İman meselesi. Okuyun!
Hani mezhep imamlarımız itikatta ayrılmamıştı?
Biz de mi imamlarımızı rabler edindik?
“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.”
(Hz. Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici açıklaması üzerine biz sahâbîler) sorduk:
"Ya Resûlellah! (İzlerini takib edeceğimiz bu topluluklar) Yahûdiler ve Hristiyanlar mı olacak?"
Şöyle buyurdu: “Ya başka kimler olacaktı?” (Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6
Günümüzde, önceki ümmetlerin işlediklerini ve yenilerini ümmetimizde fazlasıyla görüyoruz. Hatta hristiyanların Allah'a attığı iftiradan daha beterini bir tarikatın videosunda izledim...
Alimler Tevbe-31'i çoğunlukla Adiyy Bin Hatem'in hadislerdeki şu cümleleri kullanırlar; “Gerçi onlar hahamlarına ve rahiplerine tapınmıyorlar, ibadet etmiyorlar. Fakat bu din adamları kendilerine bir şeyi helal kılınca o şeyi helal sayıyorlar, buna karşılık din adamları bir şeyi yasaklayınca onu haram kabul ediyorlar.”
Şimdi, biz dört mezhebe baktığımızda haram yiyecekler konusunda ayrı ayrı hükümler görüyoruz. Yani birinde haram olan diğerinde helal olabiliyor. Mesela en kısasından; “Hanefilere göre balık dışında kendiliğinden ölmüş deniz avları haram kabul edilirken, hem karada hem suda yaşayan kurbağa, kaplumbağa, yengeç, yılan ve timsah gibi hayvanlar Malikilere göre helal, Hanefi ve Şafilere göre haram, Hanbelilere göre ise timsah, kurbağa ve yılanın yenmesi haram, diğerleri helal."
İmamların içtihatları, tırnaklı, azı dişli, yırtıcı hayvanlar, at, eşek... gibi bir çok hayvanın haram olduğu veya nehyedildiğini bildiren rivayetlerden geliyor.
Kur'an'a baktığımızda; En'âm, 145. Ayet: De ki: "Bana vahyolunan Kur'an'da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir." Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir."
Hadise bakarsak; “Helâl, Allah’ın, Kitabında helalliğini bildirdiği; haram da, Allah’ın, Kitabında haramlığını bildirdiği şeydir. Kitabın söz etmediği (yani helâl veya haram olduğunu belirtmediği ) şey de, Allah’ın affettiği (yani mubah kıldığı) şeylerdendir.” (İbn Mâce, Et’ıme, 60; Tirmizî, Libâs, 6)
Şimdi ne yapmamız lazım?
Ya Kur'an'a ve üstteki hadise uyacağız, ya da imamlara ve diğer hadislere. İkisinden birini seçmeye mecburuz çünkü birbirlerine zıt. Değerlendirelim o zaman.
Kur'an'a bakarsak, Rabbimiz bir çok ayette nelerin haram kılındığı konusunda özellikle, üzerine basa basa, vurgulaya vurgulaya “leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen" hayvanlardan başka haram et olmadığını vahyediyor. En son olarak da “DİNİNİZİ KEMALE ERDİRDİM" dediği maide-3 ayetinin içinde haram kılınan etlerden bahsediyor.
Maide-3 ile ilgili;
Dini kemale erdirmek(elmalılı tefsir): akaid ve ahlâk kurallarını koydum ve en mükemmel teşrî usulü ve ictihat kanunlarını öğrettim, bundan sonra bu ahkâmın, bu helal ve haramın nesholunma (kaldırılma)sı ihtimali kalmadı, ve size nimetimi tamamladım. Tevfik ve hidayetle tam saadete eriştirdim, galip ve muzaffer kıldım.---Eser sahipleri (râviler) demişlerdir ki, bugünden sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) nihayet seksenbir veya sekseniki gün kadar yaşadı ve bundan sonra dini hükümlerde ne bir fazla, ne bir nesh, ne bir tebdil (değiştirme) vaki olmadı. Bununla Hz. Peygamber'e peygamberlik görevinin sonu ve böylece vefatının yaklaştığı haber verilmiş oluyordu. Rivayet ediliyor ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) bu âyeti okuduğu zaman ashab-ı kiram gerçekten sevinmiş ve pek büyük sevinçler göstermişler ve fakat Hz. Ebu Bekir ağlamıştı. Sorulduğunda: "Bu âyet Resûlullah'ın vefatının yaklaştığını gösteriyor" demiş ve bundan tebliğ vazifesinin sona erdiğini anlamıştı...
