İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
DEMİR KİTABEVİ TEL : 0 212 -528 50 06 El -İBRİZ (2 CİLT)
Eşşeyh Abdülaziz Debbağ FİYATI 30,000,000 TL
KIRMIZI RENKLİ YAZILAR KİTAPTAN ALINTILARDIR
VİAGRA YERİNE ŞEYHTEN İSTİMDAT
Tasavvuf felsefesine göre , ilahi aşkla buluşana kadar müridler dünyayla alakalarını keserek “Tanrı”yla randevuya kilitlenmelidirler. Tarikat ortamında şeyh , olağanüstü ve mitsel otoritesiyle dervişleri etkileme gücüne sahiptir.Tasavvufun hiyerarşik yapısında en can alıcı noktalarından biridir şeyh-mürid ilişkisi. Bir derviş şeyhinden izinsiz hiç bir iş yapamaz. Bu mantık öyle ileriye götürülür ki , günün 24 saatini dahi mürid şeyhine adamaktadır neredeyse.Mürid , anatomik olarak şeyh yanında olmasa bile islama sızdırılmış “ Export Rabıta ” bidatı sayesinde maneviyatta da onunla birlikte olduğuna inanır.Bu sakat mantığa göre mürid neredeyse şeyhinden izinsiz rüya bile göremez.
Akılları sterelize edilen dervişler , fikir yönünden öyle hijyenleştirilirler ki , adeta şeyhin karşısında robotlaşırlar. Dezenfetkte beyinli sufiler boş kafalarla şeyhin her dediğini tasdikleyerek kabullenirler. Bu inanç evlenmiş olan sufilerin bile şeyhin izni ve yardımı olmadan hanımlarıyla ilişkiye giremeyecekleri kuralına kadar gider.
Molla Cami’nin “ Nefahatu’l-Üns “ kitabından aynıyla aktarıyorum :
“……. Herat şehrinde Şeyh Abdullah adında bir zahid vardı. Otuz senden beri aralıksız oruç tutardı. Bilinen ve tanınan bir kişi idi. İtibarlı idi, kendisine bağlı olan ağalardan biri , kızını onunla evlendirmişti. Bu kız on iki sene zahidin evinde kaldığı halde henüz bakire ! idi.
Şeyhulislam Ahmed , Herad ‘a (şehre) gelince , zahid , biçare kadına :
“ Elbisemi getir , Şeyh Ahmed’e gideceğim , onun ulu kişi olduğunu söylüyorlar , bakayım onun hali ne? “ Biçare dedi ki :
“ Eğer onu imtihan için gidiyorsan sakın gitme ha !.. Zira o senin tasavvur ettiğin adamlardan değil , yok eğer gönlünde onun her dediğini tıutma arzusu var da , bu niyetle gidiyorsan o zaman onu ziyarete git . Eğer onun (iradesi) dairesinde yürümezsen zarar edersin!...” Zahid :
“ Sen bilmezsin , hadi yürü elbisemi getir !” dedi.
Kaftanını giydi . Şeyh Ahmed’in huzuruna vardı. Selam verdi. Hazreti şeyh selamını aldı ve şöyle buyurdu:
“ Bize selam vermek (hal-hatır sormak) için geldin. Fakat hatunun sana söylediğini bilmiyor musun.. Buyruk tutmak ister misin ? “ Zahid :
“ Doğru söyledikten sonra niçin tutmayayım ? “ … dedi.
Şeyh :
“ Öyleyse geri dön , Senkin mahallesine var , Muhammed kasap Mervezi’nin dükkanından kuyruk sokumu denilen yer var . Çengele asılı koyun eti var . Onu s atın al , bakkaldan bir miktar pekmez ile yağ al ve elinle getirip evine ilet. Zira “ Bir kimse kendi evinin eşyasını taşırsa kibirden uzak olur “ denilmiştir. Evdekilere de ki , o etten kalye , yağ ve pekmezden tatlı yapsınlar . Daha sonra o hatunla iftar eyle ve on iki yıldır yapılması üzerine vacib olan şeyi de yerine getir. Sonra hahama git gusleyle. O saatten sonra bunca yıldan beri olmasını arzu ettiğin ve fakat olmayan şeyler hasıl olmazsa gel Ahmed’in eteğine yapış ki o işin üstesinden gelir .”
