يَا نِسَٓاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَاَحَدٍ مِنَ النِّسَٓاءِ اِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذٖي فٖي قَلْبِهٖ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلاً مَعْرُوفاًۚ
وَقَرْنَ فٖي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُو۫لٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰتٖينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُؕ اِنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهٖيراًۚ
وَاذْكُرْنَ مَا يُتْلٰى فٖي بُيُوتِكُنَّ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ وَالْحِكْمَةِؕ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ لَطٖيفاً خَبٖيراًࣖ
Ey peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer günahtan sakınmak istiyorsanız sözü edalı bir tavırla söylemeyin ki, kalbinde çürüklük olan kimse ümide kapılmasın. Ayrıca düzgün söz söyleyin.
Evlerinizde vakarla oturun ve daha önce Câhiliye döneminde olduğu gibi açılıp saçılmayın, namazı güzelce kılın, zekâtı verin, Allah’a ve resulüne itaat edin. Ey peygamber ailesi! Allah Sizi sadece günah kirlerinden arındırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Hânelerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti dilinizden düşürmeyin. Allah bütün incelikleri ve gizlilikleri bilir, her şeyden haberdardır. (Ahzab 32 - 34)
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِنٖينَ يُدْنٖينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابٖيبِهِنَّؕ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَؕ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوراً رَحٖيماً
Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mûminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine bürünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır. Allah ziyadesiyle bağışlamakta ve çok esirgemektedir. (Ahzab 59)
"Evlerinizde vakar ile oturun. " وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ (Ahzâb 33)
Bu ayet, Mûmin kadınların fıtri yerinin ev olduğunu ve evde vakar ve ağırbaşlılıkla bulunmalarını emrediyor. Buradaki "oturun" (قَرْنَ) kelimesi, Arabcada "sabitleşmek", "kalıcı olmak" anlamındadır. Yani sadece evde bulunmak değil, evde sakin, vakarlı bir şekilde kalmak anlamına gelir.
Bu ayette geçen kelime وَقَرْنَ kelimesinin kökü وَقَرَ (v-k-r) kökünden gelir. وَقَرَ fiilinin lugat anlamla Ağırbaşlı olmak, Vakar sahibi olmak, Sakin olmak, Yerinde sabit kalmak, Sukûnet ve ciddiyet içinde olmak. Dolayısıyla, وَقَرْنَ kelimesi Arabcada hem "Evlerinizde vakar ile, ağırbaşlılıkla oturun" hem de "Evlerinizde sakin bir şekilde kalın" manasında anlaşılır.
حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى أَنَّ عَمْرَو بْنَ عَاصِمٍ حَدَّثَهُمْ قَالَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ مُوَرِّقٍ عَنْ أَبِي الْأَحْوَصِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ صَلَاةُ الْمَرْأَةِ فِي بَيْتِهَا أَفْضَلُ مِنْ صَلَاتِهَا فِي حُجْرَتِهَا وَصَلَاتُهَا فِي مَخْدَعِهَا أَفْضَلُ مِنْ صَلَاتِهَا فِي بَيْتِهَا
Abdullah (İbn Mes'ud)'dan rivâyetle; Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kadının özel odasında kıldığı namaz (evin) salonunda kıldığı namazından, (eşyalarının gizlendiği) daha özel odada kıldığı namaz da Özel odasında kıldığı namazdan daha efdaldir."
(Ebu Davud, Salat, bab 53 Hadis no: 570; İbn Huzeyme, Sahih, 3/93 Albânî sahih demiştir)
Yani kadınlar için evde kalmak, hatta evin en tenha kısmında ibadet etmek daha faziletlidir.