İmamlara bakarsak, hadislerden kendi içtihatlarına göre birinin haram dediğine diğeri helal diyor. Oysa haramlar ve helallerin tüm müslümanları kapsaması gerekir. Şöyle de bir durum var mezhep alimlerinin görüşlerine bakarsanız diğer mezhepleri de gözetmek daha faziletlidir diyorlar. Bunu yapan insanın etini yiyebileceği hayvanları parmaklarınızla sayabilirsiniz. Sonra da eşyada aslolan helaldir(insanlar için yaratıldı) diyorlar. Bir de zorda kalınca mezhepleri taklit etmek diye birşey var, diyelim ki tabağınıza üç parça et koyuldu, her et bir mezhebe helal, diğerlerine haram. Ne yaparsınız? Sırayla helal diyen mezhepleri taklit eder hepsini yersiniz. Öyleyse ne gerek vardı mezhebe? Kur'an'da haram değildi zaten bunlar. Alaya almak değilmi bu?
Bu dört imam, içtihat eden yanılsada, isabet etsede sevabı var diyilerek günümüz alimlerince övülüyor, hatasız görülüyor(önceki ümmetlerde olduğu gibi mesela; papa incildeki ayetleri değiştirme yetkisine sahip ve ne yaparsa hatasız kabul edilir). İçtihatın nasıl yapılacağıyla ilgili hadis yok mu?
Resulullah, Muaz bin Cebeli Yemene hâkim olarak gönderirken, (Orada nasıl hüküm edeceksin?) buyurunca, Allah’ın kitabıyla dedi. (Allah’ın kitabında bulamazsan?) buyurdu. Allah’ın Resulünün sünnetiyle dedi. (Resulullahın sünnetinde de bulamazsan?) buyurunca, ictihad ederek anladığımla dedi. Resulullah, mübarek elini Muaz’ın göğsüne koyup, (Elhamdülillah, Allahü teâlâ, Resulünün elçisini, Resulullahın rızasına uygun eyledi) buyurdu. (Tirmizi, Ebu Davud, Darimi)
Kur'an bu konuda içtihat edilebilecek bir kapı bırakmıyor ki hadislere ihtiyaç duyasın. Bunlardan başka haram yok diyor. Yani her haram dediğiniz hayvan için ayete virgül koymak zorundasınız. Bunu yapmaya cesareti olan varmı? O yüzden kur'an okumayın anlayamazsınız vs diye bizi hesaba çekileceğimiz kitaptan uzaklaştırıyorlar. En'am 157'den haberleri yok mu? O zaman Rabbimizin kur'an'ı korumasının ne anlamı kaldı okumayacaksak... Konu namaz olsa tamam, Allah namazı dosdoğru kılın diyor. Kur'an'da namazın kılınışı hakkında sadece ana uygulamalar var(secde, ruku, kıyam). Cemaatle nasıl kılınır, yarıda yetişen ne yapar, secdede nasıl durulur, ne söylenir, nerde kıraat yapılır, hata edilince ne yapılır, abdest kaçarsa ne olur ve yüzlerce soru...
Bir örnek vereyim; Allah, en'am-146'da israiloğullarını azgınlıkları(gelen peygamberleri öldürmeleri, itaatsizlikleri v.b) nedeniyle cezalandırarak onlara tırnaklı hayvanları haram kıldığını bildiriyor. Diğer hadislere bakarsak tırnaklı, azı dişli hayvanlar, balık şeklinde olmayan deniz canlıları, iğrenç hayvanlar(ki kişiden kişiye değişir) v.b bize de haram kılındı öyleyse.
Bu rivayetler ile Tevrat arasında çok benzerlikler var;
“İğrenç sayılan hiçbir şey yemeyeceksiniz. Şu hayvanların etini yiyebilirsiniz: Sığır, koyun, keçi, geyik, ceylan, karaca, yaban keçisi, gazal, ahu, dağ koyunu.
