Mezheblere Göre Teravih Namazı
Hanefi Mezhebine Göre:Teravih namazı erkekler ve kadınlar için muekked bir sünnettir. Çünkü teravih namazına hem Peygamber (a.s.), hem de ondan sonra Hulafa-i raşidîn ve sahabe devam etmiştir. Teravih namazını cemaatle kılmak sünnettir. Çünkü Peygamber (a.s.) Ramadan'ın üçüncü, beşinci, yedinci ve yirminci gecelerinde bu namazı mescidde cemaatle kılmıştır. Sonra Müslümanlara farz olur endişesi ile kendisi imam olmamıştır. Peygamber (a.s.) cemaate teravih namazını 8 rekât olarak kıldırıyordu. Gerisini cemaat evlerinde tamamlıyorlardı. Bu sebeble ashabdan gece vakti arı vızıltısı gibi sesler işitilirdi. (Bu hadisi beş Sunen sahibi, Cubeyr b. Nufeyr yolu ile Ebu Zer'den rivayet etmiştir. Tirmizî hadisi sahih kabul etmiş, Buharî île Muslim de Aişe'den rivayet etmişlerdir. Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed El-Havlâni Eş-Şevkâni, Neylu'l-Evtâr, III, 30 vd.; Ebu Muhammed Cemaleddin Abdullah b. Yusuf b. Muhammed Ez-Zeylai, Nasbu'r-Râye, II, 152)
Teravih namazının vakti, Ramadan ayında, yatsı namazından sonra sabaha kadar devam eden vakittir. Hanbelilerde en sahih olan görüşe göre, vitirden önce olduğu gibi, vitirden sonra da kılınabilir. Teravihin gecenin üçte birinden sonraya yahud gece yarısından sonraya tehir edilmesi mustehab olur. Hanefilerde en sahih görüşe göre, teravihi gece yarısından sonra da kılmak mekruh değildir. Yine Hanefîlere göre, kılınamayan bir teravih namazı kaza edilemez. Eğer kaza edilirse, bu mustehab cinsinden akşam namazı ile yatsı namazlarının sünnetlerinde olduğu gibi nafile cinsinden mustehab bir namaz olur, teravih namazı olmaz. Çünkü kaza, vitir namazı gibi vâciblere mahsustur.
En sahih olan görüşe göre, teravih namazında cemaat olmak sünnet-i kifayedir. Yani bir mescidin cemaati eğer teravihi cemaatle kılmıyorlarsa bundan ötürü günahkâr olurlar. Cemaatle kılınması meşru kılınan her namazın camide kılınması daha faziletlidir. Bir mahalledeki mescidde bazı insanlar teravih namazını cemaatle kıldıkları zaman, diğerleri fazileti terk etmiş olurlar. Çünkü sahabeden bazı kimselerin teravih namazını cemaatle kılmayı terk ettikleri rivayet edilmiştir.
Teravih namazı yalnız başına da kılınabilir. Fakat cemaatle kılınması daha faziletlidir. Ramadan ayı boyunca en az bir kere Kur'an'ın teravih namazında hâtim edilmesi sünnettir. Eğer teravih namazını hatimle kılmak cemaate zor gelirse, onlara ağır gelmeyecek derecede kısa ve kolay ayetleri okumak sünnettir. Meselâ, bir uzun ayet okumak yahud üç kısa ayet okumak gibi. Kıraat ve tecvid kaidelerine rukû ve secdede tadîl-i erkâna riayet etmek şartıyla, teravih namazında bir veya iki kısa ayet okumak da mekruh değildir. Subhaneke, euzu ve her teşehhudde Peygamber (a.s.)'e salavat getirmek terkedilmemelidir.
Teravih namazı 20 rekattır. İkişer ikişer kılınır, arada bir miktar dinlenecek kadar oturulur. O selâmla tamamlanır. Teravihten sonra vitir namazı kılınır. Ramadan Ay'ı dışında vitir namazı cemaatla kılınmaz.
