Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Memurluk Yemini ve Küfür İçerikli Sözleşmeleri İmzalamanın Hükmü Nedir?

M Çevrimdışı

mstfurl

Üye
İslam-TR Üyesi
esselemu aleykum! Malumunuz memurlar asaletlerini aldıklarında bir yemin ettirilir. Bu yemin tam anlamıyla küfür sözleri içermektedir. Benim sormak istediğim: Yemin törenine iştirak etmeksizin, o yemini dil ile söylemeksizin, sadece bu sözlerin yazılı olduğu kağıt parçalarını imzalamak kişiyi küfre sokar mı? İmzanın İslam Hukukundaki yeri nedir? Mezhepler bu konuda, yani imzanın geçerliliği konusunda neler söylemiş, hangi ayet ve hadisleri delil getirmişlerdir? Sorularıma imza mefhumu bağlamında yanıtlar verirseniz çok sevinirim. Allah tüm muvahhidlerden razı olsun... Esselemu aleykum!
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah;

SORU 1 :

Memur olurken 657 nolu madde olan küfrün ilke ve inkîlaplarını telaffuz etmek, ya da bunları imzalamak kişiyi küfre götürür mü?
Burada öncelikle konuya dair İslam âlimlerinden bazı nakilleri sunmak istiyorum.

İbn-i Hacer el-Askalanî şöyle demiştir:
“Kim putlara tapınırsa, secde ederse, İslam’a inansa bile küfre girer. Subki bu konuda icma olduğunu söylemiştir.” (İbn Hacer, Fethu-l Bari, 12/299.)

Allame İbnu-l Arabî şöyle der: “İster şaka isterse ciddi olsun fark etmeksizin küfür lafzını söyleyen kimse küfre girer. Ummet arasında bu konuda hiçbir görüş ayrılığı yoktur.” (Bunu İmam Kurtubi tefsirinde Tevbe Suresi’nin 65. ayetinin tefsirinde nakletmektedir.)

Ebu Bekir el-Cessas ise şöyle der: İkrah hali olmaksızın küfür lafzını şaka ya da ciddi olarak ikrar eden bir kimse kâfir olur.” (Ahkamu-l Kur’an, 4/348.)
Yine Allame Keşmirî şöyle der: “Sonuç olarak kim ciddi ya da şaka olarak küfür kelimesini söylerse kâfir olur. O kişinin inancına bakılmaz.” (İkrafu-l Mulhidin, 59)

Tüm bu nakillerden anlaşılmaktadır ki, ikrah hali olmaksızın küfür kelimelerini telaffuz eden bir kimse kâfir olur. Bu konuda ummet arasında icma vardır. Dolayısı ile Müslüman bir kimsenin birkaç kuruşluk dünya menfaati uğruna küfre girmesi düşünülemez.

Bununla beraber, küfür lafzını diliyle söylemeksizin, bu maddelerin yazılı olduğu bir metne imza atmak meselesine gelince bu konuda bir ayrıntı mevcuddur.