Suda yaşayan hayvanlardan şunların etini yiyebilirsiniz: Pullu ve yüzgeçli canlıların etini yiyebilirsiniz. Ama pulsuz ve yüzgeçsiz canlıların hiçbirini yemeyeceksiniz. Bunlar sizin için kirli sayılır. Temiz sayılan bütün kuşları yiyebilirsiniz.
Etini yemeyeceğiniz kuşlar şunlardır: Kartal, kuzu kartalı, kara akbaba, çaylak, doğan türleri, bütün karga türleri, baykuş, puhu, martı, atmaca türleri, kukumav, büyük baykuş, peçeli baykuş, ishakkuşu, akbaba, karabatak, leylek, balıkçıl türleri, ibibik, yarasa. Bütün kanatlı böcekler sizin için kirli sayılır. Hiçbirini yemeyeceksiniz.” (Tesniye/Yasanın Tekrarı, 14/3-19)
Tevrat'tan hadislere nasıl geçti bu hükümler? Daha bir çok yahudi, hristiyan inancına benzeyen hadisler var. Günümüzde de uydurulmaya devam ediyor. Mesela “Hz. Bilal - Ruhuna Fatiha" diye araştırın bir çok sosyal paylaşım sitesinde yayılmış olduğunu göreceksiniz. Hem kaynak yok hem günümüz insanının konuşma tarzıyla yazılmış. Kolayca anlaşılabiliyor. Buna rağmen insanlar arasında rağbet görüyor, paylaşılıyor. Adama diyorum bu batıl, paylaşımı kaldıracağına yorumumu siliyor. Bir sürü beğeni, yorum almış tabi. Biraz uzaktan olsa da, Ayetleri az bir karşılığa değişmeye örnek verilebilir...
Sonuç; Önünüze mezhebinize göre haram bir et getirdiler. Yerseniz mezhebinize, imamınıza göre haram işleriniz, yemezseniz Kur'an'a göre Allah'ın helal kıldığını haram sayıp imamınızı rab edinmiş olursunuz.
Lokman, 21. Ayet: Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?
Zuhruf, 43-44 Ayet: Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin. Şüphesiz bu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.
Şeytan önceki ümmetlere kitaplarını tahrif ettirdi, onları fıkralara ayırdı. Allah kur'an'ı kıyamete kadar kendi koruyacağını vaad etti. Şeytan da bizi uydurduğu hadislerle böldü, yıktı, saptırdı.
Çözüm; Öncelikle içtenlikle Allah'a yönelelim, yardım isteyelim, “La İlahe" sözünü bütün yönleriyle sindirip sonra “İllallah” diyince şehadet gerçekleşiyor. Allah haricindeki ilahları silmedikçe şehadetin anlamı kalmıyor.
Allah'ın kopmak bilmeyen kulpuna yapışalım(bakara 256,257). Kur'an'da belirtilen, gerçek Mü'min'lerin niteliklerine uymaya çalışalım. İmanımızı şirkten arındırmadıkça, bizi ne namaz, ne zekat, nede şefaat kurtarır.
Zor gelebilir bunca zamandır inandığınız imamdan, alimden, mezhepten vazgeçmek ama hristiyan, yahudi, şii vs mezhebinden olan, böyle bir ortamda yetişmiş biri için de vazgeçmek zor. Kur'an'dan başka ümmeti birleştirmenin yolu yok. Neredeyse her fırka diğerlerini sapık görüyor(haksız da değiller).
Kur'an, Levh-i Mahfuz'daki gibi, indirildiği günkü gibi sapasağlam duruyor, yok mu öğüt alan diyor.
Enbiya, 10 Ayet: Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
A'râf, 171. Ayet: Hani dağı sanki bir gölgelikmiş gibi onların üstüne kaldırmıştık da üzerlerine düşecek sanmışlardı. (Onlara "Size verdiğimiz Kitab'a sımsıkı sarılın ve onun içindekileri hatırlayın ki, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız" demiştik.
Övgü, hamd, her şeyi yaratan, kalemi öğreten, insana bilmediklerini öğreten Allah'a mahsustur. İnsan Allah'ı değil de yaratılanı övse bile bu övgü de onu yaratan Allah'a ulaşır. İhlas ile övmek başka, gaflet ile övmek başka...