Teravih namazının rekât adedi bakımından Hanefilerin delili :
Muslim'de rivayet edilen Ömer (r.anh)'in uygulamasıdır. Ömer (r.anh) devlet başkanı olarak insanlara Mescid-i Nebevi'de, hilâfetinin son zamanlarında, bu sayı üzerinde kıldırttı. Sahabede kendisine bu konuda uydu, Hulefa-i raşidîn'den sonra da hiç kimse teravihin cemaatle 20 rekât olarak kılınmasına karşı çıkmadı. Peygamber (a.s.) ise bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Benden sonra, benim sünnetimden ve raşid halifelerin sünnetinden ayrılmayın." (Ebu Davud, Tirmizi)
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا ثَوْرُ بْنُ يَزِيدَ قَالَ حَدَّثَنِي خَالِدُ بْنُ مَعْدَانَ قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَمْرٍو السُّلَمِيُّ وَحُجْرُ بْنُ حُجْرٍ قَالَا أَتَيْنَا الْعِرْبَاضَ بْنَ سَارِيَةَ وَهُوَ مِمَّنْ نَزَلَ فِيهِ وَلَا عَلَى الَّذِينَ إِذَا مَا أَتَوْكَ لِتَحْمِلَهُمْ قُلْتَ لَا أَجِدُ مَا أَحْمِلُكُمْ عَلَيْهِ فَسَلَّمْنَا وَقُلْنَا أَتَيْنَاكَ زَائِرِينَ وَعَائِدِينَ وَمُقْتَبِسِينَ فَقَالَ الْعِرْبَاضُ صَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ذَاتَ يَوْمٍ ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْنَا فَوَعَظَنَا مَوْعِظَةً بَلِيغَةً ذَرَفَتْ مِنْهَا الْعُيُونُ وَوَجِلَتْ مِنْهَا الْقُلُوبُ فَقَالَ قَائِلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَأَنَّ هَذِهِ مَوْعِظَةُ مُوَدِّعٍ فَمَاذَا تَعْهَدُ إِلَيْنَا فَقَالَ أُوصِيكُمْ بِتَقْوَى اللَّهِ وَالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَإِنْ عَبْدًا حَبَشِيًّا فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ بَعْدِي فَسَيَرَى اخْتِلَافًا كَثِيرًا فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الْمَهْدِيِّينَ الرَّاشِدِينَ تَمَسَّكُوا بِهَا وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الْأُمُورِ فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ
İbn Amr es-Sulemî ile Hucr (un şöyle) dedi (k)ler (i rivayet edilmiştir): Hakkında: "Sen, sizi bindirecek birşey bulamıyorum deyince, harcayacak birşey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözlerinden yaş akarak dönen kimselerin aleyhine de bir yol yoktur."[Tevbe 92] (âyeti) inen el-Irbaz b. Sâriye'nin yanına varmıştık. Selam verdik ve "Seni ziyarete, hastalığın için geçmiş olsun demeye ve (senden) ilim almaya geldik" dedik. Bunun üzerine Irbaz (şöyle) dedi: "Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) bize namaz kıldırdı. Sonra bize dönüp çok tesirli bir va'z etti. Bu va'z'dan dolayı gözler yaşarıp kalbler ürperdi. Derken bir konuşmacı:
"Ey Allah'ın rasulü (senin) bu (va'zın yolculuğa çıkacağı için kalanlara) veda eden bir kimse'nin va'zına benziyor. Binaenaleyh bize neyi tavsiye edersiniz?" (söyleyin de bilelim), dedi. (Fahr-i kainat efendimiz de): "Size Allah'dan korkmanızı (başınızdaki idareciler) Habeşli bir köle olsa bile (onlan) dinleyip, itaat etmenizi tavsiye ederim. Çünkü benden sonra sizden kim yaşarsa o, pek çok (dini) ihtilaflara şahid olacaktır. Binaenaleyh size gereken, sünnetime ve doğru yolum üzerinde bulunan halifelerimin sünnetine sarılınız. Bu sünnetlere (adeta) dişlerinizi (bir daha çıkmamak üzere iyice) batırınız. Sizi (din adına) sonradan ortaya atılan işlerden sakındırırım. Çünkü sonradan ortaya atılan her iş bid'attır ve her bid'at sapıklıktır" buyurdu.
