Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Molla Nazir Ahmed Röportajı

U Çevrimdışı

Umm Abiha

Üye
İslam-TR Üyesi
fur1.nezir.jpg



Allah'a hamd, Rasulü'ne Salâtu Selam olsun.
Es-Sahab Medya'nın,
Afganistan İslam Emirliği Güney Veziristan Komutanlarından
Molla Nazir Ahmed ile yaptığı bu röportajı,
Türkçe altyazılı olarak sizlere sunuyoruz.

Molla Nazir Ahmed Kimdir?

Güney Veziristan’daki Afgan Bölgesinde 1395’de (1975) doğdu. Yerel medresede ilköğrenimini, Wana’daki (Güney Veziristan) merkezi medresede ise dini eğitimini tamamladı. Mezarı Şerif’in fethinden sonra eğitim yılları esansında Taliban mücahidlerine katıldı.

Taliban’ın Kabil’i fethinden sonraya kadar devamlı olarak cihadın içinde yer aldı. Krabagh, Bagram, Qil’a Murad Baig ve Jabal-us-Siraj’da Kuzey İttifakına karşı yapılan operasyonlarda yer aldı. Bamian, Takhar, Qunduz ve Badghees’in fethinde bulundu.

Afganistan İslam Emirliği’nin devrilmesinden sonra Amerika’ya karşı Güney Veziristan’da cihada başladı.

Şu günlerde ise Güney Veziristan’daki Taliban mücahidlerinin emiri ve Pakistan’daki Taliban Müttefiki Grupların Merkezi Konseyi’nin bir üyesi…

Bilgisayarınıza İndirmek İçin Linkler

DivX Kalitesinde (Yüksek Kalite) (440.9 Mb)

http://ia311042.us.archive.org/2/ite...olla_Nazir.avi

http://www.archive.org/download/Moll...olla_Nazir.avi

Mpeg4 Kalitesinde (Düşük Kalite) (231.8 Mb)

http://ia311042.us.archive.org/2/ite...azir_512kb.mp4

http://www.archive.org/download/Moll...azir_512kb.mp4
Online İzle

/Elfurkan/
 
U Çevrimdışı

Umm Abiha

Üye
İslam-TR Üyesi
Taliban’ın Güney Veziristan Emiri Molla Nezir Ahmed

“KILIÇLARIMIZI KININDAN ÇIKARMAKTAN BAŞKA ÇÖZÜM YOK!”

TAKDİM

Afganistan işgal edileli 8 yıl geçti. Amerika tarafından aranan Üsame bin Laden ve Molla Ömer hâlen hayatta ve savaşmaya devam ediyorlar. Taliban’ın Pakistan’la anlaşması sonucu Pakistan’daki Swat vadisi mücahidlere teslim edilmişti. Fakat Pakistan, imzaladığı anlaşmaya ihanet ederek mücahidlere savaş açtı. Afganistan’dan önce Pakistan’ın kurtuluşu çok yakın gözüküyor. Nitekim Taliban komutanları da İslamabad’ın düşmesinin an meselesi olduğunu bildiriyorlar. Taliban’ın güçlenmesi ve bölgede etkinliğini iyice artırması Molla Nezir Ahmed’in deyimiyle “siyah dangalak” Obama’yı da panikletti ve ağzından şu sözlerin çıkmasına sebep oldu: “En büyük tehlike Taliban!”
Es-Sahab Medya’nın yaptığı bu önemli röportajı Şûle Koman hanım Furkan Dergisi için tercüme etti. Röportajı en son Pakistan’daki gelişmeleri de göz önüne getirerek okunulmasını tavsiye ederiz.

/Furkan/

Yaradan, affeden Yüce Allah’ın adıyla; Allah’a hamdolsun ve tüm dualar ve rahmet Allah’ın elçisi Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, sahabeleri ve Mahşer Gününe kadar onun yolunda gidenlerin üzerine olsun!

Bugün As-Sahab Kurumunun adına Molla Nezir Ahmed’i misafir etmekten mutluluk duyuyoruz. Molla Nezir Ahmed, Güney Veziristan’daki Vezir aşiretleri arasındaki Taliban Mücahidleri Emiri. Bugünkü konuşmayı dünyadaki Müslümanlara yapmak bizim için bir onurdur.
As-Sahab: Molla Nezir Ahmed! Allah’ın inayeti ve merhameti üzerine olsun
Molla Nezir: Allah’ın inayeti ve merhameti sizin de üzerinize olsun.

AS: Bu bölgedeki Cihad’ın tarihi ile başlayalım, tarih kitaplarında gördüğümüz kadarıyla, Mücahidlerin şehid Seyyid Ahmed ile hesapları ve İngiltere ve daha sonra Rusya’ya karşı Cihad… Bunlarla ilgili detaylardan bahsedebilir misiniz?

MN: Yaradan, affeden Allah’ın adıyla başlarım. Allah’a hamd ederiz ve O’nun Elçisine selâm ederiz. Allah’ın bizi mel’un şeytandan korumasını bekler ve Allah’ın adıyla başlarız:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları velî (sırdaş, dost ve idareci) edinmeyin. Onlar (ancak) birbirlerinin yâr ve yardakçısı (İslâm’ın da düşmanı)dırlar. Kim onları (ve aynı zihniyette olanları) velî edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah (böylece kendilerine ve müslümanlara) zulmeden toplumu doğru yola eriştirmez.” (Maide sûresi, 51. âyet-i kerîme.)
Veziristan, Kuzey ve Güney topraklarını kapsamaktadır fakat birbirlerinden farklı değildirler. Bu aşiretler bu topraklar üzerinde İngiltere’yi yenilgiye uğratmıştır. İngilizler Hindistan’ı işgal ettikten sonra bile, bu topraklara adım atamadılar. Buraya girmek için sürekli verdikleri çabadan yoruldular fakat giremediler. Son olarak bizim için 40-FCR Düzenlemesini formüle ettiler ve bu onlara biraz dinlenme ve buranın işlerine karışma fırsatı verdi…

AS: Serbest geçiş hakkına mı sahib oldular?

MN: Evet, geçiş hakkına sahib oldular ve kamplarını kurdular. Fakat o zaman Cihad’ın emiri olan ve aşiretleri yöneten Hacı Mirza Ali Han onlara karşı Cihad başlattı ve ağır darbelerle onlarla başa çıktı. İngiltere’yi yenilgiye uğratan aşiretler bunlardı…

AS: İngiliz kuvvetleri bu bölgeye girdi mi yoksa yalnızca bombaladılar mı?

MN: Girdiler, fakat yalnızca sınırlı alanlara. Kurdukları kamplarda kısılı kaldılar çünkü Cihad direnciyle karşı karşıyaydılar. Şimdi hâlâ yaşadığımız bu dağlarda Mücahidler tarafından yapılmış o zamana ait tüneller buluyoruz. Daha sonra İngiltere burada kazanamayacağına karar verdi ve seferleri tam bir başarısızlıkla sonuçlandı.
Sonra Sovyet dönemine gelindi. Sovyetler çok büyük bir terör ve dehşetle Afganistan’a girdiler. Pakistan’a girmeye de niyetlendiler. Cihad, bu aşiret alanlarından onları da püskürttü. Babamın silâhını, kâsesini ve kendisi için biraz da yiyecek aldığını hatırlıyorum… Çünkü o zamanlar Mücahidler arasında bir birlik yoktu… O da kendi gereçlerini hazırladı ve bunlarla Sovyetlere karşı cihad başlattı. Rusya ilerlemeyi durdurdu ve aşiretler buradan Cihad’a katılmaya başladılar. Daha sonra tüm Mücahidler Kuzey ve Güney Veziristan’a geldi ve burada üsler kurdu ve Sovyetler en sonunda yenilgiye uğratıldı. Allah’ın fazlıyla iftihar ederiz ki Rusya da topraklarımızda yenilgiyi yaşadı.