Şöyle ki; İslam alimlerinden bir kısmına göre yazı söz gibi iken bir kısmına göre ise yazı söz gibi değil bilakis sözden kinayedir. Yazı söze benzemez ve burada kişinin niyetine itibar edilir.
Buna göre “Yazı söz gibidir” diyen alimlere göre; küfür ilke ve inkılaplarının altına imza atan kimse kâfir olurken; “Yazı söz gibi değildir bilakis kinayedir” diyen alimlere göre ise bu şekilde bir imza atan kimse kâfir olmaz, kişinin niyetine itibar edilir, ancak zorunlu olmadan yapılan bu davranış masum bir davranış olmayıp sahibi büyük risk altındadır.
Ancak elektrik, su, telefon gibi kamu hizmetleri veren şirketler ile yapılan muamele, tüzük ve kurallarına zorunlu olarak boyun eğme hükmü altında işleyen bir muameledir. Tüketicilerin, bu akitlere düzenleme getirme imkanı yoktur, ya olduğu gibi kabul edecektir, ya da terk edecektir. Bu hizmetlerin muşterisi sözleşmeden bazı maddeleri çıkarmak veya değiştirmek gibi bir hakkı yoktur.
İnsanların kendisinden ayrı kalması mümkün olmayan kamu hizmetlerinden olması sebebiyle bu sözleşmeleri terk etmek, yâni elektrik, su, doğalgaz ve benzeri hizmetlerden faydalanmayı terk etmek, günümüz şartlarında insanlar için neredeyse mümkün değildir.
İçeriğinde gecikme faizi veya güvence bedelinin Ü.F.E. - T.Ü.F.E.'ye göre hesablanarak fazlasıyla geri ödenmesi şartını barındırsa da bu sözleşmelere girmek; sözleşmeye konu olan haram veya küfür şart(ları) veya madde(leri) inkâr etmesi şartıyla, borcun gününde ödenmesine azami gayret gösterip ihmalde bulunmamak şartıyla mecbûriyetten ötürü câizdir. Çünkü ;
وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ O, Size dinde zorluk vermedi.” (Hac, 78)


Abdurrahman el-Cezerî ; yazının söz gibi olup olmadığı konusunda şöyle demektedir:

Hanefi'ler; yazının iki şart dahilinde söz gibi sayılabileceğini söylemişlerdir.
Bunlardan ilki, yazının sabit olmasıdır. Yani yazı kâğıt ya da tahta gibi bir şey üzerine yazılmalıdır ve okunaklı olmalıdır. Aksi takdirde o yazıya itibar edilmez.
Diğer şart ise, adresinin belli olması lazımdır. Yani, "bunu şu kadına yazıyorum" şeklinde yazının kime yazıldığı bilinmelidir. Aksi takdirde tâlak vaki olmaz.

Mâliki'ler; 'yazı tâlaka sebebdir. Kim “Ben karımı boşadım” diye yazarsa boşanmış olur' demişlerdir.

Şafii'ler ise; yazı ile boşanmak ancak şu üç şart dâhilinde mumkun olur.
Birincisi, yazı niyet ile birlikte olmalıdır. Niyet olmaksızın boşanma gerçekleşmez. Zirâ, yazı kinayedir.
İkincisi, üzerine yazı yazılan şeyin sabit olması (kâğıt gibi) gerekir.
Üçüncüsü ise, koca bunu kendisi yazmalıdır. Aksi takdirde boşanma vaki olmaz.

Hanbeli'ler ise, yazının su üzerine veya havaya olmaksızın sabit bir madde üzerine yazılması halinde boşanmanın gerçekleşeceğini söylemişlerdir. (Abdurrahman el Cezeri, Dört Mezheb Fıkhı, C. 4, sf: 289)

İbn-i Kudâme -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Talakı niyet etmeksizin yazarsa, zikrettiğimiz sebebden dolayı İmam Ahmed'in iki rivâyetinden (görüşünden) birisine göre talak vuku bulur. Bu, Şa'bî, Nehaî, Zuhrî ve Hakem'in görüşüdür.

İmam Ahmed'in ikinci rivâyetine göre ise, niyet etmeden talak vukû bulmaz. Bu, Ebu Hanife, Mâlik ve Şâfiî'nin görüşüdür. Çünkü yazı, ihtimallidir. Çünkü yazı ile kalemin nasıl yazı yazdığı denenmiş olabilir veya hattı güzelleştirmek veyahud da hanımı korkutmak kastedilmiş olabilir. Bu sebeble niyet edilmeksizin talak vukû bulmaz." (ibn Kudâme, el-Muğnî"; c: 10, sf: 504; c: 7, sf: 373)