Hani mezhep imamlarımız itikatta ayrılmamıştı?
Biz de mi imamlarımızı rabler edindik?
“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.”
(Hz. Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici açıklaması üzerine biz sahâbîler) sorduk:
"Ya Resûlellah! (İzlerini takib edeceğimiz bu topluluklar) Yahûdiler ve Hristiyanlar mı olacak?"
Şöyle buyurdu: “Ya başka kimler olacaktı?” (Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6
Günümüzde, önceki ümmetlerin işlediklerini ve yenilerini ümmetimizde fazlasıyla görüyoruz. Hatta hristiyanların Allah'a attığı iftiradan daha beterini bir tarikatın videosunda izledim...
Alimler Tevbe-31'i çoğunlukla Adiyy Bin Hatem'in hadislerdeki şu cümleleri kullanırlar; “Gerçi onlar hahamlarına ve rahiplerine tapınmıyorlar, ibadet etmiyorlar. Fakat bu din adamları kendilerine bir şeyi helal kılınca o şeyi helal sayıyorlar, buna karşılık din adamları bir şeyi yasaklayınca onu haram kabul ediyorlar.”
Şimdi, biz dört mezhebe baktığımızda haram yiyecekler konusunda ayrı ayrı hükümler görüyoruz. Yani birinde haram olan diğerinde helal olabiliyor. Mesela en kısasından; “Hanefilere göre balık dışında kendiliğinden ölmüş deniz avları haram kabul edilirken, hem karada hem suda yaşayan kurbağa, kaplumbağa, yengeç, yılan ve timsah gibi hayvanlar Malikilere göre helal, Hanefi ve Şafilere göre haram, Hanbelilere göre ise timsah, kurbağa ve yılanın yenmesi haram, diğerleri helal."
İmamların içtihatları, tırnaklı, azı dişli, yırtıcı hayvanlar, at, eşek... gibi bir çok hayvanın haram olduğu veya nehyedildiğini bildiren rivayetlerden geliyor.
Kur'an'a baktığımızda; En'âm, 145. Ayet: De ki: "Bana vahyolunan Kur'an'da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir." Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir."
Hadise bakarsak; “Helâl, Allah’ın, Kitabında helalliğini bildirdiği; haram da, Allah’ın, Kitabında haramlığını bildirdiği şeydir. Kitabın söz etmediği (yani helâl veya haram olduğunu belirtmediği ) şey de, Allah’ın affettiği (yani mubah kıldığı) şeylerdendir.” (İbn Mâce, Et’ıme, 60; Tirmizî, Libâs, 6)
Şimdi ne yapmamız lazım?
Ya Kur'an'a ve üstteki hadise uyacağız, ya da imamlara ve diğer hadislere. İkisinden birini seçmeye mecburuz çünkü birbirlerine zıt. Değerlendirelim o zaman.
Kur'an'a bakarsak, Rabbimiz bir çok ayette nelerin haram kılındığı konusunda özellikle, üzerine basa basa, vurgulaya vurgulaya “leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen" hayvanlardan başka haram et olmadığını vahyediyor. En son olarak da “DİNİNİZİ KEMALE ERDİRDİM" dediği maide-3 ayetinin içinde haram kılınan etlerden bahsediyor.
Maide-3 ile ilgili;
Dini kemale erdirmek(elmalılı tefsir): akaid ve ahlâk kurallarını koydum ve en mükemmel teşrî usulü ve ictihat kanunlarını öğrettim, bundan sonra bu ahkâmın, bu helal ve haramın nesholunma (kaldırılma)sı ihtimali kalmadı, ve size nimetimi tamamladım. Tevfik ve hidayetle tam saadete eriştirdim, galip ve muzaffer kıldım.---Eser sahipleri (râviler) demişlerdir ki, bugünden sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) nihayet seksenbir veya sekseniki gün kadar yaşadı ve bundan sonra dini hükümlerde ne bir fazla, ne bir nesh, ne bir tebdil (değiştirme) vaki olmadı. Bununla Hz. Peygamber'e peygamberlik görevinin sonu ve böylece vefatının yaklaştığı haber verilmiş oluyordu. Rivayet ediliyor ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) bu âyeti okuduğu zaman ashab-ı kiram gerçekten sevinmiş ve pek büyük sevinçler göstermişler ve fakat Hz. Ebu Bekir ağlamıştı. Sorulduğunda: "Bu âyet Resûlullah'ın vefatının yaklaştığını gösteriyor" demiş ve bundan tebliğ vazifesinin sona erdiğini anlamıştı...