(Ebu Davud, Sunne, Bab 5, Hadis no: 4607; Ahmed b. Hanbel, IV, 126, 127; Hâkim el Mustadrak, İlim, Bab 144, Hadis no 333; Tirmizi, 2676; İbn Mace, 43, 44; Darimi, I, 44; İbn Hibban, Sahih, 5; İbn Ebi Asım, es-Sünne, 32-57; el-Acurri, s. 46; Tahavi, Muşkilu'l-Asar, II, 69; Beğavi, Şerhu's-Sunne, 102; Beyhaki, es-Sunenu'l-Kubra, VI, 541'de hadisi değişik yollardan rivayet etmişlerdir. Sabit bir hadistir.)
Beyhaki'nin İbni Abbas'tan rivayet ettiğine göre, "İbni Abbas Ramadan ayında cemaat dışında teravih namazını 20 rekât olarak kılar, arkasından vitir namazını eda ederdi."
(Suleym er-Râzî Kitabu't-Terğib'inde şu ifadeyi ilâve etmiştin "Üç rekâtla vitir kılardı." Beyhakî demiştir ki, bu hadisi sadece Ebu Şeybe İbrahim b. Osman rivayet etmiştir. Ebu Şeybe zayıftır. Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed El-Havlâni Eş-Şevkâni, Neylu't-Evtâr, 53)
Ebu Hanîfe'ye, Ömer (r.anh)'in yaptığı uygulama sorulunca şöyle dedi: "Teravih kuvvetli bir sünnettir. Ömer (r.anh) onu kendiliğinden çıkarmadı, o bu konuda yeni bir şey icat etmedi. O ancak, bunu kendisinin dayandığı ve bildiği bir delile dayanarak yapmıştır, Rasulullah (a.s.)'dan bir ahid alarak yapmıştır."
Fakat, bazı hadis âlimleri demişlerdir ki, Peygamberden Ramadan'da sabit olan, teravih namazını 8 rekât kılmış olduğudur. Bunların dayandıkları delil, Buharî ve diğerlerinin Aişe (r.anha)'den rivayet ettikleri şu hadis-i şeriftir:
"Peygamber (a.s.) Ramadan'da ve Ramadan dışında 11 rekâttan fazla nafile namaz kılmamıştır."
Yine îbni Hibban, Sahih'inde, Cabir (r.anh)'den şu hadisi rivayet etmiştir: "Peygamber (a.s.) kendilerine 8 rekât namaz kıldırdıktan sonra vitir namazını kılmıştır." (Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed El-Havlâni Eş-Şevkâni, Neylu'l Evtâr, 53)
Mâliki Mezhebine Göre:
Muekked sünnetlerdendir ve 20 rekâttır.
İmam Malik ise; 36 rekattır, demiştir. O, bunu Medine ehlinin ameline bağlı kılmıştır. Nitekim İmam Malik: Bu, insanların devamlı bu şekilde kıldıkları eski bir emre dayanmaktadır, (el-Mudewene, Cilt: 1 , Sayfa: 222, 223) demiştir. el-Muvaffak der ki: Şayet Medine ehlinin hepsinin bu (36 sayısına) göre kılmış oldukları sabit olmuşsa, bu durumda Ömer' in (20 rekat) ameli ve o dönemdeki sahabelerin bu noktadaki icması uyulmaya daha evla sayılır. Bazı ilim adamları şöyle demişlerdir: Medine ehlinin bu şekilde yapmalarının sebebi; ancak onların Mekke ehli ile aynı konuma gelmeyi istemiş olmalarıdır. Çünkü Mekke ehli her iki teravih arasında yedi (şavtla Kabe'yi) tavaf ederler, Medine ehli de bu her yedi şaftın yerine 4 rekat namaz saymışlardır. Ancak Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)' in ashabının üzerinde bulundukları yol, uyulmaya daha evla ve daha hak sahibidir.
