Maskeler düşerken
Siyonistler Gazze'ye saldırı başlatalı iki hafta oldu.
Dile kolay, tam 15 gün…
El-Cezire son rakamları yayınlıyor: 854 şehit, 3681 yaralı…
Siz bu yazıyı okurken muhtemelen bu rakamlar daha da yukarılara çıkacak.
İslam dünyası ayakta, yürekler kan ağlıyor, sokaklar öfke dolu…
Yardım kampanyalarından ve protesto gösterilerinden daha fazlasını yapmak ve bizzat Gazze'de olmak istiyor ama çaresiz…
Yol gösteren yok!
İslam Ümmeti'nin en büyük sorunlarından biri de –malesef- canını ortaya koyup kınayanın kınamasından korkmadan önderlik yapacak alimlerden yoksun olmasıdır.
Üstad Yusuf El-Karadavi başkanlığında bir alimler heyeti bazı krallarla ve devlet başkanlarıyla görüşmüş…
Boşuna yorulmuşlar.
Hepsinin ellerinden öpüyorum, fakat yaptıklarının bir yararı olacağını düşünmüyorum.
Amerikan ve İsrail büyükelçisinin sözüne daha çok değer verenlerin kapısını çalıp ilmin değerini düşürmemeleri gerekirdi.
Alime ve ilme beş kuruş değer vermeyenlerin ayağına gideceklerine, Mısır halkının önüne düşüp Rafah sınır kapısına yürüselerdi daha yararlı olurdu.
Bir milyon, iki milyon, üç milyon, dört milyon "Allah'ın kulu" başlarında alimlerle Rafah'a yürüseydi "emir kulu" güvenlik görevlileri onları durdurabilir miydi?
İslam coğrafyası diktatörler veya milliyetçi hükümetler tarafından yönetilen devletçiklere bölünmüş…
Diktatörler kendi koltuklarını, milliyetçi hükümetler de devletlerinin yüce menfaatlerini önceliyorlar.
Ümmet düşüncesiyle hareket eden tek bir devlet yok…
Bunun için silahını alıp Gazze'nin yardımına koşamıyorlar.
Milyonlar harcanarak yığılan o silahlar, tanklar, füzeler, helikopterler, uçaklar diktatörleri veya milli devletleri korumak için…
Ümmet bilinci olsa ha İstanbul'a saldırılmış, ha Gazze'ye, ha Tahran'a saldırılmış, ha Riyad'a; ümmetin malı olan o silahlar mutlaka kullanılırdı.
İslam'ın temel kurallarından biri, "El-maslahutu'l-âmme mukaddemun ale'l-maslati'l-hâssa" der.
Yani ümmetin genel maslahatı kişilerin, cemaatlerin veya ülkelerin özel çıkarlarından önce gelir.
Beşşar Esed'in koltuğu mu daha değerli, yoksa Gazze'de üzerine tonlarca bomba yağdırılan yüzbinlerin hayatı mı?
İsrail'e tek kurşun atmayan Şam yönetimi, sınırdan işgal edilmiş topraklara kuş uçurtmayan Beşşar'ın askerleri bir zamanlar Hama'da olduğu gibi Baas rejimini tehdit eden bir başkaldırı olsun, o silahları nasıl kullanıyor bir görün.
Ben Beşşar dedim, siz ümmetin başına musallat olmuş diğer tüm diktatörlere kıyaslayın.
Bu soruyu şöyle de sorabiliriz:
İran'ın nükleer programı mı daha önemli, yoksa Gazze'de oluk oluk akan kan mı?
Hamas ile aynı eksende olduklarını öne sürüp direnişin rantını yiyenler, Gürcistan Güney Osetya'ya saldırdığında Rusya'nın yaptığını yapamadılar diyelim…
Niye Golan tepeleri yakınlarında bir kara tatbikatı veya Suriye'nin Akdeniz'deki karasularında bir deniz tatbikatı başlatmadılar?
Çok mu zordu?..
Amerika'da yeni başkan seçilmiş…
Barack "Hüseyin" Obama başkan olmuş…
İran ile ilişkilerde Bush'tan farklı davranacağını ve diyalog yolunu tercih edeceğini açıklamış…
ABD Silahlı Kuvvetleri Merkez Komutanı General David Petraeus, Afganistan'da istikrarın sağlanması bağlamında ABD ve İran'ın ortak çıkarları olduğunu söylemiş…
İranlı üst düzey yetkililer Washington'a, "Sakın Taliban'la görüşmeyin, gelin birlikte Karzai yönetimini güçlendirelim" diye yalvarmış…
Sırası mı şimdi "bir avuç Filistinli" için Amerika'yla gerginliğe neden olup milli çıkarları tehlikeye atmanın?!