AS: Amerika’ya karşı Cihad’ın son 7 yılı boyunca Veziristan dünyanın tüm Mücahidleri için müstahkem bir mevki ve üs oldu. Son yedi yıldan beri Amerika’ya karşı Cihad hareketi hakkında bilgi verebilir misiniz?

MN: Amerikan saldırısından sonra Veziristan’a geri döndüğümüzde Mücahidler biraz endişeliydi. Tekrar başladığımızda, ilk baskınımız Güney Veziristan’a komşu Afgan sınırında yer alan Machadad’taki Amerikan kampı üzerine yapıldı. Buraya geri dönüşümüzden bir ay sonraydı. Bu operasyonda, kardeşlerimizden biri Seyyid Muhammed şehid düştü. Evine nasıl haber vereceğimiz konusunda endişeliydik ve ayrıca bedeninin çürüyeceğinden korkmuştuk. Çünkü bizimle birlikte onu geri getirmemiştik, insanlar bizden nefret edecekti ve bizimle alay edecekti. Yedi gün sonra onu geri getirebildik. Yedi gün sonra o her zamankinden daha iyi ve yakışıklıydı. İnsanlar ona bakmak için bir alay halinde geldiler. Bu olaydan sonra Amerika’ya karşı sayımız arttı ve insanlar kendi istekleriyle Cihad’a katılmaya başladılar.
Daha sonra operasyonlarımız daha sık olmaya başladı. Afganistan’da aldığımız ilk alan Yeni Ada’nın bölge karargâhı Bernel’di. Mevlevi İkbal bu operasyonu kumanda ediyordu ve alanı tamamen ele geçirdi. Bu savaştan kazanç da sağladık. Daha sonra Sikin’deki bölge karargâhına saldırdık ve oradan da ganimet kazandık. Sonra onların başka bir üslerini ele geçirdik, orada on sekiz asker diri diri yandı…

AS: Amerikalı mıydılar?

MN: Hayır, Afgan askerleriydi. Daha sonra sürekli olarak pusu kurmaya, füze saldırılarına ve uzaktan kumandalı patlamalara başladık. Bazen üslerine baskınlar da yaptık. Afganistan’da “Bender Kalesi” isminde bir zamanlar Rusların sahib olduğu şimdi ise Amerikalıların işgal ettiği çok büyük bir kale vardı. Allah’ın inayeti ve verdiği güçle, burayı da tamamen fethettik ve ganimetle döndük, burası hâlâ bizim hâkimiyetimizdedir. Bundan sonra, Ana bölge karargâhını ele geçirdik ve buradan on sekiz silâh, dört tüfek ve bir motosikleti ganimet olarak aldık. Sonra, Cumna’ya baskın yaptık ve ele geçirdik, arabalarından birini yaktık ve ganimet silâhlarla birlikte bir diğerini de biz aldık.
Yol arkadaşlarımız Gazne ve Zabul gibi farklı alanlara gittiler ama Pakistan hükümeti yolumuza engel koymaya devam etti. Başta Amerika’ya karşı Cihad başlatmaya niyet etmiştik ve burada savaşmayacaktık ama Pakistan hükümeti bize engel olunca, geçişimizi engelleyip, üslerimizi yıkıp, kardeşlerimizi şehid edince ve onları rotalarından çıkarıp tutuklayınca silâhlarımızı Pakistan hükümetine doğrultmaktan başka çaremiz kalmadı.

AS: Güney Veziristan’daki Vezir Aşiretleri arasında Taliban Emirisiniz. Buradaki Taliban grubu (Afganistan’daki) İslâm Emirliği ve Mü’minlerin Emiri altında mı yoksa kararlarını kendisi veren ayrı bir kuruluş mu? Müminlerin Emiri Molla Muhammed Ömer Mücahid’in emiri altındaysanız, onlarla temasta mısınız, örneğin size talimat ve yönergeler veriyor mu, yoksa burada sistemi kendiniz mi yönetiyorsunuz?

MN: Müminlerin Emiri, cihadın da emiridir. Dünyanın tüm Mücahidleri onu Emirleri kabul eder.

AS: Yani sizinle görüşmesi veya bu gibi şeyler için temsilcilerini mi gönderiyor?

MN: Afganistan yakınındaki sınırımız yoluyla onlarla görüşmek zor değil. Onların temsilcileriyle görüşüyoruz ve onlar bizim Mücahid kardeşlerimiz. Birbirimizle görüşüyoruz fakat bu onlar için zor oluyor onun için gelemiyorlar.

AS: Sizinle birlikte kardeşleriniz Afganistan’a girdiğinde, Afgan Taliban ile birlikte onların kumandası altında cihadda yer alıyorlar mı?

MN: Evet, onların altında çalışıyorlar. Kardeşlerimiz hangi şehre giderlerse gitsinler, o şehirdeki yerel Taliban Emirinin kumandası altında çalışıyorlar.

AS: Buraya, Horasan topraklarına muhacir mücahidler aileleriyle birlikte geldiler. Onlarla ne gibi bir ilişkiniz ve ortaklığınız var?

MN: Bir Muhacir’in Ensar ile olan ilişkinin aynısına biz de birbirimizle sahibiz. Biz birbirimizin kardeşiyiz ve onlara hizmet ettik ve onlara sığınak sağladık, çünkü evlerini cihad için terk etmişlerdi. Onlar Müslüman ve Mücahid kardeşlerimizdir. Hiç kimsenin onları yakalamasına izin vermedik ve onlara zarar vermeye çalışanlarla savaştık. Ve gelecekte Mücahid kardeşlerimizi incitmeye veya onları tutuklamaya çalışanlara karşı Cihad ilan ederiz ve onlarla savaşırız. Müslüman kardeşlerimizden hiçbirini asla teslim etmeyiz.

AS: Güney Veziristan’ın yerel nüfusu da cihadı destekleyip arkasında duruyor mu, yoksa onlardan bir karşı koyma veya bunun gibi bir şeyle karşılaşıyor musunuz?

MN: Hayır, onlar bizi destekliyor. Eğer desteklemeselerdi burada yaşayamazdık. Onlar önceden Sovyetler ve İngiltere ile savaşmış Müslümanlar ve bugün de Mücahidlere hizmet etmekten gurur duyuyorlar. Onlarla birlikte yemek yememizi istiyorlar ve Mücahidlere hizmet etmekten onur duyuyorlar, bunun onlara büyük bir ödül olduğuna inanıyorlar. Cihada pratik olarak katılamasalar bile en azından Mücahidlere hizmet etmek istiyorlar. Bu yüzden tüm aşiretimiz arkamızda ve bizimle birlikte.