Gecenin son cûzünde kılınan iki rekât nafile namaz ile vitir namazı dışında olup iki rekâtta bir selâm verilerek kılınır. Teravih namazı gece namazından daha kuvvetli bir namazdır. Teravih namazında Kur'an'ın hatmedilmesi mendubdur. Öyle ki, her gece bir cûz yirmi rekâta taksim edilerek okunur. Eğer mescidlerde cemaatle kılınması terk edilmemişse, teravih namazının tek başına kılınması mendubdur. Eğer camiler gece yarısından sonra tek başına kılmak için tatil edilmiş ise, yani kapalı ise, o takdirde teravih namazını camilerde cemaatle kılmak evlâdır, daha iyidir. Buna göre mahallenin ileri gelenlerinin bu namazı camilerde cemaatle kılmalarının mendub olduğuna delâlet ediyor. Çünkü herkes mahallenin ileri gelenlerine uyar. Onlar teravihi camide kılmazlarsa mescidlerde cemaat kalmaz.
Şafiî Mezhebine Göre:
Buharî ile Muslim'de rivayet edildiğine göre, Peygamber (a.s.) teravih namazını Ramadan gecelerinde kıldı, cemaat de bu namazı onunla birlikte kıldı. Sonra mescide gitmeyerek geriye kalan kısmını evinde kıldı ve: "Size farz olur da yapmaktan âciz kalırsınız diye korktum, buyurdu."
(Gece kıyamın farz olması teheccut namazını mescidde cemaatle kılmayı gece nafileleri için şart görmek manasınadır. Zeyd b. Sabit hadisi bunun delilidir. Zeyd (r.anh) şöyle rivayet ediyor: "Size farz olmasından korktum. Şayet size farz kılınırsa altından kalkamazsınız. Ey insanlar! Bu namazı evlerinizde kılın." Bu ifade ile Peygamber (a.s.) sahabeyi mescidde toplanmaktan menetti. Çünkü Peygamber (a.s.)'in ummetine olan şefkati büyüktü)
Îbni Huzeyme ile İbni Hıbban da Cabir (r.anh)'in şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
"Rasulullah (a.s.) Ramadan'da bize 8 rekât namaz kıldırdı, sonra vitir namazını kıldı. Ertesi gece olunca mescidde gece vakti toplandık ve Peygamber (a.s.)'in çıkıp gelmesini bekledik, nihayet sabah oldu." Bu ifadeden anlaşıldığına göre, Câbir (r.anh.) üçüncü ve dördüncü gece teravih namazına katılmıştı. Ayrıca Ömer (r.anh) de insanlara Ramadan gecelerinde cemaatle teravih namazı kıldırttı. Erkekleri Ubey b. Kâb, kadınları da Suleyman b. Ebu Hasme imamlığında cemaat yaptı. (Beyhâki)
Ömer (r.anh) zamanına kadar ise insanlar teravih namazını mescidde cemaatle kılmayı terketmişlerdi. Peygamber (a.s.)'in üçüncü geceden sonra mescide çıkmayıp teravih namazını yalnız başına kılmasının sebebi, farz olmasından korkması idi. Nitekim bu mesele daha önce de geçmiştir. Oysa Ömer zamanında bu ihtimal ortadan kalkmıştır.
Teravih namazı 20 rekât olup 10 selâmda (iki rekâtta bir selam vererek) kılınır. Kılınma zamanı, yatsı namazı ile sabah vakti arasında olup Ramadan gecelerinde eda edilir. Sünnete uyularak böyle yapılır. (Bu hadisi Buhari île Muslim, Aişe (r.anha)'dan rivayet etmişlerdir.) Sahabe de bu namaza bu şekilde devam etmiştir.