İmamlara bakarsak, hadislerden kendi içtihatlarına göre birinin haram dediğine diğeri helal diyor. Oysa haramlar ve helallerin tüm müslümanları kapsaması gerekir. Şöyle de bir durum var mezhep alimlerinin görüşlerine bakarsanız diğer mezhepleri de gözetmek daha faziletlidir diyorlar. Bunu yapan insanın etini yiyebileceği hayvanları parmaklarınızla sayabilirsiniz. Sonra da eşyada aslolan helaldir(insanlar için yaratıldı) diyorlar. Bir de zorda kalınca mezhepleri taklit etmek diye birşey var, diyelim ki tabağınıza üç parça et koyuldu, her et bir mezhebe helal, diğerlerine haram. Ne yaparsınız? Sırayla helal diyen mezhepleri taklit eder hepsini yersiniz. Öyleyse ne gerek vardı mezhebe? Kur'an'da haram değildi zaten bunlar. Alaya almak değilmi bu?
Bu dört imam, içtihat eden yanılsada, isabet etsede sevabı var diyilerek günümüz alimlerince övülüyor, hatasız görülüyor(önceki ümmetlerde olduğu gibi mesela; papa incildeki ayetleri değiştirme yetkisine sahip ve ne yaparsa hatasız kabul edilir). İçtihatın nasıl yapılacağıyla ilgili hadis yok mu?
Resulullah, Muaz bin Cebeli Yemene hâkim olarak gönderirken, (Orada nasıl hüküm edeceksin?) buyurunca, Allah’ın kitabıyla dedi. (Allah’ın kitabında bulamazsan?) buyurdu. Allah’ın Resulünün sünnetiyle dedi. (Resulullahın sünnetinde de bulamazsan?) buyurunca, ictihad ederek anladığımla dedi. Resulullah, mübarek elini Muaz’ın göğsüne koyup, (Elhamdülillah, Allahü teâlâ, Resulünün elçisini, Resulullahın rızasına uygun eyledi) buyurdu. (Tirmizi, Ebu Davud, Darimi)
Kur'an bu konuda içtihat edilebilecek bir kapı bırakmıyor ki hadislere ihtiyaç duyasın. Bunlardan başka haram yok diyor. Yani her haram dediğiniz hayvan için ayete virgül koymak zorundasınız. Bunu yapmaya cesareti olan varmı? O yüzden kur'an okumayın anlayamazsınız vs diye bizi hesaba çekileceğimiz kitaptan uzaklaştırıyorlar. En'am 157'den haberleri yok mu? O zaman Rabbimizin kur'an'ı korumasının ne anlamı kaldı okumayacaksak... Konu namaz olsa tamam, Allah namazı dosdoğru kılın diyor. Kur'an'da namazın kılınışı hakkında sadece ana uygulamalar var(secde, ruku, kıyam). Cemaatle nasıl kılınır, yarıda yetişen ne yapar, secdede nasıl durulur, ne söylenir, nerde kıraat yapılır, hata edilince ne yapılır, abdest kaçarsa ne olur ve yüzlerce soru...
Bir örnek vereyim; Allah, en'am-146'da israiloğullarını azgınlıkları(gelen peygamberleri öldürmeleri, itaatsizlikleri v.b) nedeniyle cezalandırarak onlara tırnaklı hayvanları haram kıldığını bildiriyor. Diğer hadislere bakarsak tırnaklı, azı dişli hayvanlar, balık şeklinde olmayan deniz canlıları, iğrenç hayvanlar(ki kişiden kişiye değişir) v.b bize de haram kılındı öyleyse.
Bu rivayetler ile Tevrat arasında çok benzerlikler var;
“İğrenç sayılan hiçbir şey yemeyeceksiniz. Şu hayvanların etini yiyebilirsiniz: Sığır, koyun, keçi, geyik, ceylan, karaca, yaban keçisi, gazal, ahu, dağ koyunu.