AS: Veziristan’ın ve Pakistan’daki diğer aşiretlerin yerel Taliban grublarıyla ne gibi bir işbirliğiniz var? Bugünlerde duyduğumuz iyi haberlerin detayları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

MN: Allah’a hamdolsun. Allah’ın inayeti ve izniyle aramızda oluşan ayrımcılık, kopma ve farklılıklar düşmanlarımızın hilesi hâline geldi. Bunların arasında öne çıkan Pakistan İstihbarat Teşkilatı (ISI). Onlar Molla Nezir, Beytulah Mes’ud ve Gül Bahadır’ın bir ittifak oluşturacağından korktular. Biz de çaba gösterdik ve Allah’ın inayeti ve izni ile komplolarını yıktık. Bir ittifakta kuvvetlere katıldığımızı haberlerde duymuş olabilirsiniz. Şimdi kendimizi düşmana karşı korumalıyız.
Aramızdaki farklılıkların ISI ve düşmanlarımız tarafından provoke edildiği sonucuna vardık. Vezir ve Mes’ud aşiretleri arasındaki nefret ve düşmanlığı tetikleyen ISI idi. Bu sebebden aramızdaki tüm farklılıkları unuttuk ve bu ittifakta bir olduk. Gelecekte hiç bir tartışma olmayacak ve ortaya çıkacak herhangi bir ayrılık, oluşturulan on üç üyeli Şura tarafından çözülecek. Allah’ın izniyle Cihad daha hızlı ve ateşli olacak.

AS: Eğer Pakistan ordusu bazı operasyonlar yürütürse veya bir Amerikan saldırısı olursa, buradaki tüm aşiretler ve Mücahitler karşılıklı işbirliği ile mi cihad ilan edecek?

MN: Evet, kesinlikle. Burada olan her şey şu anda bile Amerika’nın kumandası altında. Pakistan hükümeti kuvvetlerini yönetiyor. Eğer Pakistan hükümeti tekrar bir operasyon yürütecek olursa, biz de buna birlik olarak cevap vereceğiz. Kuzey ve Güney Veziristan’daki tüm aşiret ve Mücahidler aynı anda misilleme yapacak ve cevabımız öncekinden daha da şiddetli olacak.

AS: Kardeşlerinizin Afganistan’ın içinde de farklı cephelerde cihad ettiğini söylediniz. Görünüşte bu cihadın ne gibi hedefleri var? Amerika Afganistan’dan kaçarsa, Mücahidler zafer kazanır ve İslâm sistemi ve Şeriat Allah’ın izniyle bir kez daha Afganistan’da uygulanırsa, Cihadınız duracak mı yoksa aklınızda bundan daha başka fikirler var mı?

MN: Hayır, hayır… Bizim Cihadımız küfre karşı ve küfrün işgal ettiği topraklarımızı geri almak için. Cihad, Allah’ın adını üstün kılmak ve Şeriat sistemini kurmak anlamına geliyor. Cihadımız Pakistan veya Afganistan’la sınırlı değil. “Bu Pakistan olacak” veya “Bu Afganistan olacak” gibi sınırları da kabul etmiyoruz. Bu Yahudiler tarafından düşünülen bir saçmalıktan öte bir şey değil ve biz bunu reddediyoruz. Tüm Müslümanlar bizim kardeşlerimizdir; Arabistan’da, Irak’ta, Filistin’de ve dünyanın neresinde olursa olsun. Müslümanlar arasında bölünmeler oluşturmak imkânsızdır ve şu anda da bölümlenmeler kesinlikle reddediliyor. Bizim Cihadımız küresel bir Cihaddır ve amacımız dünyadaki Müslümanları özgürleştirmek ve kargaşaları, baskıyı ve kötülükleri önlemek ve dünyanın her yerinde Şeriat sistemini kurmaktır. Allah’ın topraklarında Allah’ın yasalarını istiyoruz.


AS: Pakistan’da bazı insanlar ve Afganistan’da da cihadı destekleyen bazı kişiler Pakistan’ın bir İslâm ülkesi olduğunu iddia ediyorlar; hükümeti ve ordusu Müslümanları savunan İslâmî kurumlarmış: O zaman Mücahidler neden onlarla savaşıyor ve cihad nasıl onlara karşı meşru olabilir? Bu hükümetin İslâmî bir hükümet ve bu ordunun da Müslümanları savunan İslâmî bir ordu olduğuna inanıyor musunuz? Son birkaç yıl içerisindeki rolü ile ilgili deneyimleriniz nelerdir?

MN: Önceden de söylediğim bu mukaddes sözler Yüce Allah’ın bu konuyla ilgili kararını bize bildiriyor:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları velî (sırdaş, dost ve idareci) edinmeyin. Onlar (ancak) birbirlerinin yâr ve yardakçısı (İslâm’ın da düşmanı)dırlar. Kim onları (ve aynı zihniyette olanları) velî edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah (böylece kendilerine ve müslümanlara) zulmeden toplumu doğru yola eriştirmez.” (Maide sûresi, 51. âyet-i kerîme.)

Bu karar verilmiş bir konudur. Pakistan, Yahudi ve Hıristiyanlara yardım etti ve onları dost edindi ve onlardan biri oldu!
“…Kim onları veli einirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah (böylece kendilerine ve müslümanlara) zulmeden toplumu doğru yola eriştirmez.”

Bu onlar hakkında tamamen gerçek. Onlar adaletsiz ve zalimdi, aşiret insanlarımızdan birçok kişiyi şehid etti… Onlar Şeriata karşı geldiler ve Yahudi ve Hıristiyanlara yardım ederek onlardan biri oldular. Bu Allah’ın kararıdır. Bu yüzden bu hükümeti İslâmî bir hükümet olarak düşünmüyoruz. Bu hükümet masumları öldürdü ve dolarlar karşılığında suçsuz insanları Küba’ya gönderdi. Şimdi bile Müslümanları şehid ediyorlar ve durmadılar. Bu yüzden bu hükümet İslâmî bir hükümet değildir ve Şeriat’a göre meşru da değildir. Küfrün tarafını tuttu ve yasaları küfür yasaları, bunun İslâmî olduğuna inanmıyoruz.

AS: Pakistan yürürlükte demokratik bir sisteme sahib, ama dine istekli birçok insan, aralarında birçok ulema da var, demokrasi ve seçimler yoluyla İslâmî bir sistem getirmeye çalışıyorlar. Bu tür çabalara bakışınız nedir? Ayrıca birçok insan Taliban’ın silâhları bırakıp seçimlere katılması ve parlamentoda hakları hakkında konuşması gerektiği fikrinde. Bu konuda sizin fikriniz nedir?

MN: Hayır, hayır, biz demokrasiyi kabul etmiyoruz. Bu küfür tarafından oluşturulmuş bir sistem. Allame İkbal de bunun insanların yalnızca sayıldığı, tartılmadığı bir sistem olduğunu söylemiştir. Ve bu sayım Şiileri, Hıristiyanları ve sarhoşları da içerebilir.. Ve sonra bizim için bir emir (yönetici) seçerler! Yeterli olan şu, bu küfür tarafından söylenmiştir ve biz bunu asla kabul etmeyiz. Ben asla oy vermedim. Kendi bölgemizde de oy vermenin yasa dışı olduğunu açıkladım ve gelecekte de bu böyle olacak, aday dini bir kimlik veya başka biri olsa da. Küfür tarafından oluşturulmuş ve içinde hiçbir İslam düşüncesi olmayan demokrasiyi kesinlikle reddediyoruz.

AS: Pakistan’daki hakiki ulema cihadı destekliyor mu? Ya da şöyle diyelim; hangileri destekçiniz? Son üç, dört yıl boyunca Müfti Nizamuddin Shamzai ve Müfti Atikur-Rahman (Allah rahmet eylesin) gibi Pakistan’da şehid düşmüş çok sayıda ulema ile ilgili fikirleriniz nelerdir? Suikastların ardındaki asıl sebep cihada destekleri mi yoksa başka sebepler mi var?

