Çevrimdışı
‘(Resûlüm!) Sen şimdi sabret. Bil ki Allah'ın vaâdi gerçektir. (Buna) iyice inanmamış olanlar, sakın seni gevşekliğe sevketmesin!’(Rum/60)
‘Gevşemeyin, üzülmeyin eğer iman etmişseniz üstün gelecek olanlar sizlersiniz.’ (Ali-İmran/139)
Gayretlerin zayıf düştüğü, kararlılıkların gevşediği bu zamanda, ruhları atılganlığa ve fedakarlığa sevkedecek sözlere ihtiyaç duymaktayız.
Bilin ki müminler, Allah’ın rızasını kazanmayı yaşamlarının asıl amacı edinen, tüm güçleriyle çaba harcayan kimselerdir. Allah Kuran’da onlardan ‘Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd eden’ yani çaba harcayan, gayret eden kimseler olarak bahsetmiştir. Ne tür zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsınlar, heyecanlarını yitirmeden, yılgınlığa kapılmadan ‘Rabbimiz bize yeter’ diyebilecek kadar yüksek bir ruha sahiptirler…
Şevk ve heyecan, müminleri başarılı kılan bir sebep, hedefe ulaştıran güzel bir binittir.
Şevk ve heyecan, insanları etrafında toplayan, onları kendine çeken bir mıknatıstır.
Şevk ve heyecan, müminleri güçlü ve zinde tutan bir enerji, gözü kara ve yiğit bir karakter kazanmanın simgesidir…
Şevk ve heyecan, Allah inancına dayalı sürekli bir coşku, daima mutlu kalmanın formülüdür…
Şevk ve heyecan, hedefe ulaştıran bir aracın mazotu mesabesindedir.Önümüzde uzun bir yol var… Bu yolu katetmenin sebeplerinden olan şevk ve heyecana şiddetle ihtiyaç duymaktayız… Allah s.w.t birçok yerde müminleri teşvik etme adına heyecana ve galeyana getirmeyi tavsiye etmiştir ve şöyle buyurmuştur:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ
‘Ey Nebi! Müminleri savaşa teşvik et!..’ (Enfal/65)
İnsanları şevklendirmek Kuran ahlakını yaşayan insanlar için önemli bir ibadettir. Bir Müslüman, kardeşlerini hayra teşvik etmeyi kendine bir görev addetmelidir ve bilmelidir ki müminlerin teşviki kafirlerin gücünün kırılmasıdır…
‘…Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar..." (Nisa/84)
Talut ve Calut kıssasında bizim için gerçekten güzel örnekler vardır. Calut’un ordusuna karşı savaşmak üzere olan Talut’un ordusundaki müminlerden bir kısmı yılgınlık göstermiş
‘…Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur…’ söylemişlerdi…
Allah’ın huzuruna varacaklarına iman etmiş ve Allah’a şevkle kulluk etmekte olanlar ise
‘…Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.’ (Bakara/249)
diyerek cesaret göstermiş ve diğer iman eden kardeşlerini de cesaretlendirmiş, şevke getirmiş ve böylelikle Calut’un ordusuna karşı (فَهَزَمُوهُم بِإِذْنِ اللّهِ )Allah’ın izniyle hezimete uğratmışlardı…
Allah Resulünün şairlerini övdüğü ve ashabına şiirlerle moral verilmesi düşüncesi çogumuzun işittiği ve bildiği bir konudur. Şiirleriyle kafirlerin moralini bozan, müminleri ise motive eden Hassan b. Sabit hakkında Resulullahs.a.v şöyle buyurur:
‘Müşrikleri rencide et! Cebrail seninledir…’ başka bir yerde ise;
‘Hassan'ın beyitleri düşmana ok darbesinden daha etkilidir.’
Kafirleri kızdırmak istiyorsanız alın size yollardan bir yol… Müminleri gayrete getirin!