Teravih namazında niyet:
Bu namazı kılan kişi her iki rekâtta bir teravihe, yahud Ramadan gecelerini ihya etmeye niyet etmelidir. Şayet teravih namazı bir selâm ile dört rekât olarak kılınırsa sahih olmaz. Kılınma vakti yatsı namazı ile sabah vakti arasıdır.
Teravih namazının peşinden vitir namazının cemaatle kılınması mendubdur. Ancak, kişi eğer gecenin son kısmında uyanacağına güvenirse gecenin sonunda yalnız başına kılması daha iyidir. Çünkü bu konuda Muslim'de şöyle bir haber rivayet edilmektedir:
"Her kim gecenin son kısmında kalkamamaktan korkarsa, gecenin evvelinde vitir namazını kılsın. Gecenin son kısmında kalkacağını uman kimse gecenin son kısmında vitri kılsın. Çünkü gecenin sonundaki namaza hem gece hem de gündüz melekleri şahid olurlar."
Bu tür namaz, cemaatle kılınması sünnet olmayan namazlardan daha faziletlidir. Çünkü bu namaz cemaatle kılınması sünnet olmak bakımından farz namazlara benzer. Cemaatle kılınması sünnet olan namazların en kuvvetlisi bayram namazıdır. Çünkü bu namazlar farzlarda olduğu gibi vakte bağlıdır. Sonra kusuf namazı gelir. Bu namaza Kur'an-ı Kerim işaret ettiği için faziletlidir. Sonra yağmur duası namazı gelir. En sahih olan görüş, vakte bağlı olan nafile namazların, teravih namazından da üstün olduğudur. Çünkü peygamber (a.s.) bu namazlara devam etmiştir, fakat teravih namazına cemaatle devam etmemiştir.
Hanbeli Mezhebine Göre:
Teravih namazı 20 rekât olup muekked sünnettir.
İmam Ahmed'den gelen muhtar görüşe göre teravih namazı, yirmi rekattır. Bunu, Sevri, Ebu Hanife ve İmam Şafii de söylemiştir. Çünkü Ömer (r.anh), halkı Ubey b. Kâb'ın arkasında topladığında Ubey, onlara teravih namazını 20 rekat olarak kıldırmıştır.
(el-Hafız der ki: "İmam Malik, Yezid b. Haslfe, onun da es-Saib b. Yezid tarikiyle gelen, "teravihin 20 rekat" olduğuna dair hadisini nakletmiştir. 11, 13, 21 ve 23 şeklindeki rekatların arasındaki rivayetlerin ihtilafını zikrettikten sonra o şöyle demiştir: Bu rivayetlerin arasını cem etmek, durumların farklı olması hasebiyle mümkündür. Muhtemeldir ki bunların farklı rakamlarda gelmiş olması (İmam'ın) kıraati uzatması ve kısa tutması neticesinden kaynaklanmaktadır . . . Dedi ki: 20 rekattan fazla şeklinde gelen ihtilaf, vitir hakkındaki ihtilafa racidir. (Yani) Kimi zaman 1, kimi zaman da 3. rekatta vitir yapardı." Fethu'l Bari, Cilt: 4, Sayfa: 254)
Bu namazı ilk kılan Peygamber (a.s.)'dir.
Ebu Hurayra (r.anh) şöyle demektedir: "Rasulullah (a.s.) her hangi bir azimeti emretmeksizin, Ramadan'da teravih kılmayı teşvik eder, şöyle buyururdu: "Her kim Ramadan'da imanından ötürü ve mukâfatını Allah'tan isteyerek kalkıp ibadet ederse geçmiş günahları mağfiret olunur."