MN: Ulema bizi destekliyor ama sayıları az. Beş yüz ulemanın Pakistan hükümetine ve Veziristan operasyonuna karşı fetva çıkardıkları doğru. Ama hükümet bu gibi âlimleri şehid ediyor, Müfti Shamazi de onlardan biriydi. Çünkü onlar Mücahidlerin yanında, onları destekledi ve onlar için fetvalar çıkardı. Ezilenleri destekledi ve Veziristan’daki operasyonların durmasını istedi. İşte bu yüzden hükümet tarafından suikasta uğradılar. Müfti Atiku’r-Rahman de şehid edilen âlimlerden biri. Diğer birçoğu hapse atıldı. Hükümet bu gibi âlimleri korumuyor. Birçok âlim bizi bıraktığı için üzgünüz. Tüm istediğimiz onların da bizimle olması ve bizi destekleyenlerin hepsine minnettarız. Gerçeği bildirmek Ulemanın sorumluluğudur, çünkü onlar Peygamberlerin varisleridir. Yine de çok azı bizi destekledi, sebebi de Pakistan hükümetinin onları şehid etmesi, tutuklaması. Pakistan’da ulema azlığı yok, ama ileri çıkmıyorlar. İleri çıkanlar kamplarda bizimle birlikteler. Cihada kendileri gidiyorlar ve operasyonlarda bizimle birlikteler.

AS: Eğer Pakistan Hükümeti ve ordusu sizi silâhlarınızı bırakmanız konusunda ve bazı sınırlı alanlarda Şeriat ilân edecekleri konusunda, Malakand’da olduğu gibi, görüşmeler, anlaşmalar veya bu tür diyaloglar yoluyla ikna etmeye çalışırsa, bunun hakkında ne söylersiniz? Bu noktada çabamız durur mu?

MN: Pakistan hükümeti Malakand’daki insanlara davranışı konusunda samimi değildi. Onlara Şeriat sistemi verme sözleri doğru değil. Bu onların bir savaş taktiğinden başka bir şey değil. Kalaşnikof ve mermilerle bir savaş var bir de politika savaşları var. Kendilerini politika bataklığına sokmaya çalışıyorlar ve misyonlarını yalnızca bu yolla ilerletmeye niyet ediyorlar. Tekrar söylüyorum: Pakistan Malakand halkına samimi davranmadı. Biz yalnızca Malakand veya Veziristan’da Şeriat istemiyoruz, tüm Pakistan’da bunu istiyoruz. Silâhları bırakma talepleri yalnızca Mücahidleri kandırmak anlamına gelir. Bu kötülük sona erene ve Pakistan’da Şeriat kuralları yerleşene kadar silâhlarımızı bırakmayacağız.

AS: Pakistan’ın bulunduğu hükümet çizgisinde, Zardari başkan ve Kiani’nin komutan olduğu bir sistemi kabul eder misiniz? Eğer bu insanlar yönetimde kalarak Şeriat’ı ilan ederlerse, böyle bir Şeriat yönetimini kabul eder misiniz?

MN: Pek değil. Yönetimde kalan bu kişilerle Şeriat’ın olması gerektiği gibi olacağını düşünmek komik olur. Bunlar Amerika’nın kafadarları. Pakistan İngiltere’nin yasalarını kabul ediyor ve eğitim sistemi Lord Macaulay tarafından oluşturulmuş. Bu gerçeklerle Şeriat’ı kabul edemeyiz. Yüce Mahkeme bize empoze edecek ve diyecek ki: “Şeriat’ı Veziristan’a veriyoruz, onlar da bizim altımızda çalışacak…” Üzgünüz ama biz bunu kabul edemeyiz. Bizim davetimiz onları da çağırıyor. Bizimle gelin, Pakistan’da Şeriat’ı kuralım ve “tamamen İslâm’a girelim”…Ve o zaman sizinle birlikte olacağız. Küfür yanlısı olmaları dışında onlara karşı bir düşmanlığımız yok, onların yasaları küfür yasalarıdır biz Şeriat’ı isterken. İşte bu yüzden onlara karşı çıkıyoruz.

AS: Geçen yıl boyunca Veziristan ağır şekilde füze saldırılarının hedefindeydi. Siz de yara aldığınız bu saldırılardan birinde hedeftiniz. Bu saldırılarda uzun süre cihada hizmet eden ve şehid düşen birçok Mücahid gibi. Bu durumda Mücahidlerin morali nasıl ve çabaları ne aşamaya ulaştı? Küfür bu yoğun saldırılarla istediğini aldı mı yoksa Mücahidler hâlâ Cihad yolunda dimdik mi duruyor?

MN: Olanlar konusunda üzüldüğümüz doğru fakat bu Mücahidleri güçsüzleştirmektense daha da çok güçlendirdi. Bir şehidin kanı daha çok şehidi yükseltir. Mücahid kardeşlerimizin sayısı bu saldırılarla birlikte arttı. Düşmedi. Amerikalılar, Afganistan’da onları kuşatarak Taliban hareketini yok edeceklerini sandılar ama Mücahidler burada da yine meydana çıktı. Onları bitiremediler. Burada ne zaman bir saldırı olsa, sayımızı azaltmaktan çok arttırıyor.

AS: Bu saldırıların tek suçlusunun Amerika olduğunu mu düşünüyorsunuz, yoksa Pakistan da işin içinde mi? Eğer durum böyleyse, bu saldırıları nasıl düzenliyorlar? Mücahidlerin, liderlerinin ve komutanlarının nerede oldukları ile ilgili bilgiyi hangi yollarla alıyorlar?

MN: Pakistan bu saldırıları Amerika’nın yaptığı konusunda halkı kandırıyor ve biz de onları durdurmak için hiçbir şey yapamıyoruz. Yakaladığımız tüm ajanlar Pakistan çalışanları çıktı. Kullandıkları yer bulma SIM’leri Pakistan tarafından sağlanmış. İki video kliplerini de bulduk. Haber alma ve bilgisayar programları tamamen ordu ile bağlantılı. Birkaç gün önce bir Amerikan CIA çalışanı Pakistan hava üslerinin bu saldırılar için kullanıldığını ve Pakistan’ın bu işin içinde olduğunu itiraf etti. Kendileri de bizzat bizi tehdit ettiler, “Size saldırı yapan biziz, ya cihaddan çekilirsiniz ya da saldırılara devam ederiz” diyerek. Bunun arkasında Amerika’nın olduğu ve bizim hiçbir çaremizin olmadığı iddiası yalnızca halkı yanıltmak anlamına geliyor. Bu zamana kadar olan ve hâlâ devam eden tüm saldırılar Pakistan’ın işi.

AS: Bu tür saldırıları önlemek için ne gibi önlemler alıyorsunuz? Öncelikle, casus uçaklar nasıl durdurulabilir ve ikinci olarak haber alma kanalları nedir ve bunu engellemek için ne gibi önlemleriniz var?

MN: Ajanları yakalamak için önlemler alıyoruz. Suçlu olduğu kanıtlananları bağışlamıyoruz; ama gerçek kanıtları elde ettikten sonra… Bu kışkırtmanın öncüsü Pakistan hükümeti. Kirli işlerini yaptırmak için birkaç rupi karşılığında dalavereleri için insanları çalıştırıyorlar. Biz de bu tür insanları bu işlerden çekilmeleri, bunun onlara yalnızca felâket getireceği ve Mücahidlerin onları affetmeyeceği konusunda uyarıyoruz. Küfür adına çalışan, Pakistan adına çalışan hiç kimseyi affetmiyoruz.

