Bu katliam sürpriz değildi, bekleniyordu. Gözler Amerika’ya çevrilirken darbecilerin güvendiği iki Arap ülkesini de göz ardı etmemek gerek.
EN AZ 4500 ÖLÜ VAR
Tek hamlede böylesi bir katliama dünya ilk kez tanık oluyor. Yıllardır Gazze’ye saldıran İsrail bile bu kadar büyük bir kıyımı 24 saate sığdıramadı. Mısır Sağlık Bakanlığı yani darbe yönetiminin kukla bakanlığı ölü sayısının 248 olduğu iddiasında. Oysa sadece Rabia Camii’nin seyyar hastane olarak kullanılan 150 metrekarelik konferans salonunda bile yerlere dizilmiş, üst üste istiflenmiş yüzlerce ceset olduğunu gördük. Darbeyi Ret Koalisyonu gece 23.30 itibariyle en az 4500 kişinin şehit olduğunu duyurdu. Ayrıca Kahire Üniversitesinin Mühendislik Fakültesinde 2000 gösterici ateş altında mahsur kaldı.
BU RAKAM ABARTI GELMESİN
4500 ölü açıklaması bazılarına abartı gelebilir ama şunu unutmamakta fayda var. Nahda ve Rabia Meydanlarında günün en hareketsiz saatlerinde bile 100 binden fazla insan bulunuyor. Bu katliamlarda binlerce kişi yaralanıyor. Ve bu insanlar tedavi imkanı bulamıyor. Kahire bir dünya başkenti orada her türlü imkan mevcut, hastaneler de. Ancak meydanlara yapılan baskınlarda vurulanların ne yazık ki o meydanlardan çıkmalarına izin verilmiyor. Bu nedenle her iki meydanda da ayak üstü tedaviler için açılan ve gönüllü doktorların hizmet verdiği seyyar hastaneler var. Hastane demeye bin şahit gerektiren o mekanlara getirilen binlerce yaralının ölüme terk edildiğini hesaba katınca Darbeyi Ret Koalisyonunun “4500 şehit” açıklaması hiç de uzak bir ihtimal gibi durmuyor.
REJİMİN YALANLARINA İNANMAYIN
Mısır’da 3 Temmuz’dan bu yana özgür, tarafsız medya diye bir kavram yok. Darbeciler daha darbe yapmadan ilk iş olarak tarafsız yayın yapan tam 17 televizyon kanalının kapısına kilit vurdu. Kapatılan televizyonların yöneticileri ya hapse atıldı ya sürgüne gönderildi. Böyle bir ortamda Mısır Devlet Televizyonu ya da darbecilerin bizzat hizmetkarlığını yapan televizyonların haberlerine asla itibar edilemez. Ben bir gazeteci olarak Mısır’da 1,5 aydır yaşananları okuduğum kaynakları doğrulatıp, en az birkaç kez süzgeçten geçirdikten sonra haberleştiriyorum. Bu anlamda katliamı yapan darbecilerin iddia ettikleri rakamlara zerre kadar inanmıyorum, herkese de inanmamalarını tavsiye ediyorum.
İHVAN SİLAHSIZ BİR TEŞKİLAT
Darbeciler daha katliamın ilk saatlerinde Nahda ve Rabia Meydanlarında silah olduğunu iddia eden düzmece yayınlar yaptırdı. İhvan silahsız bir teşkilattır. Silahlı bir kolu yoktur. Bu nedenle karşı tarafı İhvan olan bir iç savaş çıkmaz. Mısır’da 3 Temmuz darbesini reddeden İhvan dışındaki tüm guruplar da katliamların yapıldığı Nahda ve Rabia Meydanlarına ateşli silahlarla girmediler. Zaten 30 yıllık Mübarek rejiminin karanlık derin devleti, İhvan gibi yıllardır mercek altında tutulan muhalif bir grubun Kahire gibi bir başkentte kimselere çaktırmadan silahlanmasına nasıl müsaade edebilir? Böylesine komik iddialara Mısırlı ilkokul çocukları bile inanmaz.
