Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Muhammed Suresi İniş Sebebi

Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
47- MUHAMMED (KITAL) SÛRESİ


İbn Hibetullah'ın Dahhâk ve Saîd ibn Cübeyr'den rivayetinde sûrenin mekkî olduğu belirtiliyorsa da Mücâhid, Mukâtil, Katâde ve İbn Abbâs'a göre Medine'de ve Hadîd Sûresinden sonra nazil olmuştur. Çoğunluğun görüşü budur.[1]

Yalnız İbn Abbâs ve Katâde'den gelen bir rivayete göre "Nice kasabaları helak ettik ki onlar, seni sürüp çıkaran kasabadan daha kuvvetli idiler ve onlara yardım eden de bulunmadı." (âyet: 13) âyet-i kerimesi Mekke-Medine arasında nazil olmuştur[2] ki ilerde gelecektir.[3]

1. Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır.

2. İman edip salih ameller işleyenlerin, Muhammed'e indirilene -ki o, Rablerinden olan haktır.- inananların kötülüklerini örter ve durumlarını ıslah eder.

İbn Ebî Hâtim'in İbn Abbâs'tan rivayetinde o "Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır." âyet-i kerimesinde zikredilenler Mekke ehlidir ve onlar hakkında nazil olmuştur. "İman edip salih ameller işleyenler..." ise ensardır." Demiştir.[4]

İbn Abbâs der ki: "Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır." âyet-i kerimesi, Bedr'de müşrik ordusunu doyuranlar hakkında nazil olmuştur. Bunlar: Ebu Cehl, el-Hâris ibn Hişâm, Rabîa'nın oğulları Utbe ve Şeybe, Halefin oğulları Übeyy ve Ümeyye, Haccâc'ın oğulları Münebbih ve Nübeyh, Ebu'l-Bahterî ibn Hişâm, Zem'a ibnu'l-Esved, Hakîm ibn Hizam ve el-Hâris ibn Amir ibn Nevfel'dir.[5]

4....Allah yolunda öldürülenlere gelince; Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.

Bişr kanalıyla Katâde'den rivayete göre bu âyet-i kerime Uhud Gazvesi günü müslümanlar arasında birçok ölü ve yaralı varken ve Rasûlullah (sa) Şi'b'de iken nazil olmuştur.[6] Yine bu sûredeki "İşte böyle; çünkü Allah iman etmiş olanların Mevlâsı'dır. Kâfirlere gelince; onların mevlâları yoktur." (âyet: 11) âyet-i kerimesi de aynı yerde müşriklerin: "Bu gün Bedr'e bir karşılıktır. Bizim Uzzâ'mız var, sizinse Uzzâ'nız yok." demesi üzerine Hz. Peygamber (sa)'in de: "Onlara: Allah bizim mevlâmızdır; sizinse mevlânız yok, deyiniz." buyurduklarında nazil olmuştur.[7]


13. Nice kasabaları yok ettik ki onlar, seni sürüp çıkaran kasabadan daha kuvvetli idiler ve onlara yardım eden de bulunmadı.

İbn Abdi'l-A'lâ kanalıyla İbn Abbâs'tan rivayete göre Hz. Peygamber (sa) hicret için Mekke'den (Sevr) mağarasına doğru yola çıktığında Mekke'ye dönmüş ve: "Sen, Allah'a beldelerin en sevgilisisin. Ve sen bana, Allah'ın beldelerinin en sevgilisisin. Şayet müşrikler beni senden çıkarmasalardı elbette senden çıkmazdım. Düşmanların Allah'a en çok isyan edeni elbette Hareminde Allah'a isyan eden, katilinden başkasını öldüren veya cahiliye davası güdendir." demiş ve işte bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirmiştir.[8] Buna göre medenî olan bu sûre içinde bu âyet-i kerime mekkî'dir.[9]


16. Onların arasında seni dinleyenler vardır. Nihayet senin yanından çıkınca kendilerine ilim verilmiş olanlara: "Az önce ne demişti? " diye sorarlar. İşte bunlar, Allah'ın kalblerini mühürlediği ve kendi heveslerine uymuş olan kimselerdir.