Şeyh Nasıruddin el-Albânî şöyle diyor: "القرار في البيت هو الأصل للمرأة؛ لأن فيه صيانة لها، وبعدا عن الفتنة"
"Kadın için esas olan evde kalmaktır. Çünkü bu Onun korunması ve fitneden uzak kalmasıdır." (Şeyh Albânî, Cilbâbu’l-Mereti’l-Muslime, Mektebetu’l-Ma'arif, Riyad, 2. baskı, 1996, Sf: 141)
Hanefî Mezhebi:
İmam Serahsî (öl. 483 h.) şöyle der:
الأصل أن المرأة مأمورة بلزوم بيتها والاشتغال بخدمته، فلا يجوز لها الخروج إلا لضرورة أو حاجة ظاهرة
"Asıl olan, kadının evinde kalması ve ev işlerinde meşgul olmasıdır. Ancak zaruret veya açık bir ihtiyaç sebebiyle dışarı çıkmasına izin verilir." (İmam Serahsî, el-Mebsût, Dâru’l-Mâ'rife, Beyrut, 2. baskı, 1409 h., C. 10, Sf: 152)
Kâsânî şöyle der:
وأن المرأة مأمورة بلزوم البيت في أصل الشرع، فلا تخرج إلا لضرورة - ولا تخرج المرأة من بيتها إلا بإذن زوجها لحاجة ضرورية؛ كعيادة الأبوين، وزيارة المحارم، وشهود الجنازة، ونحو ذلك
"Şeriatın aslına göre kadın evinde kalmakla emrolunmuştur, ancak bir zaruret olmadıkça dışarı çıkmaz." - Kadın evinden ancak kocasının izniyle ve zaruri bir ihtiyaç için çıkabilir: anne-babasını ziyaret etmek, mahram akrabaları görmek, cenazeye katılmak gibi. (Kâsânî, Bedâi'u's-Sanâi’, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 2. baskı, 1986, C. 7, Sf: 83)
Malikî Mezhebi:
İbn Ruşd (el-Cedd) şöyle der:
"والمرأة يلزمها القرار في بيتها، والخروج منه يحتاج إلى إذن الزوج"
"Kadının evinde kalması vâcibdir. Evden çıkması ise kocasının iznini gerektirir." (İbn Ruşd, Bidâyetu’l-Muctehid ve Nihâyetu’l-Muktesid, Dâru’l-Hadis, Kahire, 1995, C. 2, Sf: 64)
İbnu'l-Kâsım şöyle der:
"وسألت مالكاً: أترى للمرأة أن تخرج لحاجتها؟ قال: لا إلا أن تخرج إلى قريب لها تعوده أو إلى جنازة ولا تكثر الخروج"
"İmam Mâlik’e sordum: Kadın ihtiyacı için dışarı çıkabilir mi?
Dedi ki: Hayır, ancak yakınına hastalık ziyareti veya cenaze gibi zaruri bir ihtiyaçla çıkabilir. Sürekli çıkmamalıdır." (el-Mudavvene el-Kubrâ, İmam Mâlik’in görüşleri, Dâru’l-Kutub el-İlmiyye, Beyrut, C. 2, Sf: 246)
Şâfiî Mezhebi:
İmam Nevevî şöyle der:
"يستحب للنساء ملازمة البيوت وترك الخروج إلا لحاجة"
"Kadınların evlerinde kalmaları ve ancak ihtiyaç halinde çıkmaları mustehabdır." (Nevevî, el-Mecmû’ Şerhu’l-Muhezzeb, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1997, C. 4, Sf: 175)
"ويكره خروجها بلا حاجة؛ لأن في خروجها تعرضاً للفتنة"
"Kadının ihtiyaç olmaksızın dışarı çıkması mekruhtur; çünkü bunda fitne tehlikesi vardır." (Nevevî, el-Mecmû’ Şerhu’l-Muhezzeb, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1997, C. 4, Sf: 455)
Hanbelî Mezhebi:
İbn Kudâme diyor ki:
"والمرأة لو جلست في بيتها لم يلزمها سعي في الرزق، ولا قضاء دين"
"Kadın evinde oturursa rızık için çalışması veya borç ödemesi gerekmez." (el-Muğnî, İbn Kudâme, Mektebetu’l-Kulliyâtu’l-Ezheriyye, Kahire, 1968, C. 4, Sf: 239)
"ويستحب للمرأة ملازمة بيتها وعدم خروجها إلا لحاجة"
"Kadının evinde kalması ve ancak ihtiyaç olduğunda dışarı çıkması mustehabdır." (el-Muğnî, İbn Kudâme, Mektebetu’l-Kulliyâtu’l-Ezheriyye, Kahire, 1968, C. 4, Sf: 237)
****
Geçimini Sağlayacak Kimsesi Yoksa Kadının Dışarıda Çalışmasına İzin Verilir
İbn Abidin şerhinde şöyle der:
"فإن لم يكن لها من يعولها، جاز لها الخروج للكسب بقدر الضرورة"
"Eğer kadının geçimini sağlayacak bir kimsesi yoksa, zaruret miktarınca çalışmak için dışarı çıkmasına izin verilir." (İbn Abidin, Reddu’l-Muhtâr ale’d-Durri’l-Muhtâr, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 2000, C. 6, Sf: 371)
Çalışmanın Şartı: Fitneden Uzak Olmak
İbn Abidin şerhinde şöyle der:
"بشرط أن تأمن الفتنة وأن تخرج بحجابها."