POLİSLER ÖLDÜRÜLDÜ YALANI
O yalanlardan biri de darbecilerin İçişleri Bakanlığının son açıklamasıydı. 43 polisin öldürüldüğü yalanı ile katliama haklı gerekçe aradılar. Oysa bu yalanlar bize hiç de yabancı değil. 2,5 yıldır Suriye’de kendi halkını bombalayan Esed rejimi de 2011′den bu yana aynı palavraları söylüyor. Evet belki Mısır’da polisler ölmüş olabilir ama hatırlanmalı ki 8 Temmuz sabahı namaz sırasında yapılan katliamda ölen subayların da göstericiler tarafından değil aksine ‘vur’ emrine uymadıkları için darbeciler tarafından öldürüldükleri ortaya çıkmıştı.
KATLİAMIN ZAMANLAMASI
Mısır yangın yerine çeviren darbeciler bu katliamı Ramazan Bayramı sonrası gerçekleştirdi. Bilindiği gibi Ramazan boyunca Kahire’de pazarlıklar yapıldı. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catharine Ashton, Almanya Dışişleri Bakanı Westervelle, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Edward Burns her iki tarafla görüşmeler yaptı. Amaç İhvan’ı yıldırıp, direnişi sonlandırmak ve darbeyi meşrulaştırmaktı. Bu pazarlıklar sonuçsuz kalınca Sisi yeni bir katliam için düğmeye bastı.
KATLİAM SÜPRİZ OLMADI
Bu katliam bekleniyordu. Çünkü darbe yönetimi bunun sinyallerini açıkça ve defalarca verdi. Ramazan ayında Mübarek döneminde Müslüman Kardeşlere kanlı operasyonlar düzenlemekle görevli istihbarat birimi yeniden faaliyete sokuldu. Hatta İçişleri Bakanı meydanların boşaltılması için “tecrübeli polislere ihtiyacımız var” açıklaması yaptı.
SADECE ABD’YE BAKMAMAK LAZIM
Darbe sonrası herkesin gözü Amerika’daydı. Neden ‘darbe’ ifadesi kullanmadıkları ve orduya para yardımı tartışmaları günlerce gündemden düşmedi. Amerika Dışişleri Bakanı saldırıları kınayan bir açıklama yaptı. Evet Amerika bu darbe sürecinde etkin bir rol oynadı ancak yine de sadece faturayı ABD’ye kesmemek lazım. Unutmamalı ki Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikler bu süreçte Sisi’nin hep yanında oldu. Hatta Sisi’ye katliam için ciddi telkinler yapıldı, bir takım garantiler verildi.
Mustafa Taha Dağlı
Ölü Sayısı 4500! | Cihad Haber
EN AZ 4500 ÖLÜ VAR
Tek hamlede böylesi bir katliama dünya ilk kez tanık oluyor. Yıllardır Gazze’ye saldıran İsrail bile bu kadar büyük bir kıyımı 24 saate sığdıramadı. Mısır Sağlık Bakanlığı yani darbe yönetiminin kukla bakanlığı ölü sayısının 248 olduğu iddiasında. Oysa sadece Rabia Camii’nin seyyar hastane olarak kullanılan 150 metrekarelik konferans salonunda bile yerlere dizilmiş, üst üste istiflenmiş yüzlerce ceset olduğunu gördük. Darbeyi Ret Koalisyonu gece 23.30 itibariyle en az 4500 kişinin şehit olduğunu duyurdu. Ayrıca Kahire Üniversitesinin Mühendislik Fakültesinde 2000 gösterici ateş altında mahsur kaldı.
BU RAKAM ABARTI GELMESİN
4500 ölü açıklaması bazılarına abartı gelebilir ama şunu unutmamakta fayda var. Nahda ve Rabia Meydanlarında günün en hareketsiz saatlerinde bile 100 binden fazla insan bulunuyor. Bu katliamlarda binlerce kişi yaralanıyor. Ve bu insanlar tedavi imkanı bulamıyor. Kahire bir dünya başkenti orada her türlü imkan mevcut, hastaneler de. Ancak meydanlara yapılan baskınlarda vurulanların ne yazık ki o meydanlardan çıkmalarına izin verilmiyor. Bu nedenle her iki meydanda da ayak üstü tedaviler için açılan ve gönüllü doktorların hizmet verdiği seyyar hastaneler var. Hastane demeye bin şahit gerektiren o mekanlara getirilen binlerce yaralının ölüme terk edildiğini hesaba katınca Darbeyi Ret Koalisyonunun “4500 şehit” açıklaması hiç de uzak bir ihtimal gibi durmuyor.