İbnu'l-Münzir'in İbn Cüreyc'den rivayetinde o şöyle anlatıyor: Mü'minler ve münafıklar Hz. Peygamber (sa)'in meclisinde oturur, onu dinlerler; mü'minler dinlediklerini anlayıp bellerken münafıklar dinler ama bellemezler, sonra O'nun yanından çıktıklarında da mü'minlere: "Biraz önce Muhammed ne demişti?" diye sorarlardı. İşte bunun üzerine "Onların arasında seni dinleyenler vardır..." âyet-i kerimesi nazil oldu.[10]


32. Muhakkak ki o küfredip de Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet belli olduktan sonra O Rasûl'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. O, bunların amellerini boşa çıkaracaktır.

Süddî bu âyet-i kerimenin el-Hâris ibn Süveyd ve Vahvah el-Ansârî haklarında nazil olduğunu; bu ikisinin irtidad ettiklerini, Hâris'in daha sonra pişman olarak dönüp Hz. Peygamber (sa)'e geldiğini, diğerinin ise küfründe musir olarak öldüğünü söylemiştir

İbn Abbâs ise Bedr Gazvesinde müşrik ordusunun iaşesini üstlenenler hakkında nazil olduğunu söyler.[11]


33. Ey iman etmiş olanlar, Allah'a itaat edin, Rasûlü'ne itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.

İbn Ebî Hâtim'in ve İmam Muhammed ibn Nasr el-Mervezî'nin Kitâbu's-Salât'da Ebu'l-Aliye'den rivayetinde o şöyle demiştir: Rasûlullah (sa)'ın ashabı, şirkle birlikte güzel amellerin fayda vermediği gibi lâ ilahe illallah'la (yani imanla) birlikte günahlar bir zarar vermez sanırlardı. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu.[12]

Daha önce (Nisa Sûresinin 48. âyetinin nüzul sebebinde) geçtiği üzere İbn Nasr, İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin İbn Ömer'den rivayetle tahric ettikleri bir haberde o şöyle anlatıyor: Biz, Muhammed (sa)'in ashabı "Ey iman etmiş olanlar, Allah'a itaat edin, Rasûlü'ne itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın." âyet-i kerimesi nazil olana kadar bütün iyi amellerin makbul olduğunu sanırdık. Bu âyet inince: "Acaba bizim amellerimizi boşa çıkaran nedir? Herhalde cehennemi vacip kılan büyük günahlar ve fuhşiyyattır." dedik. Büyük günahlardan birini birisinin işlediğini gördüğümüzde: "Eyvah şimdi helak oldu." demeye başladık da bunun üzerine "Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan ötesini ise dilediğine bağışlar." (Nisa, 4/48,116) âyet-i kerimesi nazil olunca böyle demeyi de bıraktık ve büyük günah işleyen birini gördüğümüzde onun hakkında korkmaya, bunlardan bir şey işlemeyen hakkında da umutlu olmaya başladık.[13]




[1] İbnu'l-Cevzî, age. VII,395.
[2] Kurtubî, age. XVI,148.
[3] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/803.
[4] Suyûtî, Lübâbu'n-Nukûl, n,ı n.
[5] Kurtubî, age. xvi,i48.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/803.
[6] Taberî, age. xxvi,28.
[7] Kurtubî, age. xvi,i55.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/804.
[8] Taberî, age xxvi,3i.
[9] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/804.
[10] Suyûtî, Lübâbu'n-Nukûl, n,ıi9.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/804.
[11] İbnu'i-cevzî, age. vn,4i2.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/805.
[12] İbn Kesir, age. VII.305; Suyûtî, Lübâbu'n-Nukûl, 11,119.
[13] Alûsî, age. xxvi,79.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/805.

 
Üst Ana Sayfa Alt