Bu sözler üzerine zahidin gönlünden şöyle geçti :
“ Hiç yapamayacağım bir işi bana buyuruyor! Kendimde otuz senedir böyle bir kuvvet görmedim , bakire bir hatunla nasıl münasebette bulunabilirim. “ Hazreti şeyh , Zahid’e :
“ Ne düşünüyorsun , hadi yürü , korkma , iş kolaydır . Eğer gerek duyarsan Ahmed’den medet (yardım) iste! “ dedi.
Zahid yerinden kalkıp gitti. Şeyhin buyurduklarını yerine getirdi. Kalye ve helva pişirdiler. Bir araya gelip iftar ettiler yemek yerken zahidde bir hareket görüldü , cinsi münasebet arzu etti . Hatun :
“ Biraz dur “ dedi . “Yemekten sonra" . Yemek yedikten sonra Zahid tekrar münasebet arzu etti , fakat kendisinde kuvvet bulamadı. Şeyhten istimdat (yardım) etti. Şeyh cemaatle konuşurken tebessüm etti ve :
“ Ey Zahid , işe giriş , korkma , doğru yapıyorsun “ dedi. Zahid de o anda maksuda ulaştı. Hamama gidip gusletti. Daha sonra şeyhin yanına gelince : O anda şehrin dört duvarı arasında olan her şey eksiksiz olarak ona keşfolundu. Şeyhülislam ona :
“ Senin himmetin şehrin dört duvarıyla sınırlı olunca benim ne kabahatim var , şehrin dört duvarına bedel dünyanın dört köşesini içine alacak şekilde himmetini geniş tutsaydın buralarda var olan her şey sana keşfolunurdu …” (Nefahatu’l –Üns. Molla Cami. Marifet yay. Sf: 509)
Şeyhin tabiatüstü konumu , iktidarsız müridine bile derman olacak seviyede işe yaramaktadır. On iki yıl helali olan kadına dokunmayan bir insanın normal kabul edilemeyeceği aşikardır.Eğer bu ahmak adam , ALLAH sevgisinden başka hiçbir şeyi gözü görmeyerek helali olan bir kadına yaklaşamıyorsa bunun ne din ne de sünnette ölçüsü vardır. Rasulullah (s.a.v.) evliliği teşvik ederek toplumun fuhuş ve zina ile dejenere olmasını önlemeye çalışmıştır.
Görüyorsunuz ki , bu saçma menkıbelerle seks mubtelası şeyhler nasıl cahil dervişlerin karılarını kendilerine mal edebiliyorlar. Bunun sebebi “Evliya“ adı verilen şahısların hayat hikayeleri kabul edilen menkıbelerle itikad ölçüsü ve iman esası belirlenmesinden dolayıdır.
Buna benzer , başka tasavvuf kitaplarında da ilginç menkıbeler vardır …
KERAMETLE MÜRİDİNİ SEYREDEN RÖNTGENCİ ŞEYH
Dervişlerin cinsel iktidarsızlıklarına panzehir olabilen şeyhler , sanal bir kimlikle onlara görünebilme yeteneği ile adeta bizleri şaşırtmaktadırlar.
Dudakları uçuklatacak saçma bilim-kurgu menkıbeleriyle yerli erotik kültürümüzün bir payını oluşturuyorlar kendi çaplarınca. Röntgenciliklerine ,buldukları kılfsa en geçerli yöntem olan “Keramet” şovudur. Fikir vejeteryanı derviş , evine gelen şeyhin kerametle geldiğine inanmak için yırtınmaktadır neredeyse. Mürid ziyaretine gelen şeyhi her görüşünde , onun sık sık “mistik sortiler “ sebebiyle geldiğine şartlandığı için , röntgenci ve çapkın şeyhler bu olguyu çok iyi kullanarak lehlerine çevirmektedirler.
El-İbriz kitabı da , bu açıdan “sapık” emellere alet edilen kaynaklardan biridir.
Bakın, mürid şeyhine nasıl saf ve samimi duygularla iltimas geçerek “çapkınlığına“ zemin hazırlamaktdadır :
“ …..Şeyhim (ALLAH kendisinden razı olsun ) , göğsündeki bir rahatsızlığından dolayı sık sık karanfil yer ve koklardı. Bu sebeble kendisinden karanfilin o güzel kokusu eksik olmazdı. Ben de çoğu zaman gündüzleri şeyhimle beraber bulunduğumda bu kokudan yararlanırdım. Nefes alıp verdiğimde onun güzel nefesiyle birlikte bu koku da çıkar, etrafa yayılırdı.Geceleri evimde bulunduğumda, kapılar kapalı bulunduğu halde Şeyhim nefes alıp verdikçe o kokuyu rahatlıkla hissederdim. Halbuki aramızda hayli mesafe vardı.
