaktır.
Bunun gibi Deccal’in birçok fitnesi olacaktır…
İşte her zaman Deccallerinin durumu böyledir.
Her Müslümanın akıllı ve zeki olması gerekir. Her şeye basiret ve hikmetle bakmayı bilmesi gerekir. Bundan dolayı insanların durumunu da tevhid ve şeriat ölçüleri ile değerlendirmesi gerekmektedir. Buna göre her bir Müslümanın Allah'ın dinine yardım edenlere, tevhidi gerçekleştirenlere dostluk
beslemesi ve sevmesi gerekir.
Bizlerin; asla arkasında, gözle görülür somut bir iş, hiçbir hakikat içermeyen kuru sözlere ve açıklamalara kanmaması gerekmektedir. İsrail'in, Gazze'ye gerçekleştirmiş olduğu saldırılar esnasında Erdoğan’ın yapmış olduğu bazı açıklamalar ve bunun yanında diğer açıklamalarına binaen
insanların Erdoğan’ı övmesi ve yüceltmesi konusuna gelince… Diyoruz ki; Erdoğan eğer samimi ise o halde yapmış olduğu bu açıklamaların hakikatini ve doğruluğunu gösteren fiili girişimler ve ameller nerede? Acaba Erdoğan’dan veya hükümetinden İsrail'e karşı gözle görülür bir şey yapılmış mıdır?
Ayrıca Türkiye’nin işgalci Siyonist İsrail devleti ile mükemmel diplomatik ilişkilerinin olduğu herkes tarafından da bilinmektedir. Buna rağmen Erdoğan’ın İsrail'e karşı fiili bir tavrı görülmemiş, diplomatik düzeyde hiçbir ilişkinin sonlandırılmasına gidilmemiş, ticari mallarına yönelik bir boykota girişilmemiştir. Öyle ise durumu bu olan bir kimseden İsrail'e karşı gelmesini ve savaş ilan etmesini nasıl bekleyebiliriz.
Her halinden saf insanlarla dalga geçmek için bazı konum ve şartlar itibarıyla söylenmiş olduğu belli olan bu ve buna benzer boş söz ve açıklamalara Müslümanlar nasıl kanabilir?
Değerli kardeşim! Bizim Müslümanlar olarak tek ölçümüz tevhiddir.
Kim tevhidin gereklerini yerine getirir ve tevhidi bozan şeylerden de uzak kalırsa o bizim sevdiğimiz, dostumuz ve kardeşimizdir… Kim de tevhidini bozar ve buna aykırı hareket ederse, bu kimse Yahudi bir devlete bazı dönemlerde savaş açmış bile olsa, o kimse asla bizim kardeşimiz değildir ve nitekim bizden de değildir.
Öyleyse ne bir adım öne götüren ve ne de bir adım geriye getiren bazı açıklamalar yapan bir kimsenin durumu nasıl olmalıdır?
Fakat işin garib tarafı hükümetleri tarafından aşağılanmış ve ezilmiş zavallı halklar bu gibi açıklamaları sanki çok büyük ve muazzam bir şeymiş gibi görmektedirler. Hatırlatmak isteriz ki; şu günümüzde laikliği kendine ilke edinmiş, Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen, Allah'a hakimiyet hakkı tanımayan, halkın hakimiyetini öngören, batıya sevgi ve dostluk besleyip Müslümanlara sevgi ve dostluk beslemeyen Türk Devleti’nin İslam alemindeki diğer devletlerden farkı yoktur. Nitekim bundan dolayı Türkiye mücahidlerle savaşmakta ve onları tutuklamaktadır. İsrail'e karşı ise savaşmamaktadır. İşte bundan dolayı Müslümanların düşmanı olan haçlılarla dostluk kurmakta, onlara yardım etmektedir. Türkiye'de hiçbir gün geçmemektedir ki, suçsuz Müslüman gençler tutuklanmış olmasın. Bu gençlerin dinlerine yardım etmek ve cihadı sevmekten başka hiçbir suçları yoktur. Allah bizlere yeter. O ne güzel vekildir.
Ey kardeşim! Dinin hususunda basiretli ol. Ayrıca mü’minlerin yolunu, mücrimlerin yolundan ayırt etme ve bilme hususuna dikkat et. Her konuşana da
sakın aldanma… Muvaffakiyet Allah'tandır…
Cevap Veren: Ebu Muhammed el-Makdisî.
Bkz. Zikir Ehline Sorun sy 353-354-355