Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu; onlara Oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun! denildi. Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı. İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır. Allah zalimleri gayet iyi bilir. (Tevbe Suresi, 46-47)
Kendileri oturup da (öldürülen) kardeşleri için 'Eğer bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi.' diyenlere de ki: 'Eğer (bu iddianızda) doğru iseniz kendinizden ölümü geri çevirin.' (Âl-i İmran Sûresi, 168)
"Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Savaşmadan ve kendi kendine savaşma isteği ile konuşmadan yani, savaşa niyet etmeden ölen kimse münafıklıktan bir şube üzere ölür!" (Müslim 1910/158)
Amr b. el-Âs rahiyallahu anh şöyle demiştir:
"Zâlim bir idareci, devam eden bir fitneden daha hayırlıdır." İhyâu Ulûmi'd-Dîn, 4/356; Mevâizu's-Sahâbe, 350.
Abdullah b. Ömer radiyallahu anhuma şöyle demiştir:
"İdareci âdil olursa, ona ecir vardır, sana da şükretmek gerekir.
İdareci zâlim olursa, ona günah vadır, sana da sabretmek gerekir." el-Ikdu'l-Ferîd, 1/24.