O Resul Cihan’da , ben Nakirikaf’ta oturuyordum. Koku ardı ardına evimize doğru yayılır dururdu. Durumu karıma anlattığımda farkına vardı. Zaten o da şeyhimi çok sever ve sayardı. Şeyh hazretleri de karımı (dinkardeşliği yönünden ve saliha sayılmasından dolayı ) çok severdi. Sonra böylece bu güzel koku uzun müddet evimizden ve burnumuzdan eksik olmadı. Bir gün şeyhime dedim ki :
“Efendim ! Senin o güzel kokun geceleyin evimizde yayılıyor ve onu rahatlıkla kokluyoruz. Acaba sen geceleyin yanımızda mı bulunuyorsun ?” Cevap verdi ki .
“Evet öyledir.”
Bunun üzerine ben latife yollu güldüm ve :
“ O takdirde senin konunu alıp yüzüme sürerek elinizi yakalamış olurum …” dedim O da tebessüm ederek buyurdu ki :
“ O zaman ben de evin başka bir bölümüne geçerim …” (El-İbriz, Abdulaziz Debbağ, Demir Kitabevi, Sf: 62)
Ahlak zabıtalığı görevine devam eden şeyh , müridini gece-gündüz yokladığını iddia ederek “ışınlanma“ şovlarına devam ediyor !
“….. Yine bir gün kendisine bu güzel kokudan söz ettiğimde şöyle buyurdu :
“ Bu koku , ya şevk ve heyecan nerede? …”
Başka bir defa da şöyle dedi :
“ Ben gece ve gündüz senden ayrılmam…”
Bir defa da şöyle buyurdu:
“ Bir günde beş yüz defa senin hakkında uyanık bulunmazsam , Cenabı Hakk’ın huzurunda bundan dolayı hesaba çekilirim.”
Kendisine bir gün dedim ki:
“ Efendim rüyamda senin zatınla kendi zatımı bir elbise içinde gördüm… (ne buyurursunuz)”
“ Bu hak bir rüyadır”
dedi ve gece gündüz benden ayrılmadığına işaret etti.
Başka bir defa da şöyle buyurdu:
“ Bu gece sana geleceğim . Kalbini bana çevir! “
Gecenin son altıda biri olunca uykuyla uyanıklık arasında bulunuyordum . ALLAH kendisinden razı olsun! Geldi , bana yaklaşınca mübarek elini tuttum ve öpmek için bırakmadım. Ben onun elini öptüğümde , mübarek başını da öptüm , o da ayrılp gitti …..” (El-İbriz, Abdulaziz Debbağ, Demir Kitabevi, Sf: 63)
Hazretini görünce nevrozlara giren sufi , onun teleportasyon (ışınlanma) nümayişini de tarikatın reytingi için abartarak anlatmaktadır. Günün her dakikası dünyayı turlayan ulu zatlar , göklerde uçup arş katmanlarını gezen bu kişiler , bizim burada yaptığımız gibi bazı eleştiriler karşısında aslan kesilip hemen uçup kaçtıkları mevkilerden inerek anti-tasavvufçu safarisine çıkmaktadırlar. Hümanist sufiler gayri İslami her unsura kucak açarken , anti-tasavuffçu söylem sahiplerine bu kadar sıcak değildirler ne yazık ki !
“ Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü “ felsefesi bir çırpıda silinerek eleştirilere karşı ucuz mistik gladyatörlüğe soyunuvermektedirler!...
El-İbriz şeyhinin , maneviyattaki mistik partnerliği devam ederek müridinin fantezilerini de ifşaya yönelmektedir.
“ ….Bir gece hanımlarımdan biriyle baş başa kaldım. Onunla oynaşırken utanç yerine baktım .. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra şeyh Hazretlerini ziyarete gittiğimde ,huzurunda bir çok ilim adamları bulunuyordu. Onlara dönerek sordu:
“ Ey din alimleri ! Kadının utanç yerine bakmak hakkında ne dersiniz ? “
Ben hemen cevab verdim:
“ Efendim , dedim . Bu konuda alimlerin dediğini ben de aynen söylerim . Halbuki şeyh hazretleriyle aramızda iki merhale gibi uzun bir mesafe bulunuyordu..”