Gazze'nin tamamına Beyrut Havaalanı Güvenlik Müdürü General Vefik Şukayr'ın koltuğuna verdikleri kadar değer vermediklerini hâlâ görmeyecek misiniz?
Türk medyasındaki "İran lobisi", Gazze'ye saldırıdan önce atıp tutuyordu; "İsrail Gazze'ye saldırırsa Hizbullah da Güney Lübnan'dan saldırıya geçecek" diye…
Kim hangi gazetede ne yazdı, isim de veririm ama gerek yok…
İran'ın Lübnan karakolu ve "velâyeti fakih" inancı nedeniyle Beyrut'tan çok Tahran'a bağlı olan Hizbullah, az önce saydığım nedenlerle kılını kıpırdatmayınca, daha da ötesi Güney Lübnan'dan İsrail'e birkaç füze atılmasını kınayıp ateşkese bağlı olduğunu yineleyince, bizimkiler ağız değiştirdiler:
"Birileri İran'ı savaşın içine çekmeye çalışıyor, bölgesel savaş tezgahlıyor…"
Başkalarının sessizliği ihanet sayılırken İran'ın, Suriye'nin, Hizbullah'ın sessizliği "sükunet ve hikmetli davranış" sayılıverdi.
Hamas ve diğer direniş grupları Gazze'de direniyor ve direnmeye de devam edecekler Allah'ın izniyle…
Fakat orada çoluk-çocuk, yaşlı, kadın yüzlerce sivil insan da vahşi bir katliamda hayatını kaybediyor.
Onlar ise orda tiyatro oynuyorlar.
Binlerce öğrenciyi önce gönüllü yazıyorlar, ardından son perdede "Oturun oturduğunuz yerde!" uyarısı geliyor.
Diyeceksiniz ki, "Arap liderleri o kadarını da yapmıyor"...
Haklısınız…
Birileri açıkça safını ilan ederken, diğerleri münafıklık yapıyor.
•••
Not: Gazze'de yaşananlara gösterilen farklı yaklaşımları daha iyi anlayabilmek için Sütun Haber'in Mescid-i Aksa ile ilgili dosyasını mutlaka okumanızı öneririm.
SÜTUN HABER
ismail yaşa
Siyonistler Gazze'ye saldırı başlatalı iki hafta oldu.
Dile kolay, tam 15 gün…
El-Cezire son rakamları yayınlıyor: 854 şehit, 3681 yaralı…
Siz bu yazıyı okurken muhtemelen bu rakamlar daha da yukarılara çıkacak.
İslam dünyası ayakta, yürekler kan ağlıyor, sokaklar öfke dolu…
Yardım kampanyalarından ve protesto gösterilerinden daha fazlasını yapmak ve bizzat Gazze'de olmak istiyor ama çaresiz…
Yol gösteren yok!
İslam Ümmeti'nin en büyük sorunlarından biri de –malesef- canını ortaya koyup kınayanın kınamasından korkmadan önderlik yapacak alimlerden yoksun olmasıdır.
Üstad Yusuf El-Karadavi başkanlığında bir alimler heyeti bazı krallarla ve devlet başkanlarıyla görüşmüş…
Boşuna yorulmuşlar.
Hepsinin ellerinden öpüyorum, fakat yaptıklarının bir yararı olacağını düşünmüyorum.
Amerikan ve İsrail büyükelçisinin sözüne daha çok değer verenlerin kapısını çalıp ilmin değerini düşürmemeleri gerekirdi.
Alime ve ilme beş kuruş değer vermeyenlerin ayağına gideceklerine, Mısır halkının önüne düşüp Rafah sınır kapısına yürüselerdi daha yararlı olurdu.
Bir milyon, iki milyon, üç milyon, dört milyon "Allah'ın kulu" başlarında alimlerle Rafah'a yürüseydi "emir kulu" güvenlik görevlileri onları durdurabilir miydi?
İslam coğrafyası diktatörler veya milliyetçi hükümetler tarafından yönetilen devletçiklere bölünmüş…
Diktatörler kendi koltuklarını, milliyetçi hükümetler de devletlerinin yüce menfaatlerini önceliyorlar.
Ümmet düşüncesiyle hareket eden tek bir devlet yok…
Bunun için silahını alıp Gazze'nin yardımına koşamıyorlar.
Milyonlar harcanarak yığılan o silahlar, tanklar, füzeler, helikopterler, uçaklar diktatörleri veya milli devletleri korumak için…
Ümmet bilinci olsa ha İstanbul'a saldırılmış, ha Gazze'ye, ha Tahran'a saldırılmış, ha Riyad'a; ümmetin malı olan o silahlar mutlaka kullanılırdı.