Suda yaşayan hayvanlardan şunların etini yiyebilirsiniz: Pullu ve yüzgeçli canlıların etini yiyebilirsiniz. Ama pulsuz ve yüzgeçsiz canlıların hiçbirini yemeyeceksiniz. Bunlar sizin için kirli sayılır. Temiz sayılan bütün kuşları yiyebilirsiniz.
Etini yemeyeceğiniz kuşlar şunlardır: Kartal, kuzu kartalı, kara akbaba, çaylak, doğan türleri, bütün karga türleri, baykuş, puhu, martı, atmaca türleri, kukumav, büyük baykuş, peçeli baykuş, ishakkuşu, akbaba, karabatak, leylek, balıkçıl türleri, ibibik, yarasa. Bütün kanatlı böcekler sizin için kirli sayılır. Hiçbirini yemeyeceksiniz.” (Tesniye/Yasanın Tekrarı, 14/3-19)
Tevrat'tan hadislere nasıl geçti bu hükümler? Daha bir çok yahudi, hristiyan inancına benzeyen hadisler var. Günümüzde de uydurulmaya devam ediyor. Mesela “Hz. Bilal - Ruhuna Fatiha" diye araştırın bir çok sosyal paylaşım sitesinde yayılmış olduğunu göreceksiniz. Hem kaynak yok hem günümüz insanının konuşma tarzıyla yazılmış. Kolayca anlaşılabiliyor. Buna rağmen insanlar arasında rağbet görüyor, paylaşılıyor. Adama diyorum bu batıl, paylaşımı kaldıracağına yorumumu siliyor. Bir sürü beğeni, yorum almış tabi. Biraz uzaktan olsa da, Ayetleri az bir karşılığa değişmeye örnek verilebilir...
Sonuç; Önünüze mezhebinize göre haram bir et getirdiler. Yerseniz mezhebinize, imamınıza göre haram işleriniz, yemezseniz Kur'an'a göre Allah'ın helal kıldığını haram sayıp imamınızı rab edinmiş olursunuz.
Lokman, 21. Ayet: Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?
Zuhruf, 43-44 Ayet: Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin. Şüphesiz bu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.
Şeytan önceki ümmetlere kitaplarını tahrif ettirdi, onları fıkralara ayırdı. Allah kur'an'ı kıyamete kadar kendi koruyacağını vaad etti. Şeytan da bizi uydurduğu hadislerle böldü, yıktı, saptırdı.
Çözüm; Öncelikle içtenlikle Allah'a yönelelim, yardım isteyelim, “La İlahe" sözünü bütün yönleriyle sindirip sonra “İllallah” diyince şehadet gerçekleşiyor. Allah haricindeki ilahları silmedikçe şehadetin anlamı kalmıyor.
Allah'ın kopmak bilmeyen kulpuna yapışalım(bakara 256,257). Kur'an'da belirtilen, gerçek Mü'min'lerin niteliklerine uymaya çalışalım. İmanımızı şirkten arındırmadıkça, bizi ne namaz, ne zekat, nede şefaat kurtarır.
Zor gelebilir bunca zamandır inandığınız imamdan, alimden, mezhepten vazgeçmek ama hristiyan, yahudi, şii vs mezhebinden olan, böyle bir ortamda yetişmiş biri için de vazgeçmek zor. Kur'an'dan başka ümmeti birleştirmenin yolu yok. Neredeyse her fırka diğerlerini sapık görüyor(haksız da değiller).
Kur'an, Levh-i Mahfuz'daki gibi, indirildiği günkü gibi sapasağlam duruyor, yok mu öğüt alan diyor.
Enbiya, 10 Ayet: Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
A'râf, 171. Ayet: Hani dağı sanki bir gölgelikmiş gibi onların üstüne kaldırmıştık da üzerlerine düşecek sanmışlardı. (Onlara "Size verdiğimiz Kitab'a sımsıkı sarılın ve onun içindekileri hatırlayın ki, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız" demiştik.
Övgü, hamd, her şeyi yaratan, kalemi öğreten, insana bilmediklerini öğreten Allah'a mahsustur. İnsan Allah'ı değil de yaratılanı övse bile bu övgü de onu yaratan Allah'a ulaşır. İhlas ile övmek başka, gaflet ile övmek başka...