Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Mucadele Suresi 1. Ayetin Nuzul Sebebli Tefsiri Nasıldır ?

Alp Arslan Çevrimdışı

Alp Arslan

.
İslam-TR Üyesi
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh değerli abim. Aşağıdaki ayetin nuzul sebebi nedir Rasulullah s.a.s ile aralarında nasıl bir konusma vuku bulmuştur. Allah'a şikayette bulunan kadın kimdir ? Degerli cevabınızı bekliyorum. Rabbim sizden razi olsun. Cennetine kabul eylesin.

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Mucadele Suresi 1.Ayet)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;

"Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Hiç şubhesiz Allah Semî'dir, Basîrdir. - İçinizden zıhâr yapanların karıları onların anaları değildir. Anaları ancak, kendilerini doğuranlardır. Şubhesiz ki onlari çirkin ve yalan bir söz söylüyorlar ve muhakkak ki Allah Afuvv'dur, Gafur'dur. - Karılarından zıhâr ile ayrılmak isteyib de sonra söylediklerini geri alanların, aileleriyle temas etmeden önce bir köle azad etmeleri gerekir. Size böylece öğüt verilmektedir. Allah, yapmakta olduklarınıza Habîr'dir. - Kim de bulamazsa temaz etmeden önce birbiri peşinden iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen 60 yoksulu doyurur. Bu, Allah'a ve Rasûlu'ne iman etmekte olduğunuz içindir. Bunlar Allah'ın hadleridir ve kâfirler için elim bir azâb vardır." (Mucadele 1-4)

İlgili ayetlerin nuzul sebebi olarak :

1- Abdullah kanalıyla Havle bint Sa'lebe ibn Mâlik el-Hazreciyye'den rivayette o şöyle anlatıyor:
Allah'a yemin ederim ki Mucadile Sûresinin başı benim ve (kocam) Evs ibn Sâmit hakkında nazil oldu. Ben onun yanında (onunla evli) idim. Kötü huylu bir ihtiyardı. Bir gün yanıma girdi ve sözüne karşılık verdim.
Buna çok kızarak bana: "Sen bana anamın sırtı gibisin." diyerek zıhar yaptı.
Sonra çıkıp kavmin toplandığı yerlerden birisinde bir süre oturduktan sonra eve geldi ve beni istedi (benimle sevişmek istedi).
Ben de: "Hayır olmaz, Havleciğin nefsi elinde olan Allah'a yemin ederim ki bana o söylediğini söyledikten sonra Allah ve Rasûlüu bizim hakkımızda hükmünü verinceye kadar senin benimle sevişmen doğru olmaz." dedim.
Üzerime atladıysa da ihtiyar olduğu için hakkından geldim, kendimi ona teslim etmedim, üzerimden atıb komşularımızdan birisine gittim, onun elbisesini ödünç alıb giydim, çıkıp Allah'ın Rasûlu'ne geldim. Önüne oturdum ve ondan (kocamdan) gördüklerimi anlattım, ondan gördüğüm kötü muameleyi Rasûlullah'a şikâyet ettim.
Allah'ın Rasûlü "Ey Havle, amcanın oğludur, çok yaşlı bir ihtiyardır; onun hakkında Allah'tan takva üzere ol." diyordu.
Ben daha orada yerimden kalkmamıştım ki benim hakkımda Rasûlullah'a vahy inmeye başladı. Rasûlullah'a vahy inerken ki hal onu kaplamıştı.
Sonra açıldı ve: "Ey Havlecik, Allah sen ve kocan hakkında vahy indirdi." buyurub "Ve kâfirler için elîm bir azâb vardır."a kadar olmak üzere "Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Hiç şubhesiz Allah Semî'dir, Basîrdir...." âyetlerini indirdi.
(Ahmed ibn Hanbel, Musned, VI,410-411; Ebu Davud, Talâk, 17, Hadis no: 2214-2218)