REJİMİN YALANLARINA İNANMAYIN
Mısır’da 3 Temmuz’dan bu yana özgür, tarafsız medya diye bir kavram yok. Darbeciler daha darbe yapmadan ilk iş olarak tarafsız yayın yapan tam 17 televizyon kanalının kapısına kilit vurdu. Kapatılan televizyonların yöneticileri ya hapse atıldı ya sürgüne gönderildi. Böyle bir ortamda Mısır Devlet Televizyonu ya da darbecilerin bizzat hizmetkarlığını yapan televizyonların haberlerine asla itibar edilemez. Ben bir gazeteci olarak Mısır’da 1,5 aydır yaşananları okuduğum kaynakları doğrulatıp, en az birkaç kez süzgeçten geçirdikten sonra haberleştiriyorum. Bu anlamda katliamı yapan darbecilerin iddia ettikleri rakamlara zerre kadar inanmıyorum, herkese de inanmamalarını tavsiye ediyorum.
İHVAN SİLAHSIZ BİR TEŞKİLAT
Darbeciler daha katliamın ilk saatlerinde Nahda ve Rabia Meydanlarında silah olduğunu iddia eden düzmece yayınlar yaptırdı. İhvan silahsız bir teşkilattır. Silahlı bir kolu yoktur. Bu nedenle karşı tarafı İhvan olan bir iç savaş çıkmaz. Mısır’da 3 Temmuz darbesini reddeden İhvan dışındaki tüm guruplar da katliamların yapıldığı Nahda ve Rabia Meydanlarına ateşli silahlarla girmediler. Zaten 30 yıllık Mübarek rejiminin karanlık derin devleti, İhvan gibi yıllardır mercek altında tutulan muhalif bir grubun Kahire gibi bir başkentte kimselere çaktırmadan silahlanmasına nasıl müsaade edebilir? Böylesine komik iddialara Mısırlı ilkokul çocukları bile inanmaz.
POLİSLER ÖLDÜRÜLDÜ YALANI
O yalanlardan biri de darbecilerin İçişleri Bakanlığının son açıklamasıydı. 43 polisin öldürüldüğü yalanı ile katliama haklı gerekçe aradılar. Oysa bu yalanlar bize hiç de yabancı değil. 2,5 yıldır Suriye’de kendi halkını bombalayan Esed rejimi de 2011′den bu yana aynı palavraları söylüyor. Evet belki Mısır’da polisler ölmüş olabilir ama hatırlanmalı ki 8 Temmuz sabahı namaz sırasında yapılan katliamda ölen subayların da göstericiler tarafından değil aksine ‘vur’ emrine uymadıkları için darbeciler tarafından öldürüldükleri ortaya çıkmıştı.
KATLİAMIN ZAMANLAMASI
Mısır yangın yerine çeviren darbeciler bu katliamı Ramazan Bayramı sonrası gerçekleştirdi. Bilindiği gibi Ramazan boyunca Kahire’de pazarlıklar yapıldı. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catharine Ashton, Almanya Dışişleri Bakanı Westervelle, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Edward Burns her iki tarafla görüşmeler yaptı. Amaç İhvan’ı yıldırıp, direnişi sonlandırmak ve darbeyi meşrulaştırmaktı. Bu pazarlıklar sonuçsuz kalınca Sisi yeni bir katliam için düğmeye bastı.
KATLİAM SÜPRİZ OLMADI
Bu katliam bekleniyordu. Çünkü darbe yönetimi bunun sinyallerini açıkça ve defalarca verdi. Ramazan ayında Mübarek döneminde Müslüman Kardeşlere kanlı operasyonlar düzenlemekle görevli istihbarat birimi yeniden faaliyete sokuldu. Hatta İçişleri Bakanı meydanların boşaltılması için “tecrübeli polislere ihtiyacımız var” açıklaması yaptı.
SADECE ABD’YE BAKMAMAK LAZIM
Darbe sonrası herkesin gözü Amerika’daydı. Neden ‘darbe’ ifadesi kullanmadıkları ve orduya para yardımı tartışmaları günlerce gündemden düşmedi. Amerika Dışişleri Bakanı saldırıları kınayan bir açıklama yaptı. Evet Amerika bu darbe sürecinde etkin bir rol oynadı ancak yine de sadece faturayı ABD’ye kesmemek lazım. Unutmamalı ki Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikler bu süreçte Sisi’nin hep yanında oldu. Hatta Sisi’ye katliam için ciddi telkinler yapıldı, bir takım garantiler verildi.
Mustafa Taha Dağlı
Ölü Sayısı 4500! | Cihad Haber