İhsan ederek kendini Allah’a teslim eden ve İbrahim’in dinine uymuş olandan daha güzel din sahibi kim olabilir? Allah İbrahim’i dost edinmiştir. (4/Nisa, 125)
Hillet (Halil Kökenli Dostluk) Yalnızca Allah (c.c)'a Mahsustur.
Hillet (Halil kökünden gelen dostluk) o kemâli muhabbettir ki, kulda Allah (c.c)'a kâmil bir şekilde "ubudiyeti" gerektirir. Allah (c.c)'tan ise kullarına kâmil "rubûbiyeti" ifade etmektedir. O kullar ki, Allah (c.c) onları sever, onlar da Allah (c.c)'ı...
"Ubûdiyet" (kulluk) kelimesi kâmil muhabbet (sevgi) ve kâmil tezellülü (Tevâzû, alçakgönüllülük, kendini her şeyden büyük görmemek, küçüklüğünü bilip, kabul etmek) kapsar.
Araplar; "Kalb sevgiliye kul köle olduğu zaman muti' olur (İtirazsız itaat doğar sevdiğine karşı)." derler. İtirazsız itaat da gerçek kulluğun ta kendisidir.
Zira Muti', kul olmak demektir. Teymullah, Abdullah demektir. Bu, Hz. İbrahim ve Hz. Rasûlde kemale, en son noktaya ulaşan bir haldir.
Bundan dolayıdır ki, Rasûlü ekremin yeryüzünde hiçbir Halili (halil ve hillet kelimelerinin ifade ettiği manada tek bir dostu) yoktur. Çünkü "Hillet" çokluk kabul etmez bir mana içindedir. Allah'ın Rasûlünün tek halili bizzat Allahu Teâla'dır.
Fakat, sevginin (muhabbetin) aslı (hillet gibi) değildir. Çünkü Resulü ekrem (s.a.v) bir sahih hadisde Hazreti Hasan ve Usame (r.a) hakkında şöyle buyurmuştur:
"Allah'ım! Ben şüphesiz onları (Hasan ve Usame'yi) seviyorum. Sen de sev onları. Ben onları seveni de seviyorum" (Buhari, Fedail: 22; Müslim, Fedail: 58-59.)
Amr b. As sordu:
"Ey Allah'ın Rasulü! Sana kadınların hangisi daha sevimli gelmektedir?"
Allah Rasulü buyurdular:
"Aişe"
Amr b. As:
"Peki erkeklerden hangisini daha fazla seviyorsunuz? diye sordu.
Allah Rasulü:
"Onun babası Ebu Bekir'i" diye cevap verdi. (Müslim, Fedail: 33; Ahmed: 2/384.)
Allah Rasulü şöyle buyurdular:
"Bayrağı yarın bir adama vereceğim ki, Allah'ı ve Rasulü'nü sever, Allah ve Rasulü de onu sever" (Buhari, Fedail: 9; Müslim, Fedail: 32.)
Sevgi konusunda bunlara benzer daha bir çok beyan vardır, ama bütün bu sevgililer hilletin ifade ettiği mana içine girmezler.
Yüce Allah Kur'an'da mealen şöyle buyurmaktadır:
"Allah muttakileri sever" (Al-i İmran: 3/76)
"Allah ihsan eden muhsinleri sever" (Bakara: 2/195)
"Allah adaletle hareket edenleri sever" (Hucurat: 49/9)
"Allah tevbe ederek günahlarından temizlenenleri sever" (Bakara: 2/222)
"Hiç şüphe yok Yüce Allah kendi yolunda birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever" (Saf: 61/4)
"Allah öyle bir kavim getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler" (Maide: 5/57)
Bu ayetlerde Allahu Teâla mü'min kullarını sevdiğini, mü'min kullarının da kendisini sevdiğini haber vermektedir. Hatta bir ayeti celîlede şöyle buyurmaktadır:
"İman edenlerin Allah'a olan sevgileri daha kuvvetli ve şiddetlidir." (Bakara: 2/165)
Hillete gelince (halillik, halil edinme şeklinde dostluk), bu hususî (özel) bir dostluktur. Sevgi ise umumîdir (genel anlam taşır).
Bazı kimseler Allah (c.c)'ın Rasulü (s.a.v)'e "Habibullah" (Allah (c.c)'ın sevgilisi) İbrahim'e (a.s.) ise "Halilullah" (Allah (c.c)'ın halili) demektedirler. Bu kimseler muhabbetin hilletten üstün olduğunu sanıyorlar. Bu kavl çok zayıf bir kavldir. Allah'ın Rasûlü (s.a.v) de aynı şekilde İbrahim (a.s.) gibi "Halilullah" dır. Yani Allah (c.c)'ın dostudur.
Yukarıda zikrettiğimiz sahih hadis bunu ifade buyurmaktadır. Hz. Abbas'ın (r.a) bir habib ile halilin arasında haşr olunacağına dâir ve benzeri rivayet edilen sözler mevzu hadislerdir ve onlara itibar etmek asla (doğru) caiz değildir.
Sahih hadisin ifadesine uygun olarak, biz, yukarıda:
Allah (c.c)'a muhabbetin; hem Allah (c.c)'ı sevmek ve hem de Allah (c.c)'ın sevdiklerini sevmek olduğunu beyan edip, belirttik.