AS: Ajan uçaklarına karşı bazı teknikleriniz var mı, kullanmış olduğunuz ve başarıya ulaştığınız silâhlar gibi? Yoksa onlar karşısında çaresiz miyiz?

MN: Hâlâ önceki silâhlarımız var. Tekrar sahaya çıkan savunma silâhlarımız var ve işe yarıyorlar.

AS: Dört veya beş ay önce Angur Ada’nın yakınlarında bir casus uçağı düşürüldü ve bir başkasına da büyük ihtimâlle ateş açılarak hasar verildiği ile ilgili haberler vardı. Medya Pakistan ordusunun uçakları vurduğunu veya sınır güvenlik kuvvetlerinin onlara ateş açtığının propagandasını yaptı?

MN: Hayır hayır, onlar Mücahid kardeşlerimiz tarafından Şilka silâhı ile vuruldular. Birkaç uçak düşürüldü ve biz de medyayı, bunu Pakistan’ın değil bizim yaptığımız konusunda bilgilendirdik. Onları Pakistan gönderiyor, nasıl vurabilir ki?

AS: Mücahidlere karşı operasyonlar, Bacur, Swat, Mehmand ve Dara Adam Khel gibi Pakistan’ın farklı alanlarında devam ediyor. Ulaştığınız bilgilere göre oralardaki durum nedir? Mücahidlerin morali düştü mü yoksa hâlâ sarsılmaz durumdalar mı?

MN: Mücahidlerin morali oldukça yüksek. Pakistan’ın çok sayıda Mücahid’i öldürdükleri ile ilgili propagandaları tamamen blöf. Mücahidler her geçen gün güçleniyorlar. Ne kadar güçlenirlerse, o kadar ışık saçarlar ve ruhları o kadar yükselir.
Burada aşiret alanlarında, Mücahidler savaşın içindeler. Savaş olmadığında sıkılmaya başlıyorlar. Biz savaştan korkmuyoruz. Mücahidlerin morallerini yükselttik. Sayıları katlandı ve başarı üstüne başarı kazanıyorlar. Tüm aşiret bölgesi boyunca, önce yalnızca Vana’da yükseldik, sonra Miramshah’da ve şimdi Mücahitlerimiz Swat’a kadar yayıldılar… Ve eğer yine bizi zorlarlarsa ve bize karşı operasyon başlatırlarsa, bu Mücahidler İslamabad’a kadar yürüyeceklerdir.

AS: Dini sınıf on yıllardan beri Keşmir’de Cihadla bağlantı içinde. Keşmir’deki Cihad ve içindeki hükümet ve ISI’nın rolü hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

MN: Keşmir’deki Cihad ve orada fedakârlıkta bulunanlar bunu samimilikle yaptılar. Ama yaşamlarımızı ortaya koyduğumuz hedeflere ulaştığımıza inanmıyoruz. Bu ISI altında yürütülen bir iş ve bu yolla Şeriat’ın veya İslâm’ın geleceğini ummuyoruz. ISI’nın insanları Cihad yoluyla kandırması hiç bir sonuç vermez. O kardeşlerimize tavsiyemiz burada bizi desteklemeleri ve bizim kuvvetlerimize katılmalarıdır. Şeriat’ı ve Allah’ın yasasını uygulamak için fedakârlıklar yapıyoruz. Keşmir’deki Cihad hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda bize yardım etmez. Hindistan’da küfür yasası var ve Pakistan’da da İngiltere tarafından verilen bir yasa var. Bu iki küfürden biri Keşmir’de geçerli olacak. Hüküm sürecek olan İslâm değil… Bu durumda da fedakârlıklarımız boşa gidecek. Bu yüzden o Mücahidlere bizimle birlikte olmalarını ve Müminlerin Emiri altında çalışmalarını tavsiye ediyoruz. Şu an için yönünüzün Amerika’ya doğru dönmesine ve Cihadınızın Emir’in kumandası altında olmasına izin verin. Fedakârlıklarınız ürününü verecektir; Şeriat kurulacak ve Allah’ın toprakları üzerinde Allah’ın yasalarına şahit olacaksınız. Bu bizim oradaki Mücahid kardeşlerimize samimi öğüdümüzdür, ISI’ya hizmet etmeyi bıraksınlar.

AS: Geçen günlerde Mücahidler Bombay’da operasyonlar yürüttü ve çok sayıda Hıristiyan, Yahudi ve Hinduları öldürdü. Bunun hakkında ne hissediyorsunuz? Ayrıca, ilerleyen günlerde Hindular Pakistan’daki Müslümanlara saldırıda bulunursa, onlara karşı nasıl Cihad edeceksiniz? Aynı şekilde, Keşmir’le ilgili Keşmir insanları üzerindeki adaletsizlik ve tiranlığı kaldıracak gelecek hedefleriniz var mı?

MN: Hindistan’da hayatlarını kurban eden Mücahidleri tanımıyoruz ama niçin bizler gidip orada yaşamlarımızı feda etmedik konusunda, kaybımız için acı çekiyoruz. Yaptıkları fedakârlık çok büyüktü. Mücahitlerin morallerini yükseltti. Onlar için dua ediyoruz ve onların Allah’ın yakınında olduklarını düşünüyoruz.
Hindistan için, çok sayıda Mücahid’in burada, Pakistan’da ve aşiret bölgelerinde onları beklediğini bilmeli. Eğer saldırı için ilerlerse, Allah’ın izniyle, karşılık verebileceğimizden ve yaşamlarımızı vermeye hazır olduğumuzdan haberdar olsun. Karşılığımız onlara Bombay’da tattırdığımızdan daha ölümcül olacaktır.

AS: Hükümet medyadan bazı kişilerle birlikte aşiret bölgesindeki Mücahidlere karşı çok sayıda propaganda başlattı, çok miktarda kaynakları ve paraları olduğu ve belki de arkalarında yabancı bir el veya ajansın onları finanse ettiği konusunda. Ve silâhlarının da çok yeni olduğu konusunda. Benzer şekilde diğer bazı kişiler onların Hindistan tarafından Pakistan’a sızdırılmış Hintli ajanlar olmakla suçluyor. Bu suçlamalara cevap olarak ne diyeceksiniz?

MN: Bundan önce bu aşiretler İngiltere ve Sovyetlere karşı cihad etmişlerdir ve biz açık bir şekilde mücahidiz. Bize karşı bu propaganda kesinlikle yanlıştır. Cihad için yola çıktık ve Şeriat yönetimi kurmak için fedakârlıklarda bulunuyoruz. Hindistan’dan geldiğimiz veya MOSSAD’ın bizi finanse ettiği ile ilgili iddialar ISI’nın stratejileridir. Hiç kimseden para almadık ve eski zamanlardan beri Mücahidiz. Bu aşiretler İngiliz döneminden beri fedakârlık yapıyorlar ve bu güne kadar canlarını feda ettiler. Onlarla Afganistan’da da savaşıyoruz ve oradaki işgalci kuvvetlerin düşmanıyız. Böyle bir propaganda kesinlikle yalandır ve temeli yoktur. Şüphesi olan her kimse buraya gelip bizi gözlemlesin ve işlerin gidişatına baksın ve bize kim para veriyormuş karar versin… Hindistan mı, başka bir yer mi? Pakistan bizi Hindistan veya Rusya’nın finanse ettiği yalanıyla insanları kandırdı. Yapmayın! Biz Rusya ile savaştık. Ve bizler Hindistan ve MOSSAD’ın düşmanlarıyız.