Peygamber (s.a.v.): "Ona emret, bir köle azad etsin." buyurdular.
Ben: "Ey Allah'ın peygamberi, onun azad edecek bir kölesi yok ki." dedim,
"O halde peşpeşe iki ay oruç tutsun." buyurdular.
Ben yine: "Ey Allah'ın elçisi, o çok ihtiyar oruç da tutamaz." dedim.
"O halde 60 yoksula yedirsin (doyursun)." buyurdular.
Ben: Ey Allah'ın peygamberi, yoksula yedirecek bir şeyi de yoktur." dedim,
"O halde bir arak (30 sâ' veya 60 sâ' miktarı bir ölçek) hurma ile ona yardım edelim." buyurdu.
Ben de: "Ben de ikinci bir arak hurma ile ona yardım ederim." dedim.
"Güzel söyledin, o da bunları tasadduk etsin." Buyurdular.
(Vâhıdi, Esbabu'n Nuzul, sf: 292-293)

Ebu Bekr ibn Ebî Şeybe kanalıyla Aişe'den gelen bir rivayette Havle'nin Peygamber (s.a.v.)'e kocasından şikâyette bulunurken "Ey Allah'ın elçisi, gençliğimi yedi bitirdi, ben ona karnımı açtım (ona çocuklar doğurdum). Ne zaman ki yaşım ilerledi (kemiklerim zayıfladı), çocuktan kesildim, tuttu bana zıhar yaptı. Ey Allah'ım, (ondan) Sana şikâyette bulunuyorum." dediği ve daha oturduğu yerden ayrılmadan o ve kocası hakkında âyetler indiği" ayrıntılarına yer verilmiştir.

(İbn Mâce, Talâk, 25, hadis no: 2063; Vâhıdi, Esbabu'n Nuzul, sf: 292)


2- Taberî'nin Ebu Kurayb kanalıyla İbn Abbâs'dan rivayetinde o şöyle anlatıyor:
Câhiliye devrinde bir kimse karısına: "Sen bana anamın sırtı gibisin." dediği (zıhar yaptığı) takdirde karısı kendisine haram olurdu ve İslâm'ın başlangıcında da bu böyle idi. İslâm'da ilk zıhar yapan Evs ibnu's Sâmit oldu. Amcasının kızı Havle bint Huveylid ile evliydi.
Ona zıhar yaptı ama çok geçmeden pişman oldu ve karısına: "Öyle sanıyorum ki şimdi sen bana haram oldun." dedi. Karısı da ona aynısını söyledi.
Evs, karısına: "Peygamber (sa)'e git ve ona sor." dedi.
Kadın da Rasûlullah (s.a.v.)'a geldi.
Hanımlarından birisi O'nun saçlarını tarıyordu. "Ey Havlecik, senin bu durumunla ilgili olarak bize bir emir gelmedi." buyurdular.
İşte bunun üzerine Allah Tealâ, Rasûlü'ne vahy indirdi de Peygamber (s.a.v.): "Ey Havlecik, sana müjdeler olsun." buyurdu.
Havle: "Hayırdır." dedi.
Peygamber (s.a.v.): "karısıyla temas etmeden önce bir köle azad etmeleri gerekir"e kadar "Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir..." âyetlerini tilâvet buyurdular.
Havle bunu işitince: "Bizim kölemiz mi var. Vallahi, o benden başka köle bulamaz." dedi.

Peygamber (s.a.v.): "Kim de bulamazsa temaz etmeden önce birbiri peşinden iki ay oruç tutmalıdır." âyetini okudu. Havle: "Vallahi o bir günde üç kere su içmezse gözleri kör olacak." dedi.
Peygamber (s.a.v.): "Buna da gücü yetmeyen altmış yoksulu doyurur." kısmını tilâvet buyurdular.
Havle: "Bunu nereden bulacak ki, ancak bir defalık yiyeceği var." dedi.
Peygamber de bir vesak'ın yarısı kadar ona yardımda bulundu -
Bir vesak 60 sâ' idi- ve: "60 yoksula bunu yedirdin, ondan sonra sana ric'atte bulunsun, seni tekrar nikâhlasın." Buyurdular.
(Taberî, Tefsiri, XXVIII, 3-4)


Aişe'den gelen bir rivayette bu Evs ibnu's-Sâmit'in karısının adı Cemile olarak verilmiştir.