İslam'ın temel kurallarından biri, "El-maslahutu'l-âmme mukaddemun ale'l-maslati'l-hâssa" der.
Yani ümmetin genel maslahatı kişilerin, cemaatlerin veya ülkelerin özel çıkarlarından önce gelir.
Beşşar Esed'in koltuğu mu daha değerli, yoksa Gazze'de üzerine tonlarca bomba yağdırılan yüzbinlerin hayatı mı?
İsrail'e tek kurşun atmayan Şam yönetimi, sınırdan işgal edilmiş topraklara kuş uçurtmayan Beşşar'ın askerleri bir zamanlar Hama'da olduğu gibi Baas rejimini tehdit eden bir başkaldırı olsun, o silahları nasıl kullanıyor bir görün.
Ben Beşşar dedim, siz ümmetin başına musallat olmuş diğer tüm diktatörlere kıyaslayın.
Bu soruyu şöyle de sorabiliriz:
İran'ın nükleer programı mı daha önemli, yoksa Gazze'de oluk oluk akan kan mı?
Hamas ile aynı eksende olduklarını öne sürüp direnişin rantını yiyenler, Gürcistan Güney Osetya'ya saldırdığında Rusya'nın yaptığını yapamadılar diyelim…
Niye Golan tepeleri yakınlarında bir kara tatbikatı veya Suriye'nin Akdeniz'deki karasularında bir deniz tatbikatı başlatmadılar?
Çok mu zordu?..
Amerika'da yeni başkan seçilmiş…
Barack "Hüseyin" Obama başkan olmuş…
İran ile ilişkilerde Bush'tan farklı davranacağını ve diyalog yolunu tercih edeceğini açıklamış…
ABD Silahlı Kuvvetleri Merkez Komutanı General David Petraeus, Afganistan'da istikrarın sağlanması bağlamında ABD ve İran'ın ortak çıkarları olduğunu söylemiş…
İranlı üst düzey yetkililer Washington'a, "Sakın Taliban'la görüşmeyin, gelin birlikte Karzai yönetimini güçlendirelim" diye yalvarmış…
Sırası mı şimdi "bir avuç Filistinli" için Amerika'yla gerginliğe neden olup milli çıkarları tehlikeye atmanın?!
Gazze'nin tamamına Beyrut Havaalanı Güvenlik Müdürü General Vefik Şukayr'ın koltuğuna verdikleri kadar değer vermediklerini hâlâ görmeyecek misiniz?
Türk medyasındaki "İran lobisi", Gazze'ye saldırıdan önce atıp tutuyordu; "İsrail Gazze'ye saldırırsa Hizbullah da Güney Lübnan'dan saldırıya geçecek" diye…
Kim hangi gazetede ne yazdı, isim de veririm ama gerek yok…
İran'ın Lübnan karakolu ve "velâyeti fakih" inancı nedeniyle Beyrut'tan çok Tahran'a bağlı olan Hizbullah, az önce saydığım nedenlerle kılını kıpırdatmayınca, daha da ötesi Güney Lübnan'dan İsrail'e birkaç füze atılmasını kınayıp ateşkese bağlı olduğunu yineleyince, bizimkiler ağız değiştirdiler:
"Birileri İran'ı savaşın içine çekmeye çalışıyor, bölgesel savaş tezgahlıyor…"
Başkalarının sessizliği ihanet sayılırken İran'ın, Suriye'nin, Hizbullah'ın sessizliği "sükunet ve hikmetli davranış" sayılıverdi.
Hamas ve diğer direniş grupları Gazze'de direniyor ve direnmeye de devam edecekler Allah'ın izniyle…
Fakat orada çoluk-çocuk, yaşlı, kadın yüzlerce sivil insan da vahşi bir katliamda hayatını kaybediyor.
Onlar ise orda tiyatro oynuyorlar.
Binlerce öğrenciyi önce gönüllü yazıyorlar, ardından son perdede "Oturun oturduğunuz yerde!" uyarısı geliyor.
Diyeceksiniz ki, "Arap liderleri o kadarını da yapmıyor"...
Haklısınız…
Birileri açıkça safını ilan ederken, diğerleri münafıklık yapıyor.
•••
Not: Gazze'de yaşananlara gösterilen farklı yaklaşımları daha iyi anlayabilmek için Sütun Haber'in Mescid-i Aksa ile ilgili dosyasını mutlaka okumanızı öneririm.
SÜTUN HABER
ismail yaşa