AS: Mücahidlerin zengin oldukları ve çok paraları olduğu hakkındaki genel görüş doğru mu? Yoksa kaynakları sınırlı ve silâhları eski mi?

MN: Biz silâha güvenmeyiz. Sahip olduğumuz silâh çok az. Tarihe bir bakın. Bedir savaşına bir bakın! Maddi imkânlar ne kadar azdı! Uhud’a bakın! Hiçbir şey araçlarla elde edilmedi, fedakârlık ile elde edildi. Biz iman gücüyle savaşıyoruz. Bizim belirgin silâhlarımız yok, bize araç ve yiyecek sağlayan birileri de yok. Tüm kullandıklarımız eski silâhlar ve alt yapımız da yardımlarla yürüyor. Tüm dünya bize düşman, bize yardım etmiyor.

AS: Geçen birkaç yıl mücahidlerin Amerika’ya ve onun Afganistan’daki müttefiklerine karşı kazandığı başarılara tanık oldu. Ve Amerika’nın Mücahidlerin elinde çaresiz ve umutsuz hâle geldiği apaçık ortaya çıktı. Amerika’nın buradan kaçması ve aşağılayıcı bir yenilgiye uğraması ne kadar zaman alır sizce?

MN: Allah’ın izniyle Amerika kısa zamanda ayrılacak. Afganistan’da güçsüz duruma düştü bile ve kuvvetleri kamplarına hapsoldu. Serbestçe dolaşamıyorlar ve tüm alan mücahidlerin kontrolü altında. Allah’ın izniyle çok yakında Afganistan’ın ele geçirildiği ile ilgili güzel haberleri alacaksınız. Ama bu altın dönemde kendimize fayda sağlamalı ve fedakârlıklar yapmalıyız.

AS: Amerika’nın ve dünyanın geri kalanındaki müttefiklerinin yakın zamanda yenilgisi bugünlerde dedikodu konusu haline geldi; ve Allah’ın izniyle de su götürmez görünüyor… Amerika’nın yardım ve desteğine rağmen Haçlıları Irak ve Somali’de yenilgiye uğrattığımız gibi. Amerika’nın küresel düşüşünü yakın gelecekte görüyor musunuz?

MN: Çok yakın, çok yakın… Ekonomisi tamamen çöktü. Somali ve Irak’ta kaybetti ve yakında Afganistan’da da kaybedecek. Katilliğinin yüksekliğine ulaşıldı ve oradan da düşüş başlayacak.

AS: Açık düşmanlarımız, Yahudiler çok uzun bir süredir Filistin’i işgal etmiş durumdalar ve sahte beyanlar altında zaman zaman Müslümanları katlediyorlar. Son günlerde Gazze’de üç hafta boyunca durmadan Filistinli Müslümanları katlettiler. Bu duruma ne gibi bir çözümünüz var ve Yahudilere karşı açılan Cihadda dimdik kalanlarla ilgili duygularınız nelerdir?

MN: Orada ortaya çıkanlar bizim kardeşlerimizdir. Mücahidlerin yaptığı fedakârlıklar ve Yahudilerin baskısı; ikisi de inanılmaz. Allah’ın izniyle yaptıklarını ödeyecekler ve kardeşlerimizin öcünü alacağız. Onun için hazırlıklara başladık ve Amerika yenilgiye uğratıldıktan sonra Yahudiler de kısa zaman içinde kendi düşüşlerini düşünsünler. Bu Mücahidler onlara ulaşacaktır. Horasan’dan yükselecek ve Filistin’e ulaşacaklar. Filistinli kardeşlerimizin onlarla birlikte olduğumuzu bilmelerini istiyoruz ve fedakârlık yapmaktan kaçınmasınlar. Ve durulanlar Cihad için ayağa kalkmalılar. Kılıçlarımızı kınından çıkarmaktan başka çözüm yok. Olanakları olsa da olmasa da Yahudilere karşı Cihad başlatmalılar, çünkü Cihad artık zorunluluk hâline gelmiştir. Biz onlarla birlikteyiz, yüreklerimiz onlarla birlikte. İsrail’in baskısı ve oradaki beş yüz çocuktan dört yüzünün katledilmesiyle acı çekiyoruz ve öcümüzü alacağız. Keşmir’de veya Filistin’de, biz Mücahidlerle birlikteyiz. Fakat Müslümanlar kendilerini organize etmeli ve Mücahid kardeşleri ile birlikte ayağa kalkmalıdır. Haklarımızı siyaset veya demokrasi yoluyla alamayız. Hedeflerimize ancak fedakârlıklar ile ulaşırız.

AS: Son günlerde Amerika’da başkanlık seçimleri yapıldı ve Bush’un yerini Obama aldı. Birçok insan bunun Pakistan ve Afganistan ile ilgili politikasında büyük bir değişikliğe yol açacağını ve bu füze saldırılarının duracağını düşünüyor. Siz ne hissediyorsunuz? Durum değişiyor mu ya da gelecek günlerde değişecek mi?

MN: Beyaz dangalak gitti şimdi yerine siyah dangalak oturdu. Onların tarafından iyilik beklemek inancımıza aykırı. Hatta inancımızı yerle bir eder. Biz yalnızca Yüce Yaradan’a inandık, sığındık. Bush veya Obama’dan inayet beklemek doğru olmaz. Yalnızca Cihad zorlukları aşmamızı sağlar.

AS: Mücahidlerle ilgili bir başka iddia da Mücahidlerin ordudaki insanlara ve başka hedeflere intihar saldırıları düzenledikleri fakat onlarla birlikte birçok Müslüman’ı öldürmenin de yasal olduğunu düşündükleri… Bununla ilgili görüşleriniz nedir? Bir Müslüman’ı öldürmek meşru mudur? Ve Pakistan hükümeti âlimlerin Irak’ta veya Afganistan’da bu tür operasyonların meşru olduğu fakat Pakistan’da meşru olmadığı ile ilgili fetvalar çıkartmış. Bunun için ne söyleyeceksiniz?

MN: Aslında bu operasyonları camilerde yürütenler Mücahidler değil, ISI’dır. Bize düşmanlar, bu yüzden insanları bizim eşkıya veya onun gibi bir şeyler olduğumuz konusunda korkutuyorlar. Bizler Mücahidiz ve asla Müslümanların yakınlarında bu tür operasyonları yürütmeyiz. Bu tür operasyonları yaptığımız yer ordudur. Ordu bizim hedefimizdir çünkü Amerikalılara yardım etmişlerdir. Biz şahadet eylemlerimizi Pakistan’da gerçekleştiriyoruz ama camilerde veya Pazar yerlerindekileri bırakıyoruz. Bunu yapan bizim düşmanımızdır.

AS: Güney Veziristan’ın Taliban’ı ile ilgili, hükümet bazen medyada ve bazı analistler de, onların Mücahidleri bölgeden kovmak için hükümet tarafından oluşturulan aşiret milisleri olduğunu iddia ediyor. Bu tür beyanatları özellikle de Amerika’dan baskı aldıklarında yapıyorlar. Bunun hakkında ne dersiniz?