3- İbn Ebî Hatim'in Muhammed ibn Abdurrahman el-Herevî kanalıyla Ebu'l-Aliye'den rivayetinde o şöyle anlatıyor:
Duleyc kızı Havle Ansar'dan bir adamın nikâhı altındaydı. O adamın gözü zayıf, fakir ve kötü huylu idi. Câhiliye ehlinin boşamaları şöyle idi: Bir kişi karısını boşamak istediği zaman ona: "Sen bana anamın sırtı gibisin." derdi. Havle'nin ondan bir veya iki muhtaç çocuğu da vardı.
Bir gün bir konuda onunla tartıştı ve o havle'ye: "Sen bana anamın sırtı gibisin." deyiverdi.
Havle de üzerine elbisesini geçirib Peygamber (s.a.v.)'in yanına geldi.
Peygamber (s.a.v.), Aişe'nin evinde idi ve Aişe, Rasûlullah (s.a.v.)'ın başının bir tarafını yıkıyordu.
Peygamber (s.a.v.)
'in yanına geldiğinde çocukları da yanındaydılar.
Dedi ki: Ey Allah'ın rasûlü, kocamın gözü hastalıklıdır. Kendisi hiçbir şeyi olmayan bir fakirdir, huyu da çok kötüdür. Ben kendisiyle bir konuda tartıştım, bana kızdı ve: "Sen bana anamın sırtı gibisin." dedi. Bununla beni boşamak istemedi. Çünkü benim ondan bir -veya iki- çocuğum var."
Rasûlullah (s.a.v.): "Benim bildiğim bir şey varsa o da senin ona haram olduğundur." buyurdu.
Kadın: "Ben, bana ve çocuklarımın babasına verdiğinden dolayı Allah'a şikâyette bulunuyorum." dedi.



Ebu'l-Aliye anlatmaya şöyle devam eder:
Aişe, dönüb . Peygamber (s.a.v.)'in başının öbür yarısını da yıkamak istedi.
Kadın da Aişe ile birlikte dönüb : "Ey Allah'ın Rasûlü, kocamın gözleri sakattır, kendisi de fakirdir ve huyu d
a kötüdür. Benim ondan bir -veya iki- çocuğum var. Kendisiyle bir konuda tartıştım, kızdı ve: "Sen bana anamın sırtı gibisin." dedi. Ancak bununla beni boşamak istiyor değildi."
Havle der ki: Peygamber (s.a.v.) başını bana doğru çevirip: "Senin durumun hakkında ona haram olmandan başka bildiğim bir şey yoktur." buyurdu.
Ben yine: "Ben, bana ve çocuğumun babasına gelenden dolayı Allah'a şikâyette bulunuyorum."

Ebu'l-Aliye şöyle anlatır:

Aişe o sırada Rasûlullah (s.a.v.)'ın yüzünün değiştiğini farkedib kadına: "Geriye çekil." dedi.
Kadın geri çekildi.
Rasûlullah (s.a.v.), Allah'ın dilediği kadar vahyin inmesi halinde kaldı, vahy kesilince dedi ki: "Ey Aişe, o kadın nerede?"
Aişe kadını çağırdı, kadına: "Git ve kocanı bana getir." buyurdu.
Kadın koşarak gitti ve kocasını getirdi. Bir de baktılar ki kocasının gözleri zor görüyor, fakir ve huysuz birisi.
Rasûlullah (s.a.v.): "Semî ve Alîm olan Allah'a sığınırım." diye söze başladı ve besmeleyle "Allah, kocası hakkında seninle mucadele eden ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin (ikinizin) konuşmanızı iştir. Muhakkak ki Allah Semî'dir, Basîr'dir... Karılarından zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra dediklerini geri alanların karısıyla temas etmeden önce bir köle azat etmeleri gerekir..." kavline kadar bu âyetleri okudu, sonra şöyle buyurdu: "Karınla temasta bulunmadan önce azat edecek bir köle bulabilir misin?"
Adam: "Hayır." dedi.
"Ardarda iki ay oruç tutabilir misin?" diye sordu.
"Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki ben, iki veya üç kere yemek yemeyecek olursam gözüm neredeyse kör olup kapanır." dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): "Altmış yoksulu doyurabilir misin?" diye sordu,
"Hayır, ancak sen bana yardım edersen doyurabilirim." dedi.


Ebu'l-Aliye der ki: Rasûlullah (s.a.v.) ona yardım etti ve o da altmış yoksulu doyurdu. Böylece Allah Tealâ (sen bana anamın sırtı gibisin diyenler hakkındaki) boşanma (hükmünü) değiştirib zıhar yemini kıldı.
(ibn Kesîr, Tefsiri, VIII, sf: 64)
 
Üst Ana Sayfa Alt