Buna göre; mahkemede kâğıt üzerine yazmakla talakı kastetmediği sürece talâk vuku bulmaz. (Alâuddîn-i Kâşânî, Bedâiu’s-sanâ'i fî tertîbi’ş-şerâ'i', c: 4, sf: 384;
Ebu Muhammed Muvaffakuddin Abdullah b. Ahmed İbn Kudâme El-Makdisi,
El-Mukni' ve ma'ahu Eş-Şerhu'l-Kebir, c: 2, sf: 384;
Şemseddin el-Hatib Muhammed b. Ahmed el-Kahiri Şirbini, Mugni'l-muhtac ila ma'rifeti meani elfazi'l-minhac; c: 3, sf: 284;
Kemâleddin el-Enbârî, el-İnsâf fî mesâili’l-hilâf beyne’n-nahviyyîn el-Basriyyîn ve’l-Kûfiyyîn, c: 22, sf: 230)



Dört mezheb arasında yazı noktasında bir ihtilafın olduğu malumdur. Bundan dolayı küfür maddelerinin altına imza atan kişinin bizzat tekfirinden uzak durmak gerekir. Ancak elimizden geldiği kadar böyle metinleri imzalamamak lazımdır. Mutlak surette başka alternatifler aramak gerekir. Böyle bir metni imzalamak ancak alternatif olmadığı zaman zaruret halinde söz konusu olabilir. Zira bazı durumlarda ihtiyaçlar zaruret durumundadır. (Alâaddin Palevi, Mühim Soruların Cevabı, S. 36 - 37)

SORU 2

Bismillahirrahmanirrahim
Memleketimizde devletin atadığı nikah memurları şerî olmayan mahkemelerde nikah akdini tescil etmektedirler. Maalesef ülkemizde Allah (sb)’nın indirdiği hükümlerle hükmeden şerî mahkemeler bulunmamaktadır. Acaba devlet dairelerinde yaptırılan resmi nikah işleminin hükmü nedir? Bizler Libya’dayız ve sizden acil cevap bekliyoruz.

Değerli Kardeşim!
Nikah memurunun nikah sözleşmesini kaydetmesinde sizin için bir sakınca yoktur. İster şerî mahkemelerde ister şerî olmayan mahkemelerde olsun bu kaydetme ve güvence altına almanın nikah üzerinde şerî bir etkisi yoktur. Bu tescilin sadece resmi evraklar üzerinde etkisi vardır. Belaların yaygınlaşmasıyla birlikte insanlar, haklarını korumak için bunu yapmak zorunda kalmaktadır. Resmi nikah, doğum tarihini yazdırma, nüfus cüzdanı çıkarma, alışveriş veya diğer evrakları düzenleme gibidir. İnsanlar neseblerini isbatlamak, haklarını korumak için resmi nikah yaptırma ihtiyacı duymaktadırlar. Hükümetin hiçbir kurumu nüfus cüzdanı, evlilik cüzdanı gibi resmi belgeler olmaksızın hiçbir işlem yapmıyor ve kişilere haklarını vermiyor.

Bu konuda zorlama ve dayatmaya, müslümanlar arasına fitne ve ayrılık sokmaya gerek yoktur. Aşırı giden bazı kimseler, kimlik belgesi veya diğer resmi belgeleri çıkardıkları için müslümanları tekfir etmektedir. Hiç şubhesiz bu durum, aşırıya gidenlerin dalaleti ve sapkınlığıdır. Allah (sb)’dan bizi ve müslüman kardeşlerimizi onların dalâletinden korumasını temenni ederim.
Velhamdulillahi Rabb'il âlemîn. (Şeyh Ebu Muhammed el-Makdisi , Tevhid ve Cihad Minberi Şer'i Fetva Kurulu Komisyon Başkanı)

İlgili Konular :

Allah'dan Başkasına ve Kur'an-ı Kerim'e El Basarak Yemin Etmenin Hükmü Nedir?

Küfür Maddesi İçeren Andlaşmalara İmza Atmak Câiz mi?

Resmi Nikah ve Sözleşmelerdeki Maddeler, Tağutun Mahkemeleri ve Atılan İmzanın Durumu?
 
Üst Ana Sayfa Alt