MN: Bu doğru değil. Uçak saldırılarında hedef alınıyoruz. Ben kendim de uçak saldırısında hedef alındım. Nasıl olur da Pakistan’a hizmet eden milisler oluruz? Biz İslâm’ın askerleriyiz ve mücahidleriz, Pakistan sürülerinden birkaçı değiliz. Biz Pakistan’a düşmanız ve İslâmî bir orduyuz. Pakistan bana saldırdı ve uçaklarıyla mücahid kardeşlerimizin geri kalanına da saldırıyor. Biz nasıl Pakistan’ın adamı oluruz?

AS: Son olarak, Müslüman ümmetine vermek istediğiniz mesajlarla ilgili konuşacaktık. Özellikle Pakistan’da yaşayan, yüreklerinde dine sevgi ve sempatisi olan ve bundan yarar sağlamaya çalışan Müslümanlara mesajınız ne olacaktır?

MN: Cihadın kişisel bir zorunluluk hâline geldiğini onlara bildirmek isterim. Kâfirler Müslüman topraklarını kuşattıklarında, Afganistan ve Irak’ta yaptıkları gibi, cihad, Müslüman topraklarının özgürlüğüne kavuşması için bütün Müslümanlar için bir zorunluluk olur. Günlük dualarımızı uygulamak da aynı şekilde bir zorunluluktur: Öğle, ikindi ve akşam. Ailelerimizden dua etmek için asla izin istemeyiz… Ama yine de dua ederiz! Cihad da bundan farklı değil. Aynı şekilde tüm Müslümanlar için bir zorunluluk hâline gelmiştir. Küfrün baskısı tüm sınırları aşmıştır. Bu yüzden, Irak ve Afganistan’ın özgürlüğü için ve küfür tiranlığına bir son vermek için cihad etmek tüm Müslüman Ümmeti için kişisel bir zorunluluktur.
Mesajımızın Müslüman milletlere ulaşmasını istiyoruz, cihad için ayağa kalkmalılar. Her zaman fedakârlık eden birkaç kişinin olduğu doğru; ama geri kalanların umursamazlığına rağmen bunlar da zorluklarla çevrili. Eğer tüm insanlar cihad için ayağa kalkarsa bu problemler çözülecek, Şeriat yönetimi kurulacak, endişelerimiz sona erecek ve dünya İslâmî bir devrim görecek. Ama insanlar para yüzünden, zenginlikleri ve çocukları yüzünden Cihadı terk ettiler.
Müslüman ümmete sesleniyoruz ve atalarımızın cihad başlattıklarını onlara hatırlatıyoruz. Peygamber Efendimiz (Allah’ın selâmı üzerine olsun) kendisi de cihad etmiştir ve şöyle demiştir: “Cihad Kıyamet gününe kadar devam edecektir”. Asil sahabeler de cihad etti ve yaşamlarını ortaya koydu, Afganistan ve Konstantinepolis (İstanbul) gibi uzak ülkelere ulaştı. Mezarları hâlâ Afganistan’da, İstanbul’da ve dünyanın her köşesinde duruyor. Şimdi bu dünyaya biz yerleştik ve Allah yolunda fedakârlık yapma sırası bizde belki o zaman Allah bizden memnun olur. Bu işkence, baskı ve kötülüklerden kaçmak için günümüzü ve gecemizi tapınmaya harcayacak kadar gücümüz yok. Çıkış yolu cihaddadır ve Cennet’e giden en kısa yol burasıdır, bu Ümmet’in gideceği yoldur. (Resûl’ün kelamında olduğu gibi) “Ümmetin yolu Allah yoludur”. Bu yüzden Cihada katılmaları için Ümmet’e sesleniyorum.
Düşmanın Müslüman Ümmete ve dünyanın geri kalanına verdiği korku onların sadece propagandasıdır ve Mücahidler bunun üzerinde zafer kazanmıştır. Mücahidler oradan ganimet kazanmış ve aralarında paylaşmışlardır. Amerikalıların arabalarıyla dolaşıyorlar. Bu yüzden Müslüman Ümmetime düşmandan korkmamalarını ve bu dünyada zenginliğin ya da çocuklarınızın sevgisiyle meşgul olmamalarını tavsiye ediyorum. Cihad için fedakârlık yapın, böylece bu ikilem sona erer ve Allah’ın topraklarını Allah’ın yasaları yönetir.
Pakistan’da Mücahidlerin yanında olanlara dua ediyoruz. Yaşamlarını ortaya koyanların fedakârlıkları Allah’ın izniyle kabul olunmuştur. Ve Allah yolunda kendilerini yoranlar için çabalarının kabul edilmesi için dua ediyoruz. Bu yolda zorluk ve acıların yaşanacağı şüphesizdir, Allah’ın takdiri yalnızca acılara dayandıktan sonra kazanılır. Pakistan halkının Mücahidleri desteklediğini gördükçe burada savaş alanında mutlu oluyor ve onlar üzerinden dualarımızı eksik etmiyoruz. Peygamber Efendimiz şunu söylemiştir: “İslâm başladı ve garibdi; ve yakında da başladığı gibi garib olacak… Ne mutlu gariblere…” Dini takip eden her kimse bir garib olur. Mücahidlere bir bakın. Bugün boş değiller, çünkü dine bağlandılar ve onu uyguluyorlar. Bu yüzden de insanlara yabancı (garib) geliyorlar. Peygamberimizin iyi haberleri verdiği kişiler onlar. Bu iyi haberleri almak için onlara katılın ve Mücahidleri destekleyin. Allah’ı memnun etmek için Cihad başlattık, bizimle birlikte olmalısınız. Bu bizi mutlu edecektir.

AS: Mücahidlerin liderleri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir, örneğin Müminlerin Emiri Molla Muhammed Ömer ve Şeyh Üsame bin Laden?

MN: Onlara şunu söylemek istiyoruz, biz sizin Mücahidleriniz ve askerleriniziz. Emirlerinizi bekliyoruz. Burada Veziristan’daki Mücahidlerle ilgili endişeniz olmasın. Liderliğinizle gurur duyuyoruz ve bunun bizim için bir onur olduğunu düşünüyoruz. Emrinizle hayatlarımızı feda ederiz ve her zaman emirlerinizi yerine getirmekten gurur duyarız. Daha önce de fedakârlık yaptık, yine yapacağız. Cihadınızda sizi asla terk etmeyeceğimizden emin olun. Sizinle birlikteyiz ve sizin için ordayız ve daha fazla fedakârlık yapacağız. Veziristan’daki tüm insanlar Müminlerin Emiri Molla Muhammed Ömer Mücahid ve geri kalan tüm liderleriniz, onlar arasında en önde olan Şeyh Üsame için dua ediyor ve hayatlarını sizin liderliğinizde ortaya koyuyor. İnancınızı asla kaybetmemenizi söylemek isteriz. Sizinle birlikteyiz.

AS: Pakistan’da fedakârlık yapanlar… Örneğin aralarında âlimlerin de bulunduğu birçok insanın şehid edildiği ve Abdurreşid Gazi’nin de şehid edildiği Lal Mescidi’nde olanlar… Birçok diğer ulema da hapse atıldı. Onların ruhlarını rahatlatmak için neler söylemek istersiniz?