"Şartı, fitneden emin olması ve tam tesettür ile çıkmasıdır." (İbn Abidin, Reddu’l-Muhtâr ale’d-Durri’l-Muhtâr, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 2000, C. 6, Sf: 371)
Fuhuş ve Fitne İhtimali Olan İşler Haramdır
Hindiyye Fetavâsı'nda şöyle geçer:
"لا يجوز للمرأة أن تعمل عملاً فيه مخالطة الرجال أو يخشى منه الفتنة"
"Kadının erkeklerle karışmayı gerektiren veya fitneye sebep olacak bir işte çalışması caiz değildir." (Ali b. Huseyin el-Merğinânî, el-Fetâvâ’l-Hindiyye, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1991, C. 5, Sf: 329)
Kadının Pazarda Çalışması (Ticaret, Satıcılık)
el-Fetâvâ'l-Hindiyye'de şöyle denir:
"لا يجوز للمرأة أن تتخذ سوقاً للبيع والشراء بين الرجال"
"Kadının erkeklerin arasında satış ve alış yapması için pazarda çalışması caiz değildir." (Ali b. Huseyin el-Merğinânî, el-Fetâvâ’l-Hindiyye, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1991, C. 5, Sf: 330)
Ders Verme (Hocalık / Öğretmenlik)
İbn Nuceym şöyle diyor:
"ويجوز تعليم النساء العلم مع أمن الفتنة، ويكون ذلك مع الحجاب، ولا يخلو المعلم بهن"
"Fitneden emin olunursa kadınlara ilim öğretmek caizdir. Bu da hicablı olarak yapılır ve öğretmen onlarla baş başa kalmaz." (İbn Nuceym, el-Bahru’r-Râik Şerhu Kenzu’d-Dekâik, Dâru’l-Mâ'rife, Beyrut, 2. baskı, 1997, C. 8, Sf: 219)
Doktorluk (Kadın Hekimlik)
el-Fetâvâ’l-Hindiyye'de şöyle geçiyor:
"تطبب النساء بالنساء جائز، وإذا تعذر وجود امرأة طبيبة فلا بأس بأن تعالج الرجل عند الضرورة مع ستر العورة"
"Kadınların kadınları tedavi etmesi caizdir. Kadın doktor bulunmazsa, zaruret halinde erkek doktor kadını tedavi edebilir; ancak avret yerleri örtülü olmalıdır." (Ali b. Huseyin el-Merğinânî, el-Fetâvâ’l-Hindiyye, C. 5, Sf: 330)
***
Hanefî mezhebine göre kadın:
Aslen evde kalır. Zaruret (geçim sıkıntısı, kimsesizlik gibi) varsa çalışabilir. Çıkarken tam tesettür şarttır. Fitne, karışıklık veya haram ihtimali varsa çıkmak da, çalışmak da caiz olmaz. Mümkünse ev ortamında çalışması tercih edilir.
Kadın kendi evinde veya kadınlara özel yerlerde satıcılık yapabilir. Ancak erkeklerle karışık ortamda bulunmak caiz değildir.
Kadınlar ilim tahsil edebilir ve öğretebilirler; ancak fitneden emin olmak ve mahremiyeti korumak şarttır.
Kadının kadınları tedavi etmesi asıldır. Erkekleri tedavi etmesi ise zaruretle sınırlıdır ve avret mahalli örtülü olmalıdır. (Aynı şekilde erkek doktorun kadını tedavi etmesi de zaruret şartına bağlanmıştır.)
Şâfiî mezhebinde de kadının ihtiyaçsız dışarı çıkması mekruh görülmüş, fitne korkusuyla yasaklanmıştır.
Mâlikî mezhebinde de kadının esasen evinde olması esastır. Çıkışları zaruri ihtiyaçla ve seyrek olmalıdır.
Hanbelî mezhebinde kadının evinde kalması mustehab sayılmış, zaruret veya ihtiyaç dışında dışarı çıkmaması övülmüştür.
es selmu aleykum; Bir kadın kocasının cinsel ihtiyacı haricinde diger ev işleri gibi işlerde yapmama hakkı varmı ben duydum bazı kadınlar kocalarından hizmetçi istiyorlarmış biz ev işlerini yapmak zorunda degiliz diyorlarmış buna hakları varmı? (vallahi bunu diyen kadına erkegin 4 evlilik hakkı...
islam-tr.org
Dar'ul-Harb'te Çocukları Okula Göndermenin Hükmü İslâm’ın mahkûm olduğu ülkelerin okullarında, çocukların şirkten uzak yetişme özgürlüğünün olmadığı, kimsenin üzerinde pek durmadığı bir durumdur. Mustevlilerin (işgalci) maşalarının elleriyle yaptırılan inkılablara, okullarda (Milli (!)...
islam-tr.org