(İbn Teymiyye, Kulluk Risalesi)
Hillet (Halil Kökenli Dostluk) Yalnızca Allah (c.c)'a Mahsustur.
Hillet (Halil kökünden gelen dostluk) o kemâli muhabbettir ki, kulda Allah (c.c)'a kâmil bir şekilde "ubudiyeti" gerektirir. Allah (c.c)'tan ise kullarına kâmil "rubûbiyeti" ifade etmektedir. O kullar ki, Allah (c.c) onları sever, onlar da Allah (c.c)'ı...
"Ubûdiyet" (kulluk) kelimesi kâmil muhabbet (sevgi) ve kâmil tezellülü (Tevâzû, alçakgönüllülük, kendini her şeyden büyük görmemek, küçüklüğünü bilip, kabul etmek) kapsar.
Araplar; "Kalb sevgiliye kul köle olduğu zaman muti' olur (İtirazsız itaat doğar sevdiğine karşı)." derler. İtirazsız itaat da gerçek kulluğun ta kendisidir.
Zira Muti', kul olmak demektir. Teymullah, Abdullah demektir. Bu, Hz. İbrahim ve Hz. Rasûlde kemale, en son noktaya ulaşan bir haldir.
Bundan dolayıdır ki, Rasûlü ekremin yeryüzünde hiçbir Halili (halil ve hillet kelimelerinin ifade ettiği manada tek bir dostu) yoktur. Çünkü "Hillet" çokluk kabul etmez bir mana içindedir. Allah'ın Rasûlünün tek halili bizzat Allahu Teâla'dır.
Fakat, sevginin (muhabbetin) aslı (hillet gibi) değildir. Çünkü Resulü ekrem (s.a.v) bir sahih hadisde Hazreti Hasan ve Usame (r.a) hakkında şöyle buyurmuştur:
"Allah'ım! Ben şüphesiz onları (Hasan ve Usame'yi) seviyorum. Sen de sev onları. Ben onları seveni de seviyorum" (Buhari, Fedail: 22; Müslim, Fedail: 58-59.)
Amr b. As sordu:
"Ey Allah'ın Rasulü! Sana kadınların hangisi daha sevimli gelmektedir?"
Allah Rasulü buyurdular:
"Aişe"
Amr b. As:
"Peki erkeklerden hangisini daha fazla seviyorsunuz? diye sordu.
Allah Rasulü:
"Onun babası Ebu Bekir'i" diye cevap verdi. (Müslim, Fedail: 33; Ahmed: 2/384.)
Allah Rasulü şöyle buyurdular:
"Bayrağı yarın bir adama vereceğim ki, Allah'ı ve Rasulü'nü sever, Allah ve Rasulü de onu sever" (Buhari, Fedail: 9; Müslim, Fedail: 32.)
Sevgi konusunda bunlara benzer daha bir çok beyan vardır, ama bütün bu sevgililer hilletin ifade ettiği mana içine girmezler.
Yüce Allah Kur'an'da mealen şöyle buyurmaktadır:
"Allah muttakileri sever" (Al-i İmran: 3/76)
"Allah ihsan eden muhsinleri sever" (Bakara: 2/195)
"Allah adaletle hareket edenleri sever" (Hucurat: 49/9)
"Allah tevbe ederek günahlarından temizlenenleri sever" (Bakara: 2/222)
"Hiç şüphe yok Yüce Allah kendi yolunda birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever" (Saf: 61/4)
"Allah öyle bir kavim getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler" (Maide: 5/57)
Bu ayetlerde Allahu Teâla mü'min kullarını sevdiğini, mü'min kullarının da kendisini sevdiğini haber vermektedir. Hatta bir ayeti celîlede şöyle buyurmaktadır:
"İman edenlerin Allah'a olan sevgileri daha kuvvetli ve şiddetlidir." (Bakara: 2/165)
Hillete gelince (halillik, halil edinme şeklinde dostluk), bu hususî (özel) bir dostluktur. Sevgi ise umumîdir (genel anlam taşır).
Bazı kimseler Allah (c.c)'ın Rasulü (s.a.v)'e "Habibullah" (Allah (c.c)'ın sevgilisi) İbrahim'e (a.s.) ise "Halilullah" (Allah (c.c)'ın halili) demektedirler. Bu kimseler muhabbetin hilletten üstün olduğunu sanıyorlar. Bu kavl çok zayıf bir kavldir. Allah'ın Rasûlü (s.a.v) de aynı şekilde İbrahim (a.s.) gibi "Halilullah" dır. Yani Allah (c.c)'ın dostudur.
Yukarıda zikrettiğimiz sahih hadis bunu ifade buyurmaktadır. Hz. Abbas'ın (r.a) bir habib ile halilin arasında haşr olunacağına dâir ve benzeri rivayet edilen sözler mevzu hadislerdir ve onlara itibar etmek asla (doğru) caiz değildir.
Sahih hadisin ifadesine uygun olarak, biz, yukarıda:
Allah (c.c)'a muhabbetin; hem Allah (c.c)'ı sevmek ve hem de Allah (c.c)'ın sevdiklerini sevmek olduğunu beyan edip, belirttik.
(İbn Teymiyye, Kulluk Risalesi)