MN: Başarımız şahadette yatar. Şahadet bizim asıl zaferimizdir. Bunun yüzünden asla üzülmesinler. Biz onlarla birlikteyiz ve Allah’ın izniyle tüm bunların öcünü alacağız. Lal Mescidi’nde bu hunharlığı yapan, masumları öldüren ve Taliban’dan da birçok kişiyi öldüren Müşerref’i affetmeyeceğiz. Lal Mescidi’nin cesur insanları bizim kardeşlerimizdi, şüphesiz çok üzüldük ve olanlardan rahatsızlık duyduk. Cihadı Allah’ın izniyle buradan başlattık ve boyundurukları kırma yolunda ilerliyoruz. İslamabad’ın Mücahidlerin eline geçeceği gün uzak değildir. Ve yaşayan herkesin ruhlarını yükseltmeye ve bizim için ayağa kalmalarına izin verin. Ve şehid edilenler için Allah’tan onları Firdevs cennetlerine almasını diliyoruz.

AS: Şimdi Veziristan halkına mesajınızı Peştun dilinde vermenizi istiyoruz.

MN: Veziristan halkına mesajım, Cihadın bugün sizin işin kişisel bir zorunluluk hâline geldiğidir, bundan önce İngiliz ve Sovyetlere karşı savaştığınız gibi Cihada da katılmalısınız. Yedi yıldan beri cihadda dimdik durdunuz, bu noktada fedakârlıklarınızın boşa gitmesine izin vermeyin. Daha fazla fedakârlık etmelisiniz. Dünyada onurlu insanlar olarak tanınıyorsunuz. Her yerde insanlar size saygı duyuyor ve sizin bakışınızda kendilerini daha alçak görüyorlar. Bunların hepsi gerçekleştirdiğiniz cihad ile ilgili. Cihad bu aşiretlere saygıyı getirdi. Onur, cihadda yatar, dünyanın zenginliklerinde değil. Bu yüzden Mücahidlere sırtınızı dönmemelisiniz. Birkaç rupi kazanmak için Mücahidlere karşı ajanlık yapmamalısınız. Ve bunu kim yaparsa, o Mücahidlere bildirilecek ve bölge de tek bir ajan bile affedilmeyecektir.
Pakistan hükümetine güvenmeyin. Topraklarımıza karışan tüm bu kargaşa ve kötülükler ve aramıza sokulan tüm bu nefret ve düşmanlık, hepsi bu şeytan hükümetin işi. Bizler hepimiz Müslüman’ız ve birbirimizle kardeşiz. Atalarımız İngilizler ve Sovyetlerle savaşıp onları aşağılık bir yenilgiye uğrattı. Allah’ın izniyle Amerika da bu topraklarda aynı yenilgiyi tadacak, bu onurun ve başarının kaçmasına izin vermeyin. Mücahidlerle birlikte olun! Cihadda Mücahidlere katılamasanız bile onları finansal olarak destekleyin. Onlara yiyecek sağlayın, onların ardından gidin. Mücahidlerin bir anlık gözetimi bütün gece yapılan ibadetten daha faziletlidir.
Mücahidlere karşı ajanlık yapmak en aşağılık harekettir. Aşağılıkların arasında yer almayın. Pakistan hükümeti bunun muhteşem bir ordu olduğu konusunda göz boyuyor. Veziristan ve Vana’ya girdiğinde burada huzur bozuldu ve şu ana kadar da öyle kaldı. Tüm bu üzerimizdeki sorunlar Pakistan ve ordusu tarafından yavaş yavaş aşılandı. Angur Ada’ya Amerikalılar yerleşti ve Pakistan ordusu yerleşti, buradaki huzuru bozmak için binlerle geldiler. Ordu burada değilken huzur vardı, zenginlik vardı, kardeşlik vardı. Şu anda sürüp giden kötülük, artan nefret ve Mücahitlere karşı propagandalar hep bu ordu tarafından getirildi.
İnsanlara mesajımız, Amerikalı ve Amerikalıların hizmetkârı olmayı kabul eden Pakistan ordusuyla savaşmak için bu yolda Mücahidlere katılın. Pakistan, Amerika’nın kırk-kırk beş müttefikinin başta gelenlerinden. Küba’daki tutsakların yaklaşık %75-80′i Pakistan tarafından teslim edildi. Amerika’nın diğer yandaşları bu kadar iyi hizmet etmedi. Günde yaklaşık iki yüz-üç yüz Amerikan tedarik konteynırı Pakistan’dan geçiyor. Bu Pakistan’ın Amerika’ya hizmet etme derecesi. Amerika’nın aldığı yardımların %70’i Pakistan’dan geliyor. Bize liderlik eden ve büyüklerimiz olan Mücahid kardeşlerimizi şehit ettiler. Ne zaman kafamızı kaldırsak Pakistan peşimizde. Bu yüzden Pakistan’a savaş açmak zorundayız. Hindistan veya Rusya bize rüşvet verdiği için değil, böyle yapmak zorunda olduğumuz için. Pakistan bizi rahat bırakmayacaktır. Hiç bir üs kampımızı da affetmeyecektir ve hiçbir Mücahidi de. Hatta bizleri evlerimizde bile öldüreceklerdir. Bu yüzden Pakistan’ın dostu olmaktan vazgeçmeli ve Mücahidlere katılmalısınız.
Allah’a hamdolsun, şimdi Mücahidler birleşik kuvvetlere sahip, Gül Bahadır, Beytullah ve biz hepimiz birlik olduk. Tüm Mücahidler düşmana karşı birleşti. Siz de düşman tarafından kandırılmayın. Mücahidler halklarından çok memnunlar, özellikle de Veziristan halkından. Cihadda bize ortak oldunuz, Mücahidlere sığınak verdiniz ve hizmet ettiniz. Füze saldırılarında hedef alındıklarında bile onlara gitmelerini söylemediniz. O zaman bile onlara destek oldunuz. Size mesajım bu yolda dimdik olmanızdır. Allah’ın izniyle çok yolumuz kalmadı. Zorluklar bir veya iki yıl içinde sona erecektir. İslam hüküm sürecek ve zenginlik olacak. O zaman insanlar fedakârlık yapmadıkları ve Mücahidlere yardım etmedikleri için kayıplarına üzülecekler. Bu yüzden Mücahidlerle birlikte olun.
Düşmanın propagandalarıyla kandırılmayın ve onların ajanı olmayın. Düşmanın Üsame ve Molla Ömer’i yakalama çabaları üstünden yedi yıl geçti ama ikisi de hâlâ hayattalar. Allah’ın izniyle düşman kendi ülkesinde de kaybedecek ve büyük bir yenilgi yaşayacaktır. Biraz daha dayandığınız takdirde düşman yenilginin eşiğinde olacaktır. Kardeşlerime ve özellikle de Güney Veziristan’dakilere söylemek istediğim şudur: Sizinle mutluyuz, bizimle birlikte olmalı ve Mücahidleri daha da büyük bir çabayla desteklemelisiniz. Allah’ın izniyle onurlandırılacaksınız ve endişeleriniz sona erecek.

AS: Allah sizi korusun ve mükâfatlandırsın. Konuşmamızın kapanışında, Allah’ın bugünkü toplantımızı mübarek kılmasını ve bu konuşmayı Müslüman Ümmetinin Cihada teşvikinde yararlı olmasında ve Ümmetin savaşmakta olan Mücahidleri fark etmesinde yardım etmesini dilerim. Ve Allah’a, bize Şeriat hükümranlığını ve bu topraklarda dinin üstünlüğünü gördüğümüz böyle bir yaşamı bahşetmesi için dua ediyoruz. Düşmanın ellerimizde aşağılayıcı bir yenilgiyi tatmasını ve bize en yüce ve ulu şahadeti bahşetmesini Allah’tan diliyoruz.
 
Üst Ana Sayfa Alt