(Bu hadisi Kutub-i sitte sahibleri rivayet etmişlerdir; Buhari ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 1 , Sayfa: 92 ; Muslim, Cilt: 1 , Sayfa: 523)
Aişe (r.anha) de şöyle buyurmuştur: "Peygamber (a.s.) bir gece mescidde namaz kıldı. Bazı insanlar da onun kıldığı namazı kıldılar. Sonra ikinci gece, Peygamber (a.s.) yine gece kalkıp mescidde namaz kıldı. Fakat bu sefer cemaat çoğaldı. Sonra üçüncü veya dördüncü gece de cemaat toplandı, fakat Peygamber (a.s.) onlara namaz kıldırmaya çıkmadı. Sabah olunca şöyle buyurdu: Yaptığınızı gördüm. Size namaz kıldırmak için mescide çıkmama, farz olur korkusundan başka bir şey engel olmamıştır. Bu hadise Ramadan ayında meydana gelmiştir," (Buhari ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 3, Sayfa: 10; Muslim, Cilt: 1 , Sayfa: 523)
Teravih namazının 20 rekât olduğunun delili, Mâlik'in Yezîd b. Rûman'dan naklettiği şu rivayettir:
"Ömer (r.anh) zamanında insanlar Ramadan 'da 23 rekât namaz kılarlardı." Bunun açıklaması şöyledir:
Farza bağlı olan sünnetler 10'dur. Ramadanda bunlar iki katına çıkarılarak vitir namazı ile beraber 23 rekât olmuştur. Çünkü Ramadan Ay'ı ibadet için gayret gösterme ayıdır. Bu durumun sahabe arasında meşhur olduğu, dolayısıyla icma hâline geldiği zannedilmektedir.
Ebu Bekr Abdulaziz, eş-Şâfi adlı kitabında ibni Abbas (r.anhuma)'dan şöyle rivayet etmektedir:
"Peygamber (a.s.) Ramadan ayında 20 rekât namaz kılardı."
Ömer (r.anh) cemaati Ubey b. Kâb (r.anh)'ın imamlığında toplayınca, o da onlara 20 rekât kıldırıyordu. Ali (r.anh)'nin de Ramadan'da "bir adama 20 rekât namaz kıldırmasını emrettiği" rivayet edilmiştir. Bu durum icma gibi olmuştur.
Teravih namazında imam kıraati açıktan yapar. Çünkü selef-i sâlihinden (ilk müslümanlar) sonra gelen müslümanlar da böyle yapagelmişlerdir. Teravih namazının cemaatle kılınması, tek başına kılınmasından daha faziletlidir. Bu içtihat Ebu Zer (r.anh) hadisine dayanmaktadır: "Peygamber (a.s.) aile fertleri ile ashabını toplayarak kendilerine şöyle buyurdu: "İmam camiden ayrılıncaya kadar her kim imamla birlikte kıyam ederse (yani namaz kılarsa), bütün geceyi ibadetle geçirmiş sevabı kendisi için yazılır." (Bu hadisi Ahmed b. Hanbel Cilt: 5, Sayfa: 159, 160, 163 rivavet etmiştir. Tirmizî, el-İrva, Cilt: 2, Sayfa: 193, C. 3, Sayfa: 169. Tirmizi der ki : "Hadisin isnadı sahihtir, tüm ravileri de güvenilirdir ; Ebu Davud, Cilt: 2, Sayfa: 105)
Ömer (r.anh)'in de teravih namazını cemaatle kıldığı hakkında rivayet gelmiştir. Beyhakî, Ali'nin erkekler için ayrı, kadınlar için ayrı bir imam tayin ettiğini rivayet etmiştir. Ali, Cabir ve Abdullah b. Ömer (r. anhuma) de bu namazı cemaatle kılarlardı. Sahabe de bunun üzerinde ittifak etmişlerdir.