İşlerini "prestij" için yapanlar birkaç seferden sonra tüm ilgilerini yitirirler. İlgilerini ve şevklerini yeniden canlandırmanın tek yolu çalışmaları için bu insanların övülmesidir. Ancak mümin böyle değildir. Müminlerin yaşadığı şevk ve heyecan, cahiliye toplumunda hakim olan ‘çıkarlara dayalı şevk’ anlayışından çok farklıdır. Çünkü müminler insanların övgülerini değil Allah’ın rızasını amaç edinirler. Hedefleri Allah rızası olan müminlerin şevkleri ve heyecanları devamlı olmalı ve şu ayeti kendine şiar edinmelidir:
قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
‘Deki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım (ibadetlerim), hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.’ (Enam/162)
İşte gayret budur… İşte şevk budur… Bu şevk Rabbimizle buluşuncaya kadar devam edecektir biiznillah…
Bir zat der ki: ‘Başkalarının gevşekliği himmet ehlinin şevkini ve gayretini artırmaya sebeptir.’
Ümmetin derdiyle dertlenen yiğit erler, ümmetin tembellik ve uyuşukluk, korkaklık ve acizlik denizinde yüzdüğü bu dönemde onları bu gaflet uykusundan uyandırmak için teşvik silahıyla silahlanıp bu görevi yerine getirmeleri gerekir. Ümmetimizin koyun değil aslan olduklarını kendilerine hatırlatmak her yiğit erin görevidir.
‘İçinizden ağır davrananlar vardır…’ (Nisa/72)
Bu ayette, mümin topluluk içerisinde gevşek davranan insanlardan bahsedilmektedir. Gevşeklik genellikle kalplerinde hastalık bulunanların halidir. Kalplerinde hastalık bulunanlar sürekli çözümsüzlükler üreterek olayı içinden çıkılmaz gibi göstermeye çalışırlar. Lakin bu şevksiz hareketleriyle müminleri Allah’ın izniyle etkileyemezler. Çünkü Müslümanlar, şevklerini ve imanlarını beraber oldukları insanların tavırlarına göre değil, Allah’ın rızasını kazanmaya göre ayarlarlar.
Heyecan kaybedilirse, başarı yerini başarısızlığa bırakır.
‘Gevşemeyin, üzülmeyin eğer iman etmişseniz üstün gelecek olanlar sizlersiniz.’ (Ali-İmran/139)
Gayretlerin zayıf düştüğü, kararlılıkların gevşediği bu zamanda, ruhları atılganlığa ve fedakarlığa sevkedecek sözlere ihtiyaç duymaktayız.
Bilin ki müminler, Allah’ın rızasını kazanmayı yaşamlarının asıl amacı edinen, tüm güçleriyle çaba harcayan kimselerdir. Allah Kuran’da onlardan ‘Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd eden’ yani çaba harcayan, gayret eden kimseler olarak bahsetmiştir. Ne tür zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsınlar, heyecanlarını yitirmeden, yılgınlığa kapılmadan ‘Rabbimiz bize yeter’ diyebilecek kadar yüksek bir ruha sahiptirler…
Şevk ve heyecan, müminleri başarılı kılan bir sebep, hedefe ulaştıran güzel bir binittir.
Şevk ve heyecan, insanları etrafında toplayan, onları kendine çeken bir mıknatıstır.