Bunun üzerine sordu : “Peki sen hiç bakar mısın?”
Ben : “ Hayır “ dedim . Meğer ki unutmuş olayım….
“ Evet , falan geceye kadar öyle …. Ama o gece ? “
buyurunca , utandım , yaptığımı hatırladım . Sonra şöyle uyarıda bulundu:
“ Kabe’ye yönelip bakan yüzünü ( o gibi şeylere ) çevirip bakma ! ….İnşALLAH…” (El-İbriz, Abdulaziz Debbağ, Demir Kitabevi, Sf: 78)
“ ….Bir gece iki hanımım ayrı odada bulunuyordu. Bu bir mazeretten dolayı olmuştu. Onlardan her biri ayrı bir yatağa uzanıp yattı. Ben de başka bir yatağa uzandım. Odamızda bir dördüncü yatak daha bulunuyordu , o boş kaldı. Sonra hanımlardan biriyle yatmak istedim. Diğerinin uyuduğunu zannediyordum. Bir müddet sonra diğer hanımımla yatmayı uygun buldum ve yanında yattığım diğer hanımın artık uyuduğunu sanıyordum. Geceyi böylece geçirdikten sonra şeyhimin ziyaretine gittim. Aramızdaki mesafe uzakta olsa sık sık bu ziyaretlerimi yerine getiriyordum. Beni görünce hafif tebessüm ederek şöyle buyurdu :
“ İki karıyı bir odada bir araya getirip ikisi ile cinsi yakınlıkta bulunan kimse hakkında ne dersin ? “
Beni kasttediğini anladım ve cevap verdim:
“ Efendim bunu nasıl bildiniz? “
“ Ya dördüncü boş yatakta kim yattı ?
diye sordu. Bunun üzerine dedim ki :
“Efendim ben onların uyuduğunu zannederek öyle yaptım. “
“ Hayır hiç biri uyumadı . Böyle yapman doğru değildir. Kaldı ki , uyanık oldukları zaman ….”
“ O halde bundan böyle buyurduğunuz gibi hareket edeceğim ve bu yaptığım düzensizlikten dolayı ALLAH’a tevbe ederim. “ diyerek duasını taleb ettim” (El-İbriz, Abdulaziz Debbağ, Demir Kitabevi, Sf: 79)
Mürid , şeyhinin duasını talep ettikten sonra şeyh , şehvetten salyaları akan abazanlar gibi müridine karısı hakkında “keramet” kontçuluğuyla elde ettiği bilgi sayesinde bazı yorumlarda bulunarak onu faziletlendiriyor. Şeriatı delen tavırlarıyla , başkalarının cinsel hayatını deşifre eden bu mübarek muhterem zat “şeyhlik “ kurumunun verdiği tüm avantajlarla , hala tarikatta post üzerinde rahatlıkla oturabiliyor !
Şeriat üstü makamdaki maskülenit (erkeksi) şeyh , Rasulullah’ın (s.a.v) direktiflerinin hilafına hareketiyle de tasavvuf ahlakını geliştirmeye devam ediyor !
“….Bir gün şeyhimiz (ALLAH kendisinden razı olsun) , benim hanımım söz konusu olunca , onu tepeden tırnağa , gizli ve aşikar her şeyini ve bütün hususiyetleriyle anlattı. O kadar ki , ne fazlalık yaptı , ne de noksanlık . Cidden benim hanımım onun anlattığı gibi idi. Eğer ben kendimi zorlasam , hiçbir zaman karımı onun nitelediği ölçüde anlatamam.
Halbuki aramızda dört günlük bir mesafe bulunuyordu ve hanımımı görmüş değildi. ( Şeyh hazretleri bu keşfi yapmakla Seyyid Ali Hazretlerine , karısına karşı takınacağı tavırda bir ölçü vermeyi dilemiş ve ayrıca kadının dine karşı ilgisini kamçılamak istemişti)…” (El-İbriz, Abdulaziz Debbağ, Demir Kitabevi, Sf: 91)
El-İbriz kitabında ortaya dökülen bu kirli çamaşırlar “Hazretler Konsülünün” çevirdikleri dolaplardan başka bir şey değildir. Mübarek performanslarını seksapellerini artırmak için sarfetmektedirler. Seks , obsesyonel vaka olarak ruhlarına kazınmıştır ! Egzotik hurafelerle muhabbet telalığına soyunan büyük zatlar daha ne sapıklıklar sergilemektedirler , inanamazsınız !