Teravih Namazında Kıraat:
Ahmed b. Hanbel (rahimehullah) demiştir ki: Ramadan'da imam cemaati zorlamayacak, özellikle kısa gecelerde onlara hafif gelecek şekilde okumalı. Dinî emirler insanların yükleneceği ölçüde olmalıdır. Kadı Ebu Yâ'lâ demiştir ki: Ramadan Ay'ında bir hatimden noksan okumak mustehab değildir. Bu insanların Kur'an'ın tamamını dinlemelerine vesile olur. İmam arkasındaki cemaatin zorlanmaması için Ramadan'da teravih namazında bir hatimden fazlasını okumamalıdır.
el-Muğnî sahibi de bunları tâkib ederek şöyle demiştir: Teravih namazında kıraati cemaatin durumuna göre tayin etmek daha iyidir. Zira uzun okumaya razı olan ve bunu tercih eden bir cemaat bulunursa uzun okumak daha iyidir. Nitekim Ebu Zer (r.anh) şöyle rivayet etmiştir. "Peygamber (a.s.) ile beraber namaza durmuştuk, öyle ki sahur vaktini kaçırmaktan korkmuştuk."
Teravihe Alâk suresi "ile başlamak mustehabdır. Çünkü Alâk suresi Kur'an'dan ilk inen suredir. Bu surenin sonunda tilâvet secdesini yapınca kalkıp Bakara suresinden okumaya başlamalıdır.
Teravihe Niyet:
Teravih namazını kılan kişi, her iki rekâtta bir "Sünnet olan teravihe" yahud "iki rekât Ramadan kıyamına" diye gizlice niyet eder. Bunun dayandığı delil: "Ameller niyetlere göredir." hadisidir.
Teravihte her dört rekâttan sonra istirahat oturuşunu terketmekte her hangi bir sakınca yoktur. İstirahat oturuşu yapılırsa her hangi bir dua yapmaya gerek yoktur. Çünkü böyle bir durum hadislerde gelmemiştir. Teravih'ten sonra dua etmek mekruh değildir. Çünkü Allah tealâ'nın "o hâlde boş kaldın mı hemen yorul" ayetinin manası umumîdir. Namaz, cihad, dünya işleri veya muharebeden boş kalınca dua ve namazla meşgul ol manalarına da şamildir.
Teravih Namazının Vakti:
Teravih namazının vakti yatsı namazının farzını ve sünnetini kıldıktan sonra başlar ve sabah vaktinin girmesine kadar devam eder. Ancak vitirden önce kılınır. Yani yatsı namazı ile vitir namazı arası, teravih namazının vaktidir. Yatsı namazı kılınmadan teravih namazını kılmak sahih değildir. Bir kimse yatsı namazını kılıp sonra teravih namazını kılsa, sonra da yatsı namazını abdestsiz olarak kıldığını hatırlasa, teravih namazını yatsı namazı ile birlikte iade edecektir. Çünkü teravih namazı farz namazdan sonra kılınan bir sünnet namazdır. Yatsı namazının son sünnetinde olduğu gibi, farzından önce kılınması sahih olmaz. Sabah vakti girince teravih namazının vakti kaçırılmış olur. Teravih namazı kaza edilmez. Bir kimse teravih namazını yatsı namazından sonra fakat, yatsının son sünnetinden önce kılarsa bu namaz hüküm bakımından sahih olur, fakat en iyisi teravih namazının yatsının son sünnetinden sonra kılınmasıdır. Bu husus nasla sabittir.
Teravih Namazını Mescidde Kılmak:
Teravih namazını mescidde kılmak daha faziletlidir. Çünkü Aişe'nin rivayet ettiğine göre: "Peygamber bir defasında teravih namazını peşpeşe üç gece mescidde kılmıştır. Başka bir kere ise yine mescidde ayrı ayrı zamanlarda üç gece kılmıştır." Bu Ebu Zer (r.anh)'in rivayetidir.
Peygamber (a.s.) de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: "İmam camiden ayrılıncaya kadar, her kim Ramadan'da imamla birlikte kıyamda durursa, bir gece kıyamda durmuş sevabı verilir."