Şevk ve heyecan, müminleri güçlü ve zinde tutan bir enerji, gözü kara ve yiğit bir karakter kazanmanın simgesidir…
Şevk ve heyecan, Allah inancına dayalı sürekli bir coşku, daima mutlu kalmanın formülüdür…
Şevk ve heyecan, hedefe ulaştıran bir aracın mazotu mesabesindedir.Önümüzde uzun bir yol var… Bu yolu katetmenin sebeplerinden olan şevk ve heyecana şiddetle ihtiyaç duymaktayız… Allah s.w.t birçok yerde müminleri teşvik etme adına heyecana ve galeyana getirmeyi tavsiye etmiştir ve şöyle buyurmuştur:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ
‘Ey Nebi! Müminleri savaşa teşvik et!..’ (Enfal/65)
İnsanları şevklendirmek Kuran ahlakını yaşayan insanlar için önemli bir ibadettir. Bir Müslüman, kardeşlerini hayra teşvik etmeyi kendine bir görev addetmelidir ve bilmelidir ki müminlerin teşviki kafirlerin gücünün kırılmasıdır…
‘…Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar..." (Nisa/84)
Talut ve Calut kıssasında bizim için gerçekten güzel örnekler vardır. Calut’un ordusuna karşı savaşmak üzere olan Talut’un ordusundaki müminlerden bir kısmı yılgınlık göstermiş
‘…Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur…’ söylemişlerdi…
Allah’ın huzuruna varacaklarına iman etmiş ve Allah’a şevkle kulluk etmekte olanlar ise
‘…Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.’ (Bakara/249)
diyerek cesaret göstermiş ve diğer iman eden kardeşlerini de cesaretlendirmiş, şevke getirmiş ve böylelikle Calut’un ordusuna karşı (فَهَزَمُوهُم بِإِذْنِ اللّهِ )Allah’ın izniyle hezimete uğratmışlardı…
Allah Resulünün şairlerini övdüğü ve ashabına şiirlerle moral verilmesi düşüncesi çogumuzun işittiği ve bildiği bir konudur. Şiirleriyle kafirlerin moralini bozan, müminleri ise motive eden Hassan b. Sabit hakkında Resulullahs.a.v şöyle buyurur:
‘Müşrikleri rencide et! Cebrail seninledir…’ başka bir yerde ise;
‘Hassan'ın beyitleri düşmana ok darbesinden daha etkilidir.’
Kafirleri kızdırmak istiyorsanız alın size yollardan bir yol… Müminleri gayrete getirin!
İşlerini "prestij" için yapanlar birkaç seferden sonra tüm ilgilerini yitirirler. İlgilerini ve şevklerini yeniden canlandırmanın tek yolu çalışmaları için bu insanların övülmesidir. Ancak mümin böyle değildir. Müminlerin yaşadığı şevk ve heyecan, cahiliye toplumunda hakim olan ‘çıkarlara dayalı şevk’ anlayışından çok farklıdır. Çünkü müminler insanların övgülerini değil Allah’ın rızasını amaç edinirler. Hedefleri Allah rızası olan müminlerin şevkleri ve heyecanları devamlı olmalı ve şu ayeti kendine şiar edinmelidir:
قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
‘Deki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım (ibadetlerim), hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.’ (Enam/162)
İşte gayret budur… İşte şevk budur… Bu şevk Rabbimizle buluşuncaya kadar devam edecektir biiznillah…
Bir zat der ki: ‘Başkalarının gevşekliği himmet ehlinin şevkini ve gayretini artırmaya sebeptir.’
Ümmetin derdiyle dertlenen yiğit erler, ümmetin tembellik ve uyuşukluk, korkaklık ve acizlik denizinde yüzdüğü bu dönemde onları bu gaflet uykusundan uyandırmak için teşvik silahıyla silahlanıp bu görevi yerine getirmeleri gerekir. Ümmetimizin koyun değil aslan olduklarını kendilerine hatırlatmak her yiğit erin görevidir.
‘İçinizden ağır davrananlar vardır…’ (Nisa/72)
Bu ayette, mümin topluluk içerisinde gevşek davranan insanlardan bahsedilmektedir. Gevşeklik genellikle kalplerinde hastalık bulunanların halidir. Kalplerinde hastalık bulunanlar sürekli çözümsüzlükler üreterek olayı içinden çıkılmaz gibi göstermeye çalışırlar. Lakin bu şevksiz hareketleriyle müminleri Allah’ın izniyle etkileyemezler. Çünkü Müslümanlar, şevklerini ve imanlarını beraber oldukları insanların tavırlarına göre değil, Allah’ın rızasını kazanmaya göre ayarlarlar.
Heyecan kaybedilirse, başarı yerini başarısızlığa bırakır.