Peygamber (a.s.)'in ashabı, teravih namazını Peygamber (a.s.) zamanında mescidde ayrı ayrı cemaatler hâlinde kılarlardı. Bunun üzerine Ömer (r.anh) hilâfeti esnasında insanları teravih namazında Ubey b. Kâ'b'ın imamlığında birleştirmiştir. Sahabe ve onları tâkib edenler de bu konuda Ömer'e uymuşlardır.
Teravih namazını gecenin ilk cûzlerinde kılmak daha faziletlidir. Çünkü insanlar, Ömer döneminde bu namazı gecenin evvelinde kılıyorlardı.
Teravihten Sonra Vitir Namazı:
Teravihten sonra üç rekât vitir namazı cemaatle kılınır. Bu mesele, daha önce geçtiği üzere, Malikin Yezid b. Rûman'dan rivayet ettiği hadise dayanmaktadır.
Eğer kişi Ramadan gecelerinde teheccut namazı da kılıyorsa, vitir namazını teheccut namazından sonraya bırakması mustehabdır. Çünkü peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Gece kıldığınız son namaz vitir olsun." (Buhari; Muslim) Eğer gece teheccut namazı kılmak kişinin âdeti değilse, cemaat faziletine nail olmak için imam ile birlikte vitir namazını kılmalıdır. Vitir kılmak âdeti olan kimse, imamın vitrine uymak isterse, imam selâm verdikten sonra kalkıp buna bir rekât daha ilâve ederek onu çift rekâtlı bir namaz yapar, sonra teheccude kalkınca tek rekât ile yine vitir kılar. Dolayısıyla hadiste belirtilen, mescidden ayrılıncaya kadar imamla birlikte olma ve ona uyma faziletine ve vitir namazını en son namaz yapma faziletine erişmiş olur.
Cemaatle yahud tek başına vitir kılan kişi vitirden sonra nafile namaz kılmak isterse, vitrini bozmaz yani ona bir rekât ilâvesiyle çift rekâtlı namaz hâline getirmez. Şafıîlere göre de hüküm aynıdır. Bunun delili Aişe'nin şu sözüdür. Kendisine, vitri bozan kimse hakkında sorulunca: "İşte bu kimse vitir namazı ile oynayan kimsedir," (Said ve diğerleri) Vitirden sonra namaz kılan kişi ikinci fecir vakti, yani sabah namazının kılınacağı vakit girinceye kadar dilediğince nafile namaz kılabilir. Çünkü sahih olarak rivayet edildiğine göre: "Peygamber (a.s.) vitir namazından sonra iki rekât namaz kılardı."
Bu şekilde namaz kılan kişi teheccutten önceki vitir ile yetinir yeniden bir vitir namazı daha kılmaz. Çünkü Peygamber (a.s.): "Bir gecede iki vitir yoktur." buyurmuştur. (Bu hadisi Ahmed, Ebu Dâvud Kays b. Talk'tan, O da babasından rivayet etmiştir. Kaysı zayıf bir râvidir)
Teravih Arasında yahud Teravihten Sonra Nafile Namaz Kılmak:
Teravih namazı arasında tetavvu (nafile) kılmak mekruhtur. Fakat teravih arasında ve sonrasında tavaf etmek mekruh değildir. Mekke halkı teravih namazını kılarken, her iki rekâtta bir Kâbe'yi yedi kere tavaf ederlerdi ve tavafın iki rekâtını da bu arada kılarlardı. Teravih ve vitir namazının peşinden cemaatle tetavvu' olarak namaz kılmak mekruh olmaz. Aradaki fasıla ister az, ister çok olsun, hüküm değişmez.
(Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans. C. 2, Sf: 174 - 204; İbn Kudame el Makdisi,İbn Muğni, Delilleriyle Hanbeli Fıkhı, C. 1, Sf: 357 - 360)